Kaan Mert's
Nba-Sinema ve bilimum şeyler hakkında 'Ben'ce Yorumlar..
11 Aralık 2010 Cumartesi
Yeni Adres
Bundan sonra yazılarımla Konyalı Portlandlılar adresinde olacağım. 2.5 yıldır belli bir düzenle tuttuğum, bir ara sınav dönemine denk gelip sekteye uğrasa da sizlerle önemlişeyler paylaştığımı düşünüyorum. Blog yine açık olacak. Blog'da benim dışımda yazarlık yapan dört arkadaş daha var. İkisinin sınav döneminde olmasından dolayı zaten pek ilgilenemiyorlar. Diğerlerinden haber alamıyorum. Blog açık olacağından onların basketbol hakkında fikirlerini paylaşmasına bir engel yok elbette ki. Şahsım adına yeni adres orası olacak. Bekleriz efendim.
Nba'de Bugün - 10.12.2010
Miami Heat biraz fikstürünün avantajı biraz da takım içi sorunlarının halledilmesiyle önemli bir ivme yakaladı. Dün Warriors deplasmanından da rahat bir galibiyetle dönen Miami, Orlando'nun yenilmesiyle beraber GüneyDoğu'da liderliğe yükseldi. Dwyane Wade takımın yakaladığı galibiyet serisinde skorer kimliği ve ribauntlara yaptığı katkı ile takım adına önemini bir kez daha ortaya koydu. Benchten beklenen katkı gelmemiş olsa da Dampier'ın takıma ne denli faydalı olduğunu her maç görüyoruz. Skor katkısı yapmasa da ribauntları pota altında duruşu ile savunmada ve hücumda önemli bir silah.
Lige müthiş başlayan ancak son bir iki haftadır form düşüklüğü yaşayan Hornets bu kez kendi evinde Thunder'a yenilmekten kurtulamadı. Üçüncü çeyrek yalnızca 12 sayı üreten Hornets'in genel olarak ikinci yarılarda oyundan koptuğunu görüyoruz kaybedilen maçlara bakıldığında. Tabi şu sıra takımın taşınması, satılması gibi durumlar ön planda olduğu için belki de oyuncular kendilerini kafaca basketbola veremiyorlar. Thunder'da Westbrook bir kez daha takımını sırtlayan isim olmuş. Thunder'da asıl galibiyeti getiren performansta bana göre Ibaka'nın 18 sayı 9 ribauntluk performansıdır.
İki maçtır kaybeden ve Melo'nun sakatlığında eksik oynayan Denver, deplasmanda Raptors'u mağlup etme başarısını göstererek hem kötü gidişe dur dedi hem de koç Carl'ın kariyerindeki 1000. galibiyeti gelmiş oldu. Billups, Melo'nun yokluğunda ipleri eline almış ve pota altında sıkıntısı olan rakibine karşı topu bol bol Nene'ye indirmiş. Melo'nun yerine ilk beş çıkan Forbes'te kritik bir katkı sağlamış. Harrington'un benchten gelerek 31 sayı bulması da galibiyeti perçinleyen katkı olmuş kuşkusuz ki. Toronto'da sezon başından beri benchten oldukça verimli katkılar almayı sürdürüyor ama bunu ilk beş rotasyonuna yansıtamıyorlar.
Lakers dört maçlık yenilgi serisinden sonra kısmen kolay iki rakibi yenmeyi başarmış ve Clippers'a karşı son saniyede galibiyete uzanmıştı. Doğu Turnesi'ne başlayan Lakers'ın ilk ayağında yenilgi görmesi bu zorlu fikstür öncesi kötü oldu onlar adına. Bulls'ta Rose takımını sırtlayan ve galibiyetine götüren isimdi. Maça çok kötü başlamalarına rağmen akıllı oynayan ve ayakta kalan Bulls ikinci yarı Lakers'ın fişini çekmeyi başardı. Ömer'de maçın ilk çeyreğinde fazlasıyla dakika bulmasına ve savunmada Gasol'e karşı başarılı bir duruş sergilemesine karşın ilerleyen bölümlerde pek süre bulamadı ve 8 dakika süre aldığı maçı 1 sayı 1 ribaunt ile tamamladı.
Amare Stoudamire 30 artı sayılarına ve Knicks'te maç kazanmaya devam ediyor. Üst üste 7. galibiyetini alan Knicks Doğu'da da yükselerek beşinci sıraya kadar geldi. Yeni kurulan bir kadroydu ve lige kötü başlamaları normal olandı ancak şimdi ritmini bulan Knicks'in önünde kimse duramıyor. Amare'nin müthiş performansına dikkat çektikte bir de maçın kritik anlarında John Wall'a vurduğu bir blok var ki aman aman. Açın özeti izleyin adeta 'Daha buralarda yenisin genç ağır ol bakalım.' diyerek mesaj vermiş.
Batı'da liderliğini sürdüren Spurs evinde ağırladığı Hawks'ı mağlup etmeyi bildi ve üst üste 4.galibiyetini elde etti. Uzun süredir kendi sahasında Hawks'a maç vermeyen Spurs serinin devamını sağladı. Maç boyunca herkesin bir şekilde katkı verdiği ve 6 oyuncunun çift haneli sayılara ulaştğı Spurs'te Blair'in Hawks pota altına karşı sergilediği 16 sayı 12 ribauntluk performans dikkat çekiyordu. Hawks cephesinde ise Johnson'un sakatlığının takımı büyük ölçüde etkilediğini söylemek mümkün. Son bir iki maçtır Crawford benchten gelerek iyi performans sergiliyor ancak bu maç galibiyeti getirememiş.
Deron Williams'ın müthiş perforansıyla Batı'da kendine bir yer bulan Utah Jazz doludizgin devam ediyor. Yine Williams'ın harika performans ile galibiyete giden Utah'ta Howard'a karşı Millsap'ın sergilediği performansa da dikkat çekilmeli. Bunun dışında kontrat sezonunda olan Krilenko'nun da sezon başından beri belli bir seviyede ve takıma oldukça yararlı oynadığını da biliyoruz ki dün gece de double yaparak etkisini göstermiş. Orlando kağıt üzerinde Doğu açısından kalbur üstü bir takım olmasına rağmen bir türlü bu kadrodan yüksek verim elde etmeyi başarmıyor Svg. Bakıyoruz istatistiklere Carter çok az şut kullanmış, Howard'da bitiricilik yok, Nelson iyi performans sergilemiş ama gereğinden fazla şut kullanmış bir guarda göre. Lewis ise uzun bir aradan sonra iyi bir maç çıkartmış şaşırdım. Orlando'da bir takım sorunlar var ve böyle giderse daha da gerileyecekler.
Phoenix'in bu sezonki belalısı kim diyecek olurska cevap kesinlikle Portland olur. Ligin açılış maçında Suns'u mağlup eden Portland son bir haftada da iki kez rakibine yenilgi tattırdı. Portland açısından şu sıralar çeşitli spekülasyonlar dolaşıyor ancak galibiyetlerine devam ediyor onlar. Takımdan ayrılacağı konusunda adları geçen Camby ve Miller oldukça iyi performanslar sergileyerek galibiyeti getirmiş. Suns'ta ise Hedo benchten gelip 22 dakika süre aldı ve 11 sayı 5 ribaunt ile maçı tamamladı.
Lige müthiş başlayan ancak son bir iki haftadır form düşüklüğü yaşayan Hornets bu kez kendi evinde Thunder'a yenilmekten kurtulamadı. Üçüncü çeyrek yalnızca 12 sayı üreten Hornets'in genel olarak ikinci yarılarda oyundan koptuğunu görüyoruz kaybedilen maçlara bakıldığında. Tabi şu sıra takımın taşınması, satılması gibi durumlar ön planda olduğu için belki de oyuncular kendilerini kafaca basketbola veremiyorlar. Thunder'da Westbrook bir kez daha takımını sırtlayan isim olmuş. Thunder'da asıl galibiyeti getiren performansta bana göre Ibaka'nın 18 sayı 9 ribauntluk performansıdır.
İki maçtır kaybeden ve Melo'nun sakatlığında eksik oynayan Denver, deplasmanda Raptors'u mağlup etme başarısını göstererek hem kötü gidişe dur dedi hem de koç Carl'ın kariyerindeki 1000. galibiyeti gelmiş oldu. Billups, Melo'nun yokluğunda ipleri eline almış ve pota altında sıkıntısı olan rakibine karşı topu bol bol Nene'ye indirmiş. Melo'nun yerine ilk beş çıkan Forbes'te kritik bir katkı sağlamış. Harrington'un benchten gelerek 31 sayı bulması da galibiyeti perçinleyen katkı olmuş kuşkusuz ki. Toronto'da sezon başından beri benchten oldukça verimli katkılar almayı sürdürüyor ama bunu ilk beş rotasyonuna yansıtamıyorlar.
Lakers dört maçlık yenilgi serisinden sonra kısmen kolay iki rakibi yenmeyi başarmış ve Clippers'a karşı son saniyede galibiyete uzanmıştı. Doğu Turnesi'ne başlayan Lakers'ın ilk ayağında yenilgi görmesi bu zorlu fikstür öncesi kötü oldu onlar adına. Bulls'ta Rose takımını sırtlayan ve galibiyetine götüren isimdi. Maça çok kötü başlamalarına rağmen akıllı oynayan ve ayakta kalan Bulls ikinci yarı Lakers'ın fişini çekmeyi başardı. Ömer'de maçın ilk çeyreğinde fazlasıyla dakika bulmasına ve savunmada Gasol'e karşı başarılı bir duruş sergilemesine karşın ilerleyen bölümlerde pek süre bulamadı ve 8 dakika süre aldığı maçı 1 sayı 1 ribaunt ile tamamladı.
Amare Stoudamire 30 artı sayılarına ve Knicks'te maç kazanmaya devam ediyor. Üst üste 7. galibiyetini alan Knicks Doğu'da da yükselerek beşinci sıraya kadar geldi. Yeni kurulan bir kadroydu ve lige kötü başlamaları normal olandı ancak şimdi ritmini bulan Knicks'in önünde kimse duramıyor. Amare'nin müthiş performansına dikkat çektikte bir de maçın kritik anlarında John Wall'a vurduğu bir blok var ki aman aman. Açın özeti izleyin adeta 'Daha buralarda yenisin genç ağır ol bakalım.' diyerek mesaj vermiş.
Batı'da liderliğini sürdüren Spurs evinde ağırladığı Hawks'ı mağlup etmeyi bildi ve üst üste 4.galibiyetini elde etti. Uzun süredir kendi sahasında Hawks'a maç vermeyen Spurs serinin devamını sağladı. Maç boyunca herkesin bir şekilde katkı verdiği ve 6 oyuncunun çift haneli sayılara ulaştğı Spurs'te Blair'in Hawks pota altına karşı sergilediği 16 sayı 12 ribauntluk performans dikkat çekiyordu. Hawks cephesinde ise Johnson'un sakatlığının takımı büyük ölçüde etkilediğini söylemek mümkün. Son bir iki maçtır Crawford benchten gelerek iyi performans sergiliyor ancak bu maç galibiyeti getirememiş.
Deron Williams'ın müthiş perforansıyla Batı'da kendine bir yer bulan Utah Jazz doludizgin devam ediyor. Yine Williams'ın harika performans ile galibiyete giden Utah'ta Howard'a karşı Millsap'ın sergilediği performansa da dikkat çekilmeli. Bunun dışında kontrat sezonunda olan Krilenko'nun da sezon başından beri belli bir seviyede ve takıma oldukça yararlı oynadığını da biliyoruz ki dün gece de double yaparak etkisini göstermiş. Orlando kağıt üzerinde Doğu açısından kalbur üstü bir takım olmasına rağmen bir türlü bu kadrodan yüksek verim elde etmeyi başarmıyor Svg. Bakıyoruz istatistiklere Carter çok az şut kullanmış, Howard'da bitiricilik yok, Nelson iyi performans sergilemiş ama gereğinden fazla şut kullanmış bir guarda göre. Lewis ise uzun bir aradan sonra iyi bir maç çıkartmış şaşırdım. Orlando'da bir takım sorunlar var ve böyle giderse daha da gerileyecekler.
Phoenix'in bu sezonki belalısı kim diyecek olurska cevap kesinlikle Portland olur. Ligin açılış maçında Suns'u mağlup eden Portland son bir haftada da iki kez rakibine yenilgi tattırdı. Portland açısından şu sıralar çeşitli spekülasyonlar dolaşıyor ancak galibiyetlerine devam ediyor onlar. Takımdan ayrılacağı konusunda adları geçen Camby ve Miller oldukça iyi performanslar sergileyerek galibiyeti getirmiş. Suns'ta ise Hedo benchten gelip 22 dakika süre aldı ve 11 sayı 5 ribaunt ile maçı tamamladı.
10 Aralık 2010 Cuma
10 Aralık - Nba'de Bu Gece
11 Aralık 02.00 - Pacers vs Bobcats
11 Aralık 02.00 - Wizards vs Knicks
11 Aralık 03.00 - Hornets vs Thunder
11 Aralık 03.00 - Wolves vs Pistons
11 Aralık 03.00 - Bulls vs Lakers - Ntv
11 Aralık 03.30 - Spurs vs Hawks
11 Aralık 03.30 - Bucks vs Rockets
11 Aralık 04.00 - Suns vs Blazers
11 Aralık 04.00 - Jazz vs Magic - NbaTv
11 Aralık 05.30 - Warriors vs Heat
11 Aralık 02.00 - Wizards vs Knicks
11 Aralık 03.00 - Hornets vs Thunder
11 Aralık 03.00 - Wolves vs Pistons
11 Aralık 03.00 - Bulls vs Lakers - Ntv
11 Aralık 03.30 - Spurs vs Hawks
11 Aralık 03.30 - Bucks vs Rockets
11 Aralık 04.00 - Suns vs Blazers
11 Aralık 04.00 - Jazz vs Magic - NbaTv
11 Aralık 05.30 - Warriors vs Heat
Her cumartesi gecesi olduğu gibi yoğun bir program var. Gecenin en önemli ve dikkat çekici iki maçı tv'den yayınlanıyor. Son günlerde istenilen basketbolu yansıtamayan Lakers, Boozer'lı Chicago karşısında. Miami ise Warriors deplasmanına konuk olacak. İki akşam önce karşılaşan Portland ve Suns bu kez Arizona'da kozlarını paylaşıyor. Yine Batı'da sıkıntılı günler geçiren Hornets evinde Thunder'ı ağırlayacak. Batı'da liderliği elinde bulunduran San Antonio ise evinde Atlanta'yı ağırlıyor. Bin galiiyet barajına dayanan George Karl'da iki maçtır alamadığı galibiyeti bu akşam Kanada'da kovalıyor.
Portland Hedef Küçülttü
Portland'da bir lanet var diyoruz yah hep, hani şu oyuncuların sürekli sakatlanmasına sebep olan lanet. Belki de Portland'a musallat olan lanetin son halkasına da şu günlerde şahit olabiliriz. Portland yönetiminin kararına göre takımda bir gençleştirme operasyonu olacak ve Andre Miller-Marcus Camby-Pryzbilla gibi isimler takımdan gönderilecek.
Şimdi böyle bir karar neden alınmış olabilir? Portland kağıt üzerinde kadrosuyla Batı'da kafaya oynayabilecek seviyelerde bir takım. Ancak bir türlü beklenen basketbolu parkeye yansıtamıyorlar. Buna sakatlıklar da eklenince bir türlü üst sıralara ciddi bir tehdit olarak görmüyoruz Portland'ı. En başa dönmek lazım aslında. Greg Oden seçimine kadar gider bu. Oden-Roy-Aldridge hatta ve hatta bunların yanına Miller gibi bir guardı eklemek fazlasıyla önemli ve tehlikeli bir kadro kurmasına sebep oldu Portland'ın. Ancak ne Oden'dan faydalanabildiler ne de Aldridge'in gelişmesini seyredebildiler. Roy'un da patlak veren sakatlık sıkıntısı takıma hepten dert oldu son dönemde. Portland bu doğrultuda hedef küçülterek takımın tecrübeli isimlerini göndermeyi planlıyor. Hedef küçültmek için de zaten oldukça müsait bir ortamı var Portland'ın.
Bu veteran isimlerin dışında elden çıkartmak istenen bir diğer oyuncu da bence Brandon Roy. Sakatlığı geçmesine rağmen eski Roy olamayacağının sinyallerini görüyoruz. Tabi bu saatten sonra Roy'un herhangi bir takasında nasıl bir geri dönüşü olur bilemiyorum ancak arkasından gelen Matthews'in bir şekilde onun görevini üstlenebileceğini düşünüyorum. Yani belki uzun vaadede güvenilebilecek biri değil Aldridge ama takım ona emanet edilecek gibi duruyor.
Yani ortada bu sezon Portland için hüsran oldu. Oden'ın sezonu kapatması, Roy'un sakatlığı ve onun etkisindeki performansları, Fernandez'in yumuşak oyunu derken Portland ister istemez hedef küçülttü. Tabi bu hedef küçültme bu sezonluk olacaktır nitekim yapılacak hamlelerle çekirdek bozulmadan üst sıralar için iddialı bir takım kurulabilir.
Griffin'den Mesaj
Sezonu şu ana kadar çok iyi geçiren ve yılın çaylağı ödülünün bir numaralı adayı olan Blake Griffin maçlar içinde yaptığı güzel hareketlerle de dikkat çekiyor. Clippers özetlerinde en az bir iki tane olağanüstü hareketine tanık olduğumuz Griffin verdiği bir röpörtajda '2011 yılında Los Angeles'ta düzenlenecek olan All-Star'da smaç yarışmasına katılabilirim.' diyerek bu konuda kendine olan güveninide göstermiş. Bizde izlemekten zevk duyarız eğer yarışmaya katılırsa. Sıçrama konusundaki yeteneğini yukarıda resmi bulunan smaçta görebiliyoruz zaten.
8 Aralık 2010 Çarşamba
Nba'de Bugün - 07.12.2010
* Sezona doludizgin devam eden Dallas dün gece evide ağırladığı Golden State'e karşı da zorlanmasına rağmen kazanmayı bildi ve üst üste 10.galibiyetini elde etti. Dallas'ta yine Dirk Nowitzki ve benchten gelen Terry'nin etkili oyunu ile galibiyete ulaştı. Kidd'in guard rotasyonunda genç meslektaşlarına karşı yavaş kalmasına ve kötü şut yüzdesi ile oynamasına karşın maçın sonunda kritik bir anda sahneye çıkarak üçlüğü buldu ve galibiyeti getiren isim oldu.
* George Karl'ın kariyerindeki 1000.galibiyet için takımın başında sahaya çıktı ama istediğini alamadı. Charlotte karşısında galibiyet serisini bırakan ve beklenmedik bir yenilgi alan Denver'da Billups iyi katkı vermesine karşın Melo'nun kötü yüzdesi ve bir maç şaha kalkarken bir sonraki maç takımı baltalayabilen Afflalo'nun kötü gecesinin de etkisiyle kaybeden taraf oldu Denver.
Bobcats'te ise S.Jackson'un performansından ziyade benhten gelen Tyrus Thomas'ın yüzdeli performansı ve Agustin'in skorer oyunu ön planda tutulmalı.
* Dün gece Suns-Portland maçının ikinci devresini seyretme fırsatı buldum. İlk beşteki rotasyonda dikiş tutturamayan ve benche çekilen Hedo'dan benchten gelerek önemli katkılar vermesini bekliyordum. Özellikle Suns'un ikinci beşine liderlik edebilecek seviyede bir isimdi. Ancak iki sezon önce takımını finallere taşıyan Hedo'dan çok uzak bir görüntüde. Önemli anlarda yine azımsanmayacak derecede süre buluyor ancak ne hücumda o arzusu var ne de istatistiki olarak önemli işlere imza atıyor. Hidayet eski Hidayet'ten çok uzak kısacası.
Portland'ın Rose Garden'a dönmesi yaramış olacak ki önce Clippers'ı ardından b2b maçında Suns'u mağlup etmeyi bildiler. Galibiyetin en önemli mimarı yine skorer kimliğiyle bu maçta da öne çıkan Matthews oldu.
* Merakla beklenen bir mücadeleydi Wizards-Lakers karşılaşması. Kısa rotasyonunda Wall-Arenas-Kobe gibi isimlerin varlığı biraz olsun heyeanlandırıyordu. İzlenilebilirlik açısından fazlasıyla da iyi maç oldu. Wizards maç boyu geriden takip etse de sonuna kadar Lakers'ın ensesindeydiler. Nitekim Wizards'ı taşıyan isimler Wall ve Arenas oldu. Nick Young'un da benchten gelerek sürpriz katkı verdiğini atlamamak gerek. Ancak Lakers pota altında Blatche'nin de eksikliğinden faydalanarak Gasol üzerinden oynadı ve galibiyete ulaştı. Kobe'de 32 sayıyla takımının en skoreri oldu.
* Güneybatı Grubu'nda Magic ve Heat ile beraber kıyasıya bir liderlik mücadelesi içinde olan Atlanta dün gece Nets karşısında kazanması gereken bir maçı kayıpsız atlattı. Atlanta'da Smith 14/16 isabetle 34 sayı kaydederek oldukça efektif bir performansla galibiyeti getirdi. Smith'in dışında Crawford'da benchten gelerek galibiyete önemli katkı sağladı. Nets'te ise Lopez'in kaba tabirle kofti performansları devam ediyor.
* Houston, Scola'nın 35 sayı 12 ribauntluk performansıyla Detroit karşısında galibiyete ulaştı. Detroit'te McGrady Houston'a dönüş yaptığı maçta 23 dakika sahada kaldı ve 11 sayı 3 ribaunt 3 asist ile mücadele etti.
7 Aralık 2010 Salı
7 Aralık - Nba'de Bu Gece
8 Aralık 02.00 - Hawks vs Nets
8 Aralık 02.00 - Sixers vs Cavs
8 Aralık 02.00 - Bobcats vs Nuggets
8 Aralık 03.30 - Mavs vs Warriors - NbaTv
8 Aralık 03.30 - Rockets vs Pistons
8 Aralık 05.00 - Blazers vs Suns
8 Aralık 05.30 - Lakers vs Wizards
8 Aralık 02.00 - Sixers vs Cavs
8 Aralık 02.00 - Bobcats vs Nuggets
8 Aralık 03.30 - Mavs vs Warriors - NbaTv
8 Aralık 03.30 - Rockets vs Pistons
8 Aralık 05.00 - Blazers vs Suns
8 Aralık 05.30 - Lakers vs Wizards
Dün gece sahne alan Miami'nin ardından Lakers sahneye çıkıyor bu gece. Kings karşısında kazanarak yenilgi serilerine nokta koyan Lakers Wizards'ı da devirerek geri düştüğü Batı sıralamasında tekrar üst sıralara çıkabilmenin derdinde. Yine aynı hedefi olan takımlardan Dallas'ın rakibi Golden State. Roy'un sakatlığı, formsuzluk derken uzun bir aradan sonra Clippers karşısında galibiyetle tanışan Portland, Suns'u ağırlıyor. Orlando'yu deplasmanda deviren Atlanta b2b maçında Nets karşısına çıkacak. Batı'da üst sıraları hedefleyen Denver ise Bobcats'e konuk olacak.
Bulls 99-90 Thunder (Bulls İyi Yolda)
Boozer'ın dönüşü ile beraber kadrosunda eksik bulunmayan Chicago Bulls evinde ağırladığı Thunder'ı rahat bir oyunla yenmeyi başardı. Boozer'ın ilk üç maçı takım açısından olumlu geçmemişti ki bir galibiyet almalarına rağmen bu gerçek vardı. Ancak dün gece oynanan basketbol en azından benim gözümde iyi seviyelere ulaşma yönünde ilerliyordu.
Chicago maçın ilk çeyreğinde iyi top çevirdi. Rose sayesinde akıcı hücumları vardı ve bireyselliğin ön planda olmadığı hücumlar izledik. İlk hücumlarda Rose ikili oyunlarıyla uzunları bularak Boozer ve Noah'ın skor üretmesine katkı sağladı. Uzunların hücumda her ne kadar sıkıntısı pek öne çıkmasa da savunmada ilk çeyrek Kristic'e 10 sayı attırdılar. Durant hücumda istediği oyunları oynayamasa da bire bir oyunları ve aldığı faullerle skora katkıda bulundu.
Yedek beşlerin sahne aldığı ikinci çeyrekte Bulls adına Korver sahneye çıktı. Hücumda fazlasıyla istekli olan ve sürekli şut arayan Korver üst üste bulduğu sayılarla farkı çift hanelere çıkartan isim oldu. Benchten getirdiği taze kan ile hücumda fazlasıyla rol aldı ve işini başarıyla yaptı. Oklahoma'da ona cevap veren isimse Westbrook oldu. Farkın açıldığı anlarda sahneye çıkan Russell oyunda kontrolü eline alarak farkı indirdi.
İkinci yarıyla beraber oyunda Rose ve Boozer'ın etkisi arttı. Biraz zorlama şutlara izma atsa da müthiş bitiriciliğinin de etkisiyle Boozer ikinci devrenin başında takımını sırtlayan isimdi. Maçın başında Kristic odaklı hücumlara imza atan Thunder yine aynı yönteme başvuruyordu. Üçüncü çeyrek sıkıntılı bir çeyrek oldu aslında. Bu çeyrekte en az 2 dakika basket atılmadan geçilen iki periyot yaşandı. Skor açısından kısır bir çeyrek gibi görünse de Bulls bu sıkıntıyı yaşamadan atlattı ve galibiyete daha da yaklaştı. Çeyrek sonunda Rose'un öldürücü turnikesive son saniye üçlüğü galibiyetin Bulls hanesine yazılacağını simgeliyordu adeta. Nitekim son çeyrek Oklahoma ufak kıpırdanmalar yaşasa da skoru kendi lehine çeviremedi ve kaybeden taraf oldu.
Boozer'ın gelişi öncelikle Ömer'in sürelerini biraz aşağı çekti. Ancak Ömer, Boozer'ın yokluğunda kendini göstermesinin meyvalarını topluyor. Savunması standart ölçülerde olduğundan savunma konusunda ün yapmış koçu ona güveniyor ve süre veriyor. İlk çeyrek oyunda olduğu dönemde fazlasıyla verimli işler yaptı Ömer. Belki istatistiki açıdan kağıda yansımıyor yaptıkları ama pota altındaki duruşu blok tehdidi ve ribaunt sezgisi ile Bulls adına önemli bir silaha dönüşüyor.
Zaten Noah-Gibson ve Ömer gibi bir pota altıyla ribaunt gücüne sahip olan Chicago, kafaya taktığında Nba'in en iyi ribauntçularından birine dönüşen Boozer'ın da akdroya katılımıyla ribauntlarda fark yaratmaya başladı bile. Kazandıkları son iki maçta ribauntüstünlüğünü kaptırmadılar. Boozer'ın gelişi ile Gibson'un bu konudaki istatistiğinde biraz düşüş yaşanacak gibi osla da dün Gibson-Noah-Boozer üçlüsü toplamda 30 ribaunt aldı. Bulls adına önemli olan noktalardan biri de bir numaralı silahları olan Rose2un kısmen kötü oynadığı ve skor katkısı veremediği maçı kazanmak olmalı. Rose'un kötü şut yüzdesi ile oynadığı ve hücumda bir opsiyon olamadığı maçta başta Boozer olmak üzere Deng ve Korver'ın katkıları fazlasıyla önem taşıyordu.
Oklahoma ise bir ileri bir geri reaksiyonlarla sezonu götürmekte. Geçtiğimiz sezon Lakers'ı henüz ilk turda fazlasıyla zorlamalarının ardından bu sene çok şey bekleniyor olabilir ama onlarda da belli bir potansiyel var. Bu dönem kötü gittikleri bir gerçek. Bu durum biraz Durant'in kıas süren sakatlığına da bağlanabilir ama Toronto'ya veya Houston'a kaybetmelerini açıklamaz bu. Dün de belki direk olarak kazanacakları bir maç değildi ama skorda geri düştükten sonra geri döneceklerini hissettiren en ufak hamleleri olmadı. Bulls'un hamlelerine cevap veremediler ve en kısa sürede toparlanmaları gerek.
Chicago maçın ilk çeyreğinde iyi top çevirdi. Rose sayesinde akıcı hücumları vardı ve bireyselliğin ön planda olmadığı hücumlar izledik. İlk hücumlarda Rose ikili oyunlarıyla uzunları bularak Boozer ve Noah'ın skor üretmesine katkı sağladı. Uzunların hücumda her ne kadar sıkıntısı pek öne çıkmasa da savunmada ilk çeyrek Kristic'e 10 sayı attırdılar. Durant hücumda istediği oyunları oynayamasa da bire bir oyunları ve aldığı faullerle skora katkıda bulundu.
Yedek beşlerin sahne aldığı ikinci çeyrekte Bulls adına Korver sahneye çıktı. Hücumda fazlasıyla istekli olan ve sürekli şut arayan Korver üst üste bulduğu sayılarla farkı çift hanelere çıkartan isim oldu. Benchten getirdiği taze kan ile hücumda fazlasıyla rol aldı ve işini başarıyla yaptı. Oklahoma'da ona cevap veren isimse Westbrook oldu. Farkın açıldığı anlarda sahneye çıkan Russell oyunda kontrolü eline alarak farkı indirdi.
İkinci yarıyla beraber oyunda Rose ve Boozer'ın etkisi arttı. Biraz zorlama şutlara izma atsa da müthiş bitiriciliğinin de etkisiyle Boozer ikinci devrenin başında takımını sırtlayan isimdi. Maçın başında Kristic odaklı hücumlara imza atan Thunder yine aynı yönteme başvuruyordu. Üçüncü çeyrek sıkıntılı bir çeyrek oldu aslında. Bu çeyrekte en az 2 dakika basket atılmadan geçilen iki periyot yaşandı. Skor açısından kısır bir çeyrek gibi görünse de Bulls bu sıkıntıyı yaşamadan atlattı ve galibiyete daha da yaklaştı. Çeyrek sonunda Rose'un öldürücü turnikesive son saniye üçlüğü galibiyetin Bulls hanesine yazılacağını simgeliyordu adeta. Nitekim son çeyrek Oklahoma ufak kıpırdanmalar yaşasa da skoru kendi lehine çeviremedi ve kaybeden taraf oldu.
Boozer'ın gelişi öncelikle Ömer'in sürelerini biraz aşağı çekti. Ancak Ömer, Boozer'ın yokluğunda kendini göstermesinin meyvalarını topluyor. Savunması standart ölçülerde olduğundan savunma konusunda ün yapmış koçu ona güveniyor ve süre veriyor. İlk çeyrek oyunda olduğu dönemde fazlasıyla verimli işler yaptı Ömer. Belki istatistiki açıdan kağıda yansımıyor yaptıkları ama pota altındaki duruşu blok tehdidi ve ribaunt sezgisi ile Bulls adına önemli bir silaha dönüşüyor.
Zaten Noah-Gibson ve Ömer gibi bir pota altıyla ribaunt gücüne sahip olan Chicago, kafaya taktığında Nba'in en iyi ribauntçularından birine dönüşen Boozer'ın da akdroya katılımıyla ribauntlarda fark yaratmaya başladı bile. Kazandıkları son iki maçta ribauntüstünlüğünü kaptırmadılar. Boozer'ın gelişi ile Gibson'un bu konudaki istatistiğinde biraz düşüş yaşanacak gibi osla da dün Gibson-Noah-Boozer üçlüsü toplamda 30 ribaunt aldı. Bulls adına önemli olan noktalardan biri de bir numaralı silahları olan Rose2un kısmen kötü oynadığı ve skor katkısı veremediği maçı kazanmak olmalı. Rose'un kötü şut yüzdesi ile oynadığı ve hücumda bir opsiyon olamadığı maçta başta Boozer olmak üzere Deng ve Korver'ın katkıları fazlasıyla önem taşıyordu.
Oklahoma ise bir ileri bir geri reaksiyonlarla sezonu götürmekte. Geçtiğimiz sezon Lakers'ı henüz ilk turda fazlasıyla zorlamalarının ardından bu sene çok şey bekleniyor olabilir ama onlarda da belli bir potansiyel var. Bu dönem kötü gittikleri bir gerçek. Bu durum biraz Durant'in kıas süren sakatlığına da bağlanabilir ama Toronto'ya veya Houston'a kaybetmelerini açıklamaz bu. Dün de belki direk olarak kazanacakları bir maç değildi ama skorda geri düştükten sonra geri döneceklerini hissettiren en ufak hamleleri olmadı. Bulls'un hamlelerine cevap veremediler ve en kısa sürede toparlanmaları gerek.
Haftanın Oyuncuları: Westbrook&Amare
Nba'de 6.haftanın oyuncuları belli oldu. İki hafta önce olduğu gibi Doğu'da Knicks forveti Amare seçilirken Batı'da da Thunder'ın guard ismi Westbrook bu ödüle layık görülen isimler oldular.
Knicks yeni kurulan kadrosuyla sezona çok kötü başlamıştı. Ancak üst üste beşinci maçlarını kazanan Knicks son 11 maçın 10'unun sonucunu galibiyet hanesine yazdırdı. Tabi bu galibiyetlerde forvet Amare'nin katkısı büyük. Özellikle son dönemde muazzam performansları vardı zaten. Amare geçtiğimiz haftayı 33.3 sayı 11.7 ribaunt ile oynadı ve tüm karşılaşmalarında 30+ performanslara imza attı.
Durant'in kısa süreli sakatlığında yine sahneye çıkan isim Thunder'da Westbrook oldu. 3-1 ile haftayı geçen Thunder'da Westbrook 25.5 sayı 10 asist 7.5 ribaunt 3 top çalma istatistikleri ile oynadı. Henüz üçüncü yılında ve takımında ikinci adam konumunda bulunan bir oyuncu için muazzam istatistikler gerçekten.
Knicks yeni kurulan kadrosuyla sezona çok kötü başlamıştı. Ancak üst üste beşinci maçlarını kazanan Knicks son 11 maçın 10'unun sonucunu galibiyet hanesine yazdırdı. Tabi bu galibiyetlerde forvet Amare'nin katkısı büyük. Özellikle son dönemde muazzam performansları vardı zaten. Amare geçtiğimiz haftayı 33.3 sayı 11.7 ribaunt ile oynadı ve tüm karşılaşmalarında 30+ performanslara imza attı.
Durant'in kısa süreli sakatlığında yine sahneye çıkan isim Thunder'da Westbrook oldu. 3-1 ile haftayı geçen Thunder'da Westbrook 25.5 sayı 10 asist 7.5 ribaunt 3 top çalma istatistikleri ile oynadı. Henüz üçüncü yılında ve takımında ikinci adam konumunda bulunan bir oyuncu için muazzam istatistikler gerçekten.
6 Aralık 2010 Pazartesi
6 Aralık - Nba'de Bu Gece
7 Aralık 02.00 - Magic vs Hawks - NbaTv
7 Aralık 02.00 - Pacers vs Raptors
7 Aralık 02.30 - Knicks vs W0lves
7 Aralık 03.00 - Bulls vs Thunder
7 Aralık 03.00 - Bucks vs Heat
7 Aralık 04.00 - Jazz vs Grizzlies
7 Aralık 05.30 - Clippers vs Kings
7 Aralık 02.00 - Pacers vs Raptors
7 Aralık 02.30 - Knicks vs W0lves
7 Aralık 03.00 - Bulls vs Thunder
7 Aralık 03.00 - Bucks vs Heat
7 Aralık 04.00 - Jazz vs Grizzlies
7 Aralık 05.30 - Clippers vs Kings
Nba'de bu gece 7 maç var. Gecenin en güzel ve önemli maçlarından birini NbaTv yayınlıyor. Magic'de hasta olan Howard ve Nelson gibi isimlerin oynayıp oynamayacağı merak konusu. Bucks pota altında ezilen Magic'in eğer bu isimler oynamazsa nasıl bir anlayışla sahada olacağını merak ediyorum. Bunun dışında Boozer'lı kadrosuyla Bulls Durant'lu Thunder'ı ağırlıyor. Formunu bulan Miami ise Bucks deplasmanına çıkıyor. Utah ise son maçlarında istediği verimi alamayan Memphis'i evinde konuk edecek.
5 Aralık 2010 Pazar
Nba'de Bugün - 04.12.2010
Bir gece önce Detroit karşısında sekiz kişilik rotasyonla çıkmak zorunda kalan Orlando Magic b2b maçında fazlasıyla yorgun bir şekilde Milwaukee karşısındaydı. Howard-Nelson-Reddick-Pietrus gibi takımın önemli isimlerinin mide rahatsızlığından dolayı oynayamadığı karşılaşmada yine sahne almaya çalışan isim Carter oldu. Milwaukee'nin dengesiz hücumlarına karşı Carter ile direnen Orlando'da iki maçtır bu eksiklerin ışığında sivrilmesini beklediğim Lewis bu maçta da kendini bulamadı. Hani ben artık umudu kestim Lewis'ten. Takım şu haldeyken bile çıkıp iyi oyun sergilemiyorsa bir sorun var bunda. Detroit karşısında benchten gelen Bass etkili olmuştu ancak dün o da maçın belirli bölümünde katkı sağlayabildi.
Zaten şu üstteki resim maçın portresini tamamen ortaya koyuyor. Bogut'un boyalı alandaki müthiş oyunlarına şahit olduk. Howard'ın yokluğunu da fırsat bilip Gortat'a karşı muazzam oynadı. Maçın son çeyreğinde geri dönüş için her şeyi deneyen Orlando uzunca bir süre Bogut'a taktik faul de yaptı ki Bogut maçta 16 serbest atış kullandı. Bogut'un bu performansına rağmen Bucks hücumları o kadar çıldırtıyor ki insanı. Hani tarafsız bir gözle izlememe rağmen acıdım Bucks taraftarlarına. Jennings-Salmons ve Cdr üçlüsüne top geçmesin. Bir daha o topu anca ribaunt mücadelesi verirken potada görüyorsunuz. Bu kadar mı şuta meyilli bencil oynanılır basketbol. Ersan'a acıyorum şu takımda. Benchten gelse de ilk beş çıksa da takıma çok önemli katkı sağlıyor ama hücumda bir silah olarak değerlendirilmiyor. Bucks hücum sisteminin çözümü tez konusu olur o derece.
Kolejdeki müthiş skorer kimliğini Nba'a yansıtamayan Meeks geçtiğimiz hafta Miami karşısında sergilediği performansla dikkat çekmişti. Dün de Bobcats karşısında takımı adına ilk çeyrek yıldızlaşan isim oldu. 6 üçlük gönderen Meeks ilk çeyrek 20 sayıya imza atıyor ve Sixers tarihine geçiyordu. Meeks sayesinde daha ilk çeyrekten belli bir farkı yakalayan Sixers maç boyunca üstünlüğü kaptırmıyor ve önemli bir galibiyete ulaşıyordu.
Carlos Boozer'ın gelişi Bulls'a pek yaramadı. Önce Orlando sonra da Boston karşısında laınan yenilgiler takımın Boozer eklemesine olumlu tepki vermediğini gösteriyordu. Dün tam da dişlerine göre formsuz bir rakip buldular. İlk devreden biz bu maçı alıyoruz sinyalini de çakmalarına rağmen üçüncü çeyrek Martin'in etkili oyunu ile Rockets geri dönüyordu. Son çeyrek ortada geçerken geriden gelen ve rüzgarı arkasına alan Rockets gerek pota altında Scola gerek dışardan Miller ve Lowry ile skor üreterek Bulls'u iyiden iyiye zorluyordu. Son anlara da üç sayılık avantajla girdiler ve Bulls kötü bir son hücumu harcadı dediğimiz anda Rose'un mucizevi üçlüğü maçı uzatmaya taşıdı ve uzatmanın galibi Bulls oldu. Boozer skorda yine önemli katkılar yapmaya başladı ki daha bu üçüncü maçı. Ancak Boozer'ın gelişi ortalama 15 dakika süre alan Ömer'in sürelerini iyiden iyiye kıstı. Dün 5 dakika oyunda kalan Ömer 2 sayı 1 ribaunt 1 asist ile oynadı.
Sacramento uzun süredir çok kötü oynuyordu. Dün gece Dallas'a karşı kaybettiler ama iyi oynayarak kaybettiler. Belki yenilgi serileri bir maç daha uzadı ancak iyi bir basketbol izlettiler dün gece. Maç sonu oynama eksikliği ile Dallas rakibin bu dezavantajını kullandı. Nowitzki her zamanki gibi takımını sırtlarken Terry'de çok iyi ekstra katkılar verdi ve maçın kazananı Dallas oldu. Dallas'ın da üst üste 9.galibiyetini aldığını vurgulayalım.
Son olarak en önemli hücum gücü olan Beasley'in yokluğunda Cleveland'ı daha ilk çeyrekte mağlup etmek Wolves'in iyi bir takım olduğunu göstermez ama Cavs'ın takım olamadığını gösterir. LeBron gittikten sonra toplama oyuncular kaldı takımda ve tüm çabaları boşuna gidiyor. Dün Kevin Love sadece 31 dakika sahada kaldı ve 29 sayı 18 ribaunt ile boyalı bölgeyi domine eden isim oldu Wolves cephesinde.
Heat 89-77 Hawks (Heat Coştu Bir Kere)
Son üç maçını kazanarak maça gelen Miami Heat evinde son haftaları formda geçen Hawks'ı ağırlıyordu. İki takım için de serilerini devam ettirebilme adına önemli bir maçtı. Sıralama açısından da olası bir Heat galibiyeti iki takım yüzdelerini eşitleyecekti.
Miami son Cavs maçında oynadığı ruhla maça başladı.Wade-Bosh ve James eksenli hücumlarda skor üretiyordu Heat. Aslında maç boyu bu şekilde devam etti hücum varyasyonları. 89 sayının 75'i bu üçlüden geldi zaten. Maç boyu sadece üç ismin eline baktı Heat. Ama bazı maçların kazanılması için Wade-James ve Bosh'un ağırığını koymasında da problem yok. Heat maçı devreye kadar gayet iyi bir şekilde getirdi ve maçı kazanacağını hissettiriyordu.
Boyalı alan savunması konusunda problemleri olan Miami dün gece yine bu eksikliğinin ceremesini çekti. Atlanta'da Joe Johnson'ın yokluğunda Crawford ve Smith'i savunmada durdurmayı başardık ancak All-Star forvet Al Horford'un yüksek post oyunlarına ve benchten gelen Josh Powell'ın skorer oyununa engel olamadık. Nitekim üçüncü çeyrek bir gazla geri dönüş yapan Hawks'ta atılan 25 sayının 18'i bu ikiliden geliyordu.
Hawks'ın geri dönüşü ile maç Heat adına sıkıntıya giriyordu. Üçüncü çeyrek boyunca top kayıpları ve zorlama şutlara imza atan Miami'de panik havası seziliyordu. Son çeyrek ise Wade'in ağırlığını koyması ile Miami skorda bir kez daha öne fırladı ve galibiyete uzandı. Dwyane Wade'in uzun süredir efektir bir performansını seyretmemiştim. Bu sene genelde top James'te olur sorumluluğu o alırdı. Wade maçın başından beri topu aldı oynadı sayısını yaptı ve müthiş bir maç çıkarttı. Wade'in yanında Chris Bosh'ta savunmada yine eksik olarak gözükse de hücumuyla bu eksikliği kapatıyordu. Takımın en skoreri olan Bosh kendisine indirilen topları çok iyi değerlendiriyor ve double-double yaparak maçı tamamlıyordu.
LeBron James oyun anlamında savunmada ön plana çıktı. Hücumda özellikle üçüncü çeyrek sorumluluk almak istedi ancak Hawks'ın ekstra oynadığı dönemde bol bol şut kaçırdı. Buna rağmen gerektiği anda içeri drive'ları ile sayı aldı, faul yaptırdı ve hücumun kilitlendiği anlarda kilidi açan isim oldu. Skor anlamında liderliği Wade ve Bosh'a bıraksa da oyun içi liderliğinde yine ön plandaydı.
Chalmers'a deyinmek istiyorum. Sezon başı rotasyona dahi girmekte zorlanan ve gabarage timelarda süre bulan Chalmers son zamanlarda koçun da gözüne girmiş olacak ki fazlasıyla süre buluyor. Dün 27 dakika ile benchten gelerek en fazla süre alan isimdi ve 3 kişi üzerine yoğunlaşan hücumda 9 sayı bularak dikkat çekti. Skor katkısının yanında 5 ribaunt ve 4 asist ile oynayarak diğer alanlarda da önemli katkılara imza attı. Benchte havlu sallayan adamdan süre bulan ve iş gören seviyesine çıkan Chalmers hakkı olan ilk beşe ne zaman yerleşecek merak ediyorum. Hücumda zaten ceza şutu konusunda bir katkı sağlarken savunmada da Wade ile guardlara zor anlar yaşatıyorlar. Chalmers'ın en kısa sürede ilk beşteki yerini almasını bekliyorum Arroyo'dan daha verimli olduğu kesin.
Hawks'ta Joe Johnson'un yokluğunda hücumda problemler oluyor top paylaşımı konusunda. Bibby biraz olsun bu sorunu çözmeye çalıştı ancak Johnson olmayına kim ne kadar top kullanacağını bilemez durumda. Horford elinin de sıcak olmasına rağmen az top kullandı. 10/11 gibi müthiş bir yüzdeyle hücum etti. Hawks biraz olsun topu Horford'a indirmeye gayret etse çok farklı bir maç olabilirdi ancak benchten gelen Crawford olsun Smith olsun Marvin olsun atmaya yönelik oynadı. Hani Joe Johnson'un yokluğunda elbette takımı taşıyacak bir isim çıkmalı ancak hazır Horford doludizgin giderken onun oyundan soğutulmasına anlam veremedim.
Heat önemli bir galibiyet aldı ve Atlanta ile yüzdelerini eşitledi. Doğu'da da uzun bir aradan sonra ilk üçe giren Miami dört maçlık bir deplasman turnesi öncesi önemli bir moral avantajı yakaladı. Hawks'ın da galibiyet serisi bu maçla son buldu ve önünde bir Florida ekibi daha var. Orlando son dönemde eksik kadro ile mücadele ediyor. Eğer Howard ve Nelson iyileşmezse bir galibiyet çıkartabilirler Amway Arena'dan.
4 Aralık 2010 Cumartesi
Nba'de Bugün - 03.12.2010
Nba'de dün gece 13 maç vardı. Yani 26 takım sahne aldı. Kısaca dün geceye dair notlara bakalım
* Gecenin önemli karşılaşmalarından biriydi Chicago-Boston maçı. Hem Doğu'da bu iki takımın elde edeceği konum için hem de Semih ve Ömer'in oynadıkları takımlar olduğu için. Boozer'ın dönüşü ile Ömer'in süreleri biraz olsun kesilmiş olsa da oynadığı dönemlerde katkısını vermeyi sürdürüyor. 3 sayı 2 ribaunt ile oynadı. Ancak Boozer'ın dönüşü ile Chicago kendine gelebilmiş değil henüz. Rondo ve Garnett performansları ile göz doldurdu maçta. Garnett fazla konsantre çıkmıştı maça. Semih'te 20 dakikaya yakın süre buldu ve 7 sayı 4 ribaunt üretti.
* Durant'in sakatlığında zorlanarak Nets galibiyeti alan Thunder'ın şansı dün Raptors karşısında tutmadı. İlk beşe yerleştiğinden beri oldukça iyi performanslara imza atan Calderon başta olmak üzere Bargnani ve Barbosa'nın önemli katkılarıyla Toronto üst üste 2.galibiyetine uzandı ve Cavs'ı altına alıp Doğu'da play-off potasına girdi.
* Elton Brand ve Iguodala'nın başarılı istatistiklere imza attığı gecede Sixers kazanabileceği bir maçı Hawks'a verdi. Maçın son çeyreği sadece 14 sayı üretebilen Sixers maçı kazanma şansını da kaybediyordu. Atlanta'da günün yıldızı All-Star isim Horford oldu yine.
* Batı'nın tepesindeki iki takımın mücadelesi de merak ediliyordu. Savunma odaklı bir mücadele oldu. Son çeyreğine kadar izleme fırsatı buldum ve Dirk'in fazlasıyla etkili performansı vardı. Utah'ta son dönemde takımı galibiyetlere taşıyan isim olan Deron usta isim Kidd'e karşı başarılı bir performans sergileyemedi.
* Üst üste dört yenilgi alan ve soru işaretleri taşıyan Lakers evinde Kings'i fena dağıttı. Maçın başından beri üstünlüğü eline alan Lakers ikinci yarısı formaliteden oynanan maçı 33 sayı farkla kazandı. Kobe'de takımının kötü gidişine dur dediği gece de 22 sayı üretti. Kaybettiği maçlarda benchten katkı alamayan Lakers farkın da etkisiyle oyuna sürdüğü bench isimlerinden bu maç 54 sayılık katkı aldı.
* Clippers'a deplasmanda yenilerek deplasman serisi son bulan Spurs evinde Wolves'i konuk etti. Son çeyreğe 15 sayı geride gire Spurs son bölümde müthiş bir geri dönüşe imza attı ve galibiyeti söke söke aldı. Duncan performansıyla izleyenleri yine mest etti. Yıllanmış şarap misali iyi oyununu sürdürmeye devam ediyor Duncan. Dün geceki Wolves galibiyetinde 22 sayı 10 ribaunt 5 asist 4 blok ile katkı sağladı.
* Howard, Pietrus, Nelson, Reddick'in midesinde problem olduğundan dolayı oynamadığı maçta sadece sekiz isimle mücadele etti Orlando. Vince Carter'ın eksik kadroyu sırtladığı maçta Detroit'i zorlansalarda tecrübe farkı ile geçtiler. Bu kadar eksiğin olduğu Orlando'da Lewis yine kendini bulamadı. Denecek laf kalmadı artık Lewis'e. Maçın kazanılmasında bir numaralı katkıyı da sadece bir şutu kaçıran ve benchten gelip 27 sayı atan Bass sağladı. Bu arada bu takım aşçısını değiştirsin herkes zehirlenmiş eheh.
* Son dönemde formsuz oldukları gözlenen Hornets evinde bir yenilgi daha aldı. New York karşısında beklenmedik bir yenilgi alan Hornets'te David West'te midesinden rahatsız olan oyuncular kervanına katıldığından forma giymedi. Knicks'te formda isimler Amare ve Felton takımlarını galibiyete götüren isimler oldular.
* Denver ise evinde Clippers'ı eli boş gönderdi. Billups-Jr-Melo'dan beklenilen katkılar gelince galibiyete uzanmasını da bildi Denver. Bu galibiyetle serisini de 6 maça çıkartan Denver üst sıralara biraz daha yaklaştı.
*Phoenix ise evinde Pacers'ı mağlup etmeyi başardı. Granger ve Hibbert gibi iki önemli yıldızının formsuz olduğu gece de McRoberts ile maça tutunan Pacers'a karşılık Frye sahneye çıktı ve 29 sayı üretti. Hidayet'te benchten gelerek 6 sayı 2 asist ile mücadele etti.
* Gecenin önemli karşılaşmalarından biriydi Chicago-Boston maçı. Hem Doğu'da bu iki takımın elde edeceği konum için hem de Semih ve Ömer'in oynadıkları takımlar olduğu için. Boozer'ın dönüşü ile Ömer'in süreleri biraz olsun kesilmiş olsa da oynadığı dönemlerde katkısını vermeyi sürdürüyor. 3 sayı 2 ribaunt ile oynadı. Ancak Boozer'ın dönüşü ile Chicago kendine gelebilmiş değil henüz. Rondo ve Garnett performansları ile göz doldurdu maçta. Garnett fazla konsantre çıkmıştı maça. Semih'te 20 dakikaya yakın süre buldu ve 7 sayı 4 ribaunt üretti.
* Durant'in sakatlığında zorlanarak Nets galibiyeti alan Thunder'ın şansı dün Raptors karşısında tutmadı. İlk beşe yerleştiğinden beri oldukça iyi performanslara imza atan Calderon başta olmak üzere Bargnani ve Barbosa'nın önemli katkılarıyla Toronto üst üste 2.galibiyetine uzandı ve Cavs'ı altına alıp Doğu'da play-off potasına girdi.
* Elton Brand ve Iguodala'nın başarılı istatistiklere imza attığı gecede Sixers kazanabileceği bir maçı Hawks'a verdi. Maçın son çeyreği sadece 14 sayı üretebilen Sixers maçı kazanma şansını da kaybediyordu. Atlanta'da günün yıldızı All-Star isim Horford oldu yine.
* Batı'nın tepesindeki iki takımın mücadelesi de merak ediliyordu. Savunma odaklı bir mücadele oldu. Son çeyreğine kadar izleme fırsatı buldum ve Dirk'in fazlasıyla etkili performansı vardı. Utah'ta son dönemde takımı galibiyetlere taşıyan isim olan Deron usta isim Kidd'e karşı başarılı bir performans sergileyemedi.
* Üst üste dört yenilgi alan ve soru işaretleri taşıyan Lakers evinde Kings'i fena dağıttı. Maçın başından beri üstünlüğü eline alan Lakers ikinci yarısı formaliteden oynanan maçı 33 sayı farkla kazandı. Kobe'de takımının kötü gidişine dur dediği gece de 22 sayı üretti. Kaybettiği maçlarda benchten katkı alamayan Lakers farkın da etkisiyle oyuna sürdüğü bench isimlerinden bu maç 54 sayılık katkı aldı.
* Clippers'a deplasmanda yenilerek deplasman serisi son bulan Spurs evinde Wolves'i konuk etti. Son çeyreğe 15 sayı geride gire Spurs son bölümde müthiş bir geri dönüşe imza attı ve galibiyeti söke söke aldı. Duncan performansıyla izleyenleri yine mest etti. Yıllanmış şarap misali iyi oyununu sürdürmeye devam ediyor Duncan. Dün geceki Wolves galibiyetinde 22 sayı 10 ribaunt 5 asist 4 blok ile katkı sağladı.
* Howard, Pietrus, Nelson, Reddick'in midesinde problem olduğundan dolayı oynamadığı maçta sadece sekiz isimle mücadele etti Orlando. Vince Carter'ın eksik kadroyu sırtladığı maçta Detroit'i zorlansalarda tecrübe farkı ile geçtiler. Bu kadar eksiğin olduğu Orlando'da Lewis yine kendini bulamadı. Denecek laf kalmadı artık Lewis'e. Maçın kazanılmasında bir numaralı katkıyı da sadece bir şutu kaçıran ve benchten gelip 27 sayı atan Bass sağladı. Bu arada bu takım aşçısını değiştirsin herkes zehirlenmiş eheh.
* Son dönemde formsuz oldukları gözlenen Hornets evinde bir yenilgi daha aldı. New York karşısında beklenmedik bir yenilgi alan Hornets'te David West'te midesinden rahatsız olan oyuncular kervanına katıldığından forma giymedi. Knicks'te formda isimler Amare ve Felton takımlarını galibiyete götüren isimler oldular.
* Denver ise evinde Clippers'ı eli boş gönderdi. Billups-Jr-Melo'dan beklenilen katkılar gelince galibiyete uzanmasını da bildi Denver. Bu galibiyetle serisini de 6 maça çıkartan Denver üst sıralara biraz daha yaklaştı.
*Phoenix ise evinde Pacers'ı mağlup etmeyi başardı. Granger ve Hibbert gibi iki önemli yıldızının formsuz olduğu gece de McRoberts ile maça tutunan Pacers'a karşılık Frye sahneye çıktı ve 29 sayı üretti. Hidayet'te benchten gelerek 6 sayı 2 asist ile mücadele etti.
3 Aralık 2010 Cuma
Cavs 90-118 Heat (James'ten Sus Payı)
LeBron James'in tv ekranlarında Cleveland'ı terketmesi, 7 sezon formasını giydiği takımı yüzüstü bıraktığı yorumlarını da beraberinde getirmişti. Fikstür belirlendiğinden beri en çok konuulan maç 2 Aralık'ta oynanacak Cavs-Heat maçıydı. James'in eski taraftarlarının önüne çıkacağı gün yani. Son on-on iki gündür de maçın atmosferi, tansiyonu yükseldi. İki taraftan da gelen açıklamalar sayesinde. Ancak James her tepkiye gerekli ceabı sadece 30 dakikada yaptıklarıyla sahada verdi ve Heat, Cavs karşısında hiç zorlanmadan galibiyete ulaştı.
Maç henüz başlamadan atmosferi ile dikkat çekiyordu. Pankartlar giyilen t-shirtler bir salon dolusu kin kusmaya gelmiş insan. Maç öncesi bu atmosferi yaşamak bile yeterdi insana yani. James ise sahada ısınırken yalan gülümsemelerle etkilenmedim havası veriyordu ama biraz traş olduğu fazlasıyla açıktı. Maç başlayınca gördük etkilenip etkilenmediğini. İlk boş şutunda isabet bulsa da daha sonraları bi iki zorlama şut ya da normalde sorululuk alacağı noktalarda topu Wade'e teslim ederek başladı.
Cleveland taraftarı manyak inanarak gelmişti maça. Amaçları her ne kadar James'i yuhalamak yermek olsa da hafiften kendi takımlarına da gaz verdiklerini söylemek gerek. Biraz da Heat'in pota altı dağınıklığından faydalanan Byron Scott ilk dakikalarda dayadı oyunu Hickson'un üzerine, meyvesini de aldı tabi. Jamison'un dahi el üstü üçlük attığı ve rüzgarı arkasına aldığı bir dönemde Cavs'a cevap olarak sahneye James çıktı. Üst üste 6 sayı yaparak takımını öne geçirdi ve salonu sessizliğe boğdu. James'in en mutlu olduğu anlarda o anlardır zaten. Basket sonrsı salondaki müthiş sessizlik. James'te kısa süreli o gerginliğini atarak maçta etkisini göstermeye başladı.
İlk çeyreği yuhalamalar, ıslıklar ve tepkiler arasında geçiren James ilk çeyrekte 10 sayı 4 ribaunt 5 asist gibi oldukça iyi rakamlara imza atarak zaten mesajı çaktı seyirciye. Wade'in skora önemli desteği vardı ancak takımı düzlüğe çıkaran Byron Scott'un üçlük çizgisinde iki defa üst üste James Jones'u boş bırakması oldu. 16-0'lık seri yakalayan Heat'e cevap üçlükleriyle Gibson'dan geldi. 31-23 ilk çeyreği önde kapattı Heat ve aradaki sınıf farkını göstermiş oldu.
İlk çeyrekte önce Wade ve sonrasında James'in sahneye çıkmasıyla rahat oynayan Miami'de ikinci on iki dakikalık bölümde Chris Bosh sahne aldı ve 8 sayı üreterek Cavs'ın geri dönüş çabalarını sonuçsuz bıraktı. Zaman zaman pota altında zorlanan Bosh'un karşısında bu maç Jamison olunca hücumda ve savunmada işleri de kolaylaşıyor tabi biraz. Benchten gelerek kısa sürede iyi katkı veren bir diğer oyuncu da Chalmers'tı. Heat devreye 19 sayı ile önde girmeyi başarıyordu Cavs karşısında ve seyircide de iyiden iyiye yuhalamalar azalma belirtisi gösteriyordu.
İkinci devreye Wade ve James ikilisi öyle bir başlangıç yapıyordu ki beş dakikada maçı kopartıyordu. 30'lu sayılara ulaşan farkı Cavs'ın zaten eritmeye mecali yoktu bariz bir şekilde. Maçın son 16-17 dakikası boş yere oynanmış oldu. Bizde zevkli bir maç beklerken bununla yetindik eheh. Üçüncü periyot bir ara James 31 Wade'de 22 sayıdaydı yani toplamda 53. Bu dönemde Cavs'ın toplam ürettiği sayı 51'di. Bu biraz maçı özetliyor sanırım. Heat son çeyreğe 30 sayıyla önde girmeyi başardı. Üç çeyrekte atılan 95 sayı var ve en ufak bir mücadele olmadan çok rahat bir şekilde kazanmayı garantiliyor Heat. LeBron James ise üçüncü çeyrek tek başına 24 sayı üreterek hem 'siz kimi yuhalıyorsunuz' mesajını veriyor hem de maçı garanti altına alıyordu. Peki James'in tek başına 24 sayı ürettiği çeyrekte Cavs ne yapıyordu? 25 sayı...
Son çeyrek beklemediğim şekilde Wade ve Bosh oyundaydı. 30 sayılık farkı Heat çeyrek boyu sayı atmasa bile Cavs'ın kapatması zorken niye böyle bir tercih yaptı Spoelstra bilemiyorum. Son çeyrek istatistikleri geliştirmekten başka bir şeye yaramadı. James Jones biraz daha fazla üçlük attı Dampier House Powe gibi oyuncular süre buldu. Dördüncü çeyrek bundan ibaretti.
Bu maç ne yaptığını bilen bir takım vardı sahada. Hani zaman zaman yine sadece bireysele yönelik hücumlar izledik ancak maçın atmosferinden dolayı gelen birebirler oldu. Heat üç çeyrekte 95 sayıya ulaşarak hücumdaki verimliliğini de göstermiş oldu ki bunun yanında savunmada da çok hafif bir kemer sıkmayla rahatça galibiyete yürüdüler.
LeBron James müthiş bir performans sergiledi. 30 dakika sahada kaldı sadece tek başına üçüncü çeyreği domine etti ve yaptıklarıyla henüz devre olmadan taraftarı susturmayı başardı. Hani baya büyük bir kinden bahsediyoruz burada ki Cavs taraftarı günlerdir bu maçı bekliyordu. Buna rağmen devreyi bulmadan onca insanı susturmak büyük iştir. LeBron çıktı baskı altında çatır çatır oynadı basketbolunu. Wade'de onun yanında özellikle ribauntlara fazlasıyla destek sağladı. Dördüncü çeyrekte kısa bir süre oyunda kalsa da Wade'de oynaıdğı 33 dakikaya oranla fazlasıyla verimliydi. Öyle ki tüm gözler James'in üzerindeyken çaktırmadan triple'ı yapıp işini görecekti.
Cavs'ta ise bir cacık yoktu kaba bir tabirle. Zaman zaman Gibson ile Heat serilerini durduran ve biraz olsun umut sağlayan Cleveland maçın üçüncü çeyreği bitmeden havluyu atmıştı zaten sahaya. Hani şu takıma bakınca James'in 7 yıldır yaptıkları muazzam geliyor insana. James'siz Cavs rezillikten öte bir şey değil çünkü. Byron Scott'un da koçluk yapacağı bir yer değil. Hornets koçuyken Lakers için adı geçiyordu bir ara nereden nereye. Gibson'da bol bol şut sallıyor koçum benim buldu boş alanı karışanı edeni de yok oynuyor topla bol bol, helal olsun.
Maç henüz başlamadan atmosferi ile dikkat çekiyordu. Pankartlar giyilen t-shirtler bir salon dolusu kin kusmaya gelmiş insan. Maç öncesi bu atmosferi yaşamak bile yeterdi insana yani. James ise sahada ısınırken yalan gülümsemelerle etkilenmedim havası veriyordu ama biraz traş olduğu fazlasıyla açıktı. Maç başlayınca gördük etkilenip etkilenmediğini. İlk boş şutunda isabet bulsa da daha sonraları bi iki zorlama şut ya da normalde sorululuk alacağı noktalarda topu Wade'e teslim ederek başladı.
Cleveland taraftarı manyak inanarak gelmişti maça. Amaçları her ne kadar James'i yuhalamak yermek olsa da hafiften kendi takımlarına da gaz verdiklerini söylemek gerek. Biraz da Heat'in pota altı dağınıklığından faydalanan Byron Scott ilk dakikalarda dayadı oyunu Hickson'un üzerine, meyvesini de aldı tabi. Jamison'un dahi el üstü üçlük attığı ve rüzgarı arkasına aldığı bir dönemde Cavs'a cevap olarak sahneye James çıktı. Üst üste 6 sayı yaparak takımını öne geçirdi ve salonu sessizliğe boğdu. James'in en mutlu olduğu anlarda o anlardır zaten. Basket sonrsı salondaki müthiş sessizlik. James'te kısa süreli o gerginliğini atarak maçta etkisini göstermeye başladı.
İlk çeyreği yuhalamalar, ıslıklar ve tepkiler arasında geçiren James ilk çeyrekte 10 sayı 4 ribaunt 5 asist gibi oldukça iyi rakamlara imza atarak zaten mesajı çaktı seyirciye. Wade'in skora önemli desteği vardı ancak takımı düzlüğe çıkaran Byron Scott'un üçlük çizgisinde iki defa üst üste James Jones'u boş bırakması oldu. 16-0'lık seri yakalayan Heat'e cevap üçlükleriyle Gibson'dan geldi. 31-23 ilk çeyreği önde kapattı Heat ve aradaki sınıf farkını göstermiş oldu.
İlk çeyrekte önce Wade ve sonrasında James'in sahneye çıkmasıyla rahat oynayan Miami'de ikinci on iki dakikalık bölümde Chris Bosh sahne aldı ve 8 sayı üreterek Cavs'ın geri dönüş çabalarını sonuçsuz bıraktı. Zaman zaman pota altında zorlanan Bosh'un karşısında bu maç Jamison olunca hücumda ve savunmada işleri de kolaylaşıyor tabi biraz. Benchten gelerek kısa sürede iyi katkı veren bir diğer oyuncu da Chalmers'tı. Heat devreye 19 sayı ile önde girmeyi başarıyordu Cavs karşısında ve seyircide de iyiden iyiye yuhalamalar azalma belirtisi gösteriyordu.
İkinci devreye Wade ve James ikilisi öyle bir başlangıç yapıyordu ki beş dakikada maçı kopartıyordu. 30'lu sayılara ulaşan farkı Cavs'ın zaten eritmeye mecali yoktu bariz bir şekilde. Maçın son 16-17 dakikası boş yere oynanmış oldu. Bizde zevkli bir maç beklerken bununla yetindik eheh. Üçüncü periyot bir ara James 31 Wade'de 22 sayıdaydı yani toplamda 53. Bu dönemde Cavs'ın toplam ürettiği sayı 51'di. Bu biraz maçı özetliyor sanırım. Heat son çeyreğe 30 sayıyla önde girmeyi başardı. Üç çeyrekte atılan 95 sayı var ve en ufak bir mücadele olmadan çok rahat bir şekilde kazanmayı garantiliyor Heat. LeBron James ise üçüncü çeyrek tek başına 24 sayı üreterek hem 'siz kimi yuhalıyorsunuz' mesajını veriyor hem de maçı garanti altına alıyordu. Peki James'in tek başına 24 sayı ürettiği çeyrekte Cavs ne yapıyordu? 25 sayı...
Son çeyrek beklemediğim şekilde Wade ve Bosh oyundaydı. 30 sayılık farkı Heat çeyrek boyu sayı atmasa bile Cavs'ın kapatması zorken niye böyle bir tercih yaptı Spoelstra bilemiyorum. Son çeyrek istatistikleri geliştirmekten başka bir şeye yaramadı. James Jones biraz daha fazla üçlük attı Dampier House Powe gibi oyuncular süre buldu. Dördüncü çeyrek bundan ibaretti.
Bu maç ne yaptığını bilen bir takım vardı sahada. Hani zaman zaman yine sadece bireysele yönelik hücumlar izledik ancak maçın atmosferinden dolayı gelen birebirler oldu. Heat üç çeyrekte 95 sayıya ulaşarak hücumdaki verimliliğini de göstermiş oldu ki bunun yanında savunmada da çok hafif bir kemer sıkmayla rahatça galibiyete yürüdüler.
LeBron James müthiş bir performans sergiledi. 30 dakika sahada kaldı sadece tek başına üçüncü çeyreği domine etti ve yaptıklarıyla henüz devre olmadan taraftarı susturmayı başardı. Hani baya büyük bir kinden bahsediyoruz burada ki Cavs taraftarı günlerdir bu maçı bekliyordu. Buna rağmen devreyi bulmadan onca insanı susturmak büyük iştir. LeBron çıktı baskı altında çatır çatır oynadı basketbolunu. Wade'de onun yanında özellikle ribauntlara fazlasıyla destek sağladı. Dördüncü çeyrekte kısa bir süre oyunda kalsa da Wade'de oynaıdğı 33 dakikaya oranla fazlasıyla verimliydi. Öyle ki tüm gözler James'in üzerindeyken çaktırmadan triple'ı yapıp işini görecekti.
Cavs'ta ise bir cacık yoktu kaba bir tabirle. Zaman zaman Gibson ile Heat serilerini durduran ve biraz olsun umut sağlayan Cleveland maçın üçüncü çeyreği bitmeden havluyu atmıştı zaten sahaya. Hani şu takıma bakınca James'in 7 yıldır yaptıkları muazzam geliyor insana. James'siz Cavs rezillikten öte bir şey değil çünkü. Byron Scott'un da koçluk yapacağı bir yer değil. Hornets koçuyken Lakers için adı geçiyordu bir ara nereden nereye. Gibson'da bol bol şut sallıyor koçum benim buldu boş alanı karışanı edeni de yok oynuyor topla bol bol, helal olsun.
2 Aralık 2010 Perşembe
Büyük Maça Saatler Kala
Yeni sezon fikstürü açıklandıktan beri 2 Aralık'taki Cleveland-Miami maçı merak ediliyordu. James'in gidişinin ardından formalarını yakan beyzbol maçında James formalı isimleri yuhalayan Cavs taraftarlarının tepkisi fazlasıyla mera kediliyor.
2 Aralık günü geldi çattı. Cavs cephesi maç boyu James'e nasıl baskı uygulayacağına dair açıklamaları yaptı bile. Oldukça kabarık bir liste var ve maç boyu bunu uygulamaya çalışacaklar. Uygulamaya çalışan taraftarlar Türk olsa yaparlar derdim ama Amerika'da basketbol seyircisi gözümün önüne gelince biraz zor olacak gibi. Ama o kin herşeyin önne geçecektir.
LeBron cephesinde de duygusal fırtınalar yaşanıyor. Sahadaki her türlü tepkiye hazır olacğaını söyleyen James asıl önemli olan 7 yıldır arabasıyla gittiği salona şimdi takım otobüsü ile gideceğini ve misafir takım soyunma odasında olacağına dair açıklamalarda bulunmuş. Fazlaca duygusal ;) Ben asıl James'in her maç öncesi gelenekselleştirdiği pudra gösterisini yapıp yapmayacağını merak ediyorum.
Cavs taraftarlarının yapmak istediklerine bakacak olursak Maç öncesi tanıtımlarda Wade-Arroyo ve Bosh yuhalanacak, takımın eski sembol ismi Ilgauskas alkışlanacak ve James'e sıra geldiğinde kahkahalarla ona gülünecek. Olabildiğince kahkaha atın diye slogan yapıyor Cavs taraftarları. Onun dışında James serbest atış çizgisine geldiğinde çeyrek çeyrek yapacakları tezahüratlara bakacak olursak;
1.çeyrek ilk 6 dakika = 'No Ring King' - Yüzüksüz Kral
1.çeyrek son 6 dakika = 'Akron Hates You' - Akron Senden Nefret Ediyor
2.çeyrek ilk 6 dakika = 'Witness Nothing' - Nike reklamına atıfta bulunarak birşeye şahit olmadık
2.çeyrek son 6 dakika = 'SideKick' - Yancı
3.çeyrek başında besteli bir şarkı var. Bilmiyorum bunu yapabilirler mi. Zor olacak sanki ;)
3.çeyrek ilk 6 dakika = 'Scottie Pippen' - İkinci oyuncu olduğunu vurgulamak için.
3.çeyrek son 6 dakika = 'Traitor' - Hain
4.çeyrek ilk 6 dakika = Delonte West maskeleriyle 'Delonteeee' tezahüratı. *
4.çeyrek son 6 dakika = Cavs lehine tezahürat. Sonunda ;)
*Delonte'nin James'in annesi ile ilişki yaşadığı ortaya atılmıştı. İlginç olacaktır ama her türlü olaya eyvallah ama bu çok çok fazla.
Durumun özeti bu. Fazlasıyla enteresan olacağı ortada. Şu hazırlandıkları tezahüratları bir bir yaparlarsa ilginç görüntüler çıkacaktır. James topu aldığında da kahkahalar yükselecek aynı zamanda salonda. Ve ön sırada olan isimler de fazlasıyla James'e kinlerini kusabilirler. Bekliyoruz maçı...
2 Aralık günü geldi çattı. Cavs cephesi maç boyu James'e nasıl baskı uygulayacağına dair açıklamaları yaptı bile. Oldukça kabarık bir liste var ve maç boyu bunu uygulamaya çalışacaklar. Uygulamaya çalışan taraftarlar Türk olsa yaparlar derdim ama Amerika'da basketbol seyircisi gözümün önüne gelince biraz zor olacak gibi. Ama o kin herşeyin önne geçecektir.
LeBron cephesinde de duygusal fırtınalar yaşanıyor. Sahadaki her türlü tepkiye hazır olacğaını söyleyen James asıl önemli olan 7 yıldır arabasıyla gittiği salona şimdi takım otobüsü ile gideceğini ve misafir takım soyunma odasında olacağına dair açıklamalarda bulunmuş. Fazlaca duygusal ;) Ben asıl James'in her maç öncesi gelenekselleştirdiği pudra gösterisini yapıp yapmayacağını merak ediyorum.
Cavs taraftarlarının yapmak istediklerine bakacak olursak Maç öncesi tanıtımlarda Wade-Arroyo ve Bosh yuhalanacak, takımın eski sembol ismi Ilgauskas alkışlanacak ve James'e sıra geldiğinde kahkahalarla ona gülünecek. Olabildiğince kahkaha atın diye slogan yapıyor Cavs taraftarları. Onun dışında James serbest atış çizgisine geldiğinde çeyrek çeyrek yapacakları tezahüratlara bakacak olursak;
1.çeyrek ilk 6 dakika = 'No Ring King' - Yüzüksüz Kral
1.çeyrek son 6 dakika = 'Akron Hates You' - Akron Senden Nefret Ediyor
2.çeyrek ilk 6 dakika = 'Witness Nothing' - Nike reklamına atıfta bulunarak birşeye şahit olmadık
2.çeyrek son 6 dakika = 'SideKick' - Yancı
3.çeyrek başında besteli bir şarkı var. Bilmiyorum bunu yapabilirler mi. Zor olacak sanki ;)
3.çeyrek ilk 6 dakika = 'Scottie Pippen' - İkinci oyuncu olduğunu vurgulamak için.
3.çeyrek son 6 dakika = 'Traitor' - Hain
4.çeyrek ilk 6 dakika = Delonte West maskeleriyle 'Delonteeee' tezahüratı. *
4.çeyrek son 6 dakika = Cavs lehine tezahürat. Sonunda ;)
*Delonte'nin James'in annesi ile ilişki yaşadığı ortaya atılmıştı. İlginç olacaktır ama her türlü olaya eyvallah ama bu çok çok fazla.
Durumun özeti bu. Fazlasıyla enteresan olacağı ortada. Şu hazırlandıkları tezahüratları bir bir yaparlarsa ilginç görüntüler çıkacaktır. James topu aldığında da kahkahalar yükselecek aynı zamanda salonda. Ve ön sırada olan isimler de fazlasıyla James'e kinlerini kusabilirler. Bekliyoruz maçı...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)