Nba Recap etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Nba Recap etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Aralık 2010 Cumartesi

Nba'de Bugün - 10.12.2010

Miami Heat biraz fikstürünün avantajı biraz da takım içi sorunlarının halledilmesiyle önemli bir ivme yakaladı. Dün Warriors deplasmanından da rahat bir galibiyetle dönen Miami, Orlando'nun yenilmesiyle beraber GüneyDoğu'da liderliğe yükseldi. Dwyane Wade takımın yakaladığı galibiyet serisinde skorer kimliği ve ribauntlara yaptığı katkı ile takım adına önemini bir kez daha ortaya koydu. Benchten beklenen katkı gelmemiş olsa da Dampier'ın takıma ne denli faydalı olduğunu her maç görüyoruz. Skor katkısı yapmasa da ribauntları pota altında duruşu ile savunmada ve hücumda önemli bir silah.

Lige müthiş başlayan ancak son bir iki haftadır form düşüklüğü yaşayan Hornets bu kez kendi evinde Thunder'a yenilmekten kurtulamadı. Üçüncü çeyrek yalnızca 12 sayı üreten Hornets'in genel olarak ikinci yarılarda oyundan koptuğunu görüyoruz kaybedilen maçlara bakıldığında. Tabi şu sıra takımın taşınması, satılması gibi durumlar ön planda olduğu için belki de oyuncular kendilerini kafaca basketbola veremiyorlar. Thunder'da Westbrook bir kez daha takımını sırtlayan isim olmuş. Thunder'da asıl galibiyeti getiren performansta bana göre Ibaka'nın 18 sayı 9 ribauntluk performansıdır.

İki maçtır kaybeden ve Melo'nun sakatlığında eksik oynayan Denver, deplasmanda Raptors'u mağlup etme başarısını göstererek hem kötü gidişe dur dedi hem de koç Carl'ın kariyerindeki 1000. galibiyeti gelmiş oldu. Billups, Melo'nun yokluğunda ipleri eline almış ve pota altında sıkıntısı olan rakibine karşı topu bol bol Nene'ye indirmiş. Melo'nun yerine ilk beş çıkan Forbes'te kritik bir katkı sağlamış. Harrington'un benchten gelerek 31 sayı bulması da galibiyeti perçinleyen katkı olmuş kuşkusuz ki. Toronto'da sezon başından beri benchten oldukça verimli katkılar almayı sürdürüyor ama bunu ilk beş rotasyonuna yansıtamıyorlar.

Lakers dört maçlık yenilgi serisinden sonra kısmen kolay iki rakibi yenmeyi başarmış ve Clippers'a karşı son saniyede galibiyete uzanmıştı. Doğu Turnesi'ne başlayan Lakers'ın ilk ayağında yenilgi görmesi bu zorlu fikstür öncesi kötü oldu onlar adına. Bulls'ta Rose takımını sırtlayan ve galibiyetine götüren isimdi. Maça çok kötü başlamalarına rağmen akıllı oynayan ve ayakta kalan Bulls ikinci yarı Lakers'ın fişini çekmeyi başardı. Ömer'de maçın ilk çeyreğinde fazlasıyla dakika bulmasına ve savunmada Gasol'e karşı başarılı bir duruş sergilemesine karşın ilerleyen bölümlerde pek süre bulamadı ve 8 dakika süre aldığı maçı 1 sayı 1 ribaunt ile tamamladı.

Amare Stoudamire 30 artı sayılarına ve Knicks'te maç kazanmaya devam ediyor. Üst üste 7. galibiyetini alan Knicks Doğu'da da yükselerek beşinci sıraya kadar geldi. Yeni kurulan bir kadroydu ve lige kötü başlamaları normal olandı ancak şimdi ritmini bulan Knicks'in önünde kimse duramıyor. Amare'nin müthiş performansına dikkat çektikte bir de maçın kritik anlarında John Wall'a vurduğu bir blok var ki aman aman. Açın özeti izleyin adeta 'Daha buralarda yenisin genç ağır ol bakalım.' diyerek mesaj vermiş.

Batı'da liderliğini sürdüren Spurs evinde ağırladığı Hawks'ı mağlup etmeyi bildi ve üst üste 4.galibiyetini elde etti. Uzun süredir kendi sahasında Hawks'a maç vermeyen Spurs serinin devamını sağladı. Maç boyunca herkesin bir şekilde katkı verdiği ve 6 oyuncunun çift haneli sayılara ulaştğı Spurs'te Blair'in Hawks pota altına karşı sergilediği 16 sayı 12 ribauntluk performans dikkat çekiyordu. Hawks cephesinde ise Johnson'un sakatlığının takımı büyük ölçüde etkilediğini söylemek mümkün. Son bir iki maçtır Crawford benchten gelerek iyi performans sergiliyor ancak bu maç galibiyeti getirememiş.

Deron Williams'ın müthiş perforansıyla Batı'da kendine bir yer bulan Utah Jazz doludizgin devam ediyor. Yine Williams'ın harika performans ile galibiyete giden Utah'ta Howard'a karşı Millsap'ın sergilediği performansa da dikkat çekilmeli. Bunun dışında kontrat sezonunda olan Krilenko'nun da sezon başından beri belli bir seviyede ve takıma oldukça yararlı oynadığını da biliyoruz ki dün gece de double yaparak etkisini göstermiş. Orlando kağıt üzerinde Doğu açısından kalbur üstü bir takım olmasına rağmen bir türlü bu kadrodan yüksek verim elde etmeyi başarmıyor Svg. Bakıyoruz istatistiklere Carter çok az şut kullanmış, Howard'da bitiricilik yok, Nelson iyi performans sergilemiş ama gereğinden fazla şut kullanmış bir guarda göre. Lewis ise uzun bir aradan sonra iyi bir maç çıkartmış şaşırdım. Orlando'da bir takım sorunlar var ve böyle giderse daha da gerileyecekler.

Phoenix'in bu sezonki belalısı kim diyecek olurska cevap kesinlikle Portland olur. Ligin açılış maçında Suns'u mağlup eden Portland son bir haftada da iki kez rakibine yenilgi tattırdı. Portland açısından şu sıralar çeşitli spekülasyonlar dolaşıyor ancak galibiyetlerine devam ediyor onlar. Takımdan ayrılacağı konusunda adları geçen Camby ve Miller oldukça iyi performanslar sergileyerek galibiyeti getirmiş. Suns'ta ise Hedo benchten gelip 22 dakika süre aldı ve 11 sayı 5 ribaunt ile maçı tamamladı.

8 Aralık 2010 Çarşamba

Nba'de Bugün - 07.12.2010


* Sezona doludizgin devam eden Dallas dün gece evide ağırladığı Golden State'e karşı da zorlanmasına rağmen kazanmayı bildi ve üst üste 10.galibiyetini elde etti. Dallas'ta yine Dirk Nowitzki ve benchten gelen Terry'nin etkili oyunu ile galibiyete ulaştı. Kidd'in guard rotasyonunda genç meslektaşlarına karşı yavaş kalmasına ve kötü şut yüzdesi ile oynamasına karşın maçın sonunda kritik bir anda sahneye çıkarak üçlüğü buldu ve galibiyeti getiren isim oldu.

* George Karl'ın kariyerindeki 1000.galibiyet için takımın başında sahaya çıktı ama istediğini alamadı. Charlotte karşısında galibiyet serisini bırakan ve beklenmedik bir yenilgi alan Denver'da Billups iyi katkı vermesine karşın Melo'nun kötü yüzdesi ve bir maç şaha kalkarken bir sonraki maç takımı baltalayabilen Afflalo'nun kötü gecesinin de etkisiyle kaybeden taraf oldu Denver.
Bobcats'te ise S.Jackson'un performansından ziyade benhten gelen Tyrus Thomas'ın yüzdeli performansı ve Agustin'in skorer oyunu ön planda tutulmalı.

* Dün gece Suns-Portland maçının ikinci devresini seyretme fırsatı buldum. İlk beşteki rotasyonda dikiş tutturamayan ve benche çekilen Hedo'dan benchten gelerek önemli katkılar vermesini bekliyordum. Özellikle Suns'un ikinci beşine liderlik edebilecek seviyede bir isimdi. Ancak iki sezon önce takımını finallere taşıyan Hedo'dan çok uzak bir görüntüde. Önemli anlarda yine azımsanmayacak derecede süre buluyor ancak ne hücumda o arzusu var ne de istatistiki olarak önemli işlere imza atıyor. Hidayet eski Hidayet'ten çok uzak kısacası.
Portland'ın Rose Garden'a dönmesi yaramış olacak ki önce Clippers'ı ardından b2b maçında Suns'u mağlup etmeyi bildiler. Galibiyetin en önemli mimarı yine skorer kimliğiyle bu maçta da öne çıkan Matthews oldu.

* Merakla beklenen bir mücadeleydi Wizards-Lakers karşılaşması. Kısa rotasyonunda Wall-Arenas-Kobe gibi isimlerin varlığı biraz olsun heyeanlandırıyordu. İzlenilebilirlik açısından fazlasıyla da iyi maç oldu. Wizards maç boyu geriden takip etse de sonuna kadar Lakers'ın ensesindeydiler. Nitekim Wizards'ı taşıyan isimler Wall ve Arenas oldu. Nick Young'un da benchten gelerek sürpriz katkı verdiğini atlamamak gerek. Ancak Lakers pota altında Blatche'nin de eksikliğinden faydalanarak Gasol üzerinden oynadı ve galibiyete ulaştı. Kobe'de 32 sayıyla takımının en skoreri oldu.

* Güneybatı Grubu'nda Magic ve Heat ile beraber kıyasıya bir liderlik mücadelesi içinde olan Atlanta dün gece Nets karşısında kazanması gereken bir maçı kayıpsız atlattı. Atlanta'da Smith 14/16 isabetle 34 sayı kaydederek oldukça efektif bir performansla galibiyeti getirdi. Smith'in dışında Crawford'da benchten gelerek galibiyete önemli katkı sağladı. Nets'te ise Lopez'in kaba tabirle kofti performansları devam ediyor.

* Houston, Scola'nın 35 sayı 12 ribauntluk performansıyla Detroit karşısında galibiyete ulaştı. Detroit'te McGrady Houston'a dönüş yaptığı maçta 23 dakika sahada kaldı ve 11 sayı 3 ribaunt 3 asist ile mücadele etti.

7 Aralık 2010 Salı

Bulls 99-90 Thunder (Bulls İyi Yolda)

Boozer'ın dönüşü ile beraber kadrosunda eksik bulunmayan Chicago Bulls evinde ağırladığı Thunder'ı rahat bir oyunla yenmeyi başardı. Boozer'ın ilk üç maçı takım açısından olumlu geçmemişti ki bir galibiyet almalarına rağmen bu gerçek vardı. Ancak dün gece oynanan basketbol en azından benim gözümde iyi seviyelere ulaşma yönünde ilerliyordu.

Chicago maçın ilk çeyreğinde iyi top çevirdi. Rose sayesinde akıcı hücumları vardı ve bireyselliğin ön planda olmadığı hücumlar izledik. İlk hücumlarda Rose ikili oyunlarıyla uzunları bularak Boozer ve Noah'ın skor üretmesine katkı sağladı. Uzunların hücumda her ne kadar sıkıntısı pek öne çıkmasa da savunmada ilk çeyrek Kristic'e 10 sayı attırdılar. Durant hücumda istediği oyunları oynayamasa da bire bir oyunları ve aldığı faullerle skora katkıda bulundu.

Yedek beşlerin sahne aldığı ikinci çeyrekte Bulls adına Korver sahneye çıktı. Hücumda fazlasıyla istekli olan ve sürekli şut arayan Korver üst üste bulduğu sayılarla farkı çift hanelere çıkartan isim oldu. Benchten getirdiği taze kan ile hücumda fazlasıyla rol aldı ve işini başarıyla yaptı. Oklahoma'da ona cevap veren isimse Westbrook oldu. Farkın açıldığı anlarda sahneye çıkan Russell oyunda kontrolü eline alarak farkı indirdi.

İkinci yarıyla beraber oyunda Rose ve Boozer'ın etkisi arttı. Biraz zorlama şutlara izma atsa da müthiş bitiriciliğinin de etkisiyle Boozer ikinci devrenin başında takımını sırtlayan isimdi. Maçın başında Kristic odaklı hücumlara imza atan Thunder yine aynı yönteme başvuruyordu. Üçüncü çeyrek sıkıntılı bir çeyrek oldu aslında. Bu çeyrekte en az 2 dakika basket atılmadan geçilen iki periyot yaşandı. Skor açısından kısır bir çeyrek gibi görünse de Bulls bu sıkıntıyı yaşamadan atlattı ve galibiyete daha da yaklaştı. Çeyrek sonunda Rose'un öldürücü turnikesive son saniye üçlüğü galibiyetin Bulls hanesine yazılacağını simgeliyordu adeta. Nitekim son çeyrek Oklahoma ufak kıpırdanmalar yaşasa da skoru kendi lehine çeviremedi ve kaybeden taraf oldu.

Boozer'ın gelişi öncelikle Ömer'in sürelerini biraz aşağı çekti. Ancak Ömer, Boozer'ın yokluğunda kendini göstermesinin meyvalarını topluyor. Savunması standart ölçülerde olduğundan savunma konusunda ün yapmış koçu ona güveniyor ve süre veriyor. İlk çeyrek oyunda olduğu dönemde fazlasıyla verimli işler yaptı Ömer. Belki istatistiki açıdan kağıda yansımıyor yaptıkları ama pota altındaki duruşu blok tehdidi ve ribaunt sezgisi ile Bulls adına önemli bir silaha dönüşüyor.

Zaten Noah-Gibson ve Ömer gibi bir pota altıyla ribaunt gücüne sahip olan Chicago, kafaya taktığında Nba'in en iyi ribauntçularından birine dönüşen Boozer'ın da akdroya katılımıyla ribauntlarda fark yaratmaya başladı bile. Kazandıkları son iki maçta ribauntüstünlüğünü kaptırmadılar. Boozer'ın gelişi ile Gibson'un bu konudaki istatistiğinde biraz düşüş yaşanacak gibi osla da dün Gibson-Noah-Boozer üçlüsü toplamda 30 ribaunt aldı. Bulls adına önemli olan noktalardan biri de bir numaralı silahları olan Rose2un kısmen kötü oynadığı ve skor katkısı veremediği maçı kazanmak olmalı. Rose'un kötü şut yüzdesi ile oynadığı ve hücumda bir opsiyon olamadığı maçta başta Boozer olmak üzere Deng ve Korver'ın katkıları fazlasıyla önem taşıyordu.

Oklahoma ise bir ileri bir geri reaksiyonlarla sezonu götürmekte. Geçtiğimiz sezon Lakers'ı henüz ilk turda fazlasıyla zorlamalarının ardından bu sene çok şey bekleniyor olabilir ama onlarda da belli bir potansiyel var. Bu dönem kötü gittikleri bir gerçek. Bu durum biraz Durant'in kıas süren sakatlığına da bağlanabilir ama Toronto'ya veya Houston'a kaybetmelerini açıklamaz bu. Dün de belki direk olarak kazanacakları bir maç değildi ama skorda geri düştükten sonra geri döneceklerini hissettiren en ufak hamleleri olmadı. Bulls'un hamlelerine cevap veremediler ve en kısa sürede toparlanmaları gerek.

5 Aralık 2010 Pazar

Nba'de Bugün - 04.12.2010


Bir gece önce Detroit karşısında sekiz kişilik rotasyonla çıkmak zorunda kalan Orlando Magic b2b maçında fazlasıyla yorgun bir şekilde Milwaukee karşısındaydı. Howard-Nelson-Reddick-Pietrus gibi takımın önemli isimlerinin mide rahatsızlığından dolayı oynayamadığı karşılaşmada yine sahne almaya çalışan isim Carter oldu. Milwaukee'nin dengesiz hücumlarına karşı Carter ile direnen Orlando'da iki maçtır bu eksiklerin ışığında sivrilmesini beklediğim Lewis bu maçta da kendini bulamadı. Hani ben artık umudu kestim Lewis'ten. Takım şu haldeyken bile çıkıp iyi oyun sergilemiyorsa bir sorun var bunda. Detroit karşısında benchten gelen Bass etkili olmuştu ancak dün o da maçın belirli bölümünde katkı sağlayabildi.

Zaten şu üstteki resim maçın portresini tamamen ortaya koyuyor. Bogut'un boyalı alandaki müthiş oyunlarına şahit olduk. Howard'ın yokluğunu da fırsat bilip Gortat'a karşı muazzam oynadı. Maçın son çeyreğinde geri dönüş için her şeyi deneyen Orlando uzunca bir süre Bogut'a taktik faul de yaptı ki Bogut maçta 16 serbest atış kullandı. Bogut'un bu performansına rağmen Bucks hücumları o kadar çıldırtıyor ki insanı. Hani tarafsız bir gözle izlememe rağmen acıdım Bucks taraftarlarına. Jennings-Salmons ve Cdr üçlüsüne top geçmesin. Bir daha o topu anca ribaunt mücadelesi verirken potada görüyorsunuz. Bu kadar mı şuta meyilli bencil oynanılır basketbol. Ersan'a acıyorum şu takımda. Benchten gelse de ilk beş çıksa da takıma çok önemli katkı sağlıyor ama hücumda bir silah olarak değerlendirilmiyor. Bucks hücum sisteminin çözümü tez konusu olur o derece.

Kolejdeki müthiş skorer kimliğini Nba'a yansıtamayan Meeks geçtiğimiz hafta Miami karşısında sergilediği performansla dikkat çekmişti. Dün de Bobcats karşısında takımı adına ilk çeyrek yıldızlaşan isim oldu. 6 üçlük gönderen Meeks ilk çeyrek 20 sayıya imza atıyor ve Sixers tarihine geçiyordu. Meeks sayesinde daha ilk çeyrekten belli bir farkı yakalayan Sixers maç boyunca üstünlüğü kaptırmıyor ve önemli bir galibiyete ulaşıyordu.


Carlos Boozer'ın gelişi Bulls'a pek yaramadı. Önce Orlando sonra da Boston karşısında laınan yenilgiler takımın Boozer eklemesine olumlu tepki vermediğini gösteriyordu. Dün tam da dişlerine göre formsuz bir rakip buldular. İlk devreden biz bu maçı alıyoruz sinyalini de çakmalarına rağmen üçüncü çeyrek Martin'in etkili oyunu ile Rockets geri dönüyordu. Son çeyrek ortada geçerken geriden gelen ve rüzgarı arkasına alan Rockets gerek pota altında Scola gerek dışardan Miller ve Lowry ile skor üreterek Bulls'u iyiden iyiye zorluyordu. Son anlara da üç sayılık avantajla girdiler ve Bulls kötü bir son hücumu harcadı dediğimiz anda Rose'un mucizevi üçlüğü maçı uzatmaya taşıdı ve uzatmanın galibi Bulls oldu. Boozer skorda yine önemli katkılar yapmaya başladı ki daha bu üçüncü maçı. Ancak Boozer'ın gelişi ortalama 15 dakika süre alan Ömer'in sürelerini iyiden iyiye kıstı. Dün 5 dakika oyunda kalan Ömer 2 sayı 1 ribaunt 1 asist ile oynadı.

Sacramento uzun süredir çok kötü oynuyordu. Dün gece Dallas'a karşı kaybettiler ama iyi oynayarak kaybettiler. Belki yenilgi serileri bir maç daha uzadı ancak iyi bir basketbol izlettiler dün gece. Maç sonu oynama eksikliği ile Dallas rakibin bu dezavantajını kullandı. Nowitzki her zamanki gibi takımını sırtlarken Terry'de çok iyi ekstra katkılar verdi ve maçın kazananı Dallas oldu. Dallas'ın da üst üste 9.galibiyetini aldığını vurgulayalım.

Son olarak en önemli hücum gücü olan Beasley'in yokluğunda Cleveland'ı daha ilk çeyrekte mağlup etmek Wolves'in iyi bir takım olduğunu göstermez ama Cavs'ın takım olamadığını gösterir. LeBron gittikten sonra toplama oyuncular kaldı takımda ve tüm çabaları boşuna gidiyor. Dün Kevin Love sadece 31 dakika sahada kaldı ve 29 sayı 18 ribaunt ile boyalı bölgeyi domine eden isim oldu Wolves cephesinde.

Heat 89-77 Hawks (Heat Coştu Bir Kere)


Son üç maçını kazanarak maça gelen Miami Heat evinde son haftaları formda geçen Hawks'ı ağırlıyordu. İki takım için de serilerini devam ettirebilme adına önemli bir maçtı. Sıralama açısından da olası bir Heat galibiyeti iki takım yüzdelerini eşitleyecekti.

Miami son Cavs maçında oynadığı ruhla maça başladı.Wade-Bosh ve James eksenli hücumlarda skor üretiyordu Heat. Aslında maç boyu bu şekilde devam etti hücum varyasyonları. 89 sayının 75'i bu üçlüden geldi zaten. Maç boyu sadece üç ismin eline baktı Heat. Ama bazı maçların kazanılması için Wade-James ve Bosh'un ağırığını koymasında da problem yok. Heat maçı devreye kadar gayet iyi bir şekilde getirdi ve maçı kazanacağını hissettiriyordu.

Boyalı alan savunması konusunda problemleri olan Miami dün gece yine bu eksikliğinin ceremesini çekti. Atlanta'da Joe Johnson'ın yokluğunda Crawford ve Smith'i savunmada durdurmayı başardık ancak All-Star forvet Al Horford'un yüksek post oyunlarına ve benchten gelen Josh Powell'ın skorer oyununa engel olamadık. Nitekim üçüncü çeyrek bir gazla geri dönüş yapan Hawks'ta atılan 25 sayının 18'i bu ikiliden geliyordu.

Hawks'ın geri dönüşü ile maç Heat adına sıkıntıya giriyordu. Üçüncü çeyrek boyunca top kayıpları ve zorlama şutlara imza atan Miami'de panik havası seziliyordu. Son çeyrek ise Wade'in ağırlığını koyması ile Miami skorda bir kez daha öne fırladı ve galibiyete uzandı. Dwyane Wade'in uzun süredir efektir bir performansını seyretmemiştim. Bu sene genelde top James'te olur sorumluluğu o alırdı. Wade maçın başından beri topu aldı oynadı sayısını yaptı ve müthiş bir maç çıkarttı. Wade'in yanında Chris Bosh'ta savunmada yine eksik olarak gözükse de hücumuyla bu eksikliği kapatıyordu. Takımın en skoreri olan Bosh kendisine indirilen topları çok iyi değerlendiriyor ve double-double yaparak maçı tamamlıyordu.


LeBron James oyun anlamında savunmada ön plana çıktı. Hücumda özellikle üçüncü çeyrek sorumluluk almak istedi ancak Hawks'ın ekstra oynadığı dönemde bol bol şut kaçırdı. Buna rağmen gerektiği anda içeri drive'ları ile sayı aldı, faul yaptırdı ve hücumun kilitlendiği anlarda kilidi açan isim oldu. Skor anlamında liderliği Wade ve Bosh'a bıraksa da oyun içi liderliğinde yine ön plandaydı.

Chalmers'a deyinmek istiyorum. Sezon başı rotasyona dahi girmekte zorlanan ve gabarage timelarda süre bulan Chalmers son zamanlarda koçun da gözüne girmiş olacak ki fazlasıyla süre buluyor. Dün 27 dakika ile benchten gelerek en fazla süre alan isimdi ve 3 kişi üzerine yoğunlaşan hücumda 9 sayı bularak dikkat çekti. Skor katkısının yanında 5 ribaunt ve 4 asist ile oynayarak diğer alanlarda da önemli katkılara imza attı. Benchte havlu sallayan adamdan süre bulan ve iş gören seviyesine çıkan Chalmers hakkı olan ilk beşe ne zaman yerleşecek merak ediyorum. Hücumda zaten ceza şutu konusunda bir katkı sağlarken savunmada da Wade ile guardlara zor anlar yaşatıyorlar. Chalmers'ın en kısa sürede ilk beşteki yerini almasını bekliyorum Arroyo'dan daha verimli olduğu kesin.

Hawks'ta Joe Johnson'un yokluğunda hücumda problemler oluyor top paylaşımı konusunda. Bibby biraz olsun bu sorunu çözmeye çalıştı ancak Johnson olmayına kim ne kadar top kullanacağını bilemez durumda. Horford elinin de sıcak olmasına rağmen az top kullandı. 10/11 gibi müthiş bir yüzdeyle hücum etti. Hawks biraz olsun topu Horford'a indirmeye gayret etse çok farklı bir maç olabilirdi ancak benchten gelen Crawford olsun Smith olsun Marvin olsun atmaya yönelik oynadı. Hani Joe Johnson'un yokluğunda elbette takımı taşıyacak bir isim çıkmalı ancak hazır Horford doludizgin giderken onun oyundan soğutulmasına anlam veremedim.

Heat önemli bir galibiyet aldı ve Atlanta ile yüzdelerini eşitledi. Doğu'da da uzun bir aradan sonra ilk üçe giren Miami dört maçlık bir deplasman turnesi öncesi önemli bir moral avantajı yakaladı. Hawks'ın da galibiyet serisi bu maçla son buldu ve önünde bir Florida ekibi daha var. Orlando son dönemde eksik kadro ile mücadele ediyor. Eğer Howard ve Nelson iyileşmezse bir galibiyet çıkartabilirler Amway Arena'dan.

4 Aralık 2010 Cumartesi

Nba'de Bugün - 03.12.2010

Nba'de dün gece 13 maç vardı. Yani 26 takım sahne aldı. Kısaca dün geceye dair notlara bakalım

* Gecenin önemli karşılaşmalarından biriydi Chicago-Boston maçı. Hem Doğu'da bu iki takımın elde edeceği konum için hem de Semih ve Ömer'in oynadıkları takımlar olduğu için. Boozer'ın dönüşü ile Ömer'in süreleri biraz olsun kesilmiş olsa da oynadığı dönemlerde katkısını vermeyi sürdürüyor. 3 sayı 2 ribaunt ile oynadı. Ancak Boozer'ın dönüşü ile Chicago kendine gelebilmiş değil henüz. Rondo ve Garnett performansları ile göz doldurdu maçta. Garnett fazla konsantre çıkmıştı maça. Semih'te 20 dakikaya yakın süre buldu ve 7 sayı 4 ribaunt üretti.

* Durant'in sakatlığında zorlanarak Nets galibiyeti alan Thunder'ın şansı dün Raptors karşısında tutmadı. İlk beşe yerleştiğinden beri oldukça iyi performanslara imza atan Calderon başta olmak üzere Bargnani ve Barbosa'nın önemli katkılarıyla Toronto üst üste 2.galibiyetine uzandı ve Cavs'ı altına alıp Doğu'da play-off potasına girdi.

* Elton Brand ve Iguodala'nın başarılı istatistiklere imza attığı gecede Sixers kazanabileceği bir maçı Hawks'a verdi. Maçın son çeyreği sadece 14 sayı üretebilen Sixers maçı kazanma şansını da kaybediyordu. Atlanta'da günün yıldızı All-Star isim Horford oldu yine.


* Batı'nın tepesindeki iki takımın mücadelesi de merak ediliyordu. Savunma odaklı bir mücadele oldu. Son çeyreğine kadar izleme fırsatı buldum ve Dirk'in fazlasıyla etkili performansı vardı. Utah'ta son dönemde takımı galibiyetlere taşıyan isim olan Deron usta isim Kidd'e karşı başarılı bir performans sergileyemedi.

* Üst üste dört yenilgi alan ve soru işaretleri taşıyan Lakers evinde Kings'i fena dağıttı. Maçın başından beri üstünlüğü eline alan Lakers ikinci yarısı formaliteden oynanan maçı 33 sayı farkla kazandı. Kobe'de takımının kötü gidişine dur dediği gece de 22 sayı üretti. Kaybettiği maçlarda benchten katkı alamayan Lakers farkın da etkisiyle oyuna sürdüğü bench isimlerinden bu maç 54 sayılık katkı aldı.

* Clippers'a deplasmanda yenilerek deplasman serisi son bulan Spurs evinde Wolves'i konuk etti. Son çeyreğe 15 sayı geride gire Spurs son bölümde müthiş bir geri dönüşe imza attı ve galibiyeti söke söke aldı. Duncan performansıyla izleyenleri yine mest etti. Yıllanmış şarap misali iyi oyununu sürdürmeye devam ediyor Duncan. Dün geceki Wolves galibiyetinde 22 sayı 10 ribaunt 5 asist 4 blok ile katkı sağladı.

* Howard, Pietrus, Nelson, Reddick'in midesinde problem olduğundan dolayı oynamadığı maçta sadece sekiz isimle mücadele etti Orlando. Vince Carter'ın eksik kadroyu sırtladığı maçta Detroit'i zorlansalarda tecrübe farkı ile geçtiler. Bu kadar eksiğin olduğu Orlando'da Lewis yine kendini bulamadı. Denecek laf kalmadı artık Lewis'e. Maçın kazanılmasında bir numaralı katkıyı da sadece bir şutu kaçıran ve benchten gelip 27 sayı atan Bass sağladı. Bu arada bu takım aşçısını değiştirsin herkes zehirlenmiş eheh.

* Son dönemde formsuz oldukları gözlenen Hornets evinde bir yenilgi daha aldı. New York karşısında beklenmedik bir yenilgi alan Hornets'te David West'te midesinden rahatsız olan oyuncular kervanına katıldığından forma giymedi. Knicks'te formda isimler Amare ve Felton takımlarını galibiyete götüren isimler oldular.

* Denver ise evinde Clippers'ı eli boş gönderdi. Billups-Jr-Melo'dan beklenilen katkılar gelince galibiyete uzanmasını da bildi Denver. Bu galibiyetle serisini de 6 maça çıkartan Denver üst sıralara biraz daha yaklaştı.
*Phoenix ise evinde Pacers'ı mağlup etmeyi başardı. Granger ve Hibbert gibi iki önemli yıldızının formsuz olduğu gece de McRoberts ile maça tutunan Pacers'a karşılık Frye sahneye çıktı ve 29 sayı üretti. Hidayet'te benchten gelerek 6 sayı 2 asist ile mücadele etti.

3 Aralık 2010 Cuma

Cavs 90-118 Heat (James'ten Sus Payı)

LeBron James'in tv ekranlarında Cleveland'ı terketmesi, 7 sezon formasını giydiği takımı yüzüstü bıraktığı yorumlarını da beraberinde getirmişti. Fikstür belirlendiğinden beri en çok konuulan maç 2 Aralık'ta oynanacak Cavs-Heat maçıydı. James'in eski taraftarlarının önüne çıkacağı gün yani. Son on-on iki gündür de maçın atmosferi, tansiyonu yükseldi. İki taraftan da gelen açıklamalar sayesinde. Ancak James her tepkiye gerekli ceabı sadece 30 dakikada yaptıklarıyla sahada verdi ve Heat, Cavs karşısında hiç zorlanmadan galibiyete ulaştı.

Maç henüz başlamadan atmosferi ile dikkat çekiyordu. Pankartlar giyilen t-shirtler bir salon dolusu kin kusmaya gelmiş insan. Maç öncesi bu atmosferi yaşamak bile yeterdi insana yani. James ise sahada ısınırken yalan gülümsemelerle etkilenmedim havası veriyordu ama biraz traş olduğu fazlasıyla açıktı. Maç başlayınca gördük etkilenip etkilenmediğini. İlk boş şutunda isabet bulsa da daha sonraları bi iki zorlama şut ya da normalde sorululuk alacağı noktalarda topu Wade'e teslim ederek başladı.

Cleveland taraftarı manyak inanarak gelmişti maça. Amaçları her ne kadar James'i yuhalamak yermek olsa da hafiften kendi takımlarına da gaz verdiklerini söylemek gerek. Biraz da Heat'in pota altı dağınıklığından faydalanan Byron Scott ilk dakikalarda dayadı oyunu Hickson'un üzerine, meyvesini de aldı tabi. Jamison'un dahi el üstü üçlük attığı ve rüzgarı arkasına aldığı bir dönemde Cavs'a cevap olarak sahneye James çıktı. Üst üste 6 sayı yaparak takımını öne geçirdi ve salonu sessizliğe boğdu. James'in en mutlu olduğu anlarda o anlardır zaten. Basket sonrsı salondaki müthiş sessizlik. James'te kısa süreli o gerginliğini atarak maçta etkisini göstermeye başladı.


İlk çeyreği yuhalamalar, ıslıklar ve tepkiler arasında geçiren James ilk çeyrekte 10 sayı 4 ribaunt 5 asist gibi oldukça iyi rakamlara imza atarak zaten mesajı çaktı seyirciye. Wade'in skora önemli desteği vardı ancak takımı düzlüğe çıkaran Byron Scott'un üçlük çizgisinde iki defa üst üste James Jones'u boş bırakması oldu. 16-0'lık seri yakalayan Heat'e cevap üçlükleriyle Gibson'dan geldi. 31-23 ilk çeyreği önde kapattı Heat ve aradaki sınıf farkını göstermiş oldu.

İlk çeyrekte önce Wade ve sonrasında James'in sahneye çıkmasıyla rahat oynayan Miami'de ikinci on iki dakikalık bölümde Chris Bosh sahne aldı ve 8 sayı üreterek Cavs'ın geri dönüş çabalarını sonuçsuz bıraktı. Zaman zaman pota altında zorlanan Bosh'un karşısında bu maç Jamison olunca hücumda ve savunmada işleri de kolaylaşıyor tabi biraz. Benchten gelerek kısa sürede iyi katkı veren bir diğer oyuncu da Chalmers'tı. Heat devreye 19 sayı ile önde girmeyi başarıyordu Cavs karşısında ve seyircide de iyiden iyiye yuhalamalar azalma belirtisi gösteriyordu.

İkinci devreye Wade ve James ikilisi öyle bir başlangıç yapıyordu ki beş dakikada maçı kopartıyordu. 30'lu sayılara ulaşan farkı Cavs'ın zaten eritmeye mecali yoktu bariz bir şekilde. Maçın son 16-17 dakikası boş yere oynanmış oldu. Bizde zevkli bir maç beklerken bununla yetindik eheh. Üçüncü periyot bir ara James 31 Wade'de 22 sayıdaydı yani toplamda 53. Bu dönemde Cavs'ın toplam ürettiği sayı 51'di. Bu biraz maçı özetliyor sanırım. Heat son çeyreğe 30 sayıyla önde girmeyi başardı. Üç çeyrekte atılan 95 sayı var ve en ufak bir mücadele olmadan çok rahat bir şekilde kazanmayı garantiliyor Heat. LeBron James ise üçüncü çeyrek tek başına 24 sayı üreterek hem 'siz kimi yuhalıyorsunuz' mesajını veriyor hem de maçı garanti altına alıyordu. Peki James'in tek başına 24 sayı ürettiği çeyrekte Cavs ne yapıyordu? 25 sayı...

Son çeyrek beklemediğim şekilde Wade ve Bosh oyundaydı. 30 sayılık farkı Heat çeyrek boyu sayı atmasa bile Cavs'ın kapatması zorken niye böyle bir tercih yaptı Spoelstra bilemiyorum. Son çeyrek istatistikleri geliştirmekten başka bir şeye yaramadı. James Jones biraz daha fazla üçlük attı Dampier House Powe gibi oyuncular süre buldu. Dördüncü çeyrek bundan ibaretti.


Bu maç ne yaptığını bilen bir takım vardı sahada. Hani zaman zaman yine sadece bireysele yönelik hücumlar izledik ancak maçın atmosferinden dolayı gelen birebirler oldu. Heat üç çeyrekte 95 sayıya ulaşarak hücumdaki verimliliğini de göstermiş oldu ki bunun yanında savunmada da çok hafif bir kemer sıkmayla rahatça galibiyete yürüdüler.

LeBron James müthiş bir performans sergiledi. 30 dakika sahada kaldı sadece tek başına üçüncü çeyreği domine etti ve yaptıklarıyla henüz devre olmadan taraftarı susturmayı başardı. Hani baya büyük bir kinden bahsediyoruz burada ki Cavs taraftarı günlerdir bu maçı bekliyordu. Buna rağmen devreyi bulmadan onca insanı susturmak büyük iştir. LeBron çıktı baskı altında çatır çatır oynadı basketbolunu. Wade'de onun yanında özellikle ribauntlara fazlasıyla destek sağladı. Dördüncü çeyrekte kısa bir süre oyunda kalsa da Wade'de oynaıdğı 33 dakikaya oranla fazlasıyla verimliydi. Öyle ki tüm gözler James'in üzerindeyken çaktırmadan triple'ı yapıp işini görecekti.

Cavs'ta ise bir cacık yoktu kaba bir tabirle. Zaman zaman Gibson ile Heat serilerini durduran ve biraz olsun umut sağlayan Cleveland maçın üçüncü çeyreği bitmeden havluyu atmıştı zaten sahaya. Hani şu takıma bakınca James'in 7 yıldır yaptıkları muazzam geliyor insana. James'siz Cavs rezillikten öte bir şey değil çünkü. Byron Scott'un da koçluk yapacağı bir yer değil. Hornets koçuyken Lakers için adı geçiyordu bir ara nereden nereye. Gibson'da bol bol şut sallıyor koçum benim buldu boş alanı karışanı edeni de yok oynuyor topla bol bol, helal olsun.

2 Aralık 2010 Perşembe

Nba'de Bugün - 01.12.2010


Dün gecenin kuşkusuz en ilgi çekici yanı Carlos Boozer'ın sezonun ilk maçına çıkması oldu. Sezon başında elinden sakatlanan ve iki ay kadar basketboldan uzak kalan Boozer takıma döndü. Boozer'ın dönüşü ile Noah ve beklediğimiz gibi Ömer'in süreleri azaldı ancak dikkat çekii nokta Boozer gibi ribauntlara önem veren Noah gibi bu konuda lig ikincisi iki oyuncunun varlığına rağmen koca maç boyunca sadece 21 ribaunt aldı Bulls ki Noah'ın aldığı ribaunt sayısı 0'ı gösteriyordu. Ömer'de 9 dakikada, Bulls'un toplam ribauntlarının 7'de 1'ini toplayan isim olmuş. 3 ribauntla takımdakilere göre iyi bir maç çıkarttığını dahi söyleyebiliriz. Ayrıca Ömer'in 3 bloğuna da dikkat çekmek gerek.

Bir önceki gece Lakers'ı deviren Memphis deplasmanda Hawks ile karşılaştı ancak istediği sonuçla ayrılamadı salondan. Hawks ise sessiz sedasız kötü gidişe dur dedi ve üst üste 4.galibiyetini aldı. Conley dün gece yine takımının iyisi olurken Hawks cephesinde de dikkat çeken isim bu sezonun çoğu maçında olduğu gibi Al Horford olmuş.

Büyük maç öncesi evinde Pistons'u ağırlayan Heat rakibin kısa rotasyonunda bulunan Stuckey ve Rip'in kötü bir gününde olmasının da avantajını kullanarak maçı rahat bir şekilde kazanmayı bildi. Üçüncü çeyrekte sadece rakibe 9 sayı izni verdiler. Detroit adına sezonun en felaket maçı olarak görüyorum ben bunu ki takımın en iyisi Monroe oldu.


3 uzatmalı müthiş maçı kazanan taraf Durant'ın eksikliğine rağmen Oklahoma olmuş. Westbrook'un durdurulamaz yükselişi de hızla sürmekte. Dünkü maçı 38 sayı 15 ribaunt 9 asist 3 top çalma ile tamamladı. Muazzam istatistiklerinin yanında kısa rotasyondan gelen biri için ultra muazzam bir ribaunt rakamına sahip. Bunun yanında Green'de 37 sayısıyla kariyer rekoruna imza atmış. Nets ise kazanabileceği bir maçı çok ekstra bir üçlükle uzattı buna rağmen ilk uzatma ve ikinci uzatma sonunda da maçı kazanma noktasına geldiler ancak beceriksizliklerinin de katkısıyla galibiyetten oldular. Eh onlara müstahak artık diyecek laf yok.

Lakers'ın mağlubiyet serisi devam ediyor. Böyle bir cümle kuracağımı hiç düşünmezdim aslında. Grizzlies yenilgisinden sonra bu maçla beraber toparlanacağını düşünüyordum Lakers'ın ancak pota altındaki sorunu iyice dikkat çekmeye başladı. Ratliff ve Bynum zaten sakatlıktan dolayı oynayamıyorken Gasol'un 40 dakikada kendi standartlarına göre çok kötü oynaması kabul edilemez. Gasol yerine Odom çıkmış 45 dakika sahada kalarak fazlasıyla iş görmüş ancak savunma kısmında da problemleri var bu takımın. Dün Conley'e kariyer maçını yaaşttılar bugün Martin skorda Lowry asistleriyle baş belaları olmuş.

Boston evinde Portland'ı yenmesini bildi. Mühim olan o değil aslında mühim olan Celtics gibi bir takımın maç sonunda 15-0'lık bir seri yemesi ve kopan maçın ortaya gelmesi. Sorun. Semih'e baktığımızda 5 dakika süre alarak 2 sayı üretmiş. Portland'da Matthews'in müthiş performansları sürüyor. Utah'ta da bu ve buna benzer performansları vardı ama bir türlü dikkat çekemiyordu. Portland tam yeri belki de onun kendini göstermesi ve kariyeri için. Müthiş bir yüzdesi var biraz daha skordan ziyade diğer alanlara katkı da verirse tadından yenmez.


Clippers'ta Griffin muazzam performanslarını sürdürüyor. Hadi Knicks'e karşı ona buna karşı iyi maçlarını izledik ancak Spurs'e akrşı yaptıkları artık sınırı aştığının göstergesi. Her Clippers maçında en az bir muazzam hareketini izliyoruz özetlerde. Spurs'un aslında zorlu fikstür ve Warriors'un ardından b2b maçına çıktığını varsayarsak kabul edilebilir bir yenilgi onlar adına. Ki nisan ayında iyi olması beklenen bir takım için fazla önemsenecek bir olay değil ancak ilk deplsman yenilgileri olduğunu belirtmek gerekiyor.

Hornets ise kötü gidişe dur dedi Bobcats karşısında. West dolu dizgin kontrat seonunda iyi istatistiklerine devam ediyor. Dün yine takımının en skorer ismi oldu. Yine Batı'da tepeye oynayan bir diğer takım olan Dallas evinde Wolves'i geçmeyi bildi ve üst üste 7.galibiyetini aldı. Ribaunt makinesi Kevin Love 12 sayı 15 ribaunt ile yine takımını sırtlayan isimdi. Dallas'ta ise Dirk'ün 10 sayıda kaldığı bir maçı kazandığı için övgüyü hak ediyor.

Ersan'ın takımı Bucks ise deplasmanda Denver'a kaybetti. Denver'da Melo 2 teknik faul alarak oyun dışı kaldı. Ersan ise 41 dakika sahada kaldığı maçı kötü şut yüzdesiyle bitirdi. Toplamda 7 sayı 9 ribaunt 4 asist ile takımına katkı sağladı.

1 Aralık 2010 Çarşamba

Grizzlies 98-96 Lakers (Lakers L3)

Üst üste gelen yenilgilerle dün gece Memphis karşısına çıktı Lakers. Deplasmanda Utah karşısında alınan yenilgi normal karşılanabilir ancak Staples Center'da Pacers'a kaybetmeleri ciddi sorunların işareti. Dün gece böyle bir ortamda Memphis deplasmanına konuk oldu Lakers ve kötü oynayarak bir yenilgi daha aldılar.

Maç ilk devre boyunca başa baş geçti. Memphis'te Conley ve Gasol'un etkili oyunları vardı ilk devrede. Lakers ise Gasol ve Kobe odaklı hücumlar ediyordu. Memphis'te ise özellikle Conley'in yüzdeli atışlarının yanında pota altında Zach&Gasol ile etkili oldu. Üçüncü çeyrek rakibin hücumda ritiminin bozulması ile öne fırlayan ve maç boyuna kadar üstünlüğünü kaptırmayan Memphis maçı kazanmayı bildi. Bir ara Shanon Brown şapkadan tavşan çıkartan bir basket ve hızlı hücum sayısıyla Lakers'a bir rüzgar kazandırsa da ayakları yere basan ve galiiyete uzanan taraf Memphis oldu.

Memphis'te galibiyeti getiren isim Conley oldu. Sezon başında aldığı kontratı tartıştık ettik ki halen de hak ettiğini düşünmüyorum ancak dün gece sezonun en iyi karşılaşmalarından bitini çıkarttı Conley. Kulandığı 13 şutta 10 isabet bulan Conley aynı zamanda 4te üçlük isabeti bularak 28 sayı ile maçı tamamladı ve takımının en iyisiydi. Conley'e aynı zamanda Rudy Gay ve benchten gelerek oldukça etkili olan Oj Mayo'nun da katılımı ile Memphis arka alanda fazlasıyla etkili oldu Lakers'a karşı. Pau Gasol'un fazlaca yorgun olmasına rağmen double-double yapmayı bildi ancak maç boyu kardeşi Marc'ı tutmakta onu potadan uzaklaştırmakta zorlandığını gördük. Marc'ın 10 sayı 9 ribaundu abisine göre etkisiz gözükse de maç içinde önemli anlarda fazlasıyla zorladı ve ekarte etti abisini.

Gasol'ün sürelerinin kısılması gündemde şu sırada. Sezona müthiş giren Gasol'un erken yorgunluğu bir sorun olabilir. Ancak Bynum dönene kadar Gasol'e mahkum durumdalar. Dünkü maçta da zaman zaman oyundan düştüğünü gördük. Hemen bir kaç gün öncesinde hafta sonunda Utah maçının sonlarında felaket seviyede yorgun gözüküyordu. Gasol'un sürelerinin kısılması için Bynum'un dönüşü bekleniyor acil bir şekilde.

Kobe Bryant'a değinmek istiyorum. Maçta bir şeyler üreteyim takımı kurtarayım derken takımı baltalayan isim oldu. Çoğu hücumda topu eline alan ve bire bir oynamaya çalışan Kobe'nin şut performansı rezil bir seviyedeydi ve takıma özellikle ikinci devre çok zarar verdi. Hani o üçgen hücumdur çizilen setlerdir vesaire nadiren görebildik bunları Lakers hücumunda. Savunmaya bakacak olursak

Lakers sezona müthiş bir giriş yapmasına rağmen Batı'da gün itibariyle dördüncü sıraya kadar geriledi bu yenilgiyle. Rotasyonda biraz sıkıntı yaşıyorlar ki Bynum'un dönmesi ilaç olacak takıma. Bunun dışında benchten gelen Barnes'ın da sezon başındaki gibi katkı vermediği açık. Lakers için bu kaybedilen üç maçın telafisi önlerinde nispeten kolay olan üç maçı almaktır. Bu akşam Rockets karşısında alınacak bir yenilgi işleri daha da kötü hale getirebilir.

30 Kasım 2010 Salı

Nba'de Bugün - 29.11.2010


Miami Heat einde kolay takımlara krşı maç kazanma geleneğini sürdürüyor. Kasım fikstürü Heat adına bulunmaz fırsattı ancak kadronun oturmaması belirsizliğini koruyan roller ve oyuncu koç çatışmalarıyla oynanan 18 maçta alınan 8 yenilgi var. Dün Wizards'ı 105-94 ile geçti Miami ve önlerinde kısmen kolay olan iki maçlık bir seriye iyi girdiler. Wade 26 sayı 7 ribaunt 8 asist ile takımı sırtlarken James ise 30 sayı ile mücadele etti. Wizards cephesine bakacak olursak Wall'ın sakatlığı halen sürerken Arenas'ın takımı taşıma çabaları devam ediyor ancak kısıtlı kadro seviye atlamalarına engel tanıyor.

*Heat'te başarılı ile sonuçlanan 33 serbest atışın 29'u Wade-James-Bosh üçlüsünden geldi.
*Wizards'ta Blatche 26 sayı 9 ribaunt ile bu sezon Heat pota altında devleşen bir diğer oyuncu oldu.

Dallas dolu dizgin galibiyetlerine devam ediyor. Dün kendi evinde Rockets'i konuk eden Texas ekibi üst üste 6.galibiyetine imza attı. Son üç-dört maçtır Nowitzki'nin yanında da olması gerektiği gibi katkı bulan Dallas'ta dün gece Dirk'in 20-10'luk performansının yanında dikkat çeken benchten gelen Marion'un double'ı ve Butler'ın son dönemdeki takım içindeki yükselen performansı olmalıdır. Houston ise sezon başından beri düştüğü yerden kalkabilmiş değil düşene bir de Dallas vurdu. Kadro yapısı olarak herkesin istediği bir kadroya sahipler ancak bir türlü dikiş tutturamadılar.


Hornets ara ara galibiyetler alsa da şu ara çok formsuz olduğu apaçık ortada. Önce Spurs sonrasında Thunder yenilgileri geldi üst üste mesaj maçlarını kaybetti Hornets. Bir sorun olduğu ortada ve bir an önce toparlanmaları gerekiyor. Spurs maçında olduğu gibi yine son çeyrek rakibine teslim olan bir takım görüyoruz. Belki de sorun benchte çünkü ilk beşteki her oyuncunun belli bir rolü ve ortalama olarak yaptığı istatistikler var ancak bench katkısı çok az Hornets'in. Jack'i aldılar Raptors'tan ancak ona da takas olduktan sonraki maç dışında pek süre ve şans tanınmadı. Oklahoma ise beklenmedik Rockets yenilgisinden sonra moral buldu b2b maçında. Westbrook bu sezonki iyi oyununu sürdürürken Durant'te skorer kimliği ile yine ön plana çıkan isim olmuş.

*Oklahoma ribauntlarda 56-36'lık müthiş bir üstünlük sağladı Hornets'e. Benchten gelen Ibaka skor üretemese de 11 ribaunt ve 3 blok ile önemli katkı sağladı takımına.

Son olarak Utah Jazz sessiz sedasız zirve takibini sürdürüyor. Sezona kötü başlasalar da Deron'un yükselen performansı ile şu an lider Spurs'un 1.5 maç gerisinde. Utah son çeyrek performansı ile dün gece Bucks engelini geçmeyi başarmış. Son çeyrekte sadece 15 sayı atmasına izin vermişler Bucks'un. Jennings'in 27 sayısına rağmen katkı vermesi beklenen Salmons'un felaket bir maç çıkartması nları yenilgiye götürmüş. Millsap'tan yeterli verimi alamayan Utah bir diğer pota altı Jefferson üzerinden oynadı ve Jefferson maçı 22 sayı 11 ribaunt 4 blok ile tamamladı. Utah'ta son dönem de Watson'da benchten gelerek sergilediği performans ile dikkat çekiyor.

* Ersan üst üste ikinci defa ilk beş başladığı mücadele de 41 dakika sahada kaldı. 18 sayı 6 ribaunt 3 top çalma ile mücadeleyi tamamladı.

29 Kasım 2010 Pazartesi

Hornets 95-109 Spurs (Ginobili Mesajı Verdi)

Batı'da oldukça önemli bir maçtı Spurs-Hornets maçı. Güneybatı grubunda bulunan iki takım hem grup içinde çekişiyor hem de Batı'da liderlik mücadelesi eriyordu. Aynı zamanda iki testiden biri de kırılacaktı bu gece. Spurs deplasmanda şu ana kadar hiç kaybetmemişti Hornets ise evinde yenilgi yüzü görmemişti. Maçtan galip ayrılan taraf ikinci devredeki iyi oyunu ile Spurs oldu. 109-95 ile rakibini deiren Spurs, kaybedilen Dallas maçı sonrası bu zorlu maçtan galip ayrılmasını bildi.

İlk yarısı ile ikinci yarısı çok farklı bir maç oldu. İstatistiksel olarak bakarsak Spurs ilk yarı 44 sayı buldu ancak ikinci yarı bambaşka bir oyun oynadılar ve sadece son çeyrekte rakip potaya 37 sayı yolladılar. Son çeyrek çok ekstra oynadı zaten Spurs ki ilk kaçırdıkları şut bitime 6.26 dakika varken geldi. Spurs son çeyrek 37 sayıya imza atarken Hornets'in ikinci devrenin tamamında bulduğu sayı ise sadece 34.

Kontrat sezonunda olan ve son günlerde performansını yükselten David West maça iyi başlayan isimlerdendi. Hornets'in ilk 30 sayısının 16'sı West imzalıydı ancak performansını maçın ilerleyen bölümlerine yansıtamadı. Maçı 23 sayı 7 ribaunt ile tamamladı West. İlk bölümde pota altında ve boyalı alanda fazlasıyla eksik gözüktü Spurs. West olsun Okafor olsun buraları fazlasıyla iyi değerlendirdi. Okafor'da 12 sayı 7 ribaunt ve 5 blokla pota altında Hornets'in etkili ismiydi. İlk devre arı gibi çalışan Hornets, Spurs'un geri dönme çabalarına her türlü cevabı verdi. 61 sayı üreten Hornets'te West başta olmak üzere Ariza ve Belinelli'nin de hatırı sayılır katkısı vardı. Bench katkısını da ikinci çeyrekte fazlasıyla alan Hornets'te Green ve Thornton sayılarıyla farkın erimesini önleyen isimlerdi.

İkinci devre ise bambaşka bir Spurs vardı parke üzerinde. Ginobili'nin basketleriyle başlayan çeyrek Hill ve Jefferson'un iyi oyunuyla devam etti ve Spurs, Hornets'i fazlasıyla zorlamaya başladı. Bu dakikalarda hücumda tıkanan Hornets, Spurs hücumlarına cevap vermekte çok zorlanıyordu. Son çeyreğe farkı eritmiş ve maça ortak olmuş bir şekilde giriyordu Spurs. 5 sayı geride olmalarına rağmen çok kısa bir sürede farkı eriten ve Hornets'in geri dönüşüne engel olacak seviyelere farkı çıkaran Spurs fazlasıyla ekstra bir son çeyrek geçiriyordu. Üçlük yağmuru ile başladı San Antonio son çeyreğe ki Manu'nun bu kritik anlarda performansına bakacak olursak 5 sayı 4 asist ile takımını sırtladığını görüyoruz. Son çeyrek Hill'in de önemli katkıları oldu ve Spurs farkı açarak galibiyete yürümesini başardı.

Öncelikle söylüyorum ki Manu bu sezon kesinlikle All-Star'ı hak edecek düzeyde performans sergiliyor. Maçın en kritik anlarında takımını sırtlayan Manu Spurs'un geride olduğu anlarda da oyundan kopmayarak önemli bir karakter örneği gösterdi bizlere. Son çeyrek maçın çevrilip kazanılmasında payı büyük olan Manu'nun skordan ziyade asistleri ile de takımına verdiği katkı göz ardı edilemez. Manu'nun arkasında son çeyrek fazlasıyla önemli bir performansa imza atan Hill'de maçın kazanılmasında büyük katkı sağladı. Benchten gelerek 14 sayı atan Hill önemli dakikalarda yaptığı verimli işlerle dikkat çekti.

Tim Duncan'ta sessiz sedasız iyi performansını sergiledi yine. Hücum ribauntlarında çok efektif olan Duncan 21 sayıyla maçı tamamladı. Hornets'in uzunlarına karşı oldukça başarılı bir gece geçirdi Duncan. Bu sezon performansını arttıran Jefferson'da kırılma anlarında sürekli sahne aldı. Farkı azaltarak takımını diri tuttu, gerektiğinde basketleriyle Hornets rüzgarını başlamadan bitirdi ve maçın sonunda yaptığı basket faul ile şalteri indiren isim oldu. Tony Parker ise kötü bir gece geçirdi bu maçta ancak onun performansına rağmen Spurs'un kazanması fazlasıyla önemliydi.

Hornets'te ikinci yarı West'in oyundan düşmesi ile Paul bireysel olarak baş etmeye çalıştı Spurs'e karşı. Maçı yine iyi istatistiklerle noktalasa da galibiyeti getiremedi Paul. İkinci yarı zaten hücum da şutları girmeyen Hornets savunmada da guardı düşürdü. Pota altı ve yardım savunmasını unutan Hornets bunun zararını fazlasıyla gördü.

Manu Ginobili'nin yine çılgın attığı bir maçta önemli bir mesaj vererek kazanmasını bildi Spurs. Halen sezonun bir yerlerinde aktif dinlenmeye geçmelerini bekliyorum Spurs'un ancak performansları giderek yükseliyor. Normal sezonu 3.viteste geçirmesine alışkın olduğumuz Spurs'un bu performansını sürdürdüğü takdirde play-off'lar gelince neler yapacağını da merak etmiyor değilim. Hornets bu ara kötü bir dönemden geçiyor. Utah Clippers ve Spurs'e karşı gelen bu mağlubiyetlerden bir şekilde alacağını alıp önüne bakmalı Hornets.

27 Kasım 2010 Cumartesi

Nba'de Bugün - 26.11.2010


Gecenin en zevkli ve önemli karşılaşmalarından biri Dallas-Spurs karşılaşmasıydı dün gece. Maçın başından beri ne Dallas ne Spurs farkı açamadı maç hep ortada ve aynı çekişmede geçti. Dallas son iki üç maçını Nowitzki odaklı oynamış ve kazanmıştı. Bu sefer ekstra katkıları da iyi aldı Dallas. Dirk 12/14 şut isabeti ile 26 sayı üretti ancak Dallas adına önemli olan ilk beş rotasyonundan Kidd ve Chandler'ın benchten de gelen Marion ve Terry'nin çift haneli rakamlara ulaşması oldu. Maçın kritik bölümlerinde de özellikle Dirk'in yanında Marion'un da müthiş katkısını gördük. Spurs'te de Manu'nun müthiş performansı sürüyor. Manu'nun yanında benchten gelen Hill'in iyi performansı Spurs'u ayakta tutarken Parker ise kötü bir gece geçirdi ve Spurs 12 galibiyetlik serisini seyircisinin önünde bıraktı.

Rajon Rondo üç maç aradan sonra dönüş yaptığı maçta Raptors karşısında yine asistleri ile takımını galibiyete taşıdı. 14 asist ile takımını sırtlayan Rondo'nun yanında Garnet'in double'ı ve bir önceki maç Nets'e karşı uzun süreden sonra çok iyi maç çıkartan Shaq'ın 16 sayı 8 ribauntu ile galibiyete rahat ulaştı Boston. Semih'te 11 dakikada 8 sayı 1 ribaunt ile mücadele etti. Toronto'da yine bench rotasyonu ilk beşten iyi performansa imza atmış ve benchten 63 sayılık katkı aldı Raptors. Calderon'da ilk beşe yerleştikten sonra iyi performanslar sergilemeye başladı. 12 sayı 15 asist ile Rondo karşısında oldukça iyi bir performansa imza atmış Calderon.


Batı turnesinde bulunan Chicago Bulls batının kalbur üstü takımlarına karşı oldukça başarılı grafikler çiziyor. Denver'a konuk olan Bulls maçın başında skorda geriye düştü ve mental olarak fazla yorgun olduklarını gözlemledik. Rose'un da yokluğunda zorlanan ancak daha sonra Watson'un oyunu ile toparlanan ve maça ortak olan Bulls'ta maçın son anlarında Lucas'ın serbest atışları kaçırmasıyla galibiyetten olan Chicago Melo'nun buzzer'ına engel olamadı ve bu deplasmandan yenik ayrıldı. Melo 22 sayı 6 ribaunt 8 asisti ile takımını sırtlarken Billups'ın yokluğunda Lawson iyi performansıyla dikkat çekti. Ömer'de 18 dakika süre aldığı maçta 2 sayı 3 ribaunt ile mücadele etti ve pek güvenilecek bir istatistik olmasa da +/- istatistiğinde +20 ile takımının en iyisi oldu.

Oklahoma dün gece Indıana deplasmanında oldukça zor anlar yaşadı. Uzatma sonunda galip gelmeyi başaran Thunder'da Westbrook'un 43 sayı 8 ribaunt 8 asistlik performansı gecenin performansıydı. Sefolosha ve Green'in double'lık performansları ve Durant'in 25 sayısı ile galibiyete uzanan Oklahoma'da James Harden'ın bi ileri bi geri performansları sürmekte.


Dün gece Miami-Philadelphia maçının büyük bölümünü izledim. Hayatımda izlediğim en kötü basketbol maçlarından biriydi. Heat açısından konuşayım ne bir hücum seti var oyunda ne bişey. Wade yada James topu alıyor diğer dört kişi maçı sadece en pahalı yerden seyrediyor. Hani tamam bu yıldızlar varken onlar üzerinden oyun kurarsın edersin ama bu kadar da bağımlı aciz hücum etmemeli bu takım. Maçı kazandı ama Sixers'ın daha kötü olmasından kazandı Miami. Sixers'ta Weems özellikle ikinci çeyrekteki performansıyla dikkat çekti ve maçı 21 sayıyla tamamladı.

İki maçlık bir mağlubiyet serisi ile yalpalayan Hornets dün gece Portland'ı deplasmanda mağlup ederek silkindi. Paul'un 16 sayı 13 asistle başı çeken Hornets'te Ariza'da 18 sayı 7 ribaunt ile dikkat çekti. Portland'da Brandon Roy dönmesine rağmen ve hatta 27 sayı ile oynamasına rağmen performansı galibiyete yetmedi.

Suns evinde Clippers'ı mağlup ederken Hidayet skor üretemedi ve 2 asistle oynadı. Ersan ise takımının Pistons'a mağlup olduğu maçta benchten gelerek 14 sayı 11 ribaunt ile mücadele etti.

Jazz 102-96 Lakers (Geri Dönüş Çocukları)


Los Angeles Lakers'a sezon içinde Utah deplasmanları hep ters gelse de play-off'ta son üç yıldır eşleştikleri bu takımı her zaman elemeyi başarmışlardır. Normal sezon sizin mayıslar bizim söylemi için bu iki takım oldukça uygundur. Beş maçını kazanarak gelen Lakers maç başında 19 sayı ve bitime 2.30 dakika kala 5 sayı öne fırlamasına rağmen Utah bu sezon alışık olduğumuz geri dönüşlerinden birine daha imza atarak Lakers'ı devirdi.

Maça iyi başlayan takım Lakers'tı. İlk çeyreği muazzam hücum performansı ile domine eden Lakers rakibin guardını en baştan düşürmeyi hedefliyordu. Cidden öylesine akışkan, iyi paslara dayalı, verimli hücum ediyordu ki Lakers sadece hayranlıkla izliyordum. Farkın açılmasında Jazz'ın ribaunt konusundaki zaafiyetinin de payı vardı tabi. Ortadaki tüm ribauntlar Lakers tarafına düşüyordu. Maç sonunda ribauntlarda Jazz'ın üstünlüğü gözükse de ilk çeyrek felaket bir konumdaydı Utah.

İkinci çeyek başında benchlerin oyuna dahil olmasıyla yörünge bu sefer Jazz'ı gösteriyordu. Özellikle Deron'un yokluğunda ikinci çeyrek performansı ile dikkatleri üerine çeken isim Earl Watson oluyordu. Ronnie Price'ın smacı ile rüzgarı arkasına alan Utah Jazz üst üste üçlüklerle farkı eritiyor ve maça ortak oluyordu. Hatta ilk devre bitmeden öne dahi geçmeyi başarsa da devreye 4 sayı geride giriyordu.

Üçüncü ve dördüncü çeyrek maçın kıvama gelmesiyle izlenebilirlik açısından harika anlardı. Deron'un takımı yönetişi, Kobe'nin sahneye çıkışı derken tam bir play-off atmosferinde bir maç oldu. Ancak son sözü söyleyip maçı alan taraf gri dönüşü ile Utah oldu.

Kobe dün gee elinden gelen her şeyi yaptı. Utah'ın geri döndüğü kriz anlarında faul aldırarak serbest atışlarla iş yaptı, son çeyrek inanılmaz üçlükleriyle Utah'ın direncini kırmaya çalıştı maça tamemen kendini verdi yani. Kobe bu sene bir çok maçı 2. ve 3. viteste gitmiştir ve hatta sorumluluğu Brown Blake gibi isimlere bırakmaktan da çekinmemiştir. Sezon boyu Brown-Blake ikilisinden iyi katkı alan Lakers'ta dün gece planlar tutmadı. Bu ikilinin toplam şut isabetleri 2/15 olarak dikkat çekti. Benchinden sadece 13 sayı geldi Lakers'ın dün gece.

Utah'ta Deron her zamanki gibi takımın liderliğini üstlenerek galibiyeti getiren baş rol isimlerden biri oldu. Maç boyu takımı oyunda tutan ve maç sonunda da elini taşın altına sokarak galibiyeti getiren isim yine oydu. Bunun yanında guard rotasyonunda Williams'ın arkasından gelen Watson 8 sayı 5 asist ile mütevazi rakamlar çıkartmış olsa da maçın geri döndüğü anlarda bunları yapması ve Utah'ı taşıması adına bir artı da ona veriyoruz.

Pota altına bakacak olursak Lakers'ta Gasol her zamanki gibi hücumda işini oldukça iyi bir şekilde yaptı. Savunma konusunda sıkıntılı olsa da bir şekilde takım olarak bunu kapatıyorlar. Ancak dün gece maç sonuna doğru aşırı yorgunluk gördüm onda ki hiç verimli olamadı o anlarda. Gasol'un yanında Odom'da Lakers'ta iyi oynayan isimlerdendi. Yine bu ikili ribaunt konusunda oldukça başarılıydı. Utah cephesinde ise Jefferson ve Millsap iyi bir mücadele geçirdiler. Gerek ürettikleri sayı gerekse savunma gayretleriyle galibiyette payı en büyük olan isimlerin başında geliyorlar.

Utah üst üste dördüncü galibiyetini aldı ki bu galibiyetler Portland-Hornets ve son olarak Lakers gibi mesaj maçlarında alındı. Utah için işler şu an iyi gidiyor ve önlerinde kısmen kolay b2b maçları var şimdi. Eleştirmek istediğim nokta ise Utah seyircisine. Tamam bir şekilde Kobe bir kaç senedir sizin canınızı yakıyor olabilir ama saygı duyulası bir oyuncu olduğunu unutmamak gerekir. Nba seviyesinde oyuncu yuhalanmasını abes buluyorum. Deplasman takımlarına yönelik yuhalamalar tabi bahsettiğim. Örneğin Kobe yada herhangi bir oyuncu kötü oynar takımı baltalar kendi seyircisi tarafından haklılıkla yuhalanabilir ancak deplasmanda bir oyuncuyu yuhalamak çok acizce yapılmış bir harekettir ev sahibi takım adına.

25 Kasım 2010 Perşembe

Nba'de Bugün - 24.11.2010


Gecenin en çok merak edilen maçlarından biriydi. Heat'i daha açık bir şekilde değerlendireceğim daha sonra olaya Magic açısından bakmak istiyorum. Kazanılması gereken bir maçtı onlar adına. Heat'in kötü bir dönemde olması ve pota altında Haslem'in de eksikliği ile daha rahat oynayan bir Howard vardı maçta. 24 sayı 18 ribaunt ile tek başına duman etti boyalı alanı. Q.Rich'in sezon başından beri Magic'in ne dış şutuna ne de 3 numarasına yararı yok. Dün de takımın içinde en kötülerinden biriydi. Heat'in guard sorununa karşın Nelson'un 17 sayı 14 asistlik performansı da mesaj veren bir istatistikti.

En çok merak edilen maçtan sonra en heyecanlı geçen maçlardan birine bakalım. 2 uzatmaya gitti Suns-Bulls maçı. Maçın daha ilk periyodunda farkı 20 seviyesine çeken Phoenix'e erken şalter indirme şansı gelmişti ancak bunu başaramadılar. Atletik bir takım olan Bulls, Suns'u hızlı hücum sayıları ile avladı ve skoru eritti. Bir gece önce Lakers'a karşı ynamış olan ve b2b maçında olan Bulls'un bu geri dönüşü bile takdiri hak ederken 2 uzatmada maçı kazanmaları önemli bir olay onlar adına. Deplasman turnesi hiçte fena gitmiyor şu ana kadar.


Back-to-back maçı oynayan bir diğer takım Dallas'tı. Thunder deplasmanları zordur genel de başa baş giden maçlarda seyirci de devreye girer ve tam bir deplasman olur. Ancak Dallas, Spurs'ten sonra oradan galibiyetle dönen 2.texas ekibi oldu bu sezon. Yorgunluk belirtileri beklediğim ve Dallas'a ziyade daha genç ve atletik olan Thunder'ın öne çıkacağını düşündüğüm maç beklemediğim bir şekilde geçmiş. Dallas'ın son maçlarını takip etme fırsatım oldu. Takımda Terry hemen hemen her maç benchten gelerek belli bir seviyede katkı veriyor. Pota altında Chandler gibi bir opsiyon guardda da Nba tarihinin en iyi isimlerinden olmaya aday Kidd var. Buna rağmen takım Dirk'e inanılmaz bağlı oynuyor. Dün gece de takımını sırtladı Dirk. Hani hücum setleri 'ver Dirk'e oynasın'dan ibaret sadece.

Gecenin merak edilen bir diğer maçında Batı'da sezona müthiş başlayan Hornets, Utah'a konuk oluyordu. Deron ve Paul ikilisini de karşılıklı izlemekte maçın önemini arttırıyordu. Utah ilginç takım hani Boozer hamlesi sonrası Jefferson'a rağmen cidden bir gerileme içindeler ama bir şekilde kazanmayı topu potadan geçirmeyi başarıyorlar. Ama devamlılık yok bugün Hornets'i yenerken ertesi gün Cavs'a yenilebilirler. Hornets ise kötü bir dönemden geçiyor. Önce Clippers mağlubiyeti ve şimdide Utah yenilgisi.

Shaq'tan uzun zaman sonra efektif bir performans gördük. Nets karşısında Celtics'i sırtlayan isim olan Shaq 25 sayı 11 ribaunt ile müthiş bir performansa imza attı. Dizleri artık bitme noktasına gelen Shaq'a yıllar öncesinden bir gece yaşatan Lopez'i de unutmamak gerek tabi.

Houston'un felaket sezon başlangıcından halen kurtulamadı. Golden State'i yenmeyi başarsalarda henüz 4.galibiyetlerini aldılar ve halen istenilen seviyede basketbol oynamıyorlar. Ancak bu kötü dönemde bile Lowry ve Scola'nın performansı onlar adına tek olumlu nokta.

Son olarak Spurs uzatmada da olsa Wolves engelini geçmeyi başardı ve galibiyet serisini 12 maça çıkarttı. Spurs gibi normal sezonu 3. viteste geçen ve kendini play-off'a saklayan bir takım için müthiş bir seri gerçekten. Ginobili'nin de All-Star'lık performanslarının altını çizmek gerekiyor.

23 Kasım 2010 Salı

Spurs 106-97 Magic (Manu Farkı)


Sezon sonlarına doğru vites büyültmesine alışkın olduğumuz San Antonio Spurs sezon başından inanılmaz performanslar sergiliyor. Yalnızca bir yenilgi gören Spurs az önce biten maçta Magic'i 106-97 yenerek üst üste 11.galibiyetini de aldı.

San Antonio'yu izleyince büyük keyif alıyorsunuz gerçekten. Hani her oyuncu rolünü biliyor, ne ypması gerektiğini biliyor, kimse daha fazlası için bireysel oynamıyor ve herkes sorumluluğunun farkında. Maç son çeyreğe kadar ortada geldi hatta son 3-4 dakikaya kadar. Böylesine sıkıntılı bir maçta dahi silkinmeyi başaran ve ayağa kalkan Spurs son çeyreğin bitimine doğru deparını atarak maçı kazandı.

Aslında işin garip olan tarafı San Antonio kazanırken Duncan'ın o kadar da efektif kullanılmıyor oluşu. Geçtiğimiz sezonlarda Duncan bu takımı sırtlayan oyuncu olurdu ama artık bayrağı o da teslim etmeye hazırlanıyor. Yine belli dominantlığı var zaten Howard'a karşı duruşundan da bunu görebiliyoruz bu kolay bişey değil ancak yaşlanan dizleri ona sorun çıkartabilir. Duncan'ın aksine oyunu futbol tabiri ile kanatlara yaymış Spurs. İçeri drive eden guardlar forver ve şutörleri köşelerde veya çaprazda bir şekilde buluyor ve rahat boş şut imkanı sağlıyor. 12 üçlük buldu Spurs üçlük çizgisinin gerisinden yani 36 sayı. Matt Bonner bu yüzden bu sene sistem içinde bu kadar ön plana çıkıyor. Magic'e karşı da 15 sayı 7 ribaunt ile oynadı. O garip şut stili ile de olsa şut kaçırmadığı sürece bu takımın ihtiyacı olan şeyleri verecektir ki bu maçta ribauntlara da iyi bir şekilde konsantreydi.

Tony Parker'a boşanma davası gaz mı verdi acaba? Chicago maçından önce bu haberi almıştık ki o maçtan bu yana muazzam performanslara imza atıyor Parker. Yine bu maçta da çok dominant bir performans sergiledi ve maçı 24 sayı 10 asistle tamamladı. Hızlı ayaklarının da avantajı ile bir çok pozisyonu kendi lehine sonuçlandıran Parker gerek dış şutu ile gerek ikili oyunları ile başarılı bir grafik çizdi dün gece. Dün gecenin şüphesiz en başarılı ismi Ginobili'ydi. Son dönemde muhteşem oynayan ve takımını sırtlayan Ginobili bu maçta da basketbol zekasını konuşturdu. Son çeyrekte sorumluluğu alan Manu Magic'i yıkan isimlerin başında geliyordu. Spurs yatsın kalksın takımda Manu'nun olduğuna şükretsin. Sakatlıklar falan derken kariyeri biraz olsun sekteye uğrasa da müthiş oyuncu gerçekten.


Orlando'ya bakacak olursak Howard'dan başka ele avuca gelecek bir performans bir oyun göremedik. Howard her zaman olduğu gibi tek başına takımını sırtlamaya çalışıyor. Hücumda takımının en skoreri savunmada gayretiyle ön plana çıkıyor ancak ona eşlik eden takıma biraz olsun katkı vermeye çalışan biri yok. Carter'a bakıyoruz büyük maçlarda kaybolup gidiyor. Lewis'e bakıyoruz sezon başından beri istenilen çizgiye ulaşamadı. Bu maç biraz kıpırdanır gibi oldu ancak daha fazla sorumluluk almasını bekliyoruz onun. Q.Rich desek yerlerde sürünüyor. Benchten gelen Reddick ve Pietrus'tan biraz olsun katkı aldı ama adam akıllı çıkıpta Howard'ın yükünü paylaşacak oyuncu olmaması Magic'i en çok zorlayan nokta.

Nelson'u burada ayrı tutuyorum tabi Magic'de şu sezon en beğendiğim en başarılı bulduğum isimlerden biri. Sorumluluk duygusu da onu bir adım öne çıkartıyor takımda. Son topa kalan iki üç maçları oldu ve hepsinde topu alan hücumu kullanan isim Nelson'du ki Lewis'lerin Carter'ların olduğu bir takımdan bahsediyoruz. Büyük iş gerçekten.

Magic iyi dayandı maçın sonuna kadar Howard sayesinde. Son çeyrek biraz üçlük düellosu şeklinde geçti ki üst üste üç hücumda da üçlük bulan Spurs bu anda maçı kazanacağını belli ediyordu zaten. Magic yine son anlarda kritik anlarda sahneye çıkacak isim bulamadı. Nelson biraz olsun çabaladı ama karşısında komple bir takım vardı ve mücadelesi sonuçsuz kaldı. Vitesi şimdiden yükselten Spurs'un şu performansını sezon sonunda hatta play-off'larda da görmek istiyoruz.

22 Kasım 2010 Pazartesi

Nba'de Bugün - 21.11.2010


Üst üste iki mağlubiyetin ardından galibiyetlerine tekrar devam eden Lakers dün gece Warriors'u evinde 28 sayı farkla 117-89 ile geçmeyi başardı. Maçta şüphesiz tüm dikkatleri üzerine çeken isim İspanyol yıldız Pau Gasol oldu. Gasol tek kişilik bir resital sundu dün gece bizlere. Sadece 30 dakika süre alan Gasol 28 sayı 9 ribaunt 5 asist 4 blok ile mücadele etti ve bunu yaparken tek şut dahi kaçırmadı. 10/10 isabetle oynayan ve maçı adeta domine eden Gasol'un ismi sezon başından beri sergilediği performans ile adı Mvp adayları arasında dahi geçmeye başladı üstelik takımda Kobe olmasına rağmen. Benchten önemli katkılar veren Brown'da yine bu maç maçın erken kopmasıyla bulduğu süreleri iyi değerlendirmiş. Warriors cephesinde de çaylak Jeremy Lin benchten gelerek ilk kez çift haneli skor üretti bu sezon.

Thunder maçında sakatlanan Rondo'nun eksikliğinde Raptors deplasmanına çıkan Celtics beklemediği bir yenilgi ile Kanada'dan ayrıldı. Rondo'nun pasör oyunundan ziyade atmaya yönelik oynayan ve Celtics sisteminin içinde sırıtan istisna bir oyuncu olan Nate Robinson ilk beş çıkan isimdi. Robinson maçı 22 sayıyla tamamladı ve sadece 2 asist yaptı. Celtics Rondo'nun yokluğunda cidden sınıf olarak bir kademe aşağıda bir basketbol oynuyor. Bunu son anlarda yaptıkları gereksiz top kaybı ile de görebiliyoruz. Toronto'da Bargnani ön plana çıkan isim olarak dikkat çekse de ben genelde Raptors maçlarında Amir Johnson'u takip ediyorum. Yazın aldığı kontratın hakkını verircesine oynadı dün gece. Boston üst üste ikinci yenilgisini alırken Raptors ise kısıtlı kadrosu ile son üç maçını kazanan taraf oldu.


Gecenin en çekişmeli karşılaşması şüphesiz Detroit-Washington maçıydı. Wall'ın yokluğunda Wizards'ı taşıyan isim olan Arenas dün gece yine etkili bir performans ortaya koydu oynadığı dönemlerde. İlk devresini izledim mücadelenin ve ilk devrede Wizards adına olumlu iş yapan yegane isimlerden biriydi ki maçı da 19 sayı 16 asist gibi dikkat çekici istatistiklerle tamamladı. Detroit çoğu maç Stuckey&Hamilton ikilisinden gelen basketler ile maça başlıyor. Maç başı sistemlerini yansıtıyorlar ama daha sonraları bunu göremiyoruz. Ancak uzatmada sahneye çıkan ve maçı alan isim Rip Hamilton olmuş. Hamilton'un o enfes perdeden çıkarak bulduğu basketleri izledik bol bol dün gece. Detroit'te benchten gelerek önemli işlere imza atan ve son dönemde dikkat çeken bir diğer isim ise Villanueva. Zaman zaman takımda tek mücadele eden isim oydu, değerini bilsin bu oyuncunun Pistons cidden yürekli oynuyor.

Batı'nın zirve ekiplerinden Hornets dün gece Kings deplasmanındaydı. Maç oldukça kısır geçti aslında skordan da bunu görebiliyoruz. 75-71 ile karşılaşmadan galip ayrılmayı başardı Hornets ki maçın ilk bölümlerinde fazlasıyla çember dövdüler. Chris Paul yine maçı kazandıran isim olmuş. Attığı sayıdan daha değerli olan istatistiği böylesine az basketin olduğu bir maçta yaptığı 14 asist. Bu sezon iyi performansına devam eden David West yine dikkat çeken isim olurken Kings cephesine baktığımızda da Donte Greene'nin etkili oyununu görüyoruz. Ancak ön plana çıkması beklenen Evans dün gece çember dövdü ve takımına gerekli katkıyı sağlayamadı.

21 Kasım 2010 Pazar

Nba'de Bugün - 20.11.2010


Bu sezonun ilk maç kazandıran son saniye basketi Rudy Gay'den geldi. Memphis şampiyonluk adaylarından Miami'yi Gay'in son saniye basketiyle devirmeyi bildi. İki takımda b2b maçındaydı ve dün geceden kalma yorgunluklar gözüküyordu. Miami'de Wade'in eksikliği Stackhouse'un rotasyonda ilk beşe yerleşmesini sağladı ancak bu basketbolu unuttuğu gerçeğini değiştirmiyordu. Maç boyu Wade'i çok aratan Stackhouse'un kötü oyununa rağmen bereket House gibi bir isim var ki kadroda Heat'i oyun içinde tutan isim o oldu. James tek başına bir şeyler yapmya çalıştı ancak yetmedi. Son çeyrek özellikle Zach pota altında Chris Bosh falan bırakmadı. Oj Mayo son dönemdeki kötü performansı nedeniyle benche çekildi ancak bu bile oyuncuya ekstra motivasyon sağlamadı ve 1/7 gibi berbat bir yüzde ile oynadı. Memphis iyi güzel kazanıyor ama Mayo'yu geri kazanmaları başlıca hedefleri olmalı.

Utah Jazz'ın ardından GüneyDoğu turnesinde olan Batı takımı bu kez Phoenix Suns oldu ancak onlar Utah kadar başarılı değillerdi bu turnede. Miami-Orlando ve son olarak Charlotte deplasmanında alınan yenilgi. Nash'in eksikliği de elbette bir neden tabi buna ancak Dragic'in onun yokluğunda istatistiksek olarak iyi performanslar ortaya koyması sevindirici. Henüz Nash'siz kazanan, ağır başlı bir takım olamıyorlar belki ama Nash'in arkasından gelecek Dragic'in onu aratmayacağı da ortada. Bobcats, Suns'a karşı pota altında sertliği arttırmak yerine Tyrus Thomas ile oynamayı tercih etti ve Suns'u biraz olsun maç içinde tuttu ancak bu kumar sayesinde Thomas'ın elinden benchten 22 sayı buldular. Yine Diaw ve Jackson'un iyi oyunları söz konusu. Agustin sezon başından bu yana belli bir çizgide gidiyor ve Bobcats'in kısa rotasyonunda Felton'dan sonra sırıtmıyor.

Dün gece Indıana deplasmanında çok zorlandı Magic. Howard'a karşı yılmadan oynayan Hibbert'in double-double'lık performansı önemli ancak Granger'ın kötü bir yüzdeyle oynadığı karşılaşmada Magic'i bir hayli zorlamayı başardılar. Magic'de dikkat çeken olay ise bu sezon son toplara giden maçlarda sürekli olarak Nelson'un sorumluluk alması. Ne Lewis ne Carter bu bölümlerde topu eline dahi almazken Nelson'un elini taşın altına sokması onlar için önemli. Belki son anlarda değil ancak Lewis uzun bir aradan sonra iyi bir maç çıkarttı bu da gözden kaçmasın. Orlando ne kadar zorlansa da üst üste dördüncü galibiyetini aldı ve Doğu'da zirve ortağı oldu.


Batı'da sessiz sedasız rakiplerini bir bir deviren ve liderliğe yükselen San Antonio Spurs buralara biraz da kolay fikstür avantajı ile geldi. Yaşlı bir kadroya sahipler ve Duncan artık eskisi kadar efektif değil anak buna rağmen kısaların lige formda girmesi ile bir anda Batı'da tepeye çıktılar. İlk b2b maçları olan Cavs karşısında zorlanacaklarını düşünüyordum ancak görünen o ki Spurs bir engeli daha aşmayı başarmış. Boşanma davası magazin falan derken gündemde farklı konularla yer meşgul eden Parker son dönemdeki formunu yine sürdüdü dün gece. Benchten muazzam bir destek alan Spurs'te Splitter'ın muazzam performansı dikkat çekiciydi.

Deplasmanda b2b maçına çıkan Dallas, Atlanta deplasmanından galibiyetle dönmeyi başardı. Dirk Nowitzki yine takımını taşıyan isim oldu 21 sayısıyla. Bulls karşısında çok zorlanan Dallas'ta Nowitzki'nin dışında benchten gelen Terry ve Marion'un da önemli katkıları vardı. Atlanta'da son dönemin formda isimlerinden Horford'un 20-20'lik performansı ve Josh Smith'in çok yönlü oyunu galibiyete yetmemiş.

Kuzeybatı grubu Minnesota dışında dört play-off hedefi olan takım ile dikkat çekiyor. Bu takımların kendi aralarında oynadığı maçlarda oldukça önemli hale geliyor. Utah'ta dün akşam Portland deplasmanından oldukça önemli bir galibiyetle döndü. Galibiyette Deron, Al-Jeff veya Millsap'ın dışında bu maç sahneye çıkan isim Cj Miles oldu. Benchten gelerek 25 sayı bulan Miles galibiyeti getiren isim oluyordu. Portland'da Roy bu maçtada forma giymedi. Aldridge, Roy'un yokluğunda sorumluluğu alıp takımını taşıyan isim olsa da galibiyete taşıyamadı. Matthews'de eski takımına karşı düşük bir yüzde de kaldı ve Utah kazanan taraf oldu.


Batı'nn dibinde bulunan La Clippers dün gece New York'u konuk etti Staples Center'da. Üst üste 9.yenilgilerini aldılar ancak bu maç oyundan skordan çok Griffin'in konuşulması gerek. 44 sayı 15 ribaunt 7 asist ile oynayan çaylak biri yukarıda Mozgov'un üstünden vurduğu smaç olmak üzere iki posterlik hareketiyle muazzam bir gösteri sundu izleyenlere. Knicks'te bir sorun mu var diye düşünüyor insan bu performanslardan sonra. Çok değil bir hafta önce Love'ın 30-30'luk bir performansı da mevcuttu çünkü Knicks pota altında. Griffin'den ziyade karşı tarafta Amare'nin de müthiş bir performansı vardı dün gece. Son üç maçını kazanan Knicks'te biraz olsun toparlanma görülüyor ancak basketbolları halen iyi düzeyde değil.

Oklahoma City dün gece Celtics karşısında Durant ve Green olmadan kazanmayı bilmişti. Hemen bir gece sonrasında da Bucks deplasmanına konuk olan ekipte yine aynı eksikler olmasına rağmen kazanan taraf oldu. Westbrook'un dışında bu maç sahneye çıkan isim Harden olurken benchten gelen Maynor'un da önemli katkıları vardı galibiyette. Bucks'ta 25 sayı bulan Jennings'in düşük yüzdeyle bu skoru elde etmesi biraz olsun takımı baltalarken benchten gelerek 25 dakika süre alan Ersan 9 sayı 5 ribaunt ile mücadeleyi tamamladı.

Denver evinde dün gece Batı turnesinde bulunan Nets'i ağırladı. Beklenenden zorlu geçen maçta son sözü söyleyen isim 28 sayı 8 ribaunt 5 asist ile mücadele eden Melo oldu ve galibiyette başrol oynayan isimdi. Melo'nun yanında Nene'de Nets pota altına karşı iyi bir mücadele çıkartırken benchten de 42 sayılık katkı buldu Denver. Nets cephesinde ise Harris ve Lopez'in eline bakan bir takımdan ziyade tüm oyuncularından belli katkılar alan her alanda mücadele eden bir takım vardı. Ancak maç sonunu bir kez daha getiremedi Nets ve üst üste 3.maçını kaybetti.

20 Kasım 2010 Cumartesi

Mavs 83-88 Bulls (Ribaundu Al Maçı Kazan)


Chicago'da ki sirk nedeniyle iki haftalık bir deplasman turnesinde Chcicago Bulls. Sezonun geri kalanı için oldukça önemli bu turne çünkü başarı durumuna göre Bulls'un sezonu şekilleniyor. Turnede üçüncü maçına Dallas deplasmanında çıkan Bulls kısır geçen maçı 88-83 kazanmasını bildi ve önemli bir galibiyet elde etti Dallas deplasmanında.

Chicago'da Rose-Gibson ikilisi maça çok iyi bi başlangıç yaptı. Dirk'in savunmasına rağmen üst üste sayılar bulan Gibson, Bulls'u maçın başında öne çıkartan isim oldu. İlk çeyrek sadece 13 sayı bulan Dallas'ın 10 sayısı Dirk'ün elinden gelmişti. Hani Dirk'in Dallas sistemi için ne kadar önemli olduğunu bilirim ki çoğu set aslında set değil ver Dirk'e oynasın oyunudur ancak dün gece izlediğim performansı uzun süredir izlememiştim. Tek başına bir şeyler yapma çabasında olan, maçı isteyen Dirk, Dallas'ın hücumda eli ayağı oldu. Dirk dışında hiç bir isminden beklediği verimi alamayan Dallas'ın maçı kaybetmesinin başlıca nedenlerinden biri de bu zaten. Terry olsun Kidd olsun Butler olsun hatta bunlara Barea'yı da dahil edersek işin şut kısmında hiç biri gününde değildi. Boş şutlar buldular zorlamaya pek kaçmadılar ancak o boş şutları dahi sayıya çeviremiyorsan kaybetmeyi göze almışsın demektir.

Chicago bir an üçüncü çeyrekte geri düşmesine rağmen karakter örneği gösterip oyuna tekrar ortak oldular. Gerçi fark öyle aman aman 15-20'lere ulaşmadı ancak kısır geçen bir maçta 8 sayının bile önemi vardır. Rose'un gerektiği anda sahneye çıkan efektif performansının yanında dün gece Gibson muazzam bir gece geçirdi. 17 sayısının yanında ribaunt sezgisi ile 18 ribauntu tek başıan alan Gibson'un galibiyete payı büyüktü. Yine onun yanında Noah 10 sayı 17 ribaunt ile mücadele etti. Yani sadece Gibson-Noah ikilisinin aldığı 35 ribaunt var ve bunların 13'ü hücu ribaundu. Dikkat çeken istatistik ise Dallas takım halinde 34 ribaund alırken hücum ribaundu sayısı ise sadece 9'da kaldı.

Dallas alan savunmasına geçtiği dönemde Bulls'u fazlasıyla zorladı. Aslında kadrosunda şutör eklemeleri fazla olan Bulls bu alan savunmasına karşı zorlandı. Yine de zaman zaman Korver'ın ceza şutları fazlasıyla işine geldi Bulls'un. Watson'da benchten gelerek önemli katkı verdi. Ancak burada Bulls'un bu savunmaya karşı yaptığı hücumdan değil de işin savunma kısmından bahsetmek istiyorum. Bu sene Dallas'ın ilk kez savunmada bu kadar iyi olduğu bir maçı izledim. Bu savunmayı her maç uygulayabiliyorlarsa büyük iş yapıyorlar. Yardım savunmasını doğru şekile yapıyorlar ve rakibin dengesini de fena bozuyor bu savunmaları. Ancak ribauntlara biraz olsun fazla konsantre olmaları gerekiyor.

Ömer Aşık dün gece sayı üretemedi ancak oyunda olduğu dönemde uzun boyu ve uzun kolları ile pota altında önemli işlere imza attı. 3 ribaunt 2 blokla maçı tamamlayan Ömer, Dallas'ın ivme yakalamaya çalıştığı anlarda savunmada bloklarıyla geçit vermedi ve önemli getirilerde bulundu takımına. Boozer gelince belki süreleri biraz olsun azalacak ancak o performansıyla kendini kabul ettirdi artık takımına ve her maç iyi kötü süre alacak bu belli.

Deplasman turnesinde 3.maçında 2.galibiyetini aldı Bulls. Bu sene sirk turuna gayet iyi başladılr yani. Bir haber de Boozer'dan verelim. Maç içinde yapılan röportajda haftaya antrenmanlara başlayacağını ve ondan sonraki hafta oynyabileceğini ifade etti. Yani turne sonunda Bulls şehrine döndüğünde Boozer'ı da sahada izleyebiliriz.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...