Yazı Spoiler içerir :)
Evet arkadaşlar hepinizin bildiği gibi 2 gün önce LOST sezon finali yaptı ve yine kendisinin diğer dizilerden farklı olduğunu kanıtlayan bir sezon finali oldu…
İlk başlarda biraz ağır başlayan ama sindire sindire izlediğimiz bölümlerde olayları kavramaya çalıştık; adanın nasıl yerinden oynadığı ile ilgili biraz kafamız karıştı , Kate(Evangeline Lilly) in elinden Aaron’ın alınmak istenmesi, Jack(Matthew Fox)in kendisini Ben(Michael Emerson)in oyunları içinde bulması tabi John Locke(Terry O'Quinn) kısmını söylememe gerek yoktur sanırım…
Ama hepimizde farkındayız ki bir sezon bunlarla geçmezdi, JJ.Abraham da farkına vardı ve daha fazla heyecan vermek üzere Miles, Sawyer ve Juliet,ve Jin’i bir arada tutarken, Jack Sayid, Kate ve Sun’ı da unutmamıştı, onları da birbirleriyle buluşturmayı başardı.Benim gözüme çarpan tesadüf olaylar dizisi gelişti mesela Kate’in alış veriş yaptığı yerden az önce Hugo alışveriş yapmıştı Sayid ile beraber…
Dizinin sezon içinde dönüm noktası bana göre LaFleur adlı bölüm ve bizimkilerin neden ve nasıl 1977’ye gittikleri, hikayenin nasıl bir anda değiştiğini gösteren bir bölümdü. Adaya geri dönme hikayesi yerine orada artık yeni bir yaşam içinde buldular kahramanlarımız kendilerini..
Neyse bu dizide alışık olmadığımız bir düzen vardı bu sefer ünlü bilimcimiz Daniel Faraday (Jeremy Davies)la karşılaştık (benim favorimdir arkadaşlar) adadaki bu değişimi çözmeye çalıştı ama pek başarılı olamadı, tezlerinde bir terslik olduğunu çok sonra anladık Daha önce geçmişte yaşanan bir olayı değiştiremezsin diyen Faraday bizimkilerin elini kolunu bağlıyordu. Sonrasında yaptığı çalışmalarda gördü ki insan faktörü ayrıydı ve kaderini herkes kendi belirlerdi.Aslında bu tezi daha önce açığa çıksa belkide Kate, Ben’in yaşaması gerektiği düşüncesine kapılmayacak ve ona yardım etmeyecekti. Jack belki de en başta doğru olanı yaptı işleri akışına bırakarak. Neyse fazla dağınıklığa mahal vermeden konuya dönelim, Faraday, Charlotte’u kurtaramamıştı ama daha ilginci Charlotte’un çocukluğunda onu uyardığını öğrendik Daniel’ın ki bu bizi epey bir şaşırtmıştı. İlerleyen bölümlerde tabi ki neler olduğunu anladık 1977 yılına dönmüşlerdi ve işte o yıllarda Daniel , Charlotte’la konuştu bizde aydınlanmış olduk…
Peki buraya kadar her şey tamam derken Eloise yani Danielın annesiyle karşılaştık adanın en eski lideri aynı zamanda Charles Widmore’un sevgilisi (1977 yıllarından bahsediyoruz tabiî ki) bütün olayların bunların yüzünden olduğunu düşünürken en sonunda Jacob göründü bize ve sanırım bu sezonun en önemli bölümü de Jacob’ın kim olduğunu görmekti yine flashlar ve Jacob bizimkilerin yanında acaba neden bunu önümüzdeki sezonda öğreneceğiz… Burada kritik nokta 6.sezon da Jacob odaklı olmak üzere merak ettiklerim Eloise ve Widmore karakterleri. Onların hikayesi tam olarak nedir nerden başlar nereye gider bunları daha sık şekilde izleyeceğiz sanırım 6.sezonda.
Konuya dönersek Daniel insan faktörünü ileri sürerek hidrojen bombasını patlatmanın bütün her şeyi sıfırlayacağı tezini ortaya attı ve bunu uygulamak için 1977 yılına dönüp annesi (Eloise)in yanına gitti fakat Richard’a silah doğrultmuşken arkasından vuruldu, döndüğünde vuranın annesi olduğunu öğrenip çok şaşırdık çünkü o anda annesi olduğunu bilmiyorduk…
Faraday ölünce bu işi Jack yapmaya kafaya koydu o hidrojen bombası patlamalıydı, esirdiler, kaçma imkanları nerdeyse sıfırdı. Derken Eloise geldi ve onlara sorular sordu oğluyla ilgili sonunda cevaplar ikna edici olunca kurtuldular ve bomba için yola koyuldular…
Final bölümü ilginç bir halı dokuma sahnesi ile başladı. Jacob’u görmemizin ardından o ilk sahnede geçen diyalog tamamiyle bir iyi&kötü çatışması tarzında bir diyalogdu. Aslında o diyalog 6.sezon için pek çok şeye gebe olabilir. Final şu ana kadar izlediğim en iyi Lost finaliydi diyebilirim. Konuya girişten sonuç bölümüne kadar bir buçuk saatlik film tadında harika bir bölüm keyfi yaşattılar. Jacob’un geçmişinde kahramanlarımızı ziyaret ettiğini gördük. Ki küçük değişikliklerle kahramanlarımızın adaya düşmesinde roller oynadı. Örneğin Kate’e çaldığı kutuyu hediye ederek hırsızlığın kötü bir şey olmadığını anlatır gibiydi. En azından yaptığından ders alamadı ve ilerde suç işleyecek potansiyalini ortadan kaldırmadı. Zira her sahnede kahramanlarımıza bir teması vardı. En belirgini John Locke’a karşı olan temasıydı. Jacob’u ve sırlarını 6.sezonda öğreneceğimizi düşünüyorum.
Finalin benim için en önemli çıkarımına gelirsek bu John Locke’un bir özelliği yokmuş arkadaş. Ben bunu anladım. Dead is dead mantığı sonuna kadar doğruydu. Dirildiğinde Ben nasıl şaşırmıştı ilk karşılaştığında. Ona bile anlamsız geldi ama sorgulayamadı, çünkü Locke’tan önce ada kendini sorgulamalıydı. Locke’un dirilişinden sonraki davranışları zaten hiç kendi gibi değildi. Neyin ne olduğunu bilen özgüven sahibi biri haline dönüşmüştü ki inandırıcı olmuyordu cidden. Bunu da sezonun final sahnesinde gördük.
‘’Seni öldürmenin bir yolunu arıyorum.’’ diyen siyahlı adamı hatırlarsınız. Locke, Jacob’un karşısına çıktığında Jacob’un söylediği’de ‘’Aradığın yolu buldun mu?’’ oldu. O sahnede zaten Ben ‘’Siz daha önce tanışıyor musunuz?’’ diyerek öylesine bir afallama yaşadı ki kelimelerle ifade etmem mümkün değil. Lost’un en cool karakterlerinden biri olan ve sürekli ‘’I have a plan’’ söylemiyle favori karakterim arasına giren Ben’in de Locke gibi hiçbir özelliği olmadığını anlamış bulunmaktayım. Jacob sadece Ben’i bir piyon gibi işlerini yapması için kullandı. Ben’in son sahnedeki çaresizliği cidden içler acısıydı. İşi bağlarsak nihayetinde Locke diye bildiğimiz adam aslında sahne başında görülen siyah gömlekli adam yüksek ihtimalle. Ki Jacob’la bir çatışma halindeler sürekli. Bu iyi&kötü çatışması üzerine mi kurulacak yoksa JJ Abraham sürprizlerle bizi nasıl şaşırtacak göreceğiz 6.sezonda.
Fark ettiniz mi bakın dizi nasılda bir anda yön değiştiriyor işte bu yüzden tercihim LOST Neden sizinde tercihiniz LOST olmasın…
Onur Kahraman & Kaan Mert Kayrak