Miami Heat evinde üst üste ikinci yenilgisini Celtics'e karşı aldı. Celtics sezonun ilk maçında olduğu gibi bir ara farkı 20'lere kadar çıkarttı ancak Heat, yıldızı James sayesinde geri dönüşü yapsa da kazanmaya götürecek son kurşunu atamadı ve maçı Celtics 112-107 kazandı.
Utah maçında zaten tüm kredimi tüketmişim yanlış hücumlara, top kayıplarına, verilen kolay basketlere karşı. Celtics maçında yapılan hatalarda o yüzden midir bilmem o kadar rahatım ki her maç yaşıyoruz ne küfür edip heyecan yapıp kendimi yoracağım diyorum. Henüz ilk molaya 9 sayı önde girdi Celtics. Miami'nin daha almış olduğu ribaunt yokken Celtics temiz üç tane hücumda toplamıştı ve tabi ikinci şans sayılarıyla farkı da açtılar. Alınan molalar benchten gelen House desteği de yetmedi -ilk çeyrek benchten 9 sayı- Miami'ye Celtics'i yakalamak için öyle ki Semih'ten basket faul dahi geldi o derece konsantreydi maça Celtics. Miami'de de henüz ilk çeyrekte Stackhouse oyuna giriyordu. Spoelstra'dan dahi çözümler olarak bakıyoruz tabi bu olaya. Celtics'te ise ilk çeyrek boyunca oyunda kalan Allen 9 sayısı ile dikkat çekti.
İkinci çeyek Celtics'te Ray Allen show vardı. Farkı bir ara 17'ye kadar çıkartan Celtics'te Allen 4/4 üçlük ile 18 sayı üretiyordu. Ray Allen'ın yanı sıra yaptığı asistler ve oyuna etkisi ile Rondo ve kritik anlarda sorumluluk alarak bulduğu basketler ile Pierce'da uyanışını yapan isimlerdi. Buna karşın Heat cephesinde Wade devre sonunda halen saha içi isabeti bulabilmiş değilken kötü bir maç çıkartan Bosh ikinci çeyrek 9 sayı bularak biraz olsun takımına katkı sağladı. 17'lere çıkan farkı biraz olsun James bireysel çabası ile aşağı çekmeyi başarmıştı ama son hücumlarda yine kolay bir iki basket gördüğünden dolayı Miami devreye 15 sayı geride giriyordu. 61-46
Üçüncü çeyrekte Wade maçtaki ilk isabetini bulurken Celtics farkı 20'ye kadar çıkartıyor ve adeta şalter indiriyordu. Bir ara silkinmeye çalışan Heat'e cevap olarak yine bir Rondo&Allen iş birliği ile cevap veren Celtics'te Pierce'da sessiz sedasız sayısını üretip farkın kapanmasına izin vermiyordu. Çeyrek sonuna doğru dümeni eline alan James farkı kendi çabasıyla 10'a kadar indiriyor son çeyreğe biraz da olsa umutlu giresini sağlıyordu takımının. James üçüncü çeyrek 12 sayı 4 asist üreterek geri dönüşte en etkili isim oluyordu.
Son çeyreğe biraz ümitle başlıyordu Heat ama o ümitleri söndüren isim bir anda parlaması ve daha çeyrek başında verdiği mesajla Nate Robinson maçı erken bitirme noktasına geliyordu. Hatta ve hatta Ray Allen son çeyrek Heat'in rüzgarı arkasına aldığı noktada bir kritik üçlük daha atarak Heat'in yolunu çok pis kesmişti ama karşı tarafta durmayacak biri vardı: LeBron James. Wade'in ve Bosh'un gecesi değildi bu belli ki çünkü istediklerinin hiç birini yapamadılar. Sahneye çıkan son çeyrek topu eline alan da James oldu. Farkı 7 sayıya kadar indiren hatta bir üçlük ile farkı 4'e indirme şansını yakaladı Miami. Ancak üçlüğü kullanan isim gecenin şanssız adamı Wade olunca top çemberin içine kadar girmesine rağmen dışarı sekiyordu. Celtics önde olmanın avantajını kullanarak maçı kazanıyordu.
İlk maça bakacak olursak bu maç ilk maça göre aynıydı. Skor olarak sürekli geride olan bir Heat, son çeyrek James ile toparlanma sürecine giren ancak yüzüp yüzüp kuyruğuna gelemeyen, en kritik anlarda Pierce ve Allen'dan gelen basketlerle 'derin bir oh çeken' Celtics izledik iki maçta da. Tek fark ikinci maç daha skorlu gçeti çünkü takımlar oturmuştu. Celtics bu maç fazlasıyla sıcaktı. Buna karşın Wade'in felaket bir maç çıkartmasına rağmen Heat'in benchi ile maç içinde kalması önemli bir ayrıntıydı.
Heat benchinden bahsetmek gerekirse ilk devre boyunca takımı oyunda tutan isim House ve Haslem oldu. Haslem maçın kritik anlarında Wade sahne dışındayken James'e en çok yardımcı olan isimdi ve benchten önemli bir destek getirdi. Yine Ilgauskas'ın ortalama katkısı vardı ancak James Jones'un da kötü bir gece geçirmesi hele ki Ray Allen çerez gibi ceza şutlarını sokarken hiç iyi olmadı. Bench'in bu kadar öne çıkması elbette ki beş oyuncularının kötü bir maç çıkartmasından dolayıydı. Wade'in günü olmadığı o kadar belliydi ki ilk basketini üçüncü çeyrek buldu. Farkın erimeye başladığı anlarda sorumluluk almak istedi top bir türlü onun yanında değildi. Bosh'ta 15 sayı üretti üretmesine ancak etkisizdi bana göre.
Heat'in tek etkili ismi LeBron James oldu. Maç boyu bir şeyler yapmak isteyen, Celtics'e karşı tek başına savaş veren isim James'ti ki 35 sayı 10 ribaunt 9 asist ile neredeyse triple-double'lık bir performansa imza attı. Hoş fark 7'ye kadar indiğinde biri üçlük olmak üzere iki şutu harcayarak maça tamamen ortak olma şansımızı çöpe atmış olsa da maç boyu gösterdiği karakter savaşı önemli olan noktaydı.
Celtics'e bakacak olursak Ray Allen çok ekstra bir gece geçirdi. Tamam onun böyle performanslarına biliyoruz ama bu her zaman olacak bir şey değildi. Kenarda durdu durdu ne zaman ihtiyaç olduğunu hissetti, topu Rondo'dan aldı yolladı üçlüğü. Genelde Miami rüzgarı aldığında bunları yaptı ki aında rüzgarı kesip moral bozdu Allen. 35 sayı attı ama öyle dominant olarak değil zaman zaman sahne alarak yaptı bunları Allen. Zaten 7/7 üçlük ile devam ediriyordu ancak maçı 7/9 ile bitirdi. Pierce işin dominantlığı kısmında sahne alan isimdi. Allen kadar sayı atmasa da onun gibi gerekli anlarda sahne aldı. Özellikle Heat'in iyiden iyiye geldiği ve taraftarını havaya soktuğu anda mola dönüşü attığı bir basket var ki aman aman. Her takıma lazım Pierce tarzı bir oyuncu her takıma.
Kevin Garnett'ten şu ana kadar hiç bahsetmedim. Hakkında şu sıralar çirkin açıklamalar olsa da performansında düşüş yok Garnett'in. Dün gece yine etkiliydi. Dış şutlarıyla olsun ribaunt katkısıyla olsun galibiyeti getiren isimlerin başında geliyordu. Rondo'da skor bulamasa da yaptığı 16 asist ile dikkat çekti. Bunların en az 6sını Allen'ın üçlükleri öncesinde yapmıştır zaten. Bench konusunda Robinson'dan ekstra katkılar gelirken, Semih iyi süreler buldu ama James'in içeri yüklenmeleri karşısında çabuk fauller aldı.
Heat üst üste evinde iki yenilgi aldı. Homurtular başlar artık ki kendisini çok sevmeme, övmeme bende çok kredisi olmasına rağmen Jazz maçında benim için Spoelstra'nın kredisi bitmiştir. Şöyle söyleyeyim onu en son yerecek adam olarak kendimi görürdüm ama bende bile kredisi sıfırlandığına göre yakında Riley takımın başına geçer diye düşünüyorum. Zaten maç boyu bir şeyleri not aldı Riley kameralarına gösterdiği kadarıyla. Hayırlısı...
Ps: Bu izlediğim 6. Miami maçı ve gördüğüm 4. yenilgi. Acaba sorun bende mi yahu...