6 Kasım 2010 Cumartesi
Nba'de Bugün - 5.11.2010
Suns-Grizzlies maçı müthiş bir mücadeleye ve maç sonuna sahne oldu. Son saniyelere 4 sayı geriden giren Suns, J-Rich'in bir üçlüğü ve 0.4 saniye kala attığı basket ile maçı uzatmaya taşıdı. Son saniyelerde maçı getiren adam olan J-Rich 38 sayı kaydetti Memphis'e karşı ve takımının kötü gidişini durdurdu. Suns'ta Nash 25 sayı 9 asist ve Hidayet 18 sayı ile mücadele etti. Memphis'te ise bir çok kez maçı kazanma fırsatını tepti. Ellerindeki maçı adeta teslim eden Memohis'te Gay ve Gasol 26 Mayo ise 23 sayı kaydetti.
Mo Williams'ın dönüşü ile hareketlenen Cavs deplasmanda Sixers'ı mağlup etmeyi başardı. Sixers 6.maçında 5.yenilgisini aldı ve sezona kötü bir başlangıç yapmış oldu. Cavs'ta Varejao 23 sayı 12 ribaunt ile double-double yaparken Sixers'ta guard Jrue Holiday'ın 29 sayı 8 asistlik katkısı galibiyete yetmedi. Sixers'ta büyük beklentilere bir türlü cevap veremeyen Turner'ın ne zaman sahne alacağı ise merak konusu.
Sezona aldığı beş yenilgiyle başlayan ve kötü gidişe dur demek isteyen Pistons evinde Bobcats'i konuk etti. Maçta T-Mac Sg pozisyonunda ilk beş çıktı. Sürpriz bir beşle çıkan Pistons'ın kumarı tuttu ve maç sonunda salondan mutlu ayrıldı. Gordon 20 ve benchten gelen Rip 16 sayıyla oynarken Bobcats'te S.Jackson 28 sayı kaydetti. Geçen sezon play-off yapma başarısı gösteren Bobcats ne zaman o eski kimliğine bürünecek merak ediyorum.
Doğu'nun orta sıra takımlarından Pacers evinde play-off hedefleyen Bucks'ı konuk etti. Ersan yine benchten gelmesine rağmen maçta 27 dakika süre aldı ve önemli anlarda sahadaydı maçı da 9 sayıyla tamamladı. Bucks zorlu deplasmanda 94-90 ile gülen taraf oldu. Salmons 22 sayı ile oynarken ilk beş çıkan Mbah a Moute 10 sayı 15 ribaunt ile oynadı. Pacers'ta bir önceki maç rezalet bir şut performansı sergileyen Granger bu maç 19 sayı üretti ancak galibiyete yetmedi.
Lakers ilk yenilgisini ne zaman alacak merak ediyorum. Gerçi kolay bir fikstürle başladılar ama rakiplerine karşı belirgin bir üstünlük kuruyorlar. Gasol yine mükemmel bir performans gösterdi Raptors karşısında. Sezona iyi giren Bargnani ise karşısında iyi uzunlar bulunca kötü bir gece geçirdi. Kobe 23 sayı 6 asist ile galibiyete katkı verirken Raptors cephesinde benchten gelen Calderon-Johnson ve Barbosa'nın ilk beşe nazaran daha iyi katkı vermesi dikkat çekti.
Knicks evinde Wizards'ı konuk etti dün gece. John Wall Msg'deki ilk maçında top kaybı rekoru kırdı. Arenas'ın dönüşüne de sahne olan maçta Knicks üstün olan taraftı ve galibiyeti aldı. Arenas benchten gelerek 18 sayıyla katkı verdi. Bir gece önce Bulls karşsında kariyer rekoru kıran Douglas 19 sayı 10 ribaunt ile double-double yaparak galibiyette önemli katkı sahibi oldu.
Doğu'da fırtına gibi esen Hawks evinde Wolves'i de geçerek 6. maçında 6. galibiyetini elde etti. Wolves'in ise Doğu turnesi hiç iç açıcı geçmiyor belli ki. Güneydoğu takımlarına karşı üçte sıfır çektiler. Hawks'ta her zamanki gibi takımın geneli katkı verirken öne çıkan isim 20 sayı 8 ribaunt 6 asist ile mücadele eden Josh Smith oldu. Wolves'de ise Beasley kısa süreli sakatlığından sonra tekrar forma giyerken 16 sayı kaydetti.
Evinde Nets'i konuk eden Magic bir farklı galibiyete daha imza attı ve Nets'i 105-90 ile geçti. Orlando'da Howard 30 sayı 16 ribaunt ile Nets pota altında adeta şov yaparken Nets'in etkili çaylağı Favors'ta Howard karşısında etkisiz kaldı. Carter ve Nelson'da önemli skor katkıları vererek galibiyete yardımcı oldu.
Büyük bir çekişmeye sahne olan bir diğer maçta ise Celtics-Bulls'u ağırladı. Üst üte ikinci maçını da uzatmada kazanan Celtics'te yorgunluk belirtileri bakalım ne zaman ortaya çıkacak. Ömer Aşık maçta 11 dakika süre alırken 2 sayı 1 ribaunt ve Celtics'te Semih 10 dakikada 2 sayı 3 ribaunt'a imza attı. Maçın bir diğer hikayesi şu anda Bulls koçluğunu yapan Thibodeau'nun eskiden Rivers'ın yardımcılığını yapmasıydı. Boynuz az kalsın kulağı geçecekti ama olmadı.
Clippers evinde Nuggets'i ağırlarken bir yenilgi daha aldı. Carmelo 30 sayı 5 ribaunt 6 asist ile Dallas karşısındaki iyi oyununu devam ettirerek bu maçta galibiyeti getirmiş. Griffin ise Clippers adına 26 sayı 10 ribaunta imza atmasına rağmen performansı galibiyete yetmemiş. Denver için daha önce yazmıştım çok iyi takım olmuşlar ve benchi çok kuvvetli diye. Bunun avantajını kullanırlarsa kolay kolay kaybetmezler.
Maç başına 110 küsür sayı yemesine alıştığımız Golden State yeni koçu ile yavaş yavaş savunma yapmaya başlamıştı. Utah karşısında ise bu savunma zirveye çıktı diyebiliriz. Jazz gibi skor potansiyeli yüksek bir takımı 80 sayının altında tutmak hele ki Golden State'in bunu yapması bu takımda bir çok şeyin değiştiğinin göstergesidir. Biedrins'in 8 sayı 20 ribauntluk performansına da dikkat. Gsw Oracle Arena'da 4te 4 yapmış oldu.
Hornets 96-93 Heat (Hornets W5)
New Orleans Hornets lige zorulu bir fikstür ile başlamasına karşın beşinci maçından da galibiyetle ayrıldı. Denver-San Antonio-Huoston gibi ekipleri devirerek mesaj veren Paul ve arkadaşları son olarak dün gece evlerinde sezona şampiyonluk hedefi ile giren Miami'yi ağırladı. Maç başından beri kontrolü elinde tutan ve iyi bir oyun ortaya koyarak maçı 96-93 kazandı Hornets ve üst üste beş galibiyetle zirveye oturdu.
Öncelikle ilk periyot Hornets adına sahada mthiş bir oyun ortaya koyan bir isim vardı: Chris Paul. Her hücumda parmağı olan süper bücür bir çok basketin altına ya kendisi imza atıyor ya da yaptığı asistler ile takım arkadaşlarına katkıda bulunuyordu. Hornets dersine iyi çalışmıştı. Bosh'un tutacağı Okafor üzerinden oynanılan oyunlar ile ilk çeyrek Okafor 11 sayıya ulaştı.
İkinci çeyrekle beraber Heat'in atağa kalkma çalışmaları vardı ancak bir türlü skorda Hornets'i yakalayamıyorlardı. Maç boyunca sorun buydu. Üst üste bir iki basket atarak farkı makul seviyelere indiren ve oyuna ortak olan Heat aynı dakika içinde savunmasında açıklar vererek yine farkı açılmasını sağlıyordu. Haslem-House-Ilgauskas ve Jones gibi benchten gelen isimleriyle ikinci çeyrek etkili olmaya çalışan Heat devreye 9 sayı farkla geride giriyordu: 50-41
İlk devre ne hücumda ne savunmda adı geçen Bosh ikinci yarıya iyi başlıyor ve üst üste uzun mesafeli şutlarıyla Hornets savunmasını zorluyordu. LeBron James'in ikinci devrenin hemen başında Paul'e vurduğu muazzam blok belki de tv başında beni ateşlemeye hırslandırmaya yetiyor ama bu parkedeki oyunculara pek yansımıyordu. Hücum konusunda sıkıntı olmasa da Heat adına savunma konusunda sıkıntı vardı. Belinelli ve Smith'ten ekstra basketler bulan Hornets farkı iyi oyunuyla beraber korumayı başarıyordu.
Son çeyrek Wade ve James'in de sahne almasıyla Heat bir ara öne dahi geçiyordu ancak maç boyu sergilediği performans maçı kazanamayacağını gösteriyordu zaten. Nitekim yine bu noktada Hornets öne çıkan taraf oldu ve hak ettikleri maçı kazanmayı bildiler.
Hornets'te Chris Paul maçı 13 sayı 19 asistle bitirdi ve maçı takımına kazandıran isim oldu. Akıllı tercihleri ve skor katkısı ile galibiyette başrol oynayan isimdi. Ayrıca Paul savunmada da 5 top çalma yaparak etkisini gösterdi. Paul'un yanında dikkat çekilmesi gereken isim bu maçta Okafor'du. Sanırım bu sezon Heat'in oynadığı her maç rakip uzunları bu satırlarda överek yazacağız. Takımda Paul gibi bir guard olmasının da avantajı ile pota altında önemli pozisyonlar yaratıldı kendisine. Okafor'da kendisine hazırlanan bu pozisyonları harcamadı ve 26 sayı ile takımının en skorer ismi oldu. 26 sayısının yanında 13 ribaunt aldığını da belirtmek gerek ki Bosh'un 1 ribaunt ile oynadığını düşünürsek Okafor oldukça iyi bir iş çıkarttı pota altında.
Juwan Howard'ı yaşından gereği bir kenara koyuyorum ancak Chalmers ve Stackhouse neden rotasyonda olmaz anlamıyorum. Stackhouse'un da belli seviye de yaşı var ama geçen sene Bucks'ta oynadığı oyunu hepimiz biliyoruz. Pekala şu takıma da maksimum katkı verebilir. Arroyo ve House hiç savunma yapmazken Chalmers ve Stackhouse denenmeliydi bence.
Bu maç Belinelli istatistik olarak dikkat çekmese de Hornets'e tam anlamıyla oturmuş bir sg olduğunu savunabilirim. Hornets sağlam kadro kurmuş ve bu beşte beş kesinlikle sürpriz değil. Ariza'da takıma yavaş yavaş ısınıyor. Son üçlüğü maçı kazandıran basketti ve son topu kullanması da takımdaki yerini ifade ediyor zaten. Benchten gelen Jason Smith'te kendini çok iyi geliştirmiş. Uzun olmasına rağmen dış şutları fazlasıyla iyi. Smith'in 2007 draftında Heat tarafından seçildiğini de unutmamak gerekir.
Öncelikle ilk periyot Hornets adına sahada mthiş bir oyun ortaya koyan bir isim vardı: Chris Paul. Her hücumda parmağı olan süper bücür bir çok basketin altına ya kendisi imza atıyor ya da yaptığı asistler ile takım arkadaşlarına katkıda bulunuyordu. Hornets dersine iyi çalışmıştı. Bosh'un tutacağı Okafor üzerinden oynanılan oyunlar ile ilk çeyrek Okafor 11 sayıya ulaştı.
İkinci çeyrekle beraber Heat'in atağa kalkma çalışmaları vardı ancak bir türlü skorda Hornets'i yakalayamıyorlardı. Maç boyunca sorun buydu. Üst üste bir iki basket atarak farkı makul seviyelere indiren ve oyuna ortak olan Heat aynı dakika içinde savunmasında açıklar vererek yine farkı açılmasını sağlıyordu. Haslem-House-Ilgauskas ve Jones gibi benchten gelen isimleriyle ikinci çeyrek etkili olmaya çalışan Heat devreye 9 sayı farkla geride giriyordu: 50-41
İlk devre ne hücumda ne savunmda adı geçen Bosh ikinci yarıya iyi başlıyor ve üst üste uzun mesafeli şutlarıyla Hornets savunmasını zorluyordu. LeBron James'in ikinci devrenin hemen başında Paul'e vurduğu muazzam blok belki de tv başında beni ateşlemeye hırslandırmaya yetiyor ama bu parkedeki oyunculara pek yansımıyordu. Hücum konusunda sıkıntı olmasa da Heat adına savunma konusunda sıkıntı vardı. Belinelli ve Smith'ten ekstra basketler bulan Hornets farkı iyi oyunuyla beraber korumayı başarıyordu.
Son çeyrek Wade ve James'in de sahne almasıyla Heat bir ara öne dahi geçiyordu ancak maç boyu sergilediği performans maçı kazanamayacağını gösteriyordu zaten. Nitekim yine bu noktada Hornets öne çıkan taraf oldu ve hak ettikleri maçı kazanmayı bildiler.
Hornets'te Chris Paul maçı 13 sayı 19 asistle bitirdi ve maçı takımına kazandıran isim oldu. Akıllı tercihleri ve skor katkısı ile galibiyette başrol oynayan isimdi. Ayrıca Paul savunmada da 5 top çalma yaparak etkisini gösterdi. Paul'un yanında dikkat çekilmesi gereken isim bu maçta Okafor'du. Sanırım bu sezon Heat'in oynadığı her maç rakip uzunları bu satırlarda överek yazacağız. Takımda Paul gibi bir guard olmasının da avantajı ile pota altında önemli pozisyonlar yaratıldı kendisine. Okafor'da kendisine hazırlanan bu pozisyonları harcamadı ve 26 sayı ile takımının en skorer ismi oldu. 26 sayısının yanında 13 ribaunt aldığını da belirtmek gerek ki Bosh'un 1 ribaunt ile oynadığını düşünürsek Okafor oldukça iyi bir iş çıkarttı pota altında.
Juwan Howard'ı yaşından gereği bir kenara koyuyorum ancak Chalmers ve Stackhouse neden rotasyonda olmaz anlamıyorum. Stackhouse'un da belli seviye de yaşı var ama geçen sene Bucks'ta oynadığı oyunu hepimiz biliyoruz. Pekala şu takıma da maksimum katkı verebilir. Arroyo ve House hiç savunma yapmazken Chalmers ve Stackhouse denenmeliydi bence.
Bu maç Belinelli istatistik olarak dikkat çekmese de Hornets'e tam anlamıyla oturmuş bir sg olduğunu savunabilirim. Hornets sağlam kadro kurmuş ve bu beşte beş kesinlikle sürpriz değil. Ariza'da takıma yavaş yavaş ısınıyor. Son üçlüğü maçı kazandıran basketti ve son topu kullanması da takımdaki yerini ifade ediyor zaten. Benchten gelen Jason Smith'te kendini çok iyi geliştirmiş. Uzun olmasına rağmen dış şutları fazlasıyla iyi. Smith'in 2007 draftında Heat tarafından seçildiğini de unutmamak gerekir.
45 Kere Salaksın Grizzlies Yönetimi
Grizzlies'in -Gasol ve Mayo'ya sunması gereken kontratları hiç düşünmeden- 5 yıl için 45 milyon önerdiği adam ancak maç sonunda takımın ne zaman işi düşse takıma sırt çeviren bir adam işte. Sona 6 saniye kala Grizzlies 1 sayı gerideyken serbest atışlarındaki isteksizlik, birini kaçırarak galibiyete mal olması... Grizzlies o anlaşmayı yaparsa kafasını çok taşlara vuracak.
5 Kasım 2010 Cuma
5 Kasım - Nba'de Bu Gece
6 Kasım 01.00 Pacers vs Bucks
6 Kasım 01.00 Sixers vs Cavs
6 Kasım 01.00 Magic vs Nets - NbaTv
6 Kasım 01.30 Knicks vs Wizards
6 Kasım 01.30 Pistons vs Bobcats
6 Kasım 02.00 Celtics vs Bulls
6 Kasım 02.00 Hornets vs Heat - Ntv
6 Kasım 02.00 Wolves vs Hawks
6 Kasım 04.00 Suns vs Grizzlies - NbaTv
6 Kasım 04.30 Nuggets vs Clippers
6 Kasım 04.30 Warriors vs Jazz
6 Kasım 04.30 Lakers vs Raptors
6 Kasım 01.00 Sixers vs Cavs
6 Kasım 01.00 Magic vs Nets - NbaTv
6 Kasım 01.30 Knicks vs Wizards
6 Kasım 01.30 Pistons vs Bobcats
6 Kasım 02.00 Celtics vs Bulls
6 Kasım 02.00 Hornets vs Heat - Ntv
6 Kasım 02.00 Wolves vs Hawks
6 Kasım 04.00 Suns vs Grizzlies - NbaTv
6 Kasım 04.30 Nuggets vs Clippers
6 Kasım 04.30 Warriors vs Jazz
6 Kasım 04.30 Lakers vs Raptors
Cuma gecesi yine kalabalık bir Nba programı var. Üç maçı Tv veriyor gecenin güzel taraflarından biri bu. Son dönemin formda takımlarından Heat ve Hornets'in maçı gecenin en gözde maçı. Celtics-Bulls maçı da kritik bir maç. Günün kaçmaması gereken maçlarından bir tanesi de Utah ve Golden State arasında. Son dönemdeki Gay'in formu ile Suns-Memphis maçı da izlenilesi maçlardan. 24 takım parkeye çıkacak ve dolu dolu bir fikstür var önümüzde. Geceye Sixers-Cavs maçıyla başlarım Heat-Hornets maçıyla bitiririm. Gerisi de ertesi güne torrent...
4 Kasım 2010 Perşembe
Barcelona 61-69 Fenerbahçe Ülker
Şu maçın tarifi nasıl olur nasıl anlatılır bilemiyorum. Euroleague şampiyonu Barcelona'yı normal sezonda 19 maçtır yenilgi görmeyen Barcelona'yı hemde kendi sahasında 61 sayıda tutarak 8 sayı farkla yenmek muazzam cidden muazzam. Şu takım yolun en başında Final Four hedefi ile yola çıkıyoruz demişti artık hedef bu galibiyetle perçinlendi.
İlk devreyi izleyemedim ancak Barca'yı 28 sayıda tutmak yapılabilecek en iyi işlerden biridir. Savunmamız mükkemeldi ikinci devrenin başında biraz bocalasakta son bölümde yine bu yüreği yansıttık. Özellikle üçüncü çeyrek skor üretmekte dahi zorlandık ve rakibe kolay sayı şansı tanıdık. Tam ivmeyi Barca eline alıyordu ki maçın kaderini değiştiren Emir'in üçüncü çeyreğin sonunda gönderdiği üçlük oldu. O basket bana göre maçı kazandıran Fenerbahçe'yi kazanabileceğine inandıran basketti. Ukic'in performansına diyecek sözüm yok keza Greer'de çok çok önemli katkı verdi takıma. Ve Ömer Onan. Navarro'yu savunma görevini başarıyla tamamlayan Onan rakibin en iyi hücum silahını kilitlemeyi başarıyordu.
Fenerbahçe müthiş başladı Euroleague. İlk hafta gelen galibiyetin ardından Cibona karşısında biraz olsa zorlansakta Barca'yı deplasmanda devirerek 3te 3 yaptı ve Siena ile ilk sıraya oturdu. Haftaya İstanbul'da Siena konuk ve grupta bir diğer önemli rakibimize karşı oynayacağız. Deplasmanda Barca galibiyetinden gelen takım için Sinan Erdem doldurulmalı. Sıra şimdi Fenerbahçe taraftarında. Takım oynuyor ve bu oyunla final four yapacak kapasitesi de var. Seyircinin takıma olan inancını göstermesi e bu önemli galibiyet sonrası Fenerbahçeli oyuncuları alkışlamak için orada olmalılar. Sırada Siena var. Ondan da inşallah gelir bir galibiyet.
Nba'de Bugün - 3.11.2010
Lakers ligdeki 5.maçına Kings deplasmanında çıktı. Maçlarda inişli çıkışlı grafikler çizen Kings zaman zaman skorda Lakers'a yaklaşsa da kazanmayı gerektiren hamleyi yapamadı. Lakers kolay fikstürünün avantajı ile 5.maçından da galibiyetle ayrıldı. Kobe Bryant 30 sayı 10 ribaunt 12 asist ile triple double yaparken bu maçla beraber Lakers tarihinin en çok süre alan ismi oldu. Sezona iyi başlayan isimlerden Gasol ve Odom yine bu maçta kritik işlere imza attılar. Barnes ve Blake'in kadroya eklenmesi ile Lakers komple bir takım olmuş. Muazzam hücum setleri izliyoruz her Lakers maçında.
Küçük maçların büyük takımı Orlando Wolves'i bozguna uğratmış. Bir gece önce Heat deplasmanında da benzer bir yenilgi alan Wolves için Florida ziyareti hem sancılı geçti hem de Beasley gibi birini kaybettiler. Love 22 sayısı ile direnmeye çalışmış ancak Carter ve Howard'ın performansları farkı getirmiş.
Detroit maçına kadar kayıpsız gelen bir Hawks ile bu maça kadar galibiyet alamayan bir Pistons vardı. Sürpriz bekliyordum aslında ki Pistons son ana kadar iyi mücadele etti ancak galibiyeti getiremediler. Hawks Doğu'da dolu dizgin ilerlerken Smith bu maçta 22 sayı 11 ribauntu ile dikkat çekti. Pistons'ta ise Rip'in sakatlığı ile ilk beşe yerleşen Gordon 22 sayı ve uzun süredir ilk defa istatistik olarak iyi bir gece geçiren Prince'ın 17 sayısı galibiyet için yetmedi.
Celtics-Bucks maçı gecenin en zevkli ve çekişmeli karşılaşmalarından biriydi. Uzatmaya giden maçta tecrübesini konuşturan Celtics kazanmayı bildi. Maç içinde Pierce yukarıdaki serbest atışı ile kariyerinin 20.000. sayısına ulaştı. Bucks'ta Ersan İlyasova benchten gelerek 35 dakika sahada kaldı ki buna uzatmaların tamamı da dahil. Skiles artık Ersan'ın şu performansından sonra bazı şeyleri görmüştür herhalde. Bogut 21 sayı 13 ribaunt ile galibiyet için çok çalışsa da yetmedi. Bogut'un iyi performansının yanında Jennings çok kötü bir gece geçirince Bucks zorlu Celtics deplasmanından galibiyet çıkartamadı.
Utah Jazz taraftarları Boozer'ı küçümseyici açıklamalar yapmaya başladılar forumlarda. Oklahoma karşısında galibiyet geldi gelmesine ama Jazz ligin ilk iki maçında kötü bir basketbol ortaya koymuş ve Millsap-Jefferson birlikteliğinde uyum sağlanamamıştı. Dün gece de Raptors karşısında müthiş bir başlangıç yaparak farkı açtılar. Deron Williams 2 ribaunt ile triple'ı kaçırdı ve Jefferson-Millsap ikilisi 48 sayıyla oynadı ancak bu Jazz'ın kötü bir basketbol oynadığı gerçeğini değiştirmez. Kolay götürebileckeleri maçı Raptors karşısında üçüncü çeyrek sonunda yine krize soktular. Bargnani 26 sayı 9 ribaunt ile geri dönüşü başarsa da galibiyeti getiremedi.
Dün gece Wizards'a uzatma sonucu kaybeden Sixers'ın back2back maçında Pacers karşısında şansının zor olduğunu düşünüyordum. Ancak Granger 2/14 şut isabetinde kalınca Pacers'ta durmuş ve maçı 75 sayıyla tamamlamış. Sixers'ta rahat bir galibiyet almış. Elton Brand'in sezona ciddi şekilde iyi girdiğini de gözden kaçırmamak lazım.
Oklahoma üst üste beklenmedik yenilgiler alıyor. Önce Utah'a karşı evinde kaybeden Thunder şimdi de La deplasmanında Clippers'a boyu eğdi. Durant 6/24 gibi rezil bir şut yüzdesiyle oynayarak çaylak sezonunu hatırlattı bizlere. Clippers'ta ise Gordon'un 27 sayılık performansı galibiyeti getirdi. Clippers2ta özellikle çaylak Bledsoe'nin performansına dikkat çekiyorum.
Houston'un kaliteli ve iş yapacak bir kadrosu var hatta öyle ki Dampier hamlesi ile Lakers'tan sonra en fonksiyonel kadro olarak bakılıyor ancak oynadıkları 4 maçta 4 yenilgi aldılar. Hornets'te rakip Rockets'in aksine 4te 4 yaparak iyi gidişini sürdürdü. Paul 25 sayı 7 ribaunt 8 asist ile komple bir oyun ortaya koyarken Belinelli'nin 18 sayısı ve Okafor'un pota altı performansı galibiyeti getiren faktörlerdi. Scola ribaunt konusunda maksimum katkıyı versede skor yönünde o kadar da şanslı değildi. Martin ve Brooks'un çabaları ise galibiyete yetmedi.
Bobcats ilk galibiyetini dün gece Nets'e karşı elde etti. Nets gibi genç bir takımın haliyle son topta ne yapacağına dair en ufak bir fikri yok. Son dönemde izlediğim en kötü son hücumu yapmaya çalıştılar. Sadece o hücumu izleyerek bile maçın Bobcats'in hakkı olduğunu savunabiliriz. Diaw 24 sayıyla galibiyeti getiren isimlerden olurken Nets'te Favors'un performansına dikkat çekmek istiyorum ve bu adama bir kez daha dikkat diyorum.
Golden State geçtiğimiz yıllara göre en çok değişim yaşayan takımlardan biri. Ufaktan savunma konusunda da performans göstermeye başlayan Warriors'ta değişim sinyalleri fazlasıyla hızlı yanmakta. Yeni koç yeni basketbol felsefesi ile yola başladılar ve üçüncü galibiyetlerini aldılar. Curry'nin oynamadığı maçta Ellis 39 sayıyla bir hücum ritüeli sunarken 9 ribaunt ve 8 asist ile de diğer yönlere de katkı sağladı. Wright'ta Warriors'ta kendini bulanlardan. Dün gece 25 sayı ile oynamış. Yazın maksimum kontrata imza atan Rudy Gay gösterdiği performansla kontratının hakkını vermeye çalışıyor 35 sayı 7 ribaunt ile mücadele etti dün gece Gay ama galibiyeti getiremedi.
Nuggets 101-102 Mavericks (Müthiş Maç)
Gece 3 gibi kalktığımda 'uykumu böldüğüme değecek bir maç olsa bari' demiştim kendi kendime. Gecenin sonunda da 'ne maçtı ama' diyebildim sadece. Şüphesiz sezonun şu ana kadarki en iyi maçıydı Denver-Dallas maçı. Maç hep ortadaydı ve son çeyrekteki Dirk&Melo düellosunu izlemek müthiş keyif verdi. Kazan taraf deplasman ekibi Dallas oldu Dirk'in 35 sayı 12 ribauntluk performansıyla. Dallas müthiş maçın sonunda Denver'ı 102-101 mağlup etmeyi bildi.
İlk çeyreğe baktığımda Denver adına başarılı hücumlar izledim. Billups'ın önderliğinde iyi oynanan setler ile sonuca giden Denver'da Afflalo'nun çabaları ve fast-break dönüşleri Billups'un 2 üçlüğü ile atmosferi de kendi tarafına çekti Denver. Dallas cephesinde ise basketbol olarak yapılan tek şey topu Dirk Nowitzki'ye vermek oldu. Alman yıldız ilk çeyreği 10 sayıyla tamamlarken biraz olsun Marion benchten gelip kısa sürede skor katkısı verdi.
Afflalo ve Billups'ın Denver cephesinde skorda başı çekmesine rağmen çift hanelere ilk ulaşan sürpriz bir isim çıktı. İkinci çeyrek üst üste boş şut imkanı bulan ve değerlendiren Forbes sürpriz bir şekilde skorerliğe büründü. Bu maça kadar sadece 3 sayı attığını da hesaba katalım. İkinci çeyrek Dallas benchten gelen Barea ve Marion'dan katkı alırken Nowitzki her zamanki gibi elini taşın altına sokuyordu. Bir gün Dirk olmasa neler yapacaklar çok merak ediyorum. Nowitzki ilk devreyi 20 sayı 9 ribaunt ile kapatırken Dallas çeyrek boyunca serbest atışlarla maça tutundu ve Denver'ı yakaladı. Benchten gelen 15 sayılık desteği de es geçmemek lazım. Nowitzki'ye ve hatta Carmelo'ya rağmen Denver ilk devreyi 52-50 önde kapatıyordu.
İlk devre Dallas&Dirk hakkındaki eleştrilerimi yutmak zorunda kaldım üçüncü periyot. Dallas 34 sayı ile müthiş bir hücum performansı izletirken Dirk sadece 2 sayı ile katkı yapıyordu bu skora. Terry'nin 4 üçlüğü, Butler'ın ipleri eline alışı ile bir anda farkı 11 civarına çeken Dallas yazın son anda elinden kaçırdığı Al Harrington'a engel olamıyor ve son çeyreğe 4 sayı ile önde giriyordu.
Son çeyrek tamamiyle Dirk Nowitzki ve Carmelo Anthony düellosu şeklinde geçti. Üçüncü periyodu 22 sayı ile kapatan Dirk ipleri tekrar eline aldı ve son çeyrek 13 sayı atarak önemli bir katkı sağladı. Yanında aldığı ribauntları saymıyorum bile. Son günlerde mutsuzluğundan bahsedilen ve benimde ruhsuz oynadığını düşündüğüm Anthony son çeyrek müthiş bir gayret hırs ile mücadele etti. Defansta her topa yardım etti ribaunt aldı hücumda sayısını attı arkadaşlarına pozisyon hazırladı vs vs.. Son çeyrek Melo show vardı oyunda. Denver'ın son basketinde yaptığı takip smacı oyuna ne kadar konsantre olduğunu da gösteriyordu. Son topu da Billups yerine onunla kullanlamıydı Denver ve öyle oldu ancak Melo çeyrek boyunca çizdiği başarılı grafiği son topta devam ettiremedi ve Dallas bu enfes maçı 102-101 ile kazanan taraf oldu.
Dallas tamamen Dirk üzerine kurulu bir takım. Üç çeyrek boyunca topu eline alan en azından hücumda tek başına takımı sırtladı Dirk. Üçüncü çeyrek Terry'nin bir iki gaz üçlüğü ile rölantiye geçen ve işi takım arkadaşlarına bırakan Dirk direksiyona geçtiği zaman neler yapabileceğini de gösterdi. Son çeyrek muazzam bir basketbol izletti bizlere. Onun yanında Kidd'de sayı olarak katkı veremese de guard olarak yapması gerekeni yaptı. Yine asistleriyle geceye damgasını vurdu.
Terry ve Butler Dallas'ın geri dönüşünde önemli pay sahibiydi. Üçüncü çeyreğe gerie giren Dallas bu iki ismin basketleri ve çabasıyla bir anda şaha kalktı ve maçı kazanma dürtüsü geldi. Bugün spot ışıklarını Dirk üzerine çekmiş olsa da Terry ve Butler'ın katkılarını da es geçmemek gerekiyor. Bench'ten ikinci yarı verim alamadı Dallas ama ikinci çeyrek Marion ve Barea'nın katkıları ile oyunda tutundu Dallas ve maçtan kopmadı. Takım olarak komple bir görünüm verdi yani Dallas bana.
Denver'a bakacak olursak maçın başında sürpriz bir skorer olarak Forbes çıktı. Billups ve Afflalo ilk devre takımı sırtlamaya çalıştı. Üçüncü çeyrekte kötü giden takımı uyandıran ve canlandıran isim Harrington'du ki hırsıyla Melo'dan sonra maçı en çok isteyen isimdi. Son çeyrekte Melo ön çıktı Denver'da. Yani o an kim sıcaksa kim topu istiyorsa hücum onda bitti. Herkes katkı vermeye çalıştı ama performans bakımından bir çeyrek yerine oyuncuların oyunlarını genele yaymalarını beklerdim. Örneğin maçın son çeyreği tam bir hırs küpüne dönen Melo ilk devre takımının en kötüsüydü belkide. Maç içinde çok iniş çıkışlar yaşayan bir takım Denver ama Harrington hamlesi ile taş gibi takım olmuşlar belli. Melo çoğu maç şu gösterdiği performansı sergilesin kazanamayacakları bir takım olmaz cidden. İnanç önemli en başta.
İlk çeyreğe baktığımda Denver adına başarılı hücumlar izledim. Billups'ın önderliğinde iyi oynanan setler ile sonuca giden Denver'da Afflalo'nun çabaları ve fast-break dönüşleri Billups'un 2 üçlüğü ile atmosferi de kendi tarafına çekti Denver. Dallas cephesinde ise basketbol olarak yapılan tek şey topu Dirk Nowitzki'ye vermek oldu. Alman yıldız ilk çeyreği 10 sayıyla tamamlarken biraz olsun Marion benchten gelip kısa sürede skor katkısı verdi.
Afflalo ve Billups'ın Denver cephesinde skorda başı çekmesine rağmen çift hanelere ilk ulaşan sürpriz bir isim çıktı. İkinci çeyrek üst üste boş şut imkanı bulan ve değerlendiren Forbes sürpriz bir şekilde skorerliğe büründü. Bu maça kadar sadece 3 sayı attığını da hesaba katalım. İkinci çeyrek Dallas benchten gelen Barea ve Marion'dan katkı alırken Nowitzki her zamanki gibi elini taşın altına sokuyordu. Bir gün Dirk olmasa neler yapacaklar çok merak ediyorum. Nowitzki ilk devreyi 20 sayı 9 ribaunt ile kapatırken Dallas çeyrek boyunca serbest atışlarla maça tutundu ve Denver'ı yakaladı. Benchten gelen 15 sayılık desteği de es geçmemek lazım. Nowitzki'ye ve hatta Carmelo'ya rağmen Denver ilk devreyi 52-50 önde kapatıyordu.
İlk devre Dallas&Dirk hakkındaki eleştrilerimi yutmak zorunda kaldım üçüncü periyot. Dallas 34 sayı ile müthiş bir hücum performansı izletirken Dirk sadece 2 sayı ile katkı yapıyordu bu skora. Terry'nin 4 üçlüğü, Butler'ın ipleri eline alışı ile bir anda farkı 11 civarına çeken Dallas yazın son anda elinden kaçırdığı Al Harrington'a engel olamıyor ve son çeyreğe 4 sayı ile önde giriyordu.
Son çeyrek tamamiyle Dirk Nowitzki ve Carmelo Anthony düellosu şeklinde geçti. Üçüncü periyodu 22 sayı ile kapatan Dirk ipleri tekrar eline aldı ve son çeyrek 13 sayı atarak önemli bir katkı sağladı. Yanında aldığı ribauntları saymıyorum bile. Son günlerde mutsuzluğundan bahsedilen ve benimde ruhsuz oynadığını düşündüğüm Anthony son çeyrek müthiş bir gayret hırs ile mücadele etti. Defansta her topa yardım etti ribaunt aldı hücumda sayısını attı arkadaşlarına pozisyon hazırladı vs vs.. Son çeyrek Melo show vardı oyunda. Denver'ın son basketinde yaptığı takip smacı oyuna ne kadar konsantre olduğunu da gösteriyordu. Son topu da Billups yerine onunla kullanlamıydı Denver ve öyle oldu ancak Melo çeyrek boyunca çizdiği başarılı grafiği son topta devam ettiremedi ve Dallas bu enfes maçı 102-101 ile kazanan taraf oldu.
Dallas tamamen Dirk üzerine kurulu bir takım. Üç çeyrek boyunca topu eline alan en azından hücumda tek başına takımı sırtladı Dirk. Üçüncü çeyrek Terry'nin bir iki gaz üçlüğü ile rölantiye geçen ve işi takım arkadaşlarına bırakan Dirk direksiyona geçtiği zaman neler yapabileceğini de gösterdi. Son çeyrek muazzam bir basketbol izletti bizlere. Onun yanında Kidd'de sayı olarak katkı veremese de guard olarak yapması gerekeni yaptı. Yine asistleriyle geceye damgasını vurdu.
Terry ve Butler Dallas'ın geri dönüşünde önemli pay sahibiydi. Üçüncü çeyreğe gerie giren Dallas bu iki ismin basketleri ve çabasıyla bir anda şaha kalktı ve maçı kazanma dürtüsü geldi. Bugün spot ışıklarını Dirk üzerine çekmiş olsa da Terry ve Butler'ın katkılarını da es geçmemek gerekiyor. Bench'ten ikinci yarı verim alamadı Dallas ama ikinci çeyrek Marion ve Barea'nın katkıları ile oyunda tutundu Dallas ve maçtan kopmadı. Takım olarak komple bir görünüm verdi yani Dallas bana.
Denver'a bakacak olursak maçın başında sürpriz bir skorer olarak Forbes çıktı. Billups ve Afflalo ilk devre takımı sırtlamaya çalıştı. Üçüncü çeyrekte kötü giden takımı uyandıran ve canlandıran isim Harrington'du ki hırsıyla Melo'dan sonra maçı en çok isteyen isimdi. Son çeyrekte Melo ön çıktı Denver'da. Yani o an kim sıcaksa kim topu istiyorsa hücum onda bitti. Herkes katkı vermeye çalıştı ama performans bakımından bir çeyrek yerine oyuncuların oyunlarını genele yaymalarını beklerdim. Örneğin maçın son çeyreği tam bir hırs küpüne dönen Melo ilk devre takımının en kötüsüydü belkide. Maç içinde çok iniş çıkışlar yaşayan bir takım Denver ama Harrington hamlesi ile taş gibi takım olmuşlar belli. Melo çoğu maç şu gösterdiği performansı sergilesin kazanamayacakları bir takım olmaz cidden. İnanç önemli en başta.
3 Kasım 2010 Çarşamba
3 Kasım - Nba'de Bu Gece
4 Kasım 01.00 Hawks vs Pistons
4 Kasım 01.00 Nets vs Bobcats
4 Kasım 01.00 Sixers vs Pacers
4 Kasım 01.00 Magic vs Wolves
4 Kasım 02.00 Celtics vs Bucks
4 Kasım 02.30 Rockets vs Hornets
4 Kasım 03.00 Nuggets vs Mavericks
4 Kasım 03.00 Jazz vs Raptors
4 Kasım 04.00 Suns vs Spurs - NbaTv
4 Kasım 04.30 Kings vs Lakers
4 Kasım 04.30 Warriors vs Grizzlies
4 Kasım 04.30 Clippers vs Thunder
4 Kasım 01.00 Nets vs Bobcats
4 Kasım 01.00 Sixers vs Pacers
4 Kasım 01.00 Magic vs Wolves
4 Kasım 02.00 Celtics vs Bucks
4 Kasım 02.30 Rockets vs Hornets
4 Kasım 03.00 Nuggets vs Mavericks
4 Kasım 03.00 Jazz vs Raptors
4 Kasım 04.00 Suns vs Spurs - NbaTv
4 Kasım 04.30 Kings vs Lakers
4 Kasım 04.30 Warriors vs Grizzlies
4 Kasım 04.30 Clippers vs Thunder
Kalabalık bir program var. Gecenin en dikkat çekici maçını NbaTv veriyor. Evlerinde NbaTv olanlar için şanslı bir gece. Bu gece uyanabilirsem Dallas-Denver maçını izlemeyi planlıyorum. 4 galibiyetle lige iyi giriş yapan Hawks ile sezona 4 yenilgi ile başlayan Pistons karşılaşıyor. Yine Rockets-Hornets maçı günün zevkli ve heyecanlı maçlarından biri olacaktır. Bu sezon istediği süreleri alamayan Ersan'ın takımı Bucks ise Semih'in takımı Celtics önüne çıkıyor. Semih O'Neal'ın yokluğunda dün iyi süreler aldı. Bugün de bu süreleri alır ve iyi bir oyun ortaya koyar umarım.
Wizards 116-115 Sixers (Çaylak mı Dediniz?)
Wizards'ın evindeki ilk maçına galibiyet alamamış olarak çıkıyordu. Sixers'ta oynadığı üç maçta galibiyet alamamıştı ve Wizards deplasmanından galip dönmek istiyorlardı. Maçın bir diğer önemi de 2010 draft sınıfının ilk iki sırası olan John Wall ve Evan Turner'ın ilk kez Nba'de karşılaşıyor oluşuydu. Çekişmeli geçen maçı Wall'ın müthiş performansı sonunda uzatmada 116-115 kazanan taraf Wizards oldu.
Maça Holiday'in üstün performansı ile iyi başlayan ve skorda üstünlüğü sağlayan Sixers henüz ilk çeyrek bitmeden sayı üstünlüğünü kaybediyordu. Benchten gelerek ilk devre ekstra katkı veren Nick Young Wizards'ın geri dönüşünde başrolü üstleniyor ve takımını o bölümde sırtlıyordu. İlk devre 14 dakikada 15 sayı üreten Young maçı da 20 sayıyla tamamlıyordu. İlk çeyrekte Sixers'ın iki-üç adım öne fırlayışı ve Wizards'ın geri dönüşü ile bir sayı farkla kapanan ilk çeyrğin ardından maç sonuna kadar skor ortada gidiyordu.
Maçı kazanma noktasına gelen Sixers son çeyreği Wizards'a oranla daha iyi oynayan taraftı. Gerçi maç boyu ne yaptığını bilerek oynayan bir Sixers vardı sahada Wizards'a göre ama (!) son 3 saniye kala 3 sayı öne geçen Sixers, Wizards'ın son saniye üçlüğüne engel olamıyordu. Aslında Wizards'ta bir dönem ülkemizde de forma giymiş ve maç boyu 9 dakika oyunda kalmış Cartier Martin tercihi ile sürpriz yapıyor ve Sixers defansını zayıf bir noktasından vuruyordu.
Uzatma periyodunda iki takımda iyi savunma yapaadı top kayıpları oldu ama kolay basket imkanı da tanınmadı. Serbest atışları daha isabetli atan taraf olan Wizards maçı da kazandı. Hücum gücü yüksek olmasa da fizik gücünü kullanarak aldığı fauller ile skora giden Blatche son sözü söyleyen isimdi maçta. Aslında Hinrich varken Wall çok iyi bir maç çıkartırken son topu Blatche üzerinden oynamak biraz delice geldi ama serbest atışları sorunsuz halletmesi maçı kazandırdı Wizards'a. Zaten iki son topuda sürpriz isimler üzerinden kullanan Wizards iki tercihinde de amacına ulaştı.
Sixers adına sezon başında övdüğüm bir isim vardı Jrue Holiday. Geçtiğimiz sezonun son bölümünde kendisini gösteren ve hazırlık maçlarında da ciddi ciddi mesajını veren ve ilk beşe yerleşen Holiday buna rağmen sezona kötü başlamıştı. Louis Williams'ı ilk beşten eden Holiday'in kötü performansına karşılık benchten gelen Williams ise muazzam performanslar göstererel lige harika bir başlangıç yapıyordu. Ciddi ciddi Holiday'in yerini tehdit ediyordu Williams. Dün ilk çeyreğe harika başlayan Holiday 14 sayısının çoğunu bu çeyrekte üretti. Maçı da 14 sayı 13 asist ile tamamlayan Holiday tekrardan mesajını vermiş oldu Collins'e.
Louis Williams ise benchten gelerek takımının en skoreri oldu. 30 sayı 3 asistle oynayan Williams maçın en etkili isimlerindendi. Williams bu maç fazlasıyla iyiyken Iguodala ise yokları oynadı. Kritik anlarda sorumluluk almayan Dre son topu ise kullanan isimdi Sixers'ta. Aslında o son topta da karışıklık yaşandı. Williams potaya doğru ilerliyordu ki onun kullanması doğruydu bence ama birden topu Iguodala'ya çıkarttı ve onu zorlama bir şuta itti.
Çaylakların performansına bakacak olursak Wall muhteşem bir maç çıkarttı ve takımını galibiyete taşıdı. İstatistiklerine bakacak olursak pek çaylak performansı gibi durmadığı da açık. Ligin bir numaralı seçimi Wall sezona da harika başladı. 29 sayı 13 asist ile oynaması başlı başına bir olayken savunma yönünde de 9 top çalma ile mücadele vermesi Sixers'a karşı tek başına büyük işler başardığını gösterir. Hawks maçındaki performansını da beğenmiştim Wizards'ın dün gece de beğendim. İzlemesi çok keyifli gerçekten.
Turner'a bakacak olursak aslında kumaşı iyi ama yanlış takımda oynuyormuş hissi veriyor. Iguodala ile aynı bölgede olmaları ve ilk beşte olması gerekirken bu sebepten dolayı benchten gelerek kısıtlı süreler alması bunu açıklıyor. Sadece 7 şut kullandı dün ve maçı 9 sayıyla bitirdi. Sixers adına olumlu bir gelişme ise Brand'dan. Büyük umutlarla takıma getirilen ancak iki sezondur istenilen verim alınamadığından takası da zaman zaman gündeme gelen Elton Brand lige çok iyi başladı ve takımda lider gibi oynuyor. Son hücumlarda elini taşın altına sokması ve pota altında faydalı işler yapması bu takımda daha yapacaklarını olduğunun göstergesi.
Wizards ilk galibiyetini aldı ancak takım olarak beğenimi kazanamadılar. Hücum tercihleri zaman zaman çok gereksizce oluyor. Hala daha takım olabilmiş değiller. Yatıp kalkıp Wall'ın şu performansına ve gelen ekstra katkılara şükretsinler yoksa şu maçı da alamazlardı. Sixers daha derli toplu bir takım Wizards'a göre kesinlikle.
Basın Ne içiyorsa Ben de İstiyorum
New York basını Heat'in Eddy Curry'le ilgilendiğini yazmış. Knicks'in artık serbest bırakmayı düşündüğü Curry'nin bu durumda Heat kadrosuna geçeceğini söylüyorlar. Eddy Curry'le herhangi bir takımın ilgilenme ihtimalini geçiyorum, Riley'nin pota altında Bosh gibi savunmayı iplemeyen bir adamın yanına Curry'i getirmek isteyeceğini hiç sanmıyorum. Oldu olacak Starbury'nin Çin'den dönüp Heat'le anlaşacağını da yazsınlar.
Çaylak Mı ?
45 Min vs Phi 29 Pts 13 Ass 9 Stl 2 Reb
John Wall sezona muazzam bir giriş yaptı. Arenas'ın yokluğunu da fırsat bilerek takımda ipleri eline aldı ve enfes performanslar izletiyor bizlere. Bu gece de Sixers karşısında triple-double'ı kaçırdığı müthiş bir performansı vardı Wall'ın. Takımına uzatma sonunda galibiyeti getirdi Wall bu performansıyla. Bu arada John Wall çaylak mıydı?
John Wall sezona muazzam bir giriş yaptı. Arenas'ın yokluğunu da fırsat bilerek takımda ipleri eline aldı ve enfes performanslar izletiyor bizlere. Bu gece de Sixers karşısında triple-double'ı kaçırdığı müthiş bir performansı vardı Wall'ın. Takımına uzatma sonunda galibiyeti getirdi Wall bu performansıyla. Bu arada John Wall çaylak mıydı?
2 Kasım 2010 Salı
2 Kasım - Nba'de Bu Gece
2 Kasım 01.00 Wizards vs Sixers
2 Kasım 01.00 Cavaliers vs Hawks
2 Kasım 01.30 Pistons vs Celtics
2 Kasım 01.30 Heat vs T.Wolves
2 Kasım 02.00 Bucks vs Blazers - NbaTv
2 Kasım 04.30 Lakers vs Grizzlies
2 Kasım 01.00 Cavaliers vs Hawks
2 Kasım 01.30 Pistons vs Celtics
2 Kasım 01.30 Heat vs T.Wolves
2 Kasım 02.00 Bucks vs Blazers - NbaTv
2 Kasım 04.30 Lakers vs Grizzlies
Bu gece 6 maç var. Celtics-Heat-Lakers gibi şampiyonluk adayları sahne alıyor. Ama rakiplerine bakacak olursak maçların erken kopma ihtimali var. Bu üç maçın dışında kalan üç maç ise çekişmenin sonuna kadar yaşanacağı maçlar gibi duruyor. Bu gece uykumu New York-Orlando maçı için bölecektim ama Msg'nin hazır durumda olmamasından dolayı maç ertelenmiş. Şimdilik en azından bu gece maç izleme planım yok. Lakers maçının ikinci yarısını okula gitmeden izleyebilirim bir tek bu gece.
Bulls 110-98 Blazers (Ömer Oynadı, Deng Coştu)
Lige müthiş bir giriş yaparak 3 galibiyet alan Portland, Chicago deplasmanında istediği sonucu alamadı. Maçın başından itibaren özellikle Deng ile ağırlığını koyan Bulls maçı 110-98 kazanarak üst üste 2.galibiyetini aldı.
26 Mart 2007'de Bulls, Blazers ile karşılaşıyor ve çok iyi bi maç çıkartan Luol Deng 38 sayı ile kariyer rekorunu kırıyordu. Tarihler 1 Kasım 2010'u gösterdiğinde ise yine bir Bulls-Blazers karşılaşmasında skorboardda Deng'in yanında 40 yazıyor ve yeni kariyer rekorunu yine bir Portland maçında kırıyordu. Maçın ilk priyodunda 16 sayı bulan ve Portland'a karşı tek başına oldukça yüzdeli olarak baş eden Luol Deng 3.çeyrekte de 16 sayı üreterek Portland'a darbeyi vuruyordu.
Maça bakacak olursak 33 sayı 9 ribaunt ile oynayan LaMarcus Aldridge dışında kimse maça konsantre değildi Portland cephesinde. Portland beşine bakacak olursak aslında Aldridge ve Roy'dan sonra eline güvenebileceğiniz biri yok ne yazık ki. Bu maçta Roy'da çember dövünce iş sadece Aldridge'e kaldı ve maçta fazlasıyla mahkum gözüktü Portland. Aldridge dışında takım olarak berbat bir yüzde ile oynayan Portland'ın en dikkat çekici istatistiği şüphesiz ki üçlük çizgisinin gerisinden 14 şutta 0 isabetle oynamaları oldu. Benchten gelen Fernandez ve Matthews'den de bekledikleri katkıyı bulamayan Portland'da sürpriz bir şekilde sahneye çıkan çaylak Johnson olmasa fark daha da büyüyebilirdi.
Chicago'da ise Rose her zaman olduğu gibi harika bir performans sergiledi. İlk çeyrek Deng müthiş bir bireysel performans sergilerken bencillik göstermedi ve asistleriyle ona katkıda bulundu. Özellikle Blazers savunmasının açılmasında drive'ları ve doğru pas seçimleriyle önemli etken olan Rose maçı da 13 asist ile tamamladı. Rose hücumun yanında işin savunma kısmında da verimli olaya çalıştı ve Deng'den sonra galibiyette önemli rol oynadı.
Kyle Korver, Cj Watson, R.Brewer gibi bench olarakta önemli isimleri barındıran Bulls'ta bu maç Korver'ın katkısını beğendim. Zaten Korver hangi takımda olursa olsun benchten gelip iş yapacak skor katkısı verecek bir oyuncu ve Bulls'un benchinde böyle bir ismin bulunması büyük şans. Bench demişken Portland'a karşı Taj Gibson'un faul problemine girmesinden dolayı benchten gelen isimler arasında en çok süre alan isim Ömer Aşık oldu. 26 dakika sahada kalan Ömer serbest atış çizgisinde kötü bir gece geçirmesine rağmen blokları ribauntları ve sayı katkısı ile bu takımda yeri olduğunu gösterdi. Ancak geliştirmesi gereken yönleri olduğu gerçeğini göz ardı etmemek gerek. Çok ucuz fauller alan ve alacağı süreyi bu performansıyla daha da aza çeken Ömer'in bu konuda dikkatli olması gerek.
Chicago evinde iki maçtır kazanıyor. Boozer'ın dönüşü ile beraber daha bir takım görüntüsüne kavuşacaklar. Boozer'ın bu takıma yapacağı etkiyi merak edenler Utah'ın bu sezon kaybettiği maçları bir izlesin yeter. Boozer gelince belki Ömer'in süreleri kısılacak ama o gelene kadar şu bir aylık dönemde ne derece katkı verirse kredisini o derece yükseltir Ömer.
26 Mart 2007'de Bulls, Blazers ile karşılaşıyor ve çok iyi bi maç çıkartan Luol Deng 38 sayı ile kariyer rekorunu kırıyordu. Tarihler 1 Kasım 2010'u gösterdiğinde ise yine bir Bulls-Blazers karşılaşmasında skorboardda Deng'in yanında 40 yazıyor ve yeni kariyer rekorunu yine bir Portland maçında kırıyordu. Maçın ilk priyodunda 16 sayı bulan ve Portland'a karşı tek başına oldukça yüzdeli olarak baş eden Luol Deng 3.çeyrekte de 16 sayı üreterek Portland'a darbeyi vuruyordu.
Maça bakacak olursak 33 sayı 9 ribaunt ile oynayan LaMarcus Aldridge dışında kimse maça konsantre değildi Portland cephesinde. Portland beşine bakacak olursak aslında Aldridge ve Roy'dan sonra eline güvenebileceğiniz biri yok ne yazık ki. Bu maçta Roy'da çember dövünce iş sadece Aldridge'e kaldı ve maçta fazlasıyla mahkum gözüktü Portland. Aldridge dışında takım olarak berbat bir yüzde ile oynayan Portland'ın en dikkat çekici istatistiği şüphesiz ki üçlük çizgisinin gerisinden 14 şutta 0 isabetle oynamaları oldu. Benchten gelen Fernandez ve Matthews'den de bekledikleri katkıyı bulamayan Portland'da sürpriz bir şekilde sahneye çıkan çaylak Johnson olmasa fark daha da büyüyebilirdi.
Chicago'da ise Rose her zaman olduğu gibi harika bir performans sergiledi. İlk çeyrek Deng müthiş bir bireysel performans sergilerken bencillik göstermedi ve asistleriyle ona katkıda bulundu. Özellikle Blazers savunmasının açılmasında drive'ları ve doğru pas seçimleriyle önemli etken olan Rose maçı da 13 asist ile tamamladı. Rose hücumun yanında işin savunma kısmında da verimli olaya çalıştı ve Deng'den sonra galibiyette önemli rol oynadı.
Kyle Korver, Cj Watson, R.Brewer gibi bench olarakta önemli isimleri barındıran Bulls'ta bu maç Korver'ın katkısını beğendim. Zaten Korver hangi takımda olursa olsun benchten gelip iş yapacak skor katkısı verecek bir oyuncu ve Bulls'un benchinde böyle bir ismin bulunması büyük şans. Bench demişken Portland'a karşı Taj Gibson'un faul problemine girmesinden dolayı benchten gelen isimler arasında en çok süre alan isim Ömer Aşık oldu. 26 dakika sahada kalan Ömer serbest atış çizgisinde kötü bir gece geçirmesine rağmen blokları ribauntları ve sayı katkısı ile bu takımda yeri olduğunu gösterdi. Ancak geliştirmesi gereken yönleri olduğu gerçeğini göz ardı etmemek gerek. Çok ucuz fauller alan ve alacağı süreyi bu performansıyla daha da aza çeken Ömer'in bu konuda dikkatli olması gerek.
Chicago evinde iki maçtır kazanıyor. Boozer'ın dönüşü ile beraber daha bir takım görüntüsüne kavuşacaklar. Boozer'ın bu takıma yapacağı etkiyi merak edenler Utah'ın bu sezon kaybettiği maçları bir izlesin yeter. Boozer gelince belki Ömer'in süreleri kısılacak ama o gelene kadar şu bir aylık dönemde ne derece katkı verirse kredisini o derece yükseltir Ömer.
Kings 111-108 Raptors (Kings Yine Geriden Geldi)
Deplasmanda oynadığı 3 maçta 2 galibiyet alan Sacramento bu sezon ilk kez kendi salonunda parkeye çıktı. Seyircisi önünde kazanmak isteyen Kings ilk yarısında kötü bir oyun sergilemesine rağmen ikinci çeyrek takım halinde iyi basketbol oynayarak Raptors'u geriden gelerek 111-108 mağlup etmeyi başardı.
Çok değil iki gece önce Cavs karşısında geriden gelerek kazanan Kings için bu maçta hemen hemen aynıydı. Cavs-Kings ve Raptors-Kings maçları sadece rakip takımların formalarının değiştiği kopya iki maç gibiydi. İlk yarıdan farkı açan rakip takım ve üçüncü çeyrekte rakibi yakalyan bir Kings. Ancak Cavs maçına göre iki fark vardı dün gece. Birincisi Raptors'un ilk devre sayı üstünlüğnü sağlaması Cavs gibi çok deli bir yüzdeyle şut atmasından değil Kings'in kötü savunmasından faydalanarak oldu. Bir diğer fark Kings tarafında. Sacramento Cavs karşısında geriden gelip farkı açmış ancak son anları kötü oynayarak maçı zora sokmuştu. Bu sefer Sacramento geriden geldi maç bir Raptors'a bir Kings'e gitti. Cavs maçında son anları oynayamama problemi olduğunu söyleyip eleştirdiğim Kings bu maç ise son anları çok bilinçli oynadı ve maçı kazanmayı hak etti.
Raptors daha maçın başında Bargnani ve DeRozan'ın sayıları ile üstünlüğü eline geçirdi. Kings'te Cousins'in faul problemine girmesi de buna eklenince ilk çeyrek kötü bir Sacramento izledik. Udrih ve Evans'ın skor katkıları farkın fazlaca açılmasını önledi. Cousins'in kenara gelmesi ile boyalı alanda üstünlük kuran Raptors sayılarını bu bölgeden bulmaya başladı. Boyalı alana yüklenerek bol bol faul alan ve serbest atışlarla kolay basket bulan Raptors ilk çeyreği 33-16 ile önde tamamlıyordu.
Kings ikinci çeyrekle beraer biraz olsun kendine geldi. Zaman zaman iyi direnç gösteren Sacramento tam farkı azaltıp maça ortak olacak gibi görünse ve taraftarlar havaya girse Raptors boş adamı bulup cezayı kesiyordu. Sacramento'nun bu maç geri koşmakta zorlandığını da görük. Hızlı hücumlardan bolca sayı gördüler potalarında. İkinci devreye 11 sayı geride giren ve üçncü çeyrete üst üste iki üçlük basketi ile 16 sayı geriye düşen Kings'te Tyreke Evans kenardan maçı takip ediyordu.
Evans'ın oyuna girmesi ile beraber Kings'te müthiş bir arzu oldu. İlk devre boyunca zaman zaman dozajını arttırdıkları savunma üst seviyelere çıkıyor ve Raptors'a kolay basket şansı tanınmıyordu. Üçüncü çeyrek sonuna doğru taraftarıyla da bütünleşen Kings farkı 5e kadar indiriyor ve maça ortak oluyordu. Son çeyrek istekli oyununa devam eden Kings'e karşı çeyrek başında Calderon'un çabaları vardı. Az önce belirttiğim gibi Cavs karşısında Kings'in son çeyrek perforamansını eleştirmiştim ve bu maçı da kazanabileceklerini düşünmüyordum. Ancak geriden gelen takım her zaman avantajlıdır ve Kings geriden gelerek psikolojik avantajı kendi tarafına aldı ve maçı kazanmayı başardı. Son çeyrek başa baş giderken gerek Evans'ın gerek Casspi'nin gerekse Cousins'in sorumluluk alması ve takımı son çeyrekte taşıması önemli bir olaydı. Özellikle Cousins faul problemine girmesine ve sadece 15 dakika oyunda kalmasına rağmen 16 sayı 4 ribaunt ile katkı veresi gerçekten etkileyici bir performans. Daha çaylaktı bu adam değil mi?
Raptors'ta geçen sene 'gabarage time' oyuncusu statüsünde bulunan ancak Bosh'un takımdan ayrılması ile pota altında süre bulmaya başlayan Reggie Evans lige muazzam bir giriş yaptı Dün gece Sacramento karşısında takımının ribaunt gücünü tamamen eline alan Evans 10u hücum 19 ribaunt alarak muazzam bir performansa imza attı. Ancak hücum gücünün kısıtlıdan ziyade fazlaca zayıf olması Raptors'un alternatiflerini azaltıyor. Evans yine de lige muazzam bir giriş yaptı. Üç maçta 2.7 sayı ortalaması tuttursa bile 16.3 ribauntla oynaması cidden muhteşem.
Raptors pota altından devam edelin. Evans'ın hücum gücünün sıfır olduğu gerçeğini kapatacak bir isim var orada Bargnani. Sezona iyi başlayan isimlerden biri de Bargnani ve şu kadroyu her karşılaşmada oyunun içinde tutan performansları sergiliyor. Bosh sonrası Raptors'un şu kadroyla bir şeyler başarması çok çok zor ancak takımda Bargnani-DeRozan ve Kleiza'nın performanslarını her zaman takip ediyorum. Calderon benchten gelerek önemli bir katkı sağladı bu akşam ama artık bu takımda miladını doldurduğu ve takas edilmesi gerektiği çok açık. Calderon'un eski istekli hırslı oyununu göremiyorum artık.
Kings evinde önemli bir galibiyete imza attı ve 2003-04 sezonundan bu yana ilk kez lige 3-1 ile başladı. Kings'in özellikle evinde oynadığı maçlarda tehlkeli bir takım olduğunu savunurum her zaman. Bir diğer istatistikte Kings'in üst üste 5.defa Arco Arena'daki sezon açılış maçından galibiyetle ayrılması.
Yeni Kontratlar
NBA'de kontrat uzatma süresi sona ererken son dakika kontratlarına şahit olduk dün gece. Kimi takımlar son bir performans için kontratları yaz aylarına bırakırken kimi takımlar ise işlerini sağlama almayı tercih etti. Spurs'un Parker'la anlaşması buna bir örnek oldu. Dün gece de 3 tane kontrat haberi aldık. Öncelikle bunlara bakalım.
Atlanta Hawks pivotu Al Horford'a 5 yıl için 60 milyon dolar gibi bir rakam verdiği ve anlaşıldığı söyleniyor. Geçtiğimiz sezon All-Star seçilerek kumaşını gösteren ve ligin geleceği açısından önemli bir oyuncu olarak gördüğüm Horford'un böyle bir kontrata sahip olmasına sevindim ki kontratını hak ettiğini geçtiğimiz yıllarda gösterdi. Hawks'ın Joe Johnson ve Al Horford üzerine bir yakın gelecek planladığı da kesinleşmiş oldu.
Memphis ne yapmaya çalışıyor bilmiyorum. İlk beşlerine baktığımızda Conley'i önem sıralamasına göre son sıraya koyarım ben ki bu çoğu kesime göre öyledir. Chris Wallace bu konuda ne düşünüyordur bilemem ama Conley'e 5 yıl için 45 milyon dolar vermek bir kutu gofrete 500 dolar vermekle eş değer bana kalırsa. Peki bu yaz ne yapmışlardı Rudy Gay'e maksimum kontrat vermişlerdi. Bir sonraki yaz bu takımın geleceği olarak görülen Mayo ve Gasol'un nasıl bir kontrat alacağı ya da Grizzlies'in bu oyuncuları nasıl kandıracağı merak konusu. Bir de Zach Randolph'un da kontrat senesinde olduğunu hatırlatmak gerek. Conley ve Rudy'ye verilen bu kontratlar Memphis'i çöküşe, Nba'i lokavta, Conley'i emekliliğe götürecek cinsten bir kontrat. Hayırlısı olsun.
Son olarak Suns cephesinden sürpriz bir kontrat haberi geldi. Dudley ile 5 yıl 22.5 milyon dolar karşılığında anlaşmış Suns. Bakalım sonumuz hayırlı olur umarım. Lokavt'a beş kala...
1 Kasım 2010 Pazartesi
1 Kasım - Nba'de Bu Gece
1 Kasım 02.00 Bulls vs Blazers
1 Kasım 04.00 Kings vs Raptors - NbaTv
1 Kasım 04.30 Clippers vs Spurs
1 Kasım 04.00 Kings vs Raptors - NbaTv
1 Kasım 04.30 Clippers vs Spurs
Nba'de sakin bir gece daha. 3 maç var. Gecenin en dikkat çekici maçı Portland-Chicago maçı olacak. NbaTv'de Kings ve Raptors arasında çekişmeli bir maç izleyeceğimizi öngörebiliriz. Günün son maçında dün gece Mavericks karşısında kötü bir mağlubiyet alan Clippers evinde Spurs'u ağırlayacak. Geceye Blazers maçıyla başlar Spurs maçıyla bitiririz tabi ki yine uyku problemi yaşamazsak...
Haftanın Oyuncuları: Rondo&Gasol
Nba'de ilk haftanın oyuncuları belli oldu. Oyuncular geçtiğimiz sezonun iki finalistinden çıktı. Batı'da Lakers'ın forveti Gasol olurken Doğu'da ise sezona müthiş bir giriş yapan Celtics guardı Rondo haftanın oyuncusu seçildi.
Sezona 3 galibiyetle başlayan Lakers'ta Gasol oynadığı 3 maçta 25.3 sayı 10.3 ribaunt 5 asist 2 blok ortalamaları ile mücadele etti ve bir uzunun yapabileceği her katkıyı oyunda gösterdi ve Batı'da haftanın oyuncusu seçildi. Rondo ise asist konusunda lige muazzam bir giriş yaptı. 3 maçta 50 asist barajına ulaştı genç guard ve bir maçta yaptığı 24 asistle dikkat çekti. Sayı bakımından hala istenilen seviyede olmasa da ribauntlara verdiği katkı bir guard için fazlasıyla önemli. 10.7 sayı 6.3 ribaunt 16.7 asist ve 2 top çalma ortalamaları ile haftayı kapattı ve haftanın oyuncusu seçildi.
31 Ekim 2010 Pazar
Nets 78-101 Heat (Big 3'ün Gecesi)
Lige iyi bir başlangıç yapan ekiplerden biri olan New Jersey Nets evinde Miami Heat'i konuk etti. Big 3'ün başarılı bir maç çıkardığı akşamda Heat galibiyete rahat uzandı. Maçın dördüncü periyodu formaliteden oynanırken 101-78 ile maçı kazanan Heat üst üste 3.galibiyetini almış oldu.
Maça Bosh'u kullanarak başlayan Heat hücumda ilk dakikalarda Bosh odaklı sayılar buldu. Ama bu bana Orlando'nun Howard odaklı oynamasını anımsattı. İlk üç-beş hücum top Bosh'a inerken sonralarında unutuldu Bosh. Buna rağmen zaman zaman hücumda sorumluluk alan Bosh 18 sayısını 8/10 isabetiyle buluyor ve hücum konusunda mesaj veriyordu. İşin savunma kısmındaysa rakibin en önemli silahlarından olan Lopez gibi hüum gücü yüksek birini savunma göreini üstleniyordu Bosh. Ancak savunması hiç bir zaman belli bir sertliğe gelememiş olan Bosh ilk çeyrek Lopez'in 11 sayısına izin verdi. Wade hücumda fazlasıyla etkiliydi ve skorerliğinin yanında ribaunt ve asistleriyle de katkı verdi. İlk çeyrek hücumda yüzdeli oynayan ve Nets'i Lopez dışında durdurmayı başaran Miami 11 sayı farkla öne fırlıyordu.
İkinci çeyrekte geçtiğimiz yıllarda Cavs tarafından görüdüğümüz organizasyonları gördük. James ve Ilgauskas kaynaklı hücumlarla bu çeyreğe de iyi başlıyordu Heat. Ilgauskas'ta kısa sürede 8 sayıya ulaşıyordu. Benchten bir önceki Orlando maçında da iyi katkılar getiren Ilgauskas bu maçta da etkisini hissettiriyordu. İkinci yarıda da basketlerine devam eden Lopez'in yanı sıra Favors'ta benchten önemli katkı veriyordu. Nets ilk devre boyunca attığı 42 sayının 23'ünü Lopez&Favors ikilisinden buluyordu, yani uzunlarından. Şu istatistiği görünce Dampier'ı ne akla hizmet istemediğimizi bir kez daha gözden geçirmek gerek.
Devreyi Heat 58-42 ile 16 sayı farkla önde kapatıyordu. Hücumda sorun yaşamayan Heat'in savunmadaki tek zaafından sayı üretmeyi başaran Nets farkın daha da çok olmasını önlüyordu. İlk devre boyunca Heat, Harris'in sahne almasına izin vermedi. Onun yerine benchten gelen Terrence Williams 8 sayısı ile katkı veriyordu. Miami ise benchten Ilgauskas ve James Jones'tan katkı alıyordu. Wade-James ve Bosh toplamda 41 sayıya imza atarken 14/19 gibi yüksek isabet oranı ile oynuyorlardı.
İkinci yarı oyunu rölantide götüren Miami skor bulması gerektiği an buluyor rakibin farkı azaltmasına izin vermiyordu. Harris üçüncü çeyreğin başlarında biraz kıpırdar gibi oldu ama gerisini getiremedi. Heat son çeyreğe büyük bir farkla 24 sayı ile önde girdi. Son çeyreği tamamiyle 'gabarage time' olan maçta Wade-Bosh ve James son periyot oyuna girmedi. Arroyo sayılarının büyük bir kısmını bu bölümde buldu. Rotasyon dışında olan ve son 3 dakika oyunda olan Chalmers-Magloire ve Stackhouse üçlüsü son 3 dakika yerine son çeyreğin tamamında oyunda olabilirdi denenmek amacıyla.
Sonuç olarak Miami zorlanmadan kazandı. Zorlanmadan kazandı ama kazanırkende bir çok s.o.s vermedi değil. Öncelikle Bosh'un pota altında zayıf kaldığı apaçık ortada. Lopez bu maçta Nets biraz olsun oyunun içinde olsa hayatının ekmeğini yerdi. Bosh'un maç boyu sadece 1 -yazıyla bir- ribaunt alması da açıklanacak bir olay değil. Hepsini geçtim rakibe 19 hücum ribaundu ile 19 kez fazla hücum etme fırsatı tanıdık. Bu tip hataları başka takımlar havada kapar, dikkatli olmak lazım.
Maça Bosh'u kullanarak başlayan Heat hücumda ilk dakikalarda Bosh odaklı sayılar buldu. Ama bu bana Orlando'nun Howard odaklı oynamasını anımsattı. İlk üç-beş hücum top Bosh'a inerken sonralarında unutuldu Bosh. Buna rağmen zaman zaman hücumda sorumluluk alan Bosh 18 sayısını 8/10 isabetiyle buluyor ve hücum konusunda mesaj veriyordu. İşin savunma kısmındaysa rakibin en önemli silahlarından olan Lopez gibi hüum gücü yüksek birini savunma göreini üstleniyordu Bosh. Ancak savunması hiç bir zaman belli bir sertliğe gelememiş olan Bosh ilk çeyrek Lopez'in 11 sayısına izin verdi. Wade hücumda fazlasıyla etkiliydi ve skorerliğinin yanında ribaunt ve asistleriyle de katkı verdi. İlk çeyrek hücumda yüzdeli oynayan ve Nets'i Lopez dışında durdurmayı başaran Miami 11 sayı farkla öne fırlıyordu.
İkinci çeyrekte geçtiğimiz yıllarda Cavs tarafından görüdüğümüz organizasyonları gördük. James ve Ilgauskas kaynaklı hücumlarla bu çeyreğe de iyi başlıyordu Heat. Ilgauskas'ta kısa sürede 8 sayıya ulaşıyordu. Benchten bir önceki Orlando maçında da iyi katkılar getiren Ilgauskas bu maçta da etkisini hissettiriyordu. İkinci yarıda da basketlerine devam eden Lopez'in yanı sıra Favors'ta benchten önemli katkı veriyordu. Nets ilk devre boyunca attığı 42 sayının 23'ünü Lopez&Favors ikilisinden buluyordu, yani uzunlarından. Şu istatistiği görünce Dampier'ı ne akla hizmet istemediğimizi bir kez daha gözden geçirmek gerek.
Devreyi Heat 58-42 ile 16 sayı farkla önde kapatıyordu. Hücumda sorun yaşamayan Heat'in savunmadaki tek zaafından sayı üretmeyi başaran Nets farkın daha da çok olmasını önlüyordu. İlk devre boyunca Heat, Harris'in sahne almasına izin vermedi. Onun yerine benchten gelen Terrence Williams 8 sayısı ile katkı veriyordu. Miami ise benchten Ilgauskas ve James Jones'tan katkı alıyordu. Wade-James ve Bosh toplamda 41 sayıya imza atarken 14/19 gibi yüksek isabet oranı ile oynuyorlardı.
İkinci yarı oyunu rölantide götüren Miami skor bulması gerektiği an buluyor rakibin farkı azaltmasına izin vermiyordu. Harris üçüncü çeyreğin başlarında biraz kıpırdar gibi oldu ama gerisini getiremedi. Heat son çeyreğe büyük bir farkla 24 sayı ile önde girdi. Son çeyreği tamamiyle 'gabarage time' olan maçta Wade-Bosh ve James son periyot oyuna girmedi. Arroyo sayılarının büyük bir kısmını bu bölümde buldu. Rotasyon dışında olan ve son 3 dakika oyunda olan Chalmers-Magloire ve Stackhouse üçlüsü son 3 dakika yerine son çeyreğin tamamında oyunda olabilirdi denenmek amacıyla.
Sonuç olarak Miami zorlanmadan kazandı. Zorlanmadan kazandı ama kazanırkende bir çok s.o.s vermedi değil. Öncelikle Bosh'un pota altında zayıf kaldığı apaçık ortada. Lopez bu maçta Nets biraz olsun oyunun içinde olsa hayatının ekmeğini yerdi. Bosh'un maç boyu sadece 1 -yazıyla bir- ribaunt alması da açıklanacak bir olay değil. Hepsini geçtim rakibe 19 hücum ribaundu ile 19 kez fazla hücum etme fırsatı tanıdık. Bu tip hataları başka takımlar havada kapar, dikkatli olmak lazım.
31 Ekim - Nba'de Bu Gece
31 Ekim 19.00 Nets vs Heat
31 Ekim 21.30 Clippers vs Mavericks
1 Kasım 01.00 Thunder vs Jazz - NbaTv
1 Kasım 03.30 Lakers vs Warriors
31 Ekim 21.30 Clippers vs Mavericks
1 Kasım 01.00 Thunder vs Jazz - NbaTv
1 Kasım 03.30 Lakers vs Warriors
Nba'de pazar geceleri erken maçlarıyla dikkat çeker. Bizde gündüz gözüyle maç izlemiş oluruz. Heat-Nets maçı ile perde açılıyor. Güzel maç olacak. Nets'in lige iyi başlaması Heat'in merak edilen performansı vs vs... Staples Center'da iki maç var bu gece. Önce Clippers-Mavericks sonrasında Lakers-Gsw. Günün dikkat çeken maçıda Jazz ve Thunder arasında. Kuzeybatı konferansının iki takımı önemli bir maçta karşı karşıya.
Cavs 104-107 Kings (Evans Galibiyete Götürdü)
Bir maç izledik ama birbirinden farklı iki devre ve iki oyun vardı sahada özellikle Cavaliers için. İlk devrede atılan 67 sayı biraz olsun şutların girmesi ve yüksek yüzdeli oyuna bağlıydı ancak ikinci devre hücumda zorlanan zıt bir grafik çizen Cavaliers bu 24 dakikada sadece 37 sayı -yani ilk devrenin yarısı kadar- buluyor ve maçı kendi elleriyle rakibe teslim ediyordu.
Tabi bu maçı sadece Cavs'ın kötü oyununa bağlamak olmaz. Cavs ilk devre çok iyi oynarken de ikinci yarı dökülürken de Kings her dakika basketbolun doğrularını uygulamaya çalışıyor, sistem içinde hücum ediyordu. Zaten ilk yarının görüntüsüne bakacak olursak devreyi 14 sayı geride kapatan bir takımı eleştirebiliriz ancak Sacramento eleştirilecek bir oyun oynamıyordu ilk devre boyunca. Cavaliers şanslı olan taraftı çok yüzdeli oynadılar ve skorda bir anda öne fırladılar.
Üçüncü çeyreğe 14 sayıda geride başlayan Kings doğru basketboluna devam etti. Savunma dozajını biraz olsun arttırması ve Cavs'ın yüzdesinin düşmesiyle beraber 14 sayılık fark eridi. Kings periyot bitmeden öne geçiyor ve son çeyreğe de 2 sayı üstünlükle giriyordu. Byron Scott oyuna müdahale anlamında bu anlarda zayıf kalırken maç sonrası da korkunç bir çeyrek yaşadıklarını dile getiriyordu. Cavaliers geçtiğimiz sezon LeBron benche geldiğinde bu isimler ile skorda sıkıntı çektiğini hepimiz biliyorduk. Yine bu sıkıntıları yaşadılar. Ama artık LeBron'un bu takımda olmadığı ve kazanmaları için savaşmaları gerektiği gerçeğine inanmalılar. Gibson benchten gelerek önemli bir katkı verdi ve liderlik rolünde bu maç takımı taşıdı ancak yetmedi.
Diğer tarafın lideri Evans'a bakacak olursak komple bir yıldıza dönüşmüş durumda Evans. Kings'de Martin'in olduğu dönemler Martin sadece skora katkı yapıyor diğer alanlara pek katkı veremiyordu. Cılız olduğundan da kimi maçlarda çabuk sindiği de oluyordu. Evans'ın çaylak yılında gösterdiği gelişimle beraber Kings Martin'den vazgeçti ve takımı Evans'a emanet etti. Evans'da bu güveni boşa çıkarmayan performanslar ortya koyuyor. Bu maç kritik anlarda sahne aldı 21 sayı attı ama önemli olan 7 ribaunt 6 asist ile takımına yaptığı diğer katkılar. Kings'de çaylak isim Cousins'de ışık verenlerden. İçeri driveları ile rakip pota altını zorlayan Cousins double-double yaparak maçın kazanılmasında önemli bir etkendi. Sezona iyi bir giriş yaptığını da göz önüne alırsak Kings kumaşı iyi olan bir çaylağı daha takıma kazandırmış diyebiliriz.
Kritik anlar demişken Kings'in dikkat etmesi gereken konulardan biri de bu olmalı bence. Son 5 dakika kala Kings 105 sayıya ılaşmıştı. Yani son beş dakika maçın en kritik anlarında sadece -yazıyla iki- sayı bulabildi Kings. Karşısında Cavaliers değil de daha dirençli eli yüzü düzgün bir takım olsa şu maçı kazanamayabilirlerdi.
Cavaliers'ı bu maçta her ne kadar iki devre baz alındığında zıt bir oyun ortaya koymuş olsa da ortaya konulan mücadele ve istekli oyun dolayısıyla beğendim. Byron Scott'ta bu kısıtlı kadrodan en iyi verimi almaya çalışıyor. J.J Hickson gibi potansiyeli olan bir forvet ile önemli işlere imza atabilirler, sonuçta uzun süredir beraber oynamaya alışkın bir takım Cavaliers.
Ve son olarak... Ben Cavaliers'ı güzel formalarıyla bilirdim lan. Nba'in en kötü forması bence onların iç saha formasıdır şu an...
Parker 4 Yıl Daha Spurs'te
Bu off-season LeBron ve bir çok yıldızın takım değiştirmesinin yanına gelecek yıl Knicks'in kurmayı hedeflediği takım da konuşuluyordu. Knicks'in hedefleri dahilinde Spurs'un yıldız oyuncusu Tony Parker'da vardı ve gelecek yaz kontratı bitecek olan Parker'ın free-agent olarak New York yolunu tutacağı hatta oyuncu olan eşinden de bu yönde baskı geldiği söyleniyordu. Kontrat uzatma döneminin kapanmasına kısa bir zaman kala Parker ile anlaşmaya varan Spurs 4 yıl 50 milyon dolar karşılığında Spurs'te kaldı. Ginobili ve Jefferson'un kontratını uzattıktan sonra Parker ile anlaşma konusunda soru işaretleri bırakan Spurs oyuncusunu bırakmadı. Sonuçta buraya çömez bir halde geldi ve 3 yüzüğü takımla beraber aldı. Bir de kariyerine Nba Finaller Mvp'si ünvanını ekledi. Spurs'te Parker'a güvendiğini verdiği bu kontratla gösterdi. Ha kontratı Parker hak ediyor mu işte o şüpheli. Parker gibi bir oyuncunun daha yüksek bir kontrat almasını beklerdim.
30 Ekim - Nba'de Bu Gece
30 Ekim 02.00 Hawks vs Wizards
3o Ekim 02.30 Knicks vs Blazers
30 Ekim 02.30 Cavaliers vs Kings
30 Ekim 03.00 Grizzlies vs Woles
30 Ekim 03.00 Pacers vs Sixers
30 Ekim 03.00 Bulls vs Pistons
30 Ekim 03.30 Bucks vs Bobcats - NbaTv
30 Ekim 03.30 Spurs vs Hornets
30 Ekim 03.30 Rockets vs Nuggets
3o Ekim 02.30 Knicks vs Blazers
30 Ekim 02.30 Cavaliers vs Kings
30 Ekim 03.00 Grizzlies vs Woles
30 Ekim 03.00 Pacers vs Sixers
30 Ekim 03.00 Bulls vs Pistons
30 Ekim 03.30 Bucks vs Bobcats - NbaTv
30 Ekim 03.30 Spurs vs Hornets
30 Ekim 03.30 Rockets vs Nuggets
Cumartesi gecesi yine kalabalık bir program var önümüzde. Denver-Houston maçını izlemeyi düşünüyorum o maça kadar da Bulls-Knicks ve Sixers maçları arasında dönüşüm yapabilirim. Cavs-Kings maçı çekişmeli olacaktır. Dün gece zorlu bir maçtan çıkan Pistons'un zorlu Bulls deplasmanında direnemeyeceğini düşünüyorum. Spurs-Hornets gecenin zevkli karşılaşmlarından olacaktır özellikle lige çok iyi başlayan bir Hornets sahadayken.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)