Detroit Iverson'lu ilk maçında Nets'e kaybettikten sonra çok çabuk toparlanarak üst üste 3. galibiyetini aldı. Özellikle yenilgisiz Lakers'a karşı alınan galibiyetin anlamı büyük elbette. Yarın akşam Suns'u da devirirlerse Pasifik turunu kayıpsız geçmiş olacaklar.
Lakers'ta Kobe'nin 30 şutu düşündürücü cidden. Zaten Lakers'ın çokta iyi olmadığı bu maçta zorlamalardan kaçınsa ve topu biraz daha paylaşsa yararlı olabilirdi. Detroit oldukça iyi günündeydi ve geri dönmek bir hayli zor olurdu ama bir direnç göremedim Lakers cephesinde. Fisher'da bulduğunu atmış yani..
Lakers öncelikle namağlup ünvanını kaybederken ilk kez bu sezon 100+ sayı gördü potasında. Hücum'dan çok savunmanında kötü olduğunu gösteren bir kanıt.
Dallas cidden çok kötü. Dün gece Orlando Magic tam anlamıyla bir takım görüntüsünde değild ibence ama çıkıp deplasmanda Dallas'ı yenmeyi başardılar. Üst üste gelen beşinci yenilgileri ve bir an önce toparlanmaları gerek. Bu bir toparlanma maçı olabilirdi onlar için ama ne yazık ki kaybettiler. Önlerindeki fikstürde Rockets maçı dışında pek zor gözükmüyor şu an için..
Dallas maça iyi başladı. Dirk ile özellikle Magic'i baya bi zorladı. Buna kaşın Magic rezalet hücumlar üretiyordu. Hücum bile denemez ya topu getirip şut atıyorlardı. Farkta açıldı bir hayli ama buna rağmen geri dönp kazanmayı bildiler. Dallas dün deBulls karşısında öne geçmesine rağmen kaybetmişti bu gece de hemen hemen aynısı oldu.
Bir de Magic adına Hedo 6 faulle oyundan çıktığında maç kritik bir noktadaydı ancak Orlando buna rağmen hücumlarda sekteye uğramadı. Hedo olmadan Pietrus'un kritik katkıları ile ayakta kaldılar ve maçı kazandılar.
Portland-Hornets maçına bakacak olursak NbaTv dün gece yine iyi bir seçim yapmış. İyi bir maç izledik. Cidden iyi maçtı ama. Portland'ın son dönemdeki formu ile Hornets gibi ibr takımın karşısına çıkınca maç tadından yenmiyor.
Paul yine olağan üstü bir maç çıkarttı ama maçın kahramnı şüphesiz Posey oldu. Kritik anların adamı olduğunu gösteren Posey son çeyrekte el yakan dakikalarda Portland potasına iki üçlük göndererek maçın kazanılmasında büyük payı vardı. Chandler kötü bir gece geçirdi ama o da savunmada gösterdiği çaba ile takımını ayakta tuttu.
Son günlerin formda ismi Roy Blazers cephesinde yine son topları kullanan isimdi. İki üçlükte yolladı ama yetmedi. Özellikle bir tercihi vardı ki maçı direk Hornets'e getirdi. 3 sayı gerideyken zorlama bir şut ile West'in üzerinden üçlük denedi. Yapılacak iş değildi maç sonunda. Portland'da Oden kariyerinin en iyi maçını oynayarak ilk double-double'ını gerçekleştirdi. Şükürler olsun sonunda onu izleyebiliyoruz ama izlerken de her an sakatlanacakmış hissi uyandırıyor bende.
Suns-Kings maçına bakacak olursak ..Amare nasıl bir maç sonu oynamış öyle. Önce yaklaşık bir 5 saniye kala orta mesafeden basketi gönderiyor. Ardından savunmada Hawes'i bloklayarak maçı takımına getiriyor.
Hill'de oldukça verimli olmuş yine onnuda son dakikalarda kritik bir şutu vardı. Shaq büyüksün
Pacers'ta dün gece kötü bir yenilgi aldı. Bir ara 34-8 ile öne geçtiler ancak oradan Phila'nın geri dönüşüne izin verdiler. Elton Brand Miller vs maça felaket başlamıştı ama Sixers'ın geri dönüşü ile onlarda ritimlerini buldu ve Sixers sonu heyecan içinde geçen maçı geriden gelerek kazanmasını bildi.
Miami'de evinde Wizards'ı geçmeyi bildi. Şu kısa center konusuna değinmek istiyorum. Sezon başında böyle bir tercih ile oynayacağımızı duyduğumda pek onaylamadım ama şu güne kadar gördüm ki Haslem hücum alanında oldukça verimli ve savunmada da hiçte fena değil. Magloire'ın yokluğunda uzun rotasyonunda mutlaka olması gereken iki isim Blount ve Anthony ise maçın sonunda anca oynayabiliyorlar. Radikal bi seçim Spoelstra'dan ama şu güne kadar oldukça iyi işledi.
Savunmamızın kötü olduğu anlarda Cook'tan bulduğumuz dış sayılrla rakibin dengesini bozduk ve farkın kapanmasını engelledik. Özellikle Chalmers-Quinn ikilisinin aldığı dakikaların oranı oldukça iyi. Ben Quinn'in daha verimli olduğuna inansam da Chalmers'ın ilk beş bşalaması onun gelişimi için oldukça faydalı bir durum.
Wade yine oyun sıkıştığında sahne aldı ve maçı kopardı. Bunun dışında Beasley'de ilk periyottan itibaren oldukça verimli oynadı. Zaman zaman benche gelse ve süresinin bir kısmı Cook ve Quinn arasında paylaşılsa da oda en büyük silahlarımızdan biri.Yine Marion 12 sayı 12 reb gibi istatistikler tutturdu ama maça katkısı bu istatistiklerden fazlaydı. Oda oldukça iyi bir maç çıkarttı ve rahat bir galibiyet elde ettik.
Şu an hiçte fena bir konumda değiliz. 5-4 gibi bir galibiyet/mağlubiyet'imiz var. Doğu'da play-off yapabilmek için %50 'lik galibiyet yüzdesi yeterli hemen hemen. Şu an kısmen iyi gittiğimizi söyleyebilirim. Almamamız gereken yenilgiler aldık ama kaybettiğimiz maçların da içindeydik. Son ana kadar kovaladık ama sonuç üretemedik. Genç bir takımız zamanla oturacak bir taım şeyler..
Knicks dün gece iyi bir hücum performansı sergileyerek Thunder'ı geçti. Zach bir iki maç daha şöyle oynasa da iyi bir pakete gönderseler. Talibi de çok yazın bir hayli dedikodu vardı hatta bu sene bile baya dedikodu çıkıyor. Knicks zaten maçı baştan sona önde götürdü. Özellikle Nate'in şut ritmi de gayet yerindeydi dün gece.
Billups maçın başındao ldukça etkiliydi. Özellikle hücum da iyi katkılar verdi. Maçın sonlarına doğru da ipi koparan isimlerin başındaydı takımda. Melo ile birlikte oldukça iyi gözüktüler şu ana kadar.Denver gerçekten ciddi bir takım olmuş.
Boston'da geri dönüşünü yaptı ve maça ortak oldu yanılmıyorsam 80'li bir skorda dengedeydi maç ama o dakikadan sonra skordan da anlaşılacağı üzere Boston hiç verimli olamamış.
Rockets-Spurs'e karşı maçı nasıl verdi anlamak zor. 5 dakika kala 75-65 önde olan Rox maçı 77-75 kaybeden yine Rox. İzlemedim amçı ama çok kötü bir finish yaşadıkları açık. Hele ki son ştu Artest ile kullanmaları hepten götürmüş maçı.
15 Kasım 2008 Cumartesi
14 Kasım 2008 Cuma
Fortis Türkiye Kupası
Bu hafta daha iyi anladım ki , grup sistemi çok kötü bir sistem kupa için . Bomboş geçen maçlar takımlar arasında büyük çekişme yoksa . Tek şanslı takımlar küçük takımlar oluyor ama küçük takımlar kazansın diye böyle bir organizasyon yapmaya gerek var mı ? Kupa maçları içinde üç maç izledim bu hafta . Trabzonspor - Beşiktaş maçı dışında zevk veren maç yok . O maçın zevk vermeside belli zaten . Ne zaman oynansa zevkli , çekişmeli bir maç olur . Galatasaray - Kayserispor maçına bakıyoruz , seyirci yok , oyun yok . Bursaspor - Ankaragücü maçına bakıyoruz , seyirci yok , oyun yok . Açıkcası izlerken uykum geldi her iki maçıda . Trabzonspor maçında ise sesim gitti , stattaydım her zamanki gibi ...
13 Kasım 2008 Perşembe
Suns vs Rox: Meydan Muharebesi
Ne desem boş şimdi şu konu hakkında. Video'yu önce bi izleyin diyeyim de sonrası ise muamma. Ortalık çorba olmuş. Tekrarlarda görüyoruz ki olayı tetikleyen adam Barnes ama olayın içinde de en çok dikkat çeken adam mahallemizin abisi Shaq. Geleni geçeni savuruyor bir tarafa ( Bknz: Yao/T-Mac) İşin garibi de kavgada Artest yok..
Yao Artest geldiğinde ''Kimyamızı bozmasın da..'' gibi söylemler etmişti. İşin kimyası nasıldır bilemem de Artest geldi geleli kavgalarla anılıyor takım. Pre-season'da da T-Mac'in Boston maçında bir oalyı vardı yanılmıyorsam.
Neyse videoya bakın bi siz...
Yao Artest geldiğinde ''Kimyamızı bozmasın da..'' gibi söylemler etmişti. İşin kimyası nasıldır bilemem de Artest geldi geleli kavgalarla anılıyor takım. Pre-season'da da T-Mac'in Boston maçında bir oalyı vardı yanılmıyorsam.
Neyse videoya bakın bi siz...
Nba - 12.11.08
Dün gece NbaTv çok yerinde bir maç seçimi yapmış gerçekten. Şöyle bir bakınca Rox-Suns Hornets-Lakers gibi ağız sulandırıcı iştah açıcı maçlar var ama Boston-Hawks maçındaki çekişmeyi heyecanı cidden diğerlerinde bulamazdım.
Uyur uyanık maçın ikinci yarısını izlemeye başladım. Kumanda elimde sıkılırsam kapatırım diye bekliyor ama sıkılmak ne kelime maç o kadar güzel ki yorgunlukmuş uykuymuş hepsi bir tarafa Pierece'ı Joe Johnson'u izlemek ayrı bir tarafa. Maç bir gitti bir geldi.. Atlanta harbi gümbür gümbür geliyor. Namağlup girdiler sezona birçokları gelip geçici bir şey olarak gördü bleki ama şu takım gerçekten iş yapacak. Bu maçtada oldukça iyi direndiler. Bir kısma kadar da önde götürmüşler maçı. Son dakikalar ise ayrı bir heyecan fırtınası anlatamam bile.
Pierece'ın 0.5 saniye kala attığı basketin ardından keşke maç bitmese dedim ama ne yazık ki bitecekti. Hawks o 0.5 saniyede basket bulsa da bitecek bulmasa da. Nitekim bulamadılar ve maçı Boston kazandı ama gerçekten seyir zevki olarak üst düzey bir maçtı. Dershaneye gideceğim birazdan ama muhakkak akşam gelince adam akıllı tekrarını izleyeceğim.
Dün gecenin adamıda kesinlikle Howard olmalı. Adam neler yaptı öyle ya Oklahoma karşısında. Neti açıp box'a baktığımda yanlış falan mı yazılmış diye iki üç site birden kontrol ettim.
30 sayı 19 ribaunt 10 blok.. Yok artık Dwight Howard demeliyiz artık. İnsanüstü bir performans.
30 sayı 15 ribaunt 10 blok barajını Olajuwon'dan sonra bir maçta geçen ilk oyuncu oldu. İnsansı yaratık seni..
Greg Oden'da sakatlıktan dönüş yaptı ve dün Heat karşısında 16 dakika forma giydi. Bir daha sakatlanmasın da izleyelim şu adamı.
11 Kasım 2008 Salı
Mehmet Okur Türkiye'de
Mehmet Okur takımdan izin alarak Türkiye'ye döndü. Babası Abdullah Okur'un aniden rahatsızlığı nedeni ile Türkiye'ye dönen Mehmet Okur'un takıma tekrar ne zaman döneceği hakkında bir bilgi verilmedi.
Abdullah Okur 2 hafta önce yoğun bakımda imiş ama sonrasında özel odaya çıkartılmış. Geçtiğimiz akşam yeniden rahatsızlanmış. Kendisine acil şifalar diliyoruz. Bir an önce iyileşir de Mehmet'i formda bir şekilde izlemeye devam ederiz.
Dirk Ezdi Geçti
10 Kasım 2008 Pazartesi
İnenler-Çıkanlar #2
Bu hafta İnneler-Çıkanlar Pazartesi'ye sarktı derbi dolayısıyla. Başlayalım hemen.. Buyrun..
Çıkanlar
Atlanta Hawks: Nba'de namağlup iki takımdan biri konumunda şu an Atlanta Hawks. Beş galibiyet aldılar ama bu beş galibiyeti de öyle tırt takımlara karşı değil play-off potasında sene sonunda olacak olan takımlara karşı aldılar. Öncelikle Orlando, Sixers ve Raptors'un yanında Batı'dan bir de Hornets eklendi kervanlarına. Dün de zayıf Okc'yi geçmeyi bildiler. Dolu dizgin geliyor Atlata..
Boston Celtics: Geöen hafta Bulls maçını izledim Boston'un. Savunma ile nasıl maç kazanılır gösterdiler. Yine dün gece Detroit'i müthiş bir savunma ile geçmeyi bildiler ve Doğu'da belkide şu an için en iyisi onlar. Hafta içinde Batı'nın güçlü ekiplerinden Rockets'i de devirerek önemli bir galibiyet almışlardı.
Utah Jazz: Her ne kadar namağlup unvanlarını dün gece New York'ta bırakmış olsalarda oldukça iyi bir hafta geçirdi takım. Takımın bir numaralı guardı Deron'un sakatlığı sebebiyle olmayışına rağmen lige 5-0 gibi oldukça iyi bir giriş yapan Utah özellikle hafta içinde grubunda bulunan Portland ile Oklahoma'yı yenerek avantaj elde etti. Utah önümüzdeki hafta kısa bir Doğu turnesinde olacak.
Cleveland Cavaliers: Son 4 maçından galibiyetle ayrıldı Cavaliers. Gerçi bunda yıldız isim LeBron'un etkisi büyük ama yine de oynadıkları oyun ve basketbolları ile umut verdiler. Dallas ve iki Bulls galibiyeti önemliydi takım için. Üst üste gelen bu dört galibiyet ile takım Merkez grubunda da tepeye çıktı.
Joe Johnson: Hawks'ın eli ayağı konumunda Joe Johnson. Takımının şu an ligi namağlup götürmesinde en çok payı olan oyunculardan biri. Son Oklahoma maçında 25 sayısı ile galibiyeti getirirken yine bu hafta içinde oynanan Toronto ve Hornets maçlarında takımının istatistik bakımından başını çeken oyuncuydu.
Carlos Boozer: Boozer Utah'ın lige 5-0 başlamasında en büyük katkı veren oyunculardan biri. Deron'un olmayışı gözleri tamamen ona çevirmiş durumda ve o da şu ana kadar oldukça verimli oluyor pota altında. En azından geçen seneki o berbat görünümü yok Boozer'ın.
Mehmet Okur: Boozer'ın yanında Memo'nun da katkılarını es geçmek olmazdı. Geçtiğimiz hafta her maçı çift haneli skorlarla bitiren Memo takımının ihtiyacı olduğu anda sahneye çıktı ve gayet verimli bir hafta geçirdi. Takımın evinde oynadığı Portland maçında da 22 sayı 9 ribaunt ile galibiyetin mimarıydı Memo.
Brandon Roy: Roy geçen hafta neler yaptı öyle anlatmak mümkün değil. Portland için bugün ve yarın en büyük güvence Brandon Roy. Öncelikle haftanın belkide Nba'de yılın en iyi 10 maçı arasında gösterilebilecek bir maç olan Rockets maçına gidelim. Son saniyelerde topu kullanmaktan çekinmeyen Roy son çeyrek ve uzatmada oynadığı oyunlarla oyunun bu alanında da ne denl ibaşarılı olduğunu gösterdi. Akabinde oynanan Wolves maçında da son toplar hep onun elindeydi. Böyle bir güveni olması Roy için oldukça önemli.
LeBron James: LeBron'un istatistikleri dahi onu anlatmaya yeter. 28.1 pts 8.9 reb 7.0 ass 1.7 stl 1.0 blk.. İnsan şöyle bir bakınca 'vaay be' diyesi geliyor. LeBron geçen hafta yine oldukça iyi performanslar çıkarttı. Chicago ile oynanan iki maçtada rakip potaya 41 sayı atan James asist ve ribaunt öynünden de katkı vemreye devam etti. Bu sene onun yılı olabilir...
İnenler
Minnesota T.Wolves: Wolves ligin ilk maçı olan Sacta maçını kazandı ancak onun arkasından gelen beş maçlık bir yenilgi serisi var. Al-Jeff dışında olumlu bir katkı da göremiyoruz takımda. Son maçlarda biraz olsun Miller kıpırdandı ama yine birşey çıkmadı Wolves'ten. Yine de Spurs-Okc-Portland gibi takımları zorlamaları ve maçların son toplara kalması ilerki günler için umut olabilir.
San Antonio Spurs: Şu iki haftalık dönem geçtikten sonra düşündüğüm şey şu oldu. Acaba Spurs'u çıkışta görebilecek miyiz bu sezon? Yani gidişe bakılırsa oldukça zor. Parker-Duncan ve sürpriz katkılarıyla Mason odaklı bir takım Spurs ki Parker'ın da sakatlanması ile işleri iyice zorlanacak şu içinde bulunduğumuz dönemde. Bu hafta Dallas ve Heat'e kaybeden takım adeta ıkınarak Wolves'ten bir maç aldı.
Golden State: Baron Davis'in üzerine bir de Ellis'in sakatlığı eklenince zaten sıkıntı yaşayacağını düşündüğümüz takım neredeyse sadece Biedrins ile ayakta duruyor. Maggette zaten haftayı sakat geçirdi. Jackson'un ise sağı solu belli değil ama hakkını vermek laızm bu seneye iyi başladı. Bir Biedrins'in çabaları var ama o da yetmiyor takıma.
Randy Foye: Yani izlediğim için konuşuyorum. Haftayı o kadar kötü geçirmemiş olabilir ama Oklahoma maçında 0/10 gibi rezalet bir şut yüzdesiyle oynadı. Takıma da çok verimli olduğu söylenemez şu an için. Bir an önce kendini toparlaması gerek.
Andre Iguodala: Geçen sene 19 sayı ortalaması ile oynayan Iguodala bu sene hiç o performansının yanınay aklaşamıyor. Tamam takımda Brand gibi biri var ve oyun planlarını elbet ekleyecek ama Iguodala bu takımda sanki fazlalıkmış gibi gözüküyor. Aldığı kontratın hakkını da veremedi şu iki haftalık sezon başında. Şut yüzdesi son dönemde kötü fazlaca top kaybı yapmaya bşaladı. Olumlu anlamda takıma verdiği şeyler çok az..
Çıkanlar
Atlanta Hawks: Nba'de namağlup iki takımdan biri konumunda şu an Atlanta Hawks. Beş galibiyet aldılar ama bu beş galibiyeti de öyle tırt takımlara karşı değil play-off potasında sene sonunda olacak olan takımlara karşı aldılar. Öncelikle Orlando, Sixers ve Raptors'un yanında Batı'dan bir de Hornets eklendi kervanlarına. Dün de zayıf Okc'yi geçmeyi bildiler. Dolu dizgin geliyor Atlata..
Boston Celtics: Geöen hafta Bulls maçını izledim Boston'un. Savunma ile nasıl maç kazanılır gösterdiler. Yine dün gece Detroit'i müthiş bir savunma ile geçmeyi bildiler ve Doğu'da belkide şu an için en iyisi onlar. Hafta içinde Batı'nın güçlü ekiplerinden Rockets'i de devirerek önemli bir galibiyet almışlardı.
Utah Jazz: Her ne kadar namağlup unvanlarını dün gece New York'ta bırakmış olsalarda oldukça iyi bir hafta geçirdi takım. Takımın bir numaralı guardı Deron'un sakatlığı sebebiyle olmayışına rağmen lige 5-0 gibi oldukça iyi bir giriş yapan Utah özellikle hafta içinde grubunda bulunan Portland ile Oklahoma'yı yenerek avantaj elde etti. Utah önümüzdeki hafta kısa bir Doğu turnesinde olacak.
Cleveland Cavaliers: Son 4 maçından galibiyetle ayrıldı Cavaliers. Gerçi bunda yıldız isim LeBron'un etkisi büyük ama yine de oynadıkları oyun ve basketbolları ile umut verdiler. Dallas ve iki Bulls galibiyeti önemliydi takım için. Üst üste gelen bu dört galibiyet ile takım Merkez grubunda da tepeye çıktı.
Joe Johnson: Hawks'ın eli ayağı konumunda Joe Johnson. Takımının şu an ligi namağlup götürmesinde en çok payı olan oyunculardan biri. Son Oklahoma maçında 25 sayısı ile galibiyeti getirirken yine bu hafta içinde oynanan Toronto ve Hornets maçlarında takımının istatistik bakımından başını çeken oyuncuydu.
Carlos Boozer: Boozer Utah'ın lige 5-0 başlamasında en büyük katkı veren oyunculardan biri. Deron'un olmayışı gözleri tamamen ona çevirmiş durumda ve o da şu ana kadar oldukça verimli oluyor pota altında. En azından geçen seneki o berbat görünümü yok Boozer'ın.
Mehmet Okur: Boozer'ın yanında Memo'nun da katkılarını es geçmek olmazdı. Geçtiğimiz hafta her maçı çift haneli skorlarla bitiren Memo takımının ihtiyacı olduğu anda sahneye çıktı ve gayet verimli bir hafta geçirdi. Takımın evinde oynadığı Portland maçında da 22 sayı 9 ribaunt ile galibiyetin mimarıydı Memo.
Brandon Roy: Roy geçen hafta neler yaptı öyle anlatmak mümkün değil. Portland için bugün ve yarın en büyük güvence Brandon Roy. Öncelikle haftanın belkide Nba'de yılın en iyi 10 maçı arasında gösterilebilecek bir maç olan Rockets maçına gidelim. Son saniyelerde topu kullanmaktan çekinmeyen Roy son çeyrek ve uzatmada oynadığı oyunlarla oyunun bu alanında da ne denl ibaşarılı olduğunu gösterdi. Akabinde oynanan Wolves maçında da son toplar hep onun elindeydi. Böyle bir güveni olması Roy için oldukça önemli.
LeBron James: LeBron'un istatistikleri dahi onu anlatmaya yeter. 28.1 pts 8.9 reb 7.0 ass 1.7 stl 1.0 blk.. İnsan şöyle bir bakınca 'vaay be' diyesi geliyor. LeBron geçen hafta yine oldukça iyi performanslar çıkarttı. Chicago ile oynanan iki maçtada rakip potaya 41 sayı atan James asist ve ribaunt öynünden de katkı vemreye devam etti. Bu sene onun yılı olabilir...
İnenler
Minnesota T.Wolves: Wolves ligin ilk maçı olan Sacta maçını kazandı ancak onun arkasından gelen beş maçlık bir yenilgi serisi var. Al-Jeff dışında olumlu bir katkı da göremiyoruz takımda. Son maçlarda biraz olsun Miller kıpırdandı ama yine birşey çıkmadı Wolves'ten. Yine de Spurs-Okc-Portland gibi takımları zorlamaları ve maçların son toplara kalması ilerki günler için umut olabilir.
San Antonio Spurs: Şu iki haftalık dönem geçtikten sonra düşündüğüm şey şu oldu. Acaba Spurs'u çıkışta görebilecek miyiz bu sezon? Yani gidişe bakılırsa oldukça zor. Parker-Duncan ve sürpriz katkılarıyla Mason odaklı bir takım Spurs ki Parker'ın da sakatlanması ile işleri iyice zorlanacak şu içinde bulunduğumuz dönemde. Bu hafta Dallas ve Heat'e kaybeden takım adeta ıkınarak Wolves'ten bir maç aldı.
Golden State: Baron Davis'in üzerine bir de Ellis'in sakatlığı eklenince zaten sıkıntı yaşayacağını düşündüğümüz takım neredeyse sadece Biedrins ile ayakta duruyor. Maggette zaten haftayı sakat geçirdi. Jackson'un ise sağı solu belli değil ama hakkını vermek laızm bu seneye iyi başladı. Bir Biedrins'in çabaları var ama o da yetmiyor takıma.
Randy Foye: Yani izlediğim için konuşuyorum. Haftayı o kadar kötü geçirmemiş olabilir ama Oklahoma maçında 0/10 gibi rezalet bir şut yüzdesiyle oynadı. Takıma da çok verimli olduğu söylenemez şu an için. Bir an önce kendini toparlaması gerek.
Andre Iguodala: Geçen sene 19 sayı ortalaması ile oynayan Iguodala bu sene hiç o performansının yanınay aklaşamıyor. Tamam takımda Brand gibi biri var ve oyun planlarını elbet ekleyecek ama Iguodala bu takımda sanki fazlalıkmış gibi gözüküyor. Aldığı kontratın hakkını da veremedi şu iki haftalık sezon başında. Şut yüzdesi son dönemde kötü fazlaca top kaybı yapmaya bşaladı. Olumlu anlamda takıma verdiği şeyler çok az..
Fenerbahçe 4-1 Galatasaray
Maç öncesi yine her zamanki gibi heyecan yüksekti en azından bende öyleydi. Maç öncesi atmosferini yaşayamadım dershanedeydim. Eve geldim iki dakika atıştırıp kuruldum Tv'nin karşısına. Tribünde yine organizasyon var. The Lord Of İstanbul yazıyor tribünde. Ne güzel bir mesajdır o.. Bu arada bu mesajı da bir Fenerbahçeli olarak yazıyorum. Taraflı olabilir biraz.
Maç başladı ama golüde kalemizde görmemiz bir oldu. Noluyoruz derken Selçuk imdadımıza yetişti. Önce sağdan gelen köşe vuruşunda tehlike yarattı ve sinyali verdi ancak Emre Aşık ikinci kornerde yine onu bıraktı ve Selçuk güzel bir vuruşla topu ağlara yolladı. Zaten şu derbilerde golden sonraki dakikalar her iki taraf içinde önemli. Bir takım golü bulmanın rahatlığındayken diğer takım ise bir an önce golü bulup durumu kurtarmaya çalışır.
Alex'in olmadığı belliydi kadroda bunun üzerine kadro tahminlerinde Emre ilk 11 başlıyordu. Josico ve Selçuk'u bir arada oynatmak radikal bir seçimdi Aragones'ten. Üstüne bir de bu sezon 90 dakika oynamamış Deivid. Orta sahaya şöyle bir bakınca hücum gücü yönünden kötü gözüküyordu ve hafta içindeki maçı hatırlayınca bu maçtada mı kapanacak bu takım yahu dedirtiyordu. Ama beni yanılttı Fenerbahçe orta sahası. Selçuk hayatının futbolunu oynadı belki de. Josico'da geldi geleli ilk kez kendini gösterdi bu derbi maçında. Lincoln ve Arda'yı da baya baya kilitledi Fenerbahçe. Bir zaman geçtikten sonra sinirler bu oyuncularda hat safhadaydı. Deivid ise sezon başında ayağının kırılmasına rağmen kırılan ayağı ile 90. dakikada çok şık bir gol atıyordu. Bu sene 90 dakika oynamayan biri için bu dakikada böyle bir güçte olmak cidden önemli.
Galatasaray'da ikinci yarı başında yapılan değişikliği anlamadım. Baros'u sağda başlatarak bir hata yaptın Skibbe'de Ümit'i ne diye sahadan çekersin. Orayı karıştıracak edecek tek isim o belkide takımda. Nonda çok mu faydalı oldu yada LigTv'de duyduğum kadarıyla hastalığı nedeni ile haftada en fazla 70 dakika oynaması gereken Kewell'mı ? Manasız değişiklikler.. Ki zaten Galatasaray hiç hazırlanamamış bu maça. İki gün önce Benfica maçında izlediğim takım bu mu dedim izlerken. Şut atmaktan aciz. Şöyle maça bakınca bütün toplarda Fenerbahçe'nin önünde mi kalır demeyin. Galatasaray topa hamle yapmaktan acizdi. Fenerbahçe komple bir takım görüntüsündeydi dün. 3-1'den sonra oldukça hareketli bir defans uygulaarak Galatasaray dahil tüm izleyenleri şaşırttı. Ama bu takım bunları yapabiliyor işte. Fenerbahçe'nin 3-1'den sonra kapandığı anlarda da bir üstünlüğü olmadı Galatasaray'ın. Baskı altına dahi alamadılar Fener'i. Üstüne Güiza'nın mutlak şekilde kaçırdığı pozisyon dahil bir çok kontra atak yakaladı Fenerbahçe o dakikadan sonra.
Maç zaten bitmişti ya 3-1'den sonra Deivid'in muhteşem golü de üzerine kaymak oldu. Maç sonunda ise taraftar ve futbolcular oldukça neşeli bir şekilde galibiyeti kutladı. Taraftar zaten harikaydı yine dün gece. Gerek maç öncesi yaptıkları şovları ile gerekse maç içinde tezahüratlarda fazla aşırıya kaçmadan oldukça seviyeli bir şekilde takımlarını destekleyip maç izlemeleri.
Fenerbahçe ihtiyacı olan bir galibiyet aldı. Yine Kasım ayında farklı bir Galatasaray galibiyeti ile.. Umudum bu maçtan sonra çıkışa geçmemiz..
Antonio McDyess
Geçtiğimiz hafta gerçekleşen Iverson-Billups takasının fiyat dengeleme açısından pakete dahil edilen ismiydi McDyess. Takas sonrasında işin kokusu çıkmış ve McDyess'ın takasın ardından serbest kalacağı ve bir ay sonra tekrar takımına geri döneceği dedikoduları ortlıkta dolanmaktaydı.
Denver cephesi ise önce kesin bir tavırla McDyess'tan yararlanacağız tipinde açıklamalar gelmiş ancak hafta sonu oyuncunun serbest olduğunu açıklamışlardı. McDyess'da istediğini almış oldu böylece zaten kendisi de her ne kadar etik olmasa da ben bu takımda oynamam diyordu.
McDyess'ın peşinde şimdi sadece Detroit yok hemen hemen bir çok takım var. En azından şampiyonluk yarışında olan çoğu takım için pota altına onun gibi bir takviye fena olmaz. McDyess abimiz çıkmış demiş zaten şampiyonluk yaşayabileceğim bir takımda oynamak istiyorum diye. Ne olur ne olmaz bilinmez ama büyük ihtimal bir ay sonra yeniden Auburn Hills'te görebiliriz onu.
9 Kasım 2008 Pazar
Nba - Gecenin Maçları
Bir hafta sonu gecesi daha ayaktaydık ve Nba heyecanını yaşadık. Gecenin en önemli maçı şüphesiz Cleveland-Chicago maçıydı. Lebron'un son zamanlardaki çıkışı -Çıkış derken geçen akşam 41 atan bir adamı izleyecektim geldi dün gecede attı- ile iyice merak ettiğim maçlardan biriydi. Chicago'nun deplasman karnesi pek iyi olmasada evinde oynadığı 3 maçta yenilgi görmemişti. En büyük güvencesi şüphesiz salonlarıydı ancak LeBron o güveni yıktı geçti maçı getirdi takımına.
Bulls en büyük silahı olan atletik ve hızlı oyuncuları ile transition hücumlardan yararlandılar maç boyunca. Özellikle Rose'un hızlı basketbolu ile karşı alana çabuk top geçiren Bulls Cavs savunması yerleşmeden gerek boş şutlar gerekse de Nocioni'nin dün gece bir hayli haşır neşir olduğu ceza üçlükleri ile Cavs'ın canını fazlasıyla yaktılar. Sete set kaldıklarında ise gözler Gordon'u aradı Bulls'ta.
Cleveland'ın ise hücumda üç alternatifi vardı. Öncelikle uzundan gelen perdeleme ile James ve Mo-Williams boalı alana penetre ediyor. Bulls oyuncularının yardım getirme çabalarından faydalananıp topu boştaki arkadaşlarına veriyorlar. Zaman zaman Lebron yapı faktörü ile pas vermeden potaya yükleniyor elbette. Bir ikincisi ise genelde Lebron'un arkasına oyuncuyu alıp ufak ufak pota altına yaklaşması ve sayıyı bulması. Yardım durumunda ise pas kanalı ile boş bir oyuncu bulunuveriyor. Bir diğer alternatif ise elbette James.
Bunun dışında dün Iglauskas zayıf Bulls pota altında oldukça etkiliydi. Oyuna sonradan giren ve agresifliği ile oyuna yeni bir boyut katan Varejao'da dün Cavs adına etkili olan isimlerdi. Bulls'ta Gordon özellikle ilk çeyrek fevkalade bir performans sergiledi ancak maçın geneline yayamadı performansını. Deng'de ilk çeyrek kötüydü ancak sonradan açıldı. Rose'a gelince elbet pişmesi lazım ama şu maçta daha tecrübeli bir Hinrich olsa son anları böyle kötü oynamazdı Bulls.
Portland-Minnesota maçıda heyecanlıydı. Fazla izleyebilme şansım olmasa da Minnesota özellikle ilk yarıda Al-Jeff ve benchten gelen McCants ile etkili olup Portlan'ı zor duruma itmişti. İlk yarının son dakikasında atağa geçen Portland Roy ile beraber ilk yarıyı fazla farkla bitirmedi. İkinci yarıda yine Roy önderliğinde oyuna tutulan Portland'da Batum ve Alridge'ın iyi oyunu da görülüyordu. Rudy Fernandez'i dün çok beğenmesem de kritik işlerew imza attı yine İspanyol oyuncu. Roy yine son hücumlarda eli titremeden top kullandı.
Bu gidişle Portland'ın oynadığı tüm maçlar son topa kalmaya aday maç olacak.
Heat ise deplasmanda Hornets'e konuk oldu. Wade yine olağan üstü bir performans sergilese de bu akşam yanında başka önemli bir katkı gelmedi. Paul ve West önderliğinde iyi bir maç çıkartan Hornets rahat bir galibiyet elde etti. Zaten bütün maç boyunca öndelerdi.
Nets-Pacers maçını da ikinci yarı biraz izledim. İlk yarı Carter 20 sayı bulmuş ve Nets oldukça rakibini zorlamaktaydı Harris'in olmayışına rağmen. Karşı tarafta ise Granger'ın oldukça kötü bir şut yüzdesi vardı. İkinci yarı ile beraber özellikle Daniels ve Tj'in etkili oyunlarıyla kontrolü eline alan Pacers'ta Granger kaçırmaya devam etsede çaktırmadan 23 sayı yollayıverdi rakip potaya. Özellikle Tj Ford'un çok yönlü oyunu görülmeye değerdi.
Magic evinde Wizards'ı rahat geçti. Maçı izlemedim ki zaten izlenecek tarafı da yoktu. Orlando ilk yarıdan geri dönülmesi bir hayli zor olan bir farkı yakaladı. Ee rakip Wizards olunca bu geri dönüşe de imkan olmuyor. Howard etkiliydi pota altında oldukça iyi rakamlar elde etmiş.
Suns ise deplasmanda zorlansa da Bucks'u mağlup etmeyi bildi. Shaq yıldızlaştı maçta 29 sayı 11 ribaunt ile. Son günlerin formda ismi Amare fazla etkili gözükmese de serbest atışlarıyla 24 sayı yolladı Bucks potasına ve galibiyette önemli bir rol oynadı.
Pazar günü İnenler-Çıkanlar yapacaktım. Hala daha yapacağım. Geç kalktım ve birazdan dershaneye gideceğim, akşam malumunuz derbi var. Derbiden sonra oturup İnenler-Çıkanları yazarım..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)