2 Ekim 2010 Cumartesi

Nba Media Day: Kuzeybatı






Wallace'a Rağmen Grizzlies


Grizzlies takımı Gm'liği Chris Wallace'a emanet edildiğinden beri bu takımın off-season'da ya da sezon içinde yaptığı hamleleri anlayabilen çıkmadı. Wallace'ın keskin tercihleri kimi zaman çok eleştrilse de kimi zaman iyi birer hamle olarak geri döndü. Son dönemin en çok konuşulan takaslarından birine imza atarak Gasol'u takımdan yollayan Wallace, Iverson ve Zach kumarını oynayıp Zach'i takıma kazandıran isim de aynı zamanda.

İşte böyle bir adamla kontrat yenileyerek off-season'a girdiler ve biraz cümbüş olacağı belliydi. İlk cümbüş ortamı off-season'da Rudy Gay'e maksimum kontratın verilmesiyle sağlanmış oldu. Rudy Gay gibi takımı tek başına taşıyacak kapasiteye henüz ulaşamamış ve yapabilecekleri belli bir oyuncuya maksimum kontrat vermek, hem de sınırlı free-agent bir oyuncu iken bu kontratı vermek Chris Wallace'ın işi olduğunu fark ettiriyor. Memphis'in geleceğini emanet edip maksimum kontratı alabilecek tek oyuncu var şu takımda o da Mayo'dur.

Memphis ayrıca off-seson'da takıma Tony Allen'ı kattı. 3 yıllık bir kontratla takıma katılan Allen'ın gelmesi yine kafaları karıştırdı. Gasol ve Randolph'un arkasına üçüncü bir uzunu bulamayan Memphis yönetimi forvet rotasyonunu doldurmakta hiç problem yaşamıyor. Ama yine de 3 yıl 10 milyon dolarlık kontrata ve savunması ile de ön planda olan Allen'ı takıma katmak Rudy Gay'in o (muazzam!) kontratından sonra gayet iyi gelmiş olmalıdır.


Pg - Conley / Vasquez
Sg - Mayo / Henry
Sf - Gay / Allen / Young
Pf - Zach / Arthur
C - Gasol / Thabeet / Haddadi

Geçtiğimiz sezon belli dönemlerde yakaladıkları çıkışlarla çok can yakan Memphis ekibinde takım performansının yanında günlük performanslarında çok etkili katkısı oluyordu. Takım olmayı becerebildiklerinde zaten problemleri yok. İki iyi uzuna sahipler ve kısaları da yabana atılır türden değil o yüzden bir sürpriz bekliyorum Grizzlies takımından ancak becnhe bakınca fazlasıyla eksiklik görüyoruz. Draftta seçilen Vasquez ve Henry önemli iki oyunu ve guard pozisyonunu sağlam almak adına yapılan olumlu bir terih.

Uzun rotasyonuna bakacak olursak geçen yıl beklemediği bir şekilde yüksek verimle oynayan Zach Randolph Memphis için çıtayı yükselten isimlerden biri olmuştu. Randolph ve Gasol'un beraberlikleri uyumlu bir şekilde devam ederse Memphis bu sezon önemli işlere imza atacaktır en azından play-off'u sonuna kadar kovalayacaklardır. Zach'in aksine kendini gösteremeyen Thabeet'in bu sezon artık kendi oyununu bulması ve Nba'e yabancı olmadığını göstermesi lazım. Haddadi bu yaz Dünya Şampiyonası'nda takımı adına olumlu oynadı ve önemli istatistiklere imza attı. Süre aldıkça değeri de artacaktır.

Sonuç olarak Memphis geçen seneki dağınık kadro ve oyun yapısı ile dahi benim dikkatimi çekmişti ve şimdi play-off yapabileceklerini düşünüyorum. Takım olabilirlerse bir çok şeyi başarabilirler. Tabi bir de Rudy Gay'in aldığı kontratı hak ederek oynaması gerekecek bu sezon :)

30 Eylül 2010 Perşembe

Paul'e Bir Şans Daha


New Orleans Hornets süper bücürü Chris Paul ile önemli hedeflere doğru yola çıkmıştı. Ancak istenilen başarı düzeyi bir türlü yakalanamadı. Tyson Chandler&Chris Paul ortaklığı ile yakalanan sinerji ile iyi basketbol oynuyorlardı, daha sonra David West'in skorer kimliği ön plana çıktı ve Chandler gözden çıkarıldı... Bu şekilde küçük rotasyon değişiklikleri ile başarı kovaladı Hornets ama olmadı...

Sezon başında koç Byron Scott'un yerine Morty Williams getirildi. Yıllarca San Antonio'da Popovich'in yanında en altından en üstüne her kademesinde çalışmış ve daha sonra da Portland'a giderek McMillan'ın yanında yardımcı antrenörlüğe devam etmiş olan Williams koçluk deneyimini yaşayacak. Oyuncu ilişkileri yardımcılık döneminde üst düzeyde olan ve birebir oyuncularla ilgilenip sorunlarını çözen ve basketbollarını geliştiren Williams'ın Hornets'e de bu konuda önemli şeyler katacağına inanıyorum.

Aslında Hornets cephesinde yaz başından beri konuşulan büyük bir konu vardı. Paul'un takası. Geçtiğimiz sene Paul'un sakat olduğu dönemde draft seçimi olan Collinson steal bir seçim olduğunu göstererek oynadı. Paul'un yokluğunda komutayı eline alan Collinson ilerde büyük bir yıldız olacağının sinyallerini verdi. Elinde patlamaya hazır Collinson gibi bir isim varken bir de ligin elit guardlarından Paul'u kadrolarında bulundurmak fazla lüks kaçacaktı ki takas için tercih edilen Collinson oldu. Ki ellerinde takasta kullanabilecek oyuncular arasında da en iyilerinden biriydi. Biraz mecburiyetten Collinson takas edildi ve takım sonuna kadar Paul'e emanet edildi.


Peki Collinson ve Posey'in karşılığında gelen Ariza? Trevor Ariza geçtiğimiz yıl büyük bir patlma yaptı. Rol oyuncusundan skorer bir kimliğe bürünen Ariza Houston'da geçen sezon en dikkat çekici isimlerden biriydi. Hornets gerek Paul'u takımda tutabilmek gerekse Batı'da üst sıraları zorlayabilecek seviyede bir takım oluşturabilmek adına Ariza'yı takıma getirdi. İlk beşe Peja'nın üstüne getirilebilecek önemli bir oyuncu olan Ariza aynı zamanda oyunun savunma kısmında da rakip skorerler açısından büyük bela olacaktır. Ariza'nın özellikle geçtiğimiz yıldan kalma alışkanlıklarından kurtulması gerekiyor hem takım başarısı hem de takım içindeki bireysel başarısı için. Paul ve West'in takımına geldi ve şut konusunda takımda 3.isim olacak. Top elimde olmalı geyiklerine girmez işini yaparsa takım için çok çok önemli olacaktır.

Pg - Paul / Pargo
Sg - Thornton / Belinelli / Green
Sf - Ariza / Peja / Pondexter
Pf - West / Alexander
C - Okafor / Gray

Takım kadrosuna bakacak olursak Paul yine 35-40 dakika civarında süre alacaktır. Takıma yeni katılan Green sürpriz katkılar verebilir. Bunun dışında draft seçimi Pondexter belki Collins kadar olmasa da steal bir seçim olarak karşımıza çıkabilir. Pota altı açısından tehlikeli bir takım görünümünde Hornets. West ve Okafor'un aynı takımda olması hem hücum hem de savunma özellikleri açısından birbirlerini tamamlayan bir uzun kombinasyonuna sahip olduğunuz anlamına geliyor. Bu açıdan hem Hornets hem de başarı isteyen Paul şanslı gözüküyor ama bu kadroyu kullanmak önemli olan.

Şubat'a kadar Paul'un takas ihtimalleri, söylemleri artacak muhtemelen. Hatta şu durumda yani Ariza'nın takıma katılışından bile memnun olmayabilir Hornets. Her ne kadar eldeki çekirdek kadro elle tutulur bir şeyler içerse de getiğimiz yıllarda da benzer kadrolarla hüsranlar yaşadılar ve bunun tekrar olması durumunda Paul takımdan bedelsiz olarak dahi ayrılabilir Bu yüzden hamlelerini doğru yapmalı ve doğru basketbolu oynamaya dikkat etmeli Hornets. Eldeki Paul'u kaçırmamak ve Batı'da play-off takımı olabilmek için.

29 Eylül 2010 Çarşamba

Nba Media Day: Merkez






Jackson'ın Hakkı 3'tür


Basketbolu takip etmeye başladığım yıllarda Hidolu Kings'e yaptıklarından sonra Shaq'ın gidişiyle Gasol'ün gelişi arasında "Oh olsun, canıma desin" tarzında birkaç sene geçiren sonrasındaysa arka arkaya 3 final ve arka arkaya 2 şampiyonluk gören Lakers, bu sezonun da en büyük 3 şampiyonluk adayından biri. Geçen yıl Play-Off her tur bir vites daha artıran Kobe-Gasol-Bynum üçlüsüün yanındaki tecrubeli kadroyu muhafaza ederek üstüne ufak tefek eklemeler yapan Lakers'ın bu sezon da finale ulaşıp ulaşamayacağı büyük merak konusu.


Lakers geçen sezonu NBA Finali 7. maçında kupayı kaldırdıktan sonra aktif sayılabilecek bir yaz dönemi geçirdi. Kobe'nin ameliyatı, Fisher ve Farmar'ın kontratlarıyla ilgili çıkan sorunlar, Phil Jackson'ın Three Peat aşkına kontratında fedakarlığa gidip gitmeyeceği sorunsalı, gelenler, gidenler derken LA'de yaz, New York'taki kadar aktif geçti.

Öncelikli sorunlar son iki sezonun Finaller MVP'si Kobe'nin ameliyatı ve koç Phil jackson'ın kontratıydı. İkisi de olumlu sonuçlandıktan sonra sırada Farmar ve Fisher ile anlaşmak vardı. Farmar takımla anlaşamayıp liderlik özelliklerini (!) gösterebileceği Nets'e giderken, 2010 Play-Off'larının Sheed ile birlikte en önemli X-Factor'ü Fisher ile anlaşıldı. Farmar'ın yerine Blake takıma eklenirken, bir sürpriz sayesinde takıma katılan Matt Barnes ve veteran uzun Theo Ratliff deeklenen diğer isimler oldular.

Eklenenlere kısaca bakmak gerekirse, üçünün de sistem içinde faydalı olacak, eksiklere cuk oturan oyuncular olduğunu söyleyebilirim. Yıllardır takımın en büyük sorunu Parker, Fisher, Farmar gibi aşırı istikrarsız oyun kurucularla idare etmek zorunda olmasıydı. Blake'in Farmar'a göre en büyük katkısı beklenen/alınan oranı sanırım. Süper potansiyel falan değil sonuç olarak sadece set içinde gelen boş şutları kullanması ve top çevirmede bütün yükü Kobe'nin üzerinden alması isteniyor. Yaşı kemale ermiş ve sadece Play-Off katkısı için takımda tutulan Fisher'ın normal sezonda takım taraftarlarını ifrit etme olayı da en aza indirildi böylece. Matt Barnes da Artest'i yedekleyecek ilk oyuncu olacak. Geçtiğimiz yıllarda bu işi yürüten Walton'dan daha istikrarlı, daha iyi bir şutu var ve daha ucuza oynuyor. Theo Ratliff ise bir son adam olarak en azından soyunma odasında Mbenga'dan daha çok yararlı olabilecek bir oyuncu. 3 tane orta seviye oyuncu ama üçü de öyle cuk oturuyor ki sistemin açıklarına, Lakers'ın balı da zaten işine tam yarayan parçaları hep alabilmesi. GM başarısı ve şans...

Takım

Blake/Fisher/Brown
Bryant/Vujacic
Artest/Barnes/Walton
Gasol/Odom
Bynum/Ratliff

İlk yazdığım isimlerin beş çıkmasını bekliyorum. Artest'in istirarsızlıktaki istikrarı devam ederse Barnes'ın süreleri -normal sezonda- onun önüne geçebilir. Bynum sakatlık problemleri devam ederse Barnes 4 numaraya kayabilir. Sakatlıklarından birinin etkisinden kurtulmuş ve dinlenmiş bir Kobe Bryant daha verimli olacaktır şutlar açısından bakarsak. Milli takımda ilk 5 oyuncusu olarak dünya şampiyonluğu yaşayan Odom'un da daha verimli olabileceğini söyleyebiliriz. Oyun kurucular hakkındaki fikirlerimi daha önce söylemiştim. Sasha ile Artest'ten kurtulsalar sempatik kadro aslında...

Gelecek Sezon

Lakers yine bir sezonu daha zirve mücadelesi içinde geçirecek. Suns, Thunder, Mavericks, Spurs ve Nuggets gibi takımlarla geçen seneki gibi nefis bir mücadele izleyeceğiz Batı'da. Lakers geçtiğimiz iki sezonun aksine en baştan fark atıp Play-Off'a doğru boylu boyunca uzanabileceğini düşünmüyorum. Batı'nın 1. sırası 2 sezondur olmadığı kadar tehlikede onlar için.

Play-Off'ta ise hedef elbette şampiyonluk. Daha önce 3 tane 3 Peat yapmayı başarmış olan Phil jackson 4. 'nün de eşiğinde. Ama hem kendi konferansları çok çekişmeli olacak hem de Doğu uzun zamandır hiç olmadığı kadar güçlü. Son şampiyonunun zor sezonunu kaçırmayın derim.

27 Eylül 2010 Pazartesi

Dallas'ın Son Şansı

2006 finalini oynayan ve daha sonraki sezon normal sezonu lider bitirip play-off'ta henüz ilk turdan Golden State'e elenen Dallas o zamandan bu yana serbest düşüş modelinde. Takımı bozdular hatta yeni eklemelerle yakta tutmaya çalıştılar ancak bir türlü o eski günlerine dönemediler. Şimdi belki de son bir kurşun için oynayacaklar.

Yaz başlangıcında takımın iki ana problemi vardı. Dampier ve Nowitzki. Takımın yıldız ismi Dirk Nowitzki'nin serbest statüye geçip piyasa kollayacağı belliydi. Dampier'ın yerine ise yeni bir kan aranıyordu ve takasla takımdan yollanan oyuncular arasında yer aldı. Öncelikle Nowitzki'nin takımdan ayrılmasını zaten kimse beklemiyordu. Ancak free-agent olacağı gün gibi ortadaydı Mavs'tan kontrat alabilmek için. 4 yıl 80 milyonluk bir kontrat ile Nowitzki takımda kaldı ve kariyerinin sonuna kadar da muhtemelen takımda kalmaya devam edecekler.

Peki Nowitzki'nin takımda kalması onları nereye kadar taşıyacak? Nowitzki'nin liderliği ve Kidd'in terübesi ile takıma verdiği katkılarla önemli bir ekip olarak karşımıza çıkan Dallas'ta Marion ve Butler gibi silahlar da mevcut. Bunun dışında geçtiğimiz yıl takasla gelen Haywood ile de kontrat yeniledi Dallas. Piyasadaki uzun seviyesine göre Haywood'u takımda tutmak oldukça mantıklı bir hamleydi ki geçen sene takıma dahil olduktan sonra da başarılı performanslara imza atmıştı.

Eric Dampier'in takımdan ayrılacağı ciddi ciddi konuşulmaya başlanmıştı ki Bobcats ile takasa girildi. Chandler ve Ajinca Mavs'ın yeni isimleri olurken Dampier, Carroll ve Najera takımdan ayrılan oyuncular oluyordu. Haywood'un takımda kalması ve Chandler gibi bir uzunun takıma eklenmesi ile Dallas komple bir takım görüntüsüne ulaşmış durumda ancak onları etkileyecek en önemli faktör takımın yaş probleminden gereği form durumları ve sakatlıklar olacaktır.

Pg - Kidd / Beabuois / Barea
Sg - Butler / Terry / Jones
Sf - Marion / Stevenson
Pf - Nowitzki / Ajinca
C - Chandler / Haywood

Takım kadrosuna bakacak olursak Dallas'ın her pozisyonda iş yapabilecek kaliteli bir ismi mevcut. Hem bunların uyumu hem de arkadan geleceklerin verecekleri katkılar önemli olacak. Ve tabi ki şu kadroya bakınca ilk dikkati çeken sağlam pota altı rotasyonu oluyor. Lakers ve Utah'tan sonra bence Batı'da en önemli pota altı rotasyonuna sahip takım Dallas. Böyle korkutucu bir pota altının bir dezavantajı var o da hücum varyasyonları. Ne Chandler ne de Haywood işin o kısmında takıma yararlı olabilecek isimler değiller. İki numara için ben sene içinde takas bekliyorum. Butler ve 6.adam Terry ile bu iş sonuna kadar gitmez oraya muhakkak bir tavsiye şart. Kadroda tek sırıtan bölge 2 numara çünkü...

Gelecek sezon Dallas'ı nerelerde görürüz? İşte asıl sorun bu. Yukarıda belirttiğim gibi form ve sakatlık sorunları ortaya çıkmazsa şu kadro ile en azından Batı'da tur atlamaları gerek. Geçen yıl gibi sürpriz bir şekilde elenmelerini beklemiyorum ilk turdan. Hatta ellerindeki unu ve yağı kıvamında pişirebilirlerse bu kadrodan umulmadık başarılarda ortaya çıkabilir.

26 Eylül 2010 Pazar

Kral Tacını Taktı; Bekle Bizi Play-Off


Milenyumun başlarında Hidayet'in olduğu takım olma ünvanıyla birçoğumuzu NBA ile tanıştıran Sacramento Kings, Rick Adelman'la geçirilen son sezondan beri hiç Play-Off göremedi. Bu yıllarda Vlade Divac, Chris Webber, Peja Stajakovic ve son olarak da Mike Bibby ayrıldı takımdan. Takımın yıldızlığına önce Brad Miller soyundu, sonra da Kevin Martin. Miller bulduğu yere yatarken Martin'se yatacak ameliyat yatağı bulamadı bir türlü, o yataktan bu yatağa dolaştı durdu. Andreas Nocioni, Shareef Abdur-Rahim ve Kenny Thomas gibi isimler dev kontratlarla salary capi epey bir meşgul ettiler. Kevin Martin'in hastane odasında kazandığı yıllık 11 milyon dolar ve geçen sezon bizden para kazanan Larry Hugher de buna ilave edilebilir.

Kings'in geçen sezonlardan en büyük farkıysa bu kontratların hepsinden kurtulmuş olması. Abdur-Rahim, Thomas ve Hughes'in kontratları sona ererken Kevin Martin takas yasağına saatler kala takımdan gönderildi. Takas yasağının bitmesinden hemen sonra yapılan ilk takastaysa Nocioni takımdan gönderilerek salary cap temizliği tamamlanmış oldu. Onun ve Hawes'un karşılığında gelen Dalambert'in de bu yaz sona eren büyük bir kontratı var. Gelecek yıl Kings'in salary capinde çok büyük bir boşluk olacak bu hamlelerle.

Bu hamlelerden sonra Kings'in gelecek yıl için hamle alanının geniş olduğu ve bu yılı pas geçeceği düşünülebilir. Ama bu sezon için umutlar uzun zamandır ilk defa bu kadar yüksek durumda. Geçtiğimiz yılın en iyi çaylağı olan Tyreke Evans bu yıl resmi olarak liderliğe soyunacak gibi görünüyor. Martin'in aksine daha ilk sezonunda tüm dikkatleri üzerine çeken Evans'ın sonunun Martin gibi ameliyathane olmaması en büyük dilek elbette.

Yaz başından beri yapılan hamlelerde drafttan çekilen Cousins ve Whiteside ile Dalembert/ Hawes+Nocioni takası dışında pek de dikkat çeken birşey görünmüyor. Bu takası kısaca inceleyecek olursak; Upuzun kontratıyla takımı kara kara düşündüren, en sonunda bu yaz da takas edilmek istediğini belirtilen Nocioni'den kurtulmuş oldu Kings. Sixers ise takımdaki en büyük açık olan şutör sorununu giderdi. Kings yıllardır bir türlü gelişim gösteremeyen Hawes'u postalayıp yeni draft Cousins'e daha rahat bir yer açan Kings, kontrat sezonu konsatrasyonla daha iyi bir oyun oynaması beklenen Dalembert'ı kaptı. Sixers ise Dalembert'ın yerine yeni pivotunu buldu.

Takım

Udrih
Evans-Garcia-Wright
Casspi-Green
Thompson-Landry
Dalembert-Cousins-Whiteside

Evans'ın ve Wright'ın az buçuk 1 numarayı kıvırabilecekleri malum. Landry pivot pozisyonuna da kayabiliyor nadir de olsa ama ihtiyaç yok gibi görünüyor. Uzun rotasyonu yeterli ama kısaların durumu çok şüpheli. Kontratı aldığı sezonki parlamasını ancak geçen sezon devam ettirebilen Udrih ve takımın yıldızı Evans'ın yedekleri gerçekten çok şüpheli. Takımda Udrih dışında rahat rahat 1 numara oynayabilecek hiçbir oyuncu yok. Evans'ın o pozisyonda zorlandığı çok belliydi geçen yıl. Wright oynar ama zaten yetenekleri sınırlı bir oyuncu. Bunun dışında Evans'ın ilk yedeği Garcia'nın da sağlık durumu yine şüpheli. K-Mart'ın bir kopyası olmaktan kurtulabilirse benchten çok iyi bir katkı yapacaktır.

Uzun rotasyonunda öncelik yine Thompson ve koç Westphal'ın açıkladığı gibi Dalambert'te olacak. Dalembert'in kontrat sezonunda olması ekstra bir katkı vermesini sağlayabilir. Yine de bu takımın sadece ikinci planı. İlk plan Cousins'in benchten gelerek lige ağır ağır ısınması ve Dalembert'in yardımıyla savunmasını biraz daha ilerletmesi. Çok ekstra bir durum olmazsa zaten seneye Dalembert ile kontrat yenilenmeyecek ve Cousins-Whiteside ikilisi ile yola devam edecektir Kings. Jason Thompson'ın geçen yıl hücumuna kattığı orta mesafe şut onun için artı, Landry'ninse benchten getirdiği enerji Rockets günlerinden biliniyor zaten.

Gelecek Sezon

Kings'in sonu ne olacak bilmiyorum ama geçiş sezonu olarak görülse de Nisan'a kadar Play-Off mücadelesi içinde olacağını düşünüyorum. Kısa rotasyonuna koçun nasıl yaklaşacağı büyük merak konusu. Geçen yıl Kevin Martin'in dönüşüyle birlikte rotasyon konusunda epey bocalayan Westphal'un ne yapacağı şahsım adına büyük merak konusu. Ne olursa olsun Tyreke Evans'ın önderliğindeki genç ağırlıklı kadro izleyenlere büyük bir seyir keyfi verecektir. Gelecek Kralların!

Takımın Yıldızı


Not: Wade-LBJ-Bosh üçlemesine Three Kings denmesine de uyuz oluyorum bu arada, Kings adı geçmişken dökeyim içimi...

Boozer Gitti, Kahn Piyangosu Vurdu


Nba'in pota altında en iyi bitiriciliği olan isimlerinden biri olan Carlos Boozer'ın çalışma konusundaki eksikliklerinden dolayı performanslarının bir günü birbirine tutmaması her zaman takımda bir sorun teşkil etmiştir. İki-Üç yıldır takımdan gidecek ilk isim olarak öne çıkan ancak takımda kalıp basketboluna devam eden Carlos Boozer kontratını bitişi ile beraber daha önceden de yaptığı gibi Chicago'ya giderek Utah'tan ayrıldı.

Carlos Boozer'ın gidişi belki Chicago taraftarlarına çok iyi bir haber olarak geldi ama işin garibi Utah taraftarları da Boozer'ın gidişinden memnun olmalılar. Artık nöbetçi golcü kimliğinden sıyrılmak isteyen bir Millsap ile mücadele edecekler. Memo'nun da sakatlığının etkisi ile dört numaraya iyiden iyiye kapak atarsa tek kişilik performanslarını bile görebiliriz Millsap'ın. Ki buna da kumaşı gayet müsait olan bir oyuncu. Boozer'ın gidişi ve Memo'nun da formunu bulana kadarki döneminde Millsap ilk beşteki yerini sağlama alabilir.

Bugün Suns yazısında Amar'e'nin gidişi ile yerine gelen Warrick'in Suns'u aynı seviyelere ulaştıramayacak olmasından bahsetmiştik. Bu yaz aynı duruma düşen takımlardan biri olacaktı Utah Jazz ama tam zamanında Boozer'ın gidişinin ardından imdatlarına Wolves Gm'si Kahn yetişti. Jefferson için Koufos gibi birini ve gelecekteki draft haklarını verdiler. Bedavaya tekrar şampiyonluk için oynayabilen bir kadroyu tekrar oluşturdular. Özellikle bir çok oyuncunun Doğu'ya gitmesi ile Batı'da önemli söz sahibi olabilecek bir takım Jazz...

Boozer'ın yerine Jefferson'u koymak Utah'ı bence daha ilerilere götürecektir. Big-Al tek başına skor üretebilmesinin yanı sıra blok tehtidinin de üst seviyede olması ile Boozer'a nazaran daha komple bir uzun olarak öne çıkıyor. Millsap ile yakalayacağı uyum da bu konuda önemli ancak ikilinin korkulu bir pota altı ikilisi olacağını öngörebilirim.

Utah'ın kadrosuna gelen isimler dışında giden isimlerde mevcut. Korver ve Matthews takımdan ayrılan isimler oldular. Dolayısıyla takımda bir şutör eksikliği göze çarpabilir. Bu konuda da hem şut özelliği hem de pis işleri yapabilecek bir oyuncu olma özelliği ile ortaya çıkan ve Lakers'a çalım atarak Raja Bell'i aldılar. Bell'de belki sezon içinde değil ama sorumlulukların arttığı günlük performansların önem kazandığı play-off döneminde takıma fazlasıyla yardımcı olabilir.

Pg - Deron / Watson / Price
Sg - Bell / Miles
Sf - Krilenko / Hayward
Pf - Millsap / Elson
C - Al-Jeff / Memo / Fesenko

Takım kadrosuna bakacak olursak üç numara da sıkıntı yaşayabilirler sezon içinde ama rotasyonla oraya oyuncu kaydırmaları yapabilirler. Deron Williams'ın varlığı zaten guard bölgesini kurtarırken uzun rotasyonuna bakınca bile bu takımın üst seviyelerde oynaması gerektiğini düşünüyor insan. Ancak üç yıldır Lakers'a denk gelen Jazz play-off yarışında bir adım daha fazla atamadı üç yıldır.

Krilenko'nun bu sezon içinde büyük ihtimalle takasını bekliyorum ki eğer önemli hedefleri varsa bu takası da boş geçmemeleri gerekecektir. Krilenko'nun kontratı karşılığında hem play-off tecrübesi olan hem de kısa sürede takıma katkı sağlayabilecek oyuncuların takıma katılması gerekir. Bu sene en kötü ikinci turu görür diyorum Jazz için ancak Batı Finali şu an biraz sürpriz geliyor. Boozer'ın yerine Jefferson'u koymaları ve Korver gibi bir şutörü kaybetmelerinden dolayı bence hala yerlerinde saymaları kimseyi şaşırtmaz. Ama ne olursa olsun bedavadan Jefferson hamlesi ile günü kurtardılar ve play-off için iddialı bir takım görünümde sezona giriyorlar.

Güneş Yeniden Doğacak Mı?


Geçtiğimiz sezon Amar'e ne zaman takas olacak ya da takımdan ayrılacak diye beklerken takım Batı Finalleri'ne kadar yükselmeyi bildi ve önemli bir başarıya imza attı. Ancak yıldız isimlerinden Amar'e'nin Knicks'e gitmesi ile pota altına yatırım yapan Suns uzun rotasyonunda sayılabilecek üç ismi off-season'da kadroya dahil etti. Hedo'nun da 4 numara olabileceği konuşulmakta...

Öncelikle Amar'e konusundan başlayalım. Her ne kadar Nash ile iyi anlaşsa da gerek basına yaptığı açıklamalar gerekse zaman zaman yarardan çok takıma zarar getirilmesi ile Amar'e'nin değer kaybemeden takas edilmesi gündemde olan bir konuydu her zaman Suns için. Ancak iki sezondur transfer sezonu kapandığında Amar'e takımında kaldı ve play-off'larda Suns forması altında mücadele etti. Geçtiğimiz sezon takımını Batı Finallerine taşıyan isimlerin başında geliyordu Stoudemire. Ancak bu yaz kontratı biten Amar'e takımında kalmayı seçmedi ve LeBron'un da gideceğine inandığı Knicks'i tercih etti. Amar'e'nin gidişinden sonra Suns uzunlara yöneldi ve pota altında doğan boşluğu kapatmaya yönelik hamleler yapıldı.

Yaz dönemi başlangıcında ilk hamleleri Frye'a 5 yıl için 30 milyon dolar verildi. İlk bakışta çok gelebilir bu kontrat ancak geçtiğimiz sezon boyunca Suns sistemi içinde oldukça katkı veren bir isimdi Frye ve her zaman olduğu gibi dış şut atan bir uzun olması onun en önemli avantajı. Suns'ta Frye'ın bu özelliğinden fazlasıyla yararlanıyor ki geçtiğimiz sene yüksek yüzde ile üçlük attığı performanslara tanık olmuştuk. Daha sonra Hakiim Warrick ile anlaşıldı ancak Amar'e'nin ardından verebilecekleri nedir, takımı nereye kadar götürebilir pf pozisyonundaki Warrick asıl sorular bunlar. Piyasadan bulabileceklerinin en iyisini bulmalarına rağmen pozisyon bilgisi çok çok iyi olmayan Warrick ile Suns'un neler yapabileceğini hep beraber göreceğiz.



Dragic geçtiğimiz sezon büyük bir çıkış yaptı. Özellikle Spurs serisinin 3.maçında sergilediği performansı kim unutabilir ki. Dragic'in bu istikrarlı çıkışının devam etmesi sezon sonunda hem onun önümüzdeki sezon yapacakları açısından beklentileri yükseltti hem de Dragic'in bölgesinde oynayan Barbosa'nın gözden çıkarılmasına yardımcı oldu. Barbosa'nın gidişi ile takıma tanıdık bir isim geldi Hidayet Türkoğlu. Yani aslında Dragic'in sezon içindeki olumlu basketbolunun Hidayet'e bir nebze olsun yararlı olduğuna kanaat getirebiliriz. Hidayet'e Toronto'dan sonra Suns forması altında Nash'in yanında mücadele etmek ilaç gibi gelecektir. Nash'in de artık yaşlandığını düşünürsek, Nash'in kenarda olduğu dakikalarda hücumda topu eline alan, sorumluluğu üstlenen yine Hedo olacaktır.

İki sene önce Avrupa furyasına kapılan ve Olimpiakos'un yolunu tutan Childress'te bu sezon Suns forması ile Nba'de mücadele edecek. Aslında Childress hiçte fena bir yıl geçirmedi ve Olimpiakos'u Euroleague'de finale taşıdılar. Hızlı basketbolu benimseyen Olimpiakos'tan Suns'a gelmek onun performansını etkilemeyecektir ancak Nba'in hızlı temposuna tekrar ayak uydurabilmek onu yorabilir. Yine de Childress hamlesi yerinde bir hamledir ve gelecek sezon fazlasıyla ismini duyabiliriz.

Pg - Nash/Dragic
Sg - J.Rich/Janning
Sf - Childress/Hill/Dudley
Pf - Turkoglu/Frye/Clarck
C - Warrick/Lopez

Takıma bakacak olursak geçtiğimiz sezona göre kadro kalitesinde belirgin bir azalma var. Özellikle 2 numarada problem yaşayabilirler ancak Suns gibi hızlı hücum eden takımlarda bunun pek dert olacağını sanmıyorum. Bell'in takımdan ayrılışı onların savunma açısından düşüş yaşamasına neden olacaktır. Play-off döneminde rakip takım yıldızına karşı kullanabilecekleri çok yönlü bir silah olan Bell'i takımda tutmaları gerekirdi. Hidayet'in 4 numarada neler yapacağını bende merak ediyorum ancak kalıplı forvetlere karşı sahanın en kötülerinden de olabilir bazı geceler.

Peki bu takım gelecek sezon ne yapar? Amar'e'yi kaybetmek ile zaten belli başlı hedeflerine ulaşamayacakları kesin. Stoudemire'nin yerine Warrick ile devam etmek takımın hedefleri açısından küçültmeye gitmektir ki bence bu sezon Suns'u Batı Finali'nde falan görecek olursak büyük sürpriz olacaktır benim için. Play-Off takımı kimliğini kaybetmezler ama maksimum ikinci turu görebileceklerini düşünüyorum.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...