30 Ekim 2010 Cumartesi

Heat 96-70 Magic (Mesaj Verildi)

Celtics gibi çok önemli bir maçı kaybeden ve Sixers karşısında da iyi oynamadan kazanan taraf olan Heat'te Magic maçı büyük önem taşıyordu. Gerek Heat'in şu an olana durumu gerekse Magic'in sezon öncesi Heat'e yönelik yaptığı açıklamalar ile maçın önem katsayısı artıyordu. Miami bu maçı kaybetse çatlak sesler yükselmeye başlayacak ve bir çok isim eleştrilecekti. Böyle bir baskı ortamında maça çıkan Miami müthiş bir basketbol ortaya koydu. Savunma ve hücum da çok iyi bir maç çıkartan Miami 3.çeyrek Orlando'yu forse etti ve maçı 96-70 kazanarak ikinci galibiyetini aldı.

Maça Dwyane Wade çok istekli başladı. Hücumda çok hareketli olan ve sürekli potaya drive etme çabasında olan Wade iyi bir maç çıkartacağının sinyalini veriyordu. Maçın hemen başında skorda 8-3 geriye düşen Heat savunmada dozajı arttırarak 15-2'lik bir seri ile skorda öne çıkıoyordu. İlk çeyrek karşılıklı basketlerle devam etti ve 24-24 tamamlandı. İlk çeyrek istekli oyunuyla dikkat çeken Wade ikinci çeyrek hücumda ipleri eline aldı ve Heat'i taşıyan isim oldu. Wade'in dışında James Jones'un kritik üçlükleri Heat'i oyunda tutan etmendi. Orlando'da ise Carter biraz kıpırdandı ancak başına aldığı darbe ile kenara gelen Carter çeyrek sonuna kadar oyuna dönmedi. Devreye Heat 6 sayı farkla 51-45 önde giriyordu.

Üçüncü çeyreğe muhteşem bir başlangıç yapan Miami 14-0'lık seri ile skorda bir anda patlama yapıyor ve farkı 20'ye çıkartıyordu. Wade ve James'ün ürettiği sayılar ile farkı açan Heat savunmasıyla da dikkat çekiyordu. Çeyreğin ortalarında Bosh ve James'in 4er faulle kenara gelmesiyle Wade hücumda takımını tek başına sırtladı ve Magic potasına 12 sayı bırakarak çeyreğin yıldızı oluyordu.

Nba'de çeyrek kıstası olarak genelde 25 sayı gösterilir. Bir çeyrekte rakibi 25'in altında tutuyorsan iyi savunma yapmışşsındır. Miami'nin ikinci devredeki savunmasına ne denir bilemiyorum ama Orlando 24 dakika boyunca sadece 25 sayı bulabildi. Üçüncü çeyrek hücumda yaşanan patlamanın başlangıcı aslında savunmaydı. Savunmada çok hareketli olan ve Howard'a top inmesini önleyen Heat hücumda da yüzdeli oynayınca maçı kazanmayı henüz 3.çeyrekten garantiliyordu.


Dwight Howard maça çok iyi bir başlangıç yaptı. Joel Anthony'ye karşı pota altında üstünlüğü sağlayan Howard hücumda aldığı toplarla verimli oldu. Skor bakımından Orlando'da başı çeken Howard ilk çeyrek dışında bu dominant performansını sergileyemedi. Miami'nin sıkıntılı pota altı rotasyonuna karşı Celtics uzunlarının neler yaptıklarını 3 gece önce görmüşken Howard'dan enfes bir maç çıkarmasını bekliyordum açıkçası ki ilk çeyrek performansı bunun geleceğini gösteriyor gibiydi. Ancak faul problemine girmesi -ki çoğu gereksiz yapılan faullerdi- ve takımını yalnız bırakması hem onun hem de takımının performansını etkiledi.

LeBron James'in ilk iki maçtaki top kayıpları çok eleştrildi. Bu akşam görüldü ki kendini toparlamış. Hücumda oyunu çoğu zaman James kurarken oyunu okuması boş adamı bulması bakımından başarılı bir maçı geride bıraktı. Bu maçta sayı atması gereken oyuncunun Wade olduğu anlaşıldığından itibaren James'in hücumda bir guard görevinde oynayıp asiste yönelmesi maçın içinde etkiliydi. Chris Bosh'a bakacak olursak karşısındaki Lewis her ne kadar kötü bir maç çıkartmış olsa da bu onun iyi basketbol oynadığını örtülemez. Ancak hücumda biraz Bosh'u unutuyormuşuz gibime geliyor.

Son söz olarak Miami benchinden bahsetmek istiyorum. James-Wade ve Bosh ilk olrak biraraya geldiklerinde herkesin ve benim de endişem benchin nasıl şekilleneceği ve nasıl katkı alınacağıydı. Ancak görülüyor ki bench bakımından da sağlam takım olmuş Heat. Haslem gibi hem skora hem de ribauntlara katkı veren bir uzunun yanı sıra dış şutu olan bir başka uzun Ilgauskas benchte bulunuyor. Bunun yanında savunmasının yanında hücumda da üçlük konusunda bolca ekmeğini yediğimiz bir James Jones var. Yine House kenardan gelerek skora önemli katkılar verirken buna bir de eklenen Stackhouse olacak. Arroyo'nun ilk beş başlamasıyla benchten gelmeye başlayan Chalmers dün gece istediği süreyi bulamadı ancak benchte onun gibi birinin olması da sevindirici Heat adına.

Miami oldukça önemli bir maçı daha 3.çeyrekten kazanarak müthiş bir mesaj verdi. İstendiğinde bu takımın nasıl oynayacağını neler yapabileceğini ulusal televizyonda bir çok insana gösterdiler. Orlando'da ise pek çok küçük maçta sahneye çıkan Lewis ve Carter'ın böylesine bir maçta yokları oynaması kimseye sürpriz olmamıştır herhalde...

Günün Performansları


Gecenin en dikkat çekici performansı şüphesiz ki Rondo'nun triple-double'ıydı. 10 sayı 10 ribaunt 24 asist'lik muhteşem bir performansa imza atan Rondo'nun üç maçtaki asist ortalaması da 16.7 olarak göze çarpıyor. Boston'da Rondo'nun dışında Pierce ve Garnett'te double-double yaparak galibiyette önemli katkı sağladılar.

Triple-double seviyesindeki bir performansta Lakers'ın forveti Gasol'den geldi. Suns önünde takımını galibiyete taşıyan Gasol 21 sayı 9 ribaunt 8 asisti ile triple-double'ı kaçırdı. Kobe Bryant ise 25 sayı 7 ribaunt 3 asist ile katkı sağladı. Lakers'tan bahsederken Lamar Odom'dan bahsetmeden geçemeyiz. Lige çok hazır giren Odom 18 sayı 17 ribaunt 5 asist ile muhteşem bir oyun çıkardı.

Geçtiğimiz sezona felaket bir giriş yapan Nets bu sezona yeni kou ile iyi başlayanlardan. Nets'in guard'ı Harris ise iki maçtır takımını galibiyete taşıyan performanslara imz atıyor. Dünde Kings karşısında iyi bir maç çıkartan Harris 21 sayı 10 asist 5 ribaunt ile mücadele etti.

Oklahoma City'de lige iyi başlayan ekiplerden. Chicago karşısındaki performansını beğendiğim Westbrook dün Detroit'e karşı 17 sayı 11 asist 6 ribaunt ile oynadı. Takım arkadaşı Durant ise 30 sayı 8 ribaunt ile galibiyeti getiren isimlerdendi.


Detroit'te Ben Gordon benhten gelerek müthiş bir performansa imza attı. Detroit'in bir ara hücumda tek silahı haline gelen Gordon 32 sayılık bir performansa imza atıyordu ancak takımını galiiyete taşıyamadı. Detroit'te bir diğer guard Stuckey'de 24 sayı 9 asiste imza atmıştı.

Galibiyeti getiremeyen bir diğer isim Iguodala oldu. Evan Turner'ın tutuk kaldığı gecede sorumluluğu eline alan Iguodala, Hawks karşısında 27 sayı 10 asist 6 ribaunt ile mücadele etmesine rağmen bu performansını galibiyet ile taçlandıramadı.

Dampier Rockets'te

Uzun süredir hangi takıma gideceği merak konusu olan Dampier dün gece itibariyle takımını buldu. Miami Heat'in resmen elinden kaçırdığı Dampier Houston ile bir yıl 2 milyon dolarlık kontrata anlaşmış. Dampier hamlesinden sonra Yao'nun arkasında süre alabilecek kaliteli bir uzunu da kadrosuna katan Houston'un kadro konusunda bir sıkıntısının kalmadığı ortada. Artık tek dertleri iyi basketbol oynayıp maç kazanmak olacak. Rockets kadrosu sakatlıklar olmadığı takdirde önemli işlere imza atabilir.

29 Ekim - Nba'de Bu Gece


29 Ekim 02.00 Sixers vs Hawks
29 Ekim 02.00 Nets vs Kings
29 Ekim 02.00 Bobcats vs Pacers
29 Ekim 02.00 Raptors vs Cavaliers
29 Ekim 02.30 Celtics vs Knicks
29 Ekim 03.00 Hornets vs Nuggets
29 Ekim 03.00 Wolves vs Bucks
29 Ekim 03.00 Pistons vs Thunder - NbaTv
29 Ekim 03.00 Heat vs Magic - NtvSpor
29 Ekim 03.30 Mavericks vs Grizzlies
29 Ekim 05.30 Warriors vs Clippers
29 Ekim 05.30 Suns vs Lakers

12 maçlı yorucu bir maç programı olacak bu gece. Programın dikkat çeken ilk maçı Magic-Heat maçı. Büyük üçlü ilk defa taraftarının önüne çıkarken maçın taşıdığı mesaj da haliyle önemli. Heat, Celtics mağlubiyetinin üstüne bu maçta kötü bir sonuç alırsa çatlak sesler yükselmeye başlayacaktır. Bunun dışında Suns-Lakers ve Hornets-Denver maçları günün dikkat çeken maçlarından. Amare'yi kadrosuna katan Knicks ise Celtics deplasmanına çıkıyor. 4 günde 3.maçı olacak Celtics'in. Bakalım yaşlı kadronun yorgunluk belirtisi olacak mı ?

29 Ekim 2010 Cuma

Iverson İlk Pozu Verdi


Geçtiğimiz gün kesin olarak anlaştığı haberi vardı ama ufak prüzler kalmıştı. Herşey halledilmiş ve bu akşam 21.00'da imzayı atmış Iverson. Bu sabah Espn'de haberini geçmişti zaten. Çoğu basketbolsever Beşiktaş'ın ve Beko Basketbol Ligi'nin adını duymuştur böylelikle. Ligimize büyük renk katacağı şüphesiz ortada. Hoşgeldin Iverson...

Hornets Alternatif Forma



Hornets'in yeni sezon alternatif forması...

Warrick ?!?

Jazz 94-110 Suns (Deplasmanda Önemli Galibiyet)


Preseason'da 8-0'lık müthiş bir dereceye imza atmasına karşın bir gece önce ligin ilk maçında Denver deplasmanında +18'lik bir maç sonunda sahadan yenik ayrılan Utah Jazz evinde Suns'u ağırladı. Suns ise ligin ilk maçında kötü bir basketbol sonunda beklemediği bir yenilgi almıştı. Lige kötü giren bu iki takımı karşılaştıran maçta özellikle ikici yarı güzel basketbol vardı. Suns maçın hemen başında skor üstünlüğünü ele geçirdi ve maç boyunca farkı sabit tuttu. Maçtan da 110-94 ile galip ayrılarak Jazz deplasmanında çok çok önemli bir galibiyete imza atıyorlardı.

Maça özellikle Hidayet ile müthiş giren Suns Hidayet'in 4 numarada olmasının avantajlarından faydalanıyordu. Maçın hemen başında boş iki üçlükten isabet bulan Hidayet, Phoenix'i skorda 6 sayı öne taşıyordu. O andan itibaren Suns maç sonuna kadar üstünlüğünü kayetmedi skorda. Hidayet işin hücum yönünde dış şutu olduğu için oldukça faydalı ancak 4 numarada oynadığı için size bakımındna kendisine göre sert ve iri oyunculara karşı mücadele ediyor. Utah maçında da zaman zaman Millsap zaman zaman Krilenko ile baş etmeye uğraşan Hidayet, Portland maçında olduğu gibi yine erken faul problemine girdi ve kısıtlı sürede maçı tamamladı.

Nash belki istatistik bakımından kaybedilen Blazers maçındaki gibi bir performans sergileyemedi ancak maçta kendisine iş düştüğü her anda sahneye çıktı. Özellikle son periyotta kritik basketlere imza attı ve Jazz'ın kıpırdanmaya başladığı dakikalarda rakibi durduran basketleri attı. Nash'in yanında Jason Richardson'da skor olarak düşük kalmış olsa da Suns'un bench desteği maçı kazandıran en önemli etmenlerden biriydi.

Bench katkısı deyince ilk akla gelecek isim Hakiim Warrick olmalı. Çok iyi bir maç çıkartan Warrick benchten gelerek önemli katkılar sağladı ve 18 sayı 11 ribauntu ile double-double'a imza attı. Özellikle Robin Lopez'in faul problemine girmesi ile zaten zayıf olan pota altı rotasyonu iyice darlan Suns'ta oyunda olan Warrick atletikliği ve çabuk ayakları ile Millsap ve Jefferson'a üstünlük sağladı ve kendisinden beklenilenin çok çok üstünde bir katkı verdi. Bunun dışında benchten gelen Frye'da yine dış şutları ile iyi katkı sağladı. Suns'un geçen sene özellikle bench konusunda Dragic ile başlayan genç ve atletik bir beşi vardı. Kadronun hafiften değişmesine ve bir çok yeni parça eklenmesine rağmen bu bench desteğini yine sağladılar gibi gözüküyor. Dragic-Dudley ve Frye'ın dışında takıma yeni gelen Childress ve Warrick'in uyumu ile Suns benchi ile oyunda olduğu zamanlarda dahi önemli işler yapacaktır.

Utah'a bakacak olursak şu maç öncesi en üstün oldukları pozisyon olarak pota altı rotasyonu gösterilirdi. Millsap-Jefferson gibi ikiliye karşı size bakımından oldukça zayıf bir rotasyonu bulunan Suns buna rağmen rakibine bu pozisyonda üstünlük sağladı. Bu iki önemli pota altı silahı ile üstünlük kurmasını beklediğim Jazz ne hücumda ne savunmada Suns'a karşı koyamadı. Geçtiğimiz senelerde Boozer'ın varlığı ile uzunlar arası paslarda oldukça başarılı işlere imza atan Jazz'da bu sene böyle bir organizasyonu çok nadir izledim. Jefferson'un belli başlı hücum varyasyonları olduğunu ve bunların dışına çıkmadığını düşünecek olursak iş genelde Millsap'a kalıyordu ki o da verebileceği maksimum katkıyı sağladı şu kaybettikleri maçta.

Kontrat sezonuna giren ve geleceğini düşünerek son 3 sezonki yattığı uykudan yavaş yavaş uyanmaya başlayan Krilenko bugün Utah'ın en skorerlerinden biriydi. Maça kötü başlamasına rağmen hücumda efektif olmaya çalışan Krilenko'nun yanında maça kötü başlayan bir diğer isim Deron Williams'tı. Ancak Williams üçüncü çeyrek kısa bir süreliğine ritmini bulsa da devamını getiremedi. Deron'un kötü gününde olması Jazz'ı da fazlasıyla etkiledi elbette.

Utah lige oldukça kötü bir başlangıç yaptı iki maçtada potasında 110 sayı gören Utah'ın işin savunma yönünde de yapılacak fazlasıyla işinin olduğunu gösterdi. Bu maçta alınan galibiyetle Phoenix'i de fazlasıyla iyi sayamayız. Onlarda yeni kadrosuyla bir dikiş tutturma çabasında ancak eksik yönleri fazlasıyla çok. Yinede Utah'ın kötü olduğu bir gecede doğrularu yapmaya çalışarak önemli bir galibiyete imza attılar ve zorlu Lakers maçı öncesi morallendiler.

28 Ekim 2010 Perşembe

28 Ekim - Nba'de Bu Gece


29 Ekim 03.00 Wizards @ Magic
29 Ekim 05.30 Suns @ Jazz - Ntv

Nba'de dün geceki 13 maçlık yorucu fikstürün ardından bu gece iki maç var. Bizde uykumuz el verdiğince bu maçları takip etmeye çalışacağız. Wizards ve Magic ilk kez sahaya çıkıyorlar. John Wall'ın ilk maçında neler yapabileceğini merak ediyoruz. Arenas'ın maçta oynayıp oynayamayacağı şüpheli olsa da Wall'ı ve yeni Wizards'ı izlemek keyifli olacak. Gecenin ikinci maçında ise preseason'da müthiş bir grafik çizen ancak dün gece Denver karşısında hezimete uğrayan Jazz ile sezona istediği girişi yapamayan Suns karşılaşacak. Hidayet'in 4 numarada nasıl kullanıldığını -yada kullanılamadığıını- canlı olarak göreceğiz. İki gecedir uykusuzum bakalım bu güzel gecede sona kadar dayanabilirim umarım.

Thunder 106-95 Bulls (Durant&Westbrook A.Ş)

Dünkü Celtics-Heat maçından sonra bu maçı izlemek biraz olsun baş dönmesine yol açıyordu. Yaşlı kadrolardan bir anda gençlerin takımına geçiş yapınca böyle bir etkiye hazır olmak gerek. Bulls ve Thunder yüksek yüzdeli hücumlara imza attılar. Bulls cephesinde Rose'un maçın başında gösterdiği 8 sayı 3 asistlik performans dikkat çekerken nehrin öteki yakasında da Durant'in 8 sayısı vardı. Maçın ilk periyodunda iki takımda hücum basketbolunu ön plana çıkardı ve çeyrek 30-25 evsahibi Thunder üstünlüğü ile geçildi. Thunder'da Durant'ın 12 sayısının yanı sıra bence taıma ivme kazandıran isim benchten getirdiği katkı ile Ibaka oldu. Westbrook'un da her yöne katkı sağlayan istatistiksel performansını da es geçmemek gerek. İlk çeyrek 0 sayı 4 ribaunt 3 asist'e imza attı genç guard. Bulls'a baktığımızda 25 sayının 23'ü üç isim arasında paylaşılmış durumdaydı. Rose-Gibson ve Deng.

Maçın ikini çeyreği ile beraber temsilcimiz Ömer Aşık'ta ilk resmi Nba maçına çıkmış bulunuyordu. Chicago'da ikinci periyotta sahaya çıkan beşte Ömer Aşık vardı. Okc'nin bir iki hızlı hücumu ile farkı açma çabasına karşılık molayı hemen alan Bulls'ta Ömer bu bölümde sadece 2 dakika kalıp oyundan çıkıyordu ama mola dönüşü Bulls 4 sayı bularak farkın açılmasını önlüyordu. İkinci çeyrek Bulls cephesinde Noah'ın etkili oyunları vardı. Savunmada top çalalarıyla takımını hızlı hücuma kaldıran Noah, hücum bölgesinde de sorumluluk almaktan hiç çekinmedi. İki takımda ilk devrenin sonunda 60'a dayanıyordu. Okc devreye 59-54 üstünlükle giren taraftı.

İlk çeyrek gösterdi ki Boozer dönene kadar Bulls'ta yine eline bakılacak tek isim Rose oluyor. Rose'un penetreleri, Rose'un şutları, Rose'un insiyatifi altında Bulls rakibin üstesinden gelmeye çalışıyor. Rose'da ilk devrede Okc potasına 20 sayı göndererek görevini layıkıyla yerine getirdi. Bulls'ta skorun üç oyuncudan fazlasına dağılması da önemliydi devreye girilirken. Okc cephesinde ise en skorer isim 16 sayıyla Jeff Green. O da oldukça yüzdeli bir akşam geçiriyor. Bulls uzunlarına karşı dış bölgeden hücum etmeyi düşünmeside onun için artı puan.

Maçın ikinci yarısını izleme şansım olmadı sadece özetlere bakabilim. İkinci yarısında Bulls'ta Noah'ın muazzam bir performansı var maçı takımına getirmek adına. Bunun yanında Rose ikinci yarı şut kaçırmakla meşgul olunca Noah'ın yanına yardım performansı gelmemiş. Thunder cephesinde ise Durant gerektiği anlarda sahneye çıkarak işi bitiren isim olmuş. En beğendiğim guardlardan biri olan Westbrook ise müthiş bir başlangıç yaptı sezona. Müthiş deliciliği, skor potansiyeli ve patlayıcılığı ile dikkat eken Westbrook maçı 28 sayı 10 ribaunt 6 asist ile noktalamış.

27 Ekim 2010 Çarşamba

Efes Pilsen 79-63 Valencia


Geçtiğimiz hafta Union'a yenildikten sonra bu maçtan çıkacak sonucun Efes Pilsen galibiyetinden başka bir türlü sonuç olmaması gerekiyordu, aksi taktirde temsilcimiz henüz grup maçlarının başında umutlarını ciddi anlamda azaltacaktı. İlk yarıda meydana gelen Skytürk kaynaklı yayındaki gidip, gelmeler temsilcimiz Efes Pilsen'in de iyi başlamamasıyla, acaba yine bir mağlubiyet mi geliyor dedirtmedi değil ancak devamında gelen iyi savunma, takımı oyunun içine sokup rakibini geçmesini sağladı. Maçın sonunda oluşan 16 sayılık fark, Valencia'nın ikinci maçından da 16 fark ile sahadan mağlup ayrılmasını ifade ediyordu.

Savunmada oyun konsantrasyonundan uzak, hücumda bazı anlarda Roberts sayesinde dönen topları da kullanma şansı bulan ama istediği pozisyonları bulamayarak oyuna başlayan Efes Pilsen ilk periyodun yarısında 2-12 geriye düştü ancak bu dakikadan sonra sahaya çok farklı bir Efes Pilsen takımı yayıldı. Savunmada işi çok daha ciddiye alan, rakibi top kayıplarına zorlayıp kolay şut imkanı vermeyen. Hücumda daha rahat sayı imkanı bulan bir takım izledik. Öyle ki, ilk periyodun ilk 5 dakikası 2 sayı bulan takım geri kalan 5 dakikayı 12, diğer periyotları da sırasıyla 20-23 ve 22 sayıyla bitirdi.

Geçtiğimiz günlerde takıma katılan, henüz alışma döneminde olan tecrübeli Hırvat oyuncu Vujcic önümüzdeki maçlar adına ışık verdi. Pasör özelliğiyle tanınan Vujcic, bu maçta da bunlardan bir bölüm sundu. Uzun adam konusunda sıkıntısı olan Efes Pilsen için elbette ki Vujcic'in bu katkısı çok önemli olacak. Ama, pota altı savunmasında sıkıntılar hala sürüyor. Bu istatistiklerle de, Savanovic 15 - Lishchuk 12 - Javtokas 10 şeklinde açıklanabilir. Efes Pilsen'in zayıf noktası, Dudley yerinde savunma yönü ön planda olan bir isim olsa fena olmazdı.

Gecenin yıldızı Thornton'un maç içerisinde ribauntlara verdiği destek, sadece o da değil. Kerem Tunçeri'yi de buraya ekleyebiliriz. Thornton 10, Kerem Tunçeri 4 ribaunt ile kısa rotasyonundan ribauntlara önemli destek olarak gözüküyor. Bu 14 ribaunttun, 5'i de hücum ribauntu. Ofansta ön plana çıkan bu ikiliden Thornton 19 sayı atarken %87 iki sayılık, %50 üç sayılık oranlarıyla takımını sırtladı.

Bu maç Sinan Güler'in forma giymesi sevindirici, ama Ender Arslan'ın hala 4 numaralı yabancı guard Wisniewski'nin arkasında olup, ciddi süre alamaması üzücü bir durum. Wisnie henüz neden Ender'in önünde olduğunu gösteremedi.

Üçüncü periyottan itibaren kontrolü iyice eline alan Efes Pilsen, 8-0'lık seriyle Valencia'ya karşı skor avantajını yakaladı ve son periyotta da maçın genelinde kötü olan Rakocevic'in katkılarıyla maçın farklı bir şekilde bitmesini sağladılar. Grupta ilk galibiyetini alan Efes Pilsen, Panathinaikos ve Cska maçları öncesi haftaya içeride Milano'yu ağırlayacak.

Gençler Yeni Göreve Hazır


Ligin belkide izlemesi en keyifli takımlarından biri olan Golden State Warriors'ta bu yaz sıkı bir değişim süreci başladı. Öncelikle takımın satılması ile geleceğe yönelik yatırımları açısından önemli olan Golden State tamamen kimlik değiştireceği yeni sezona koç değişikliği ile başlayacak. Curry, Ellis, D.Wright ve Biedrins gibi genç kumaşlarıyla da bu sezonu gelecek için hazırlık olarak görüyorlar.

Öncelikle yazıya ligin izlenmesi en keyifli takımlarından biri olan Golden State diye başlamamızın sebebi tamamiyle koç Don Nelson'du. Nelson'un savunmayı tamamen geri plna iten oyun tarzı ile bol skor üreten, çeşitli hücum varyasyonları ile zevkli maçlar izleten Warriors bunun yanında bolca miktarda sayıyı da potasında görüyordu. Don Nelson ile yolların ayrılmasından sonra yeni koç Keith Smart'ın takımda yeni düzenlemelere gideceği belliydi.

Yazın yapılan hamlelere bakacak olursak öncelikle takımda hücum dengelerini tamamiyle dağıtan ve yaşı gereği gençleştirilen kadroda artık sırıtmaya başlayan Maggette'nin takımdan gönderilmesi fazlasıyla olumlu gözüküyor. Karşılığında gelen Gadzuric ve Charlie Bell'den ne kadar katkı alacakları muamma ama Gadzuric'in kontrat senesinde olması en azından şimdilik iyi haber. Yaz boyu çok istedikleri David Lee'yi de kadrolarına kattılar. Üstelik Azubuike ve Turiaf gibi alternatifleri olan isimleri takasta kullanarak. Tabi bu geleceği çok potansiyelli olan Anthony Randolph'un takımdan ayrıldığı gerçeğini değiştirmez ama yeni bir kimlik ve sistem için belli şeylerden feragat etmek zorundasınız.

Yazı bu kadar olumlu hamleler ile geçiren ve belirli bir plan doğrultusunda işlerin sürdüğünü anlyabildiğimiz Warriors'ta draft seçiminin neden 4 numara olarak yapıldığını ise kimse anlayabilmiş değildir herhalde. Rotasyonda 4 numara olarak sıra bekleyen zaten bir çok oyuncu varken Udoh'u almak yerine pekala guard veya pivot pozisyonuna da isim aranabilirdi. Ki takdiri ilahi Udoh SummerLeague maçlarında sakatlanarak Ocak ayına kadar forma giyemeyecek.


Pg - S.Curry
Sg - M.Ellis / C.Bell
Sf - D.Wright / V.Radmanovic / R.Williams
Pf - D.Lee / B.Wright / R.Carney
C - A.Biedrins / D.Gadzuric

Golden State'in taktik açıdan değişikliğe gideceğinin en büyük kanıtı şu ilk beş olur belkide. Nelson hala şu takımın başında koç olarak görevini sürdürse eminim ki bir çok maça David Lee'yi 5 numarada çıkartır ve kısa beşli koş-koş sistemine devam ederdi. Ancak Keith Smart'ın getirdiği yeniliklerden biri de takımı iki uzunla oynamaya alıştırmak oldu. Preseason'un genelinde bu beşle sahaya çıkan Smart sistemini oturtmaya çalıştı.

Uzunların yanında genç ve yetenekli guard ikilisi ile de dikkatleri üzerine çeken Warriors'ta tek sıkıntı Curry'yi yedekleyecek iyi bir guardın bulunamayışı olacaktır ve sezon içinde de zaman zaman bu sıkıntıyı fazlasıyla çekeceklerdir topu karşı sahaya taşıma konusunda. Ancak şunu söyleyebilirim ki Warriors şu kadrosuyla belki bu sezon değil ama gelecek için fazlasıyla iddialı olacaktır. Ellerinde genç, potansiyeli olan çekirdek bir kadroları var ve ufak eklemeler ile sağlam bir kadro kurabilirler. Yalnızca biraz daha beklemeleri gerek...

Dipnot: 'Gs' olarak okunmasından dolayı hep önyargı ile yaklaştığım Golden State'in renklerini ve logosunu sarı lacivert olarak değiştirmesi daha bi sempatik bakmamı sağladı onlara.

Nba'de Günün Maçları


Rockets 110-112 Lakers

Lakers-Houston maçını sabah okula gitmeden biraz olsun net üzerinden takip ettim. Eve gelincede özetlere baktım. Kısa olarak o maç içinde konuşacak olursak; Lakers'ta özellikle benchten gelen 32 sayılık katkı galibiyette büyük pay sahibi olmuş ve kritik basketlerde de Blake ve Brown'un imzası mevcut. Bunun dışında Gasol pota altında yine muazzam bir performans sergilerken maç boyu rölantide oynayan Kobe kritik anlarda yine sahneye çıkmış ve sessiz sedasız maçın en iyilerinden olmuş. Lakers'ta özellikle Odom yazın da basketbol oynamasının etkisi ile lige gayet hzır girmiş. Houston ise tecrübesizliğinin ceremesini çekmiş bu maçta. Maçı son çeyreğe kadar getirip son anlarda kaybetmek tecrübesizliklerinin bir kanıtı. Ancak ikinci yılını geçiren Budinger'ın olumlu basketbolu ve oyuna katkısı Rockets adına sevindirici bir gelişme olsa gerek. Scola maçı en çok isteyen ve oyunda savaşan oyuncuymuş okuduğum yorumlara göre ki o da Odom gibi İstanbul'da kaldığı yerden devam ediyor. Brooks ve Martin gibi bir guard ikilisine sahip olmak hücum anlamında sorunsuz kılmış olabilir Rockets'i ama savunmada da aynı derecede sorunları mevcut. Uzun süre aradan sonra basketbola geri dönen Yao Ming ise ilk maçına göre iyi bir performans sergilediğini söyleyebilirim.


Suns 92-106 Blazers

Hidayet'in yeni takımı Suns Amare'nin takımdan ayrılmasıyla ister istemez bir yenilenme dönemine girmiş durumda. Takımın kadrosunun değişmesiyle ister istemez hedefleri de değişmiş durumda. Geçen yılki Batı Finali'ni bu sene göremeyecekleri dün gece oynadıkları basketbolla kanıtlanmış oldu. Öncelikle Nash ve Richardson ikilisi skor bakımından yine üst düzey oynadılar. Ancak Hidayet'i 4 numarada oynatmak hangi akla hizmettir onu anlamıyorum. Hidayet bence bu pozisyonda oynamaya devam ederse Toronto günlerini mumla arayacaktır. Portland'da özellikle maçın kritik anlarında sahne alan Batum skora önemli katkı sağlayarak maçı kopartan isim olurken maç boyu dengeli bir şekilde takıma katkı yapan Roy ise maçın kazanılmasında önemli rol oynayan isimdi. Marcus Camby'nin double-double ile Suns'un zayıf pota altında önemli katkı sağladı. Bu sezon oldukça yüksek ve önemli bir kontrat vererek Matthews'e olan güvenini gösteren Blazers yönetiminin iyi bir iş çıkardığını da görüyoruz aynı zamanda. Blazers benchi oldukça önemli birine kavuşmuş oldu, Matthews bu sene benchten gelerek sağlayacağı katkılarla çok can yakacaktır.

Celtics 88-80 Heat (Açılış Maçı Celtics'in)

Nba'de yeni sezon müthiş bir maçla açıldı. Celtics bu yaz müthiş hamlelere imza atan ve şampiyonluk parolası ile yola çıkan Heat'i konuk etti. Yeni kadrosuyla biraz dağınık bir görüntü çizen Heat, Celtics'e karşı zaman zaman iyi zaman zamansa kötü basketbol oynadı ve 88-80 karşılaşmadan yenik ayrıldı. Celtics hem sezona moralli başlamış oldu hem de şampiyonluk yolunda Doğu'daki en ciddi rakibine sağlam bir mesaj vermiş oldu.

Maç sıkıntılı başladı aslında. Karşılıklı hücum fauller ve boş şutlar ile ilk iki dakika geride kaldı ve James sezonun ilk basketini atarak düğümü çözdü. Miami'de özellikle ilk molaya kadar Wade'in etkisiz olması göze çarparken maça çok istekli başlayan ve öyle devam eden isim James oldu. Boston'da Rondo adeta resital sergiledi. İlk çeyrek 7 basket bulan Celtics'in tüm hücumları ROndo odaklıydı ki 2 sayı 6 asist'lik ilk çeyrek performansı bunun kanıtı olur. Shaq'da bu asistlerden nasibini alarak iyi skor katkısı verdi ilk bölümde. Joel Anthony ilk çeyrek 7 ribaunt topladı kaçan şutlardan, hücumda da 3 ribaundu var ancak kötü hücum eden takıma bile bu 3 fazladan hücum yardımcı olamadı. İlk çeyrek sadece 9 sayı atabildi Heat. Wade ve James'in bu çeyrek toplamda 6 top kaybı vardı.

İkinci çeyreğe de etkisiz hücum ve top kayıplarıyla başlayan Heat rakibin hızlı hücumlarına da karşılık veremeyince fark bir anda 12'ye çıktı. Rondo'nun kenarda olduğu dönemde M.Daniels ve Nate iyi katkı sağladı. Fark bir ara 16'ya kadar çıkınca Heat 20 saniyelik bir mola alarak silkindi ve o andan itibaren Wade'in iyi oyunuyla farkı tekrar indirmeyi başardı Miami. Celtics'in cevabı ise daha ağır oldu ve Allen odaklı basketlerle Heat'in guardı bir kez daha düşürüldü. Maçta da çift hanelere ilk ulaşan isim Allen oldu bu anlarda. Devreye yaklaşılırken iki takımda biraz olsun hüum ritimlerini buldular gibi ve 15 sayı farkla Celtics soyunma odasına mutlu giren taraftı.

İlk devrenin ardından göze çarpan en dikkat çekici istatistik elbette ki Heat'in hücum yüzdesi. Heat ilk devre 11/41 ile hücum etti. Heat Big 3 olarak adlandırılan isimlerin yüzdesi ise toplamda 7/27 olarak dikkat çekiyor. James çift hanelere ulaştı ve biraz olsun çabalıyor gibi gözükse de çok yanlış şut seçimleri ve top kayıplarıyla hücumları etkisiz hale getirdi. Sakatlıktan yeni çıkan Wade'de keza hücumda yokları oynadı. Celtics ise Heat'in dağınık savunmasından iyi yararlandı ve oyun kim girdiyse bir şekilde hücum alanında fayda sağladı. Shaq'in ilk devredeki 6 sayı 6 rşbauntluk performansı dikkat çekiciydi. Aslında Celtics daha çok top kaybeden taraftı ama hücumdaki artı performansı onları skorda öne taşıdı.


Üçüncü çeyrek karşılıklı basketlerle başladı. En azından bir şeylerin normale dönmüş olduğunu görmek güzeldi. Miami'nin farkı kapatmak adına çabaları olsa da Celtics anında karşılığını veriyordu. Normale döndü dedik en azından hücumda daha olumlu işler yapmaya başladı Wade ve James. Üçüncü çeyrek takımı skor bakımından rahatlatan ve ayağa kaldıran LeBron oldu. Hücumlarda kontrolü eline alan James pek tavsiye etmediğim ve Cavs günlerinden kalma bir alışkanlıkla bencil bir performans sergileyerek Heat'in maçın içinde kalmasını sağladı. Bunu yaparken bir anda üçüncü çeyrekte 25 sayıya ulaşıverdi. James'in bu çabası 18 sayıya kadar çıkan farkı 6'ya indirdi son çeyrek öncesi ve maçı tekrar ortaya getirdi.

Son çeyreğe Haslem'in etkili oyunu ve basketleri ile başlayan Heat'e karşılık Celtics Paul Pierce ile cevap veriyordu. Heat'in farkı indirdiği ve ivmeyi arkasına aldığı iki önemli an oldu ancak ikisinde de Pierce üçlük gönderip bir anda 'burası bizim çöplüğümüz' mesajını verdi. Boston son çeyrek akıllıca oynadı ve farkı korumayı bildi. Glen Davis'in ekstra katkıları ile hücumda da iyi iş yaptılar. Üçüncü çeyrek eli çok sıcak olan James dördüncü çeyreğin sonuna kadar sahne almadı. Maç tam bitti deniyordu ki yine üst üste iki basket bulan James 1.10 kala farkı 3'e indiriyordu. Moladan dönen Celtics son iki yıl içinde sıkça grmeye alıştığımız bir hücum seti ile Allen'a köşeden üçlüğü attırıyor ve maçı bitiriyordu.


Maç içinde özellikle pota altında çok zorlanan Heat'te görüldü ki Dampier'e aslında fazlasıyla ihtiyaç varmış. Boyalı alanda Celtics'in bariz üstünlüğü vardı maçta ve oralarda duracak sağlam birinin olması gerçekten önemli. Heat adına olumlu sayılabilecek bir şey varsa o da Wade ve Bosh'un yokları oynadığı bu gecede bile James'in ekstra katkısı olsa da sonuna kadar maçın içinde olmalarıdır. Bir parantezde Haslem'a açmak lazım. Cidden yürekli çocuk ve muazzam katkı veriyor. Benchten gelen James Jones bir çok boş üçlüğü harcadı ki Mike Miller'ı aramamak elde değil.

Celtics cephesine bakacak olursak oturmuş bir kadronun avantajı ile maçı kazanmayı bildiler. Öncelikle çok sağlam pota altı rotasyonu var ki Heat gibi bu bölgede zayıf bir takıma karşı fazlasıyla göze çarptı bu. Shaq-Garnett-Jermaine ve Davis'ten maç içinde çok iyi yararlandılar. Ki Garnett 10 sayı 10 ribaunt ile double-double yaptı. Bu uzunların bu derece iyi olması bizim Semih adına kötü haber tabi. Pierce son çeyrek takımını sürükleyen isimdi. Son sözü de Allen'la oynadıkları oyun ile söylediler zaten. Rondo maçın kazanılmasında büyük etken oldu. 17 asistlik muazzam bir performans gösterdi Rondo ki Miami maçta sadece 15 asist yapabildi. Skora katkısı çok olmasa da oyunu iyi okudu ve fazlasıyla pozitif katkı sağladı.

Son olarak diyoruz ki sezonun ilk maçlarında iyi basketbol beklememek gerek :)

Dipnot: Heat geçtiğimiz sezonun tüm maçlarında ilk çeyrekte en az 12 sayı atmışken bu akşam 9 attı. Ve Heat geçtiğimiz sezonun tüm maçlarında ilk devre en az 32 sayı atabilmişken bu akşam sadece 30 sayı bulabildi.

Uykusuz Geceler Başlıyor


02.30 - Celtics vs Heat
05.00 - Blazers vs Suns
05-30 - Lakers vs Rockets

Sezon başlıyor Nba'de... Uykusuz gecelere hazırız, sersem halde dinleyeceğimiz derslere de... Vira bismillah... Celtics-Heat maçı ile sezonu açıyoruz 2 saat sonra...

26 Ekim 2010 Salı

Tutuk Bir Yaz




Şannsız takım demişken Portland'ı es geçersek olmaz tabi. Geçen sezonun belkide en şanssız takımıydı onlar, 2007 draftının 1 numarası Oden tam lige ısınıyor derken çok ama çok talihsiz bir sakatlıkla sezonu kapattı ilk olarak. Sonrasında yedek pivot Joel Przybilla'yı kaybettiler. Sonrasında Kevin Pritchard 2.tur draft hakkı karşılığında Marcus Camby'i takas etmişti hatırlanıldığı üzere. Roy ve Aldrige ikilisinin takıma katıldıktan sonra Randolph ve Miles gibi sorunlu adamların gönderilmesiyle insanların hafızasına kazınan JailBlazers imajından kurtulmuşlardı hatta Oden'i draft ettikten sonra bir an da geleceğin takımı oluverdiler. Ama ne yazıkki Greg Oden'dan hiç bir zaman yararlanmadılar. Hatırlanacağı üzere draft edilirken Russel&Robinson ikilisine benzetilen bir oyuncuydu kendisi hatta hall of fame olur mu diye anketler yapılmıştı ne yazık ki şanssızlıklar Oden'in peşini hiç bir zaman bırakmadı. Zaten geçirdiği ameliyatlardan sonra hiç bir zaman eskisi gibi olmayacağı aşikar.


Portland bu yazın en hareketsiz takımlarından biri oldu şuphesiz, takımı karanlık günlerden bu zamanlara getiren adeta bu takımın mimarı olmuş olan Kevin Pritchard ile anlamsız bir şekilde yollarını ayırdılar. Pitchard'ın GM'lik dönemine bakıyorumda bana göre Andre Miller hamlesi dışında kötü denilebilecek bir hamlesi olmamıştı. Yazın en ciddi hamlesini geçtiğimiz sezon Utah'ın draft edilmemiş başarılı çaylağı Matthews oldu, takıma gelir gelmez McMillan'ın gözüne girmiş gibi gözüküyor enerjisiyle takıma katkı sağlayacağını düşünüyorum genç oynucunun. Gidenlere bakmak gerekirse, Bayless'i Hornets'a 2.tur draft hakkı karşılığı göndermeleri büyük bir saçmalık oldu bana göre. 2008'in en iyi combo guardları arasında gösterilen McMillan'ın gazabından kurtulamayan ve yeteneklerini bir türlü sahada gösteremeyen bir adamdı Bayless. Hornets'te biraz olsun kendini bulacaktır. Bir de Obertoyla anlaşıldı pivot pozisyonunda ve ertesi gün Jeff Pendergraph'ı serbest bıraktılar. Obertonun ciddi süreler alacağını düşünmüyorum sakatlık durumunda işe yarayabilir.




Miller/Mills/Johnson
Roy/Matthews/Fernandez/Williams
Batum/Babbitt
Aldrige/Camby
Camby/Oden/Oberto

Sağlam kaldığı sürece ve Oden'in bir an için 15-10 luk bir oyuncu olduğunu düşünelim. Bu takım Batıda finali göremez ama yarı final çok rahat yapabilir bana göre. Bir de Miller'in gelişiyle Roy'un hücumdaki etkinliği düştü bildiğimiz gibi Roy bu konudan huzursuz olduğunu açık açık belli etti ve topu elinde istediğini söyledi umarım bir karışıklık olmaz. Roy'un oyuna küsmesi Portland için facia olur. Gerçi ben hala şu takımdan Miller'i göndermeleri gerektiğini düşünüyorum neyse..

Yeni Bir Hanedanlık


Nba'de bu yaz en çok konuşulan takım şüphesiz ki Miami Heat olmuştur. Neredeyse iki sezondur kadrosuna James'i eklemek için plan yapan salary boşaltan takımların arasında adı geçmeyen ancak son dakikada Pat Riley'in planı doğrultusunda bir anda Wade Bosh ve James'i bir araya getiren Heat yazın yapılan hamleler ile şampiyonluğa ve hatta şampiyonluklara göz kırpmış durumda.

Öncelikle kadrosundaki oyuncuların neredeyse tamamının kontratının 2010 yılında son bulması Heat adına önemliydi. Q.Rich-O'Neal-Haslem-Wade gibi rotasyonda önemli yere sahip oyuncuların kontratı sona eriyordu. Miami taraftarları böylesine bir kadronun hayalini kurmak yerine sadece Wade'i düşünüyordu. Wade'in takımda kalması sağlansa belki de yetecekti taraftarlara. Aslında mantıklı düşünülünce sil baştan Wade üzerine takım kurmak mantıklı geliyordu ancak Wade'in yanın iki süper yıldız daha eklemek kimsenin aklına gelmemişti, bir kişi dışında. Pat Riley öncelikle Toronto'dan ayrılmayı kafasına koyan Bosh ile anlaştı. Bir gün sonrada James Heat'e katıldığını açıkladı. Yani hanedanlık kuruluyordu.

İki yıldır merakla bekleniyordu James'in takımında mı kalacağı yoksa hangi takıma gideceği sorularının cevabı. Temmuz başı Espn ekranlarından tercihini açıkladı James, Bosh'un da Heat tercihi ile şampiyonluk kazanacağı bir takıma gitmek istiyordu. James'in bu kararını bir çok kesim eleştirdi, ancak Cavs'ta kalsa da Knicks-Nets yada Bulls'a gitse de bir kulp bulunacaktı. James kariyeri için en doğru olduğuna inandığı takımı seçti...


James'in bu tercihi üzerine ego yorumları da ön plana çıktı. James gibi egosu yüksek olan bir oyuncunun yanına bir süperstar bile fazlayken Bosh&Wade ile hem de Wade'in evi sayılan Miami'de nasıl oynayacaktı. Ama James2in bu takımı tercih etmesi bile ego problemini sonuna kadar bitiren bir karardır. Takım sadece başarı istediği, şampiyonluk ve yüzük istediği için bir araya geldi. Amaçları para olsa ne Wade ne James ne de Bosh bir arada olmazdı zaten. Beklenilenin altında bir kontratla üçü de imzaladı. Yani alabilecekleri maksimum kontrat varken paradan feragat ettiler yan rollere de kaliteli isimler alınabilmesi için, lakin sadece bu üçlü şampiyonluk getirmezdi.

Bunun için öncelikle Mike Miller ile anlaşıldı. Ki bana göre yaz boyunca yapılan en önemli hamle şampiyonluk için takıma getirilen Mike Miller'dır. Gerçi hazırlık kampında sakatlık geçirdi ve 2 ay basketbol oynayamayacak ancak takıma dönüşü ile beraber yeri ve rolü de hazır olacak. Wade ve James'in aynı takımda bulunması onun gibi saf şutörlerin oldukça işine gelecektir. Miller'ın sakatlığı ile henüz iki gün önce takıma J.Stackhouse eklemesi de yapıldı ayrıca.

Takımda Chalmers şu takıma guard olarak zaten yeterli ancak bir pivot takviyesi sonuna kadar gerekiyordu. Joel Anthony'nin varlığı da bir yere kadar yeterdi. Öncelikle Cavs'tan Ilgauskas Miami kadrosuna katıldı. Ardından da Juwan Howard Miami kadrosuna katıldı. Yani şampiyonluk için gerekli veteran ve yürekli isimler de bir bir kadroya geliyordu. Geçtiğimiz yıllarda Boston'da gösterdiği yürekli performnsıyla dikkat çeken Eddie House'la da kontrat imzalanıyordu.


James-Wade-Bosh bu takımda bulunmak için kontratlarından feragat ettiler ama bunun yanında Haslem'in yaptığı fedakarlık daha önemliydi kadro adına. Kariyeri boyunca Heat forması giyen ve burasını evi olarak gören Haslem bildiğiniz gibi 2006'da şampiyonluk yüzüğünü de parmağına takmıştı. Yani bir çok Nba oyuncusunun hayalini süsleyen şampiyonluk yüzüğüne de sahipti ve kariyerinin son büyük kontratını belki de bu yaz imzalayacaktı. Ancak karakterli yapısıyla gösterdi ki para her şey değilmiş. Denver ve Dallas'ın ciddi olarak ilgilendiği Haslem 4 yıl 35 milyonluk bir teklifi elinin tersi ile kenara iterken Heat'in 4 yıl 20 milyonluk teklifine evet diyordu.


Pg - M.Chalmers / C.Arroyo / E.House
Sg - D.Wade / M.Miller / J.Stackhouse
Sf - L.James / J.Jones
Pf - C.Bosh / U.Haslem / J.Howard
C - J.Anthony / Z.Ilgauskas / J.Magloire

Kadroya bakınca yedekler de dahil şampiyonluk için yeterli gibi gözüküyor. Zaten preseason'da da gördük ki takım istediği an oyun ritmini kontrol edip oyuna hükmedebiliyordu. Spoelstra'nın geçtiğimiz yıllarda takıma yerleştirdiği savunma azmi kadronun tamemen değişmesine rağmen bozulmamış. Miami hücumları yine savunma ile başlıyor ve öncelikle rakibi durdurmaya yönelik oynuyorlar. James'in preseason maçları boyunca takıma verdiği savunma gayretini görünce Heat'in başarılı bir sezon geçireceği adına ümitlerim arttı. Belki Mike Miller'ın sakatlığı biraz olsun sezon başlamadan moralleri bozdu ama takviyesi çabuk oldu. Spoelstra'nın açıklamalarına göre Wade-Bosh-James üçlüsü hiç bir zaman aynı anda benchte oturmayacak ve her zaman sahada en az biri olacak. Bu da takımların önemli isimlerinin dinlenmek için kenara geldiği anlarda Heat adına her zaman sahada bir yıldız olacak.

Şampiyonluk ve hanedanlık için bir yola çıkıldı. Şu kadroyla şampiyonluktan azı düşünülemez zaten. Lakers-Celtics gibi kadrosu oturmuş ve takviye edilmiş takımların varlığı ile belki bu sezon istenilen hedefe ulaşılamayabilir ama bu kadroyu bir araya getirmek bir hanedanlığın başlangıcıdır...

Lbj: Ne Yapmalıyım?

LEBRON JAMES: THE RISE from kevin brown on Vimeo.



Ne yapmalıyım?
Hatalar yaptığımı kabul etmeli miyim?
Size bunu daha önce de yaptığımı hatırlatmalı mıyım?
Size bir tarih dersi mi vermeliyim?
Ne yapmalıyım?
Birlikte ne kadar eğlendiğimizi söylemeli miyim?
Evet, bu güzel geçti.
Gerçekten gelecekteki mirasımı zedelediğimi düşünmeli miyim?
Ne yapmalıyım? Ne yapmalıyım? Ne yapmalıyım?
Dövmemi mi sildirmeliyim?
Yeni parlak ayakkabılarımı görmek ister misiniz?
Ya da size "ben örnek alınabilecek birisi değilim" mi demeliyim?
Şaka!
Sahiden, ne yapmalıyım?
Size şampiyonluğun peşinden koşan biri olduğumu mu söylemeliyim? Her şeyi para ve yüzük için yaptığımı?..
Sizin istediğiniz kişi mi olmalıyım?
Bana biçilen "The Villain" (Zalim) rolünü kabul etmeli miyim?
Belki de sadece kaybolmalıyım...
Arkadaşlarımı dinlemeyi bırakmalı mıyım? Onlar benim arkadaşlarım.
Aktörlüğü mü denemeliyim?
Bu ateşle (Heat) baş etmelisin. Sabırlı ol. Bir süre sonra sıcaklık düşecek. Her şey daha rahat ve kolay olacak.
Bunları yazmalı mıyım?
Evet.
Sizleri güldürmeli miyim?
Yoksa size duygulu bir şiir mi okumalıyım
Beni kelimelerinle vurabilir,
Gözlerinle kesebilirsin.
Fakat tıpkı hava gibi, ben yükselmeye devam ederim!
Tüm borçları silip sıfırdan mı başlamalıyım?
Ne yapmalıyım?
Sizin istediğiniz kişi mi olmalıyım?


LeBron James'in yazın bozulan imajı üzerine Nike müthiş bir reklam filmi hazırlamış. Ne Yapmalıyım? diyor Lbj... Haklı da ne yapsa eleştrilecekti çünkü. Reklam da fazlasıyla anlamlı olmuş. Çeşitli göndermeler mevcut. Reklamın bitiş cümlesi de çok anlamlı. Ortala

25 Ekim 2010 Pazartesi

Allen Iverson Beşiktaş'ta


Ve haftalardır beklediğimiz haber sonunda netliğe kavuştu. Allen Iverson Beşiktaş'ın teklifini kabul etti ve kariyerini Türkiye Beko Basketbol Ligi'nde sürdürecek. Nba'de kontrat arayan ancak bulamayan Iverson'a Çin'den gelen teklifte vardı. Ancak onun tercihi Beşiktaş oldu. Iverson'un Beşiktaş'tan yıllık 1.5 milyon'u garanti 2 milyon dolar alacağı söyleniyor. Ligimizde bir kaliteli isim daha olacak. Eh fena mı oldu biz de salona gidip bu basketbol yıldızını canlı olarak izleyebileceğiz.

24 Ekim 2010 Pazar

Clippers'ın Dönüş Planı: Gençler


Los Angeles şehrinde Lakers'ın varlığı nedeni ile her zaman bir B takımı olarak lanse edilmiştir Clippers. Lakers gibi Nba'de başarıların mimarı bir takımla aynı şehri paylaşmak Clippers adına makus bir talih olsa gerek ki bir kaç yıl önce basketbol ve sonuç olarak Lakers'tan üstün olsalar bile isimleri her daim Lakers'ın arkasındaydı. Onlara karşı gösterilen bu basketbol saygısı da düzelecek gibi değil ama onların düzeltebilecekleri bir şeyler var. Doğru basketbolu oynayıp üst sıraları hedefleyen Batı'nın ciddi takımlarından biri olmak.

Aslında geçen yıl draftın bir numarası Griffin'in sakatlığı nedeniyle forma giyememesi hedeflerini bir yıl daha erteledi. Griffin'in sakatlığı sonrası ondan acaba yeni Oden mı olacak diye tedirgin bir beklenti olsa da hazırlık maçlarında gösterdi ki Clippers adına bu sezon en çok işleyen sınıf atlayacak oyuncularından biri olacak ve takımına maçlar kazandıracak. Griffin'in takıdaki varlığı Clippers ve hedefleri adına oldukça önemli olacaktır.

Bu yaz bir kaç görev adamını da kadrosuna dahil etti Clippers. Bunlardan birisi de Ryan Gomes. Basketbol bakımından oldukça iyi bir seviyede olan skora katkı yapabilen saunmasıyla rakip hücumcuları sindirebilen Gomes kariyeri boyunca hedefi play-off olan hiç bir takımda oynamadı. Belki bu sezon da Clippers için aynı durum söz konusu ama 3 yıllık kontrat içinde Gomes'in bu kadroyla play-off yarışında olacağını düşünüyorum.

Clippers'ın guard rotasyonuna bakınca Baron Davis - Eric Gordon ve drafttan seçtikleri Bledsoe ve Warren'ı da sayarsak dört isim göze çarpıyor. Buna rağmen Clippers kadrosuna Randy Foye'u ekledi. Bu tercih neden ve niye yapıldı bilmek zor ama bu guardlara süre paylaşımı nasıl yapılacak merak konusu. En azından Gordon ve Foye gibi isimler 2 numarada da takıma katkı sağlayabilecek isimler. Ki hazırlık maçlarında Davis-Gordon ikilisi ilk bşe çıkarken Foye'da hatırı sayılı süreler alarak bu ikilinin dinlenmesini sağlıyordu.


Clippers'ın bu off-season'da yaptığı en olumlu hamle belki de koç değişikliğiydi. Takımda artık miladını doldurmuş bir Dunleavy vardı ve yeni bir kan gerekiyordu. Rose yardımıyla olsa da Bulls'ta rüştünü ispat etmiş ve genç bir kadroyu nasıl pişirmesi gerektiğini bilen bir koç olan Negro ile anlaşmaları iyi bir hamle olarak nitelendirilebilir.

Pg - B.Davis / E.Bledsoe
Sg - E.Gordon / R.Foye
Sf - R.Gomes / R.Butler / A.Aminu
Pf - B.Griffin / C.Smith / B.Cook
C - C.Kaman / D.Jordan / J.Collins

Clippers'ın kadrosu son eklemelerle oldukça yetenekli, potansiyeli olan hücum gücü yüksek bir takım görünümüne büründü.Ancak savunmada neler yapacakları muamma yada benchten gelen oyuncuların neler yapabilecekleri. Yine de ilk beşi ile Batı'da önemli işler yapabilecek bir beş. En azından geçen yıllardaki gibi ligin dibinde olmayacaklar ve keyif veren bir basketbol izletecekler. Bu sene için zor olabilir ama bir kaç ekleme ile önümüzdeki sezon iyiden iyiye play-off yarışına ortak bir takım olarak izleyebiliriz onları.

Bayless Hornets'ta


Ligin başlamasına günler kala gerçekleşen takasta, Portland'ın genç guardı Jerryd Bayless Hornets'a takas oldu. Bayless karşılığında Portland'a 2011 draft hakkını veren Hornets akıllıca bir hamleye imza attı. Patlamaya hazır bir skoreri takıma katan Hornets, Paul'un arkasında onu aratmayacak bir isme de sahip olmuş oldu. Portland'da istediği süreleri bir türlü elde edemeyen aldığı dakikalarda da başarılı işlere imza atan Bayless için de olumlu bir gelişme oldu şüphesiz ki...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...