NBA Preview etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
NBA Preview etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Aralık 2010 Cuma

Portland Hedef Küçülttü


Portland'da bir lanet var diyoruz yah hep, hani şu oyuncuların sürekli sakatlanmasına sebep olan lanet. Belki de Portland'a musallat olan lanetin son halkasına da şu günlerde şahit olabiliriz. Portland yönetiminin kararına göre takımda bir gençleştirme operasyonu olacak ve Andre Miller-Marcus Camby-Pryzbilla gibi isimler takımdan gönderilecek.

Şimdi böyle bir karar neden alınmış olabilir? Portland kağıt üzerinde kadrosuyla Batı'da kafaya oynayabilecek seviyelerde bir takım. Ancak bir türlü beklenen basketbolu parkeye yansıtamıyorlar. Buna sakatlıklar da eklenince bir türlü üst sıralara ciddi bir tehdit olarak görmüyoruz Portland'ı. En başa dönmek lazım aslında. Greg Oden seçimine kadar gider bu. Oden-Roy-Aldridge hatta ve hatta bunların yanına Miller gibi bir guardı eklemek fazlasıyla önemli ve tehlikeli bir kadro kurmasına sebep oldu Portland'ın. Ancak ne Oden'dan faydalanabildiler ne de Aldridge'in gelişmesini seyredebildiler. Roy'un da patlak veren sakatlık sıkıntısı takıma hepten dert oldu son dönemde. Portland bu doğrultuda hedef küçülterek takımın tecrübeli isimlerini göndermeyi planlıyor. Hedef küçültmek için de zaten oldukça müsait bir ortamı var Portland'ın.

Bu veteran isimlerin dışında elden çıkartmak istenen bir diğer oyuncu da bence Brandon Roy. Sakatlığı geçmesine rağmen eski Roy olamayacağının sinyallerini görüyoruz. Tabi bu saatten sonra Roy'un herhangi bir takasında nasıl bir geri dönüşü olur bilemiyorum ancak arkasından gelen Matthews'in bir şekilde onun görevini üstlenebileceğini düşünüyorum. Yani belki uzun vaadede güvenilebilecek biri değil Aldridge ama takım ona emanet edilecek gibi duruyor.

Yani ortada bu sezon Portland için hüsran oldu. Oden'ın sezonu kapatması, Roy'un sakatlığı ve onun etkisindeki performansları, Fernandez'in yumuşak oyunu derken Portland ister istemez hedef küçülttü. Tabi bu hedef küçültme bu sezonluk olacaktır nitekim yapılacak hamlelerle çekirdek bozulmadan üst sıralar için iddialı bir takım kurulabilir.

25 Kasım 2010 Perşembe

Gündem Konusu: Heat


Nba'in bir numaralı gündeminde şu an Miami Heat var şüphesiz. Sezon başında yaptığı takas ve hamlelerle şampiyonluk adayları arasına giren Miami için Bulls'un 72 galibiyetlik rekorunu kırabilirler söylemi ortaya atılıyordu. Hazırlık maçlarının daha ilkinde Wade'in sakatlanması ile beraber sezona başına kadar Wade-Bosh-James üçlüsünü beraber olarak izleyemiyorduk. Sezonun açılış maçı Celtics'e kaybedildi ve uyum problemlerini aştıklarında çok daha tehlikeli bir takım olacağı da savunuldu. Peki durum şimdi nasıl?

Sezonda 15 maç geride kalırken Heat'in derecesi ise 8-7. Burada daha sezonun ilk ayında alınan 7 yenilgiden bahsediyoruz. Hani şu rekor kıracak olan takımın aldığı 7 yenilgi.

Üst üste üç maçtır galibiyet alamıyor Miami. Önce çok kötü oynadıkları Memphis maçını haklı olarak kaybetti Heat. Sonrasında kendi sahasında Indıana'ya karşı 77 sayıda kaldı. Rakip Celtics yada Spurs gibi savunma kısmını ön plana çıkaran isimlerde değil ayrıca sadece Indıana. Son olarak dün gece toparlanmaları için son bir fırsat olan hem Doğu'daki hem de Florida'daki rakibi Magic karşısına çıktı Miami. Ancak Magic karşısında da maç boyu geride olan Heat yine kaybeden taraf oluyordu.


Miami'nin pota altı evlere şenlik. Chris Bosh gibi biri mevcut kadroda ama o hiç bir zaman savunması ile ön plana çıkan bir uzun olmadı. Joel Anthony'nin de hücumda sınırlı katkısı olması nedeniyle Bosh ile tammlayıcı bir ikili de değiller. Benchten gelen Ilgauskas ise gerekli katkıyı verse de son yıllarda 5 numaradan 4 numaraya doğru kaymaya başladı oyun stili. Cavs'ta bir ara sadece dış şutu ile hücum eden ve sertlikten çekinen bir yapısı vardı ama bereket burada biraz direnç gösteriyor.

Pota altı rotasyonunun işe yarayan tek uzunu Haslem. Haslem gerek ribaunt mücadelesi ile gerek dış şutu ile oldukça katkı sağlıyor ve bir alternatif oluyordu Heat açısından. Ancak Memphis maçında sakatlanan ve Şubat'a kadar takımdan uzak olacağı ve hatta çıkan haberlere göre sezonu kapatabileceği söylenen Haslem'in eksikliğini fazlasıyla yaşamaya başladı Miami. Indıana karşısında boyalı alanda normalden 12 fazla sayı gördü potasında Heat ve hücum ribauntlarında da önemli bir yüzde de azalma vardı. Bunlar sadece görünen istatistiksel katkılar ancak Haslem'in o sertliği ve aktifliğini çok arayacak Miami. Sene başında anlaşılan ancak Riley'in vetosu ile gönderilen Dampier ile tekrar anlaşıldı Haslem'in sakatlığı üstüne.

Gelelim takımın hücum sorununa. Miami'nin bu sezon bir çok maçını izledim ve görülüyor ki oynanani yapılmaya çalışılan tek bir hücum seti dahi yok. James yada Wade sıcaklık durumuna göre topu istiyor alıyor ve oynuyor. Bu kadar basit. Sadece James ve Wade odaklı takım hücumları. Wade'in son dönemde hafif sakatlığı ve durgunluğu olsa da Magic maçında geri dönüşteki en etkin isimdi. Kritik anlarda ise topu eline alan James oldu ve maçın kaybedilmesinde baş rol oynadı. Heat sahasında oynadığı Pacers maçında da taraftarlar James'e ağır bir şekilde yüklendi. Zaman zaman top ona geldiğinde salondaki taraftarlar James'i yuhalayarak ona tepki gösterdi. İşin hücum kısmında Bosh ile ilgili yorum yapadım. Bosh Wade ve LeBron gibi kısa oyuncu olmadığı için topu bekleyen kısımda ve top ona geldikçe işini yapıyor. Bunun dışında James yaptığı açıklamalarla da dikkat çekiyor. Göz önüne alınması gereken en önemli açıklaması ise;

'Artık eskisi kadar eğlenmiyoruz!'

Miami Heat için ise ilginç iddialar ortaya atılmaya başladı. Son olarak Dennis Rodman çok tartışılacak bir iddia ortaya attı. Söz konusu olan açıklamada Rodman Heat oyuncularının oyunu sabote ettiğini ve takımın başına Riley'i getirmek için kötü performans sergilediklerini söylüyordu. Hani gerçekliği olur olmaz tartışılır ama ateş olmayan yerden de duman çıkmaz. Phil Jackson'da bu kötü gidişin devam etmesi durumunda Riley'in takımın başına geçeceğini öngren açıklamalarda bulundu.

Spoelstra'yı oldukça beğenirim ve bugüne kadar arkasında durmuşumdur. Ancak kaybedilen Jazz maçında yapmadığı hamleler ile tamamen gözümde sıfırlandı. Herhangi bir Nba takımına gitse çoğu takıma sınıf atlatacak bir koç öyle ki Miami'yi geçen sezon ligin iyi savunma yapan takımları arasına sokmuştu. Ancak bu kadroyu yönetemediği, idare edemediği çok açık. Taraftarlarda Spoelstra'nn kovulması ve göreve Riley'in gelmesi için çeşitli kampanyalara start verdi bile.

Riley gelirse ne değişecek peki? Riley'in gelmesi durumunda oyuncular kenara baktığında saygı duyacağı bir ismi görecek ve ona göre oynayacak. Burada Spoelstra'yı yermiyorum ancak kuşkusuz Wade'de, James'te, Bosh'ta başlarında Riley'in olmasını ister. Riley her oyuncudan maksimum verimi alacaktır eğer kadronun başına geçerse. Riley'in gelmesiyle takımın guard sorunu ve pota altı bir anda çözülmeyecek haliyle ama bundan daha iyi olacakları kesin. Heat adına söylenecek kesin bir şey var ki Riley gelsin gelmesin bu takımın bir seneye daha ihtiyacı var yapılacak eklemeler ve güçlendirecekleri bench için. Bu sezon yine şampiyonluk mücadelesini iyi kötü verirler ancak kağıt üstünde ne Boston'dan ne de Lakers'tan iyi değiller ancak önlerinde daha iyi olmak için fırsat var.

27 Ekim 2010 Çarşamba

Gençler Yeni Göreve Hazır


Ligin belkide izlemesi en keyifli takımlarından biri olan Golden State Warriors'ta bu yaz sıkı bir değişim süreci başladı. Öncelikle takımın satılması ile geleceğe yönelik yatırımları açısından önemli olan Golden State tamamen kimlik değiştireceği yeni sezona koç değişikliği ile başlayacak. Curry, Ellis, D.Wright ve Biedrins gibi genç kumaşlarıyla da bu sezonu gelecek için hazırlık olarak görüyorlar.

Öncelikle yazıya ligin izlenmesi en keyifli takımlarından biri olan Golden State diye başlamamızın sebebi tamamiyle koç Don Nelson'du. Nelson'un savunmayı tamamen geri plna iten oyun tarzı ile bol skor üreten, çeşitli hücum varyasyonları ile zevkli maçlar izleten Warriors bunun yanında bolca miktarda sayıyı da potasında görüyordu. Don Nelson ile yolların ayrılmasından sonra yeni koç Keith Smart'ın takımda yeni düzenlemelere gideceği belliydi.

Yazın yapılan hamlelere bakacak olursak öncelikle takımda hücum dengelerini tamamiyle dağıtan ve yaşı gereği gençleştirilen kadroda artık sırıtmaya başlayan Maggette'nin takımdan gönderilmesi fazlasıyla olumlu gözüküyor. Karşılığında gelen Gadzuric ve Charlie Bell'den ne kadar katkı alacakları muamma ama Gadzuric'in kontrat senesinde olması en azından şimdilik iyi haber. Yaz boyu çok istedikleri David Lee'yi de kadrolarına kattılar. Üstelik Azubuike ve Turiaf gibi alternatifleri olan isimleri takasta kullanarak. Tabi bu geleceği çok potansiyelli olan Anthony Randolph'un takımdan ayrıldığı gerçeğini değiştirmez ama yeni bir kimlik ve sistem için belli şeylerden feragat etmek zorundasınız.

Yazı bu kadar olumlu hamleler ile geçiren ve belirli bir plan doğrultusunda işlerin sürdüğünü anlyabildiğimiz Warriors'ta draft seçiminin neden 4 numara olarak yapıldığını ise kimse anlayabilmiş değildir herhalde. Rotasyonda 4 numara olarak sıra bekleyen zaten bir çok oyuncu varken Udoh'u almak yerine pekala guard veya pivot pozisyonuna da isim aranabilirdi. Ki takdiri ilahi Udoh SummerLeague maçlarında sakatlanarak Ocak ayına kadar forma giyemeyecek.


Pg - S.Curry
Sg - M.Ellis / C.Bell
Sf - D.Wright / V.Radmanovic / R.Williams
Pf - D.Lee / B.Wright / R.Carney
C - A.Biedrins / D.Gadzuric

Golden State'in taktik açıdan değişikliğe gideceğinin en büyük kanıtı şu ilk beş olur belkide. Nelson hala şu takımın başında koç olarak görevini sürdürse eminim ki bir çok maça David Lee'yi 5 numarada çıkartır ve kısa beşli koş-koş sistemine devam ederdi. Ancak Keith Smart'ın getirdiği yeniliklerden biri de takımı iki uzunla oynamaya alıştırmak oldu. Preseason'un genelinde bu beşle sahaya çıkan Smart sistemini oturtmaya çalıştı.

Uzunların yanında genç ve yetenekli guard ikilisi ile de dikkatleri üzerine çeken Warriors'ta tek sıkıntı Curry'yi yedekleyecek iyi bir guardın bulunamayışı olacaktır ve sezon içinde de zaman zaman bu sıkıntıyı fazlasıyla çekeceklerdir topu karşı sahaya taşıma konusunda. Ancak şunu söyleyebilirim ki Warriors şu kadrosuyla belki bu sezon değil ama gelecek için fazlasıyla iddialı olacaktır. Ellerinde genç, potansiyeli olan çekirdek bir kadroları var ve ufak eklemeler ile sağlam bir kadro kurabilirler. Yalnızca biraz daha beklemeleri gerek...

Dipnot: 'Gs' olarak okunmasından dolayı hep önyargı ile yaklaştığım Golden State'in renklerini ve logosunu sarı lacivert olarak değiştirmesi daha bi sempatik bakmamı sağladı onlara.

26 Ekim 2010 Salı

Tutuk Bir Yaz




Şannsız takım demişken Portland'ı es geçersek olmaz tabi. Geçen sezonun belkide en şanssız takımıydı onlar, 2007 draftının 1 numarası Oden tam lige ısınıyor derken çok ama çok talihsiz bir sakatlıkla sezonu kapattı ilk olarak. Sonrasında yedek pivot Joel Przybilla'yı kaybettiler. Sonrasında Kevin Pritchard 2.tur draft hakkı karşılığında Marcus Camby'i takas etmişti hatırlanıldığı üzere. Roy ve Aldrige ikilisinin takıma katıldıktan sonra Randolph ve Miles gibi sorunlu adamların gönderilmesiyle insanların hafızasına kazınan JailBlazers imajından kurtulmuşlardı hatta Oden'i draft ettikten sonra bir an da geleceğin takımı oluverdiler. Ama ne yazıkki Greg Oden'dan hiç bir zaman yararlanmadılar. Hatırlanacağı üzere draft edilirken Russel&Robinson ikilisine benzetilen bir oyuncuydu kendisi hatta hall of fame olur mu diye anketler yapılmıştı ne yazık ki şanssızlıklar Oden'in peşini hiç bir zaman bırakmadı. Zaten geçirdiği ameliyatlardan sonra hiç bir zaman eskisi gibi olmayacağı aşikar.


Portland bu yazın en hareketsiz takımlarından biri oldu şuphesiz, takımı karanlık günlerden bu zamanlara getiren adeta bu takımın mimarı olmuş olan Kevin Pritchard ile anlamsız bir şekilde yollarını ayırdılar. Pitchard'ın GM'lik dönemine bakıyorumda bana göre Andre Miller hamlesi dışında kötü denilebilecek bir hamlesi olmamıştı. Yazın en ciddi hamlesini geçtiğimiz sezon Utah'ın draft edilmemiş başarılı çaylağı Matthews oldu, takıma gelir gelmez McMillan'ın gözüne girmiş gibi gözüküyor enerjisiyle takıma katkı sağlayacağını düşünüyorum genç oynucunun. Gidenlere bakmak gerekirse, Bayless'i Hornets'a 2.tur draft hakkı karşılığı göndermeleri büyük bir saçmalık oldu bana göre. 2008'in en iyi combo guardları arasında gösterilen McMillan'ın gazabından kurtulamayan ve yeteneklerini bir türlü sahada gösteremeyen bir adamdı Bayless. Hornets'te biraz olsun kendini bulacaktır. Bir de Obertoyla anlaşıldı pivot pozisyonunda ve ertesi gün Jeff Pendergraph'ı serbest bıraktılar. Obertonun ciddi süreler alacağını düşünmüyorum sakatlık durumunda işe yarayabilir.




Miller/Mills/Johnson
Roy/Matthews/Fernandez/Williams
Batum/Babbitt
Aldrige/Camby
Camby/Oden/Oberto

Sağlam kaldığı sürece ve Oden'in bir an için 15-10 luk bir oyuncu olduğunu düşünelim. Bu takım Batıda finali göremez ama yarı final çok rahat yapabilir bana göre. Bir de Miller'in gelişiyle Roy'un hücumdaki etkinliği düştü bildiğimiz gibi Roy bu konudan huzursuz olduğunu açık açık belli etti ve topu elinde istediğini söyledi umarım bir karışıklık olmaz. Roy'un oyuna küsmesi Portland için facia olur. Gerçi ben hala şu takımdan Miller'i göndermeleri gerektiğini düşünüyorum neyse..

Yeni Bir Hanedanlık


Nba'de bu yaz en çok konuşulan takım şüphesiz ki Miami Heat olmuştur. Neredeyse iki sezondur kadrosuna James'i eklemek için plan yapan salary boşaltan takımların arasında adı geçmeyen ancak son dakikada Pat Riley'in planı doğrultusunda bir anda Wade Bosh ve James'i bir araya getiren Heat yazın yapılan hamleler ile şampiyonluğa ve hatta şampiyonluklara göz kırpmış durumda.

Öncelikle kadrosundaki oyuncuların neredeyse tamamının kontratının 2010 yılında son bulması Heat adına önemliydi. Q.Rich-O'Neal-Haslem-Wade gibi rotasyonda önemli yere sahip oyuncuların kontratı sona eriyordu. Miami taraftarları böylesine bir kadronun hayalini kurmak yerine sadece Wade'i düşünüyordu. Wade'in takımda kalması sağlansa belki de yetecekti taraftarlara. Aslında mantıklı düşünülünce sil baştan Wade üzerine takım kurmak mantıklı geliyordu ancak Wade'in yanın iki süper yıldız daha eklemek kimsenin aklına gelmemişti, bir kişi dışında. Pat Riley öncelikle Toronto'dan ayrılmayı kafasına koyan Bosh ile anlaştı. Bir gün sonrada James Heat'e katıldığını açıkladı. Yani hanedanlık kuruluyordu.

İki yıldır merakla bekleniyordu James'in takımında mı kalacağı yoksa hangi takıma gideceği sorularının cevabı. Temmuz başı Espn ekranlarından tercihini açıkladı James, Bosh'un da Heat tercihi ile şampiyonluk kazanacağı bir takıma gitmek istiyordu. James'in bu kararını bir çok kesim eleştirdi, ancak Cavs'ta kalsa da Knicks-Nets yada Bulls'a gitse de bir kulp bulunacaktı. James kariyeri için en doğru olduğuna inandığı takımı seçti...


James'in bu tercihi üzerine ego yorumları da ön plana çıktı. James gibi egosu yüksek olan bir oyuncunun yanına bir süperstar bile fazlayken Bosh&Wade ile hem de Wade'in evi sayılan Miami'de nasıl oynayacaktı. Ama James2in bu takımı tercih etmesi bile ego problemini sonuna kadar bitiren bir karardır. Takım sadece başarı istediği, şampiyonluk ve yüzük istediği için bir araya geldi. Amaçları para olsa ne Wade ne James ne de Bosh bir arada olmazdı zaten. Beklenilenin altında bir kontratla üçü de imzaladı. Yani alabilecekleri maksimum kontrat varken paradan feragat ettiler yan rollere de kaliteli isimler alınabilmesi için, lakin sadece bu üçlü şampiyonluk getirmezdi.

Bunun için öncelikle Mike Miller ile anlaşıldı. Ki bana göre yaz boyunca yapılan en önemli hamle şampiyonluk için takıma getirilen Mike Miller'dır. Gerçi hazırlık kampında sakatlık geçirdi ve 2 ay basketbol oynayamayacak ancak takıma dönüşü ile beraber yeri ve rolü de hazır olacak. Wade ve James'in aynı takımda bulunması onun gibi saf şutörlerin oldukça işine gelecektir. Miller'ın sakatlığı ile henüz iki gün önce takıma J.Stackhouse eklemesi de yapıldı ayrıca.

Takımda Chalmers şu takıma guard olarak zaten yeterli ancak bir pivot takviyesi sonuna kadar gerekiyordu. Joel Anthony'nin varlığı da bir yere kadar yeterdi. Öncelikle Cavs'tan Ilgauskas Miami kadrosuna katıldı. Ardından da Juwan Howard Miami kadrosuna katıldı. Yani şampiyonluk için gerekli veteran ve yürekli isimler de bir bir kadroya geliyordu. Geçtiğimiz yıllarda Boston'da gösterdiği yürekli performnsıyla dikkat çeken Eddie House'la da kontrat imzalanıyordu.


James-Wade-Bosh bu takımda bulunmak için kontratlarından feragat ettiler ama bunun yanında Haslem'in yaptığı fedakarlık daha önemliydi kadro adına. Kariyeri boyunca Heat forması giyen ve burasını evi olarak gören Haslem bildiğiniz gibi 2006'da şampiyonluk yüzüğünü de parmağına takmıştı. Yani bir çok Nba oyuncusunun hayalini süsleyen şampiyonluk yüzüğüne de sahipti ve kariyerinin son büyük kontratını belki de bu yaz imzalayacaktı. Ancak karakterli yapısıyla gösterdi ki para her şey değilmiş. Denver ve Dallas'ın ciddi olarak ilgilendiği Haslem 4 yıl 35 milyonluk bir teklifi elinin tersi ile kenara iterken Heat'in 4 yıl 20 milyonluk teklifine evet diyordu.


Pg - M.Chalmers / C.Arroyo / E.House
Sg - D.Wade / M.Miller / J.Stackhouse
Sf - L.James / J.Jones
Pf - C.Bosh / U.Haslem / J.Howard
C - J.Anthony / Z.Ilgauskas / J.Magloire

Kadroya bakınca yedekler de dahil şampiyonluk için yeterli gibi gözüküyor. Zaten preseason'da da gördük ki takım istediği an oyun ritmini kontrol edip oyuna hükmedebiliyordu. Spoelstra'nın geçtiğimiz yıllarda takıma yerleştirdiği savunma azmi kadronun tamemen değişmesine rağmen bozulmamış. Miami hücumları yine savunma ile başlıyor ve öncelikle rakibi durdurmaya yönelik oynuyorlar. James'in preseason maçları boyunca takıma verdiği savunma gayretini görünce Heat'in başarılı bir sezon geçireceği adına ümitlerim arttı. Belki Mike Miller'ın sakatlığı biraz olsun sezon başlamadan moralleri bozdu ama takviyesi çabuk oldu. Spoelstra'nın açıklamalarına göre Wade-Bosh-James üçlüsü hiç bir zaman aynı anda benchte oturmayacak ve her zaman sahada en az biri olacak. Bu da takımların önemli isimlerinin dinlenmek için kenara geldiği anlarda Heat adına her zaman sahada bir yıldız olacak.

Şampiyonluk ve hanedanlık için bir yola çıkıldı. Şu kadroyla şampiyonluktan azı düşünülemez zaten. Lakers-Celtics gibi kadrosu oturmuş ve takviye edilmiş takımların varlığı ile belki bu sezon istenilen hedefe ulaşılamayabilir ama bu kadroyu bir araya getirmek bir hanedanlığın başlangıcıdır...

24 Ekim 2010 Pazar

Clippers'ın Dönüş Planı: Gençler


Los Angeles şehrinde Lakers'ın varlığı nedeni ile her zaman bir B takımı olarak lanse edilmiştir Clippers. Lakers gibi Nba'de başarıların mimarı bir takımla aynı şehri paylaşmak Clippers adına makus bir talih olsa gerek ki bir kaç yıl önce basketbol ve sonuç olarak Lakers'tan üstün olsalar bile isimleri her daim Lakers'ın arkasındaydı. Onlara karşı gösterilen bu basketbol saygısı da düzelecek gibi değil ama onların düzeltebilecekleri bir şeyler var. Doğru basketbolu oynayıp üst sıraları hedefleyen Batı'nın ciddi takımlarından biri olmak.

Aslında geçen yıl draftın bir numarası Griffin'in sakatlığı nedeniyle forma giyememesi hedeflerini bir yıl daha erteledi. Griffin'in sakatlığı sonrası ondan acaba yeni Oden mı olacak diye tedirgin bir beklenti olsa da hazırlık maçlarında gösterdi ki Clippers adına bu sezon en çok işleyen sınıf atlayacak oyuncularından biri olacak ve takımına maçlar kazandıracak. Griffin'in takıdaki varlığı Clippers ve hedefleri adına oldukça önemli olacaktır.

Bu yaz bir kaç görev adamını da kadrosuna dahil etti Clippers. Bunlardan birisi de Ryan Gomes. Basketbol bakımından oldukça iyi bir seviyede olan skora katkı yapabilen saunmasıyla rakip hücumcuları sindirebilen Gomes kariyeri boyunca hedefi play-off olan hiç bir takımda oynamadı. Belki bu sezon da Clippers için aynı durum söz konusu ama 3 yıllık kontrat içinde Gomes'in bu kadroyla play-off yarışında olacağını düşünüyorum.

Clippers'ın guard rotasyonuna bakınca Baron Davis - Eric Gordon ve drafttan seçtikleri Bledsoe ve Warren'ı da sayarsak dört isim göze çarpıyor. Buna rağmen Clippers kadrosuna Randy Foye'u ekledi. Bu tercih neden ve niye yapıldı bilmek zor ama bu guardlara süre paylaşımı nasıl yapılacak merak konusu. En azından Gordon ve Foye gibi isimler 2 numarada da takıma katkı sağlayabilecek isimler. Ki hazırlık maçlarında Davis-Gordon ikilisi ilk bşe çıkarken Foye'da hatırı sayılı süreler alarak bu ikilinin dinlenmesini sağlıyordu.


Clippers'ın bu off-season'da yaptığı en olumlu hamle belki de koç değişikliğiydi. Takımda artık miladını doldurmuş bir Dunleavy vardı ve yeni bir kan gerekiyordu. Rose yardımıyla olsa da Bulls'ta rüştünü ispat etmiş ve genç bir kadroyu nasıl pişirmesi gerektiğini bilen bir koç olan Negro ile anlaşmaları iyi bir hamle olarak nitelendirilebilir.

Pg - B.Davis / E.Bledsoe
Sg - E.Gordon / R.Foye
Sf - R.Gomes / R.Butler / A.Aminu
Pf - B.Griffin / C.Smith / B.Cook
C - C.Kaman / D.Jordan / J.Collins

Clippers'ın kadrosu son eklemelerle oldukça yetenekli, potansiyeli olan hücum gücü yüksek bir takım görünümüne büründü.Ancak savunmada neler yapacakları muamma yada benchten gelen oyuncuların neler yapabilecekleri. Yine de ilk beşi ile Batı'da önemli işler yapabilecek bir beş. En azından geçen yıllardaki gibi ligin dibinde olmayacaklar ve keyif veren bir basketbol izletecekler. Bu sene için zor olabilir ama bir kaç ekleme ile önümüzdeki sezon iyiden iyiye play-off yarışına ortak bir takım olarak izleyebiliriz onları.

23 Ekim 2010 Cumartesi

Eski Kadroya Genç Takviyeler


San Antonio Spurs. 2000'li yılların en başarılı takımlarından biri olan Spurs kadrosunun yaşlılığı sakatlıklar derken şampiyon oldukları 2007 sezonundan bu yana bir düşüş içerisinde olan Spurs kadrosuna diri bir Jefferson'da katmış olsa da fayda etmedi. Ama gençlere önem veren ve bu takımın da artık gençlere ihtiyacı olduğunun farkında olan Greg Popovich geçtiğimiz sezon da olduğu gibi bu sezonda gençlere süre verecektir. Drafttan seçtikleri James Anderson'da sezon içerisinde muhakkak kendi sürelerini hak edip takımda kendine yer bulacaktır.

Öncelikle Spurs geçen yaz takıma kattığı Richard Jefferson'dan sezon içinde hiç iyi verim alamamıştı. Şampiyonluk kazanabilmek amacıyla takıma katılan Jefferson'un olumlu katkı sağlayamaması bir sonraki sezon için salry'de sıkıntı çeken ve 15 milyonu bu oyuncuya verecek Spurs organizasyonu adına kötü bir haberdi. Jefferson'un kontrat opsiyonunu kullanıp serbest kalması belki de en çok Spurs'u sevindirdi. Yeniden anlaşılabilirse bile daha az bir fiyata anlaşılabilirdi ki öyle de oldu. Ama biraz fazla abartılı bir kontrat verdi Spurs. Bu sezon 15 yerine 8 milyon verecek ama kontratı 4 yıl için 39 milyon dolar. Yani Spurs yönetimi bu işten kâr değil aksine zarar edebilir. Hani Jefferson'un Spurs sistemine uyması için basketbol tanrılarının bu işe el atması falan gerekebilir.

Uzun şutör her takımın ihtiyacı ve hücum varyasyonları açısından bir çok takımın da aradığı özellik. Spurs'un sisteminde de en az bir tane olması gereken bu profili yıllardır Matt Bonner dolduruyordu. Ancak Spurs yönetimi gerek draftlarda gerekse yaz kamplarında hep uzun şutör aramalarını sürdürüyordu ancak elden bir şey çıkmadı ve kontratı sonlanan Bonner'a 4 yıl 16 milyonu saydılar. Bonner elinden geldiğince savunma yapmaya çalışan ve ceza şutlarını da net olrak cezalandıran bir uzun ki bu takımın 4 yıldır da simgesi. Ama en azından Jefferson'a verdikleri kontrat kadar kaybedeceği bir şey olmaz Spurs'un çünkü Bonner 4 yıl sonra da bu özelliklerinden bir şey kaybedecek değil.


Bir kaç yıl önce 2-3 milyon doları vermemek adına bedavaya Scola'yı Rockets'e önderen ve gösterdiği performansın ardından buna pişman olan Spurs bu sefer Avrupa'dan Splitter'a yöneldi ve aynı cimriliği göstermeyip 3 yıl 11 milyonluk kontratı sundu. Aslında 3 yıllık bir sevdaydı onlarınki ve sonunda Splitter Spurs için forma giyecek. Geçtiğimiz sezonu oldukça başarılı gçeiren ve Mvp ödülleriyle duvarını süsleyen Splitter şimdi Nba'de rüştünü ispatlamak zorunda. Geçtiğimiz yıllarda Hill, Blair gibi isimlere önemli dakikalar veren ve yaşlanan bu kadroda gençlerin önemini bilen Popvich'in de uzun süredir Splitter'ı istediğini biliyorduk. Ayrıca San Antonio Pınar Karşıyaka'dan tanıdığımız Gary Neal ile de kontrat imzaladı.

Pg - T.Parker / G.Hill
Sg - M.Ginobili / G.Neal / J.Anderson
Sf - R.Jefferson / M.Bonner / B.Simmons
Pf - T.Duncan / A.McDyess
C - D.Blair / T.Splitter

Splitter'ın eklenmesi, Bonner'ın zaman zaman 4 numara oynaması ve Blair'in hazırlık maçlarında ilk beşe yerleştirilmesiyle uzun rotasyonu biraz rahatlayacak gibi. Özellikle Blair'in hazırlık maçlarındaki performansı sezon için fazlasıyla umut verici oldu Spurs adına. Ancak henüz hazırlık karşılaşmalarında Splitter'ı izleme fırsatımız olmadı ve bunu sezona bıraktık. Blair'in ve Splitter'ın dışında kadroda umut veren gençlerden biri de şüphesiz Geroge Hill olacak. Duncan'ın artık yavaşlayan ayakları ile savunma konusunda eskisi gibi sert bir takım olamasa da hücum açısından olumlu performans sergileyeceklerdir.

Spurs gelecek sezon ne yapar kısmına gelirsek, eskisi gibi sert ve sıkı oyunlarını sergileyemiyorlar ve hızlı oynayan takımlara karşı geçen sezon play-off'ta olsun normal sezonda olsun nasıl aciz kaldıklarını da gördük. İşte bu yüzden Spurs'un şampiyonluk adayı olacağını söylemiyorum ama play-off için yine iddialı bir kadrosu var.

20 Ekim 2010 Çarşamba

Yatırım Yapıldı, Kâr Bekleniyor


Geçtiğimiz sezonu fazlasıyla sıkıntılı geçiren ve basketboldan çok saha dışı olaylar yaşayan Wizards için sezonun sonunda yaşanan tek olumlu gelişme draft piyangosunun kapılrını çalması oldu. LeBron James çılgınlığının tamamen dışında olsalarda James sayesinde Hinrich'e kavuştular. Chicago Hinrich ve kontratını James'i takıma katabilmek adına yok pahasına Wizards'a yollamıştı. Aynı olay Yi Jianlian takasında da karşılarına çıktı ve LeBron James çılgınlığında Miami'den sonra karlı çıkan ikinci takım olabilirler.

Draftta ilk sırayı aldıkları andan itibaren Wizards'ın John Wall'ı seçeceği belliydi. Sadece onu kamplarına davet ettiler. Filp Saunders'ın açıklamalarına göre bu sezon oyun tamamen John Wall'ın üzerinden kurulacak ve oyuncunun lige kolay alışması sağlanacak. Wizards'ta Wall'ın oyun kurucu pozisyonuna geçmesi ve topun tek sahibi olması takımda bir kişiyi fazlalık olarak gösteriyor aslında o da Gilbert Arenas. Wall'ın takımda olması onu ne kadar etkileyecek ve saf şutör guard konumunda işleri ne kadar idare edebilecek merak konusuyken bu gelişmeler içinde takım menajeri de Arenas'a sahip çıkan açıklamalar yapıyor. Yani görünen o k Arenas bu sezon yine Wizards'ta ancak Wall seçimi ile belli başlı hedeflere sahip olan ve adım adım bu yolda ilerleyecek olan Wizards takımında Arenas'ın çıkaracağı en küçük bir huzursuzluk takımdan uzaklaştırılmasına neden olabilir.

Wizards aslında ayağına gelen takas fırsatlarını hiç geri çevirmedi bu yaz. Hinrich ve Yi Jianlian takasları ile takıma yeni ve taze kan getirmiş oldular. Yi Jianlian, Nba çevresinde belki de kredisini tüketmiş biri, hala yaşı genç ancak bir türlü istenilen gelişmeyi gösterememiş olması ona karşı oluşan beklentilerin azalmasına neden oldu. Beklentilerin azalması onun oyunu adına olumlu yansıyacağını düşünüyorum ben.


Bir diğer takasa bakacak olursak Chicago'dan Hinrich'i alarak hem Wall'ı yedekleyecek hem de onun gelişiminde biraz olsun katkı sağlayacak birini takıma katmış oldular. Ama ilginçtir ki hazırlık maçlarında Wall-Arenas-Hinrich üçlüsü ilk beş çıktı. Zaman zaman Hinrich'in zaman zamansa Arenas'ın 3 numaraya çekildiği anları gördük. Aslında ilginç ve kısa bir beşle sahaya çıkan Wizards'ta bu taktik işe yaramış gibi gözüküyor. Üç defa ilk beş içinde bu üç oyuncusu olan Wizards bu üç maçtanda galip ayrıldı.

Pg - J.Wall / K.Hinrich / M.Collins
Sg - G.Arenas / N.Young
Sf - A.Thronton / J.Howard / C.Martin
Pf - A.Blatche / Y.Jianlian
C - J.McGee /H.Armstrong

Evet belki bu sezon değil ama bir kaç ekleme ile iş yapabilecek potansiyelli bir kadrosu var. Bu sene Wall'ın önderliğinde play-off yarışında iddialı takımlardan biri olacaklardır ancak daha fazlasını beklemek şu an için hayalcilik olur. Wizards gelecek bir iki sezon içinde kadrosunun daha da şekillenmesi ile üzerine ciddi ciddi konuşulacak bir takım haline gelecektir. Tabi Wall'ın performansıda burada önem teşkil ediyor.

19 Ekim 2010 Salı

Melo'nun Bulanık Geleceğinde Denver'ın Durumu


Denver'ın off-season dönemi çok enteresan geçti. Piyasaya hakim bir görüntü çizen ancak hamle konusunda sessiz kaldıktan sonra önemli bir hamle ile takımda eksiğini kapatan Nuggets bunun yanında aslında bir çok defa off-season gündemine oturdu. Nedeni ise Carmelo ve takımın geleceği hakkındaydı. Aslında Denver'ın sezon değerlendirmesini çok çok öncelerde de yazardım ama Melo'nun olası takasını bekledim ancak şu an sular durulmuş gibi.

Denver'da her zaman belirlenen yüksek hedefler ve oraya ulaşamama durumu olmuştur. 2 yıl önce Billups'un takıma katılması ile konferans finallerine kadar çıkan ve Batı'da ciddi bir tehlike olan Denver Nuggets bir önceki sezonki konferans finalinin üzerine koymak yerine daha ilk turda Utah'a elendi. Aslında eldeki çekirdek kadro da hiç fena değil ancak bir şekilde kimya olmuyor demek ki. Denver belki de artık bir şeyleri değiştirmek adına bu yaz bence önemli hamlelere imza attı. Öncelikle benchin artık sadece Jr Smith'ten ibaret olmaması gerekiyordu. 2006 yılında Hawks taradından 5.sırada seçilen ancak bir türlü beklenileni karşılayamayan Shelden Williams takıma eklendi. Uzun rotasyonuna Williams hamlesinin yanı sıra bu yaz Batı'da özellikle Dallas'ın da çok istediği Al Harrington'u kadrolarna kattılar. Kenyon'un sıkça sakatlanmasını artık dert etmeyecek Denver böylece ve pota altında Nene'nin yanında şutuyla öne çıkabilen birini yerleştirerek hücumda da çeşitlilik yaratabilecek.

Off-season hamlelerinden sonra yaz boyu gündemi meşgul eden Carmelo'ya gelelim. Öncelikle Heat'in LeBron&Wade&Bosh üçlüsünü bir araya getirmesinin ardından eli boş kalan ancak salary'sinde gerekli boşluk olan Knicks yönetimi Amare'nin yanına gelecek sene Melo'yu eklemenin planlarını yapıyor. Hatta sadece Melo ile değil Paul ile de ciddi ciddi ilgileniyor Knicks. Aslında burada Melo'ya biraz olsun hak veriyorum. Paul ve Amare ile beraber oynamak kulağa hem güzel geliyor hem de gerek kolej kariyeri gerekse Nba kariyeri boyunca karşılaştırıldığı James'in karşısında kurulacak olan yeni bir güç onu cezbediyor. Ancak kararını net olarak hala verebilmiş değil ki asıl sorun da burada. Öncelikle yaz başında Denver'ın kontrat uzatma teklifini reddetti Melo ve buradan da anlaşılıyor ki gelecek yaz serbest oyuncu piyasasında yer edecek. Bu kontrat teklifini reddettikten sonra adı bir çok takas dedikodusu ile yan yana geçti Melo'nun. Öyle ki takım arkadaşı Billups'ta Melo'nun takımdan ayrılmaması için Melo ile görüştü. Tüm bu keşmekeşin içinde Melo basın güünde Denver formasını üzerine geçirerek hiç bir yere gitmiyorum mesajını verdi. Peki bu gelecek yaz takımdan ayrılmasına engel olur mu ? Tabi ki hayır. Ancak görülen o ki son bir sezon daha kendisine güvenen takımını ve taraftarını memnun etmeye çalışarak bir yola çıkacak. Kim bilir belki de Denver onun bir sonraki yaz boş yere gitmesi yerine takas ile Melo'yu elden çıkartır.

Pg - C.Billups / A.Carter / Ty.Lawson
Sg - A.Aflalo / G.Forbes
Sf - C.Anthony / Jr Smith / R.Balkman
Pf - A.Harrington / K.Martin / S.Williams
C - N.Hilario / C.Andersen

Kadroya baktığımızda Denver'ın uzun rotasyonunun aslında hiç yabana atılmayacak cinsten olduğunu görüyoruz. Ama bunca sene Martin ve Nene'nin sakatlıkları ile uğraştılar ve istenilen seviyeye gelemediler. Bu yaz yapılan iki takviye ile daha sağlam, sert ve hareketli bir pota altı rotasyonuna sahip olan Denver Nuggets geçtiğimiz sezona göre daha tehlikeli. Aflalo'nun gelişimi ve skorer guard terimine tam anlamıyla uymaya başlaması ile beraber Denver beş pozisyonuda tehlikeli bir takım haline geldi. Bu yaz Amerika takımı ile kamp yapan ve altın madalya kazanan Billups'ta lige en hazır girecek olan oyunculardan. Bunun yanı sıra Denver'da belki de son sezonunu geçirecek olan Melo en iyi oyunlarından birini oynayacaktır bu sezon başarı adına.

Kısacası artık Denver adına iyi şeyler olmasının vakti geldi. Gerek guard gerekse uzun rotasyonu ile önemli bir kadroya sahipler ve başarının gelmemesi için hiç bir neden yok. Denver bu sezon en azından konferans finalini yeniden görmelidir. Bu sezon elde edecekleri sıralama takımın geleceği ve Melo'nun kararı açısından da oldukça etkili olacaktır çünkü...

17 Ekim 2010 Pazar

Bina Çöktü Enkazı Kaldı: Cavs


2010 Off-Season'un kaybedeni kim diye soracak olursanız size verilecek tek bir cevap vardır: Cleveland Cavaliers. Halbuki 7 yıl önce LeBron'un bu takıma gelmesiyle hem kulüp hem de Ohio halkı ne kadar da inanmıtı başarılı bir geleceğe, şampiyonluklara... Hatta bu yeni dönem için formalarını, saha parkelerini değiştirdiler, yeni bir başlangıç, yeni bir ekip gibi. Şimdi ellerinde ne kaldı peki? LeBron'dan sonra ellerinde bir kaç potansiyelli oyuncu ve Byron Scott. LeBron'un gidişini hazmedemeyen taım sahibi Dan Gilbert kendisini haksız duruma düşürdüğü mektubundan sonra olaylar yavaş yavaş durulmaya başlasa da Cavs'ın LeBron'lu hatıralarından sıyrılmak için yine parke ve forma değişikliğine gittiğini söyleyebiliriz.

Gidenlerin başında sadece LeBron James gelmiyordu takımın emektar pivotu Z'de ayrılmıştı Ohio ekibinden. Belki LeBron'un ayrılığından sonra koymadı ama bu takım paspas takımı halindeyken de şampiyonluk adayı ve ba Finali oynayan takım olduğunda da kadroda hep Ilgauskas vardı. 13 sene bu takımda oynadı ve sonuna kadar hakkını verdi formasının. O da kariyerinin sonunda belki de bir şampiyonluk için Cavs'tan ayrılmayı tercih etti.

Bir de takıma gelenlere bakacak olursak; serbest oyuncu olarak Joey Graham ekibe yeni katılan oyuncu olurken West ve Telfair'in takasıyla takıma Ryan Hollins ve Ramon Sessions katıldı. Hollins atletikliği ile ve Hickson ile beraber bu takımın pota altında olumlu işlere imza atabilirler. Sessions ise hücum yönü fazlasıyla iyi ama bunun yanında savunma yönü sıfır olan bir guard. Dış şutu olmadığından penetre etmeyi çok sever. Bakalım iki senedir Bucks ve Wolves'te tutunamadı Cavs'ta kendini bulabilecek mi?


Byron Scott'ta off-season'da Cleveland'a gelenlerden. Koç olarak Hornets'te miladını dolduran aslında Lakers'a gideceğini beklediğim Scott'un James'siz kadrosuyla Cavs'ı nerelere kadar götürebileceğini merak ediyorum. Aslında Scott ilk yılını geçirdiği takımlarına hep iyi basketbol oynatır ve pozitif bir ekip görünümünde olurlar. Bakalım James sonrası enkaz kaldırma senesinde Cavs'ı nerelere kadar götürecek ama ben yine de play-off yapmlarını beklemiyorum.

Pg - Mo Williams / R.Sessions
Sg - A.Parker / D.Gibson
Sf - J.Graham / J.Moon / J.Williams
Pf - A.Jamison / J.J Hickson / L.Powe
C - R.Hollins / A.Varejao

Kadro budur. LeBron'un gidişiye bu yan parça diye takıma alınan isimlerden şimdi bir beş kurulacak ve galibiyetler beklenecek. Belki takımın kazanma alışkanlığından dolayı işleri sandıklarından daha da kolay olabilir. Uzun rotasyonuna bakınca gayet iyi görünüyor ve hatta bu enkazın içinden Hickson patlama yapabilir. Bunun dışında takıma yüzük için gelen ve boynu bükük kalan Jamison'un neler yapacağı merak konusu. Ve Mo Williams.. James'in ayrılışından sonra resmen psikolojik bunalıma giren -resmen diyoruz çünkü bunu twitter'ında belirtti- Mo'nun basketboldan soğuduğu konuşuluyordu. Ama ben onun şu kadro içinde fazlasıyla parlayacağını düşünüyorum.

Yani sözün özü Cleveland'ın potansiyeli olan oyuncuları var ama belli bir hedefleri yok. Play-off'a katılmak ilk hedef olabilir ki katılırlarsa muazzam olur en azından belli şeylere oyunları ile cevap verirler. Ancak doğru düşünürsek Cavs'ın bu kadroyla işi çok zor. Dediğimiz gibi bu 13-15 isimin arasından 1-2 kişi istatistiksel olarak sıyrılacak ve kendine bir piyasa yapacak. Cavs'tan bu sene en azından gençlere yatırım ve güzel basketbol bekliyorum. Tekrar LeBron'un olduğu zamanlardaki günlerine dönebilmek adına.

14 Ekim 2010 Perşembe

Sixers İçin Yeni Dönem


Sixers geçtiğimiz sezon hayal kırıklığı yaşatan takımlardan biri olmuştu ve Doğu'yu 13.sırada bitirmişlerdi. Play-off yapan bir takımın ertesi sene bu kadar gerilemesi normal değildi. Ancak bu kötü gidiş aynı zamanda Sixers'a draft piyangosu şansını doğurdu. Ve Wizards'ın ardından 2.sırayı elde ettiler. Aslında Sixers adına koca bir yaz draft muhabbeti ile geçti. Yaz başında komik bir takasa imza attılar ve yeni koçlarıyla sözleşme imzaladılar, ondan sonrası Evan Turner haberleri ile geçti Sixers yazı.

Komik bir takas dedim. Evet. Drafttan önce Sixers taraftarınca da artık istenmeyen adam ilan edilen Dalembert takasın başrolünde oynyan oyuncuydu. Aslında onu takımdan göndermek için bir hayli aceleci davrandılar. Kontrat sezonunda olan birini pekala Şubat-Mart civarı daha iyi bir piyasa ile elden çıkartabilirlerdi. Dalembert gibi Sixers'ın bir numaralı eksiği olan ribaunt konusunda başarılı bir pivotu göndererek yerine yeni yetme bir Hawes ve Nocioni'yi almak pek akıl karı olmasa gerek. Ama şut konusunda problem yaşayan bir takımda da Nocioni gibi birinin olması önemli bir nokta.

Sixers'ın gelecek sezon adına yaptığı bir önemli hamle de koç değişikliği oldu. En son 2003'te Wizards koçluğunu yapan Doug Collins 7 yıllık tv yorumculuğunun ardından Sixers'ın başına geçti. Aslında Collins gibi otoriter birinin takımın başında bulunması oldukça iyi ancak bir çok eksiği olan şu kadro ile geçtiğimiz sezondan maksimum 15 galibiyet ileri gidebilirler. Collins'in sisteminde Elton Brand'in de oldukça önemli bir yeri var ve Clippers dönemindeki gibi yerine göre dominant oyunlarını oynaması ve kontratını hak etmesi gerekecek. Ama Collins adına tek sorun 7 yıldır bu görevde olmuyor oluşu.


Gelelim Evan Turner konusuna. Zaten draftta Wall ve Turner'ın ilk iki sıradan seçileceği çok açıktı. Bir ara Sixers&Favors söylentileri çıktı ama son olarak Nocioni ve Hawes eklemeleri ile uzun rotasyonu genişleyen bir takımda Turner daha bi gidecekti. Ki beklenildiği gibi Turner'ı seçti Sixers. Turner'ın başlıca hedefi ligde kalıcı olmaya çalışmak olmalı ve bunu zaten başarabilecek güçte. Ama geliştirmesi gereken özelliklerinin başında şutu geliyor. Turner sene boyunca menzilini biraz olsun geliştirebilse onun için ve Sixers için önemli bir avantaj olacaktır. Skorer guard olmasına rağmen pre-season'da gösterdi ki ribauntlara da inanılmaz derecede katkı sağlıyor Turner. Şutunun eksik olması kötü ama geliştirilebilinecek bir yön ama ribaunt sezgisinin bu derece iyi olması ve katkı vermesi takım adına çok çok önemli. Turner'ı kadrosuna katan Sixers'ta sezon boyu yaşanacak önemli tartışmalardan biri de Iguodala ile olan çekişmesi olur. Iguodala ile aynı pozisyonda yer alan Turner'ın sezon boyunca ismini bu şekilde de çokça duyacağız.

Pg - J.Holiday / L.Williams / C.Quinn
Sg - E.Turner / J.Meeks
Sf - A.Iguodala / A.Nocioni / J.Kapono
Pf - T.Young / T.Battie / D.Songalia
C - E.Brand / S.Hawes / M.Speights

Sixers aslında kalabalık kadrosuyla dikkat çekiyor ki iş burada form durumlarına göre 12 kişilik kadroyu kurmakta Collins'e düşüyor. Elton Brand'i 4 numara da oynatır diye bekliyordum ama hazırlık maçlarının genelinde beş numarada izledik onu. Bu Young açısından iyi oldu. Artık bu sene olumlu şeyler bekliyorum onun adına. Iguodala'da 3 numara da oynuyor 2 numara da Turner ile beraber. Ama yine de sezon içerisinde bu ikiliyi karşılaştıran bir çok haber ve yorum yapılacaktır. Guard rotasyonunda ise geçtiğimiz yıl başarılı bir çıkışa imza atan ve bu yıl önemli işler yapacağına inandığım Jrue Holiday var.

Sixers yeni sg'si Turner ile beraber Brand'in de sağlam bir sezon geçirmesi halinde ligin tehlikeli takımlarından olacaklardır. Ancak yine de play-off yapacaklarını sanmıyorum geçtiğimiz sezondan maksimum 15 galibiyet fazla alırlar. Aslında 40 galibiyet barajına ulaşabilirseler belki doğuda play-off için bir aday olabilirler ama güçlenen doğuda artık bu da zor bir ihtimal olabilir. Yine de Holiday ve Turner ikilisiyle geleceği parlak bir takım Sixers.

13 Ekim 2010 Çarşamba

Roketleri Ateşliyoruz




Evet sıradaki değerlendirmemiz birçok otoritere göre NBA'in son yıllarda görmüş olduğu en şanssız takım Rockets. 3 yıl ardından bu yıl ilk kez play-off a kalamadılar aslında sezon başlarken birçok kişi tarafından ligin dibine aday gösteriliyordu ki buna bende dahildim. Müzmin sakat yıldızlar Yao Ming ve Tracy McGrady yine sakatlardı üstelik Yao Ming sezonu kapattığı duyurulmuştu. Bu da taraftarın daha başlamadan kurdukları hayalleri yıkmaktı binevi. McGrady geçirdiği mikro-kırık ameliyatından sonra bir daha eskisi gibi olmayacağı birçok kişi tarafından biliniyordu zaten nitekim koç Rick Adelman ile arası limoniydi. İyileştiği zaman bile doğru düzgün süre bulamadı ve Şubat ayında 3 lü takasla New York'a takas edildi. Takım o takasla Carl Landry gibi taraftarın sevgilisi yürekli bir oyuncuyu kaybetsede 2009 draftında potansiyelli uzunlar arasında gösterilen Jordan Hill ve son yıllarda sakatlıklarla başı belada olan ama sağlıklı olduğu zaman bu ligin elit skorerlerinden Kevin Martin'i kadroya kattı. Kontratlar dengelensin diye Jeffries ve Hilton Amstrong geldi ama onları pek değerlendirmeye gerek duymuyorum açıkcası. Amstrong kontratı bitince gönderildi ki muhtemelen bu yıl Jeffries'te aynı şekilde gönderilecektir. Geçen yıl takımın durumu karışıktı bu yıl belli olacak birçok şey hep beraber göreceğiz. Takas demişken Houston dahil 4 takımın içinde bulunduğu büyük bir takas olduğu geçtiğimiz aylarda, geçen yılın başarılı oyuncusu Trevor Ariza, Courtney Lee karşılığında gönderildi. Ariza'nın takasının sebebi ise Aaron Brooks ile arasının bozuk olması ve sürekli kavga etmeleri gösterildi. Yine de geçen böyle bir çıkış yapan oyuncunun sadece Lee karşılığında gönderilmesi pek iyi olmasada Lee'nin hazırlık maçlarındaki performansı umut veriyor.



Bu yaz yapılan hamlelerden söz etmişken Scolayla 5 yıl için 47 milyon dolar karşılığı anlaşıldı. Gerek sezon içi sergilediği oyun gerekse ülkemizde düzenlenen Dünya Şampiyonasında oynadığı oyunla bu kontratı hakettiğini düşünüyorum. Bir başka kontrat uzatan oyuncu Kyle Lowry oda sınırlı serbestti bu yıl Cleveland 4 yıl için 24 milyon dolarlık bir teklifte bulundu ve Houston 1 hafta içerisinde karşıladı bu teklifi. Lowry'nin aldığı miktar biraz fazla gözüksede Brooks ile iyi bir ikili oluyorlar takımı yönetme konusunda ve pas trafiğini sağlamakta takıma fayda sağlıyor. Bırakmak pek akıllıca olmazdı açıkcası. Bir diğer hamle ise Brad Miller oldu. Yıllardır Yao'nun bir yedeği olmaması onu çok zorda bırakıyordu buda onu fiziksel olarak fazlasıyla yıpratıyordu bilidğimiz gibi bu yıl oldukça dinleneceği için Miller transferi fena olmadı. Geçen yıl pek iyi sinyaller vermesede Yao'nun arkasında bir yedek uzunun bulunması iyi olacaktır. Ancak ben şu an serbest oyuncu durumunda olan Damiper'in takıma katılmasından yanayım. Fiziği ve blok tehditiyle ortayı kapatacak ve 20-25 dk gibi ciddi süreleri kaldıracak bir oyuncu. Millerdan daha iyi alternatif olacağı düşüncesindeyim.

Takım

Brooks/Lowry
Martin/Lee/Taylor
Battier/Budinger
Scola/Hill/Patterson/Jeffries
Yao/Miller/Hayes

Kağıt üzerinde iyi bir 5 e sahipler ama bu takım için yıllardır aynı şeyler söylendi. O yüzden önemli olan kağıt üzerindekiler değil sahadakiler olacak. Kevin Martin'in hazırlık maçlarındaki saldırganlığı eskisi gibi potaya kararlıca gitmesi ve sağlıklı kalabilmesi Yao ile birlikte belirleyici olacaktır. Jordan Hill ve Budinger gibi gençlerin bu yıl kabuğunu kırması bekleniyor.



Gelecek Sezon

Yukarıda da belirttiğim gibi iyi bir kadroya sahipler sağlıklı kaldıkları sürece bir sorun olacağını düşünmüyorum uyum sorunu olmayacaktır zaten kemik kadro yıllardır birlikte oynuyor. Batıda ilk 5 için favori konumda Texas ekibi.

12 Ekim 2010 Salı

Çok Acele Yaz


2008'deki müthiş Play-Off performanslarından sonraki 2 yıl boyunca iyi geçen normal sezonlardan sonra rezalet bir oyunla 4-0 kaybedilen 2. tur serileri... Hawks'ın bu yazın başına kadar geçen son zamanlarının özeti budur sanırım. Son 2 sezondur Play-Off'a büyük ümitlerle girip, kötü oyunlarla elenen Hawks'ın bu yılki hedefinin çok açık olması gerekiyordu. Daha ileriye gitmek için sakin bir şekilde hamle yapmasını beklediğimiz Hawks, nedense büyük panik halindeydi Off-Season boyunca. Bakalım bu karmaşık Off-Season, 2011'de Hawks'ı nereye götürecek.

Hawks'ın bu yaz ilk yaptığı şey, artık takımda miadını doldurmuş olan koç Mike Woodson'la yollarını ayırmak oldu. Bu çekirdeğin buraya kadar gelip, normal sezonda Doğu'nun zirve adayları arasında olmasında onun payı çok büyük. Ama takımı buradan daha ileriye götüremeyeceği de anlaşılınca, takımdan ayrılmak durumunda kaldı Woodson. Tüm Play-Off zamanı boyunca inatla pick&roll oynatmayarak, Dan Gadzuric'i rotasyonda aktif olarak kullanmak zorunda kalan Bucks'a karşı zor bela da olsa 4. galibiyeti görmüştü, Ama Magic serisinde o galibiyetlerin birine yaklaşamadı bile. 16 çeyreğin, en fazla ikisinde doğru düzgün hücum yapabilen Hawks'ta hatalarından dolayı Woodson'ın gönderileceği kesindi zaten. Merak edilen yerine kimin geçeceğiydi ki bu da kimsenin beklemediği şekilde Larry Drew oldu. Avery Johnson, Marc Jackson ve birçok asistan koçla ilgilenen Hawks yönetimi, 6 yıldır organizasyonun içinde olan asistan koç Larry Drew, benchin bir numaralı ismi haline getirdi. Josh Smith, Joe Johnson, Al Harford, Marvin Williams gibi isimlerin de bu organizasyonda uzun zamandır bulunduğunu düşünürsek onların tanıdığı, bildiği bir ismin başarılı olma şansı yüksek. Ama asistanlıktan gelen koçlar için de çaylak duvarı benzeri birşey var sanki. Umarım oraya çarpmaz.

Hawks'ın koç seçimi dışında yaptığı en önemli -ve koç seçiminin üzerinede tutulan tek- hamlesi Joe Johnson'la yapılan kontrat oldu. 2016 yazında bitecek kontratının ilk sezonunda 16 md kazanacak olan JJ kontratının son sezonundaysa yaklaşık 25 milyon dolar kazanacak. Yıllardır Hawks organizasyonunu sürükleyen JJ'in 2009'da Cavs, 2010'daysa Bucks ve Magic serilerinde oyuna etki etmekten ne kadar uzak olduğunu görünce bana gereğinden çok yüksek bir kontrat gibi geliyor. Sezon boyunca Wade, LBJ, Bosh gibi oyuncularla ismi birlikte anılan JJ'in Play-Off'ta piyasasını epey düşürdüğü düşünülürken aldığı bu kontrat herkesi şaşırttı zaten. Hawks yönetiminin de rezalet Magic serisinden sonra son derece panik bir halde bu kararı verdiğini düşünüyorum. JJ'in Knicks'e gitme ihtimali yükseldikçe, iyice korktular ve James, Wade gibi süperyıldızlarla aynı seviyede kontrat verdiler. Bu hamleden sonra adımlarını çok çok dikkatli atmak zorunda olmaları da onların başını epeyce ağrıtacak.

Hawks'ın Off-Season'unu meşgul eden diğer şeyler Josh Smith ve Marvin Williams etrafında dolaşan takas dedikodular, Crawford'la yaşanan kontrat krizi, uzun rotasyonuna yapılan Etan Thomas, Jason Collins, Josh Powell üçlüsünün eklenmesi ve Al Horford'la yapılan kontrat görüşmeleri oldu. Geçen yılki çıkışıyla uygun bir takas malzemesi haline gelen Josh Smith'in etrafında dolaşan takas dedikoduları yaz sonunda tamamen rafa kalkmış gibi görünüyor. Tıpkı, kariyeri boyunca "Chris Paul'ün önünden seçilen adam" olarak anılacak olan Marvin Williams'ın takas söylentileri gibi. Şubat'a kadar ne olacağını bilemiyorum, ama Hawks'ın asıl sorununun bunlardan biri olmadığına eminim.
Uzun zamandır gündemi meşgul eden Crawford-Hawks görüşmeleri şimdilik çıkmazda. Gelecek yaz kontratı sona erecek olan Crawford her fırsatta Hawks'ta kalmak istediğini ve kontratını şimdiden uzatmak istediğini söylese de Hawks yönetimi buna bir türlü yanaşmıyor. İki taraf da kendi açılarından gayet haklı aslında. Crawford, yeni bir kontratı hak ettiğini kanıtladıktan sonraki sezonunu kontrat görüşmeleriyle meşgul etmek istemiyor. Ayrıca JJ'ye verilen kontrattan sonra yeni bir kontrat hakettiğini de düşünüyor olabilir. Zira Hawks'ın sistemine ve rotasyonuna, tabiri caize cuk oturan Crawford geçen yıl En İyi 6. Adam seçilirken Hawks için ne kadar önemli olduğunu da kanıtlamıştı.

İşlerin Hawks kısmına baktığımızdaysa onların da bir o kadar haklı olduklarını görüyoruz. Zira Crawford Hawks'a gelmeden önce Isiah Thomas dönemi Knicks'inin kontrat fiyaskosu oyuncularından biriydi. Hawks yönetiminin düşüncesi Crawford'un geçen sezonu kontrat sezonu olarak değerlendirdiği yönünde olabilir. Geçen yıl Hawks sisteminde hep çok iyi oynayabileceğini gösteren Crawford'ın şimdi yeni kontrat imzalayıp gelecek sezondan itibaren sahada 2010'a göre daha pasif kalacağını düşünmek de bir açıdan mantıklı. İki tarafın olaya bakışlarına göre olayın sezonun ilerleyen kesimlerine bırakılmasının daha doğru olacağını düşünüyorum. Yoksa bu olay Horford'la olan kontrat görüşmeleri gibi kolayca çözülmeyecektir.

Takım

Mike Bibby-Jeff Teague-Jordan Crawford
Joe Johnson-Jamaal Crawford
Marvin Williams-Maurice Evans
Josh Smith-Josh Powell
Al Horford-Zaza Pachulia-Etan Thomas-Jason Collins

Hawks'ın en büyük avantajı oyuncuların belirtilen bölgeler dışında da rahatça oynayabilmesi. Joe Johnson 1-2-3 pozisyonlarının hiçbirinde sırıtmıyor. Jamaal Crawford da iki guard pozsiyonunda da sahada yer alabiliyor. Al Horford aynı zamanda 4 oynama kabiliyetine de sahip (Zaten 4 numarada da oynayacağı takım tarafından açıklandı). Marvin Williams ve Josh Smith forvet pozisyonlarında zaman zaman maç içinde de yer değiştirebiliyorlardı zaten.

Geçen sezona göre büyük değişiklerse Mike Bibby ve Marvin Williams'ın sürelerinde görülecek azalmalar olacaktır. Zira çaylak katili olarak anılan Woodson'dan sonra gelen Larry Drew'in Jeff Teague'ye biraz daha güveneceği açık. Jordan Crawford'ın da 2 guard pozisyonundan da biraz biraz süre alabileceğini düşünüyorum (Pre-Season'da kendini gösterdi ilk maçlarda, ayrıca Drew de ona güvendiğini gösterdi). Bunlar da yaşlanan Bibby'inin benchte daha fazla zaman geçireceğine işaret. Williams'ın sürelerinin düşmesini de Horford'un 4 numarada deneneceği açıklamasına bağlıyorum. Maç içinde Etan Thomas/Zaza-Horford-Smith üçlüsünü deneyecektir koç Larry Drew. Tam tersi olup Smith'in süreleri de düşebilir elbette. Hawks'ın rotasyonunu görmek için Kasım'ı bekleyeceğiz.
Gelecek Sezon

Hawks Play-Off'ta berbat bir görüntü vermiş ve Doğu geçen yıla göre çok daha güçlü olsa da Hawks'ın da son 2 yıldır normal sezonu epey iyi geçirdikleri bir gerçek. Magic, Heat, Celtics üçlüsünü dışarıda bırakırsak kalan sıralar için kıyasıya rekabet edeceklerdir. Pistons, Bucks, Bulls, Knicks, Nets gibi takımlar arasında geçecek mücadele en az zirve mücadelesi kadar heyecanlı olacaktır. Geçen yıldan biraz daha enerjik bir Hawks, kimse hesaba katmazken daha üste bile oynayabilir normal sezonda. İşin Play-Off kısmınıysa Larry Drew'ün sistemi ve rotasyonu belirleyecektir. Mike Woodson'ın hatalarını görme şansı oldu ve bunu düzeltebilir mi göreceğiz?

11 Ekim 2010 Pazartesi

Bucks Vites Büyüttü


Kısıtlı bir kadroyla geçtiğimiz yaz play-off yapmıştı Milwaukee Bucks ve ciddi ciddi Hawks'ı eleme noktasına dahi gelmişlerdi. İyi bir çekirdek kadrosu var yani bu ekibin. Peki rakipleri bu yaz güçlenirken onlar ne yaptı? Bence gerekli isimlere kontrat verdiler ama bunda biraz fazla cömert davrandılar. Yani bu sene yapılan kontratlar ilerde baş ağrısı olarak dönebilir bu takıma.

Off-season'a hızlı bir giriş yapan Bucks Gm'si Hammond yazın ilk takasına Golden State ile imza atıyordu. Dan Gadzuric ve Charlie Bell Warriors yolunu tutarken Warriors'un başarılı forvet oyuncusu Maggette Bucks oyuncusu oluyordu. Böylece Bucks forvet mevkiine tecrübeli bir ismi getiriyordu. Yani play-off için iyi bir yatırımdı. Maggette'in eksik yönleri de var mı? Eee evet.. Ve bu yönleri Bucks hücumunu belli dönemlerde sıkıntıyada sokabilir. Maggette çok iyi bir hücum silahı olarak değerlendirilebilir ve fiziği ile önemli işler de yapacaktır ancak set hücumlarında bencil yönü ağır basıyor bu arkadaşımızın. Bucks adına sorun teşkil edebilir bu. Ve tabi bir savunma koçu olan Skiles ile ne kadar anlaşır orası da soru işareti.

Savunma ve Skiles demişken Gooden'dan da bahsetmeden olmaz. Sürpriz bir şekilde Gooden'a 5 yıllık bir kontrat yapan Bucks, Gooden'a kariyerinin fırsatını sundu. Bucks'a açıkçası Gooden'ın önemli bir artı getireceğini düşünmüyorum. Yine tecrübe açısından iyi bir yatırım gibi gözükebilir Gooden play-off'u hedef haline almış bir takım için ancak ne diyorduk, savunma ve Skiles. İşte işin bu yönünde Maggette gibi sorun yaratan bir oyuncu olabilir Gooden.

Bucks'ın belki de bu yazın en steal hareketi neredeyse bedavaya getirdiği Chris Douglas Roberts olur. CDR aslında ligi önemli bir potansiyel ile girdi ancak Nets'te oynaması onun dikkat çekmesini önledi. Potaya gidebilen, dış şutu kısmen iyi ve gelişime açık. Ancak Bucks'ın onu verimli kullanıp kullanamayacağı asıl mesele. CDR Nets'te oynarken rotasyonda geride kalmasından dolayı koçuyla bazı problemler yaşamıştı ki Bucks forması altında da Maggette Delfino ve Michael Redd'in önüne geçmesi zor gibi gözüküyor.

Pg - B.Jennings / E.Boykins / K.Dooling
Sg - J.Salmons / M.Redd / CDR
Sf - C.Maggette / Delfino
Pf - D.Gooden / E.İlyasova / Mbah a Moute
C - A.Bogut / Brockman

Şimdi Maggette ve Gooden eklemeleri bu takıma sınıf atlatır mı bilinmez ama buna Bogut'un da dönüşü eklenince Bucks Doğu'nun tehlikeli ekiplerinden olacaktır şu kadrosuyla. Geçtiğimiz yaz Hawks'a karşı Bogut'suz mücadele eden ve pes etmeyen görüntüsüyle herkesin takdirini kazanan Bucks adına işler şu an yolunda gözüküyor. Evet şu an yolunda artık yeniden yapılanma faslını geçen ve play-off takımı statüsüne yükselen Bucks'ın Gooden'a verilen ve Maggette'nin alınan kontratı ile gelecek sezonlar için yapabileceği tek şey Jennings'in üst seviye bir basketbolcu olmasını beklemek. Golden State'e karşı 55 atması benim için açıkçası bir şey ifade etmiyordu ama play-off'larda bence kendini farkettirdi. Artık gelişimini bekleyecek Bucks organizasyonu.

Ersan açısından durumlara bakacak olursak şu ana kadar pre-season'da gördük ki Ersan benchten gelerek bu takımda önemli süreler alacak. Zaten geçen sene kendini kabul ettiren ve önemli katkılar veren Ersan sadece Bucks için değil ligin genelinde de 6.adam için adı sayılabilecek bir oyuncu olabilir bu sene.

Söylediğimiz gibi Bucks artık yapılanma işinden geçti ve şimdi ellerindeki kadroyu daha üst seviyeye nasıl taşıyabililer onu düşünmeleri gerek. Play-off'ta kalıcı olmaları önemli ki yazın yapılan hamlelerde bunu sağlamak için yapıldı. Bu sezon merakla Jennings'in performansını da merak ediyorum. Çaylak yılından sonra bakalım atılım yapıp Bucks'u ilerilere taşıyabilecek mi?

10 Ekim 2010 Pazar

Keltlerin Tek Hedefi: Şampiyonluk


Lakers karşısında seri 7.maça taşınmıştı ve kazanan şampiyonluğu alacaktı. Tek maçtı. Kimse oraya kadar geldikten sonra kaybetmek istemez elbette ki ama Celtics kaybeden taraftı bu sezon. 7.maçta belki de son periyotta şampiyonluğu ezeli rakiplerine vermişlerdi. Yaz başlangıcında önlerinde iki seçenek vardı ya kadroyu dağıtıp yapılanmaya girmek ya da mevcut kadro ile şanslarını tekrar denemek...

İkinci seçenek herkes için en doğrusu gibi görünüyordu ancak uzun rotasyonun da Sheed'in emekliliğini açıklamasının ardından akıllarda acaba yapılanma olur mu sorusu doğdu. Zaten Rivers'ın emekli olabileceği tartışılırken Pierce'da piyasasını ölçmek için 21 milyonluk kontratından vazgeçti ve serbest oyuncu statüsüne geçti. Üstüne Ray Allen'ın da biten kontratı eklenince Boston'un son yıllarda yakaladğı başarılı dönemin kapanacağını düşünüyorduk.

Ancak Doc Rivers ve Paul Pierce ile yeniden anlaşan keltler Allen'a da 2 yıllık bir kontrat verince en az 2 yıl daha buralarda olacaklarının sinyalini verdi. Allen'ın kontratı normal olsa da Pierce'ın kontratının son senesi belki canlarını yakabilir. Ancak bu imzalanan kontratlarla bile takım düzene girmemişti. Perkins'in ocak ayına kadar sürecek olan sakatlığı ve Sheed'in emekliliği ile uzun rotasyonu büyük yara almıştı. İlk olarak Jermaine O'Neal hamlesi geldi Celtics cephesinden. O'Neal'ı ihtiyçtan aldıkları bir gerçek ki muhtemelen verdikleri kontratta o yüzden olacaktır. Geçtiğimiz sezonki performansına göre bir hayli yüksek kontrata imza atmıştı zira.

Celtics yönetimi belki de şampiyonluk için duygusal yola da başvurmayı ihmal etmedi bu yaz. Kobe'nin uluslararası tv önünde Shaq'a seslenerek şampiyonluk sayısının ondan fazla olduğunu söylüyordu. Celtics yönetimi bu açıklamadan yola çıkarak hem Lakers ile efsaneleşen bir oyuncuyu kadrolarına katarken hem de Shaq gibi birinin tekrar şampiyonluk yüreği ile oynayacağını düşünüyordu. Evet bir kumar ama işe yarayabilir. Yüksek bir meblağa da gelmedi sonuçta Shaq.

Celtics yönetimi yaz boyu akılcı yöntemler ile kadrolarını koruyup takviyeler yaptılar. Bunun bir diğer örneği de Nate Robinson'a verilen 2 yıllık kontrat. Tıpkı Allen'a verilen kontrat gibi bu da 2012'de sona eriyor ve bu isimlere Garnett'te eklenince 2012 Celtics için boş bir cap ve piyasada yapılanma için önemli bir fırsat anlamına geliyor. Ayrıca Celtics şampiyonluk için bir diğer guard Marquis Daniels ile de bir yıllık bir kontrata imza attı. Ray Allen'ın arkasında da sağlam olarak duracak biri lazımdı ki bunu keltlerde görerek eski oyuncularından West ile tekrardan anlaştılar. Yani her şey yeni bir şampiyonluk için hazır konuma gelmiş durumda.


Pg - R.Rondo / N.Robinson / V.Wafer
Sg - R.Allen / D.West
Sf - P.Pierce / M.Daniels
Pf - K.Garnett / G.Davis / L.Harangody
C - Shaq / J.O'Neal / Perkins /Semih

Kadroyu yukarıda iyi-kötü değerlendirdik ve şampiyonluk için bir kurşun daha atacaklarını belirttik. Şimdi de Nba'deki yeni temsilcimiz Semih açısından kadroyu değerlendirelim. Şu sıralar pre-season maçları oynanıyor ve gayet makul süreler alıyor ancak lig başlayınca o süreleri zor bulacak bu kesin. Perkins rotasyonda önünde ancak ocak ayına kadar takımda yer alamayacağı için Semih'in bu dönemi çok iyi değerlendirmesi ve ligin ilk üç ayında verebileceği maksimum katkıyı vermesi lazım oyunda olduğu anlarda.

Evet Celtics tekrar şampiyonluk için kadrosunu kurdu ve kenetlendi. Önlerinde Miami gibi bir ekip olmasa şu uzun rotasyonu ile direk Doğu'dan Final adayı olarak gösterirdim. Ki halen de finalin önemli bir adayı konumundalar doğuda. Allen'ın performansları günlük oyunlardan ziyade performansını genele yayabilirse Celtics adına önemli olacaktır. Allen'ın performansı bence çok önemli olacak onlar için bu sezon ve tabi ki kadronun sağlam kalabilmesi...

Bobcats Hedeflerin Gerisinde


Geçen sezon play-off yapmış bir takım için olumsuz konuşmak erken olabilir ancak Bobcats'in bu yaz kadrosunun ciddi anlamda zayıfladığını düşünenlerdenim. Geçen seneyi boş geçen takımların da güçlendiğini düşününce Bobcats'in bu sene işini zor görüyorum. Yazın da neyin ne olacağı belli değildi aslında. Jordan Diaw'ı takımdan göndermek için uğraşıyordu ama takımda kaldı. Pota altında önemli bir opsiyon olan Chandler Dallas'a takas edildi ve karşılığında gelen Dampier serbest bırakıldı. Saçma bir off-season geçirdiklerini de eklemek lazım.

Şimdi öncelikle guard rotasyonuna bakalım takımda. Takımın birinci guard'ı Felton bu yz serbest oyuncu konumuna geçince Knicks'in yolunu tuttu. Felton gibi bir ismi kaybetmek belki kötü gibi gözükebilir ancak geçtiğimiz sezon bir türlü izleme fırsatı bulamadığımız, formda olduğu dönemde bile Larry Brown'un rotasyon uğruna sürelerini kısıtlı tuttuğu genç guard Dj Agustin'i artık bol bol izleyebileceğiz. Bunun dışında Clippers dönemlerinde geleceğin önemli guardları arasında gösterilen ancak sakatlığı sonrası dikiş tutturamayan Livingston gibi potansiyeli olan bir guarda imza attırarak yeniden bir şans verdiler. Livingston'un artık aradığı fırsatı bulduğunu ve değerlendirmesi gerektiğini düşünüyorum. Lige ilk geldiği yıllarda onun oyununa inanan biri olarak hala bir şeyler başarabileceğini düşünüyorum ve bunun için de Bobcats önemli bir adım olacaktır.

Bobcats yaz döneminde Tyrus Thomas'a 5 yıl 40 milyonluk bir kontrat önererek takımda tuttular. Tyrus Thomas'a verilen bu kontrat biraz fazla gibi gözüküyor kabul ama Nets'in verdiği kontratı karşılayabilmek adına bu kontratı vermek zorunda kaldılar. Ancak Thomas'ı takımda tutmalarınn ardında Larry Brown olabilir. Thomas'ın belki de başka takıma gitmesi kariyerinin sonu olabilirdi ancak şimdi Bobcats'te kalması Brown'un koçluğunda kariyeri adına önemli olacaktır.

Şimdi Bobcats'in uzun rotasyonun da bu yaz neler yaptığına bakacak olursak Tysnson Chandler Dallas'a gönderildi ve yerine Eric Dampier geldi rotasyonda. Peki ondan sonra ne yapıldı, Eric Dampier gibi birini serbest bırakarak yerine Kwame Brown ile anlaşıldı. Bobcats'in neler yaptığını anlamak gerçekten güç ama belki de rotasyona şu açıdan yaklaşmış olabilirler. Nazr, Eric ve Diop defansif yönü ön plana çıkan oyuncular. Hoş ama Kwame hücum açığını nasıl kapatabilecek o da ayrı bir soru ya neyse...

Pg - Agustin / Livingston / Crittenton
Sg - Jackson / Carrol
Sf - Wallace / Brown / McGuire
Pf - Diaw / Thomas/
C - Nazr / Kwame / Diop

Uzun rotasyonu açısından bol alternatifli bir kadrosu var aslında Bobcats ekibinin ve hazırlık maçlarında iyi süreler alan ve kadroya dahil etmediğim Darius Miles'ta var. Ancak bu uzun rotasyonunun tek eksiği hücum yönü olacak ve bu büyük eksiklerden biri. Sadece guard kısmına hücumu bırakmak bir çok maçı kafadan kaybetmek anlamına geliyor. Zaten bunun sıkıntısını geçtiğimiz sezon Orlando serisinde de gördük.

Yazıya başlarken söylediğim gibi Charlotte Bobcats zayıflayan kadrosu ve güçlenen Doğu karşısında bu sezon dikiş tutturamayabilir. Onlar adına tek avantaj başlarında Larry Brown gibi kariyeri başarılarla dolu bir koç olacaktır. Brown'un kurt yönetimi altında yine iyi işlere imza atabilirler ama play-off'u tekrardan hedefliyorsa daha sert ve istekli olmaları gerekecektir.

7 Ekim 2010 Perşembe

Şampiyonluk Büyüsü


2009'da Hidayet'in de katkılarıyla finale kadar yükselen Magic'de geçtiğimiz yaz Hedo takımdan ayrılırken Carter takıma katılan isimdi ve bu sefer hedefler daha yüksekti. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı ve doğu finaline kadar çok çok rahat gelmelerine karşın karşılarına Celtics gibi bir ekip çıkınca sudan çıkmış balığa döndüler.

Orlando'nun artık şampiyonluk istediği herkesçe biliniyor. Celtics'ten sonra Doğu'da LeBron'un da takımdan ayrılacağı kesinken mutlak güç olmayı bekliyorlardı ancak Heat'in üçlü koalisyonu kurması onların bu planlarını bozdu ve şimdi final için zorlu bir Doğu Konferansı'ndan geçmeleri gerekiyor. Aslında buna inceden de tepkililer. Nba Medya Günü'nde gerek Carter gerek Stan Van Gundy ve gerek Gm Otis Smith Miami'nin kağıt üzerinde üstün olduğunu esas oyunun parkede oynanacağını söyleyerek maydan okudular.

Şimdi bu yaz ne yaptı Magic? Öncelikle geçen yıl Hidayet'i kontrat bitiminde takımda tutamamışlardı. Bu sezon da Reddick ve Barnes gibi rotasyonda katkı sağlayan önemli oyuncuların kontrat senesiydi. Bu iki oyuncu il anlaşılacak mı yoksa takımdan ayrılacaklar mı merak konusuydu. Özellikle takıma Miami'den Q.Rich'in katılması ve Bulls'un Reddick'e çok ciddi bir teklifle gitmesi Reddick'in takımda kalma ihtimalini azaltıyordu. Üstüne Magic'in salary cap sınırında olması ve Reddick'e ödeyeceği kontratın aynısını da Nba Yönetimine ödeyeceği için parasal açıdan da sorun olarak gözüküyordu ancak herşeye rağmen Reddick takımda tutuldu. Barnes konusunda ise takım o kadar da ısrarı olmadı ve Barnes Lakers'ın yolunu tuttu.


Takıma gelen isimlere bakacak olursak guard rotasyonuna Duhon geldi. Kadroda zaten Nelson ve J-Will vardı. Üstüne bir de Duhon'u almak mantıksız olabilir ama kendi şutunu yaratabilmesi ve dış şutlarıyla Magic hücumlarına da alternatif üretebilecek kapasitede olması onun artı yönleri. Magic'in şutörleri yücelten sisteminde Richardson'un da sorun çekeceğini sanmıyorum. Richardson ayrıca takımda her türlü role de ayak uyduracak birisi. Yeri gelir savunma yapar yeri gelir ribaunt alır yeri gelir hücumda etkili olur.

Pg - Nelson / Duhon / J-Will
Sg - Carter / Reddick
Sf - Pietrus / Q-Rich
Pf - Lewis / Anderson / Bass
C - Howard / Gortat

Evet artık Orlando için dediğim gibi şampiyonluk baş hedef ancak hücumda Howard artı dört kısa kimi zaman ters tepebiliyor. Zaman zaman hücumda çeşitli varyasyonlara da girmeleri şart. Miami'ye karşı iddialı açıklamalarda bulundular ve şampiyonluk için oldukça iddialı açıklamalarda bulundular. Şimdi herkes merakla sahada neler yapabileceklerini merak ediyor, bekliyor. Aslında kadroya da bakacak olursak hemen hemen her pozisyonda gerek ilk beş gerekse benchten gelecek isim anlamında kaliteli isimler var ve Doğu'da yine başa güreşen takımlardan biri olacaktır Magic.

4 Ekim 2010 Pazartesi

Sarı Lacivert Geceler


Indıana Danny Granger'ın varlığı ile Doğu'da play-off kovalayan ancak hiç bir zaman istediğini elde edemeyen bir ekip görünümündeydi. Uzun rotasyonu genç ve dinamik olan bunun yanında Murphy gibi bir ismi de barındıran Pacers'ta guard eksikliğinden dolayı arzulanan hedeflenen sonlar gerçekleşmiyordu.

Bu yaz gördük ki Pacers'ta değişim resman başladı. Draftta seçtikleri üç isim uzun rotasyonu için olunca Murphy için kapılara aralanmıştı. Ve aranan takas 4 takımın gidiği bir takas sonucunda bulundu. Murphy'yi Nets'e gönderen Pacers karşılığında Hornets'ten Collinson ve Posey'i alıyordu.

Şimdi Collinson'u şu kadroya katmak başarıdır. Collinson ile Pacers 3-4 yıla hatta belki de daha kısa bir zaman diliminde üst sıraları hedefleyen ciddi bir takım görünümüne bürünebilir. Zira Collinson geçen yıl Paul'un sakatlığında gösterdi ki en az Paul kadar yetenekli ve saha görüşü iyi olan bir guard. Onun kendini geliştirip kimliğini bulmasıyla Pacers'ın önü daha da açılacaktır. Yanında gelen Posey'de her güzelde bir kusur var sözünü doğruluyor. Collinson ile on numara hamle yapmış olan Pacers bu yenileme çabaları arasında Posey'in son sene kontratı ile uğraşacak. Belki kontrat senesidir oynar umuduyla izleyeceklerdir.

Pg - Collinson / Tj Ford
Sg - Rush / Jones / Lance
Sf - Granger / Dunleavy / George
Pf - Hansbrough / McRoberts / Posey
C - Hilbert / Foster / Rolle

Eh kimse şu kadrodan zaten önemli başarılar beklemiyor. Ancak beraber oynayıp bir-iki sene şöyle pişmeleri halinde can yakacak seviyeye ulaşabilirler. Zaten Hansbrough ve Hilbert gibi iki önemli potansiyeli olan genç uzunları varken Granger ve Collinson gibi guard-forvet ikilisine sahip olmakta oldukça önemli. Bunun yanında Granger'ın arkasından Dunleavy gibi biri gelecek ve skor açısından sorun yaşayacaklarını düşünmüyorum. Posey'de gerek hücumda katkıları gerekse yaşlanamsına rağmen savunmadaki sezgileri ile artı puanlar getirecektir takıma.

Bu sezon draft edilen Magnum Rolle ve Paul George'dan ayrıca ümitliyim Pacers adına. George zaten sırasına göre gelişim göstermesi beklenen bir oyuncu ama Rolle steal bir sçeim olmuş olabilir. Pacers'ın bu seneki hedefi alabileceği kadar galibiyet almak, takımın birbirine uyum sürecini çabuk atlatması, doğru ve düzgün basketbolu sahaya yansıtmaya çalışmak olmalı. Küçük bütçeli isen ayağını yorganına göre uzatıp hedeflerini de ona göre belirleyeceksin. Pacers bir iki sene şu kadro kemiğini bozmadan giderse bazı şeyler canlanabilir şehirde.

3 Ekim 2010 Pazar

Devrim Çocukları

3 yıl önce Durant draft edildiğinde Seattle Supersonics için gelecek parlak gözüküyordu. Oklahoma'ya taşındılar, bir şehri basketboldan uzak bırakırken basketbola aç bir şehri arkalarına aldılar. Durant'ın ardından Westbrook ve sonrasında da Harden'in takıma eklenmesi ile korkutucu bir jenerasyon oluşmaya başladı.

Her sezon üstüne biraz daha koyan ve tecrübelenerek ligde önemli işler yapmaya başlayan Oklahoma City geçtiğimiz yılın şampiyonu Lakers'a karşı play-off ilk turunda oynadığı basketbolla takdir toplamış ve ilerisi için umut vermişti. Draft gecesini hareketli geçiren Thunder bir takasa imza attı ve yine başarılı oyuncu seçimleriyle geleceğe yatırımını sürdürdü.

Draft gecesi yaptığı takasa bakacak olursak 32.sıra draft hakkını Heat'e veren Thunder hem 14 sıra öne fırlayarak 18.sıranın sahibi oluyor hem de All-Star 3 sayı yarışması şampiyonu apoleti bulunan ve Westbrook'un arkasında oynayabilecek şutlarıyla etkili olabilecek Daequan Cook'u kadrolarına katıyorlardı. Draft başlamadan karlı bir takasa imza atan Thunder draft süresince de hareketli takım oluyor ve Hornets'in 11.sıra seçimi Cole Aldrich'i takasla kadrosuna katıyordu.


Cole Aldrich pivot pozisyonu için Thunder'a oldukça ideal bir oyuncu. Belki ilk sene Kristic ve Aldrich dönüşümlü oynayacaklar ancak bir iki sene içinde Aldrich'in gelişimi ile ilk beşi alacağına garanti verebilirim. Draftta hareketli takımdı dedik Thunder için ki beş yeni oyuncu ile imzaladılar. Şu an ideal kadroyu nasıl kuracaklar bilmem ama ellerinde 18 kişilik bir kadro var. Belki bu sene bir iki çaylak gelişim ligine gidebilir ama bir kaç sene içinde Durant-Westbrook-Harden-Green dörtlüsüne arkadan gelecek gençlerin de katkıları ile çok tehlikeli takım olacaklar.

Pg - Westbrook / Maynor
Sg - Harden / Sefolosha / Cook
Sf - Durant / Petterson
Pf - Green / Collinson / Ibaka
C - Kristic / Aldrich

Daha şu potansiyel kadro dışında 6 tane daha isim var takım kadrolarında. Gerçi şu takımla bile bu sezon tehlikeli işler yapabilirler. Gençlerin yanında Kristic gibi Mo-Pete gibi iki tecrübeli ismin bulunması da artı avantaj olacaktır. Geçtiğimiz sezonu sayı kralı olarak tamamlayan Durant ise kendince mükemmel bir yaz geçirerek ligde artık iyice korkulması gereken bir oyuncu olduğunu gösterdi ve artık iyi den iyiye takım oldular. Özellikle bu yaz ona verilen maksimum kontratta takımın ona ne kadar güveniyor bunun bir göstergesi oldu. Thunder gelecek sezon, play-off'ta bir üst turu görmek isteyecektir. Son üç sezonda hep bir önceki sezonun üzerine koyarak gittiler ve şimdi geçtiğimiz yıldan tecrübeli bir takım olarak başarı çıtasını yukarı taşımayı hedefliyorlar. Bunu da başaracaklardır...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...