10 Ocak 2009 Cumartesi

Darius Miles


Son dönemde Miles Nba'in yeni meşgalesi oldu. Öyle ki Miles'ın forma giyeceği herhangi 2 maç ligin geleceğini etkileyecek bir duruma yol açmış olacak.

Darius Miles'ın sezon başında 10 maçlık bir cezası vardı Nba yönetimi tarafından verilen. Fajat buna karşın yazın anlaşma imzaladığı Boston ile 6 preseason maçına çıkmıştı. Boston'un serbest bırakması ve GM Ainge'nin ''Miles sağlıklı'' şeklinde açıklamalar yapması Miles'a biraz piyasa sağladı. Memphis'te ilerleyen dönemlerde Milicic'in sakatlığı yaşanınca ve kadroda bir derinlik arayışına girilince Chris Wallace Miles'a yöneldi ve 10 günlük kontrata imza attı. Bugüne kadar herşey normal değil mi ?
Mühim olan nokta Memphis'te 2 maç sahaya çıktıktan sonra garanti kontrat yapmamak için bir kez daha serbest bırakılan Miles bugün bir kez daha Memphis ile 10 günlük kontrata imza atmış. Ve bu 10 gün içinde forma giyip süre alacağı iki maç olursa Portland'ın canı fena yanacak.

Biraz önceye dönelim. İki yıl önce Miles Portland forması altında bir sakatlık geçirmişti. Daha sonra Nba tarafından atanan bir doktor Miles'a ''kariyer bitirici sakatlık'' teşhisi koydu. Bu teşhisle beraber Miles'ın kalan kontratı sigorta şirketi tarafından ödenecek ve Portland cap'inde gözükmeyecekti. Ancak bir sezon içinde çıkacağı 10 maç Miles'ın doktorların koyduğu bu teşhisi çürütmesi anlamına geliyor. Miles önümüzdeki günlerde iki maça daha çıkar ise 18 milyon dolarlık kontratını sigortadan almaya devam edecek lakin para bu defa Portland cap'inde yer alacak.

İşte bu durum Portland'ın canını fazlasıyla sıkmakta. Öyle ki herkesin ağzını sulandıran 2010'da free-agent olacak oyunculardan birini kapmak isteyen Portland'a büyük bir darbe oldu bu olay. Portland zaten şu an çekirdek kadrosu ile önümüzdeki üç-beş yıl içinde nice yerlere gelecek bir takım. Üstüne bir de 2010'da takıma eli yüzü düzgün birini katsalardı büyük yol kat edeceklerdi. Chris Wallace'tan ilk defa akıllıca bir hamle gördüm. Belki Miles 10 gün sonunda bir daha kontrat bulamaz ama bu olay zaten şu an korkutucu bir kadroya sahip olan Portland'ın daha da güçlenmesini önler. Belden aşağı mı vurdu Chris amca ne.. :)

Cavaliers 98-83 Celtics


Garip bir geceydi bu gece benim için. Geceye Magic-Hawks maçıyla başladım ancak o maçın seyirlik adına ikinci yarı izlenecek yönü yoktu. Orlando resmen +18'lik bir maç sonunda Hawks'ı devirmeyi bildi. Üç gün içinde ikinci kez. Heat-Sacta maçını izlemedim ama Wade'in 41 sayısı, Beasley'in 2 numaralı çaylak olduğunu hatırladığı bir maç sonunda kazananın Heat olması benim açımdan gece için olumlu notlar arasında. Ama bu gece için tv kanalımı bir hafta öncesinden rezerve ettiğim bir maç var. Cavs-Celtics.

NtvSpor'un daha sene başında belirlediği perogramda vardı bu maç. Cavs-Celtics. Dün maçtan önce buraya yazmıştım o enfes 7 maçlık serinin tadı hala biryerlerde saklı. Bu gece içinde çekişmesi bol kemik seslerinin geldiği cidd ibir maç bekliyordum. Normal sezonda böyle ciddi bir maç bulmak zor olduğundan bu maçı atlamakta olmazdı zaten.

Cleveland'ın bu sezonki en önemli artılarından biri Mo Williams. Bugüne kadar savunmasındaki sıkıntıları kapatmasına karşın oyunun hücum yönünde durağan bir görüntü çizen Cleveland'ın bu sezonki en önemli atılımı oyunun hücum yönünde oldu. Mo Williams ile beraber hücum yönüne enerji getiren Cavs ''Topu LeBron'a ver ve ne yapacağını izle..'' sisteminden de vazgeçmiş oldu böylece.

Girişi hücum konusu ile yaptım ki Cleveland'da dün geceki maça hücum performansı ile öyle bir giriş yaptı ki aman aman. Mo Williams ile başlayan hücumlarda pota altında özellikle Varejao ve Ben Wallace'ın aktifliği ile devam eden Cavs hücumu ilk yarıda makine gibiydi. Düzenin teklediği anlarda ise garip olarak sahnede Lebron vardı ilk çeyrekte. Lebron potaya yolladığı şutlarda ilk çeyrek verimli olamasa da takımı 33 sayı bularak muazzam bir periyot geçirmiş oldu.

İkinci çeyrek ilkine göre nispeten daha savunmaya yönelik bir çeyrek oldu. Hem Celtics hem de Cavaliers Nba'de en iyi savunma yapan en iyi takımlar sıralaması yapılsa ilk üç sırada kendilerine yer edinirler. İkinci çeyrek iki takımın da savunmasını gördük. Boston'da özellikle Garnett'in çabaları Cavs'ın enfes hücum performansını durdurmasına yardım etti. Ki maç içinde Boston adına oyunun içinde olan tek isimdi belkide Garnett.

Üçüncü çeyekte özellikle Cavs'ta Lebron'un sahneye iyiden iyiye çıkması ile ateşlenen The Q Boston'un fişini son kez çeken takım olmak için hazırlanıyordu. Lebron özellikle üçüncü çeyrekte sergilediği performansla maçın düğümü de neredeyse çözülmüş oldu. Üçüncü çeyrekte Cavs adına bir diğer kritik performansta Varejao'nun performansıydı.

Son çeyreğe 12 sayı geride giren Boston geri dönmek için başvurabildiği ne kadar yol varsa denedi. Öyle ki umutsuzluk içinde Ben Wallace'a ''Hack a Ben'' taktiği bile uyguladılar. Ben Wallace rakibin bu taktiğine karşı isabetli ft'ları ile cevap verdi. Maç adına aklımda kalan en önemli görüntü ise Pierece'ın surat ifadesiydi.

Boston'da Garnett dışında maçın içinde olan bir kişi bile yoktu dedik. Pierece Lebron'un karşısında ezildi adeta. Pota altında Powe ve Perkins Rondo'nun asistleri ile öne çıkar gibi oldu ama nafile. Zira daha Z'nin olmadığı Cavs pota altı durdurulacak gibi değildi. Ben Wallace afrosunu çıkartıp bu maç için ne kadar konsantre olduğunu sergilediği performansla gösterdi. Ekürüsi Varejao'da 14 sayı 9 ribauntluk oyunu ile Boston'a karşı oldukça başarılı bir performans sergiledi.

Celtics'te geçen sezon final serisinde Lakers'ın özellikle savunmada boş bıraktığı ve şutuna güveni konusunda bariz sorunları olan Rondo bu maçtada yaptığı garip hatalar ile bu tip maçların altından henüz kalkamadığını gösterdi. Daha geçen sene final serisinde boş bir turnikeye gitmek yerine pas vermeyi tercih ettiği bir pozisyon hafızamda iken dün gece özgüveni konusunda yine ciddi problemler yaşadı Rondo. Cavs savunmada zaman zaman onu riske ederek Celtics'in işini zora soktu. Rondo'nun muhakkak artık şutunu geliştirip bu tip bir durumda takımını sırtlayabilecek seviyeye gelmesi şart.

9 Ocak 2009 Cuma

Cavs vs Celtics


Play-Off'larda izlemeye doyamadık onları. Özellikle serinin 7.maçında yaşanan mücadele, kemik sesleri, enfes maçlardı cidden enfes. Pierece vs Lebron düellosunu izlemek bir yandan Pj Brown gibi kurt oyuncuyu takip etmek diğer yandan Gibson'un üçlükleri ile mest olmak. Güzel anılar yaşattı bu iki takım geçen sene.

Bu sezon ilk kez sezon açılışında karşılaştılar ve Boston 90-85 kazanmayı bilmişti evinde. Cavs ve Boston şu sıra Doğu'nun en iyi iki ekibi. Boston -en iyi sezon başlangıcı-nın ardından oynadığı 8 maçta 6 yenilgi almış olsa da bu tip mesaj maçlarını sever. Maç The Q'da.. Maç bu gece 03.00'da. Maç NtvSpor'da.. NtvSpor'un bu maçı atlamaması cidden çok iyi oldu. Bu gece ekran başındayız. Gece de editleyip link veririm burdan.

http://albaaa.altervista.org/watch.php?id=200 buyrun link gayet iyi.

8 Ocak 2009 Perşembe

Takas'ımız Var


Bugün eve geldiğimde gördüm ki dün gece hatırı sayılır sayıda takas olmuş. Üç adet sayabildim ben. Toronto-Clippers, Heat-Mephis ve Okc-Denver arasında gerçekleşen üç takas varmış gün gece. Gerçi hiçbiri öyle dengeleri etkileyecek cinsten aman aman takaslar dğeil ama belirtmekte fayda var.

Saydığımız üç takasında dişe dokunur bir yanı yok ancak yine de Denver'ın yaptığı hamle önem teşkil edebilir. Petro karşılığı Atkins'i veren Denver pota altı rotasyonunda zaman zaman iyi şler çıkartan ve konsantre olduğunda ciddi ribaunt katkıları sağlayabilen Petro'yu takıma kattılar. Kontrat sezonunda olması da avantaj oyuncunun iyi katkı sağlaması açısından. Atkins ise artık yaşı kemale ermiş bir isim. Okc'ye katkı verip vermeyeceği tartışılır ancak yine de Watson ve Westbrook'tan süre bulabilirse tecrübesiyle katkı sağlar takıma.

Diğer iki takaslar maddi amaçlı veya draft hakkı için yapılmış takaslar. Takasın önemli bir ismi var elbet. Heat-Grizzlies takasında bu sezon büyük umutlarla takıma katılan ancak dönüşü hüsran olan Livingston 2012 2.tur draft hakkı karşılığında Memphis'e gitti. Takasta nakit paralarda döndü takımlar arasında. Takasın ardından dakikalar geçmesine rağmen Chris Wallace Livingston'u serbest bıraktığını açıkladı. Aynı senaryo Toronto-Lac takasında da yaşandı ve Clippers'a takas edilen Hasan Adams takasın ardından serbest bırakıldı yeni takımı tarafından. Toronto bu takasla beraber gelecek yılki Clippers'ın 2.tur draftını almış oldu.

Cavs Alternative Jersey


Cavs'ın bu sezonki 2. alternatif forması da dün geceki Bobcats maçı ile görücüye çıktı. Daha önce giydikleri alternatif formadan pek bir farkı yok. Fark sadece renkler. Bir önceki sarı üzerine kırmızı çizgileri vardı. Bu formada ise mavi üzerine sarı çizgiler var. Yani böyle formalar elbette yakışıyor ve değişiklik iyi oluyor ama Cavs'ın izlediklerim içinde en iyi alternatif forması geçtiğimiz yıllarda giydikleri koyu mavi formaydı. Bu sezonda giydiler yanılmıyorsam bir kaç maçta.

4 Ocak 2009 Pazar

Nuggets 105-100 Hornets

NtvSpor'da Pazartesi günü bu maçın yayınlanacağını görünce sevindim açıkçası. Chris Paul'u kurt oyun kurucu Billups karşısında izlemek zevkli olacaktı. Zaten Denver'ı seyretmeyi severim bu sene daha bir derli toplular karşılarıda da Paul'lu Hornets olunca tadından yenmez bir maç diye düşündüm. Beklentilerimi buldum mu? Hayır.. Sonuçta bir Nba maçını daha geride bıraktık bu maçta yine ana hikaye beklenilen seviyede olmasada yan hikayeleri ile öne çıktı benim için.

İki takımda birbirini yoklayarak başladı maça. Paul'un yavaş basketbolda ne kadar doğru kararlar verebileceğini gördük. Nene'nin 2 faul alıp oyunu erken terk etmesi ile Kleiza'nın oyuna dahil edilmesi ve H.Armstrong ile bire bir bırakılması ilk çeyrekte Hornets'in işine geldi. Pota altında Nene gibi yırtıcı bir oyuncunun eksikliğinden faydalanarak boy avantajını da kullanan Armstrong kendisine Paul tarafından ısrarla inen toplar sayesinde ilk çeyreğin sürpriz skoreri oldu.

İkinci çeyrek Denver'ın farkı üst üste gelen Hornets molalarına rağmen bir anda açması ve 20'li farkları henüz ikinci çeyrekte görmemiz maçın geri kalanı için beni korkuttu. Neyse ki üçüncü çeyrek Paul'un müthiş bireysel performansı ile geri dönüş sinyali veren Hornets son çeyrek Denver'ı güç bela yakalasa da galibiyete ulaşamadı. Hornets özellikle son çeyrekte Peja ve Posey'den gelen üçlüklerle Denver'ı ciddi anlamda tehlikeye soksa da son hücumlardaki yetersizlikler ve basit hatalar kazananı belirledi. Mesele benim için Hornets yada Denver değildi güzel bir maç izlemekti. Sonunda da gayet heyecan yaşadım.

Denver'da Billups cidden kötü bir gece geçirdi. İzlediğim Denver maçları içinde oyuna bu denli etkisiz kaldığı bir maç hatırlamıyorum. Buna rağmen son anlarda kritik serbest atışlarını isabetle atmayı bildi. Maç boyu serbest atış çizgisinden 9/9 ile oynadı zaten. Kötü bir maç çıkarsa da maçın sonunda o sorumlulukları almaktan çekinmedi.

Denver adına ikinci çeyrekte farkın bir anda 20'lere çıkmasını sağlayan ve dördüncü çeyrekte gösterdiği performansla Hornets'in geri dönüşüne cevap veren isim Jr Smith'ti. Savunmada başarıyla görevini yerine getiren ve yardımlarıyla önemli katkı sağlayan Smith transition hücumlarda da rakibin canını fazlasıyla yaktı. Son çeyrek Hornets potasına gönderdiği 12 sayı ile maçı Denver'a getiren isimlerden biriydi.

Gelelim Hornets'in bücürü Chris Paul'a. Maçın başından sonuna dek Hornets'in ayakta kalmayı başaran tek ismiydi. İlk periyot doğru tercihleri ile oyunda etkili olan Paul ikinci çeyrekte farkın açıldığı anlarda sahada değildi. Ancak Denver öyle bir gaz yakalamıştı ki Paul döndükten sonra dahi serilerine devam ettiler ve rakibe bunaltıcı bir ikinci çeyrek yaşattılar. Chris Paul fark 20'lere gelmesine rağmen ısrarla potaya drive etmeyi, şut kullanmayı ve takım arkadaşlarını uykudan uyandırma çabalarını sürdürdü. Zaman zaman West zaman zaman Peja'ya servisler yapan Paul müthiş bir üçüncü çeyrek geçirdi ve 14 sayı 6 asistle bu 12 dakikayı noktaladı. Maçın son çeyreğinde de etkisini hissettiren Paul geri dönüşte etkiliydi ancak son anlarda yapılan aceleci ve kötü hücumlar ile Hornets son darbeyi vuramadı. Hornets'in bu son anlarda molaları varken Byron Scott'un mola almayı tercih etmemesi de ilginçti.

Carmelo sıcak bir gece geçirdi. Öyle aman aman bir skor üretmedi yalnızca 22 sayıda kaldı ancak gerektiği yerde gerektiği anda sorumluluk aldı ve altından başarıyla kalkmasını bildi. Maçın son çeyreğinde Jr ve Billups ile beraber son anlarda önemli katkı veren üç isimden viriydi. Hakemlerin gereksiz düdükleri ile dengesiz drive'larını ödüllendirildiğini belirtmek gerekir. Ev sahibi avantajını fazlasıyla kullandı Denver hakem kararlarında.

Denver'ın ders alması gereken bir maç oldu. Aslında iki takımında çıkartacağı dersler var elbette ancak Billups'ın takıma katılması ile beraber Batı'da iyi bir noktayı hedefleyen Denver'ın basit hatalarla maçları tehlikeye sokmaması gerekir. Hornets adına diyecek sözüm yok. Özellikle Chirs Paul yılmadı oynadı ve farkı eritti. Maç içinde sürekli birşeylere tebessüm ettim bende. Kimi zaman Hornets'in geri dönüşüne uyanamayan Denver'a kimi zaman garip işler yapan Armstrong'a.. Zevkli maç oldu maç boyu fark çift haneli rakamlarda olsa da bitime yaklaşık 1 dakika kala Hornets'in ilk defa maçta üstünlüğü ele geçirmesi de ilginçti. Kazanan taraf maç boyu skor üstünlüğünü elinde tutan ve Karl'ın garip tercihlerine rağmen Denver oldu..
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...