Artık klasikleşme yolunda ilerleyen Türkiye-Litvanya açılışlarına bir yenisi daha eklendi. Üç yıl önce Japonya'da Dünya Şampiyonası'nda ilk maçta Litvanya'yı yenerek turnuvaya başlamamız bizi dünya 6.lığına kadar götürmüştü. Ancak 2 yıl önceki Avrupa Şampiyonası'nda ise kötü bir Litvanya yenilgisiyle başladığımız turnuva hiçte istemediğimiz şekilde sonlanmıştı.
Bu yüzden açılış maçı önemliydi. Gerek moral açısından, gerek grubun kalan maçları açısından gerek se puanları üst gruba taşıma açısından kazanılması gereken bir maçtı. Rakibin eksikleri göz ardı edilemez, önemli sayılabilecek kısa rotasyonu yok elbette ki ancak bizim de uzun rotasyonunun zayıf olduğu, özellikle 4 numarada büyük sıkıntılar çektiğimiza şikar hele ki şu Kerem'in olayından sonra. Ee bir de buna maç saatinde öğrendiğim Ömer Onan eklenince durum cidden kötü olmaya başladı maç öncesi.
Türkiye gerek hazırlık maçlarında gerek se dünkü maçta gösterdi ki bir savunma takımı. Ömer'de bu takımın vazgeçilmezlerinden. Zaten hücumda şutör diye tabir edilebilen oyuncu neredeyse yokken Ömer'in eksikliğini fazlasıyla hissedecektik. Neyse ki fiziki dezavantajlarına rağmen Sinan ve Ender'in çabaları bizi galibiyete götüren ekstra faktörler oldu. Özellikle Ender'in lakabı 'Litvanya Katili' olur mu bu maçtan sonra bilemem... Şut konusunda da aslında ekstra bir gün geçirdik. Türkiye'nin serbest atış çizgisinde dengesiz olduğunu bir çok maç sonunda kaçan serbest atışları hatırlayıpta ah ettiğimiz zamanlar olmuştur. Dün 23/26 faul atarak gayet güzel bir yüzde yakaladılar. Bunn böyle de devam etmesi gerek. Bunun dışında dış şutlarda da rakibe fazlasıyla üstünlük sağladık. 7/13 üçlükte belki de turnuva boyunca bir daha kolay kolay yakalanamayacak bir yüzde.
Maça aslında kötü başladık. Hücum da üretken değildik ve sadece Ersan-Hedo üzerine yüklendik. İlk yarı atılan 39 sayının 24'ü bu skorbord'da Ersan ve Hedo'nun yanında yazan rakamların toplamıydı. Hücumda istediğimiz performansı ortaya koyamadık ve sadece iki oyuncu üzerinde ilk yarıyı kpattık ancak işin savunma kısmına bakacak olursak tam bir takım işi vardı. Litvanya'nın kısalarına yapılan baskılar, pota altında rakibe uygulanan savunma cidden örnek alınacak cinstendi. Burada Ömer'in eksikliğine daha da ah çektik. Zaman zaman eşleşme problemleri oldu beklenildiği gibi hatta Petravicius bunu ekmeğini de bol bol yedi.
Litvanya'da kısaların dengesizliğini kapatmak için oyunu uzunların üstüne yıktı. Kleiza ve Lavrinovic'lerin formsuz bir maç çıkartması da bizim işimize geldi. Uzunlar üstünden oyun oynayan takımlara karşı zorlanacağız bu gerçek. Ersan dışında 4 numara oynayacak bir isim yok. Semih Erden böyle saçmalamaya devam ederse ondan da gerekli verimli alamayacağız. Ömer Aşık'ta hala belli bir takım teccrübe eksiklikleri var. Şurada tek öne çıkan uzunumuz Oğuz oldu. Benchten gelerek özellikle işin hücum yönünde ekstra katkı veren Oğuz maçın görünmeyen kahramanıydı. Görünmeyen kahraman demişken üçüncü periyotta üst üste iki üçlük atarak maçın kırılma anını yaşatan Sinan Güler'e de değinmeden geçmeyelim. Fiziki üstünlüğü olarak rakiplerine zayıf kalsa da çabukluğu ve savunmadaki becerisiyle dün yine takımın iyilerindendi. Onun bu şekilde devam etmesi turnuva boyunca fazlasıyla yarar sağlayacak.
Şu maçtan sonra Bulgaristan'a kaybetmememiz gerekir. Kadronun beklentilerin de üstüne çıkabildiğini gördük. Hücum yönü olmasa da işi savunmada bitiren bir takım. Zaten savunma problemini çözünce hücum da bir şekilde geliyor zaten. Bu akşam Bulgaristan ile oynuyoruz. Bulgaristan'ın pota altı zayıf bu bizm için önemli bir artı. Dış oyunculara dünkü gibi bir baskı uygulayıp bu savunmamızı sürdürürsek bizi yenebileckelerine ihtimal vermiyorum. Bu gruptan 3te 3 yaparak çıkmak bir üst grup için de fazlasıyla önemli bir avantaj haline gelecek. Güzel başladık güzel devam edelim..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder