7 Aralık 2010 Salı

Bulls 99-90 Thunder (Bulls İyi Yolda)

Boozer'ın dönüşü ile beraber kadrosunda eksik bulunmayan Chicago Bulls evinde ağırladığı Thunder'ı rahat bir oyunla yenmeyi başardı. Boozer'ın ilk üç maçı takım açısından olumlu geçmemişti ki bir galibiyet almalarına rağmen bu gerçek vardı. Ancak dün gece oynanan basketbol en azından benim gözümde iyi seviyelere ulaşma yönünde ilerliyordu.

Chicago maçın ilk çeyreğinde iyi top çevirdi. Rose sayesinde akıcı hücumları vardı ve bireyselliğin ön planda olmadığı hücumlar izledik. İlk hücumlarda Rose ikili oyunlarıyla uzunları bularak Boozer ve Noah'ın skor üretmesine katkı sağladı. Uzunların hücumda her ne kadar sıkıntısı pek öne çıkmasa da savunmada ilk çeyrek Kristic'e 10 sayı attırdılar. Durant hücumda istediği oyunları oynayamasa da bire bir oyunları ve aldığı faullerle skora katkıda bulundu.

Yedek beşlerin sahne aldığı ikinci çeyrekte Bulls adına Korver sahneye çıktı. Hücumda fazlasıyla istekli olan ve sürekli şut arayan Korver üst üste bulduğu sayılarla farkı çift hanelere çıkartan isim oldu. Benchten getirdiği taze kan ile hücumda fazlasıyla rol aldı ve işini başarıyla yaptı. Oklahoma'da ona cevap veren isimse Westbrook oldu. Farkın açıldığı anlarda sahneye çıkan Russell oyunda kontrolü eline alarak farkı indirdi.

İkinci yarıyla beraber oyunda Rose ve Boozer'ın etkisi arttı. Biraz zorlama şutlara izma atsa da müthiş bitiriciliğinin de etkisiyle Boozer ikinci devrenin başında takımını sırtlayan isimdi. Maçın başında Kristic odaklı hücumlara imza atan Thunder yine aynı yönteme başvuruyordu. Üçüncü çeyrek sıkıntılı bir çeyrek oldu aslında. Bu çeyrekte en az 2 dakika basket atılmadan geçilen iki periyot yaşandı. Skor açısından kısır bir çeyrek gibi görünse de Bulls bu sıkıntıyı yaşamadan atlattı ve galibiyete daha da yaklaştı. Çeyrek sonunda Rose'un öldürücü turnikesive son saniye üçlüğü galibiyetin Bulls hanesine yazılacağını simgeliyordu adeta. Nitekim son çeyrek Oklahoma ufak kıpırdanmalar yaşasa da skoru kendi lehine çeviremedi ve kaybeden taraf oldu.

Boozer'ın gelişi öncelikle Ömer'in sürelerini biraz aşağı çekti. Ancak Ömer, Boozer'ın yokluğunda kendini göstermesinin meyvalarını topluyor. Savunması standart ölçülerde olduğundan savunma konusunda ün yapmış koçu ona güveniyor ve süre veriyor. İlk çeyrek oyunda olduğu dönemde fazlasıyla verimli işler yaptı Ömer. Belki istatistiki açıdan kağıda yansımıyor yaptıkları ama pota altındaki duruşu blok tehdidi ve ribaunt sezgisi ile Bulls adına önemli bir silaha dönüşüyor.

Zaten Noah-Gibson ve Ömer gibi bir pota altıyla ribaunt gücüne sahip olan Chicago, kafaya taktığında Nba'in en iyi ribauntçularından birine dönüşen Boozer'ın da akdroya katılımıyla ribauntlarda fark yaratmaya başladı bile. Kazandıkları son iki maçta ribauntüstünlüğünü kaptırmadılar. Boozer'ın gelişi ile Gibson'un bu konudaki istatistiğinde biraz düşüş yaşanacak gibi osla da dün Gibson-Noah-Boozer üçlüsü toplamda 30 ribaunt aldı. Bulls adına önemli olan noktalardan biri de bir numaralı silahları olan Rose2un kısmen kötü oynadığı ve skor katkısı veremediği maçı kazanmak olmalı. Rose'un kötü şut yüzdesi ile oynadığı ve hücumda bir opsiyon olamadığı maçta başta Boozer olmak üzere Deng ve Korver'ın katkıları fazlasıyla önem taşıyordu.

Oklahoma ise bir ileri bir geri reaksiyonlarla sezonu götürmekte. Geçtiğimiz sezon Lakers'ı henüz ilk turda fazlasıyla zorlamalarının ardından bu sene çok şey bekleniyor olabilir ama onlarda da belli bir potansiyel var. Bu dönem kötü gittikleri bir gerçek. Bu durum biraz Durant'in kıas süren sakatlığına da bağlanabilir ama Toronto'ya veya Houston'a kaybetmelerini açıklamaz bu. Dün de belki direk olarak kazanacakları bir maç değildi ama skorda geri düştükten sonra geri döneceklerini hissettiren en ufak hamleleri olmadı. Bulls'un hamlelerine cevap veremediler ve en kısa sürede toparlanmaları gerek.

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...