Nuggets etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Nuggets etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Kasım 2010 Perşembe

Nuggets 101-102 Mavericks (Müthiş Maç)

Gece 3 gibi kalktığımda 'uykumu böldüğüme değecek bir maç olsa bari' demiştim kendi kendime. Gecenin sonunda da 'ne maçtı ama' diyebildim sadece. Şüphesiz sezonun şu ana kadarki en iyi maçıydı Denver-Dallas maçı. Maç hep ortadaydı ve son çeyrekteki Dirk&Melo düellosunu izlemek müthiş keyif verdi. Kazan taraf deplasman ekibi Dallas oldu Dirk'in 35 sayı 12 ribauntluk performansıyla. Dallas müthiş maçın sonunda Denver'ı 102-101 mağlup etmeyi bildi.

İlk çeyreğe baktığımda Denver adına başarılı hücumlar izledim. Billups'ın önderliğinde iyi oynanan setler ile sonuca giden Denver'da Afflalo'nun çabaları ve fast-break dönüşleri Billups'un 2 üçlüğü ile atmosferi de kendi tarafına çekti Denver. Dallas cephesinde ise basketbol olarak yapılan tek şey topu Dirk Nowitzki'ye vermek oldu. Alman yıldız ilk çeyreği 10 sayıyla tamamlarken biraz olsun Marion benchten gelip kısa sürede skor katkısı verdi.

Afflalo ve Billups'ın Denver cephesinde skorda başı çekmesine rağmen çift hanelere ilk ulaşan sürpriz bir isim çıktı. İkinci çeyrek üst üste boş şut imkanı bulan ve değerlendiren Forbes sürpriz bir şekilde skorerliğe büründü. Bu maça kadar sadece 3 sayı attığını da hesaba katalım. İkinci çeyrek Dallas benchten gelen Barea ve Marion'dan katkı alırken Nowitzki her zamanki gibi elini taşın altına sokuyordu. Bir gün Dirk olmasa neler yapacaklar çok merak ediyorum. Nowitzki ilk devreyi 20 sayı 9 ribaunt ile kapatırken Dallas çeyrek boyunca serbest atışlarla maça tutundu ve Denver'ı yakaladı. Benchten gelen 15 sayılık desteği de es geçmemek lazım. Nowitzki'ye ve hatta Carmelo'ya rağmen Denver ilk devreyi 52-50 önde kapatıyordu.

İlk devre Dallas&Dirk hakkındaki eleştrilerimi yutmak zorunda kaldım üçüncü periyot. Dallas 34 sayı ile müthiş bir hücum performansı izletirken Dirk sadece 2 sayı ile katkı yapıyordu bu skora. Terry'nin 4 üçlüğü, Butler'ın ipleri eline alışı ile bir anda farkı 11 civarına çeken Dallas yazın son anda elinden kaçırdığı Al Harrington'a engel olamıyor ve son çeyreğe 4 sayı ile önde giriyordu.

Son çeyrek tamamiyle Dirk Nowitzki ve Carmelo Anthony düellosu şeklinde geçti. Üçüncü periyodu 22 sayı ile kapatan Dirk ipleri tekrar eline aldı ve son çeyrek 13 sayı atarak önemli bir katkı sağladı. Yanında aldığı ribauntları saymıyorum bile. Son günlerde mutsuzluğundan bahsedilen ve benimde ruhsuz oynadığını düşündüğüm Anthony son çeyrek müthiş bir gayret hırs ile mücadele etti. Defansta her topa yardım etti ribaunt aldı hücumda sayısını attı arkadaşlarına pozisyon hazırladı vs vs.. Son çeyrek Melo show vardı oyunda. Denver'ın son basketinde yaptığı takip smacı oyuna ne kadar konsantre olduğunu da gösteriyordu. Son topu da Billups yerine onunla kullanlamıydı Denver ve öyle oldu ancak Melo çeyrek boyunca çizdiği başarılı grafiği son topta devam ettiremedi ve Dallas bu enfes maçı 102-101 ile kazanan taraf oldu.


Dallas tamamen Dirk üzerine kurulu bir takım. Üç çeyrek boyunca topu eline alan en azından hücumda tek başına takımı sırtladı Dirk. Üçüncü çeyrek Terry'nin bir iki gaz üçlüğü ile rölantiye geçen ve işi takım arkadaşlarına bırakan Dirk direksiyona geçtiği zaman neler yapabileceğini de gösterdi. Son çeyrek muazzam bir basketbol izletti bizlere. Onun yanında Kidd'de sayı olarak katkı veremese de guard olarak yapması gerekeni yaptı. Yine asistleriyle geceye damgasını vurdu.

Terry ve Butler Dallas'ın geri dönüşünde önemli pay sahibiydi. Üçüncü çeyreğe gerie giren Dallas bu iki ismin basketleri ve çabasıyla bir anda şaha kalktı ve maçı kazanma dürtüsü geldi. Bugün spot ışıklarını Dirk üzerine çekmiş olsa da Terry ve Butler'ın katkılarını da es geçmemek gerekiyor. Bench'ten ikinci yarı verim alamadı Dallas ama ikinci çeyrek Marion ve Barea'nın katkıları ile oyunda tutundu Dallas ve maçtan kopmadı. Takım olarak komple bir görünüm verdi yani Dallas bana.

Denver'a bakacak olursak maçın başında sürpriz bir skorer olarak Forbes çıktı. Billups ve Afflalo ilk devre takımı sırtlamaya çalıştı. Üçüncü çeyrekte kötü giden takımı uyandıran ve canlandıran isim Harrington'du ki hırsıyla Melo'dan sonra maçı en çok isteyen isimdi. Son çeyrekte Melo ön çıktı Denver'da. Yani o an kim sıcaksa kim topu istiyorsa hücum onda bitti. Herkes katkı vermeye çalıştı ama performans bakımından bir çeyrek yerine oyuncuların oyunlarını genele yaymalarını beklerdim. Örneğin maçın son çeyreği tam bir hırs küpüne dönen Melo ilk devre takımının en kötüsüydü belkide. Maç içinde çok iniş çıkışlar yaşayan bir takım Denver ama Harrington hamlesi ile taş gibi takım olmuşlar belli. Melo çoğu maç şu gösterdiği performansı sergilesin kazanamayacakları bir takım olmaz cidden. İnanç önemli en başta.

19 Ekim 2010 Salı

Melo'nun Bulanık Geleceğinde Denver'ın Durumu


Denver'ın off-season dönemi çok enteresan geçti. Piyasaya hakim bir görüntü çizen ancak hamle konusunda sessiz kaldıktan sonra önemli bir hamle ile takımda eksiğini kapatan Nuggets bunun yanında aslında bir çok defa off-season gündemine oturdu. Nedeni ise Carmelo ve takımın geleceği hakkındaydı. Aslında Denver'ın sezon değerlendirmesini çok çok öncelerde de yazardım ama Melo'nun olası takasını bekledim ancak şu an sular durulmuş gibi.

Denver'da her zaman belirlenen yüksek hedefler ve oraya ulaşamama durumu olmuştur. 2 yıl önce Billups'un takıma katılması ile konferans finallerine kadar çıkan ve Batı'da ciddi bir tehlike olan Denver Nuggets bir önceki sezonki konferans finalinin üzerine koymak yerine daha ilk turda Utah'a elendi. Aslında eldeki çekirdek kadro da hiç fena değil ancak bir şekilde kimya olmuyor demek ki. Denver belki de artık bir şeyleri değiştirmek adına bu yaz bence önemli hamlelere imza attı. Öncelikle benchin artık sadece Jr Smith'ten ibaret olmaması gerekiyordu. 2006 yılında Hawks taradından 5.sırada seçilen ancak bir türlü beklenileni karşılayamayan Shelden Williams takıma eklendi. Uzun rotasyonuna Williams hamlesinin yanı sıra bu yaz Batı'da özellikle Dallas'ın da çok istediği Al Harrington'u kadrolarna kattılar. Kenyon'un sıkça sakatlanmasını artık dert etmeyecek Denver böylece ve pota altında Nene'nin yanında şutuyla öne çıkabilen birini yerleştirerek hücumda da çeşitlilik yaratabilecek.

Off-season hamlelerinden sonra yaz boyu gündemi meşgul eden Carmelo'ya gelelim. Öncelikle Heat'in LeBron&Wade&Bosh üçlüsünü bir araya getirmesinin ardından eli boş kalan ancak salary'sinde gerekli boşluk olan Knicks yönetimi Amare'nin yanına gelecek sene Melo'yu eklemenin planlarını yapıyor. Hatta sadece Melo ile değil Paul ile de ciddi ciddi ilgileniyor Knicks. Aslında burada Melo'ya biraz olsun hak veriyorum. Paul ve Amare ile beraber oynamak kulağa hem güzel geliyor hem de gerek kolej kariyeri gerekse Nba kariyeri boyunca karşılaştırıldığı James'in karşısında kurulacak olan yeni bir güç onu cezbediyor. Ancak kararını net olarak hala verebilmiş değil ki asıl sorun da burada. Öncelikle yaz başında Denver'ın kontrat uzatma teklifini reddetti Melo ve buradan da anlaşılıyor ki gelecek yaz serbest oyuncu piyasasında yer edecek. Bu kontrat teklifini reddettikten sonra adı bir çok takas dedikodusu ile yan yana geçti Melo'nun. Öyle ki takım arkadaşı Billups'ta Melo'nun takımdan ayrılmaması için Melo ile görüştü. Tüm bu keşmekeşin içinde Melo basın güünde Denver formasını üzerine geçirerek hiç bir yere gitmiyorum mesajını verdi. Peki bu gelecek yaz takımdan ayrılmasına engel olur mu ? Tabi ki hayır. Ancak görülen o ki son bir sezon daha kendisine güvenen takımını ve taraftarını memnun etmeye çalışarak bir yola çıkacak. Kim bilir belki de Denver onun bir sonraki yaz boş yere gitmesi yerine takas ile Melo'yu elden çıkartır.

Pg - C.Billups / A.Carter / Ty.Lawson
Sg - A.Aflalo / G.Forbes
Sf - C.Anthony / Jr Smith / R.Balkman
Pf - A.Harrington / K.Martin / S.Williams
C - N.Hilario / C.Andersen

Kadroya baktığımızda Denver'ın uzun rotasyonunun aslında hiç yabana atılmayacak cinsten olduğunu görüyoruz. Ama bunca sene Martin ve Nene'nin sakatlıkları ile uğraştılar ve istenilen seviyeye gelemediler. Bu yaz yapılan iki takviye ile daha sağlam, sert ve hareketli bir pota altı rotasyonuna sahip olan Denver Nuggets geçtiğimiz sezona göre daha tehlikeli. Aflalo'nun gelişimi ve skorer guard terimine tam anlamıyla uymaya başlaması ile beraber Denver beş pozisyonuda tehlikeli bir takım haline geldi. Bu yaz Amerika takımı ile kamp yapan ve altın madalya kazanan Billups'ta lige en hazır girecek olan oyunculardan. Bunun yanı sıra Denver'da belki de son sezonunu geçirecek olan Melo en iyi oyunlarından birini oynayacaktır bu sezon başarı adına.

Kısacası artık Denver adına iyi şeyler olmasının vakti geldi. Gerek guard gerekse uzun rotasyonu ile önemli bir kadroya sahipler ve başarının gelmemesi için hiç bir neden yok. Denver bu sezon en azından konferans finalini yeniden görmelidir. Bu sezon elde edecekleri sıralama takımın geleceği ve Melo'nun kararı açısından da oldukça etkili olacaktır çünkü...

20 Eylül 2010 Pazartesi

Melo Yine Gündemde



Arap saçına dönen Carmelo Antyhony sorunsalında Denver yönetimi suskunluğunu bozdu ve Melo'nun takas edilebileceği ifade edildi. Melo'nun kontrat uzatılmasına sıcak bakmaması ve isteksiz davranması bu kararda etkili olmuşa benziyor. Ancak ben hala Carmelo'nun niye bu kadar isteksiz davrandığını anlamış değilim. Geçen yıl takım çok şanssızdı önce koç George Karl'ın hastalığı sonrada Martin'in sakatlığı derken beklenmedik bir şekilde ilk turda evlerine dönmek zorunda kaldılar. Halbuki kadroları şu haliyle Batı Konferansında final görecek düzeyde üstüne üstlük Harrington gibi skor tehditi olan ve iyi bir bench oyuncusunu da kadroya kattılar. Lawson gibi genç yetenek var hali hazırda , Billups gibi muhteşem bir lider var takımda ama Carmelo'yu anlamak zor. Bir yıl daha Denver'a şans vermeli bence olmadı zaten serbest kalıyor. Atar imzayı bir takıma olur biter..

16 Temmuz 2010 Cuma

Harrington Nuggets'ta

Tyson Chandler takasının ardından Dallas'a gitmesi beklenen Harrington Batı Konferansı takımlarından Denver Nuggets'i tercih etti ve kontrat imzaladı. 5 yıllık 34 milyon dolara imza atan Harrington'un bu kontratı bu yaşnda alıp alamayacağı tartışılır. Kontratının uzun vadeli olması ileride Nuggets'i zora sokabilir. Ancak yine de ayakları çabuk olan içeriden dışarıdan hücum alternatifleri olan biri için bu kontratı o kadar abartmaya gerek yok en azınan önümüzdeki sezon için. Denver'a çok yararlı olabileceğini düşünüyorum ben Harrington'un. Hücum alternatifi olmayan Martin'in yerine oyunda olduğu anlar hem Billups&Melo ikilisine glen sıkıştırmalar azalacak hem de takımda 3 ayrı skor tehtidi olan oyuncu bulunacak. Çeşitli hücum varyasyonları ile Nuggets hücumuna artı puan kazandıracaktır. Ancak işin savunma konusunda sert oynayan Nuggets'ta biraz sırıtabilir. Bunun pek sorun yaratacağını sanmıyorum ama getirisi daha fazla olan bir oyuncu olacaktır Nuggets'a Harrington.

8 Aralık 2009 Salı

Iverson'un Dönüşü


Iverson dün gece Sixers formasına kavuştu ve Denver'a karşı forma giydi. Taraftar onu özlemişti. Çılgınca karşıladılar eski sevgililerini.. Yeniden bağırlarına basmak, Iverson'a kötü
geçen son 2 sezonu unutturmak için. Iverson daha önce Denver forması ile Sixers'a karşı çıktığı ilk maçta da Sixers logosunu öperek takıma olan bağlılığını göstermişti. Dün gece bir kez daha maç öncesinde bunu gerçekleştirdi. Duygusal anlar vardı dün akşam.. Maç öncesi ekranlara yansıyan görüntüler..



Maç hakkında fazla söylenebilecek mesaj yok. Iguodala gaza gelmiş ancak Billups'un müthiş oyunu Sixers'ın galibiyetini önlemiş. Iverson'a karşı oynamakta Billups'un ekmeğine yağ-bal sürmüştür adeta. Sonuç olarak Sixers Ivy'nin gelişine rağmen mağlubiyet serisini durduramadı ve üst üste 10.yenilgilerini elde ettiler. En azından artık salona seyirci çekmek gibi bir sıkıntıları olmayacak.

Bu da Iverson'un Sixers formasıyla bulduğu ilk basket..

20 Mayıs 2009 Çarşamba

Los Angeles Lakers - Denver Nuggets

Play-Off eşleşmeleri belli olduğunda Lakers kafadan Batı Finali'ne yazılan takım olmuştu. Şu güne kadar oynadığı oyun ile de burayı en hak eden takım Denver. Zaten bu iki takım Batı'da da ilk iki sırada yer almıştı. Batı Konferansı Finali cidden iy ibir final olacak öncelikle bunu söyleyelim.

Denver şu haliyle Batı'da en formda takım ancak karşısındaki ekipte küçümsenecek bir takım değil. Lakers'ın belki play-off performansı Denver kadar iç açıcı olmasa da vidaları sıktığında, kendi oyununu hatırladığında can yakacak bir takım. Houston serisinde dış sahada belki istenilen performans sergilenemedi ancak aynı Houston'a karşı Staples'ta 20+'lık maçlar oynadı Lakers.

Lakers'ın play-off'lar boyunca en dengesiz adamı Fisher oldu. Bu konuda da Denver'ın büyük üstünlüğü var. Nitekim geçen seneden beri Denver'daki en büyük değişiklik zaten kendisi. Billups ile beraber daha bir takım havasına bürünen Denver geçen seneden Iverson ve Camby kayıplarına rağmen ilk turda 4-0 elendikleri Lakers karşısına bu kez Batı Finalinde çıkıyorlar. Konuyu dağıtmayalım da diyeceğim şu; Billups, Fisher'ı denize döker bu açık mühim olan yedek guardlarla onu durdurabilmek. Burada da Shanon Brown'a büyük iş düşüyor Billups'ı savunma açısından. Zaman zaman Kobe'nin bile alabileceğini düşünüyorum savunmada.

Pg bölgesinde Nuggets'ın nasıl bariz bir avantajı varsa Sg bölgesinde de Lakers cephesinde o avantaj. Dahntay Jones hücum yönü kısıtlı olan savunmasıyla ön planda olan bir isim. Ancak Battier ve Artest ikilisine karşı 27 sayı ortalaması ile oynayan Kobe'nin Jones'a karşı olan üstünlüğü yadsınmaz. Kobe'nin içeriyi daha çok zorlayacağını faul çizgisinde onu daha sık göreceğimizi düşünüyorum bu seride. Jones'un savunmada etkisiz kaldığı zaman süresi artacak isim bu pozisyonda Jr Smith olacak. Hani o da savunma da Kobe'yi tutacak düzeyde değil. Zira o yardım savunmasını seven Kobe'ye karşı hücumda ekmek yiyebilecek durumda olur. Kobe'yi savunma konusunda Karl'a tavsiyem Kenyon Martin'i kullanmasın geçen sezon neler olduğunu gördük ondan sonra.

Play-off'larda formunu arttıran bir isim Melo. Lakers'ın ona cevabı ne olacak çok merak ediyorum. Ne olursa olsun Melo'da formunu sürdürürse durdurulamayacaktır. Mühim olan ne kadar yavaşlatılabileceği. Odom karşısında duracaksa gününde olmadığı zaman Melo pek bir meşgul olacaktır. Carmelo ligin en iyi skorerlerinden biri zaten. Ee böyle de formda bir dönemde olunca Lakers adına en büyük tehlike Billups'tan önce o olacaktır bence.

Pota altına bakacak olursak iki takımında avantajları var burada. Lakers sezon içinde Denver'a karşı oynadığı dört maçta ribaunt üstünlüğünü rakibe vermedi. Kısa olan Denver uzunlarına karşı -nasıl bir cümle oldu bu- ribaunt üstünlüğünü elinde tutması seri için önemli bir adım olacaktır. Zira hücum ve savunma konusunda sertlik karşısında sinebilen yapıya sahip olan Lakers pota altında tehlike çanları çalmaya başlar.

Lakers pota altı demişken Bynum'u pas geçmek olmaz. Houston serisinin son maçında kendine gelen Bynum'un en azından o performansını devam ettirmesi gerekir. Nene karşısında duruşu çok önemli olacak koca oğlanın. Gasol'un Kenyon'un fiziksel avantajlarını boyu ile dengelemesi beklenebilir ancak Bynum'un kötü geçireceği bir seri Lakers'ı içten yıkan darbe olur. Onunda ilk play-off heyecanını yaşadığı ve sakatlıktan play-off'un hemen öncesinde döndüğünü unutmamak gerek. Ancak Bynum gerektiği alanda takıma katkı sağlayabilmeli ve aktifliğini gösterebilmeli.

Nuggets play-off sürecinde gösterdi ki evinde maç vermesi zor bir takım. Lakers'ta keza öyle. İstisnai ilk Rockets maçını kenarda bırakırsak oynadıkları diğer maçlar çift haneli farklarla bitmiş. Özellikle play-off boyunca güven sarsan bir oyun içinde olan Lakers ciddiye alırsa işler beklenildiği gibi gitmez. İlk üç maçın evsahipleri tarafından kazanılacağını düşünüyorum. Düğümü çözen maç 4. maç olacak gibi..

Tahminime gelince 4-2 Lakers

2 Mayıs 2009 Cumartesi

Denver Nuggets - Dallas Mavericks

İki takımın da formu, eğlenceli basketbolu ve karşılıklı ismleri ile seri başlamadan insanın ağzı sulanıyor. Umarım teoride oluğu gibi pratikte de güzel bir seri olur biz izleyenler için. Normal sezon maçlarına baktığımızda Denver hiç yeilmemiş ancak skorlar hep yakın..

Dallas ilk tur avantajlıydı. Karşısında yaşlı ve eksik bir Spurs bulan Mavs en büyük kozu Dirk'ün sadece bir maç ritim bulmasına karşın seriyi 4-1 ile rahat geçmişti. Dirk eğer bu seri adına da bir şeyler yapmak istiyorsa standartını yakalaması gerekli. Bunun dışında Nowitzki'nin pota altında Martin tarafından yavaşlatılmaya çalışacka olması hangi taraf adına avantaj teşkil edecek mera kediyorum. Aynı tür eşleşme D.Jones ile Terry eşleşmesi olacak.

Kidd-Billups ikilisinin birbirine karşı üstünlük sağlayabileceklerini düşünmüyorum. Biri bir maç çıkar sahne alır öteki diğer maç. Her maç çıkıp birinin oyunu domine etmesini beklemiyorum. İki numaralarda benchten gelen önemli dış skorerler var. Terry ve Smith. Bu iki ismin varlığı da seriyi başka noktalara taşıyor. Bench derinliklerine bakacak olursak Barea-Bass ve Hllins ile üçlü bir kontak kurulmalı ve faydalı olmaları sağlanmalı Dallas'ta. Denver'da Billups'ın gelişinin ardından yapı oturdu tam anlamıyla. Kenardan gelecek Smith dışında savunma da oldukça dirençli Andersen - Kleiza ve Carter kağıt üstünde Dallas'a göre daha ağır basmakta.

Denver'ın bir diğer artısı Nene olacak elbette. Dampier karşısında oldukça avantajlı olacaktır. Dampier her ne kadar Spurs karşısında x-faktör olacak oyunlar sergilese de bu konsantrasyon bu maçta sürmez. Howard-Melo eşleşmesi de iyi ir eşleşme izletecek bizlere. Spurs serisinde Howard'ı Hornets serisinde Melo'yu rahatsz edebilecek düzeyde bir savunma yoktu. Bakalım birbirlerini bulunca ne yapacaklar mera kediyorum. Ama Melo'nun formu ibrenin birazda olsa Denver'a dönmesini sağlıyor.Denver'ın zaten ev sahibi olarak bir adım önde başlıyor seriye. İyiden iyiye hissettirmeye başlayacak artık kendini ev sahibi avantajı olmak. Denver pek takılmadı buna Hornets karşısında zira Dallas'ta saha avantajına sahip Spurs'u yendi ama şu seri için önemli bir nokta saha avantajı. Denver ilk iki maçı kayıpsız geçerse seriyi rahat noktalayabilir.

Tahmin: 4-2 Nuggets

30 Nisan 2009 Perşembe

Hesabı Erken Kapatanlar


Cavaliers 4-0 Pistons

Bu eşleşmenin tahminini yapmak seri başında kısmen kolaydı. 4-2 demiştim play-off'lar öncesi Pistons'un geçmiş başarılarının hatrına onların evinde maç alacağını düşünerek. Ancak düşündüğüm şekilde gitmedi ve Cavs seriyi domine ederek Doğu yarı finaline rahat bir şekilde ulaştı. Miami-Atlanta serisinden gelecek rakibini beklemeye başladı.

Cavs bu sezon evinde 40 galibiyet aldı. 41 maçta 40 galibiyet çok önemli bir istatistik. Play-off'ta her seride maksimum 4 maçını evinde oynasa şampiyonluğa rahatça ulaşacağı öngörülen bir istatistikle karşılaşıyoruz. Ki bu rahatlığı Pistons karşısında gayet rahat gösterdiler. İlk iki maçı rakibe orta sahada top göstermeyerek rahatça aldılar.

Üçüncü maç öncesi Pistons koçu Curry bu mücadeleyi takımları için bir 'Onur Savaşı' olarak lanse etti ancak düşündüğü gibi gitmedi seri. Cavs deplasmandaki ilk maçı da kazanınca seri geri dönülemez bir yola sapmıştı bile. Cavs serinin kapılarını ardına kadar aralamıştı. İçeri adım atması ise 4. maç sonunda oldu ve Cavs, Pistons'u 8 günde oynadığı 4 maçta yenerek seriyi geçen taraf oldu.


Lakers 4-1 Jazz

Cavs'ın ardından bu senenin bir diğer favori ekibi Lakers ise rakibi Utah Jazz'a yalnızca bir maç vererek seriyi geçen taraf oldu. Bu iki ekibin formu insanı korkutmuyor değil. Bakalım play-off öncesi yapılan Cavs-Lakers final tahmini Haziran'da tutacak mı ?

Lakers'a karşı herhangi bir cevabı olmayan Utah'ta Memo'nun ilk üç maçtaki sakatlığı fazlasıyla can yaktı. Üçüncü maçta Boozer'ın bir hayli ekstra performansını kenara koyacak olursak seri boyunca sürekli boyalı alanda ezilen taraf olan Utah Staples'taki maçlarda varlık gösteremedi. Zaten deplasman da maç kazanmaları da beklenen bir durum değildi. Evlerindeki o tek maçı da kaybedince seri ellerinden kaydı gitti.

Boyalı alanda çare üretemeyen Utah'ı, Deron'un çabaları da ayakta tutmadı. Kobe'ye karşı zaten bir savunma alternatifi olmayan Utah, Lakers'ın guardlarının kötü günlerinde olduğu zamanlarda dahi seriyi yada en azından ivmeyi lehlerine çevirecek atakları yapamadı. Lakers rahat bir şekilde Batı yarı finaline çıktı ve Rox-Portland eşleşmesinden gelecek rakibini beklemeye başladı. Sağlam seri olur o da..


Spurs 1-4 Mavericks

Eski günlerin hatrına şu serinin daha bi çekişme dolu olmasını isterdim ancak Spurs'un yaşlanan kadrosu ve kadrosundaki oyuncuların kiminin aşırı tecrübeli kiminin tecrübesiz olması, Mavs'ın son haftalarda yakaladığı müthiş çıkışın burada da devam etmesi, Ginobili'nin yokluğu, Howard'ın form tutması vs vs vs..

Tüm bu etmenler Dallas'ı bir adım değil bir kaç adım öne çıkarttı ve seriyi kazanan taraf oldular. Seri başlamadan hemen önce yaptığım analizde Dallas'ın Spurs'e ilk maçta bir sürpriz yapabileceğini yazmıştım. İlk maçta da Howard'ın müthiş oyunu ile Spurs'u devirerek seride saha avantajını ele geçirdiler. Tony Parker serinin ikinci maçında resmen kendi aşan bir performans sergileyerek Spurs'u ayakta tuttu.

Dampier üçüncü maç için 'Parker kendini kollasın' tarzında açıklamalarda bulundu. Ki o Dampier seri boyunca belkide Dallas adına x-faktör olan isimdi. Çok iyi konsantre oldu maçlara. Dallas üçüncü maç rakibini denize döktü. Çekişmeli geçen ve Parker'ın yine harika oynadığı maçta Dallas adına Howard'da sahne alınca seri 3-1 ile tekrar San Antonio'ya taşındı. Dallas dış şutlarda başarı yakaladığı son maçtanda galip ayrılarak seriyi geçen taraf oldu. Spurs'un de Detroit gibi bu kadro ile belkide son play-off mücadelesi olacak.


Nuggets 4-1 Hornets

Çok çekişmeli geçmesini beklediğim ancak bir maç dışında beklediğimi bulamadığım bir seri. Gerçi 2009 Play-off'ları diyince belkide aklımıza Bulls-Celtics serisi gelecek belki ama beklentilerimin çok altında kalan bir seri oldu.

Hornets'in geçen sene Batı Finalini bir maçla kaçırdığını düşünürsek bu sezonda aynı çekirdek kadro ile daha fazlasını başaracağını yada en azından ilk turda varlığını gösterebileceğini düşünmüştüm. Seriyi yine Denver'ın geçmesini bekliyordum ancak bu kadar kolay olmamalıydı. İlk iki maç Denver Billups'un sazı eline almasıyla rahat kazandı.

Serinin maç gibi maçı Hornets'in evindeki ilk maç oldu. Büyük çekişmeye sahne olan maçta son topla kazanan Hornets seriye tutunmuştu. Ancak takımın seriyle bağlarını kopartan maç Hornets Arena'daki 4. maç oldu. Denver play-off tarihinin en yüksek farkını yakalayarak rakibini 58 sayı ile mağlup etti. Öyle ki farkın 21'e indiği bir dönem taraftar sevinçten deliye dönmüştü.

Denver evindeki son maçı da ikinci devre Melo'nun ritmini bulması ile geçerek Batı yarı finalinde Mavs'ın rakibi oldu. Mavs-Denver eşleşmesi de iki formda takımın eşleşmesi olacak ve şimdiden insanın ağzı sulanıyor. Sezon içindeki 4 maçın 3'ünün son topa kaldığını ancak Denver'ın 4-0 üstünlüğü ile normal sezonun geçildiğini de hatırlatalım.

28 Nisan 2009 Salı

58 !!




2009 Nba Play-Off 1st Round
Denver Nuggets 121-63 New Orleans Hornets

25 Nisan 2009 Cumartesi

Nuggets vs Hornets: Game 3

Denver'ın Billups önderliğinde ilk iki maçı kazanması Paul ve arkadaşları için üçüncü maçı farklı bir konuma getirmişti. Hornets'in kazanmaktan başka çaresi yoktu evinde..

Ancak maç öyle bir başladı ki aman aman. Maçı izlemesem ve bana 18-6 olarak skor söylense Hornets öndedir derim takımların durumuna göre. Ancak maça ve seriye asılmasını beklediğim takım olan Hornets mücadeleye öyle bir başladı ki yataktan zorla kaldırılmış ve sahaya zorla çıkartılmış bir takım olarak izledik Hornets'i. Denver ise ne yaptığını bilen bir takım olarak sahaya çıktı ve rakibi zayıf noktalarından bir bir vurmaya başladı.

Hornets o kadar dağınık ve dengesizdi ki Paul'un çabaları birşeyleri değiştirecek gibi de değildi. West'in maça kötü bir giriş yapması, Peja'nın da iyi bir giriş yapamaması üstüne Chandler'ın aldığı 2 faul ile kenara gelmesi Hornets'in işini bir hayli zorlaştırmıştı maçın başında. Benchten gelen Marks ve Posey, Paul'un da yardımı ile takımı dipten çıkartan isim oldular. Uyuyan seyircilere ve takımın yüzüne su çarpan ve ayılmalarını sağlayan bu üç isim ard arda hücumlarda ürettikleri basketler ile ibreyi Hornets yönüne çevirdi.

Maçın başındaki o müthiş Denver serisinden sonra ilk yarının Hornets lehine 3 farkla kapanması Denver adına tehlike demekti. Maça o kadar iyi bir girişten sonra böylesine bir duraklama evresi iyiye işaret değildi onlar adına.

Üçüncü çeyrek tam anlamıyla play-off sertliklerinin yaşandığı, kemik seslerinin çıktığı bir çeyrek oldu. Maçın maç gibi olduğu anlardı. Hornets çeyreğe müthiş bir giriş yaptı. İlk devre ortalıkta gözükmeyen West ve Butler Paul'a en büyük yardımcıydı. Denver adına Melo ilk devredeki etken performansını sergileyemedi üçüncü çeyrek ancak yine başa baş bir şekilde kapandı.

Son çeyrek başka bir boyuttu artık. Paul'un hızlı drive'ları ile yarattığı pozisyonlar, Billups'un sabırla arkadaşlarını bekleyip oynadığı müthiş oyunlar derken çok iyi bir maç izliyorduk. Hornets çeyrek boyu 8-10 farkla önde ola ntaraftı ancak son 3 dakika içinde Denver ufak çaplı bir seri ile rakibini yakaladı ve maç ortaya geldi. Ancak oyunu kazanan taraf Hornets oldu.


Paul'un bu maçtaki oyununu kelimelere sığdırabilir miyim bilmiyorum. Hornets'in o rezil startında çabalayan tek isimdi. Hızı sayesinde transition hücumlarda Denver'ın canını fazlasıyla yaktı. Bir kaç dış şut dışında gereksiz şut denemelerine de girmedi ve isabet oranı da gayet iyi düzeydeydi. Hornets'in her zamanki gibi saha içi lideri oldu ve maçın kazanılmasındaki en büyük etkendi.

Hornets'de maçın kazanılmasındaki yan etmenlerde öncelikle benchten gelen iki isim olan Posey ve Marks. Takımı ilk çeyrek o kötü durumdan kurtaran isimlerden olan bu ikili benchten getirdikleri ile oyuna farklı bir anlam kattılar. Hornets'in düşen pota altını ayağa kaldıran isim olan Marks son Denvert hücumunda da Melo'nun topunu bozan isimdi. Posey'de maç boyu kritik anlarda sahne alarak Hornets'i ayakta tuttu. Bunun dışında maça kötü başlamasına karşın yine başvurulduğunda önemli katkılar veren West ve Butler ikilisi fena maç çıkartmadı.

Hornets'in bu maç için kötüleri Chandler ve Peja oldu. Chandler aslında bu seriye bir türlü giremedi tam anlamıyla. İlk iki maçtada sönük performansları vardı bu maç performansını dahi göremedik. Faul probleminden oynayamadı bile. Peja'yı devreye sokmak için Paul ona bir çok pozisyon hazırladı ancak Peja'nın oyunu kafasında silmiş bir kere. Savunmada Melo karşısında duramadı ve Denver adına kilit eşleşme yarattı. Her seferinde Melo'yu pota altına buyur etti. Hücumda da beklenilen performansının çok dışındaydı.

Denver'da benchten gelen Kleiza üçüncü çeyrek sertleşen oyunda iyi katkılar verdi. Jr Smith önemli bir ksor katkısı sağladı ancak benchin bir diğer önemli ismi kuş adam Andersen'i bu akşam sahada göremedik. Hele ki bu maç hiçte sağlam olmayan Hornets pota altı karşısında. Aslında o etkisizliği Nene ve Martin'de de görmedik değil.

Hornets adına önemli bir galibiyetti seriye tutunma açısından. Şimdi önlerinde bir maç daha var evlerinde oynayacakları ve bunu da alıp serinin tekrar New Orleans'a dönmesini isteyeceklerdir. Denver'ın evinde maç vereceğini sanmıyorum bu maçta gösterdi ki dışarda da kazanabilecek kapasiteleri var. Hornets Paul sayesinde seride ayakta kalsa da sonunda yıkılan taraf olmaktan kurtulamayacak.

18 Nisan 2009 Cumartesi

Denver Nuggets - New Orleans Hornets


Zevkle beklediğim eşleşmelerden biri Hornets-Denver eşleşmesi. İbrenin fazlasıyla Denver'da olduğu bu seride Paul ve arkadaşlarının söyleyecek sözü muhakkak vardır.

Denver'ın geçen sene Lakers'a süpürülmesinden sonraki durumunu hatırlıyorum da Carl istifa etsin, bu kadro ile olmadı, yeni bir yapılanma ile sil baştan bir Denver oluşumu daha cazip geliyordu birçoğuna. Şimdi bu takımın bir sezonda buraya geldiği noktanın önemi tartışılamaz bile.

Camby gibi bir uzunu kaybetti Denver sezon başında. Kuş adam Andersen ile yerini doldurmayı denediler ve bu aşı tuttu. Öyle ki Andersen'in oyunda olduğu zamnalardaki tehtidi üst seviyede. Benchten gelerek yırtıcı bir güce sahip olabiliyor. Pota altında Nene'nin de kanseri atlattıktan sonra bu derece gelişimi Denver'ın burada sağlam bir konuma glemesini sağladı yeniden. Gerçi herşeyi değiştiren adam Billups. Bir adamın gelişi ile bu kadar mı olur be abi? Evet oldu.

Savunma namına birşey veremeyen Denver şu an Nba'de ciddi anlamda bu işi yapan takımlardan biri. Billups ve Jones'un ön alanda başlattığı savunmaya Martin'in bire bir'i ve Nene'nin fizik gücü eklenince ortaya komple bir ekip çıkıyor. Hücum konusunda da sorun yaşayacak bir takım değil. Özellikle Melo ve Billups dışında son dönemde inanılmaz bir form düzeyinde olan Jr Smith var ki korkutuyor beni. Muhtemelen Hornets'i de..

Hornets'e bakalım biraz. Chris Paul. Evet ellerinde olan en önemli ve yegane varlık şu an Paul. Paul'un oynayacağı maçları -ama gerçekten oynayacağı- kazanma adına şansları olacaktır Hornets'in. Tyson Chandler'In muhakkak pota altındaki yerini alması gerek yoksa Denver pota altı ezer. Bunun başka açıklaması yok. Chandler'ın yedeği Hilton Armstrong ki olmaz yani buralarda Hilton ile. Paul'un yanında West'i saymayı unuttuk ancak West bu sene bildiğimiz West mi ki ? Hiç sanmıyorum.. Peja deseniz ortalıkta dolanmaktan savunmada aksamaktan ve hücumda şut kaçırmaktan bir işe yaramaz hale geldi.

Hornets'in bu tip eksiklerine rağmen çekişmeli bir seri olacğaına inanıyorum. 6 maçta -beş maçla da sınırlı kalabilir- Denver'ın turu geçeceğini düşünüyorum.

Tahmin; 4-2 Nuggets

20 Ocak 2009 Salı

Rockets 115-113 Nuggets


Martin Luther King gecesinin ilk ekmeğini yedik Rockets-Nyggets maçı ile.. Garip maç oldu aslında. Hakemler maça bu kadar etki etmelerine rağmen heyecanın hiç eksilmemesi güzeldi. İzlenebilirliği vardı maçın ilk anından son anına kadar.

İki takımda savunma anlamında ilk yarı neredeyse sahaya bir şey yansıtamadı. Eh hücumda atılan şutlarda yüzdeli olunca bol skorlu bir devre seyrettik. Öyle bir devre oldu ki Martin üçlük yollar hale geldi. Denver'da özellikle Martin ekstra bir gece yaşadı ki onun katkıları ile ayakta kaldı Denver maç boyu.

Hakemlerin maça etkisi çok oldu cidden. Daha maçın bşaında Yao'ya verilen faul kararları sinirlerin gerilmesine maçın tadının kaçmasına yönelik hamlelerdi ama oyuncular bunu yemedi. Basketbol devam etti ve enfes bir maç izledik. Yao oyunda olduğu dönemlerde Nene'ye üstünlük sağladı. Nitekim istatistiksel bakımdan da takımının en iyisi. Ancak kenarda olduğu anlarda Denver uzunları bunu değerlendirmeyi bildi. Nene-Martin ikilisi Yao'nun kenarda olduğu dakikalarda daha aktif oynadılar.

Denver'da Billups kötü bir gece geçirse de son anlarda yine sorumluluk aldı. Şutu kullanan isim olmasa da pozisyonların içindeydi. Hatta Martin'e indirdiği ve nerdeyse basket faul olan pozisyonu izlerken ağzım açık kaldı. Denver çaktırmadan maçı geriden gelip kazanacaktı.

Son anların keyfini yaşamak olağanüstüydü. Yao-Nene ve Martin'in 5'er faule ulaşması ve hücumda sürekli birbirlerinin üzerinden oynayıp rakibi pes ettirme çabaları görülmeye değerdi. Nitekim uzunların gecesi oldu iki takım adına da.

Denver'da Jr'ın eli fazlasıyla sıcaktı. Özellikle son çeyrek Denver'ın güvenebileceği en önemli isim haline geldi. Billups kötü yüzde ile oynarken ve Melo'da parke üzerinde değilken elde olan en iyi tercih Jr'dı. Niteim oda etkisini hissettirdi oyunun içinde olduğu anlarda.

Açılışı güzel yaptık. Gece devam ediyor. Kısa kestim bu maçın yorumunu aceleye geldi. Detroit maçı başlamak üzere belki de başladı. Hadi eyvallah.

8 Ocak 2009 Perşembe

Takas'ımız Var


Bugün eve geldiğimde gördüm ki dün gece hatırı sayılır sayıda takas olmuş. Üç adet sayabildim ben. Toronto-Clippers, Heat-Mephis ve Okc-Denver arasında gerçekleşen üç takas varmış gün gece. Gerçi hiçbiri öyle dengeleri etkileyecek cinsten aman aman takaslar dğeil ama belirtmekte fayda var.

Saydığımız üç takasında dişe dokunur bir yanı yok ancak yine de Denver'ın yaptığı hamle önem teşkil edebilir. Petro karşılığı Atkins'i veren Denver pota altı rotasyonunda zaman zaman iyi şler çıkartan ve konsantre olduğunda ciddi ribaunt katkıları sağlayabilen Petro'yu takıma kattılar. Kontrat sezonunda olması da avantaj oyuncunun iyi katkı sağlaması açısından. Atkins ise artık yaşı kemale ermiş bir isim. Okc'ye katkı verip vermeyeceği tartışılır ancak yine de Watson ve Westbrook'tan süre bulabilirse tecrübesiyle katkı sağlar takıma.

Diğer iki takaslar maddi amaçlı veya draft hakkı için yapılmış takaslar. Takasın önemli bir ismi var elbet. Heat-Grizzlies takasında bu sezon büyük umutlarla takıma katılan ancak dönüşü hüsran olan Livingston 2012 2.tur draft hakkı karşılığında Memphis'e gitti. Takasta nakit paralarda döndü takımlar arasında. Takasın ardından dakikalar geçmesine rağmen Chris Wallace Livingston'u serbest bıraktığını açıkladı. Aynı senaryo Toronto-Lac takasında da yaşandı ve Clippers'a takas edilen Hasan Adams takasın ardından serbest bırakıldı yeni takımı tarafından. Toronto bu takasla beraber gelecek yılki Clippers'ın 2.tur draftını almış oldu.

4 Ocak 2009 Pazar

Nuggets 105-100 Hornets

NtvSpor'da Pazartesi günü bu maçın yayınlanacağını görünce sevindim açıkçası. Chris Paul'u kurt oyun kurucu Billups karşısında izlemek zevkli olacaktı. Zaten Denver'ı seyretmeyi severim bu sene daha bir derli toplular karşılarıda da Paul'lu Hornets olunca tadından yenmez bir maç diye düşündüm. Beklentilerimi buldum mu? Hayır.. Sonuçta bir Nba maçını daha geride bıraktık bu maçta yine ana hikaye beklenilen seviyede olmasada yan hikayeleri ile öne çıktı benim için.

İki takımda birbirini yoklayarak başladı maça. Paul'un yavaş basketbolda ne kadar doğru kararlar verebileceğini gördük. Nene'nin 2 faul alıp oyunu erken terk etmesi ile Kleiza'nın oyuna dahil edilmesi ve H.Armstrong ile bire bir bırakılması ilk çeyrekte Hornets'in işine geldi. Pota altında Nene gibi yırtıcı bir oyuncunun eksikliğinden faydalanarak boy avantajını da kullanan Armstrong kendisine Paul tarafından ısrarla inen toplar sayesinde ilk çeyreğin sürpriz skoreri oldu.

İkinci çeyrek Denver'ın farkı üst üste gelen Hornets molalarına rağmen bir anda açması ve 20'li farkları henüz ikinci çeyrekte görmemiz maçın geri kalanı için beni korkuttu. Neyse ki üçüncü çeyrek Paul'un müthiş bireysel performansı ile geri dönüş sinyali veren Hornets son çeyrek Denver'ı güç bela yakalasa da galibiyete ulaşamadı. Hornets özellikle son çeyrekte Peja ve Posey'den gelen üçlüklerle Denver'ı ciddi anlamda tehlikeye soksa da son hücumlardaki yetersizlikler ve basit hatalar kazananı belirledi. Mesele benim için Hornets yada Denver değildi güzel bir maç izlemekti. Sonunda da gayet heyecan yaşadım.

Denver'da Billups cidden kötü bir gece geçirdi. İzlediğim Denver maçları içinde oyuna bu denli etkisiz kaldığı bir maç hatırlamıyorum. Buna rağmen son anlarda kritik serbest atışlarını isabetle atmayı bildi. Maç boyu serbest atış çizgisinden 9/9 ile oynadı zaten. Kötü bir maç çıkarsa da maçın sonunda o sorumlulukları almaktan çekinmedi.

Denver adına ikinci çeyrekte farkın bir anda 20'lere çıkmasını sağlayan ve dördüncü çeyrekte gösterdiği performansla Hornets'in geri dönüşüne cevap veren isim Jr Smith'ti. Savunmada başarıyla görevini yerine getiren ve yardımlarıyla önemli katkı sağlayan Smith transition hücumlarda da rakibin canını fazlasıyla yaktı. Son çeyrek Hornets potasına gönderdiği 12 sayı ile maçı Denver'a getiren isimlerden biriydi.

Gelelim Hornets'in bücürü Chris Paul'a. Maçın başından sonuna dek Hornets'in ayakta kalmayı başaran tek ismiydi. İlk periyot doğru tercihleri ile oyunda etkili olan Paul ikinci çeyrekte farkın açıldığı anlarda sahada değildi. Ancak Denver öyle bir gaz yakalamıştı ki Paul döndükten sonra dahi serilerine devam ettiler ve rakibe bunaltıcı bir ikinci çeyrek yaşattılar. Chris Paul fark 20'lere gelmesine rağmen ısrarla potaya drive etmeyi, şut kullanmayı ve takım arkadaşlarını uykudan uyandırma çabalarını sürdürdü. Zaman zaman West zaman zaman Peja'ya servisler yapan Paul müthiş bir üçüncü çeyrek geçirdi ve 14 sayı 6 asistle bu 12 dakikayı noktaladı. Maçın son çeyreğinde de etkisini hissettiren Paul geri dönüşte etkiliydi ancak son anlarda yapılan aceleci ve kötü hücumlar ile Hornets son darbeyi vuramadı. Hornets'in bu son anlarda molaları varken Byron Scott'un mola almayı tercih etmemesi de ilginçti.

Carmelo sıcak bir gece geçirdi. Öyle aman aman bir skor üretmedi yalnızca 22 sayıda kaldı ancak gerektiği yerde gerektiği anda sorumluluk aldı ve altından başarıyla kalkmasını bildi. Maçın son çeyreğinde Jr ve Billups ile beraber son anlarda önemli katkı veren üç isimden viriydi. Hakemlerin gereksiz düdükleri ile dengesiz drive'larını ödüllendirildiğini belirtmek gerekir. Ev sahibi avantajını fazlasıyla kullandı Denver hakem kararlarında.

Denver'ın ders alması gereken bir maç oldu. Aslında iki takımında çıkartacağı dersler var elbette ancak Billups'ın takıma katılması ile beraber Batı'da iyi bir noktayı hedefleyen Denver'ın basit hatalarla maçları tehlikeye sokmaması gerekir. Hornets adına diyecek sözüm yok. Özellikle Chirs Paul yılmadı oynadı ve farkı eritti. Maç içinde sürekli birşeylere tebessüm ettim bende. Kimi zaman Hornets'in geri dönüşüne uyanamayan Denver'a kimi zaman garip işler yapan Armstrong'a.. Zevkli maç oldu maç boyu fark çift haneli rakamlarda olsa da bitime yaklaşık 1 dakika kala Hornets'in ilk defa maçta üstünlüğü ele geçirmesi de ilginçti. Kazanan taraf maç boyu skor üstünlüğünü elinde tutan ve Karl'ın garip tercihlerine rağmen Denver oldu..

17 Kasım 2008 Pazartesi

İnenler-Çıkanlar #3

Detroit Pistons: Allen Iverson'un gelişi ile yükselişe geçen ve 4 maçlık Batı Turnesi'nde 3 galibiyet çıkaran Detroit özellikle lige fırtına gibi giren Lakers'ı devirmeyi bildi hafta içinde. Kazandıkları bu üç maçta 100 sayı barajını da aştığını söylemek gerek Pistons'un.

New York Knicks:
Knicks haftayı 3-2 ile kapatmış olsa da hafta içinde D'Antoni ile beraber yakalanan hücum basketbolunun meyvelerini en iyi şekilde topladı. 4 maçta 100 sayı barajını aşan ve Utah'a karşı önemli bir galibiyet alan Knicks grubunda Boston'un ardından 2. sırada.

Orlando Magic:
Lige kötü başlasa da yavaş yavaş toparlanan Boston hafta içinde Atlanta'nın da düşüşe geçmesi ile Güneybatı grubu liderliğini geri kazandı. Evinde Portland'a yenilmesine karşın deplasman serisinde Oklahoma Dallas ve Charlotte'u devirerek haftayı çıkışta tamamladı.

Denver Nuggets: Denver Nuggets Billups takasının ardından daha bir takım görünümünde oynuyor. Billups'un takıma gelmesiyle beraber oynanan altı maçta alınan beş galibiyet var. Bu galibiyetler içinde Dallas ve Boston deplasmanı önem taşımakta. Denver'ın önündeki fikstürde fena sayılmaz ay sonuna kadar.

Chauncey Billups:
Denver altı maçta beş galibiyet aldı dedik. Hepsi takıma gelen bu adamın sayesinde oldu. Daha bu sabah Wolves karşısında takımını 26-5-5 gibi bir istatistikle galibiyete taşıdı Billups. Denver'ın hücum alanında öne çıkışı onunda parlamasına neden oldu. Detroit'te takas olmadan iki maçta 12.5 sayı ortalaması tutturan Billups'un buradaki ortalaması 19.5.. Asist ve ribaunt ortalamalarından bahsetmiyorum bile.


Rasheed Wallace: Allen Iverson'un gelişi ile takımda yükselişe geçen isimlerden biride şüphesiz Wallece. Sheed takımının deplasman turnesinde kazandıkları Golden State ve Lakers maçında harikalar yarattı. Wallace özellikle Lakers maçında 25-13 yaparak dikkatleri üzerine çekti.

Wilson Chandler: Knicks'in çıkışındaki en önemli ismi olmayabilir ama takımın çıkışı ile beraber parlayan oyunculardan biri Wilson Chandler. Memphis maçında attığı 27 sayı biraz istisna olsa da ma çbaşına 13.8 ve 5.4 ortalamaları ile ilk beşin önemli bir ismi oldu Wilson.

Zach Randolph: Zach ligin ilk üç-dört maçında pekte iyi değildi ama sonrasında ise harika performanslar ortaya koymaya başladı. Knicks'in bu haftaki yükselişinde en büyük payın sahibi olan Zach her ne kadar ortada takas dedikoduları sıkça çıksa da çıkıp oynamasını bildi. Son iki maç neredeyse 30-20'lik double-double'lar yaptı.

Devin Harris: En son 7 Kasım'da Detroit maçında gözüken ve 38 sayı ile oynayan Devin Harris üç maçlık aranın ardından üst üste gelen iki Hawks maçı ile parkelere dnüş yaptı.. Ama ne dönüş..
Atlanta'ya karşı ilk maçında 30 sayı 6 reb 8 ass yapan Harris ertesi gece bir kez daha Hawks potasına 33 sayı gönderirken 10 asist yaptı ve takımına galibiyeti getiren isim oldu.

Tim Duncan: Spurs hafta içinde oynadığı 4 maçında 3 galibiyet alarak rahat bir nefes aldı. Sezon başından beri kötü gidiyorlardı. Parker'ın sakatlanmasıyla ipleri eline alan Duncan'da Spurs'un bu seriyi yakalamasında etken isimdi. Son dört maçta da iyi bir şut yüzdesi ile pota altında rakip takımlara zor anlar yaşattı Duncan.


Dallas Mavericks: Dallas beş yıldır beş maç üst üste kaybetmemişti. Takımda Kidd-Dirk-Howard gibi isimler olmasına karşın üst üste gelen yenilgiler ile takım kötü bir hafta geçirdi. Şimdi pek önemli gözükmeyebilir ancak sezon sonunda play-off yarışı kızıştığında bu galibiyetleri ararlar.

Atlanta Hawks:
Çarşamba gecesi iyi de oynadıkları Boston maçı ve gelen yenilgi ile bir anda düşüşe geçen Hawks, üst üte aldığı Nets yenilgileri ile Güneybatı'da ldierliği kaptırdı ve bir anda üç maçlık bir yenilgi serisi yakaladı.

Utah Jazz:
Memo bu takım için ne kadar önemliymiş öyle değil mi? Memo'nun zorunlu Türkiye'ye dönüşü ile pota altında önemli bir ismini kaybeden Utah, Doğu Turnesi'nde oynadığı beş maçta yalnızca bir galibiyet alabildi.

David Lee:
Knicks her ne kadar çıkışta olsa da David Lee takımda düşüşe geçenlerden biri. Lige iyi bir giriş yapmasına karşın son maçları hiç o çizgide değil Lee'nin. Hakkını yemeyelim dün Dallas'a karşı iyi istatistik yapmış.


10 Kasım 2008 Pazartesi

Antonio McDyess


Geçtiğimiz hafta gerçekleşen Iverson-Billups takasının fiyat dengeleme açısından pakete dahil edilen ismiydi McDyess. Takas sonrasında işin kokusu çıkmış ve McDyess'ın takasın ardından serbest kalacağı ve bir ay sonra tekrar takımına geri döneceği dedikoduları ortlıkta dolanmaktaydı.

Denver cephesi ise önce kesin bir tavırla McDyess'tan yararlanacağız tipinde açıklamalar gelmiş ancak hafta sonu oyuncunun serbest olduğunu açıklamışlardı. McDyess'da istediğini almış oldu böylece zaten kendisi de her ne kadar etik olmasa da ben bu takımda oynamam diyordu.

McDyess'ın peşinde şimdi sadece Detroit yok hemen hemen bir çok takım var. En azından şampiyonluk yarışında olan çoğu takım için pota altına onun gibi bir takviye fena olmaz. McDyess abimiz çıkmış demiş zaten şampiyonluk yaşayabileceğim bir takımda oynamak istiyorum diye. Ne olur ne olmaz bilinmez ama büyük ihtimal bir ay sonra yeniden Auburn Hills'te görebiliriz onu.

8 Kasım 2008 Cumartesi

Nba - Gecenin Maçları

Yine haftasonu nedeni ile kurulduk ekranın başına pc'nin karşısına. Aslında öyle aman aman bir maç yok günlerden Cuma olmasına rağmen. Hani hangi maça bakarsak fark olur yada rahat biter tabiri kullanılabilir. Gecenin önemini arttıran iki olay var Iverson ve Billups'un yeni takımlarıyla sahaya çıkacak olmaları.

Iverson ile başlayalım. Detroit ilk maçını kaybetti ama oldukça verimli oynadığını söylemek mümkün. Özellikle Stuckey-Rip ve Iverson'un aynı anda oyunda olduğu bölümlerde Nets iyiden iyiye zorluk çekti. Prince çok kötü bir gece geçirdi. Savunmada hücumda zarar verdi takıma. Boş şutlar yaratıldı ona ama Prince ritmini bir türlü bulamadı. Pistons Iverson'lu kadrosuyla hazır hale gelebilmek için en az bir haftaya ihtiyacı var. Hale yola gelecektir bu takım.

Nets cephesine bakacak olursak Devin Harris sezon başından beri beklediğimiz patlamayı yaptı. Tamam iyi oynuyordu ama skorda takımını sırtlamıyordu. Hoş bir guard olarak ondan buu beklemek iyi birşey değil sonuçta ama onunda skora dayalı oynadığını biliyoruz. Dün çıktı serbest atışlarının da katkısı ile 38 sayı yolladı Pistons potasına. Bunda hakemlerin her müdahaleye faul çalmaları yada Pistons guard ikilisi Ivy ve Rip'in faul problemine girmesi sebep olarak gösterilebilir. Sonuç olarak Harris 38 sayı atarak günü kurtardı Nets adına.


Takasın bir diğer tarafıında ise Billups vardı ve onunda yeni takımında nasıl oynayacağı merak ediliyordu. Billups kötü başladı özellikle şut konusunda ama takım arkadaşlarına yarattığı pozisyonlar gerektiği yerde oyuna ivme kazandırması vs ile olumlu gözüktü bana. Son çeyrek kritik katkılar yaptı her ne kadar kaçırsa da.. İyi gözüktü ilk maçtan. Maç sonunda da oldukça eğlenceliydi iyi bir takıma geldim vs sözler etti..

Bu ayki Slam dergisinde Dallas konu edilmiş. Orda Kidd ve Dirk'ün önemle vurguladığı bir olay var öncelikle. Rahat hücum ediyoruz. Belirli bir şablon üzerinde değil en kısa sürede potaya gitmeye çalışacağız gibi şeyler söylüyorlardı. Tamam Kidd'in saha görüşü sayesinde belki en az 10 kadar pozisyon tam saha atılan bir pas sonucunda boş turnike ile bitmiş olabilir Dallas adına ama maç boyunca 35 üçlükte fazla geliyor şöyle bir bakınca. Özellikle Kidd ilk yarı fazlaca kaçırmasına rağmen Denver'ın da bir zaman sonra onu riske edişi ile yüzde tutturdu oradan ama takım halinde kötü bir yüzdeleri var. Gerald Green son çeyrek çıkıp o sürpriz katkıyı yapmasa Denver rahat kazanabilirdi.

Spurs bir kez daha kaybetti. Beşinci maçta alınan dördüncü yenilgi. Dahası 33.2 ve 7 küsür asist ortalaması ile oynayan parker dünkü Heat maçında sakatlandı ve 2 hafta oynyamayacak. Zaten hücum varyasyonları çok kısıtlı olan ve bu sene sürpriz Mason dışında katkı alamayan Spurs'ün hücumları artık iyiden iyiye durma noktasına gelecek şu dönemde.

Heat'te Wade yine harika bir maç çıkartmış. İstatistiklere bakınca bile adama helal olsun diyesim geliyor. 30 sayı 10 ribaunt 9 asist 3 top çalma. Yine tek başına oynamış oynatmış ve maçı kazandırmış. Beasley yavaş yavaş kendini bulmaya bşaladı. Geçen haftadan bu yana büyük yok kat etti. Yavaş yavaş ortalamaları artıyor ve kendini kabul ettirmeye başladı takımda. Chalmers ile beraber ilk beşte iki çaylağın olması gelecek sezonlar adına da güven getiriyor.

Namağlup unvana sahip Hawks dün gecede kaybetmedi Raptors önünde. Maçı fazla izlemedim ama istatistiklerden takip edebildiğim kadarıyla Hawks daha ilk dakikadan belli bir skor üstünlüğüne sahipti ve maç boyunca bunu korumasını bildi. Mike Bibby'nin 2 yönlü oyunu galibiyette önemli bir rol oynadı ama Atlanta en önemli oyuncularından biri olan Josh Smith'i kaybetti. Smith 1 ay basketbol oynayamayacak.


Gecenin bir diğer önemli maçı Rockets-Clippers maçıydı. Denver maçını izlemem sebebiyle fazla bakma şansım olmadı bu maça ama Clippers'ın yine son çeyrekte nefeslerinin tükendiğini ve maçı teslim ettiklerini görüyoruz. Clippers 6 maçta galibiyet alamadı. Büyük bir umutla girdiler sezona ancak şu ana kadar görünüm hüsran. Rockets'te Artest son iki maçta skorda verimsizdi ancak dün gece bunu üstünden attı ve 23 sayı üretti ama yine yüzde bakımından kötüydü. T-Mac etki olmadı maça ancak benchten gelen Brook önemli katkı verdi.

Dün gece sürpriz bir sonucu da Bobcats elde etti ve evinde Paul'lu Hornets'i devirmeyi bildi. Knicks deplasmanda Wizards'ı yenerek rahat bir nefes alırken, Cavs evinde Pacers'ı yıldızı Lebron ile devirmeyi başardı.

7 Kasım 2008 Cuma

Billups #7



Takasın Denver tarafında ise Billups'un 7 numaralı forma giyeceği öğrenildi eski takımında. Daha önce 2 yıl formasını giydiği Nuggets'ta 4 numara ile oynamıştı Billups.
McDyess hakkında da şu ana kadar net bir açıklaam gelmedi. Denver basına da tanıtmadı yeni oyuncusunu. Cidden çıkan dedikodular gibi serbest mi bırakacaklar acaba..?

Iverson ve Billups yeni takımları ile bu akşam ilk defa maça çıkacaklar..
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...