Suns etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Suns etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Kasım 2010 Pazartesi

Hawks 114-118 Suns (Bench Farkı)

Sezona müthiş bir giriş yaparak Doğu'da zirveye yerleşen Atlanta Hawks dün gece evinde Phoenix Suns'ı ağırladı. Baştan sona maçta üstün olan taraf Suns oldu. Hawks bir ara ard arda üçlüklerle rüzgarı arkasına alsa da Suns kadar hücumda ve oyun içinde etkin değildi ve maçı Phoenix 118-114 kazanarak üst üste 2.galibiyetini aldı. Hawks ise 7.maçında sezonun ilk mağlubiyetini evinde almış oldu.

Maçın ilk çeyreği öylesine hızlı bir basketbola sahne oldu ki maçın tamamının böyle geçeceğini tahmin etmemek elde değildi. Bol bol fast-break izlediğimiz ilk çeyreğin en dikkat çekici isimi şüphesiz Grant Hill'di. 7 sayı ve 4 ribaunt ile oldukça istekli bir görüntü çizen Hill, Hawks savunmasına zor anlar yaşatıyordu. Suns'un pota altındaki zaafiyetini değerlendiren takımlardan biri de Hawks'dı. Her ne kadar Collins'in hücum gücü neredeyse hiç olmasa da Horford ve Smith Hawks adına skoru domine eden isimler oluyordu. İlk çeyrek Suns %50 Hawks ise %54'lük şut isabetleriyle başarılı bir çeyrek geçiriyordu.

Hızlı hücum basketbolu ve tempolu oyun işin ucunda olunca Nba'de bu işi iyi yapan ekiplerden biri olan Phoenix Suns yavaş yavaş farkını ortaya koyuyordu. İkinci çeyrek özellikle Hidayet'in üst üste üçlükleriyle rüzgarı arkasına alan Suns ilk devreyi 11 sayı farkla önde kapatıyordu. Suns'ta Hidayet 11 sayısı ile devrenin Suns adına en skorer oyuncusu olurken Nash'in yine çok yönlü oyunu ve benchten gelen Dudley ve Childress'in katkısı farkın gelmesinde önemliydi. Hawks'ta ise Horford bolca yüzdeli orta mesfeli şut kullanarak 18 sayı üretirken Smith ve Johnson 11 sayıyla onu takip ediyordu. Hidayet'in 3 Suns'un ise 6 üçlük kaydettiği devrede Hawks cephesinde dış şut isabeti sıfırdı. Hawks'ta genelde bench desteği ile öne çıkan Jamaal Crawford ilk devrede saha içi isabeti bulamıyordu.

Üçüncü çeyrek Hawks hücumları ritim kazanıyordu. Özellikle Joe Johnson'un hücumda sorumluluk almasıyla beraber Suns'u zorlayan Hawks bir ara 18 sayıya kadar çıkan farkı ard arda gelen üçlüklerle indiriyor seyircisini de havaya sokuyordu bu geri dönüşle. Ancak Joe Johnson'un dışında kendine gelen bir isim daha vardı 3.çeyrekte: Steeve Nash. Hawks'ın üçlüklerine bir bir cevap veren Nash rakibin iyice havaya girmesini önlüyor ve susturucu basketlere imza atıyordu. Nash'e rağmen Hawks 18 sayı geriden gelerek son çeyreğe 2 sayı geride giriyordu. Son çeyreğin ilk bölümü skor açısından kısır geçti. Suns'ta son çeyreğin ilk 6 dakikası bench oyuncuları mücadele ederken Nash-Hedo ve Richardson son 5.30 da oyuna giriyordu. Daha dinç olarak oyuna giren bu isimler maçı kopartıyordu.


Suns şu maç için bana biraz olsun ışık verdi. Tamam yine rakibin pota altı oyuncusuna muazzam bir gece yaşattılar ama Nash'in sezonun geri kalan maçlarına bakınca bu maçta daha bir istekli oynadığını gördüm. Pota altı kısmında Lopez'in hamlığı Hedo'nun undersize kalması zaten yeterince başlarına iş açıyor ama Suns'un bence en olumlu gözüken yanı bench derinliği. İki takımda benchleriyle oynadığı zaman Suns'un bariz üstünlüğü vardı ve Hawks cephesi hemen bir iki ilk bşe oyuncusu ile oyundaki beşe müdahele yapıyordu. Suns'un bu sene bir çok maçında bunu gördük. Bench'in en önemli ismi şüphesiz Dragic. Hem Nash'e katkı sağlıyor dinlenmesine yardımcı oluyor hem de bu ikinci beşin beyni olarak oynuyor. Dragic'in dışında Childress ve Frye'ın dış şutları sayesinde avantaj yakalayan Suns'ta Warrick ve Dudley ile beş tamamlanıyor. Cidden şu bench meselesiyle belki de bir çok maçın içinde olacaklar ve kazanacaklar şüphesiz dün gece olduğu gibi. Özellikle maçın en kritik anlarında son çeyrek ilk altı buçuk dakika benchi ile oynayan Suns as isimlerini diri olarak oyuna aldı ve maçı kazandıran etmen buydu belki de. Hidayet'ten de bahsetmek gerekirse Memphis maçında kendini fazlasıyla bulmuştu. Bu maçta da ikinci çeyrek gönderdiği üçlüklerle farkın açılmasını sağladı. Attığı sayıların yanında ribaunt ve asiste de katkı yaparak kendi adına olumlu bir gece geçirdi.

Hawks cephesinde Suns'un pota altındaki zaafları dolayısıyla 30 sayı 10 ribaunt ve 5 asist ile müthiş bir performansa imza atan Horford'a da değinmeden geçmek olmaz. Tamam pota altı zayıf falan ama Horford2un özellikle dış şutunda gösterdiği gelişmeye fazlasıyla şahit olduk dün gece. Bu arada Suns benchinden bu kadar bahsetmişken Hawks'ın da bu konuda nasıl olduğuna bir bakmak gerekli bence. Geçtiğimiz yıl ligin 6.adamı seçilen Crawford üçüncü çeyrek dışında maçta etkisizdi ve skora etki edemedi. Yine Zaza'da 8 dakika oyunda kalmasına rağmen çok etkili olamadı. Zaten bench sayılarını karşılaştırdığımızda da ortaya büyük bir fark çıkıyor. Hawks'ta Joe Johnson üçüncü periyodu adeta tek başına domine etti ve 15 sayı kaydetti. Dün gece attığı 34 sayı çok çok iyi gözükebilir ama geri dönüşü başlatan isim olan Johnson'un maç sonu sahne almaması da ilginçti. Maç son çeyrekte başa baş giderken daha çok sorumluluk almasını beklerdim.

29 Ekim 2010 Cuma

Warrick ?!?

Jazz 94-110 Suns (Deplasmanda Önemli Galibiyet)


Preseason'da 8-0'lık müthiş bir dereceye imza atmasına karşın bir gece önce ligin ilk maçında Denver deplasmanında +18'lik bir maç sonunda sahadan yenik ayrılan Utah Jazz evinde Suns'u ağırladı. Suns ise ligin ilk maçında kötü bir basketbol sonunda beklemediği bir yenilgi almıştı. Lige kötü giren bu iki takımı karşılaştıran maçta özellikle ikici yarı güzel basketbol vardı. Suns maçın hemen başında skor üstünlüğünü ele geçirdi ve maç boyunca farkı sabit tuttu. Maçtan da 110-94 ile galip ayrılarak Jazz deplasmanında çok çok önemli bir galibiyete imza atıyorlardı.

Maça özellikle Hidayet ile müthiş giren Suns Hidayet'in 4 numarada olmasının avantajlarından faydalanıyordu. Maçın hemen başında boş iki üçlükten isabet bulan Hidayet, Phoenix'i skorda 6 sayı öne taşıyordu. O andan itibaren Suns maç sonuna kadar üstünlüğünü kayetmedi skorda. Hidayet işin hücum yönünde dış şutu olduğu için oldukça faydalı ancak 4 numarada oynadığı için size bakımındna kendisine göre sert ve iri oyunculara karşı mücadele ediyor. Utah maçında da zaman zaman Millsap zaman zaman Krilenko ile baş etmeye uğraşan Hidayet, Portland maçında olduğu gibi yine erken faul problemine girdi ve kısıtlı sürede maçı tamamladı.

Nash belki istatistik bakımından kaybedilen Blazers maçındaki gibi bir performans sergileyemedi ancak maçta kendisine iş düştüğü her anda sahneye çıktı. Özellikle son periyotta kritik basketlere imza attı ve Jazz'ın kıpırdanmaya başladığı dakikalarda rakibi durduran basketleri attı. Nash'in yanında Jason Richardson'da skor olarak düşük kalmış olsa da Suns'un bench desteği maçı kazandıran en önemli etmenlerden biriydi.

Bench katkısı deyince ilk akla gelecek isim Hakiim Warrick olmalı. Çok iyi bir maç çıkartan Warrick benchten gelerek önemli katkılar sağladı ve 18 sayı 11 ribauntu ile double-double'a imza attı. Özellikle Robin Lopez'in faul problemine girmesi ile zaten zayıf olan pota altı rotasyonu iyice darlan Suns'ta oyunda olan Warrick atletikliği ve çabuk ayakları ile Millsap ve Jefferson'a üstünlük sağladı ve kendisinden beklenilenin çok çok üstünde bir katkı verdi. Bunun dışında benchten gelen Frye'da yine dış şutları ile iyi katkı sağladı. Suns'un geçen sene özellikle bench konusunda Dragic ile başlayan genç ve atletik bir beşi vardı. Kadronun hafiften değişmesine ve bir çok yeni parça eklenmesine rağmen bu bench desteğini yine sağladılar gibi gözüküyor. Dragic-Dudley ve Frye'ın dışında takıma yeni gelen Childress ve Warrick'in uyumu ile Suns benchi ile oyunda olduğu zamanlarda dahi önemli işler yapacaktır.

Utah'a bakacak olursak şu maç öncesi en üstün oldukları pozisyon olarak pota altı rotasyonu gösterilirdi. Millsap-Jefferson gibi ikiliye karşı size bakımından oldukça zayıf bir rotasyonu bulunan Suns buna rağmen rakibine bu pozisyonda üstünlük sağladı. Bu iki önemli pota altı silahı ile üstünlük kurmasını beklediğim Jazz ne hücumda ne savunmada Suns'a karşı koyamadı. Geçtiğimiz senelerde Boozer'ın varlığı ile uzunlar arası paslarda oldukça başarılı işlere imza atan Jazz'da bu sene böyle bir organizasyonu çok nadir izledim. Jefferson'un belli başlı hücum varyasyonları olduğunu ve bunların dışına çıkmadığını düşünecek olursak iş genelde Millsap'a kalıyordu ki o da verebileceği maksimum katkıyı sağladı şu kaybettikleri maçta.

Kontrat sezonuna giren ve geleceğini düşünerek son 3 sezonki yattığı uykudan yavaş yavaş uyanmaya başlayan Krilenko bugün Utah'ın en skorerlerinden biriydi. Maça kötü başlamasına rağmen hücumda efektif olmaya çalışan Krilenko'nun yanında maça kötü başlayan bir diğer isim Deron Williams'tı. Ancak Williams üçüncü çeyrek kısa bir süreliğine ritmini bulsa da devamını getiremedi. Deron'un kötü gününde olması Jazz'ı da fazlasıyla etkiledi elbette.

Utah lige oldukça kötü bir başlangıç yaptı iki maçtada potasında 110 sayı gören Utah'ın işin savunma yönünde de yapılacak fazlasıyla işinin olduğunu gösterdi. Bu maçta alınan galibiyetle Phoenix'i de fazlasıyla iyi sayamayız. Onlarda yeni kadrosuyla bir dikiş tutturma çabasında ancak eksik yönleri fazlasıyla çok. Yinede Utah'ın kötü olduğu bir gecede doğrularu yapmaya çalışarak önemli bir galibiyete imza attılar ve zorlu Lakers maçı öncesi morallendiler.

27 Ekim 2010 Çarşamba

Nba'de Günün Maçları


Rockets 110-112 Lakers

Lakers-Houston maçını sabah okula gitmeden biraz olsun net üzerinden takip ettim. Eve gelincede özetlere baktım. Kısa olarak o maç içinde konuşacak olursak; Lakers'ta özellikle benchten gelen 32 sayılık katkı galibiyette büyük pay sahibi olmuş ve kritik basketlerde de Blake ve Brown'un imzası mevcut. Bunun dışında Gasol pota altında yine muazzam bir performans sergilerken maç boyu rölantide oynayan Kobe kritik anlarda yine sahneye çıkmış ve sessiz sedasız maçın en iyilerinden olmuş. Lakers'ta özellikle Odom yazın da basketbol oynamasının etkisi ile lige gayet hzır girmiş. Houston ise tecrübesizliğinin ceremesini çekmiş bu maçta. Maçı son çeyreğe kadar getirip son anlarda kaybetmek tecrübesizliklerinin bir kanıtı. Ancak ikinci yılını geçiren Budinger'ın olumlu basketbolu ve oyuna katkısı Rockets adına sevindirici bir gelişme olsa gerek. Scola maçı en çok isteyen ve oyunda savaşan oyuncuymuş okuduğum yorumlara göre ki o da Odom gibi İstanbul'da kaldığı yerden devam ediyor. Brooks ve Martin gibi bir guard ikilisine sahip olmak hücum anlamında sorunsuz kılmış olabilir Rockets'i ama savunmada da aynı derecede sorunları mevcut. Uzun süre aradan sonra basketbola geri dönen Yao Ming ise ilk maçına göre iyi bir performans sergilediğini söyleyebilirim.


Suns 92-106 Blazers

Hidayet'in yeni takımı Suns Amare'nin takımdan ayrılmasıyla ister istemez bir yenilenme dönemine girmiş durumda. Takımın kadrosunun değişmesiyle ister istemez hedefleri de değişmiş durumda. Geçen yılki Batı Finali'ni bu sene göremeyecekleri dün gece oynadıkları basketbolla kanıtlanmış oldu. Öncelikle Nash ve Richardson ikilisi skor bakımından yine üst düzey oynadılar. Ancak Hidayet'i 4 numarada oynatmak hangi akla hizmettir onu anlamıyorum. Hidayet bence bu pozisyonda oynamaya devam ederse Toronto günlerini mumla arayacaktır. Portland'da özellikle maçın kritik anlarında sahne alan Batum skora önemli katkı sağlayarak maçı kopartan isim olurken maç boyu dengeli bir şekilde takıma katkı yapan Roy ise maçın kazanılmasında önemli rol oynayan isimdi. Marcus Camby'nin double-double ile Suns'un zayıf pota altında önemli katkı sağladı. Bu sezon oldukça yüksek ve önemli bir kontrat vererek Matthews'e olan güvenini gösteren Blazers yönetiminin iyi bir iş çıkardığını da görüyoruz aynı zamanda. Blazers benchi oldukça önemli birine kavuşmuş oldu, Matthews bu sene benchten gelerek sağlayacağı katkılarla çok can yakacaktır.

26 Eylül 2010 Pazar

Güneş Yeniden Doğacak Mı?


Geçtiğimiz sezon Amar'e ne zaman takas olacak ya da takımdan ayrılacak diye beklerken takım Batı Finalleri'ne kadar yükselmeyi bildi ve önemli bir başarıya imza attı. Ancak yıldız isimlerinden Amar'e'nin Knicks'e gitmesi ile pota altına yatırım yapan Suns uzun rotasyonunda sayılabilecek üç ismi off-season'da kadroya dahil etti. Hedo'nun da 4 numara olabileceği konuşulmakta...

Öncelikle Amar'e konusundan başlayalım. Her ne kadar Nash ile iyi anlaşsa da gerek basına yaptığı açıklamalar gerekse zaman zaman yarardan çok takıma zarar getirilmesi ile Amar'e'nin değer kaybemeden takas edilmesi gündemde olan bir konuydu her zaman Suns için. Ancak iki sezondur transfer sezonu kapandığında Amar'e takımında kaldı ve play-off'larda Suns forması altında mücadele etti. Geçtiğimiz sezon takımını Batı Finallerine taşıyan isimlerin başında geliyordu Stoudemire. Ancak bu yaz kontratı biten Amar'e takımında kalmayı seçmedi ve LeBron'un da gideceğine inandığı Knicks'i tercih etti. Amar'e'nin gidişinden sonra Suns uzunlara yöneldi ve pota altında doğan boşluğu kapatmaya yönelik hamleler yapıldı.

Yaz dönemi başlangıcında ilk hamleleri Frye'a 5 yıl için 30 milyon dolar verildi. İlk bakışta çok gelebilir bu kontrat ancak geçtiğimiz sezon boyunca Suns sistemi içinde oldukça katkı veren bir isimdi Frye ve her zaman olduğu gibi dış şut atan bir uzun olması onun en önemli avantajı. Suns'ta Frye'ın bu özelliğinden fazlasıyla yararlanıyor ki geçtiğimiz sene yüksek yüzde ile üçlük attığı performanslara tanık olmuştuk. Daha sonra Hakiim Warrick ile anlaşıldı ancak Amar'e'nin ardından verebilecekleri nedir, takımı nereye kadar götürebilir pf pozisyonundaki Warrick asıl sorular bunlar. Piyasadan bulabileceklerinin en iyisini bulmalarına rağmen pozisyon bilgisi çok çok iyi olmayan Warrick ile Suns'un neler yapabileceğini hep beraber göreceğiz.



Dragic geçtiğimiz sezon büyük bir çıkış yaptı. Özellikle Spurs serisinin 3.maçında sergilediği performansı kim unutabilir ki. Dragic'in bu istikrarlı çıkışının devam etmesi sezon sonunda hem onun önümüzdeki sezon yapacakları açısından beklentileri yükseltti hem de Dragic'in bölgesinde oynayan Barbosa'nın gözden çıkarılmasına yardımcı oldu. Barbosa'nın gidişi ile takıma tanıdık bir isim geldi Hidayet Türkoğlu. Yani aslında Dragic'in sezon içindeki olumlu basketbolunun Hidayet'e bir nebze olsun yararlı olduğuna kanaat getirebiliriz. Hidayet'e Toronto'dan sonra Suns forması altında Nash'in yanında mücadele etmek ilaç gibi gelecektir. Nash'in de artık yaşlandığını düşünürsek, Nash'in kenarda olduğu dakikalarda hücumda topu eline alan, sorumluluğu üstlenen yine Hedo olacaktır.

İki sene önce Avrupa furyasına kapılan ve Olimpiakos'un yolunu tutan Childress'te bu sezon Suns forması ile Nba'de mücadele edecek. Aslında Childress hiçte fena bir yıl geçirmedi ve Olimpiakos'u Euroleague'de finale taşıdılar. Hızlı basketbolu benimseyen Olimpiakos'tan Suns'a gelmek onun performansını etkilemeyecektir ancak Nba'in hızlı temposuna tekrar ayak uydurabilmek onu yorabilir. Yine de Childress hamlesi yerinde bir hamledir ve gelecek sezon fazlasıyla ismini duyabiliriz.

Pg - Nash/Dragic
Sg - J.Rich/Janning
Sf - Childress/Hill/Dudley
Pf - Turkoglu/Frye/Clarck
C - Warrick/Lopez

Takıma bakacak olursak geçtiğimiz sezona göre kadro kalitesinde belirgin bir azalma var. Özellikle 2 numarada problem yaşayabilirler ancak Suns gibi hızlı hücum eden takımlarda bunun pek dert olacağını sanmıyorum. Bell'in takımdan ayrılışı onların savunma açısından düşüş yaşamasına neden olacaktır. Play-off döneminde rakip takım yıldızına karşı kullanabilecekleri çok yönlü bir silah olan Bell'i takımda tutmaları gerekirdi. Hidayet'in 4 numarada neler yapacağını bende merak ediyorum ancak kalıplı forvetlere karşı sahanın en kötülerinden de olabilir bazı geceler.

Peki bu takım gelecek sezon ne yapar? Amar'e'yi kaybetmek ile zaten belli başlı hedeflerine ulaşamayacakları kesin. Stoudemire'nin yerine Warrick ile devam etmek takımın hedefleri açısından küçültmeye gitmektir ki bence bu sezon Suns'u Batı Finali'nde falan görecek olursak büyük sürpriz olacaktır benim için. Play-Off takımı kimliğini kaybetmezler ama maksimum ikinci turu görebileceklerini düşünüyorum.

13 Temmuz 2010 Salı

Raptors-Suns Takası


İki gün önce kaynakların verdiği bilgiye göre Hidayet Suns'a takas olmuştu ancak takas henüz net değildi. Aradan 2 gün geçmesine rağmen hala net bir karara bağlanamadı takas olayı. Ancak öyle yada böyle Hidayet önümüzdeki sezon Suns forması ile mücadele edecek.

Şimdi öncelikle Barbosa-Hedo üzerinden odaklı bir takas konuşuluyordu ancak olaya daha sonradan Charlott Bobcats dahil oldu ve üçlü takas gerçekleşti. Takasa göre Suns'a Hedo gelirken Raptors'a Barbosa-Diaw ve Chandler üçlüsü geliyordu. Bobcats ise kadrosuna Calderon ve Evans'ı katıyordu. Ancak Michael Jordan takası veto ederek Bobcats'i takastan çekmiş. Hal böyle olunca takas yine Barbosa-Hedo odaklı bir takasa döndü. Muhtemelen yan parçalar da eklenecektir ama ana hatlarıyla Hedo Suns'ta Barbosa Raptors'ta şimdilik.

Hidayet açısından olaya bakacak olursak bence Suns sistemi onun eski istaistiklerini yakalamasını sağlayacaktır. Gentry ile de iyi anlaşacağını düşünüyorum ben ve önemli performanslar gösterecektir. Zaten hangi oyuncuya kötü bir yan etki yapmış ki Nash ? Kariyeri açısından önemli bir takıma geldi ve iyi bir rol oyuncusu olacaktır. Play-Off'larda da kalitesini daha d ortaya koyacaktır.

4 Temmuz 2010 Pazar

Gündemden Kısa Kısa #2


Evet 8 temmuza kadar oyuncular ve takımlar arasında görüşmeler devam edecek ondan sonra imzalat atılmaya başlanacak. Bir kaç isim kendilerine takım buldu. İlk günkü gibi yüksek fiyatlara gitmedi oyuncular bu sefer. Ancak Wade-LeBron-Bosh-Amare gibi isimlerin durumu ise hala belirsizliğini koruyor.

* Phoenix Suns 5 yıl 30 milyon karşılığında Frye ile anlaşmaya vardı ve oyuncusunu takımda tuttu. Play-Off'larda sönük kalsa da sezon içinde gösterdiği başarılı performans ona kontratı getirdi. Özellikle dış şutunda önemli bir tehdidi olması Suns organizasyonunun aradığı tipte bir oyuncu olmasını sağlıyor. Geçtiğimiz sezonu Bulls forması altında tamamlayan Warrick'te Suns yolunu tuttu. Bu hamlenin ardından Amare'nin takımda kalmayacağı da kesinleşmiş oldu. Warrick 4 yıl 18 milyonluk bir kontrata imza attı. Ancak Amare'nin yerine Warrick tercihi soru işaretleri doğuruyor. Suns gelecek sene konferans finali gibi dereceler beklememeli.

* Kontrat kovalayan bir diğer isimlerden olan Nowitzki Dallas'ta kaldı. 4 yıl 80 milyon dolar karşılığında Dirk takımında kalmayı seçti. Dallas'ın sıradaki hedefi ise Haywood'u takımda tutmak...

* Oyuncu opsiyonunu kullanarak serbest kalan ve 21 milyonluk kontratından vazgeçen Pierce için acaba gidiyor mu soruları soruldu ancak Pierce takımı Boston ile yeniden anlaşma sağladı. Pierce 4 yıl 61 milyonluk kontrata evet derken kontratın üç senesi garanti para kapsamında olacak ve son sene serbest kalma opsiyonu bulunuyor.

* Fisher ve Farmar'ın serbest oyuncu statüsüne geçmesi ile guard rotasyonu için isim arayan son şampiyon Lakers Steve Blake ile anlaştı. Blake Lakers'tan 4 yıllık 16 milyon dolar alacak. Lakers'ın belki de tek sorunlu bölgesi olan guard rotasyonunda önemli bir isim katılmış oldu. Bu arada Fisher'ın gidebileceği yönde dedikodularda artmakta.

* Ömer Aşık ve Semih Erden'de Nba yolunu tutmaya hazırlanıyor. Semih seneye Boston Celtics forması giyecek ve yaz liginde Celtics forması ile ilk maçlarına çıkacak. Ömer Aşık ise takımı Bulls'a gitmek için gün sayıyor. Bu oyuncuların gidişi ile Fenerbahçe Lavrinovic'i transfer ederek pota altındaki açığı kapatmış oldu.

29 Haziran 2010 Salı

Amar'e Nereye ??


Amar'e Stoudamire ismi geçtiğimiz sezon adı takas dedikodularında en çok geçen isimlerden biriydi. Ancak etrafında dedikodular dönerken bile gösterdiği başarılı performanslar takımı Suns'ın bir an için eğri oturup doğru düşünmesine yol açtı ve takımda tutuldu. Suns ile Batı Konferansı Finallerine yükselen Amare'nin bir kez daha adı takas dedikodularına karışmış durumda.

Suns'ın ise şu sıralar bir kemer sıkma politikası mevcut ve kaynaklara göre Amare ile pazarlıklar bugün başlayacak. Ki bu pazarlıkların anlaşmazlığa gidebileceği konusu da gündemde. Amare'ye maksimum kontrat vermek istememesi Suns'ın elini kolunu fazlasıyla bağlayacak gibi. Bugün düşen bir habere göre de Suns Amare işi yatarsa rotayı David Lee'ye çevirebilirmiş. Hem basketbol açısından hem de nakit açıdan takıma uygun olduğu için. Bakalım Amare seneye hangi takımda forma giyecek, yakında göreceğiz...

30 Mayıs 2009 Cumartesi

Büyük Burun


Bu fotoğrafa bakınca burnu biraz büyük görünüyor. Ama açıklamalarına bakarsak burnu epey büyük gözüküyor. Beyzademiz New York'a gitmek istiyomuş. İstersin tamam anlarım da "Şüphesiz Bosh'dan iyiyim" ne demek?

Amare Stoudemire lige ilk geldiğinde de iyi oynuyordu, yılın çaylağı seçilmişti hatta. Ama asıl patlaması yıldız haline gelmesi Nash'in takıma katılmasıyla gerçekleşti. Kendini üstün gördüğü oyuncu olan Bosh'sa kendi başına gelişti. Yanında öyle ahım şahım bir oyun kurucu oynamadı hiç. Siz hangisini seçerdiniz?

13 Aralık 2008 Cumartesi

Suns 113-112 Magic


Maçın üstünden nerdeyse 24 saat geçti ama haftasonu olunca böyle oluyor işte. Geç kalktık sonrasında dershane derken bu saate sarktı dünkü maçın yorumu. Neyse geç olsunda güç olmasın..
'Cuk' diye oturdu maç yalnız. NtvSpor istese böyle bir seçim yapamazdı. Jason Richardson hafta içi takas olmuş ve ilk kez Suns forması giyecek. Bundan iyi maç mı olur bu gece.. İzlemeye başladık bizde Cavs maçının ikinci yarısını pas geçerek..

Maç öyle bir başladı ki hani maç desem değil, ne diyeceğimi bilemedim. İlk 5-6 dakika nerdeyse iki takımda şut kaçırmadı ve harika bir açılış oldu maç için. Hatta ilk şutu Hedo kaçırınca seyircide biraz tepki gösterdi. Hedo kaçırdı dedik ilk şutu. Maç boyu kaçırdı Hedo. Yeri geldi topu aldı pas yaptı ama şutu bir türlü istenilen seviyede değildi Hidayet'in.

Orlando'da Howard çılgın gibi başladı maça. Pota altında karşısına koyacak adam bulamadı Porter. Lopez'i denedi Amundson'u denedi ancak bir türlü durduramadı onu ilk yarı. İkinci yarı sakatlandığında en çok o sevinmiştir muhakkak. Howard ilk yarı ablukaya aldı Suns potasını. Pivot hareketleri savunma gayreti derken çok başarılıydı. Ah o blok sevdası olmasa. Takımının iyi gittiği ve Suns'ın şiddetle basket aradığı dönemlerde gereksiz blok kovalamalarına girip 3 adet basket hediye etti Suns ekibine.

Sadece Howard değil aslında maça çılgın gibi başlayan. Magic takım halinde -Hedo ve Lewis hariç- maça çok iyi bir giriş yaptı. Öyle ki takım yalnızca 16 dakikada 50 sayıya ulaştı. Lewis sonrasında toparladı kendini Howard'ın yokluğunda ancak yeterli olmadı. Hedo'da maç boyu ne kadar kaçırsa da son anlarda takımının ihtiyaç duyduğu anda eli titremeden basketler attı. Yazık ki Orlando son hücumu onunla kullanmadı. Bu arada Hedo'nun 2 saniye kala bulduğu basketten sonra sevinç çığlıkları atan Kaan abiyede selam olsun :)

Maçın esas hikayesini pas geçmeyelim. Jason Richardson oyuna girmeye hazırlandığında taraftardan büyük destek aldı. Her ne kadar taraftar onun gelişine sevinmiş gibi olsa da Suns'un çok az olan şampiyonluk hayalleri de neredeyse sıfırlandı gibi. Şampiyonluk diyorum Kerr hala bahsetmekte bu hedeftn. İlahi Kerr sen doğruca Espn'e...

J-Rich oyuna girdi ancak ilk dakikalarında hücumda hiç etkili olamadı. Üst üste 4 şut kaçırdı yanılmıyorsam ama sonrasında oldukça başarılı bir performans gösterdi ve takımının en skorer oyuncularından biri oldu.
J-rich oyuna girince savunma anlamında sıkıntı çekeceğini düşündüğüm Suns radikal bir kararla alan savunması yapmaya başladı. Beş oyuncunda bire bir savunmadan bir haberse bari beş kişiyle rakibin alanını daralt öyle değil mi. Hemde rakibinde boyalı alanı iyi kullanan Howard gibi biri varken.. Evet yedi bu sistem.. Orlando ilk başta afalladı 'noluyoruz' falan gibilerinden. Nitekim düşüşleri de bu zamana denk geldi. Hücumda skor sıkıntısı çektikleri ve Suns'un farkı kapatıp öne geçtiği anlar bu anlardı. Howard üçüncü çeyrek çıkınca Suns bu savunmaya bir daha dönmedi.

Orlando'da Gortat benchten gelip son çeyrek önemli katkılara imza attı. Cidden takımda süre alması gereken oyunculardan biri. Howard'ın süresinden çalsın değil en azından bir alternatif olarak bulunsun kenarda. Mücadeleci bir yapıya sahip ve Howard'ın olmadığı bir ikinci yarı Magic maça tutunuyorsa bu Gortat gibi Bogans gibi Lee gibi isimlerin katkı vermesi yüzündendir.

Suns son hücumu çok akıllıca kullandı. Nash-Amare olmadı J-Rich beklerken topu oyuna sokan Hill bir anda içeri drive etti ve kimse ne olduğunu anlamadan pota altından skoru buluverdi. Zevkli bir maçtı. Yani her ne kadar savunma olmasa da Suns maçları tat veriyor insana.. Bu gece Orlando'yu bir de Utah karşısında izleyeceğiz yine Ntv sayesinde. Benim merak ettiğim Gortat süre alacak mı ?

7 Aralık 2008 Pazar

Suns 106-104 Jazz

İki takımında içinde bulunduğumuz performansları çok iç açıcı değil ancak yine maçın bir adı var. Suns-Jazz.. Ki adına yakışır bir maçta oldu ve son ana kadar heyecan vardı. Maçın başından sonuna kadar skorda öyle aman aman bir kopma olmadı. İki takımda iyi değildi dedik ki Utah'ta özellikle sakatların eksikliği son dönemde canlarını fazlasıyla sıkmıştı.

Suns hücumda Shaq'ı ilk dakikalarda kullanma düşüncesindeydi nitekim Shaq iyi bir başlangıç yaptı maça. Amare son dönemde ribauntlara hiç katkı vermiyordu. Dün gece 20 ribaunt alarak önemli bir katkı sağladı. Bu ribauntların yarısından fazlasının da hücum ribauntu olması takıma önemli bir katkı sağladı.

Nash şutları ile başarı sağlamasa da yine asistleri ile takıma katkı sağladı. Skor opsiyonu açısından Nash'ten istediği katkıyı alamayan Suns benchten gelen Barbosa ile bu sorunu aştı. Barbosa benchten gelerek 25 sayı bıraktı Utah potasına. Bunun dışında Suns benchinin önemli diğer iki oyuncusu Bell ve Barnes'te işin hem savunma hem de hücum yönünde katkı sağladı.

Son maçlarda Nash'in eksikliğinde dahi süre almakta zorlanan Dragic 9 dakika sahada kaldı ancak kayda değer bir performansı yoktu. Zaten aldığı bir darbe sonrası kontrol amaçlı hastahaneye kaldırıldı.


Utah pota altında Millsap yine etkili bir maç çıkarttı. Takımın hafta içi oynadığı maçlarda iyi performansıyla Ddoldurmuştu ve dün gece Suns karşısında da pota altında oldukça mücadeleci, ribaunt kovalayan atletik özelliklerini sergileyen bir Millsap vardı.

Sakatlığının ardından dün gece Raptors karşısında ilk kez forma giyen ve benchten gelerek önemli katkılar yapan Krilenko dün gece özellikle skorda yaptığı katkıyla takımının ayakta kalmasını sağladı.

Deron Williams özellikle 2.çeyrekte gösterdiği performans ile beğenimi kazandı dün gece. Maç boyu skor 16 kez el değiştirdi ve 17 kez skorda eşitlik vardı. Böyle bir maçta Suns'un 9-0'lık bir seri yakaladığı dönemde bulduğu skorlar ve oynattığı oyun ile takımını ayakta tuttu. Tam anlamıyla hazır olduktan sonra daha iyisini göreceğiz elbette ondan.

Memo son maçlarda Boozer'ın olmayışına rağmen kötü performanslar sergiliyor. Eskiden Boozer sahada yoksa canını dişine takıp mücadele ederdi ama ben ne bu maçta ne de bundan önceki bir kaç maçta görmedim o performansı. Yinede double-double yaparak iyi bir istatistik elde etti.


Cj Miles'ta dün gece Utah adına önemli katkılar verdi. Özellikle üçlük isabetlerinde sergilediği yüksek yüzde ile Suns'un canını fazlasıyla yaktı Cj Miles ancak 4/4 ile giderken son iki dakikada bu performansını sergileyemedi ve kritik üçlükleri kaçıran isimdi. Utah adına maçta sürpriz yumurta gibiydi ancak son dakikalarda iki hücumda onun üzerinden oynamak ne kadar doğru tartışılır. Deron özellikle onu aradı belkide yüksek şut isabetlerinden dolayı ancak boş iki üçlüğü atamadı ve ibre Suns'a son defa döndü ve maç sona erdi.

Suns üst üste dört maç kaybetmişti ve Utah galibiyeti ilaç gibi geldi ancak önlerindeki fikstürde pek kolay gözükmüyor. Utah ise eksiklerinin acısını çekmeye devam ediyor. Belki bu maçta Boozer dışında eksiği yok gibiydi ama tam kadro olmak psikolojik açıdan önemli bir avantaj teşkil eder. Utah'ın önündeki maçlara baktığımda yine kolay maç gözükmüyor. Portland-Magic ve Celtics maçları var Jazz'ın önünde.

13 Kasım 2008 Perşembe

Suns vs Rox: Meydan Muharebesi

Ne desem boş şimdi şu konu hakkında. Video'yu önce bi izleyin diyeyim de sonrası ise muamma. Ortalık çorba olmuş. Tekrarlarda görüyoruz ki olayı tetikleyen adam Barnes ama olayın içinde de en çok dikkat çeken adam mahallemizin abisi Shaq. Geleni geçeni savuruyor bir tarafa ( Bknz: Yao/T-Mac) İşin garibi de kavgada Artest yok..

Yao Artest geldiğinde ''Kimyamızı bozmasın da..'' gibi söylemler etmişti. İşin kimyası nasıldır bilemem de Artest geldi geleli kavgalarla anılıyor takım. Pre-season'da da T-Mac'in Boston maçında bir oalyı vardı yanılmıyorsam.

Neyse videoya bakın bi siz...

31 Ekim 2008 Cuma

Nba - Gecenin Maçları

Perşembe geceleri Amerika'da Tnt gecesi olarak adlandırılıyor. Tnt'de perşembe geceleri ligin elit karşılaşmalarını seyri yüksek karşılaşmalarını yayınlıyor. Dallas-Houston ve Suns-Hornets gecenin iki özel karşılaşmasıydı. Yanında da King James ve arkadaşlarının Bobcats'i konuk ettiği maç vardı..

Gece saatimi kurdum Hornets maçına kalkmak üzere. Dün Warriors karşısında Hornets'i izlemiş ve beğenmemiştim ama iki gece üst üste maçlarını izleme şansını yakalamam bu önyargıyı ortadan kaldırdı. Suns karşısında oynadığı basketbolu gerçekten çok beğendim.

Maça zaten Stajakovic'in üst üste basketleri ile başlayan Hornets 9-0'lık bir seri yakaladı. Suns fazla paniğe girmeden uzun oyuncularına başvurarak toparlanmayı bildi. Nash'in önderliğinde Chandler'dan yoksun Hornets pota altına Amare ve Shaq ile yüklenen Suns ilk beş çıkan Armstrong'u bir hayli zorladı. Uzun oyuncuların bu katkılarının üzerine Barnes'in de dış şutları eklenince Suns ritmini yeniden buldu.

Ritim bulundu bulunmasına ama Suns hiç öyle bildik Suns gibi değildi. Elbet fark olacak takımda yeni bir koç yeni bir sistem, düzen ama şöyle diyeyim Suns oyuncularını tanıyamadım sahada. Barbosa'dan tutun da Nash'e kadar sıçrayan top kaybı furyası Suns'a büyük darbee vurdu. Özellikle transition hücumları iyi değerlendiren Hornets farkı açmayı bildi yeniden. Suns özellikle maçın ikinci çeyreğinde top kayıplarıyla sorun yaşarken ilk yarıda ivmenin dengelenmesini sağlayan uzunlarına top indiremedi. Maçın bir bölümünde bırakın isabet bulmayı çember bile dövemediler.

İkinci yarının başlarını iyi bir şekilde izleme fırsatım olmadı ancak son çeyreğe girildiğinde Suns'un geri dönüş çabaları vardı. İşe e yaradı özellikle Diaw ve Amare'nin katkıları ile son dakikalara doğru farkı indiren ve maça ortak olan Suns'un bu geri dönüşü maçı dahada zevkli hale getirdi son dakikalarda.

Hornets'in yaz aylarında takıma kattığı ve bench için çok önemli bir hamle olan Posey'in son çeyrek takımına maçı kazandıran isim olduğunu belirtmek gerekir. Suns'un maça ortak olduğu dakikalarda sahne alan ve kritik şutlarıyla üst üste üçlüklere imza atan Posey maçın kazanılmasında en önemli etkenlerden biri. Bunun dışında Butler'da son çeyrekteki hücum performansı ve kritik bir Suns hızlı hücumunda yaptığı blok ile yine maçın kazanılmasında önemli bir payı olan isimdi.

Peja Stajakovic de dün gece takım için oldukça verimli derecede basketbol oynadı. Yerinde ve zamanında kullandığı şutları ile can yakan Peja, Suns savunmasını en çok zorlayan isimlerden biriydi. Paul yine oldukça iyi rakamlar çıkarttı maçtan ve 2 ribaunt ile triple'ı kaçırdı. Şut bakımından yeteri derecede iyi performans gösteremese de takımını yöneten isim oldu yine..

Cleveland maçına gelecek olursak mücadelenin her alanında fark edileceği üzere Cavs'ın baya bi fizik üstünlüğü vardı rakibine karşı. Zaten takımda Lebron gibi boyalı alanda çok rahat bir şekilde basketbolunu oynayan biri olunca Bobcats'in işi iyice zorlandı. Savunmada ve hücumda bu fiziksel avantajlarını oldukça iyi kullanan Cavs rakibin direncini ilk yarı kırdı.

Cavs'ın bu avantajının üzerine Bobcats'in rezil bir hücum performansı da üzerine eklenince maç erken koptu gibi. Dün bloga resmini koyduğum ve saçlarını kestiren Adam Morrison harici hücum alanında birşeyler üreten çabası olan isim olmadı.

Cavs'ta ilk yarının x-factor'u benchten gelerek önemli katkı sağlayan Gibson oldu. Üst üste bulduğu üçlükler ile skoru açan Gibson bu sene üç sayı çizgisinin gerisinden çok can yakacak gibi. Mo-Williams'da gerek şut gerekse takımı oynatma açısından oldukça verimli bir gece geçirdi.
Üçüncü çeyrekte Bobcats'in Okafor-Wallece-Richardson üçlüsü ile bir kıpıradanması olsa da Cavs vidaları biraz sıkınca maçı tekrar kontrolü altına aldı ve rahat bir şekilde galibiyete ulaştı.

Gecenin diğer maçında texas derbisinde Rox-Dallas maçı vardı. İzleyemedim ama okuduğum yorumlara göre cidden güzel maç olmuş. Özellikle Artest'in oyunun son periyodunda skorda iyi katkı verdiğini görmekteyiz. Yine Yao ve T-Mac'de takımını sırtlayan diğer iki yıldız. Rox'un sağlıklı olmasını çok istiyorum. Birşeyler başardıklarını görmek için değil başarsınlar yada başarmasınlar ne yapabileceklerini görmek için..

12 Ekim 2008 Pazar

Nba Açıkhavada


Denver Nuggets @ Phoenix Suns 05.00 Nba Tv
Bu gece oynanacak -yaklaşık 3.5 saat sonra- Phoenix-Denver maçı öncesi son hazırlıklar..
Bir yıl önce duyurulmuştu bu açıkhava maçı ve işte gün geldi.. Bekliyoruz bakalım nasıl olacak rüzgarla beraber..

6 Ekim 2008 Pazartesi

Nba Preview - Phoenix Suns


Gelenler:

Robin Lopez -F- (Draft),

Goran Dragic -G- (Takas San Antonio Spurs),

Terry Porter –Antrenör- (Detroit yardımcı antrenör),

Louis Amundson –F- (Philadelphia 76’ers),

Sean Singletary –G- (Takas Houston),

Matt Barnes –F- (Golden State Warriors),

Robert Hite -G- (Galatasaray Cafe Crown)
Trey Johnson -G- (Serbest)
Coleman Collins -F- (Serbest)

Gidenler:
Sean Marks –F- (New Orleans Hornets),

Mike D'Antoni –Antrenör- (New York Knicks),

Gordan Giricek –F- (Fenerbahçe Ülker),

D.J. Strawberry –G- (Takas Houston Rockets)
Brian Skinner –F- (Los Angeles Clippers),


D'Antoni ile beraber Nash'in takıma katılımıyla dört yıl boyunca şampiyonluk adayları arasında en tepede gösterilmekteydi Suns. Gerek oynadığı basketbol gerekse aldığı galibiyetler ile kendini sevdirmişti ancak 2005'ten bu yana bir türlü hedeflenen şampiyonluk gelmedi. S.Kerr'ın Gm koltuğuna oturması ile ilk büyük hamlesi olan Shaq kumarı da tutmayınca Suns'da ufak ufak çanlar çalmaya başladı. Kadro artık veteranlığa doğru sınıf atlıyor ve takımdan D'Antoni gönderildi Spurs serisi sonrası. Merakla bekleniyor Suns'un yeni koçuyla beraber nasıl bir grafik çizeceği..


Shaq takası ile radikal bir karar olan Kerr takımın uzunca bir süredir alıştığı sistemi birden bire yavaşlattı ve koca oğlana göre basketbol oynanmaya başlandı. Play-Off'lar da Spurs'ten çektiği kadar kimseden çekmeyen Suns, Shaq kumarında da Spurs'e karşı başarılı olamadı ve ilk turdan lige veda etti geçen sene. Bir diğer radikal kararla Kerr antrenör olarak Terry Porter'ı getirdi.Terry Porter'ın oyuncularla iletişimi iyidir. Eski bir guard olaması oyunu daha iyi okuma fırsatı da verecektir. Geçen sene iyiden iyiye zarara uğrayan show-time basketbolu bu sene artık yerini daha yavaş basketbola bırakacaktır. Eski Suns'u göremeyebiliriz görsellik anlamda ancak yine yarışın içinde olacaklardır. Doğrudan yada dolaylı olarak.


Yazın yapılan hamlelere dönelim. Yapılmak istenen ama yapılamayan bir hamle var Suns adına. Nash'in arkasını kollayacak o benche çekildiğinde bir şekilde takımı idare edebilecek bir guard aradılar. Tyronn Lue'a yöneldiler ancak anlaşılamadı bunun dışında J-Will ile de ciddi ciddi ilgilendiler ancak onunla da anlaşılamayınca Nba'de daha önce oynamayan - Tabi kamp sonunda 15 kişilik kadroya girebilirse - biriyle anlaştılar. Bunun dışında yine draftta guardlara yöneldiler diğer haklarında. İlk hak için pota altında işin savunma yönünü iyi bilen Robin Lopez'i almaktı ki bu tercih bile Phoenix'in oyun yapısı hakkında biraz olsun fikir vermekte. Yine iş Barbosa'ya kalacak gibi bu bölgede.

Matt Barnes takıma katıldı Golden State'ten ayrıca. Veteran minimum 1 yıllık kontrat ile takıma kazandırıldı Barnes. Şimdi bir yıllık anlaşma iyi, Porter veya Kerr oyuncunun takıma, sisteme uyup uymayacağını görür ve ona göre gelecek yıl planları içine dahil eder yada etmez. Barnes'te zaten tek yıllık kontratı olduğu için verimli oynayacaktır bir sonraki yaz piyasa yapabilmek için.

Suns'un en büyük silahı yine dış şutlar olacak. Önceki senelerde hızlı basketbolda ceza şutu olarak gönderirlerdi ancak yine de her ne şekilde basketbol oynarsa oynasın Nash,Barbosa,Bell ve şimdi de Barnes gibi oradan ciddi bir yüzdeyle atan isimler biraradaysa dış şutlar takım için önemlidir.

Suns'un en büyük sorunu da değerlendirmenin başında bahsettiğim gibi artık veteranlaşan kadrosu. Nash 34 yaşında, Shaq 36 yaşında ve Diaw 32 yaşında. Yaşıyla problemi olmayan Amare ve Barbosa'da şu an problem yok nitekim bu oyuncular en verimli dönemlerini oynuyorlar. Zaten özellikle takımın başındaki Nash'in yaşının ilerlemesi ve Shaq'tan dolayı artık hızlı basketbolu fazla göremeyeceğiz burada. Benchte de Hill gibi tecrübeli bir isim var ve bu tip şampionluk yarışının içinde olan takımlarda tecrübesiyle benchten katkı yapabilecek isim şart.

Shaq-Amare pota altında önemli bir ikili oluşturacaklar yine bu sezon ve Amare'nin geçen sezonki harika performansı bu senede sürecektir muhtemelen ancak işte hem Nash'in hem de Shaq'ın problemleri sezon içinde maç kaçırma problemlerine kadar dayanır. Arkalarını kollayacak kaliteli isimler yok Suns'ta. Eldeki kadro ile Nisan'a kadar zorlansalarda gemi yürür ancak Nisan'dan sonra play-off'ta ileriyi görmek pek mümkün olmayabilir Suns için.

1 Ekim 2008 Çarşamba

Suns Media Day


Suns geçen yıl hayal kırıklığı yaratmıştı bir kesim için. Bekleyenlerde vardı onlar için geçen yılki sonu.
Neyse Shaq ile beraber ilk kez tam sezon geçirecekler ve artık yeni koçlarıyla yeni bir kimliğe bürünecekler. Bakalım Suns zorlu batıda sezon sonunda kaçıncı sırada yer bulabilecek.
Galeri için tıklayın..

4 Ağustos 2008 Pazartesi

J-Will - Suns ?


Geçtiğimiz sezon ortasında çok konuşulan bir takasla Suns yolunu tutan Shaq, Miami Heat'te 2 yıl önce şampiyonluk yaşadığı takım arkadaşı Jason Williams'ı Suns'ta görmek istediğini belirtmiş. Eh Suns'a da lazım iyi-kötü bir pg. Livingston ile ilgilenilmişti yaz başında ancak sakatlığı engel olmuştu.
Bu yuaz Maccabi ile de adı geçen Jason Williams'ın gelecek sezon nerede forma giyeceği hala belli değil. Bakalım Williams hakkındaki dedikodular ne zaman son bulacak.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...