Hornets etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hornets etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Kasım 2010 Pazartesi

Hornets 95-109 Spurs (Ginobili Mesajı Verdi)

Batı'da oldukça önemli bir maçtı Spurs-Hornets maçı. Güneybatı grubunda bulunan iki takım hem grup içinde çekişiyor hem de Batı'da liderlik mücadelesi eriyordu. Aynı zamanda iki testiden biri de kırılacaktı bu gece. Spurs deplasmanda şu ana kadar hiç kaybetmemişti Hornets ise evinde yenilgi yüzü görmemişti. Maçtan galip ayrılan taraf ikinci devredeki iyi oyunu ile Spurs oldu. 109-95 ile rakibini deiren Spurs, kaybedilen Dallas maçı sonrası bu zorlu maçtan galip ayrılmasını bildi.

İlk yarısı ile ikinci yarısı çok farklı bir maç oldu. İstatistiksel olarak bakarsak Spurs ilk yarı 44 sayı buldu ancak ikinci yarı bambaşka bir oyun oynadılar ve sadece son çeyrekte rakip potaya 37 sayı yolladılar. Son çeyrek çok ekstra oynadı zaten Spurs ki ilk kaçırdıkları şut bitime 6.26 dakika varken geldi. Spurs son çeyrek 37 sayıya imza atarken Hornets'in ikinci devrenin tamamında bulduğu sayı ise sadece 34.

Kontrat sezonunda olan ve son günlerde performansını yükselten David West maça iyi başlayan isimlerdendi. Hornets'in ilk 30 sayısının 16'sı West imzalıydı ancak performansını maçın ilerleyen bölümlerine yansıtamadı. Maçı 23 sayı 7 ribaunt ile tamamladı West. İlk bölümde pota altında ve boyalı alanda fazlasıyla eksik gözüktü Spurs. West olsun Okafor olsun buraları fazlasıyla iyi değerlendirdi. Okafor'da 12 sayı 7 ribaunt ve 5 blokla pota altında Hornets'in etkili ismiydi. İlk devre arı gibi çalışan Hornets, Spurs'un geri dönme çabalarına her türlü cevabı verdi. 61 sayı üreten Hornets'te West başta olmak üzere Ariza ve Belinelli'nin de hatırı sayılır katkısı vardı. Bench katkısını da ikinci çeyrekte fazlasıyla alan Hornets'te Green ve Thornton sayılarıyla farkın erimesini önleyen isimlerdi.

İkinci devre ise bambaşka bir Spurs vardı parke üzerinde. Ginobili'nin basketleriyle başlayan çeyrek Hill ve Jefferson'un iyi oyunuyla devam etti ve Spurs, Hornets'i fazlasıyla zorlamaya başladı. Bu dakikalarda hücumda tıkanan Hornets, Spurs hücumlarına cevap vermekte çok zorlanıyordu. Son çeyreğe farkı eritmiş ve maça ortak olmuş bir şekilde giriyordu Spurs. 5 sayı geride olmalarına rağmen çok kısa bir sürede farkı eriten ve Hornets'in geri dönüşüne engel olacak seviyelere farkı çıkaran Spurs fazlasıyla ekstra bir son çeyrek geçiriyordu. Üçlük yağmuru ile başladı San Antonio son çeyreğe ki Manu'nun bu kritik anlarda performansına bakacak olursak 5 sayı 4 asist ile takımını sırtladığını görüyoruz. Son çeyrek Hill'in de önemli katkıları oldu ve Spurs farkı açarak galibiyete yürümesini başardı.

Öncelikle söylüyorum ki Manu bu sezon kesinlikle All-Star'ı hak edecek düzeyde performans sergiliyor. Maçın en kritik anlarında takımını sırtlayan Manu Spurs'un geride olduğu anlarda da oyundan kopmayarak önemli bir karakter örneği gösterdi bizlere. Son çeyrek maçın çevrilip kazanılmasında payı büyük olan Manu'nun skordan ziyade asistleri ile de takımına verdiği katkı göz ardı edilemez. Manu'nun arkasında son çeyrek fazlasıyla önemli bir performansa imza atan Hill'de maçın kazanılmasında büyük katkı sağladı. Benchten gelerek 14 sayı atan Hill önemli dakikalarda yaptığı verimli işlerle dikkat çekti.

Tim Duncan'ta sessiz sedasız iyi performansını sergiledi yine. Hücum ribauntlarında çok efektif olan Duncan 21 sayıyla maçı tamamladı. Hornets'in uzunlarına karşı oldukça başarılı bir gece geçirdi Duncan. Bu sezon performansını arttıran Jefferson'da kırılma anlarında sürekli sahne aldı. Farkı azaltarak takımını diri tuttu, gerektiğinde basketleriyle Hornets rüzgarını başlamadan bitirdi ve maçın sonunda yaptığı basket faul ile şalteri indiren isim oldu. Tony Parker ise kötü bir gece geçirdi bu maçta ancak onun performansına rağmen Spurs'un kazanması fazlasıyla önemliydi.

Hornets'te ikinci yarı West'in oyundan düşmesi ile Paul bireysel olarak baş etmeye çalıştı Spurs'e karşı. Maçı yine iyi istatistiklerle noktalasa da galibiyeti getiremedi Paul. İkinci yarı zaten hücum da şutları girmeyen Hornets savunmada da guardı düşürdü. Pota altı ve yardım savunmasını unutan Hornets bunun zararını fazlasıyla gördü.

Manu Ginobili'nin yine çılgın attığı bir maçta önemli bir mesaj vererek kazanmasını bildi Spurs. Halen sezonun bir yerlerinde aktif dinlenmeye geçmelerini bekliyorum Spurs'un ancak performansları giderek yükseliyor. Normal sezonu 3.viteste geçirmesine alışkın olduğumuz Spurs'un bu performansını sürdürdüğü takdirde play-off'lar gelince neler yapacağını da merak etmiyor değilim. Hornets bu ara kötü bir dönemden geçiyor. Utah Clippers ve Spurs'e karşı gelen bu mağlubiyetlerden bir şekilde alacağını alıp önüne bakmalı Hornets.

21 Kasım 2010 Pazar

Hornets - Raptors Takası


Lige müthiş bir başlangıç yapan Hornets'te sezon daha başlamadan takas döneminde Peja'nın biten kontratının elden çıkartılacağı kesin gibiydi. Sezona da müthiş bir başlangıçla giren ve bir anda hedeflerini yukarılara çeken Hornets son günlere kalmadan erkenden sessiz sedasız Peja'nın takas işini tam da zamanında halletti.

Peja son sekiz-on günlük dönemde benchten gelerek iyi katkılar veriyordu. Dış şutları fazlasıyla can yakıyordu. Biraz olsun değerlendiği bir anda Hornets onu elden çıkartmayı başardı. Karşılığında belki de daha iyi parçalar alınabilirdi ama şu haliyle bile daha derli toplu bir takım oldu Hornets. Peja ve takıma yeni katılan Bayless'i gönderen Hornets karşılığında Jarret Jack, David Andersen ve Banks'i kadrosuna kattı.

Bayless için takıma katıldığında Paul'un arkasında fazlasıyla önemli katkı verecektir demiştim ancak bir türlü bu performansı göremedik ondan. Peja'nın yanında takasa dahil edildi ve karşılığında Jack geldi. Paul'un kenarda olduğu anlar olmak üzere yedek beş sahaya çıktığında Jack'in varlığıyla daha derli toplu bir görünümde olacak olan Hornets benchi sağlama aldı. Banks belki kadroya giremeyecek ancak Andersen biraz olsun katkı sağlayacak bir uzun. Hornets bunu değerlendirir oyuncuya Paul ile biraz değer katarsa belki bir takasa daha imza atabilirler. Çünkü Andersen ve Banks'in de kontrat sezonu ve biten kontrat almak isteyen takımlara karşı belki küçük parçalar olsa da bu isimler hamle seçeneği olabilir. Raptors cephesine bakacak olursak zaten Bosh'tan sonra ne olduğu, nereye yöneldiği belli olmayan bir takım var. Peja'nın gelişi gidişi pek etki etmez. Bu takasa sevindim Jack'in rotasyonda arkasında kalan Calderon artık ilk beşe yerleşir onu daha fazla izleme fırsatı buluruz. Bayless içinde yeni bir sayfa diyelim. Umarım burada kendisini göstererek seviye atlar.

6 Kasım 2010 Cumartesi

Hornets 96-93 Heat (Hornets W5)

New Orleans Hornets lige zorulu bir fikstür ile başlamasına karşın beşinci maçından da galibiyetle ayrıldı. Denver-San Antonio-Huoston gibi ekipleri devirerek mesaj veren Paul ve arkadaşları son olarak dün gece evlerinde sezona şampiyonluk hedefi ile giren Miami'yi ağırladı. Maç başından beri kontrolü elinde tutan ve iyi bir oyun ortaya koyarak maçı 96-93 kazandı Hornets ve üst üste beş galibiyetle zirveye oturdu.

Öncelikle ilk periyot Hornets adına sahada mthiş bir oyun ortaya koyan bir isim vardı: Chris Paul. Her hücumda parmağı olan süper bücür bir çok basketin altına ya kendisi imza atıyor ya da yaptığı asistler ile takım arkadaşlarına katkıda bulunuyordu. Hornets dersine iyi çalışmıştı. Bosh'un tutacağı Okafor üzerinden oynanılan oyunlar ile ilk çeyrek Okafor 11 sayıya ulaştı.

İkinci çeyrekle beraber Heat'in atağa kalkma çalışmaları vardı ancak bir türlü skorda Hornets'i yakalayamıyorlardı. Maç boyunca sorun buydu. Üst üste bir iki basket atarak farkı makul seviyelere indiren ve oyuna ortak olan Heat aynı dakika içinde savunmasında açıklar vererek yine farkı açılmasını sağlıyordu. Haslem-House-Ilgauskas ve Jones gibi benchten gelen isimleriyle ikinci çeyrek etkili olmaya çalışan Heat devreye 9 sayı farkla geride giriyordu: 50-41

İlk devre ne hücumda ne savunmda adı geçen Bosh ikinci yarıya iyi başlıyor ve üst üste uzun mesafeli şutlarıyla Hornets savunmasını zorluyordu. LeBron James'in ikinci devrenin hemen başında Paul'e vurduğu muazzam blok belki de tv başında beni ateşlemeye hırslandırmaya yetiyor ama bu parkedeki oyunculara pek yansımıyordu. Hücum konusunda sıkıntı olmasa da Heat adına savunma konusunda sıkıntı vardı. Belinelli ve Smith'ten ekstra basketler bulan Hornets farkı iyi oyunuyla beraber korumayı başarıyordu.

Son çeyrek Wade ve James'in de sahne almasıyla Heat bir ara öne dahi geçiyordu ancak maç boyu sergilediği performans maçı kazanamayacağını gösteriyordu zaten. Nitekim yine bu noktada Hornets öne çıkan taraf oldu ve hak ettikleri maçı kazanmayı bildiler.

Hornets'te Chris Paul maçı 13 sayı 19 asistle bitirdi ve maçı takımına kazandıran isim oldu. Akıllı tercihleri ve skor katkısı ile galibiyette başrol oynayan isimdi. Ayrıca Paul savunmada da 5 top çalma yaparak etkisini gösterdi. Paul'un yanında dikkat çekilmesi gereken isim bu maçta Okafor'du. Sanırım bu sezon Heat'in oynadığı her maç rakip uzunları bu satırlarda överek yazacağız. Takımda Paul gibi bir guard olmasının da avantajı ile pota altında önemli pozisyonlar yaratıldı kendisine. Okafor'da kendisine hazırlanan bu pozisyonları harcamadı ve 26 sayı ile takımının en skorer ismi oldu. 26 sayısının yanında 13 ribaunt aldığını da belirtmek gerek ki Bosh'un 1 ribaunt ile oynadığını düşünürsek Okafor oldukça iyi bir iş çıkarttı pota altında.

Juwan Howard'ı yaşından gereği bir kenara koyuyorum ancak Chalmers ve Stackhouse neden rotasyonda olmaz anlamıyorum. Stackhouse'un da belli seviye de yaşı var ama geçen sene Bucks'ta oynadığı oyunu hepimiz biliyoruz. Pekala şu takıma da maksimum katkı verebilir. Arroyo ve House hiç savunma yapmazken Chalmers ve Stackhouse denenmeliydi bence.

Bu maç Belinelli istatistik olarak dikkat çekmese de Hornets'e tam anlamıyla oturmuş bir sg olduğunu savunabilirim. Hornets sağlam kadro kurmuş ve bu beşte beş kesinlikle sürpriz değil. Ariza'da takıma yavaş yavaş ısınıyor. Son üçlüğü maçı kazandıran basketti ve son topu kullanması da takımdaki yerini ifade ediyor zaten. Benchten gelen Jason Smith'te kendini çok iyi geliştirmiş. Uzun olmasına rağmen dış şutları fazlasıyla iyi. Smith'in 2007 draftında Heat tarafından seçildiğini de unutmamak gerekir.

29 Ekim 2010 Cuma

Hornets Alternatif Forma



Hornets'in yeni sezon alternatif forması...

24 Ekim 2010 Pazar

Bayless Hornets'ta


Ligin başlamasına günler kala gerçekleşen takasta, Portland'ın genç guardı Jerryd Bayless Hornets'a takas oldu. Bayless karşılığında Portland'a 2011 draft hakkını veren Hornets akıllıca bir hamleye imza attı. Patlamaya hazır bir skoreri takıma katan Hornets, Paul'un arkasında onu aratmayacak bir isme de sahip olmuş oldu. Portland'da istediği süreleri bir türlü elde edemeyen aldığı dakikalarda da başarılı işlere imza atan Bayless için de olumlu bir gelişme oldu şüphesiz ki...

30 Eylül 2010 Perşembe

Paul'e Bir Şans Daha


New Orleans Hornets süper bücürü Chris Paul ile önemli hedeflere doğru yola çıkmıştı. Ancak istenilen başarı düzeyi bir türlü yakalanamadı. Tyson Chandler&Chris Paul ortaklığı ile yakalanan sinerji ile iyi basketbol oynuyorlardı, daha sonra David West'in skorer kimliği ön plana çıktı ve Chandler gözden çıkarıldı... Bu şekilde küçük rotasyon değişiklikleri ile başarı kovaladı Hornets ama olmadı...

Sezon başında koç Byron Scott'un yerine Morty Williams getirildi. Yıllarca San Antonio'da Popovich'in yanında en altından en üstüne her kademesinde çalışmış ve daha sonra da Portland'a giderek McMillan'ın yanında yardımcı antrenörlüğe devam etmiş olan Williams koçluk deneyimini yaşayacak. Oyuncu ilişkileri yardımcılık döneminde üst düzeyde olan ve birebir oyuncularla ilgilenip sorunlarını çözen ve basketbollarını geliştiren Williams'ın Hornets'e de bu konuda önemli şeyler katacağına inanıyorum.

Aslında Hornets cephesinde yaz başından beri konuşulan büyük bir konu vardı. Paul'un takası. Geçtiğimiz sene Paul'un sakat olduğu dönemde draft seçimi olan Collinson steal bir seçim olduğunu göstererek oynadı. Paul'un yokluğunda komutayı eline alan Collinson ilerde büyük bir yıldız olacağının sinyallerini verdi. Elinde patlamaya hazır Collinson gibi bir isim varken bir de ligin elit guardlarından Paul'u kadrolarında bulundurmak fazla lüks kaçacaktı ki takas için tercih edilen Collinson oldu. Ki ellerinde takasta kullanabilecek oyuncular arasında da en iyilerinden biriydi. Biraz mecburiyetten Collinson takas edildi ve takım sonuna kadar Paul'e emanet edildi.


Peki Collinson ve Posey'in karşılığında gelen Ariza? Trevor Ariza geçtiğimiz yıl büyük bir patlma yaptı. Rol oyuncusundan skorer bir kimliğe bürünen Ariza Houston'da geçen sezon en dikkat çekici isimlerden biriydi. Hornets gerek Paul'u takımda tutabilmek gerekse Batı'da üst sıraları zorlayabilecek seviyede bir takım oluşturabilmek adına Ariza'yı takıma getirdi. İlk beşe Peja'nın üstüne getirilebilecek önemli bir oyuncu olan Ariza aynı zamanda oyunun savunma kısmında da rakip skorerler açısından büyük bela olacaktır. Ariza'nın özellikle geçtiğimiz yıldan kalma alışkanlıklarından kurtulması gerekiyor hem takım başarısı hem de takım içindeki bireysel başarısı için. Paul ve West'in takımına geldi ve şut konusunda takımda 3.isim olacak. Top elimde olmalı geyiklerine girmez işini yaparsa takım için çok çok önemli olacaktır.

Pg - Paul / Pargo
Sg - Thornton / Belinelli / Green
Sf - Ariza / Peja / Pondexter
Pf - West / Alexander
C - Okafor / Gray

Takım kadrosuna bakacak olursak Paul yine 35-40 dakika civarında süre alacaktır. Takıma yeni katılan Green sürpriz katkılar verebilir. Bunun dışında draft seçimi Pondexter belki Collins kadar olmasa da steal bir seçim olarak karşımıza çıkabilir. Pota altı açısından tehlikeli bir takım görünümünde Hornets. West ve Okafor'un aynı takımda olması hem hücum hem de savunma özellikleri açısından birbirlerini tamamlayan bir uzun kombinasyonuna sahip olduğunuz anlamına geliyor. Bu açıdan hem Hornets hem de başarı isteyen Paul şanslı gözüküyor ama bu kadroyu kullanmak önemli olan.

Şubat'a kadar Paul'un takas ihtimalleri, söylemleri artacak muhtemelen. Hatta şu durumda yani Ariza'nın takıma katılışından bile memnun olmayabilir Hornets. Her ne kadar eldeki çekirdek kadro elle tutulur bir şeyler içerse de getiğimiz yıllarda da benzer kadrolarla hüsranlar yaşadılar ve bunun tekrar olması durumunda Paul takımdan bedelsiz olarak dahi ayrılabilir Bu yüzden hamlelerini doğru yapmalı ve doğru basketbolu oynamaya dikkat etmeli Hornets. Eldeki Paul'u kaçırmamak ve Batı'da play-off takımı olabilmek için.

13 Temmuz 2010 Salı

Nba'den Kısa Kısa


* Lakers ile bu sezon kontratı biten ve kendine takım arayan Farmar bu yaz bol bol kontrat dağıtan Nets ile anlaştı. Farmar 3 yıl 12 milyon dolarlık bir kontrat ile Nets kadrosuna katıldı. Harris'i yedekleyecek iyi birini bulan Nets'te şimdi sorulacak soru şu. Acaba Farmar koç Avery Johnson ile geçinebilecek mi ?

* Lakers'ın bir diğer guardı Derek Fisher'ın geçtiğimiz cuma 'Heat Welcome Party' de görülmesi ve Riley ile görüşemesinin ardından Heat'e gideceği konuşuluyordu ancak o tekrardan Lakers ile anlaşmaya varmış. Kontratı ile ilgili henüz bir bilgi yok. Ancak Lakers'ın Fisher'ı elinde tutması önemli bir olay, özellikle play-off'larda sergilediği üst düzey performans ile maksimum katkıyı verebilecek bir isim Fisher.

* Bu sezon özellikle play-off'larda yaptığı savunma ile ön plana çıkan Tony Allen 3 yıl 10 milyonluk bir kontrat ile Grizzlies ile anlaşmaya varmış. Açıkçası Celtics'in onu elden bırakacağını düşünmüyordum son sergilediği performanslardan sonra ama benim için de sürpriz oldu. Grizzlies'in da elindeki malzeme iyi olmaya başladı hafiften.

* New Orleans Hornets geçtiğimiz kış takas ettiği Aaron Gray'i kadrosunda tuttu. 2 yıllık bir kontrat ile Gray takımda tutuldu.

11 Temmuz 2010 Pazar

Nba'den Kısa Kısa


Nba'de takımlar hareketli off-season dönemi geçirirken, kadrolarını güçlendirmek adına da bir çok hamleye imza atıyorlar. Şimdi son iki günde yaşananlara bir göz atalım.

* Chicago Bulls, Magic'in şutör yıldızı Reddick'e 3 yıl 19 milyon dolarlık bir teklif yaptı. Dış şut tehtidi olarak yararlı bir isim olabilir-di Bulls'a. Olabilirdi çünkü Otis Smith bu kontratı bir hafta içinde karşılama hakkına sahip ki Reddick'i elden bırakmak istemediklerini biliyoruz. Reddick kontratını kaptı ama takımında kalacaktır. Ancak lüks vergisi gereği Magic bu kontratı üstlenmeyebilirde. Bulls ayrıca Ömer Aşık ile de resmi olarak anlaştı.

* Offer Shet'lerden konuya girmişken öyle de devam edelim. Geçtiğimiz sezon Utah'ın sürpriz bir şekilde kadrosunda bulunan ve başarılı performanslar ortaya koyan Wesley Matthews'a Portland sürpriz bir şekilde 5 yıl 34 milyon dolarlık bir kontrat önerdi. Geçtiğimiz sene Millsap ile yaptıkları olayı bu sene de Matthews ile yapabilirler. Utah bu kontratı karşılar mı bilinmez ama çok ortada bir durum.

* LeBron James için tüm planlarını kuran ve bırak LeBron'u takıma yıldız oyuncu çekemeyen Nets cap'inde oluşan boşlukları doldurmak için ona buna saçma spaan kontratlar vermeye başladı. En canlı örneği Petro'ya verilen 10 milyonluk kontrat. Bunun yanı sıra 2 sene önce müthiş bir skor patlaması ile adını duyuran ve isabetli şutuyla ön plana çıkan Morrow'a 3 yıl 12 milyonluk bir kontrat önerildi. Warriors'un bunu bir hafta içinde karşılama olasılığı mevcut ancak onlar da bu hamle üzerine takıma Dorrel Wright'ı 3 yıl 11 milyonluk bir kontratla katarak, Morrow'un kontratını karşılamayacaklarını beyan etmiş oldular. Bunun yanı sıra Nets cap'inde oluşan boşluğu Scola ile doldurmak istiyor. Scola sınırlı serbest ve Houston'un teklifi karşılama hakkı olacak. Acaba Nets Scola'ya yüksek bir meblağ önerecek mi ?

* Spurs benchinde önemli katkıları olan ve zaman zaman da pota altına sertlik getiren Matt Bonner ile Spurs yönetimi 4 yıl 14 milyon dolarlık bir teklifle anlaşmış.

* Ölü sezonun en sessiz takımlarından Hornets takıma 2 yıl 2.3 milyon dolar karşılığı Luther Head'i aldı.

* Geçtiğimiz sezonu Kings'te tamamlayan Domnic McGuire tekrar GüneyDoğu grubuna geridöndü ve Bobcats ile anlaşma sağladı.

3 Ağustos 2009 Pazartesi

Gündemden Kısa Kısa #3


  • Evet yine bir fırsatını bulup nete girmeyi başardık. Son günlerde yine Nba gündemini fazlasıyla meşgul eden hamleler takaslar gerçekleşti. Kısaca bu hamlelere göz atalım..
  • Öncelikle en ilgi çekici haberle başlayalım. Chandler-Okafor takası.. İki takım pivotlarını takas etti. Ben bu takasta Bobcats cephesini daha avantajlı görüyorum. Okafor Larry Brown'un sistemine bir türlü ayak uyduramadı ve pota altında kaçak dövüşen bir performans sergiledi. Chandler gibi sertlikten kaçmayan ve tuttuğunu kopatran bir pivot tam aradıkları türden biri. Üstelik 2 yıllık kontratı kalmış olması da aşının tutmaması halinde bir avantaj. Bir diğer konu ise Chandler'ın hücum performansı olacak. Hücumu fazlasıyla kısıtlı bir basketbolcu. Paul ile kariyerinde gösterdiği aşamayı Bobcats'te sürdüremeyebilir. Okafor bir şekilde hücumda Paul sayesinde iş yapabilecektir. Savunma konusunda Bobcats'in kendisinden istediği sert savunmayı uygulayamasa da yardım savunması konusunda Hornets'te fazlasıyla iş yapacaktır.
  • Yazın en çok merak edilen konularından biri de Odom mevzusu idi.. Sonunda takımında kaldı Lamar Odom. Kendisine önerilen tekliflere bir türlü sıcak bakmayan Odom yakın zamanda Portland ve özellikle Heat'in yakın takibine girmişti. Ancak Kupchak 4 yıl 33 milyon karşılığı oyuncusunu ikna ederek takımda tutmuş.
  • Gooden, Mavericks ile anlaşmış bir yıllığına. Texas'ı sevdi Gooden ancak bu yıl Texas'ın farklı bir ekibinde forma giyecek. Tek sorun Nowitzki-Gooden uzun rotasyonu ile savunma konusunda yaşanabilecek durumlar. Dallas bunun yanı sıra Tim Thomas'ı da kadrosuna katmış.
  • Toronto yine yaz döneminin en hareketli takımlarından biri. İki hamle var şu an için ve yapılan bu iki hamlede takımın Avrupalı kimliğini daha da derinleştirdi. Nesterovic yıllık 2 milyon dolar karşılığı anlaşmış. Rotasyonda süre alabilecek ve önemli işler yapabilecek bir uzun. Son olarak Golden State ile takasa girilmiş ve Marco Belinelli karşılığı D.George takas edilmiş. Belinelli Warriors rotasyonunda fazla şans bulamamıştı ki bunda Nelson'un garip tercihlerinin de etkisi var. Toronto gibi bir takımda yabancılık çekmeden kendi performansını yakalayabilir. Oldukça iyi bir hamle yapmış gibi gözüküyor Colangelo.
  • Son olarak bir yıllığına yeni takımları ile anlaşan oyunculara bakalım. Marcus Williams Grizzlies ile anlaşmış. Zamanında Kidd'in varisi olarak gösteriliyordu... Hornets kadrosuna Ike Dıogu'yu katmış... Ersan'ın takımı Milwaukee Bucks, H.Warrick ile anlaşma sağlamış..

30 Nisan 2009 Perşembe

Hesabı Erken Kapatanlar


Cavaliers 4-0 Pistons

Bu eşleşmenin tahminini yapmak seri başında kısmen kolaydı. 4-2 demiştim play-off'lar öncesi Pistons'un geçmiş başarılarının hatrına onların evinde maç alacağını düşünerek. Ancak düşündüğüm şekilde gitmedi ve Cavs seriyi domine ederek Doğu yarı finaline rahat bir şekilde ulaştı. Miami-Atlanta serisinden gelecek rakibini beklemeye başladı.

Cavs bu sezon evinde 40 galibiyet aldı. 41 maçta 40 galibiyet çok önemli bir istatistik. Play-off'ta her seride maksimum 4 maçını evinde oynasa şampiyonluğa rahatça ulaşacağı öngörülen bir istatistikle karşılaşıyoruz. Ki bu rahatlığı Pistons karşısında gayet rahat gösterdiler. İlk iki maçı rakibe orta sahada top göstermeyerek rahatça aldılar.

Üçüncü maç öncesi Pistons koçu Curry bu mücadeleyi takımları için bir 'Onur Savaşı' olarak lanse etti ancak düşündüğü gibi gitmedi seri. Cavs deplasmandaki ilk maçı da kazanınca seri geri dönülemez bir yola sapmıştı bile. Cavs serinin kapılarını ardına kadar aralamıştı. İçeri adım atması ise 4. maç sonunda oldu ve Cavs, Pistons'u 8 günde oynadığı 4 maçta yenerek seriyi geçen taraf oldu.


Lakers 4-1 Jazz

Cavs'ın ardından bu senenin bir diğer favori ekibi Lakers ise rakibi Utah Jazz'a yalnızca bir maç vererek seriyi geçen taraf oldu. Bu iki ekibin formu insanı korkutmuyor değil. Bakalım play-off öncesi yapılan Cavs-Lakers final tahmini Haziran'da tutacak mı ?

Lakers'a karşı herhangi bir cevabı olmayan Utah'ta Memo'nun ilk üç maçtaki sakatlığı fazlasıyla can yaktı. Üçüncü maçta Boozer'ın bir hayli ekstra performansını kenara koyacak olursak seri boyunca sürekli boyalı alanda ezilen taraf olan Utah Staples'taki maçlarda varlık gösteremedi. Zaten deplasman da maç kazanmaları da beklenen bir durum değildi. Evlerindeki o tek maçı da kaybedince seri ellerinden kaydı gitti.

Boyalı alanda çare üretemeyen Utah'ı, Deron'un çabaları da ayakta tutmadı. Kobe'ye karşı zaten bir savunma alternatifi olmayan Utah, Lakers'ın guardlarının kötü günlerinde olduğu zamanlarda dahi seriyi yada en azından ivmeyi lehlerine çevirecek atakları yapamadı. Lakers rahat bir şekilde Batı yarı finaline çıktı ve Rox-Portland eşleşmesinden gelecek rakibini beklemeye başladı. Sağlam seri olur o da..


Spurs 1-4 Mavericks

Eski günlerin hatrına şu serinin daha bi çekişme dolu olmasını isterdim ancak Spurs'un yaşlanan kadrosu ve kadrosundaki oyuncuların kiminin aşırı tecrübeli kiminin tecrübesiz olması, Mavs'ın son haftalarda yakaladığı müthiş çıkışın burada da devam etmesi, Ginobili'nin yokluğu, Howard'ın form tutması vs vs vs..

Tüm bu etmenler Dallas'ı bir adım değil bir kaç adım öne çıkarttı ve seriyi kazanan taraf oldular. Seri başlamadan hemen önce yaptığım analizde Dallas'ın Spurs'e ilk maçta bir sürpriz yapabileceğini yazmıştım. İlk maçta da Howard'ın müthiş oyunu ile Spurs'u devirerek seride saha avantajını ele geçirdiler. Tony Parker serinin ikinci maçında resmen kendi aşan bir performans sergileyerek Spurs'u ayakta tuttu.

Dampier üçüncü maç için 'Parker kendini kollasın' tarzında açıklamalarda bulundu. Ki o Dampier seri boyunca belkide Dallas adına x-faktör olan isimdi. Çok iyi konsantre oldu maçlara. Dallas üçüncü maç rakibini denize döktü. Çekişmeli geçen ve Parker'ın yine harika oynadığı maçta Dallas adına Howard'da sahne alınca seri 3-1 ile tekrar San Antonio'ya taşındı. Dallas dış şutlarda başarı yakaladığı son maçtanda galip ayrılarak seriyi geçen taraf oldu. Spurs'un de Detroit gibi bu kadro ile belkide son play-off mücadelesi olacak.


Nuggets 4-1 Hornets

Çok çekişmeli geçmesini beklediğim ancak bir maç dışında beklediğimi bulamadığım bir seri. Gerçi 2009 Play-off'ları diyince belkide aklımıza Bulls-Celtics serisi gelecek belki ama beklentilerimin çok altında kalan bir seri oldu.

Hornets'in geçen sene Batı Finalini bir maçla kaçırdığını düşünürsek bu sezonda aynı çekirdek kadro ile daha fazlasını başaracağını yada en azından ilk turda varlığını gösterebileceğini düşünmüştüm. Seriyi yine Denver'ın geçmesini bekliyordum ancak bu kadar kolay olmamalıydı. İlk iki maç Denver Billups'un sazı eline almasıyla rahat kazandı.

Serinin maç gibi maçı Hornets'in evindeki ilk maç oldu. Büyük çekişmeye sahne olan maçta son topla kazanan Hornets seriye tutunmuştu. Ancak takımın seriyle bağlarını kopartan maç Hornets Arena'daki 4. maç oldu. Denver play-off tarihinin en yüksek farkını yakalayarak rakibini 58 sayı ile mağlup etti. Öyle ki farkın 21'e indiği bir dönem taraftar sevinçten deliye dönmüştü.

Denver evindeki son maçı da ikinci devre Melo'nun ritmini bulması ile geçerek Batı yarı finalinde Mavs'ın rakibi oldu. Mavs-Denver eşleşmesi de iki formda takımın eşleşmesi olacak ve şimdiden insanın ağzı sulanıyor. Sezon içindeki 4 maçın 3'ünün son topa kaldığını ancak Denver'ın 4-0 üstünlüğü ile normal sezonun geçildiğini de hatırlatalım.

28 Nisan 2009 Salı

58 !!




2009 Nba Play-Off 1st Round
Denver Nuggets 121-63 New Orleans Hornets

18 Nisan 2009 Cumartesi

Denver Nuggets - New Orleans Hornets


Zevkle beklediğim eşleşmelerden biri Hornets-Denver eşleşmesi. İbrenin fazlasıyla Denver'da olduğu bu seride Paul ve arkadaşlarının söyleyecek sözü muhakkak vardır.

Denver'ın geçen sene Lakers'a süpürülmesinden sonraki durumunu hatırlıyorum da Carl istifa etsin, bu kadro ile olmadı, yeni bir yapılanma ile sil baştan bir Denver oluşumu daha cazip geliyordu birçoğuna. Şimdi bu takımın bir sezonda buraya geldiği noktanın önemi tartışılamaz bile.

Camby gibi bir uzunu kaybetti Denver sezon başında. Kuş adam Andersen ile yerini doldurmayı denediler ve bu aşı tuttu. Öyle ki Andersen'in oyunda olduğu zamnalardaki tehtidi üst seviyede. Benchten gelerek yırtıcı bir güce sahip olabiliyor. Pota altında Nene'nin de kanseri atlattıktan sonra bu derece gelişimi Denver'ın burada sağlam bir konuma glemesini sağladı yeniden. Gerçi herşeyi değiştiren adam Billups. Bir adamın gelişi ile bu kadar mı olur be abi? Evet oldu.

Savunma namına birşey veremeyen Denver şu an Nba'de ciddi anlamda bu işi yapan takımlardan biri. Billups ve Jones'un ön alanda başlattığı savunmaya Martin'in bire bir'i ve Nene'nin fizik gücü eklenince ortaya komple bir ekip çıkıyor. Hücum konusunda da sorun yaşayacak bir takım değil. Özellikle Melo ve Billups dışında son dönemde inanılmaz bir form düzeyinde olan Jr Smith var ki korkutuyor beni. Muhtemelen Hornets'i de..

Hornets'e bakalım biraz. Chris Paul. Evet ellerinde olan en önemli ve yegane varlık şu an Paul. Paul'un oynayacağı maçları -ama gerçekten oynayacağı- kazanma adına şansları olacaktır Hornets'in. Tyson Chandler'In muhakkak pota altındaki yerini alması gerek yoksa Denver pota altı ezer. Bunun başka açıklaması yok. Chandler'ın yedeği Hilton Armstrong ki olmaz yani buralarda Hilton ile. Paul'un yanında West'i saymayı unuttuk ancak West bu sene bildiğimiz West mi ki ? Hiç sanmıyorum.. Peja deseniz ortalıkta dolanmaktan savunmada aksamaktan ve hücumda şut kaçırmaktan bir işe yaramaz hale geldi.

Hornets'in bu tip eksiklerine rağmen çekişmeli bir seri olacğaına inanıyorum. 6 maçta -beş maçla da sınırlı kalabilir- Denver'ın turu geçeceğini düşünüyorum.

Tahmin; 4-2 Nuggets

21 Şubat 2009 Cumartesi

Takas Dönemi

Nba'te takas dönemi perşembe akşamı saat 22 itibariyle sona erdi. Takip ettik gelişmeleri ama bloga yazacak fırsat olmadı. Şimdi fazla detaya girmeden bi bakalım neler olmuş neler bitmiş.

  • Öncelikle hafta başında ilk büyük sürpriz gerçekleşti ve taslağı Joe Smith-Chris Wilcox for T.Chandler olan takas paketi bomba gibi düştü piyasaya. Hornets'in başta bu hamlesine anlam veremedim. Tamam ekonomik kriz falan var elbet ancak şampiyonluk yarışındaki bir takımın cap boşaltma adına yaptığı bu hamleye anlam veremedim.
Ardından 2 gün sonra çıkan haberde Thunder yönetminin takası veto ettiği yazıyordu. Haydaa !! Bakmışlar ki kontrollerde Chandler defolu çıkmış takası iptal etmişler. Oyuncular da git-gel yaptılar boşu boşuna. Hayır adamların psikolojileri de bozulur. Chandler kendisini gönderen Hornets'e 2 günde geri döndü ve bakalım nasıl katkı verecek? Oynayacak mı ? Oynamaz ise sakatlık durumu bunda ne kadar etken? Göreceğiz. Thunder cephesi de Wilcox'u takasın son günü Knicks'e postaladı zaten ona da değinecez.

  • Ardından yavaş yavaş fırtına öncesi sessizlik kıvamında gerçekleşen bir iki takas oldu. Sam Cassell Kings yolunu tutarken Celtics 2.tur draft hakkı aldı. Bunun dışında Detroit rotasyonuna fazla şans bulamayan Alex Acker, Clippers'a yine 2.tur draft hakkı karşılığı yollandı.
  • Çarşamba günü ortalıkta dolaşan bir çok dedikoduya rağmen takas göremedik ancak Perşembe günü bombalar patlamaya başladı. Öncelikle Bulls-Kings takasına bir göz atalım. Brad Miller - John Salmons for Drew Gooden - Andres Nocioni - Michael Ruffin takası ile günün ilk bombası patladı. Ardından Kings bir takasa daha imza atarak Ruffin'i Portland'a Ike Diıogu karşılığı yolladı.
Kings açısından bakarsak bana pek olumlu bir hamle gibi gelmedi açıkçası. Brad Miller ve John Salmons. Miller'ın kontratı yüksek gözükse de 2010 yılında bittiği için bir çok takımın ağzını sulandırmaktaydı. Salmons ise son dönemde sergilediği performansla bir çok takımın dikkatini çekmiş ve birçok dedikodu da beraberinde gelmişti. Kings nerdeyse en iyi takas malzemelerini kol gibi kontrata sahip bir Nocioni ve sene sonu serbest kalacak bir Gooden'a karşı kullandı. Kings kimilerine göre bu takastan karlı çıkmış gibi gözükse de ben öyle olduğunu düşünmüyorum. Ha Bulls karlı mı bu takastan ? Ona da evet diyemem. Salmons belkide gidebileceği en son takımlardan birine gitti. Takım şu dönemde iyi de giderken kimya bozmak yanlıştı. Brad Miler bakalım atletik Bulls pota altında uyum sorunu yaşayacak mı ? İki takım içinde gereksiz bir takastı.

  • Bu takastan sonra yine biraz vitesi küçültelim. Lakers, Chris Mihm'i Memphis'e 2014 yılı 2.tur draft hakkı karşılığı Memphis'e gönderdi. Eheh serbest bırakmaktan iyidir öyle değil mi ? Celtics ise son dakikada üçlü bir takasa imza attı. Takasın son günü gerçekleştiridği 4 takas ile en hareketli takım olan Kings ve Raptors'un katıldığı takasta yakından tanıdığımız Will ''King'' Solomon, Kings'e takas oldu. Toronto bunun karşılığında Boston'dan Patrick O'Braynt'ı kadrosuna katarken Celtics ise 2.tur draft hakkı aldı. Şu takasın önemi olmayabilir ama play-off dönemi öncesi Celtics'in 2 Lakers'ın ise 1 boş koltuğu var. Free-Agent piyasasında neler dönecek merak ediyorum. Unutmadan bahsedeyim Shelden Williams'ta Wolves yolunu tuttu son gece.
  • Gelelim takas döneminin bomba olmayan ama son günün bomba takaslarına. Kinicks iki takasa imza atarak kadrosunu güçlendirdi. Öncelikle Hughes'u aldıkları haberi geldi. Hughes karşılığı Tim Thomas, Jerome James ve Anthony Roberson Bulls kadrosuna katıldı. Bulls yüklü kontrata sahip Hughes'u göndererek yaz için olası hamlelere göz kırptı. Knicks ise Hughes'ın kontatını aldı almasına ancak 2010'da biteceğini unutmayalım.
  • Kinkcs adına günün bir diğer takası Malik Rose for Chris Wilcox takasıydı. Chandler takası yatınca Wilcox'un da takas değeri iyice düşmüş olacak ki Mailk Rose karşılığı takımdan gönderilebildi ancak. Biten 7 milyonluk bir kontrata sahip Wilcox ve daha iyi bir pakete gönderilebilirdi. Gerçi Malik Rose'da şu anda Oklahoma'da en çok kazanan oyuncu durumunda gözükmekte. Sene sonu onunda kontratı biteceğinden güzel bir boşluk yaratacaklar yine. Oklahoma ayrıca Seaatle zamanlarında büyük umutlarla draft ettikleri Sene'yi de serbest bırakmış.

  • Günün son bombası ise Magic cepheinden geldi. Memphis-Rockets ve Magic arasında gerçekleşen üçlü takas sonucu Rafer Alston Magic yolunu tutarken Rockets ise karşılığında Brian Cook ve Lowry'e sahip oldu. Memphis sie Magic'in ilk tur draft hakkını aldı. Magic açısından bakıldığında gayet mantıklı takas. Nelson'un sakatlığında takım hiçte fena gitmezken guard'sız oynamak adama koyardı. Bu sezon belli bir hedefleri varsa guard olmadan yapamazlar. Beklenen de birşeydi hamle yapmaladı ve tercihleri Alston'dan yana oldu. Hiçte fena değil. İlk karşılaşmasında da gayet temiz bir basketbol oynamış. Houston'da Cook önemli bir dış şutör olabilir sürpriz isim olarak. Lowry ise ilk maçına çıktı dün gece ama fazla süre almadı. Alston yerine de potansiyeli olan bir Lowry fena değil.
Evet işte böyle geldi-geçti takas dönemi. Bir çok dedikodu çıktı özellikle Richard Jefferson ile ilgili yada Celtics-Cavs ikilisinin bench'i güçlendireceği ile ilgili. Olmadı. Özellikle son gün çıkan bir takas haberi vardı ki aman aman. Shaq ve Cavs.. Düşünmesi bile ürkütücü. Neyse bakalım kadrosundan oyuncu eksilten -özellikle Celtics ve Lakers- bakalım bu haklarını nasıl kullanacaklar ?

4 Ocak 2009 Pazar

Nuggets 105-100 Hornets

NtvSpor'da Pazartesi günü bu maçın yayınlanacağını görünce sevindim açıkçası. Chris Paul'u kurt oyun kurucu Billups karşısında izlemek zevkli olacaktı. Zaten Denver'ı seyretmeyi severim bu sene daha bir derli toplular karşılarıda da Paul'lu Hornets olunca tadından yenmez bir maç diye düşündüm. Beklentilerimi buldum mu? Hayır.. Sonuçta bir Nba maçını daha geride bıraktık bu maçta yine ana hikaye beklenilen seviyede olmasada yan hikayeleri ile öne çıktı benim için.

İki takımda birbirini yoklayarak başladı maça. Paul'un yavaş basketbolda ne kadar doğru kararlar verebileceğini gördük. Nene'nin 2 faul alıp oyunu erken terk etmesi ile Kleiza'nın oyuna dahil edilmesi ve H.Armstrong ile bire bir bırakılması ilk çeyrekte Hornets'in işine geldi. Pota altında Nene gibi yırtıcı bir oyuncunun eksikliğinden faydalanarak boy avantajını da kullanan Armstrong kendisine Paul tarafından ısrarla inen toplar sayesinde ilk çeyreğin sürpriz skoreri oldu.

İkinci çeyrek Denver'ın farkı üst üste gelen Hornets molalarına rağmen bir anda açması ve 20'li farkları henüz ikinci çeyrekte görmemiz maçın geri kalanı için beni korkuttu. Neyse ki üçüncü çeyrek Paul'un müthiş bireysel performansı ile geri dönüş sinyali veren Hornets son çeyrek Denver'ı güç bela yakalasa da galibiyete ulaşamadı. Hornets özellikle son çeyrekte Peja ve Posey'den gelen üçlüklerle Denver'ı ciddi anlamda tehlikeye soksa da son hücumlardaki yetersizlikler ve basit hatalar kazananı belirledi. Mesele benim için Hornets yada Denver değildi güzel bir maç izlemekti. Sonunda da gayet heyecan yaşadım.

Denver'da Billups cidden kötü bir gece geçirdi. İzlediğim Denver maçları içinde oyuna bu denli etkisiz kaldığı bir maç hatırlamıyorum. Buna rağmen son anlarda kritik serbest atışlarını isabetle atmayı bildi. Maç boyu serbest atış çizgisinden 9/9 ile oynadı zaten. Kötü bir maç çıkarsa da maçın sonunda o sorumlulukları almaktan çekinmedi.

Denver adına ikinci çeyrekte farkın bir anda 20'lere çıkmasını sağlayan ve dördüncü çeyrekte gösterdiği performansla Hornets'in geri dönüşüne cevap veren isim Jr Smith'ti. Savunmada başarıyla görevini yerine getiren ve yardımlarıyla önemli katkı sağlayan Smith transition hücumlarda da rakibin canını fazlasıyla yaktı. Son çeyrek Hornets potasına gönderdiği 12 sayı ile maçı Denver'a getiren isimlerden biriydi.

Gelelim Hornets'in bücürü Chris Paul'a. Maçın başından sonuna dek Hornets'in ayakta kalmayı başaran tek ismiydi. İlk periyot doğru tercihleri ile oyunda etkili olan Paul ikinci çeyrekte farkın açıldığı anlarda sahada değildi. Ancak Denver öyle bir gaz yakalamıştı ki Paul döndükten sonra dahi serilerine devam ettiler ve rakibe bunaltıcı bir ikinci çeyrek yaşattılar. Chris Paul fark 20'lere gelmesine rağmen ısrarla potaya drive etmeyi, şut kullanmayı ve takım arkadaşlarını uykudan uyandırma çabalarını sürdürdü. Zaman zaman West zaman zaman Peja'ya servisler yapan Paul müthiş bir üçüncü çeyrek geçirdi ve 14 sayı 6 asistle bu 12 dakikayı noktaladı. Maçın son çeyreğinde de etkisini hissettiren Paul geri dönüşte etkiliydi ancak son anlarda yapılan aceleci ve kötü hücumlar ile Hornets son darbeyi vuramadı. Hornets'in bu son anlarda molaları varken Byron Scott'un mola almayı tercih etmemesi de ilginçti.

Carmelo sıcak bir gece geçirdi. Öyle aman aman bir skor üretmedi yalnızca 22 sayıda kaldı ancak gerektiği yerde gerektiği anda sorumluluk aldı ve altından başarıyla kalkmasını bildi. Maçın son çeyreğinde Jr ve Billups ile beraber son anlarda önemli katkı veren üç isimden viriydi. Hakemlerin gereksiz düdükleri ile dengesiz drive'larını ödüllendirildiğini belirtmek gerekir. Ev sahibi avantajını fazlasıyla kullandı Denver hakem kararlarında.

Denver'ın ders alması gereken bir maç oldu. Aslında iki takımında çıkartacağı dersler var elbette ancak Billups'ın takıma katılması ile beraber Batı'da iyi bir noktayı hedefleyen Denver'ın basit hatalarla maçları tehlikeye sokmaması gerekir. Hornets adına diyecek sözüm yok. Özellikle Chirs Paul yılmadı oynadı ve farkı eritti. Maç içinde sürekli birşeylere tebessüm ettim bende. Kimi zaman Hornets'in geri dönüşüne uyanamayan Denver'a kimi zaman garip işler yapan Armstrong'a.. Zevkli maç oldu maç boyu fark çift haneli rakamlarda olsa da bitime yaklaşık 1 dakika kala Hornets'in ilk defa maçta üstünlüğü ele geçirmesi de ilginçti. Kazanan taraf maç boyu skor üstünlüğünü elinde tutan ve Karl'ın garip tercihlerine rağmen Denver oldu..

11 Aralık 2008 Perşembe

New Orleans Bucs


Hornets dün gece Bobcats karşısında oynadığı maça resimde gördüğünüz formalarıyla çıktı.
Hornets'in bu sezon alternatif forması olacak Bucs yazılı formalar.
Hornets bu formalar ile çıktığı ilk maçta Bobcats'i 105-89 ile geçmeyi bildi.

Üçlü Takas


Chris Wallace'ın girdiği her takasta bir hinlik aramak lazım oldu sanki. Memphis-Hornets ve Wizards arasında üçlü bir takas oldu dün gece. Memphis elini işlere fazla bulaştırmadan ilk tur draft hakkı alıp sıyrıldı olay geniş çapta Wizards ve Hornets arasında. İşin içinde Chris Wallece olunca da insan garip karşılıyor haliyle.

Şimdi takasa göre A.Daniels -yanında bir 2.tur draft- Hornets yolunu tutarken Wizards Memphis'ten J.Crittenton ve Hornets'tan Mike James'i kadrosuna kattı. Memphis ise bir adet ilk tur seçim hakkına sahip oldu.

Bakıyorum da Hornets turnayı gözünden vurmuş. Chris Paul'u yedekleyebilecek gurad sıkıntısı çektiler genelde. M.James'den de verim alınamadı uyuşmadı bir türlü James'in oyunu ile Hornets sistemi. Zaten b usene de dakikaları baya baya azaldı ki karşılığında Daniels'ı almak önemli bir hamle. Paul'un gözünü arkada bırakmayacak biri gelmiş oldu böylece. Geçen seneki Pargo görevini görür her ne kadar onun kadar etken olamayacak olsada.

Wizards cephesine bakarsak ne yaptıklarını anlayamadım ama Crittenton'u almak önemli. Crittenton önemli ama karşılığında verilene bakacak olursak aman aman. Bu sene zaten kötü bir konumda Wizards ve ne kadar ileriye gidebileceği de meçhul. Yukarılardan seçecek olurlarsa oturup bir soğuk su içsinler yada Javaris'in patlamasını beklesinler. James'i aldılar ama onunda son dönemdeki performansı ortada. Aman zaten Dee Brown'un ilk beş çıktığı bir takımdı şimdi Mike çıkıverir ne olacak. Takas sonrası boşluk yaratmak için Dee'de serbest bırakılmış zaten.

C.Wallace aslanım benim. Wizards ile el birliği ederek Hornets'i güçlendirme çabalarına girse de çaktırmadan ilk tur draft hakkı alıvermiş. Önemli tabi bu ilk tur draft hakkı onlar için.

15 Kasım 2008 Cumartesi

Nba - 14.11.08

Detroit Iverson'lu ilk maçında Nets'e kaybettikten sonra çok çabuk toparlanarak üst üste 3. galibiyetini aldı. Özellikle yenilgisiz Lakers'a karşı alınan galibiyetin anlamı büyük elbette. Yarın akşam Suns'u da devirirlerse Pasifik turunu kayıpsız geçmiş olacaklar.

Lakers'ta Kobe'nin 30 şutu düşündürücü cidden. Zaten Lakers'ın çokta iyi olmadığı bu maçta zorlamalardan kaçınsa ve topu biraz daha paylaşsa yararlı olabilirdi. Detroit oldukça iyi günündeydi ve geri dönmek bir hayli zor olurdu ama bir direnç göremedim Lakers cephesinde. Fisher'da bulduğunu atmış yani..
Lakers öncelikle namağlup ünvanını kaybederken ilk kez bu sezon 100+ sayı gördü potasında. Hücum'dan çok savunmanında kötü olduğunu gösteren bir kanıt.


Dallas cidden çok kötü. Dün gece Orlando Magic tam anlamıyla bir takım görüntüsünde değild ibence ama çıkıp deplasmanda Dallas'ı yenmeyi başardılar. Üst üste gelen beşinci yenilgileri ve bir an önce toparlanmaları gerek. Bu bir toparlanma maçı olabilirdi onlar için ama ne yazık ki kaybettiler. Önlerindeki fikstürde Rockets maçı dışında pek zor gözükmüyor şu an için..

Dallas maça iyi başladı. Dirk ile özellikle Magic'i baya bi zorladı. Buna kaşın Magic rezalet hücumlar üretiyordu. Hücum bile denemez ya topu getirip şut atıyorlardı. Farkta açıldı bir hayli ama buna rağmen geri dönp kazanmayı bildiler. Dallas dün deBulls karşısında öne geçmesine rağmen kaybetmişti bu gece de hemen hemen aynısı oldu.
Bir de Magic adına Hedo 6 faulle oyundan çıktığında maç kritik bir noktadaydı ancak Orlando buna rağmen hücumlarda sekteye uğramadı. Hedo olmadan Pietrus'un kritik katkıları ile ayakta kaldılar ve maçı kazandılar.


Portland-Hornets maçına bakacak olursak NbaTv dün gece yine iyi bir seçim yapmış. İyi bir maç izledik. Cidden iyi maçtı ama. Portland'ın son dönemdeki formu ile Hornets gibi ibr takımın karşısına çıkınca maç tadından yenmiyor.

Paul yine olağan üstü bir maç çıkarttı ama maçın kahramnı şüphesiz Posey oldu. Kritik anların adamı olduğunu gösteren Posey son çeyrekte el yakan dakikalarda Portland potasına iki üçlük göndererek maçın kazanılmasında büyük payı vardı. Chandler kötü bir gece geçirdi ama o da savunmada gösterdiği çaba ile takımını ayakta tuttu.
Son günlerin formda ismi Roy Blazers cephesinde yine son topları kullanan isimdi. İki üçlükte yolladı ama yetmedi. Özellikle bir tercihi vardı ki maçı direk Hornets'e getirdi. 3 sayı gerideyken zorlama bir şut ile West'in üzerinden üçlük denedi. Yapılacak iş değildi maç sonunda. Portland'da Oden kariyerinin en iyi maçını oynayarak ilk double-double'ını gerçekleştirdi. Şükürler olsun sonunda onu izleyebiliyoruz ama izlerken de her an sakatlanacakmış hissi uyandırıyor bende.


Suns-Kings maçına bakacak olursak ..Amare nasıl bir maç sonu oynamış öyle. Önce yaklaşık bir 5 saniye kala orta mesafeden basketi gönderiyor. Ardından savunmada Hawes'i bloklayarak maçı takımına getiriyor.
Hill'de oldukça verimli olmuş yine onnuda son dakikalarda kritik bir şutu vardı. Shaq büyüksün

Pacers'ta dün gece kötü bir yenilgi aldı. Bir ara 34-8 ile öne geçtiler ancak oradan Phila'nın geri dönüşüne izin verdiler. Elton Brand Miller vs maça felaket başlamıştı ama Sixers'ın geri dönüşü ile onlarda ritimlerini buldu ve Sixers sonu heyecan içinde geçen maçı geriden gelerek kazanmasını bildi.
Miami'de evinde Wizards'ı geçmeyi bildi. Şu kısa center konusuna değinmek istiyorum. Sezon başında böyle bir tercih ile oynayacağımızı duyduğumda pek onaylamadım ama şu güne kadar gördüm ki Haslem hücum alanında oldukça verimli ve savunmada da hiçte fena değil. Magloire'ın yokluğunda uzun rotasyonunda mutlaka olması gereken iki isim Blount ve Anthony ise maçın sonunda anca oynayabiliyorlar. Radikal bi seçim Spoelstra'dan ama şu güne kadar oldukça iyi işledi.

Savunmamızın kötü olduğu anlarda Cook'tan bulduğumuz dış sayılrla rakibin dengesini bozduk ve farkın kapanmasını engelledik. Özellikle Chalmers-Quinn ikilisinin aldığı dakikaların oranı oldukça iyi. Ben Quinn'in daha verimli olduğuna inansam da Chalmers'ın ilk beş bşalaması onun gelişimi için oldukça faydalı bir durum.
Wade yine oyun sıkıştığında sahne aldı ve maçı kopardı. Bunun dışında Beasley'de ilk periyottan itibaren oldukça verimli oynadı. Zaman zaman benche gelse ve süresinin bir kısmı Cook ve Quinn arasında paylaşılsa da oda en büyük silahlarımızdan biri.Yine Marion 12 sayı 12 reb gibi istatistikler tutturdu ama maça katkısı bu istatistiklerden fazlaydı. Oda oldukça iyi bir maç çıkarttı ve rahat bir galibiyet elde ettik.

Şu an hiçte fena bir konumda değiliz. 5-4 gibi bir galibiyet/mağlubiyet'imiz var. Doğu'da play-off yapabilmek için %50 'lik galibiyet yüzdesi yeterli hemen hemen. Şu an kısmen iyi gittiğimizi söyleyebilirim. Almamamız gereken yenilgiler aldık ama kaybettiğimiz maçların da içindeydik. Son ana kadar kovaladık ama sonuç üretemedik. Genç bir takımız zamanla oturacak bir taım şeyler..

Knicks dün gece iyi bir hücum performansı sergileyerek Thunder'ı geçti. Zach bir iki maç daha şöyle oynasa da iyi bir pakete gönderseler. Talibi de çok yazın bir hayli dedikodu vardı hatta bu sene bile baya dedikodu çıkıyor. Knicks zaten maçı baştan sona önde götürdü. Özellikle Nate'in şut ritmi de gayet yerindeydi dün gece.

Billups maçın başındao ldukça etkiliydi. Özellikle hücum da iyi katkılar verdi. Maçın sonlarına doğru da ipi koparan isimlerin başındaydı takımda. Melo ile birlikte oldukça iyi gözüktüler şu ana kadar.Denver gerçekten ciddi bir takım olmuş.
Boston'da geri dönüşünü yaptı ve maça ortak oldu yanılmıyorsam 80'li bir skorda dengedeydi maç ama o dakikadan sonra skordan da anlaşılacağı üzere Boston hiç verimli olamamış.

Rockets-Spurs'e karşı maçı nasıl verdi anlamak zor. 5 dakika kala 75-65 önde olan Rox maçı 77-75 kaybeden yine Rox. İzlemedim amçı ama çok kötü bir finish yaşadıkları açık. Hele ki son ştu Artest ile kullanmaları hepten götürmüş maçı.

2 Kasım 2008 Pazar

İnenler-Çıkanlar

Her hafta pazar günleri Nba'de haftanın inenler-çıkanlar'nı incelemek istiyorum. Bazı haftalar sarkabilir tabi duruma göre. Bu haftadan başlayalım hemen..

Houston Rockets: Artest'in takıma katılması ile daha bir toparlanmış gözüken Rox ilk üç maçından galip ayrılarak Günerybatı'nın zirvesine çıktı. Özellikle takım sağlıklı kalacağı takdirde çok can yakacağını gösterdi ki Yao ve T-Mac'in yanında işin savunma kısmını yapan ve Rox'un savunmasına bir derinlik katan Artest'te bulunuyor.

Los Angeles Lakers: Sezona Portland galibiyeti ile fırtına gibi girdikten sonra yazın en çok konuşulan takımı olan Clippers'ı da devirmeyi başardılar. Son olarak geçen yıl play-off ilk turunda süpürdükleri Denver'ı geçmeyi başararak 3-0 ile sezona giriş yaptılar. Benim ve birçoklarının şampiyonluk adayı Lakers bu sezona oldukça iyi başladı. Birde hemen ekleyeyim Farmar'da üç maçlık dönemde öne çıkan önemli bir isimdi.

New Orleans Hornets: Fikstürleri oldukça zordu. Warriors ve Suns deplasmanının ardından gelen Cleveland maçı. Ama Chris Paul ve ekibi bu zorlu fikstürü kayıpsız atlatmayı başardı üstelik Chandler gibi bir silahının bu maçları benchten seyretmesine karşın. Posey'de bu takımda iş yapabileceğini gösterdi. Gerek Suns gerekse Cavs maçlarında önemli katkılar yaptı..

Danny Granger: Pacers'ta O'Neal takası ve Dunleavy'nin kenarda oturması ile sezon başında da öngörüldüğü gibi Pacers'ı sırtlayan isim olmaya çalışıyor Granger. Detroit karşısında 33 sayı bulmasına rağmen takımı yenilirken dün gece de Celtics karşısında oynadığı iyi oyun ve bulduğu 20 sayı ile takımına galibiyeti getiren isim oldu. Şutunu da geliştirdiği açık..

Toronto Raptors: Az kalsın Raptorlardan bahsetmeyi unutuyordum. Sezona çok iyi bir giriş yaptılar. Özellikle O'Neal'ın takıma katılımıyla daha da sertleşen pota altında Chris Bosh geçen sezonlara oranla daha çok boş olan bulabiliyor ve iyi de bir giriş yaptı. Bunun dışında takımda guard pozisyonunu alan Calderon'da takımı çok iyi yönetiyor.



Derrick Rose: Draftın 1 numaralı ismi Rose'da çıkışta olan oyunculardan. Bulls adına ilk beş çıkan ve oynadığı 3 maçta beğeni kazanan Rose ilk beş çıkmaya devam eder ve bu performansını sürdürürse çok yakında süperyıldız seviyesine ulaşacaktır. İki gece önce Boston'da takımı dökülmesine rağmn ayakta kalan tek isim olan Rose dün gece de Memphis karşısında 26 sayı bularak galibiyeti getiren isim oldu.


Greg Oden: Düşenlerede bakmak lazım. Greg Oden henüz bir maç hatta 12 dakika oynamasına karşın benim listemde düşüşte. Hazırlık maçlarında oldukça iyi performanslar sergileyen Oden bir türlü resmi olarak şu ligde oynayamadı. Sezonun ilk maçında 12 dakika kaldıktan sonra sakatlandı ve 2 hafta oynayamayacağı belirtildi. İzlemek istiyorum şu adamı..

Los Angeles Clippers: Sezona yaptığı hamleler ile büyük umutlarla giren Clippers bir türlü galibiyetle tanışamadı bu sezon. Kopuk bir görüntüleri de var.. Baron Davis'in sakatlığı ciddi mi bilemiyorum ama onun da kendine çeki düzen vermesi gerek. Kötü başladılar sezona.

San Antonio Spurs: Zaman Spurs'un lehine işliyor. Ginobili'nin sakatlığı ile sezon başında sarsılan Spurs'te şu ana kadar galibiyetle tanışamadı. Batı'da ciddi rakiplerinden önce Suns'a sonrada Blazers'a kaybeden Spurs Parker ve Duncan'ın iyi oyunlarına rağmen kazanamıyor. Önlerinde bir Dallas maçı var bakalım o nasıl sonuçlanacak?

İnactive List: Koçlarda bu sezon buraya bol bol başvuruyor. Öncelikle D'Antoni Marbury ve Curry'yi kadroya almadı ve bu sezon istediği randımana ulaşamaması durumunda bu ikiliyi gözden çıkarabileceğini belli etti. Bunun dışında pre-season'da da formsuzluğu ile dikkat çeken ve ligin ilk maçında dökülen Sean May'de Larry Brown tarafından İnactive List'e yollanmış..

31 Ekim 2008 Cuma

Nba - Gecenin Maçları

Perşembe geceleri Amerika'da Tnt gecesi olarak adlandırılıyor. Tnt'de perşembe geceleri ligin elit karşılaşmalarını seyri yüksek karşılaşmalarını yayınlıyor. Dallas-Houston ve Suns-Hornets gecenin iki özel karşılaşmasıydı. Yanında da King James ve arkadaşlarının Bobcats'i konuk ettiği maç vardı..

Gece saatimi kurdum Hornets maçına kalkmak üzere. Dün Warriors karşısında Hornets'i izlemiş ve beğenmemiştim ama iki gece üst üste maçlarını izleme şansını yakalamam bu önyargıyı ortadan kaldırdı. Suns karşısında oynadığı basketbolu gerçekten çok beğendim.

Maça zaten Stajakovic'in üst üste basketleri ile başlayan Hornets 9-0'lık bir seri yakaladı. Suns fazla paniğe girmeden uzun oyuncularına başvurarak toparlanmayı bildi. Nash'in önderliğinde Chandler'dan yoksun Hornets pota altına Amare ve Shaq ile yüklenen Suns ilk beş çıkan Armstrong'u bir hayli zorladı. Uzun oyuncuların bu katkılarının üzerine Barnes'in de dış şutları eklenince Suns ritmini yeniden buldu.

Ritim bulundu bulunmasına ama Suns hiç öyle bildik Suns gibi değildi. Elbet fark olacak takımda yeni bir koç yeni bir sistem, düzen ama şöyle diyeyim Suns oyuncularını tanıyamadım sahada. Barbosa'dan tutun da Nash'e kadar sıçrayan top kaybı furyası Suns'a büyük darbee vurdu. Özellikle transition hücumları iyi değerlendiren Hornets farkı açmayı bildi yeniden. Suns özellikle maçın ikinci çeyreğinde top kayıplarıyla sorun yaşarken ilk yarıda ivmenin dengelenmesini sağlayan uzunlarına top indiremedi. Maçın bir bölümünde bırakın isabet bulmayı çember bile dövemediler.

İkinci yarının başlarını iyi bir şekilde izleme fırsatım olmadı ancak son çeyreğe girildiğinde Suns'un geri dönüş çabaları vardı. İşe e yaradı özellikle Diaw ve Amare'nin katkıları ile son dakikalara doğru farkı indiren ve maça ortak olan Suns'un bu geri dönüşü maçı dahada zevkli hale getirdi son dakikalarda.

Hornets'in yaz aylarında takıma kattığı ve bench için çok önemli bir hamle olan Posey'in son çeyrek takımına maçı kazandıran isim olduğunu belirtmek gerekir. Suns'un maça ortak olduğu dakikalarda sahne alan ve kritik şutlarıyla üst üste üçlüklere imza atan Posey maçın kazanılmasında en önemli etkenlerden biri. Bunun dışında Butler'da son çeyrekteki hücum performansı ve kritik bir Suns hızlı hücumunda yaptığı blok ile yine maçın kazanılmasında önemli bir payı olan isimdi.

Peja Stajakovic de dün gece takım için oldukça verimli derecede basketbol oynadı. Yerinde ve zamanında kullandığı şutları ile can yakan Peja, Suns savunmasını en çok zorlayan isimlerden biriydi. Paul yine oldukça iyi rakamlar çıkarttı maçtan ve 2 ribaunt ile triple'ı kaçırdı. Şut bakımından yeteri derecede iyi performans gösteremese de takımını yöneten isim oldu yine..

Cleveland maçına gelecek olursak mücadelenin her alanında fark edileceği üzere Cavs'ın baya bi fizik üstünlüğü vardı rakibine karşı. Zaten takımda Lebron gibi boyalı alanda çok rahat bir şekilde basketbolunu oynayan biri olunca Bobcats'in işi iyice zorlandı. Savunmada ve hücumda bu fiziksel avantajlarını oldukça iyi kullanan Cavs rakibin direncini ilk yarı kırdı.

Cavs'ın bu avantajının üzerine Bobcats'in rezil bir hücum performansı da üzerine eklenince maç erken koptu gibi. Dün bloga resmini koyduğum ve saçlarını kestiren Adam Morrison harici hücum alanında birşeyler üreten çabası olan isim olmadı.

Cavs'ta ilk yarının x-factor'u benchten gelerek önemli katkı sağlayan Gibson oldu. Üst üste bulduğu üçlükler ile skoru açan Gibson bu sene üç sayı çizgisinin gerisinden çok can yakacak gibi. Mo-Williams'da gerek şut gerekse takımı oynatma açısından oldukça verimli bir gece geçirdi.
Üçüncü çeyrekte Bobcats'in Okafor-Wallece-Richardson üçlüsü ile bir kıpıradanması olsa da Cavs vidaları biraz sıkınca maçı tekrar kontrolü altına aldı ve rahat bir şekilde galibiyete ulaştı.

Gecenin diğer maçında texas derbisinde Rox-Dallas maçı vardı. İzleyemedim ama okuduğum yorumlara göre cidden güzel maç olmuş. Özellikle Artest'in oyunun son periyodunda skorda iyi katkı verdiğini görmekteyiz. Yine Yao ve T-Mac'de takımını sırtlayan diğer iki yıldız. Rox'un sağlıklı olmasını çok istiyorum. Birşeyler başardıklarını görmek için değil başarsınlar yada başarmasınlar ne yapabileceklerini görmek için..
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...