Hawks etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hawks etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Aralık 2010 Pazar

Heat 89-77 Hawks (Heat Coştu Bir Kere)


Son üç maçını kazanarak maça gelen Miami Heat evinde son haftaları formda geçen Hawks'ı ağırlıyordu. İki takım için de serilerini devam ettirebilme adına önemli bir maçtı. Sıralama açısından da olası bir Heat galibiyeti iki takım yüzdelerini eşitleyecekti.

Miami son Cavs maçında oynadığı ruhla maça başladı.Wade-Bosh ve James eksenli hücumlarda skor üretiyordu Heat. Aslında maç boyu bu şekilde devam etti hücum varyasyonları. 89 sayının 75'i bu üçlüden geldi zaten. Maç boyu sadece üç ismin eline baktı Heat. Ama bazı maçların kazanılması için Wade-James ve Bosh'un ağırığını koymasında da problem yok. Heat maçı devreye kadar gayet iyi bir şekilde getirdi ve maçı kazanacağını hissettiriyordu.

Boyalı alan savunması konusunda problemleri olan Miami dün gece yine bu eksikliğinin ceremesini çekti. Atlanta'da Joe Johnson'ın yokluğunda Crawford ve Smith'i savunmada durdurmayı başardık ancak All-Star forvet Al Horford'un yüksek post oyunlarına ve benchten gelen Josh Powell'ın skorer oyununa engel olamadık. Nitekim üçüncü çeyrek bir gazla geri dönüş yapan Hawks'ta atılan 25 sayının 18'i bu ikiliden geliyordu.

Hawks'ın geri dönüşü ile maç Heat adına sıkıntıya giriyordu. Üçüncü çeyrek boyunca top kayıpları ve zorlama şutlara imza atan Miami'de panik havası seziliyordu. Son çeyrek ise Wade'in ağırlığını koyması ile Miami skorda bir kez daha öne fırladı ve galibiyete uzandı. Dwyane Wade'in uzun süredir efektir bir performansını seyretmemiştim. Bu sene genelde top James'te olur sorumluluğu o alırdı. Wade maçın başından beri topu aldı oynadı sayısını yaptı ve müthiş bir maç çıkarttı. Wade'in yanında Chris Bosh'ta savunmada yine eksik olarak gözükse de hücumuyla bu eksikliği kapatıyordu. Takımın en skoreri olan Bosh kendisine indirilen topları çok iyi değerlendiriyor ve double-double yaparak maçı tamamlıyordu.


LeBron James oyun anlamında savunmada ön plana çıktı. Hücumda özellikle üçüncü çeyrek sorumluluk almak istedi ancak Hawks'ın ekstra oynadığı dönemde bol bol şut kaçırdı. Buna rağmen gerektiği anda içeri drive'ları ile sayı aldı, faul yaptırdı ve hücumun kilitlendiği anlarda kilidi açan isim oldu. Skor anlamında liderliği Wade ve Bosh'a bıraksa da oyun içi liderliğinde yine ön plandaydı.

Chalmers'a deyinmek istiyorum. Sezon başı rotasyona dahi girmekte zorlanan ve gabarage timelarda süre bulan Chalmers son zamanlarda koçun da gözüne girmiş olacak ki fazlasıyla süre buluyor. Dün 27 dakika ile benchten gelerek en fazla süre alan isimdi ve 3 kişi üzerine yoğunlaşan hücumda 9 sayı bularak dikkat çekti. Skor katkısının yanında 5 ribaunt ve 4 asist ile oynayarak diğer alanlarda da önemli katkılara imza attı. Benchte havlu sallayan adamdan süre bulan ve iş gören seviyesine çıkan Chalmers hakkı olan ilk beşe ne zaman yerleşecek merak ediyorum. Hücumda zaten ceza şutu konusunda bir katkı sağlarken savunmada da Wade ile guardlara zor anlar yaşatıyorlar. Chalmers'ın en kısa sürede ilk beşteki yerini almasını bekliyorum Arroyo'dan daha verimli olduğu kesin.

Hawks'ta Joe Johnson'un yokluğunda hücumda problemler oluyor top paylaşımı konusunda. Bibby biraz olsun bu sorunu çözmeye çalıştı ancak Johnson olmayına kim ne kadar top kullanacağını bilemez durumda. Horford elinin de sıcak olmasına rağmen az top kullandı. 10/11 gibi müthiş bir yüzdeyle hücum etti. Hawks biraz olsun topu Horford'a indirmeye gayret etse çok farklı bir maç olabilirdi ancak benchten gelen Crawford olsun Smith olsun Marvin olsun atmaya yönelik oynadı. Hani Joe Johnson'un yokluğunda elbette takımı taşıyacak bir isim çıkmalı ancak hazır Horford doludizgin giderken onun oyundan soğutulmasına anlam veremedim.

Heat önemli bir galibiyet aldı ve Atlanta ile yüzdelerini eşitledi. Doğu'da da uzun bir aradan sonra ilk üçe giren Miami dört maçlık bir deplasman turnesi öncesi önemli bir moral avantajı yakaladı. Hawks'ın da galibiyet serisi bu maçla son buldu ve önünde bir Florida ekibi daha var. Orlando son dönemde eksik kadro ile mücadele ediyor. Eğer Howard ve Nelson iyileşmezse bir galibiyet çıkartabilirler Amway Arena'dan.

13 Kasım 2010 Cumartesi

Utah 90-86 Atlanta (Hissetirmeden Galibiyet)



Maçla ilgili tabela anlatımınından fazla hoşlanmam.Takımların genel durumu ve oyunun kritik noktaları hakkında bilgi vermek daha işime gelir.Zira maçı izlemenin ayrıcaklı yanı da budur bana göre.

Maçı izlemeye başladığımda aslında Hawks'ın evinde bu kadar kötü oynacağını tahmin etmezdim...Lige iyi başlamalarına rağmen son maçlarda takımda çöküş olduğu haşikar...Hawks'ta kötü giden şeylerin yanında iyi gözüken bir şeylerde var.Ancak takımda tam olarak bir yapı oluştuğunu hala söyleyemem.

Öncelikle Josh Smith'in gelişiminden bahsetmek istiyorum.Josh Smith'i en son izlediğimde, potaya savruk bir şekilde hücum eden bir oyuncu görüntüsündeydi.Dün izlediğim Josh'ta bunların hiçbirini göremedim.Çok olgun bir hücum anlaşıyı ile oynuyor ve kendini çok geliştirmiş.Zaten mükemmel olan savunma becerilerinin yanına böylesie olgun bir hücumu açıkcası beni korkutuyor.Eğer şutunuda geliştirirse, çok can yakan bir oyuncu olacaktır...

İkinci nokta Joe Johnson...Ben hala sorumluluk almaktan kaçtığını düşünüyorum...Her ne kadar takımın lideri gibi görünsede, takımın iyi oynadığı dönemlerde liderlik yapıyor.Takımın kötü olduğu anlarda biraz top almaktan çekiniyor gibi.Maçın sonunda yaptığı bir iki yanlış hücum tercihide maçı kaybetmelerinde önemli rol oynadı.

Hawks'la ilgili son ve en üzücü notum Bibby'den...Bibby döneminin bittiğini dün gece bana gösterdi açıkcası...Savunmada ayaklarının yavaşlığını bir kenara bırakıyorum, artık ceza şutlarını da atamaz duruma gelmiş...Çok kopuk kopuk oynuyor...Hawks'ın bu konuda bir hamle yapması gerekebilir ilerleyn dönemlerde.

Utah cephesinde ise işler şuanlık iyi gidiyor.Ancak bu bench yapısı ve bu oyun sistemi ile Utah'ın patlaması çok uzun sürmez.Şöyleki;

Al Jefferson hücum anlamında Boozer'ın 3 te 1 'i bile değil bence.Bunun aksini düşünen basketbolseverler ellerini vicdanlarına koysunlar.Al-Jeff'in bildiği bir kaç hücum haricinde yapabilceği şeyler çok sınırlı...Kaldiki yaptığı hücumlarada önlem aldığınızda çok çabuk dağılıyor...Kendini geliştirmesi ve Utah oyununa alışması şart...Ancak buna rağmen dün son dakikalarda aldığı hücum ve savunma rübauntlarının hakkını yememek lazım.Kritik yerlerde kritij işler yaptı.

Deron Williams dün ortalama bir oyun sergiledi. 24 sayı-10 asist ile oynamasına rağmen, hala takımı organize etmede sorunlarının olduğunu bir kez daha gördüm.Utah'ın yeni yapısı gereği daha fazla şut kullanması gerekiyor doğrudur, ancak bazen abartıya kaçıp 1'e 5 hücumlar yapıyor ki felaket habercisi.Ancak yine kritik noktalarda takımının skor yükünü çeken oyuncu oldu.Ayrıca takım içinde konuşması ve maç sonunda takıma verdiği destek ise görülmeye değerdi...Takım arkadaşlarına kendini kabul ettirmişe benziyor...

Miles ve Utah benchinden bashetmek istiyorum.Miles gerçekten cesur bir oyuncu...Yeteneklerinin farkında ve her daim daha fazlasını istiyor...Dün gece maçı getiren savunma benchinin hücumda öncüsü idi.Perdeden çıkıp attığı şutlar, Josh Smith'in üstüne korkmadan gitmeler falan beni çok umutlandırdı...Bunları çok doğru yapamıyor belki ama en azından çaba gösteriyor.Utah benchine gelince tam bir felaket bana göre.Belki ortalama bir bench olabilir ancak bir Utah'lı olarak böyle bir benche alışkın değilim. Harpling,Korver,Almond,Wesley...Hatırlarsınız batı finaline kalındığında Utah maçlarda farkı benchi ile yakalıyordu. Şimdilerde ise Price,Fesenko, Elson gibi oyuncularla nereye kadar gidebileceğini düşünüyor...

Maç genel olarak düşüp tempoyla geçti.Hawks maç boyunca nispeten üstün bir oyun sergiledi...Üçüncü periyodun sonlarına doğru maçı kazanbilecek düzeyde fark yakalamalarına rağmen, hiç hissetmeden geriye düştüler...Maçın kritik anı Horford'un maçın sonunda fark 2 iken kaçırdığı serbest atışlar oldu.Muhtemelen çok üzülmüştür bu atışlara o da.Ki yüz ifadesi pek iyi değildi.

8 Kasım 2010 Pazartesi

Hawks 114-118 Suns (Bench Farkı)

Sezona müthiş bir giriş yaparak Doğu'da zirveye yerleşen Atlanta Hawks dün gece evinde Phoenix Suns'ı ağırladı. Baştan sona maçta üstün olan taraf Suns oldu. Hawks bir ara ard arda üçlüklerle rüzgarı arkasına alsa da Suns kadar hücumda ve oyun içinde etkin değildi ve maçı Phoenix 118-114 kazanarak üst üste 2.galibiyetini aldı. Hawks ise 7.maçında sezonun ilk mağlubiyetini evinde almış oldu.

Maçın ilk çeyreği öylesine hızlı bir basketbola sahne oldu ki maçın tamamının böyle geçeceğini tahmin etmemek elde değildi. Bol bol fast-break izlediğimiz ilk çeyreğin en dikkat çekici isimi şüphesiz Grant Hill'di. 7 sayı ve 4 ribaunt ile oldukça istekli bir görüntü çizen Hill, Hawks savunmasına zor anlar yaşatıyordu. Suns'un pota altındaki zaafiyetini değerlendiren takımlardan biri de Hawks'dı. Her ne kadar Collins'in hücum gücü neredeyse hiç olmasa da Horford ve Smith Hawks adına skoru domine eden isimler oluyordu. İlk çeyrek Suns %50 Hawks ise %54'lük şut isabetleriyle başarılı bir çeyrek geçiriyordu.

Hızlı hücum basketbolu ve tempolu oyun işin ucunda olunca Nba'de bu işi iyi yapan ekiplerden biri olan Phoenix Suns yavaş yavaş farkını ortaya koyuyordu. İkinci çeyrek özellikle Hidayet'in üst üste üçlükleriyle rüzgarı arkasına alan Suns ilk devreyi 11 sayı farkla önde kapatıyordu. Suns'ta Hidayet 11 sayısı ile devrenin Suns adına en skorer oyuncusu olurken Nash'in yine çok yönlü oyunu ve benchten gelen Dudley ve Childress'in katkısı farkın gelmesinde önemliydi. Hawks'ta ise Horford bolca yüzdeli orta mesfeli şut kullanarak 18 sayı üretirken Smith ve Johnson 11 sayıyla onu takip ediyordu. Hidayet'in 3 Suns'un ise 6 üçlük kaydettiği devrede Hawks cephesinde dış şut isabeti sıfırdı. Hawks'ta genelde bench desteği ile öne çıkan Jamaal Crawford ilk devrede saha içi isabeti bulamıyordu.

Üçüncü çeyrek Hawks hücumları ritim kazanıyordu. Özellikle Joe Johnson'un hücumda sorumluluk almasıyla beraber Suns'u zorlayan Hawks bir ara 18 sayıya kadar çıkan farkı ard arda gelen üçlüklerle indiriyor seyircisini de havaya sokuyordu bu geri dönüşle. Ancak Joe Johnson'un dışında kendine gelen bir isim daha vardı 3.çeyrekte: Steeve Nash. Hawks'ın üçlüklerine bir bir cevap veren Nash rakibin iyice havaya girmesini önlüyor ve susturucu basketlere imza atıyordu. Nash'e rağmen Hawks 18 sayı geriden gelerek son çeyreğe 2 sayı geride giriyordu. Son çeyreğin ilk bölümü skor açısından kısır geçti. Suns'ta son çeyreğin ilk 6 dakikası bench oyuncuları mücadele ederken Nash-Hedo ve Richardson son 5.30 da oyuna giriyordu. Daha dinç olarak oyuna giren bu isimler maçı kopartıyordu.


Suns şu maç için bana biraz olsun ışık verdi. Tamam yine rakibin pota altı oyuncusuna muazzam bir gece yaşattılar ama Nash'in sezonun geri kalan maçlarına bakınca bu maçta daha bir istekli oynadığını gördüm. Pota altı kısmında Lopez'in hamlığı Hedo'nun undersize kalması zaten yeterince başlarına iş açıyor ama Suns'un bence en olumlu gözüken yanı bench derinliği. İki takımda benchleriyle oynadığı zaman Suns'un bariz üstünlüğü vardı ve Hawks cephesi hemen bir iki ilk bşe oyuncusu ile oyundaki beşe müdahele yapıyordu. Suns'un bu sene bir çok maçında bunu gördük. Bench'in en önemli ismi şüphesiz Dragic. Hem Nash'e katkı sağlıyor dinlenmesine yardımcı oluyor hem de bu ikinci beşin beyni olarak oynuyor. Dragic'in dışında Childress ve Frye'ın dış şutları sayesinde avantaj yakalayan Suns'ta Warrick ve Dudley ile beş tamamlanıyor. Cidden şu bench meselesiyle belki de bir çok maçın içinde olacaklar ve kazanacaklar şüphesiz dün gece olduğu gibi. Özellikle maçın en kritik anlarında son çeyrek ilk altı buçuk dakika benchi ile oynayan Suns as isimlerini diri olarak oyuna aldı ve maçı kazandıran etmen buydu belki de. Hidayet'ten de bahsetmek gerekirse Memphis maçında kendini fazlasıyla bulmuştu. Bu maçta da ikinci çeyrek gönderdiği üçlüklerle farkın açılmasını sağladı. Attığı sayıların yanında ribaunt ve asiste de katkı yaparak kendi adına olumlu bir gece geçirdi.

Hawks cephesinde Suns'un pota altındaki zaafları dolayısıyla 30 sayı 10 ribaunt ve 5 asist ile müthiş bir performansa imza atan Horford'a da değinmeden geçmek olmaz. Tamam pota altı zayıf falan ama Horford2un özellikle dış şutunda gösterdiği gelişmeye fazlasıyla şahit olduk dün gece. Bu arada Suns benchinden bu kadar bahsetmişken Hawks'ın da bu konuda nasıl olduğuna bir bakmak gerekli bence. Geçtiğimiz yıl ligin 6.adamı seçilen Crawford üçüncü çeyrek dışında maçta etkisizdi ve skora etki edemedi. Yine Zaza'da 8 dakika oyunda kalmasına rağmen çok etkili olamadı. Zaten bench sayılarını karşılaştırdığımızda da ortaya büyük bir fark çıkıyor. Hawks'ta Joe Johnson üçüncü periyodu adeta tek başına domine etti ve 15 sayı kaydetti. Dün gece attığı 34 sayı çok çok iyi gözükebilir ama geri dönüşü başlatan isim olan Johnson'un maç sonu sahne almaması da ilginçti. Maç son çeyrekte başa baş giderken daha çok sorumluluk almasını beklerdim.

2 Kasım 2010 Salı

Yeni Kontratlar


NBA'de kontrat uzatma süresi sona ererken son dakika kontratlarına şahit olduk dün gece. Kimi takımlar son bir performans için kontratları yaz aylarına bırakırken kimi takımlar ise işlerini sağlama almayı tercih etti. Spurs'un Parker'la anlaşması buna bir örnek oldu. Dün gece de 3 tane kontrat haberi aldık. Öncelikle bunlara bakalım.

Atlanta Hawks pivotu Al Horford'a 5 yıl için 60 milyon dolar gibi bir rakam verdiği ve anlaşıldığı söyleniyor. Geçtiğimiz sezon All-Star seçilerek kumaşını gösteren ve ligin geleceği açısından önemli bir oyuncu olarak gördüğüm Horford'un böyle bir kontrata sahip olmasına sevindim ki kontratını hak ettiğini geçtiğimiz yıllarda gösterdi. Hawks'ın Joe Johnson ve Al Horford üzerine bir yakın gelecek planladığı da kesinleşmiş oldu.

Memphis ne yapmaya çalışıyor bilmiyorum. İlk beşlerine baktığımızda Conley'i önem sıralamasına göre son sıraya koyarım ben ki bu çoğu kesime göre öyledir. Chris Wallace bu konuda ne düşünüyordur bilemem ama Conley'e 5 yıl için 45 milyon dolar vermek bir kutu gofrete 500 dolar vermekle eş değer bana kalırsa. Peki bu yaz ne yapmışlardı Rudy Gay'e maksimum kontrat vermişlerdi. Bir sonraki yaz bu takımın geleceği olarak görülen Mayo ve Gasol'un nasıl bir kontrat alacağı ya da Grizzlies'in bu oyuncuları nasıl kandıracağı merak konusu. Bir de Zach Randolph'un da kontrat senesinde olduğunu hatırlatmak gerek. Conley ve Rudy'ye verilen bu kontratlar Memphis'i çöküşe, Nba'i lokavta, Conley'i emekliliğe götürecek cinsten bir kontrat. Hayırlısı olsun.

Son olarak Suns cephesinden sürpriz bir kontrat haberi geldi. Dudley ile 5 yıl 22.5 milyon dolar karşılığında anlaşmış Suns. Bakalım sonumuz hayırlı olur umarım. Lokavt'a beş kala...

12 Ekim 2010 Salı

Çok Acele Yaz


2008'deki müthiş Play-Off performanslarından sonraki 2 yıl boyunca iyi geçen normal sezonlardan sonra rezalet bir oyunla 4-0 kaybedilen 2. tur serileri... Hawks'ın bu yazın başına kadar geçen son zamanlarının özeti budur sanırım. Son 2 sezondur Play-Off'a büyük ümitlerle girip, kötü oyunlarla elenen Hawks'ın bu yılki hedefinin çok açık olması gerekiyordu. Daha ileriye gitmek için sakin bir şekilde hamle yapmasını beklediğimiz Hawks, nedense büyük panik halindeydi Off-Season boyunca. Bakalım bu karmaşık Off-Season, 2011'de Hawks'ı nereye götürecek.

Hawks'ın bu yaz ilk yaptığı şey, artık takımda miadını doldurmuş olan koç Mike Woodson'la yollarını ayırmak oldu. Bu çekirdeğin buraya kadar gelip, normal sezonda Doğu'nun zirve adayları arasında olmasında onun payı çok büyük. Ama takımı buradan daha ileriye götüremeyeceği de anlaşılınca, takımdan ayrılmak durumunda kaldı Woodson. Tüm Play-Off zamanı boyunca inatla pick&roll oynatmayarak, Dan Gadzuric'i rotasyonda aktif olarak kullanmak zorunda kalan Bucks'a karşı zor bela da olsa 4. galibiyeti görmüştü, Ama Magic serisinde o galibiyetlerin birine yaklaşamadı bile. 16 çeyreğin, en fazla ikisinde doğru düzgün hücum yapabilen Hawks'ta hatalarından dolayı Woodson'ın gönderileceği kesindi zaten. Merak edilen yerine kimin geçeceğiydi ki bu da kimsenin beklemediği şekilde Larry Drew oldu. Avery Johnson, Marc Jackson ve birçok asistan koçla ilgilenen Hawks yönetimi, 6 yıldır organizasyonun içinde olan asistan koç Larry Drew, benchin bir numaralı ismi haline getirdi. Josh Smith, Joe Johnson, Al Harford, Marvin Williams gibi isimlerin de bu organizasyonda uzun zamandır bulunduğunu düşünürsek onların tanıdığı, bildiği bir ismin başarılı olma şansı yüksek. Ama asistanlıktan gelen koçlar için de çaylak duvarı benzeri birşey var sanki. Umarım oraya çarpmaz.

Hawks'ın koç seçimi dışında yaptığı en önemli -ve koç seçiminin üzerinede tutulan tek- hamlesi Joe Johnson'la yapılan kontrat oldu. 2016 yazında bitecek kontratının ilk sezonunda 16 md kazanacak olan JJ kontratının son sezonundaysa yaklaşık 25 milyon dolar kazanacak. Yıllardır Hawks organizasyonunu sürükleyen JJ'in 2009'da Cavs, 2010'daysa Bucks ve Magic serilerinde oyuna etki etmekten ne kadar uzak olduğunu görünce bana gereğinden çok yüksek bir kontrat gibi geliyor. Sezon boyunca Wade, LBJ, Bosh gibi oyuncularla ismi birlikte anılan JJ'in Play-Off'ta piyasasını epey düşürdüğü düşünülürken aldığı bu kontrat herkesi şaşırttı zaten. Hawks yönetiminin de rezalet Magic serisinden sonra son derece panik bir halde bu kararı verdiğini düşünüyorum. JJ'in Knicks'e gitme ihtimali yükseldikçe, iyice korktular ve James, Wade gibi süperyıldızlarla aynı seviyede kontrat verdiler. Bu hamleden sonra adımlarını çok çok dikkatli atmak zorunda olmaları da onların başını epeyce ağrıtacak.

Hawks'ın Off-Season'unu meşgul eden diğer şeyler Josh Smith ve Marvin Williams etrafında dolaşan takas dedikodular, Crawford'la yaşanan kontrat krizi, uzun rotasyonuna yapılan Etan Thomas, Jason Collins, Josh Powell üçlüsünün eklenmesi ve Al Horford'la yapılan kontrat görüşmeleri oldu. Geçen yılki çıkışıyla uygun bir takas malzemesi haline gelen Josh Smith'in etrafında dolaşan takas dedikoduları yaz sonunda tamamen rafa kalkmış gibi görünüyor. Tıpkı, kariyeri boyunca "Chris Paul'ün önünden seçilen adam" olarak anılacak olan Marvin Williams'ın takas söylentileri gibi. Şubat'a kadar ne olacağını bilemiyorum, ama Hawks'ın asıl sorununun bunlardan biri olmadığına eminim.
Uzun zamandır gündemi meşgul eden Crawford-Hawks görüşmeleri şimdilik çıkmazda. Gelecek yaz kontratı sona erecek olan Crawford her fırsatta Hawks'ta kalmak istediğini ve kontratını şimdiden uzatmak istediğini söylese de Hawks yönetimi buna bir türlü yanaşmıyor. İki taraf da kendi açılarından gayet haklı aslında. Crawford, yeni bir kontratı hak ettiğini kanıtladıktan sonraki sezonunu kontrat görüşmeleriyle meşgul etmek istemiyor. Ayrıca JJ'ye verilen kontrattan sonra yeni bir kontrat hakettiğini de düşünüyor olabilir. Zira Hawks'ın sistemine ve rotasyonuna, tabiri caize cuk oturan Crawford geçen yıl En İyi 6. Adam seçilirken Hawks için ne kadar önemli olduğunu da kanıtlamıştı.

İşlerin Hawks kısmına baktığımızdaysa onların da bir o kadar haklı olduklarını görüyoruz. Zira Crawford Hawks'a gelmeden önce Isiah Thomas dönemi Knicks'inin kontrat fiyaskosu oyuncularından biriydi. Hawks yönetiminin düşüncesi Crawford'un geçen sezonu kontrat sezonu olarak değerlendirdiği yönünde olabilir. Geçen yıl Hawks sisteminde hep çok iyi oynayabileceğini gösteren Crawford'ın şimdi yeni kontrat imzalayıp gelecek sezondan itibaren sahada 2010'a göre daha pasif kalacağını düşünmek de bir açıdan mantıklı. İki tarafın olaya bakışlarına göre olayın sezonun ilerleyen kesimlerine bırakılmasının daha doğru olacağını düşünüyorum. Yoksa bu olay Horford'la olan kontrat görüşmeleri gibi kolayca çözülmeyecektir.

Takım

Mike Bibby-Jeff Teague-Jordan Crawford
Joe Johnson-Jamaal Crawford
Marvin Williams-Maurice Evans
Josh Smith-Josh Powell
Al Horford-Zaza Pachulia-Etan Thomas-Jason Collins

Hawks'ın en büyük avantajı oyuncuların belirtilen bölgeler dışında da rahatça oynayabilmesi. Joe Johnson 1-2-3 pozisyonlarının hiçbirinde sırıtmıyor. Jamaal Crawford da iki guard pozsiyonunda da sahada yer alabiliyor. Al Horford aynı zamanda 4 oynama kabiliyetine de sahip (Zaten 4 numarada da oynayacağı takım tarafından açıklandı). Marvin Williams ve Josh Smith forvet pozisyonlarında zaman zaman maç içinde de yer değiştirebiliyorlardı zaten.

Geçen sezona göre büyük değişiklerse Mike Bibby ve Marvin Williams'ın sürelerinde görülecek azalmalar olacaktır. Zira çaylak katili olarak anılan Woodson'dan sonra gelen Larry Drew'in Jeff Teague'ye biraz daha güveneceği açık. Jordan Crawford'ın da 2 guard pozisyonundan da biraz biraz süre alabileceğini düşünüyorum (Pre-Season'da kendini gösterdi ilk maçlarda, ayrıca Drew de ona güvendiğini gösterdi). Bunlar da yaşlanan Bibby'inin benchte daha fazla zaman geçireceğine işaret. Williams'ın sürelerinin düşmesini de Horford'un 4 numarada deneneceği açıklamasına bağlıyorum. Maç içinde Etan Thomas/Zaza-Horford-Smith üçlüsünü deneyecektir koç Larry Drew. Tam tersi olup Smith'in süreleri de düşebilir elbette. Hawks'ın rotasyonunu görmek için Kasım'ı bekleyeceğiz.
Gelecek Sezon

Hawks Play-Off'ta berbat bir görüntü vermiş ve Doğu geçen yıla göre çok daha güçlü olsa da Hawks'ın da son 2 yıldır normal sezonu epey iyi geçirdikleri bir gerçek. Magic, Heat, Celtics üçlüsünü dışarıda bırakırsak kalan sıralar için kıyasıya rekabet edeceklerdir. Pistons, Bucks, Bulls, Knicks, Nets gibi takımlar arasında geçecek mücadele en az zirve mücadelesi kadar heyecanlı olacaktır. Geçen yıldan biraz daha enerjik bir Hawks, kimse hesaba katmazken daha üste bile oynayabilir normal sezonda. İşin Play-Off kısmınıysa Larry Drew'ün sistemi ve rotasyonu belirleyecektir. Mike Woodson'ın hatalarını görme şansı oldu ve bunu düzeltebilir mi göreceğiz?

17 Temmuz 2010 Cumartesi

Nba Gündemi


* Nets'in peşinde olduğu Lois Scola takımı Houston Rockets ile 5 yıl 47 milyon dolara anlaştı. Öncelikle bu adam 30 yaşında ve kariyerinin en önemli noktasında yaptığı bu anlaşma ile hem iyi para kaldıracaktır hem de Batı uzunlarının bir bir Doğu'ya geçmesiyle Yao ile beraber üst seviye de bir ikili olabilirler sağlıklı kalabilirlerse. Önemli bir hamle gelmiş Rockets için.

* Bulls'un ön anlaşma sağladığı Reddick'in kontratını Magic karşıladı. Aslında Q.Rich hamlesi ile Reddick'in takımda kalmayacağını düşünüyordum ancak Otis Smith lüx vergisini düşünmeden oyuncusunu takımda tuttu Yapının bozulmaması için Reddick önemli bir oyuncu. Dış şutlarda Magic'in fazlasıyla işini gören Reddick'in Bulls'a gönderilmemesi de avantajlı oldu. En azından rakip bir takıma şutör bir isim kazandırılmamış oldu. Bu gelişmelerden sonra Bulls Ronnie Brewer ile 3 yıl 12.5 milyonluk bir kontrat imzaladı. İhtiyaçları olan oyuncu mu? Belki hayır ama atletikliği ve hızlı penetreleri ile takıma olumlu katkılar sağlayabilir. Ancak Bulls'un halen bir şutöre ihtiyacı olduğu da gerçek..

* Serbest oyuncu piyasasında kontrat kovalayan Shaq'ın sign&trade ile takası gündemde. Cavs yönetimi Shaq ile imzalayıp karşılığında oyuncu alabilmek için Knicks ve Hawks ile görüşüyormuş. Hawks Marvin Williams'ı önermiş ve görüşmeler olumlu imiş. Bunun yanında halen Heat&Shaq iddiaları da sürüyor.

* Miami Heat yönetimi kadro çalışmalarına devam ediyor. Haslem'in ardından uzun rotasyonunda Joel Anthony'de takımda kalmayı seçti. Joel 5 yıl için 18 milyon dolar alacak. Ayrıca çaylak Pittman'da kontrat imzalayan oyunculardandı.

* Boston Celtics'te geçtiğimiz sezon önemli roller alan ve final serisinde özellikle benchten gelip artı katkı sağlayan Nate Robinson 2 yıl 9 milyon dolar karşılığı takımı ile yeniden anlaşmaya vardı.

* Cavs geçtiğimiz günlerde Kyle Lowry ile 4 yıl 24 milyon dolarlık bir anlaşma imzalamıştı. Ancak Rockets yönetimi bu kontratı karşıladı ve Lowry'yi takımda tuttular. Brooks ve Lowry.. Çelimsiz gibi görünen iki guard. Ancak hızları ile artı puan toplayacaklardır.

* Farmar'ın ardından Shannon Brown'ın da gidişine kesin gözüyle bakılan Lakers'ta Fisher'ın ardından Brown'da takımda tutuldu ve guard rotasyonu tamamlanmış oldu. Muhtemelen Blake ilk beş başlayacaktır ve Brown'un kenardan getireceği sertlik ve hızlı oyun etkili olacaktır. Hem böyle atletik bir oyuncuyu takımda tutmak Lakers adına olumlu bir gelişme.

5 Temmuz 2010 Pazartesi

Atlanta'nın Kumarı


Evet beklenen oldu ve Joe Johson kendisine sunulan 6 yıl 119 milyonluk teklife evet dedi. Üç gündür tartışılıyordu Atlanta'nın bu önerdiği kontrat ki çıkan seslerinde haklılık payı var. 29 yaşında ve normal sezonlar harici verimli basketbolu çok nadir oynayabilen bir isme bu parayı vermek büyük risk. Bu adam 35 yaşında da yaklaşık 20 milyon dolarlık bir adam olacak ki oynadığı basketbola bakınca cidden büyük bir yanlışın ortada olduğunu görüyoruz. Atlanta, Johnson'u takımda tutabilmek için bu kadar parayı önerdi ama takımın geleceği ve hedefleri çöpe gitti gibi geliyor artık bana. Yanlış bir hamle oldu onlar adına. Yanlış hamle ise Johson'u takımda tutmak değil ona bu kontratı vermek elbette...

30 Ocak 2010 Cumartesi

Artık O da Bir All-Star

Florida'nın üstüste 2. şampiyonluğundan beri takip ediyorum bu adamı. Yao Ming'in sakatlanmadan bir sezon bitirebilmesi ihtimalini göz önünde bulundurursak gelecekte ligin en iyi 3 pivotundan biri olacaktır. Bunu çaylak sezonunda dahi diyordum. Ama pek taraftar bulamıyordum kendime. Lig tarihinin en güçlü draftlarından birinin 3 numarası olsa da bütün çaylak sezonunda -sahaya adım atmayan- Greg Oden'dan daha az gündemdeydi.

İlk sezonunda bomboş takımda at koşturan Durant yerine yılın çaylağı olmasını savunmuştum ama olmadı. Koçların seçtiği çaylak takımlarına en fazla oy alarak giren isim olmuştu yine de. Sonrasında Play-Off'ta o senenin en büyük şampiyonluk adayı Celtics'i epey terleten takımın bu başarısında büyük pay sahibi oldu.

İkinci senesini pek takip edemesem de çaylak yılının üstüne koyduğunu görme fırsatım oldu. Bu yılsa Hawks'ın müthiş çıkışında hücumdaki güvenilir elleri [%57 şut yüzdesi- %78 serbest atış yüzdesi (o bir pivot)] ve savunmadaki yeriyle büyük bir paya sahip. Bunun ödülünü de All-Star olarak aldı.

Performans olarak kendisinden çok ilerdeki Lee'nin yerine seçilmesi, All-Star'ı ruhu Shaq'ın yerine Doğu'daki pivot pozisyonuna oturması, Hawks'dan seçilen 2. oyuncu olarak Josh Smith'in önünü tıkaması vs vs... Bu tip eleştirileri ben de yaptım ama yaptığım eleştiri dünde kaldı. Seçimlerin açıklandığı günde. Bu dakikadan sonra bu seçimi eleştirmek sadece boş bir iş olacaktır. Sonuçta seçilen bir oyuncunun kadrodan çıkarılması gibi bir olay yok. Bu yüzden bu tip yorumlar bu dakikadan sonra birşey ifade etmiyor.

İleride 2010 All Star'ı yazarken seçilmeyenleri yazmayacağız, seçilenleri yazacağız sadece. Al Horford da All-Star maçları tarihinde yerini 3. sezonundayken alacak. Dominik Cumhuriyeti topraklarının NBA'e hediyesi Al Horford artık bir All-Star. Bu kararı beğenmemeyi tercih etsek de...

26 Ekim 2009 Pazartesi

Hawks Alternatif Forma


Atlanta Hawks'ın bu sezon giyeceği alternatif forma tanıtılmış. Gayet şık bir tasarım olmuş bu kırmızı forma..

26 Haziran 2009 Cuma

Kısaca Draft


Evet. Tatildeyim, bloga hatta nete girme şansım yok. Anca böyle arada cafelerden gelebileceğim yaz boyunca.
Dün draft vardı. Tv'den takip etme fırsatım oldu. Beklenmedik seçimler yaşanmadı. Ricky Rubio'nun 5. sıraya kadar düşmesi beni şaşırttı ama bunun da draft öncesi yaptığı açıklamalarının da katkısı olduğu kesin. Minnesota draft öncesi Foye ve Miller'ı göndererek guard seçeceğinin sinyalini vermişti. Rubio ilaç olur onlara.
Ha bir de koca oğlan Shaq Cavs'a takas olmuş. Maşallah adam Kobe-Wade'den sonra şimdi de James ile beraber. Hadi hayırlısı bakalım. Rabbime sordum Clevelands dedi. Eee boşuna dememiş rabbim.. Ben bir de Suns'ta Ben Wallace'ın neler yapabileceğini merak ediyorum ya..
Orlando kadrosunu Carter ile güçlendirmiş, formayı da giydirmiş Carter'a ancak Lee'nin feda edilmesi yazık olmuş. Bu sene onlar için en büyük sürprizlerden biriydi. Carter'ın takıma katılımı ile Hedo konusu da iyiden iyiye patlak vermeye başladı. Yüksek ihtimal takımdan ayrılacaktır.
Spurs'ta Jefferson'u adeta çalmış. Hayırlısı olsun onlar adına da. Fena bir isim değil Jefferson.
Crawford'ta Hawks yolunu tutmuş. Zaten Nelson ile yıldızı barışmamıştı, cap için iyi hamle olmuş. Yalnız Crawford hamlesi Hawks'ın mevcut yapısını bozar mı bilemem. O konuda şüphelerim var.
Oğuz Savaş draftta seçilememiş bakalım gidebilecek mi Nba'e. Genç yaştan beri takip ettiğim bir isim ve gelişimini izlediğim biri ve Nba'e gitmesini çok isterim. Emir 57. sıradan Suns tarafından seçilmiş. Bir şekilde atmış oldu kapağı Nba'e. Onun da içeri drive'ları çok can yakıcı oldu bu sezon.
Haydi kalın şimdi sağlıcakla...

26 Nisan 2009 Pazar

Hawks vs Heat: Game 3


Atlanta'da ki 2. maçın üzerinden 3 gün geçti ancak iki takım adına da değişen bir şey yok görüldüğü üzere. Heat yine afresif oyunu ve dış şutlarındaki başarılı grafiği ile Hawks'ı bir kez daha geçmeyi bildi. Hawks farklı olarak bu sefer Joe Johnson ve Josh Smith'in isteksiz oyunlarıyla yenilgiye davetiye çıkardı.

Maça o kadar kötü başladı ki Atlanta bir an hiç basket atamayacaklar gibi geldi bana. Bibby ve Murray'ın bir iki basketi ile toparlanır gibi olan Hawks'ın karşısında eli sıcak bir Chalmers ve pota altında yine sert oynamaya çalışan ve rakiplerini yıldırmaya uğraşan bir O'Neal vardı. İkinci çeyrek Hawks farkı indirir gibi oldu ancak devreye Wade'in girmesiyle ibre tamamiyle Florida ekibine döndü. Wade tıpkı 2. maçtaki gibi bu maçında aynı dakikalarında eli ısındı ve Hawks'ın canını yakan isim oldu.

Üçüncü çeyrek Hawks'ın geri dönüş çabaları vardı. Ki başarılı da oldular bu noktada farkı 11'e kadar çektiler ancak ard arda gelen Heat basketlerine engel olamayınca takım yine kaybetmeye mahkum olarak oynadı. Hawks dördüncü çeyrek berbat bir yüzle ile mücadele edince olayı kurtarma çabası da kalmadı.

Aslında farktan dolayı maç erkenden koptu gitti. Maçın asıl konuşulacak noktası Heat'in erkenden maçı koparması değil hakemlerin maç içindeki tutumları. Wade bazı pozisyonlarda dayak yemişte olsa hiç bir pozisyonda kimsenin gözünün yaşına bakmadı hakemler. Düdükler nadiren çalındı ve kemik seslerinin duyulduğu sert bir mücadele oldu.

Heat'te ilk maçın aksine bench katkısı üst düzeyde değil ancak bu maçta üst düzey oynayan bir başka isim var. Jermaine O'Neal.. Cidden buralarda tecrübesi ile brçok şey kattı O'Neal. Onun olgunluğu sayesinde buralardayız. Bunun dışında maç boyu eli titremeden şutlarını bir bir gönderen bir isim vardı ki oda kritik anlarda attığı basketlerle seri adına önemli istatistikler geldi.

Hawks'ta Joe Johnson son yılların en kötü play-off maçını çıkarttı. Bunun üstüne Heat'te kendisine cevap olmayan Josh Smith bütün gün evde yattıysa helal olsun diyorum. Zaza ikinci maçtan farklı olarak ribauntlardaki aktifliğini dile getirdik.

Seriyi 2-1'e getirdik. Önemli bir maç ve önemli bir galibiyetti bizim için kazanmamız sevindirici. Takımında Wade gibi bir oyuncun varsa kafan rahat olsun o maç bir şekilde istenirse alınır.. :)

23 Nisan 2009 Perşembe

Hawks vs Heat: Game 2

Hawks 93-108 Heat

Benim için belkide organizasyonu takip eden birçok kişi için sürpriz bir galibiyet oldu. Florida'ya 2-0 diye döneriz, Philips Arena'da maç kazanmak zor, bir ihtimal 5. maçı çalarsak belki seri için umutlanırız diye düşünürken umutları yeşerten çok önemli bir galibiyet oldu. O meşhur çılgın Hawks seyircisini maçta göremedik bile..

Kontrollü başladı iki takımda maça. Heat adına kilidi açan isim O'Neal oldu. O'Neal'ın bu takımda olması büyük şans. Her maç hücumda bu kadar aktif olacak değil elbet ancak sahada var olması bile birçok şeyi kolaylaştırıyor. Tecrübesi ile buraları oynamayı bilen bir isim. Chalmers-Beasley-Cook gibi isimlerin aceleci ve gereksiz oyunlarına karşın O'neal topu eline aldığında oyunun sete yerleşmesini bekliyor. Takım arkadaşlarının görev dağılımını iyi süzüyor ve gereğine göre oyunu okuyup pas veriyor yada Horford'a yükleniyor. O'Neal'ın tecrübesi ile takıma kattığı güven önemli. Zaten maç başında Wade'de ısrarla O'Neal üzerinden oyun kurdu.

İlk çeyrek başa baş geçildikten sonra ikinci çeyrek sahada Wade show vardı. Farkı Cook'un üçlükleriyle açan Miami'de devrenin bitimine 5 dakika kala bir panik havası başladı. Gereksiz top kayıpları, aceleci hücumlar derken basit bir takım hüviyetine geçtik. O anda tökezleyen takımın belini doğrultan Wade oldu. Bire bir kaldığında şutuna yönelen ve Hawks'a zor anlar yaşatan Wade üst üste 13 sayı üreterek devrenin beklenilenden de fazla farkla kapanmasını sağladı.

Hawks'ın saldırmasını bekliyorduk zira Josh Smith önderliğinde sıkı bir Atlanta vardı ikinci yarı. Ancaj Joe Johnson'un 4'lemesi ve gereğinden fazla kenarda oturması Heat'in işine geldi. Bu noktalardan kayıpsız çıkmamızı sağlayan ise Cook ve üçlükleri oldu. Ancak üçüncü çeyrek sonunu da kötü oynadık ve 18'e kadar çıkarttığımız fark 7-0'lık bir Hawks serisi ile durumu tersine çevirdi.

Son çeyrek sıkıntılı geçecekti bu belliydi. Wade kenarda başladı çeyreğe, gözler Beasley'in üzerindeydi. Maç boyu ivme yakalanacak anlarda yanlış şut tercihleri ile kendisine sövüp saydığım Beasley son çeyrek üst üste hücumlardan basketle döndü ve farkın Wade yokkken kapanmaması için önemli çaba sarfetti. Bu basketlerini de bu tip şutlar ile yapmadı Beasley, potaya yüklendi ve karşısında Josh Smith varken bu basketleri buldu.

Hawks maç boyu Bibby'nin kritik basketleri ile ayakta kaldı. Onun üçlükleri fazlasıyla Heat'in canını yaktı. Yine bu tip ivme kırıcı bir basketle ibrenin Hawks'a dönmesi Heat'i panikletti. Buna birde Wade'in 5'lemesi farkın 5'e kadar düşmesi eklenince kaybetme korkusu sardı takımı. Wade bir kez daha kenara geldi ancak o anda sahne alan Haslem üst üste iki hücumda yumuşak bilekleriyle 2 basket bulup farkı açan isim oldu. Bir sonraki hücumda oyuna dahil olan Wade bitime bir dakika kala çok gerilerden savurduğu üçlük isabetli olunca maçın galibide ortaya çıkıyordu.

Heat ilk maça oranla daha savaşçı bir görüntüdeydi. Boyalı alan sayılarında Hawks'ın üstünlüğü göze çarpmakta ama bu konuda oldukça mücadeleciydi Heat. Boyalı alanda kolay basket imkanı tanımamak adına elinden geleni yapan oyuncular ribaunt konusunda da ilk maçtaki kötü görüntüden uzaktı ve kritik ribauntlara imza attı. Benchten gelen Moon ve Haslem'in son çeyrek rakibe kaptırmadığı ribauntlar oldukça önemliydi.
Birde buna ek olarak bench katkısı üst düzeydeydi Heat cephesinde. 37 sayı üreten Heat benchinne karşı Hawks benchi yalnızca 20 sayıyla yanıt verebildi. Hawks'ın direnişinde en etkili isimlerden biri olan Murray'ın dışında benchten beklenilen katkı gelmedi. Evans maçın başında Wade'e üst üste faul yapınca problem yaşadı ve kafaca maçtan uzaklaştı. Bunun dışında özellikle ribauntlar konusunda çekindiğim Zaza beklenilen etkiyi gösteremedi ve zayıf kaldı.

Kazanmayı beklemiyordum sürpriz bir galibiyet aldık ve bunun avantajını önümüzdeki 2 maçta en iyi şekilde değerlendirmeliyiz. Belki biz de Florida'da rakibe maç veririz ancak bu 2 maç olmamalı. En kötü ihtimal 5. maça eşitlikle dönmeliyiz. Son olarak gösterdikleri mücadele azim için helal olsun takıma..

19 Nisan 2009 Pazar

Atlanta Hawks - Miami Heat


Miami yeniden play-off'ta.. Son galibiyetini şampiyonluk maçında Mavs'a karşı almış olan Heat geçen senenin sürpriz play-off ekibi Hawks'a karşı. Hawks ise uzun bir sürenin ardından saha avantajını almış durumda. Doğu'da Cavs-Celtics-Magic gibi 3 büyüğün ardından en iyi 4. dereceyi elde ederek ne derece tehlikeli olduklarını gösterdiler.

Hawks'In kadrosu oturmuş bir kadro ve herkesin görevi belli. Bu takım gibi takıma karşı rakip olarak bir oyuncu mücadele edecek. Dwyane Wade... Wade'in inatçılığı, kazanma hırsı göz önüne gelince birde yanına bizim beyaz taraftarları ekliyorum ve evimizde maç vereceğimizi düşünmüyorum. Tabi kazanmak için Wade'in yanına Beasley, O'Neal, Chalmers gibi isimlerden katkı gelmesi şart.

Haslem'in eksikliğini hissedeceğiz hemde fazlasıyla. Durumu hakkında net bir bilgim yok ancak Beasley ilk beş çıkacak olursa Smith tam anlamıyla 'ham yapar' Beasley'i. Pota altında zaten Horford'a karşı bir üstünlük kurulacağını sanmıyorum O'Neal tarafından. Guard rotasyonunda ise savunması zayıf ancak kurt bir isim olan Bibby var. Karşısında da bizim çaylak Chalmers. Gerçi Wade ve Chalmers sezonun en iyi guard ikililerinden biri olduklarını gösterdiler nomal sezonda.

Her şey Wade'de bitiyor aslında. Bu sezon özellikle dış şutunda sergilediği gelişme gerçekten muazzam. Komple bir oyuncu haline geldi iyiden iyiye. İçeri de elini kolunu sallayarak giren bir isim Wade. Wade'in içeri drive'ları ile dışarıdan Cook-Chalmers ile rakibi yoklarız. Orta sahada Beasley-Moon-Cook ve Chalmers ile takım ayakta kalır ancak savunmanın göbeğinde sıkıntı var. Forvette ise Wade gol krallığına oynamakta..

Saha avantajının rakipte olması bir ibreyi Hawks lehine çeviriyor en başta. Bende seri için herkes evindeki maçı alır 7. maça uzar görüşündeyim. Deplasmandan bir maç çalabilirsek harika olur. Herşeyin ortada olduğu bir seri, iyi futbol oynayan 3 puanı cebe koyacak.

Tahmin: 4-3 Heat

11 Aralık 2008 Perşembe

Spurs 95-89 Hawks


Şu maç için aslında oyuncuların performanslarından çok hakemlerin performanslarını konuşmak gerekir. Son çeyrek o kadar rezil bir yönetim gösterdiler ki maçın sonucunu tayin ettiler resmen. Hawks ne kadar iyi savunma yaparsa yapsın çalınan düdüklerde takdir hakları hep Spurs lehine oldu. Manu ile Horford'un bir pozisyonunda kimse ne olduğunu anlamadan iki teknik faul ile beraber maç Spurs lehine döndü. Hawks'ın emeklerine yazık oldu cidden. Bu kararlar olmasa maçı Hawks alır demiyorum ama ortada giden bir maçı hakemler ite kaka Spurs tarafına çevirdi bu açık.

Neyse maça döneyim en iyisi. İlk dkaikalarda skor başa baş giderken Spurs 13-0'lık bir seri yakaladı ve öne fırladı. Son çeyreğe kadar da skorda hep üstün olan taraftı zaten. İlk çeyrekte Matt Bonner'ın sürpriz katkıları Spurs adına oldukça önemliydi. Bonner ribauntlardaki aktifliği ve şutuna güvenen bir 4 numara olarak oldukça efektifti ve Hawks savunmasını bir hayli zorladı.

Zaten ribauntlar konusunda Spurs'un bir hayli üstünlüğü vardı. Yani maç sonu istatistiğine bakacak olursak Spurs 52 ribaunt alırken Hawks ise sadece 27 ribauntta kalmış. Spurs bu ribauntlarıda yalnızca kendi potasında toplamadı elbet, 15 hücum ribauntu alarak olası Atlanta hücumlarını kesmekle beraber fazladan hücum şansları da yaratmış oldular.

Ribaunt bu maç için önemli bir istatistikti nerdeyse maçın hikayesi ribauntlardı. Atlanta takımı oyun sete set oynandığında hücumda aktif olamayan birşeyler üretmekte zorlanan bir takım. (Kendimi bu cümlede NtvSpor'da yorum yapan Sergen Yalçın gibi hissettim. Atlanta takımıymış pehh) Transition offense'lar da ne kadar rahat iseler oyun sete sete döndüğünde de o derece zorlanıyorlar. Yanlış şut seçimleri gereksiz zorlamalar. Eee Hawks ribaunt almakta da zorlanınca hızlı hücum sayısı onlar adına minimum seviyede kaldı. Spurs'te savunmasıyla rakibi iyiden iyiye köreltti. İlk çeyrekte yakalanan seride tamamen bundan ibaret. Biraz sertleşen savunma ve Atlanta'nın elinin ayağının dolaşması..


Manu Ginobili iyi oyuncudur hoş oyuncudur ama bu maçta bana çok yapmacık geldi. İyi bir maç çıakrtırken hakemlere oynadı son çeyrek Manu. Tamam skorunu üretti etti ama performansını gölgeledi bence maç içinde sergilediği hal ve tavırlar. Spurs'te onun gayet iyi bir gece geçirdiği bu maçta sürekli Manu'yu tercih etti. Oyunda olduğu her hücumda toponun elinden geçti..

Atlanta'nın skor üretmekte sıkıştığı dönemlerde sahneye benchten gelen Murray çıktı. Onun özellikle ilk çeyrekte bulduğu 2 üçlükle Hawks belkide oyuna tutundu. Bunun dışında Aice Law'da benchten gelerek her alanda katkı sağladı. Skor konusunda beklenen düzeyde olmasa da saha içindeki olgun duruşu ve oyunu ile daha fazla süre almayı hak ediyordu bu maçta. Hoş yine ortalamalarının üzerinde süre aldı Law.

Spurs üstün götürdüğü son çeyrek sıkıntıya düştüğü ancak hakemlerin uzattığı yardım eli ile düzlüğe çıktığı bir maçtan galibiyetle ayrıldı ve son dönemdeki çıkışını sürdürdü. Maç içinde oldukça efektif ve tempoluydular ki bu dün gece 2 uzatma oynamış takım görüntüsünden çok uzaktı. Haliyle Atlanya son çeyrek daha diri kaldı ancak galibiyeti getirecek hamleler gelmedi yada izin verilmedi..

17 Kasım 2008 Pazartesi

İnenler-Çıkanlar #3

Detroit Pistons: Allen Iverson'un gelişi ile yükselişe geçen ve 4 maçlık Batı Turnesi'nde 3 galibiyet çıkaran Detroit özellikle lige fırtına gibi giren Lakers'ı devirmeyi bildi hafta içinde. Kazandıkları bu üç maçta 100 sayı barajını da aştığını söylemek gerek Pistons'un.

New York Knicks:
Knicks haftayı 3-2 ile kapatmış olsa da hafta içinde D'Antoni ile beraber yakalanan hücum basketbolunun meyvelerini en iyi şekilde topladı. 4 maçta 100 sayı barajını aşan ve Utah'a karşı önemli bir galibiyet alan Knicks grubunda Boston'un ardından 2. sırada.

Orlando Magic:
Lige kötü başlasa da yavaş yavaş toparlanan Boston hafta içinde Atlanta'nın da düşüşe geçmesi ile Güneybatı grubu liderliğini geri kazandı. Evinde Portland'a yenilmesine karşın deplasman serisinde Oklahoma Dallas ve Charlotte'u devirerek haftayı çıkışta tamamladı.

Denver Nuggets: Denver Nuggets Billups takasının ardından daha bir takım görünümünde oynuyor. Billups'un takıma gelmesiyle beraber oynanan altı maçta alınan beş galibiyet var. Bu galibiyetler içinde Dallas ve Boston deplasmanı önem taşımakta. Denver'ın önündeki fikstürde fena sayılmaz ay sonuna kadar.

Chauncey Billups:
Denver altı maçta beş galibiyet aldı dedik. Hepsi takıma gelen bu adamın sayesinde oldu. Daha bu sabah Wolves karşısında takımını 26-5-5 gibi bir istatistikle galibiyete taşıdı Billups. Denver'ın hücum alanında öne çıkışı onunda parlamasına neden oldu. Detroit'te takas olmadan iki maçta 12.5 sayı ortalaması tutturan Billups'un buradaki ortalaması 19.5.. Asist ve ribaunt ortalamalarından bahsetmiyorum bile.


Rasheed Wallace: Allen Iverson'un gelişi ile takımda yükselişe geçen isimlerden biride şüphesiz Wallece. Sheed takımının deplasman turnesinde kazandıkları Golden State ve Lakers maçında harikalar yarattı. Wallace özellikle Lakers maçında 25-13 yaparak dikkatleri üzerine çekti.

Wilson Chandler: Knicks'in çıkışındaki en önemli ismi olmayabilir ama takımın çıkışı ile beraber parlayan oyunculardan biri Wilson Chandler. Memphis maçında attığı 27 sayı biraz istisna olsa da ma çbaşına 13.8 ve 5.4 ortalamaları ile ilk beşin önemli bir ismi oldu Wilson.

Zach Randolph: Zach ligin ilk üç-dört maçında pekte iyi değildi ama sonrasında ise harika performanslar ortaya koymaya başladı. Knicks'in bu haftaki yükselişinde en büyük payın sahibi olan Zach her ne kadar ortada takas dedikoduları sıkça çıksa da çıkıp oynamasını bildi. Son iki maç neredeyse 30-20'lik double-double'lar yaptı.

Devin Harris: En son 7 Kasım'da Detroit maçında gözüken ve 38 sayı ile oynayan Devin Harris üç maçlık aranın ardından üst üste gelen iki Hawks maçı ile parkelere dnüş yaptı.. Ama ne dönüş..
Atlanta'ya karşı ilk maçında 30 sayı 6 reb 8 ass yapan Harris ertesi gece bir kez daha Hawks potasına 33 sayı gönderirken 10 asist yaptı ve takımına galibiyeti getiren isim oldu.

Tim Duncan: Spurs hafta içinde oynadığı 4 maçında 3 galibiyet alarak rahat bir nefes aldı. Sezon başından beri kötü gidiyorlardı. Parker'ın sakatlanmasıyla ipleri eline alan Duncan'da Spurs'un bu seriyi yakalamasında etken isimdi. Son dört maçta da iyi bir şut yüzdesi ile pota altında rakip takımlara zor anlar yaşattı Duncan.


Dallas Mavericks: Dallas beş yıldır beş maç üst üste kaybetmemişti. Takımda Kidd-Dirk-Howard gibi isimler olmasına karşın üst üste gelen yenilgiler ile takım kötü bir hafta geçirdi. Şimdi pek önemli gözükmeyebilir ancak sezon sonunda play-off yarışı kızıştığında bu galibiyetleri ararlar.

Atlanta Hawks:
Çarşamba gecesi iyi de oynadıkları Boston maçı ve gelen yenilgi ile bir anda düşüşe geçen Hawks, üst üte aldığı Nets yenilgileri ile Güneybatı'da ldierliği kaptırdı ve bir anda üç maçlık bir yenilgi serisi yakaladı.

Utah Jazz:
Memo bu takım için ne kadar önemliymiş öyle değil mi? Memo'nun zorunlu Türkiye'ye dönüşü ile pota altında önemli bir ismini kaybeden Utah, Doğu Turnesi'nde oynadığı beş maçta yalnızca bir galibiyet alabildi.

David Lee:
Knicks her ne kadar çıkışta olsa da David Lee takımda düşüşe geçenlerden biri. Lige iyi bir giriş yapmasına karşın son maçları hiç o çizgide değil Lee'nin. Hakkını yemeyelim dün Dallas'a karşı iyi istatistik yapmış.


13 Kasım 2008 Perşembe

Nba - 12.11.08


Dün gece NbaTv çok yerinde bir maç seçimi yapmış gerçekten. Şöyle bir bakınca Rox-Suns Hornets-Lakers gibi ağız sulandırıcı iştah açıcı maçlar var ama Boston-Hawks maçındaki çekişmeyi heyecanı cidden diğerlerinde bulamazdım.

Uyur uyanık maçın ikinci yarısını izlemeye başladım. Kumanda elimde sıkılırsam kapatırım diye bekliyor ama sıkılmak ne kelime maç o kadar güzel ki yorgunlukmuş uykuymuş hepsi bir tarafa Pierece'ı Joe Johnson'u izlemek ayrı bir tarafa. Maç bir gitti bir geldi.. Atlanta harbi gümbür gümbür geliyor. Namağlup girdiler sezona birçokları gelip geçici bir şey olarak gördü bleki ama şu takım gerçekten iş yapacak. Bu maçtada oldukça iyi direndiler. Bir kısma kadar da önde götürmüşler maçı. Son dakikalar ise ayrı bir heyecan fırtınası anlatamam bile.

Pierece'ın 0.5 saniye kala attığı basketin ardından keşke maç bitmese dedim ama ne yazık ki bitecekti. Hawks o 0.5 saniyede basket bulsa da bitecek bulmasa da. Nitekim bulamadılar ve maçı Boston kazandı ama gerçekten seyir zevki olarak üst düzey bir maçtı. Dershaneye gideceğim birazdan ama muhakkak akşam gelince adam akıllı tekrarını izleyeceğim.

Dün gecenin adamıda kesinlikle Howard olmalı. Adam neler yaptı öyle ya Oklahoma karşısında. Neti açıp box'a baktığımda yanlış falan mı yazılmış diye iki üç site birden kontrol ettim.
30 sayı 19 ribaunt 10 blok.. Yok artık Dwight Howard demeliyiz artık. İnsanüstü bir performans.
30 sayı 15 ribaunt 10 blok barajını Olajuwon'dan sonra bir maçta geçen ilk oyuncu oldu. İnsansı yaratık seni..

Greg Oden'da sakatlıktan dönüş yaptı ve dün Heat karşısında 16 dakika forma giydi. Bir daha sakatlanmasın da izleyelim şu adamı.

10 Kasım 2008 Pazartesi

İnenler-Çıkanlar #2

Bu hafta İnneler-Çıkanlar Pazartesi'ye sarktı derbi dolayısıyla. Başlayalım hemen.. Buyrun..

Çıkanlar

Atlanta Hawks: Nba'de namağlup iki takımdan biri konumunda şu an Atlanta Hawks. Beş galibiyet aldılar ama bu beş galibiyeti de öyle tırt takımlara karşı değil play-off potasında sene sonunda olacak olan takımlara karşı aldılar. Öncelikle Orlando, Sixers ve Raptors'un yanında Batı'dan bir de Hornets eklendi kervanlarına. Dün de zayıf Okc'yi geçmeyi bildiler. Dolu dizgin geliyor Atlata..

Boston Celtics: Geöen hafta Bulls maçını izledim Boston'un. Savunma ile nasıl maç kazanılır gösterdiler. Yine dün gece Detroit'i müthiş bir savunma ile geçmeyi bildiler ve Doğu'da belkide şu an için en iyisi onlar. Hafta içinde Batı'nın güçlü ekiplerinden Rockets'i de devirerek önemli bir galibiyet almışlardı.

Utah Jazz: Her ne kadar namağlup unvanlarını dün gece New York'ta bırakmış olsalarda oldukça iyi bir hafta geçirdi takım. Takımın bir numaralı guardı Deron'un sakatlığı sebebiyle olmayışına rağmen lige 5-0 gibi oldukça iyi bir giriş yapan Utah özellikle hafta içinde grubunda bulunan Portland ile Oklahoma'yı yenerek avantaj elde etti. Utah önümüzdeki hafta kısa bir Doğu turnesinde olacak.

Cleveland Cavaliers: Son 4 maçından galibiyetle ayrıldı Cavaliers. Gerçi bunda yıldız isim LeBron'un etkisi büyük ama yine de oynadıkları oyun ve basketbolları ile umut verdiler. Dallas ve iki Bulls galibiyeti önemliydi takım için. Üst üste gelen bu dört galibiyet ile takım Merkez grubunda da tepeye çıktı.
Joe Johnson: Hawks'ın eli ayağı konumunda Joe Johnson. Takımının şu an ligi namağlup götürmesinde en çok payı olan oyunculardan biri. Son Oklahoma maçında 25 sayısı ile galibiyeti getirirken yine bu hafta içinde oynanan Toronto ve Hornets maçlarında takımının istatistik bakımından başını çeken oyuncuydu.

Carlos Boozer: Boozer Utah'ın lige 5-0 başlamasında en büyük katkı veren oyunculardan biri. Deron'un olmayışı gözleri tamamen ona çevirmiş durumda ve o da şu ana kadar oldukça verimli oluyor pota altında. En azından geçen seneki o berbat görünümü yok Boozer'ın.

Mehmet Okur:
Boozer'ın yanında Memo'nun da katkılarını es geçmek olmazdı. Geçtiğimiz hafta her maçı çift haneli skorlarla bitiren Memo takımının ihtiyacı olduğu anda sahneye çıktı ve gayet verimli bir hafta geçirdi. Takımın evinde oynadığı Portland maçında da 22 sayı 9 ribaunt ile galibiyetin mimarıydı Memo.
Brandon Roy: Roy geçen hafta neler yaptı öyle anlatmak mümkün değil. Portland için bugün ve yarın en büyük güvence Brandon Roy. Öncelikle haftanın belkide Nba'de yılın en iyi 10 maçı arasında gösterilebilecek bir maç olan Rockets maçına gidelim. Son saniyelerde topu kullanmaktan çekinmeyen Roy son çeyrek ve uzatmada oynadığı oyunlarla oyunun bu alanında da ne denl ibaşarılı olduğunu gösterdi. Akabinde oynanan Wolves maçında da son toplar hep onun elindeydi. Böyle bir güveni olması Roy için oldukça önemli.

LeBron James: LeBron'un istatistikleri dahi onu anlatmaya yeter. 28.1 pts 8.9 reb 7.0 ass 1.7 stl 1.0 blk.. İnsan şöyle bir bakınca 'vaay be' diyesi geliyor. LeBron geçen hafta yine oldukça iyi performanslar çıkarttı. Chicago ile oynanan iki maçtada rakip potaya 41 sayı atan James asist ve ribaunt öynünden de katkı vemreye devam etti. Bu sene onun yılı olabilir...

İnenler
Minnesota T.Wolves: Wolves ligin ilk maçı olan Sacta maçını kazandı ancak onun arkasından gelen beş maçlık bir yenilgi serisi var. Al-Jeff dışında olumlu bir katkı da göremiyoruz takımda. Son maçlarda biraz olsun Miller kıpırdandı ama yine birşey çıkmadı Wolves'ten. Yine de Spurs-Okc-Portland gibi takımları zorlamaları ve maçların son toplara kalması ilerki günler için umut olabilir.

San Antonio Spurs: Şu iki haftalık dönem geçtikten sonra düşündüğüm şey şu oldu. Acaba Spurs'u çıkışta görebilecek miyiz bu sezon? Yani gidişe bakılırsa oldukça zor. Parker-Duncan ve sürpriz katkılarıyla Mason odaklı bir takım Spurs ki Parker'ın da sakatlanması ile işleri iyice zorlanacak şu içinde bulunduğumuz dönemde. Bu hafta Dallas ve Heat'e kaybeden takım adeta ıkınarak Wolves'ten bir maç aldı.

Golden State: Baron Davis'in üzerine bir de Ellis'in sakatlığı eklenince zaten sıkıntı yaşayacağını düşündüğümüz takım neredeyse sadece Biedrins ile ayakta duruyor. Maggette zaten haftayı sakat geçirdi. Jackson'un ise sağı solu belli değil ama hakkını vermek laızm bu seneye iyi başladı. Bir Biedrins'in çabaları var ama o da yetmiyor takıma.

Randy Foye: Yani izlediğim için konuşuyorum. Haftayı o kadar kötü geçirmemiş olabilir ama Oklahoma maçında 0/10 gibi rezalet bir şut yüzdesiyle oynadı. Takıma da çok verimli olduğu söylenemez şu an için. Bir an önce kendini toparlaması gerek.

Andre Iguodala: Geçen sene 19 sayı ortalaması ile oynayan Iguodala bu sene hiç o performansının yanınay aklaşamıyor. Tamam takımda Brand gibi biri var ve oyun planlarını elbet ekleyecek ama Iguodala bu takımda sanki fazlalıkmış gibi gözüküyor. Aldığı kontratın hakkını da veremedi şu iki haftalık sezon başında. Şut yüzdesi son dönemde kötü fazlaca top kaybı yapmaya bşaladı. Olumlu anlamda takıma verdiği şeyler çok az..


5 Ekim 2008 Pazar

Nba Preview - Atlanta Hawks


Gelenler:

Mike Woodson –Antrenör (Sözleşme yeniledi),

Maurice Evans, -G- (Orlando Magic),

Randolph Morris –P- (Serbest),

Josh Smith –F- (Sözleşme yeniledi),

Thomas Gardner –G- (New York Knicks),

Othello Hunter –F- (Draft),

Flip Murray –G- (Indiana Pacers),


Gidenler:
Josh Childress –F- (Olympiakos),

Lorenzen Wright –P- (Cleveland Cavaliers),
Tyronn Lue –G- (Milwaukee Bucks),

Anthony Johnson –G- (Orlando Magic),


Atlanta Hawks geçen sezon play-off ilk turunda Boston Celtics'e karşı aldığı 3 galibiyet aslında herkesi şaşırtmıştı ama bu takım kendini bilen ve yetenekli oyunculardan kurulu bir ekipti. Kağıt üzerinde oldukça iyi bir beşleri olmasına rağmen bench konusuna gelince pek iyi oldukları söylenemez bence.


Şimdi Hawks'ın bu sezon Josh'larla başı dertteydi. Öncelikle bir Childress meselesi var ki sadece Hawks değil basketbolla uzaktan yakından alakası olan herkesi ilgilendiren bir olaydı. Josh Childress yazın en sürpriz transferi ile Nba'den Yunanistan'ın yolunu tuttu. Aslında Nba'de pazarı olabilecek bir oyuncuydu ve takımda da iyi işler yapmaktaydı. Sınırlı serbest olarak yaza girdi Childress. Atlanta'nın amacı kontrat önermeden gelecek herhangi bir kontratı bekleyip ona göre davranmaktı belkide. Ancak bir blöf olarak gördükleri Olympiakos takımı geldi Childress'i kaptı.


Bir diğer Josh'la ise kontrat imzaladılar. Josh Smith yıllık 10 milyonluk bir kontrata imza attı bu yaz. Smith gibi takımdaki ilk beşin düzenli bir parçasını tutmak önemliydi. Josh Smith iyiden iyiye ligin çok yönlü oyuncuları arasına girmeye başladı hatta o sınıfta sayabiliriz onu. Smith önümüzdeki sezon All-Star olmaya hazırlanıyor belki de ve Atlanta'da onu takımda tutarak kimyayı bozmamış oldu. Kimyayı bozmadı derken koçlada uzatıln kontrat ile takımın alıştığı sistem devam edecek. Özellikle koçun oynattığı bunaltıcı savunma ile daha bir çok takımın canını yakacaktır Hawks.


Atlanta'nın bir diğer hamlesi Magic'ten kadrosuna kattığı Evans. İçeride Harford-Smith ve Williams gibi isimler varken benchten gelerek dış atışlarda önemli bir katkı sağlaacak oyuncu. Bunun dışında Bibby'nin arkasında durması için Murray geldi ki o da fena bir seçim değil.


Az öncede bahsettim.. Bu takımın en önemli gücü kağıt üzerindeki beşi. Ki gördük ki gayet de iyi ve sağlam bir beş. Ancak bench oldukça kötü durumda. Şimdi bir bakalım..

Bibby-Johnson-Smith-Williams-Horford

cidden hatırı sayılır bir beşi var Hawks'ın. Marvin Williams beklenilen çıkışı bir türlü sergileyemedi ancak onun yanında duran Hoford geçen sezon büyük bir çıkış yaparak çaylak sezonunu oldukça verimli geçirmiş oldu. Pota altı konusunda da Horford'un gelişmesi ile iyi bir güce kavuşacak Hawks.

İşin diğer yönüne benche baktığımızda geçen sezon benchten gelerek oldukça iyi istatistikler yapan ve yazında Avrupa yolunun tutan Childress'ın açığı kapatılamadı. Evans alındı ama onun yerini doldurabilecek biri değil ancak yine de dediğim gibi dış atışlarda takıma oldukça faydalı olacaktır. Lue ve A.Jhonson gibi takımdan iki önemli tecrübede ayrılınca cidden kötü bir görüntü kaldı benchte. Sezon içinde bir-iki ufak ama yararlı hamle ile tamamlamaları şart eğer ciddi bir yer hedefliyorlarsa..


Şimdi Atlanta geçen sezon son sıradan Play-Off yaptı ancak bu sezon güçlenen Doğu'da play-off yapabileceklerini düşünmüyorum. Heat'in yeniden güç kazanması ve yarışın içinde olacak olması bunun dışında daha tehlikeli bir Sixers ve iddialı Pacers, Bucks ve Bobcats.. Doğu'da da işleri pek kolay olmayacak Hawks'ın..

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...