Recap etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Recap etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Eylül 2010 Pazar

Gazozuna Maç


İspanya ile Arjantin arasındaki mücadele az önce tamamlandı. Maç devam ederken spiker İsmail Şenol ''Fiba Dünya şampiyonası 5.lik maçı tabiri caizse gazozuna maç...'' demişti. Evet belki gazozuna maç ama turnuvanın en güzel maçlarından birini izledik az önce. En azından izleyenler şanslıydı.

Son Dünya ve Avrupa şampiyonu İspanya ile Fiba sıralamasında ilk sırada yer alan büyük turnuvaların takımı Arjantin karşılaşıyor. İki ülkeninde basketbol ekolü olması ve Arjantin forması altında oynayan çoğu oyuncunun bir dönem yolunun İspanya'dan geçtiği de düşünüldüğünde kalite açısından birbirine çok benzeyen rakabetçi iki takım karşı karşıya geldi.

Maça İspanya çok tutuk başlarken Prigioni ve Delfino'nun dış şutları ile Arjantin yavaştan farkı açmaya başladı. Maç o an zevksizdi evet ama ikinci devre ile beraber bambaşka bir heyecan ve maç izledik. Arjantin bir ara farkı 25 sayıya kadar çıkarttı. Maç çoktan bitmiş gibiydi. İlk yarıda hiç oyunda olmayan San Emeterio ikinci yarıya öyle bir giriş yaptı ki hem İspanya umutlandı hemde Rudy'nin de bireysel performansıyla İspanya müthiş bir seri yakaladı ve farkı 4 sayıya kadar çekti. 25 sayıdan gelen İspanya'nın bunu yaparken en önemli özelliği doğru basketbolu oynamasıydı.

Son çeyrek baklavanın üzerindeki dondurma gibiydi. İki takım da düzenli ve doğru basketbol oynadı. Müthiş hücum ve savunma performanslarına şahit olduk. Maçta ivme sürekli değişti. Scola son çeyrekte dümeni eline aldı ve Arjantin'in geri düşmesini önledi. Bu arada unutmadan bahsedelim şu müthiş maçta İspanya bir kez olsun öne geçemedi. Son hücumlarda istediği şutları bulamayan İspanya maçı kaybeden taraf oldu ama basketbolları ayakta alkışlandı. Kendimizi de bu maçla finale hazırlamış olduk... Akşam da milli takımımız umarım bizleri böyle heyecanlandırır.

12 Eylül 2009 Cumartesi

Türkiye 63-60 İspanya

Hayat Kızgın Boğa, Ben Kırmızı Pelerin

Ne galibiyet oldu ama !!! Hidayet'in hiç etken olamadığı maçta İspanya gibi son yıllara damga vurmuş ve bu turnuvaya da kağıt üstünde favori olarak gelen bir takımı, 60 sayıda tutarak, takım performansı ile yenmeyi başardık. Galibiyetle beraber çeyrek final biletini de cebimize koyduk...

Aslında maça endişeli bir şekilde bakıyordum. Rakip her ne kadar ilk tur gruplarında istediğini elde edememiş olsa da neticesinde adı olan bir takım. İspanya... Tempolu basketbolu ile bizm savunmamızı zorlayacak hızlı pas trafiği ile dengemizi bozacak bir takımdı. Sonuçta ilk turun ardından daha dişli ve daha zorlu bir grubun içindeyiz. Bundan sonraki rakipler daha zorlu olacaktı ve ben neredeyse ilk mağlubiyete kendimi hazırlamıştım.

Maça da tutuk başladık alsında. İlk 5 dakikada potamızda 14 sayıyı bir arada görünce umutlar iyice tükenmeye başlıyordu benim cephemde. Zaten yağmurun verdiği bir yorgunluğun üstüne rakipte bizi hırpalamaya başlayınca gözler yavaştan kapanıyordu. Ancak Ömer Aşık'ın rakibin beynine beynine vurduğu smaçlarıyla bende kendime geldim. Özellikle Kerem Tunçeri'nin akılcı oyunu sayesinde her hücum rakibin pota altında sonlanmaya başladı. Ömer Aşık, Gasol'u da uykuda yakalayınca bu günü iyi değerlendirerek 6/11 saha içi isabeti ile oynadı. İspanyollar bizm sonuç getiren drive'larımızı önleme adına içeri gömüldü ama bu sefer de bol bol şut kaçıran Milliler farkı yakalama şansını kaçırdı.


İlk 5 dakikada yenilen 14 sayı.. Cidden maça kötü başladık tempo ve oyun kontrolü boğaların elindeydi. Hidayet'in bir türlü devreye giremediği maçta uzunlar üzerinden oynamaya devam ederek verimli sonuçlar elde ettik. Özellikle Polonya maçında kendini tekrar bulan Semih Erden bu maçta da pota altında oldukça faydalı işlere imza attı. Marc Gasol'e karşı beklenmedik derecede zorlanmamıza karşın asıl Gasol'un ruhani basketbolu sayesinde pota altında üstünlüğü maç boyunca nadiren bıraktık. Uzunlar bu derece formdayken kısalar da disiplinden kopmayarak savunma da gayet özverili bir mücadele örneği gösterdiler. Fernandez'e karşı olmasa da savunmaları fazlasıyla etkiliydi ki İspanya gibi bir devi 60 sayıda tutarak maçı kazanmakta büyük bir başarı.

Son dakikalar heyecan fırtınasıydı adeta. En son 2006'da bu kadar heyecanlanmıştık milli takımın yanında. Hani bırakın 2006'yı 2001'i bu ruh bambaşka bir ruh olmuş. Takım inanılmaz kenetli. Ne diyorduk: Son Dakikalar.. 12 saniye kala top İspanyollara geçtiğinde kalp durma noktasındaydı. Hele Ömer Aşık'ın enfes bloğu sonrasında bizm evden ve sokaktan gelen çığlıkları duymak bizimle beraber bir çok kişinin maçı takip ettiğini bilmek, basketbol izlediğini bilmek bile gurur vericiydi. Anlatılamaz bir sevinç sonrası Semih'in serbest atışlarını bekledik. Ve galibiyet bizimdi... İspanya'yı devirdik ve çeyrek finali garantiledik. Önümüzde Sırbistan ve Slovenya maçları var. Zorlu rakipler ama ben en azından kaybetme lüksümüzü ikinci turda kullanalım da sonra sakata gelmeyelim diyorum. Şu ruh birlik bozulmasın yeter ki. Önümüz açık çeyrek finaldeki rakip Yunanistan olmadıkça. Bugün bir çok oyundu da hedeflerinin madalya olduğunu bağıra bağıra belirtti. Haydi inşallah...

8 Eylül 2009 Salı

Türkiye 84-76 Litvanya

Artık klasikleşme yolunda ilerleyen Türkiye-Litvanya açılışlarına bir yenisi daha eklendi. Üç yıl önce Japonya'da Dünya Şampiyonası'nda ilk maçta Litvanya'yı yenerek turnuvaya başlamamız bizi dünya 6.lığına kadar götürmüştü. Ancak 2 yıl önceki Avrupa Şampiyonası'nda ise kötü bir Litvanya yenilgisiyle başladığımız turnuva hiçte istemediğimiz şekilde sonlanmıştı.

Bu yüzden açılış maçı önemliydi. Gerek moral açısından, gerek grubun kalan maçları açısından gerek se puanları üst gruba taşıma açısından kazanılması gereken bir maçtı. Rakibin eksikleri göz ardı edilemez, önemli sayılabilecek kısa rotasyonu yok elbette ki ancak bizim de uzun rotasyonunun zayıf olduğu, özellikle 4 numarada büyük sıkıntılar çektiğimiza şikar hele ki şu Kerem'in olayından sonra. Ee bir de buna maç saatinde öğrendiğim Ömer Onan eklenince durum cidden kötü olmaya başladı maç öncesi.

Türkiye gerek hazırlık maçlarında gerek se dünkü maçta gösterdi ki bir savunma takımı. Ömer'de bu takımın vazgeçilmezlerinden. Zaten hücumda şutör diye tabir edilebilen oyuncu neredeyse yokken Ömer'in eksikliğini fazlasıyla hissedecektik. Neyse ki fiziki dezavantajlarına rağmen Sinan ve Ender'in çabaları bizi galibiyete götüren ekstra faktörler oldu. Özellikle Ender'in lakabı 'Litvanya Katili' olur mu bu maçtan sonra bilemem... Şut konusunda da aslında ekstra bir gün geçirdik. Türkiye'nin serbest atış çizgisinde dengesiz olduğunu bir çok maç sonunda kaçan serbest atışları hatırlayıpta ah ettiğimiz zamanlar olmuştur. Dün 23/26 faul atarak gayet güzel bir yüzde yakaladılar. Bunn böyle de devam etmesi gerek. Bunun dışında dış şutlarda da rakibe fazlasıyla üstünlük sağladık. 7/13 üçlükte belki de turnuva boyunca bir daha kolay kolay yakalanamayacak bir yüzde.

Maça aslında kötü başladık. Hücum da üretken değildik ve sadece Ersan-Hedo üzerine yüklendik. İlk yarı atılan 39 sayının 24'ü bu skorbord'da Ersan ve Hedo'nun yanında yazan rakamların toplamıydı. Hücumda istediğimiz performansı ortaya koyamadık ve sadece iki oyuncu üzerinde ilk yarıyı kpattık ancak işin savunma kısmına bakacak olursak tam bir takım işi vardı. Litvanya'nın kısalarına yapılan baskılar, pota altında rakibe uygulanan savunma cidden örnek alınacak cinstendi. Burada Ömer'in eksikliğine daha da ah çektik. Zaman zaman eşleşme problemleri oldu beklenildiği gibi hatta Petravicius bunu ekmeğini de bol bol yedi.

Litvanya'da kısaların dengesizliğini kapatmak için oyunu uzunların üstüne yıktı. Kleiza ve Lavrinovic'lerin formsuz bir maç çıkartması da bizim işimize geldi. Uzunlar üstünden oyun oynayan takımlara karşı zorlanacağız bu gerçek. Ersan dışında 4 numara oynayacak bir isim yok. Semih Erden böyle saçmalamaya devam ederse ondan da gerekli verimli alamayacağız. Ömer Aşık'ta hala belli bir takım teccrübe eksiklikleri var. Şurada tek öne çıkan uzunumuz Oğuz oldu. Benchten gelerek özellikle işin hücum yönünde ekstra katkı veren Oğuz maçın görünmeyen kahramanıydı. Görünmeyen kahraman demişken üçüncü periyotta üst üste iki üçlük atarak maçın kırılma anını yaşatan Sinan Güler'e de değinmeden geçmeyelim. Fiziki üstünlüğü olarak rakiplerine zayıf kalsa da çabukluğu ve savunmadaki becerisiyle dün yine takımın iyilerindendi. Onun bu şekilde devam etmesi turnuva boyunca fazlasıyla yarar sağlayacak.

Şu maçtan sonra Bulgaristan'a kaybetmememiz gerekir. Kadronun beklentilerin de üstüne çıkabildiğini gördük. Hücum yönü olmasa da işi savunmada bitiren bir takım. Zaten savunma problemini çözünce hücum da bir şekilde geliyor zaten. Bu akşam Bulgaristan ile oynuyoruz. Bulgaristan'ın pota altı zayıf bu bizm için önemli bir artı. Dış oyunculara dünkü gibi bir baskı uygulayıp bu savunmamızı sürdürürsek bizi yenebileckelerine ihtimal vermiyorum. Bu gruptan 3te 3 yaparak çıkmak bir üst grup için de fazlasıyla önemli bir avantaj haline gelecek. Güzel başladık güzel devam edelim..

24 Ağustos 2008 Pazar

Usa vs Spain / Gold Medal Match


Pekin'de son güne geldik.Bireysel branşlar geride kalırken son güne erkekler bazında takım sporları kalmıştı. Günün benim ve birçok spor sever tarafından en çok merak edilen maçı şüphesiz Amerika-İspanya basketbol erkrkler finaliydi.
İspanya ve Amerika grup maçlarında da karşılaşmıştı. Amerika grup maçını 37 sayı farkla kazanmıştı. Zaten turnuvanın geneline bakıldığında Amerika en büyük favoriydi. İspanya'nın altın madalyayı alması büyük sürpriz olurdu ancak yine de final maçıydı ve bir önceki maç gibi olmayacağını öngörmek yanlış olmazdı.

Sabahın beşinde yatınca ilk yarıda uyuya kalabiliyorsunuz bazen. Eh bizde uykuya yenik düştük ama bereket 2. yarıyı kaçırmadım.. Şu ana kadar olimpiyatlarda izlediğim en adam gibi maçtı. Maç sonunda bitmesin diye dua eder duruma geldim o derece. Amerika maçlarından sıkılırdım özellikle sonlara doğru. Sonuç ortaya çıkardı çünkü ama bu maç öyle olmadı. Cidden turnuvanın en güzel maçıydı şüphesiz benim için. İspanya maçlarında da daha önce hiç bu kadar heyecanlanmamıştım. Sıkıcı oluyordu genelde bana göre ancak bu maç harikaydı cidden.Bu arada ilk yarıda tv karşısında uyuyunca Wade'in 21 sayılık performansını da es geçmiş olduk. Ne oynamış ama be. Devrede box score'a bakınca maç bitti falan mı dedim attığı sayıyı görünce. Neyse..

İkinci yarıda İspanya istekli oynadı. Alan savunması ile Amerika'Nın dengesini bozmaya çalıştı ancak bir türlü öne geçemedi. Farkı bir ara 2 sayıya kadar indirdiler ve tv karşısında beni mest ettiler ancak son darbeyi vuramadılar. Yada Amerika ipleri istediği zaman eline alıp maçı götürdü desek de yanılmayız.
Bu arada İspanya'dan bahsetmişken Calderon neden oynamadı bir fikrim yok ama keşke oynasaydı da onu da görebilseydik sahada..
Üçüncü çeyrek ile beraber Navarro'nun tek başına sürüklediği bir takım vardı sahada. Navarro önderliğinde hoş bir basketbol oynayan ve Amerika'yı korkutan İspanya daha sonraları devreye Fernandez'in de girmesiyle iyiden iyiye rüzgarı arkalarına almışlardı. Ancak o anda sahneye dün doğum günü pastasını kesen Kobe çıktı....
Kobe Bryant son 5 dakikada maçı alan isimdi Amerika adına. İspanya ciddi ciddi altın madalya için devreye girmişken Amerika'da sahneye çıkan isim Kobe Bryant oldu. Amerika hep ona baktı maç krize girince ve Kobe'de gerekeni yaptı. Son dakikalarda seyrine doyum olmadı onunda. Maçı adeta bitiren üçlüğünden sonra İspanya'ya ve belkide 8 yıllık kaderlerine bir Sus işareti yaptı Kobe. Sadece hücumda da değil, savunmada da aynı aktifliği gösterdi Kobe ve İspanya'nın başına dert oldu son anlarda. Maçı son dakikalardaki performansı ile aldı ve altın madlayayı hem kendisine hemde takıma hediye etti.
Bu dakikalarda sadece Kobe değil altını arzulayan Wade-Melo-Paul'da oldukça agresif bir görüntü çizdi ve maçın kazanılmasında etkili oldular.

İspanya'nın son 1 dakikada Navarro'nun kaçırdığı turnikenin ardından beyaz bayrağı çekmesiyle Amerika ekibi kutlamalara başladı. Eh 8 yıldır özledikleri bir duyguydu şampiyon olmak. Hemde olimpiyatlarda..

Turnuvanın bronz madalya maçında da daha önce yine gruplarda karşılaşmış olan Arjantin ve Litvanya vardı. Son olimpiyat şampiyonu Arjantin grup maçında yenildiği Litvanya'yı bu kez mağlup etti ve 87-75'lik skor ile bronz madalyanın sahibi oldu.

14 Ağustos 2008 Perşembe

Pekin 08 - Basketbol #2

Pekin-08'de erkrkler basketbol maçları bugün oynanıyor. Günün ilk maçında daha önce pekte iyi bahsetmediğim Almanya, İspanya'ya 59-72 yenildi. Tabi ben şu ana kadar oynanan hiç bir maçı izlemedim ancak Almanya'nın kötü bir turnuva geçirdiği açık. İki maçını izlemiştim Almanların hiç iyi görüntü vermemişlerdi. Nowitzki ve Kaman etkili olmaya çalışmış istatistiklere şöyle bir bakarsak ancak çokta yararlı oldukları söylenemez. İspanya dolu dizgin ilerliyor grupta yenilgi almadılar. Bakalım Amerika önünde ne yapacaklar ?

Bu grubun bir diğer maçında Çin Angola'yı rahat geçti ve ilk galibiyetini aldı. Dediğim gibi Çin çeyrek final istiyorsa kazanması gereken maç Almanya maçı ve benim gözümde favoriler. Almanya benim hiç beklediğim Almanya değil bu turnuvada.
Günün bir diğer önemli maçı Litvanya-Rusya arasındaydı. Yine buraya son Avrupa Şampiyonu olarak gelen Rusya beklenilenin çok altında kaldı. Litvanya 3. maçında 3. galibiyetini elde ederek çeyrek finali garantiledi. Rusya'nın önünde kritik maçlar olduğunu belirtmiştim artık kendi galibiyetleride yetmeyebilir. Arjantin-Hırvatistan maçı var 17.15'te. Çok yakından Rusya'yı ilgilendiren bir maç olacak. Hırvatistan çok formda bakalım neler izleyeceğiz bugün.

Yine bu grubun diğer maçında da Avustralya ilk galibiyetini aldı. Onlarda en azından çeyrek final görmekistiyorlar. Ancak rakipleri sert rakipler. Avustralya geri düştü mü herhangi bir maçta toparlaması oldukça zor oluyor..

Bugünün iki önemli maçı programın son iki ayağında. 15.00'da Amerika-Yunanistan maçı var. 2006'dan sonra bu iki takım ilk kez karşılaşacak ve savunma problemleri ile boğuşan Amerika bakalım ilk ciddi sınavında ne yapacak.
A Grubu'nun bir diğer önemli maçında Arjantin-Hırvatistan 17.15'te karşılaşıyor. Rusya ve Avustralya'yı oldukça yakından ilgilendiren bir maç olacak yine.
Bu maçlar hakkında yorum yapamayabilirim burada. Şimdiden kusura bakmayın..

13 Ağustos 2008 Çarşamba

Pekin 08 - Basketbol


Pekin - 08'deki basketbol maçlarını Eurosport ve Trt'nin yayınladığı kadar takip edebiliyoruz. Dünkü programın en ilgi çeken maçlarından biri benim için İspanya-Çin maçıydı. İspanya ilk maçını farklı kazandı ve avantajlı bir konumda çıktı maça ancak Çin ekibinin kazanması gereken bir maçtı ilk 4'e girebilmeleri için.

Trt'nin yayın programlarından şikayetçi bir çok spor-sever bulabiliriz. Akşam 19.00 itibari ile bant yayınlara geçiyolar ve programlarında açıkladıkları Çin-İspanya maç saati 03.00..
Maç 03.40 gibi başladı ve ilk devre tam ikinci devre özet şeklinde yayınlanarak 04.35 sularında canlı güreş müsabakalarına geçildi. Sen bant programını bile aksatabilmekteysen ve Türkiye'de eskrim spornu severler parmak sayısını geçmezken 2.5 saat eskrim yayınlıyorsan bunda bir iş vardır. Çin-İspanya maçını şurada basketbolu seven herkez izlemek ister. Gecenin bir vakti televizyon başına kurulan bir insan 45 dakika eskrim mi izleyecek yani. Yok artık..

Neyse maça dönelim.. Çin bu maçtada benim beklediğim gibi pek Yao üzerinden oynamadı. Yao'da aslında iyi bir maç çıkartamadı. Pota altında etkindi ancak yüzde bakımından kötü bir gece geçirdi. Yine Amerika maçının iyilerinden Sun Yue'de kötü bir maç çıkarttı. Yine de dış şutları yine gerektiği kadar soktular, oyunlarını sahaya yansıttılar ve son dünya şampiyonu İspanya önünde gayet başarılı bir performans sergilediler. Maçın çoğunda da öndeydiler. Ancak tecrübesizlik maçı kazanmalarına engel oldu. Bugüne kadar hep yumuşak oyunu karşısında eleştirdiğim Gasol'ü ilk defa oldukça etkili gördüm. Yao Ming karşısında harika bir performans sergiledi ve takımının en iyisi oldu. Yine Fernandez'de ibrenin İspanya tarafına dönmesini sağlayan oyunculardandı. İspanya önce uzatmaya taşıdı maçı sonrada tecrübesiyle kazandı.

Çin için bundan sonra çeyrek final yolu Almanya maçından geçiyor. Yunanistan maçı da var önlerinde ancak asıl kazanılması gereken maç Almanya onlar için.


Almanya-Yunanistan maçı ise ne Trt'nin ne de Eurosport'un programında yer almıyordu ancak Trt sürpriz yapıp maçı yayınladı. Eh bizde kaçırmadık haliyle.. Almanya bu turnuvada beklenileni veremiyor açıkçası. Zaten o eski turnuvalardaki performanslarını yakalamalarını da beklemiyordum.

Almanya maç boyunca basit hatalar top kayıpları ile boğuştu. Hücumda istenilen verim yoktu. Savunmada bir ara alan savunmasıyla dikiş tutturmaya çalıştılar ancak başarı da gelmedi orada. Nitekim maçı da 87-64 gibi farklı bir skorla kaybettiler.

Almanya'nın maçta var olduğu anlarda da öyle aman aman bir basketbol oynadığı yok. Dış şut bakımından verimliydiler belli bir dönem ancak şutlar kaçmaya başlayınca farkta gitgide arttı.
İkinci çeyreğin başında yakalanan 14-1'Lik Yunanistan serisi maçı neredeyse kopartmıştı zaten.
Almanya geri dönmek adına hamle dahi yapamadı. Yunanistan ilk maçtaki farklı yenilginin ardından bu maça öyle bir konsantre olmuş ki fark 20'li sayılarda olduğu halde ön alanda baskılarını savunma gayretlerini sürdürdüler.

Yunanistan'da Diamantidis hücumda fazla rol almadı. Halbuki oyunda olduğu her anda Alman guardları Roller ve Hamann'a karşı müthiş bir fizik üstünlüğü vardı. Savunmada Almanlar zaman zaman Dirk ve Kaman ile de tutmaya çalıştılar Diamantidis'i.

Almanya'da Dirk iyi bir görüntü sergilemedi. Boyalı alana ilk yüklenmesini üçüncü çeyreğin sonuda gerçekleştirdi o derece kötüydü. Bir diğer Nba patentli yıldızları Kaman'ın da iyi bir maç çıkarttığını söylemek zor. Özellikle maçın kırılma anlarında tek başına bir şeyler yapma arzusu ile önünde iki-üç Yunanı varken gereksiz yere drive'lar yüklenmeler gerçekleştirdi. Yunanistan'da yakaladığı öldürücü serileri bu tip tıo kayılarından hızlı hücumlarla buldu.



Arjantin ilk maçta Litvanya önünde iyi bir görüntü vermemişti. Karşısında dün Avustralya vardı ancak rakipleri de onların düzeyini görebilmemiz için yeterli olmadı bence.

Arjantini pek iyi görmüyorum ben bu tunuvada. Ama yine de son şampiyon tehlikeli olabilirler. Arjantin maça iyi bir başlangıç yaptı farkı hemen çift haneli rakamlara çıkarttı. Ginobili takımın diğer isimlerine nazaran dün iyiydi. Takımı oynattı gerektiğinde sahne aldı vs.. Özellikle içeri penetreleri ile dış bölgede bekleyen boş oyuncuları iyi buldular. Hem Manu hem Scola bu işi iyi yaptı ve kilidi açan isimler oldular.

Avustralya farkı eritmek için zaman zaman ipleri eline aldı ve Arjantin'i baya baya zorladı ancak basit top kayıpları onlarında başına dert oldu Almanya gibi. Pota altında ritimde buldular ara ara ancak olmadı yakalayamadılar skorda Arjantin'i.

Avustralya dış şutlar bazında maçın başında oldukça kötü başlayınca nerdeyse her hücumda topu uzunlara indirdiler. Üçlük atma fobisi gibi birşey oluştu sanki takımda o anda. Gereksiz yere uzunların drive'ları pota altını zorlamaları, takımın dengesini bozan oyunlar ile Avustralya bu bakımdan da Arjantin'in ekmeğine yağ sürdü adeta.

Şu maçı izledikten sonra Mills'ten bahsetmemek olmaz. Avustralya'da en çok göze çarpan isimdi. Gerek savunma da gerek hücumda en üst düzeyde performansını sergiledi. Arjantin'i en çok zorlayan oyuncuydu Mills. Takımının da en skoreri oldu. Hazırlık maçında Amerika'ya karşıda oldukça iyi ibr maç çıkartmıştı Mills.

Arjantin maç kazandı ancak Hırvatistan gruplarında dolu dizgin. Bakalım orda da sürpriz bir yenilgi alırlarsa işi zora sokabilirler.


Amerika-Angola maçını tv göstermedi. Eh Amerika maçlarını yayınlamak için İspanya-Yunanistan gibi maçları bekliyorlardır büyük ihtimalle. Amerika iyi-hoş gidiyor 2'de 2 yaptılar ancak büyük bir sorun var başlarında. Savunma. Angola'dan bile potalarında 76 sayı gördüler. Çin maçında da savunma anlamında pek iyi bir görüntü vermemişlerdi. Bakalım yarın Yunanistan önünde ne yapacaklar ?

Rusya'da kendini tehlikeye attı gibi görünüyor son Hırvatistan yenilgisi ile. Hırvatlar hem Avustralya'yı hemde Rusya'yı yenerek çeyrek finale kapağı attılar gibi. Rusya'nın önünde ise kritik Litvanya-Avustralya ve Arjantin maçları var.

10 Ağustos 2008 Pazar

Usa 101-70 China


Amerika olimpiyatlardaki ilk maçını fazla zorlanmadan kazandı. Ancak yine de eksikler göze çarptı takımda. Yine de 31 sayılık bir galibiyetle nispeten iyi başladılar olimpiyat mücadelesine.

Amerika klasik bir maçını daha geride bıraktı. Oldukça hevesliydiler maç başından daha. Dış şut konusunda rakibe çok açık verdiler daha önceki maçlarda da gözlediğimiz gibi. Çin'de ilk yarı boyunca oldukça yüzdeli dış şut atarak skorda fazla geriye düşmedi. Ancak devrenin sonlarına doğru takımda bir panik havası başladı. O ana kadar giren şutlar çemberden sekmeye ve Usa hızlı hücumlarına dönüşmeye başladı. Kobe-Kidd ve James üçlüsünün rakibi top kayıplarına zorlaması ve kolay sayılar bulmaları Amerika'nın 12 sayılık avantajla devreye girmesini sağladı.

İkinci yarı Amerika daha rahattı ve fazla süre geçmeden maçı koparttılar. Wade takımda oldukça iyi gözüktü. Takımın tutuk başladığı ilk çeyrekte sonradan oyuna girerek takıma enerji kattı. James ile ikili oyunları gayet iyiydi maçta ve maçın en skorer ismi oldu. Melo bazı gereksiz şut tercihleri yaptı ki fazla sürede almadı bu maçta.Deron Williams ve Paul'un beraber oynadığı dakikalarda da Amerika kontrolü hep elinde tuttu. Bunun dışında Howard'ın da etkinliği göze çarptı maçta.

Çin adına söylenebilecek tek önemli nokta Sun Yue. Lakers'ın draft ettiği ve kontrat imzaladığı oyuncu takımda oldukça verimli gözüktü. Ayrıca Howard'a yaptığı blok hala gözümün önünde. Yi çok tutuktu pek bir etkkisi olmadı maça. Yao bu takımın en önemli gücü ancak hücumlarda bazen eline top bile gelmiyor. Az top kullandı bana göre bugünkü maçta. Yine de ilk yarı oldukça iyiydi ikinci yarı zaten ortada Çin takımı kalmadı.

Bu arada Arjantin - Litvanya maçı incelemesi için;
Litvanya vs Arjantin

Litvanya 79-75 Arjantin


Trt 3'ün ilk yayınıydı Litvanya-Arjantin maçı basketbolda.Bizde tabii izlemek için yerimizi aldık salonda ama sesleri duyunca şaşırmadım da değil hani,Ömer Üründül'ün futboldan sonra basketbol yorumculuğu da yapması şaşkınlıkla ilk dakikaları izlememe yol açıp Kaan Kural-Murat Kosova-Murat Murathanoğlu gibi isimleri düşünmeme yol açsada basketbol bunun önüne geçip maçı pür dikkat izledim.

İki takımda oyunun belli bölümlerinde savunmada üstünlükler kurdu,özellikle savunma basketbolunu seven bende bu oyun karşısında hoşnut oldum diyebilirim rahatlıkla.Tabii bu iki takımın oynadığı oyunda bir başka konuda,altın madalya için iki takımında yetersiz olduğuydu.Altın madalya için bu oyunun üstüne koymaları gereken çok şey var,mesela Litvanya oyunun belli bölümlerinde oyundan kopmalarını en aza indirgemeli,pota altında gösterdiği bu direnci oyunun tümüne yaymalı.Yapılan savunmayla zaten dış atışlarda aradıklarını bulacaklardır rahatlıkla,boş atış uzmanı elemanlarıyla da bunları değerlendirecektir. Arjantin ise biraz daha farklı,daha çok eksiği var gibi gözüktü.Emanuel Ginobili'ye çok bağımlılar.Bunun eksikliğide;Manu'yu kitledin mi işinin kolaylaşacağını göstermesi.Bir de Manu'nun sezonun son dönemlerinde ki sakatlığını düşünürsek,bir tereddüt var gibi bu konuda.Manu'ya bağımlılığının yanında,point-guard,pivot bölgeside yetersiz.Nocioni'nin istikrarsız oyununu düşünürsek small-forvet'i de eksikler arasına yazabiliriz.Bunları aşmak içinde bir takım gibi oynamak zorundalar eskiden gelen özellikleri gibi.Ama bunu ne kadar başaracaklar bunu tahmin etmek zor bu turnuva öncesi.Tabii faul problemine girmeleri halinde yaşayacakları sorunları da eklemek lazım.Açıkcası bir Arjantinsever olarak Altın'a çok uzak görüyorum mav-beyazları.
Maça dönecek olursak ise;

-Litvanya'nın yaptığı pota altı savunması çok iyiydi.Maçı kazanmalarında başlıca etkenlerden biri olarak gösterebiliriz.

-İlk yarı üçlük yüzdesinin alçak kalmasına rağmen,ikinci yarı bunu bir şekilde artırmaları. Sonuçta Litvanya gibi takımlar,iki periyot kötü atar bir periyot çıkar farkı açarlar.O üçlüklerin girmesi farkın açılmasında önemli bir etkendi.

-Kleiza'dan da bahsetmek gerekir,takımı müthiş rahatlattı sorumluluk gereken dakikalarda. Kleiza'dan bahsetmişken,oraya Javtokas'ı da eklemek lazım.Çok beğendim bu maç özellikle savunmada.

-Litvanya açısından son olarak,maçın erken bittiğini zannetmeleri çok büyük bir hataydı. Basketbol'da 4.30 dakika çok uzun bir dakikadır,gördükte zaten.

-Arjantin'de ise,Manu bildiğimiz Manu değildi.Hal böyle olunca Manu'ya bağımlı olan Arjantin'i sıkıntıya soktu oyunda.

-Litvanya'nın savunmasını bir türlü açamadılar,son anlarda kapadılar farkı ama bitirici darbeyi vuramadılar bu seferde.

-Nocioni çok zorlama yaptı,beğenmedim bu maçta onu.
-Pota altında yetersiz Arjantin.Özellikle Scola faul problemine girince çok daha net bir şekilde gözüktü bu.

Sonuç olarak;iki takımda bu oyunla bence altına uzaklar ama oyun içinde yaşadıkları kopuklukları aşarlarsa yukarıyı zorlarlar.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...