25 Nisan 2009 Cumartesi

Nuggets vs Hornets: Game 3

Denver'ın Billups önderliğinde ilk iki maçı kazanması Paul ve arkadaşları için üçüncü maçı farklı bir konuma getirmişti. Hornets'in kazanmaktan başka çaresi yoktu evinde..

Ancak maç öyle bir başladı ki aman aman. Maçı izlemesem ve bana 18-6 olarak skor söylense Hornets öndedir derim takımların durumuna göre. Ancak maça ve seriye asılmasını beklediğim takım olan Hornets mücadeleye öyle bir başladı ki yataktan zorla kaldırılmış ve sahaya zorla çıkartılmış bir takım olarak izledik Hornets'i. Denver ise ne yaptığını bilen bir takım olarak sahaya çıktı ve rakibi zayıf noktalarından bir bir vurmaya başladı.

Hornets o kadar dağınık ve dengesizdi ki Paul'un çabaları birşeyleri değiştirecek gibi de değildi. West'in maça kötü bir giriş yapması, Peja'nın da iyi bir giriş yapamaması üstüne Chandler'ın aldığı 2 faul ile kenara gelmesi Hornets'in işini bir hayli zorlaştırmıştı maçın başında. Benchten gelen Marks ve Posey, Paul'un da yardımı ile takımı dipten çıkartan isim oldular. Uyuyan seyircilere ve takımın yüzüne su çarpan ve ayılmalarını sağlayan bu üç isim ard arda hücumlarda ürettikleri basketler ile ibreyi Hornets yönüne çevirdi.

Maçın başındaki o müthiş Denver serisinden sonra ilk yarının Hornets lehine 3 farkla kapanması Denver adına tehlike demekti. Maça o kadar iyi bir girişten sonra böylesine bir duraklama evresi iyiye işaret değildi onlar adına.

Üçüncü çeyrek tam anlamıyla play-off sertliklerinin yaşandığı, kemik seslerinin çıktığı bir çeyrek oldu. Maçın maç gibi olduğu anlardı. Hornets çeyreğe müthiş bir giriş yaptı. İlk devre ortalıkta gözükmeyen West ve Butler Paul'a en büyük yardımcıydı. Denver adına Melo ilk devredeki etken performansını sergileyemedi üçüncü çeyrek ancak yine başa baş bir şekilde kapandı.

Son çeyrek başka bir boyuttu artık. Paul'un hızlı drive'ları ile yarattığı pozisyonlar, Billups'un sabırla arkadaşlarını bekleyip oynadığı müthiş oyunlar derken çok iyi bir maç izliyorduk. Hornets çeyrek boyu 8-10 farkla önde ola ntaraftı ancak son 3 dakika içinde Denver ufak çaplı bir seri ile rakibini yakaladı ve maç ortaya geldi. Ancak oyunu kazanan taraf Hornets oldu.


Paul'un bu maçtaki oyununu kelimelere sığdırabilir miyim bilmiyorum. Hornets'in o rezil startında çabalayan tek isimdi. Hızı sayesinde transition hücumlarda Denver'ın canını fazlasıyla yaktı. Bir kaç dış şut dışında gereksiz şut denemelerine de girmedi ve isabet oranı da gayet iyi düzeydeydi. Hornets'in her zamanki gibi saha içi lideri oldu ve maçın kazanılmasındaki en büyük etkendi.

Hornets'de maçın kazanılmasındaki yan etmenlerde öncelikle benchten gelen iki isim olan Posey ve Marks. Takımı ilk çeyrek o kötü durumdan kurtaran isimlerden olan bu ikili benchten getirdikleri ile oyuna farklı bir anlam kattılar. Hornets'in düşen pota altını ayağa kaldıran isim olan Marks son Denvert hücumunda da Melo'nun topunu bozan isimdi. Posey'de maç boyu kritik anlarda sahne alarak Hornets'i ayakta tuttu. Bunun dışında maça kötü başlamasına karşın yine başvurulduğunda önemli katkılar veren West ve Butler ikilisi fena maç çıkartmadı.

Hornets'in bu maç için kötüleri Chandler ve Peja oldu. Chandler aslında bu seriye bir türlü giremedi tam anlamıyla. İlk iki maçtada sönük performansları vardı bu maç performansını dahi göremedik. Faul probleminden oynayamadı bile. Peja'yı devreye sokmak için Paul ona bir çok pozisyon hazırladı ancak Peja'nın oyunu kafasında silmiş bir kere. Savunmada Melo karşısında duramadı ve Denver adına kilit eşleşme yarattı. Her seferinde Melo'yu pota altına buyur etti. Hücumda da beklenilen performansının çok dışındaydı.

Denver'da benchten gelen Kleiza üçüncü çeyrek sertleşen oyunda iyi katkılar verdi. Jr Smith önemli bir ksor katkısı sağladı ancak benchin bir diğer önemli ismi kuş adam Andersen'i bu akşam sahada göremedik. Hele ki bu maç hiçte sağlam olmayan Hornets pota altı karşısında. Aslında o etkisizliği Nene ve Martin'de de görmedik değil.

Hornets adına önemli bir galibiyetti seriye tutunma açısından. Şimdi önlerinde bir maç daha var evlerinde oynayacakları ve bunu da alıp serinin tekrar New Orleans'a dönmesini isteyeceklerdir. Denver'ın evinde maç vereceğini sanmıyorum bu maçta gösterdi ki dışarda da kazanabilecek kapasiteleri var. Hornets Paul sayesinde seride ayakta kalsa da sonunda yıkılan taraf olmaktan kurtulamayacak.

Yılın 6. Adamı : Jason Terry


Sezonun en iyi 6. adam ödülü bu yıl Dallas'tan Jason Terry'ye gitti. Terry sezon boyunca gösterdiği performansla maça nasıl başladığı değil nasıl bitirmesi gerektiğini de bizlere göstermiş oldu. Dallas'ın sezon boyu en etkili silahlarından biri olan Terry son saniyelerde de rakiplerinin canını yakmayı başardı.

Terry'nin ödülü amlası sürpriz olmadı. Yanında ciddi ciddi aday olan iki isim vardı. Biri Nate bir diğeri de Jr Smith. Jr Smith patlayıcı bir isim ama bazen rakibe patlarken bazende elde patlayabiliyor. Bu da kredisini düşüren etmen. Nate Robinson ise belkide takım başarısı göz önüne alınarak geri planda kaldı. Terry haketmedi diyemeyiz sonuna kadar haketti ve bu sezonun en iyi 6. adamı ödülünü almayı başardı.

24 Nisan 2009 Cuma

Maverics-Spurs Game 3


Gece sırf bu maç için kalkan insanlar epey pişman oldular. 88-67'lik skor (ikinci maçtan sonra) normal olarak algılanabilir ancak normallikle alakası yok. Farkın sürekli olarak 30 sayılarda gezdiği bir maçtı. Ben son çeyrek kapadım televizyonu yedek kadrolarla fark 21'e kadar inmiş.

Bu maçla ilgili üç istatistik versem Spurs'ün bu farkı yemesinin sebebi anlaşılabilir:
Parker+Duncan =16 sayı 6 ribaunt 4 asist
Spurs'ün üç sayı isabet oranı 2/17

Mavericks'in kapanan savunması karşısında dış şutları sokamayan bir Spurs vardı. Parker dışında kimseye yakın savunma yapılmadı. Spurs'ün kullandığı üç sayılık atışların çoğu rahat atışlardı. Ya da sezon içinde rahatça soktukları atışlar diyelim. Ama bunları sokamayınca Mavericks içeride daha sağlam durmaya başladı. Duncan sorumluluk almaya çalışmazken içeri hangi kısa girse Dampier'ı gövedesiyle ya da blokla karşılaştı. Burada bütün sorumluluğu Duncan'a yüklemeyelim. Gooden'ın 2/12'lik enfes şut yüzdesi de epey etkili oldu.
Mavericks, Spurs'un üçlük yüzdesinin etinden sütüden faydalandı savunmada. Savunma kısmını yukarıda anlattım zaten. Mavericks son çeyrek hariç gayet güzel götürdüğü hücumuyla maçı kazandı. Panzer Dirk oynadığı süre boyunca hiç durmadı. Eline ne geldiyse soktu. Maç daha başa baş geçse ve 35-40 dakika falan bir süre alsaydı yine de durmazdı. O kadar sıcaktı.

İlk 5 başlayan Kidd-Barea ikilisi maçın kazanılmasında çok önemli birer faktör oldular. Parker'ı hangisi savunsa hiç bırakmadı. Zoraki atışlara zorladılar. Bir şekilde geçişine izin verseler de Dampier durdurdu zaten.

Bitirişi de bu günkü galibiyette oyuncular kadar payı olan Mavericks seyircisile yapalım.

23 Nisan 2009 Perşembe

Hawks vs Heat: Game 2

Hawks 93-108 Heat

Benim için belkide organizasyonu takip eden birçok kişi için sürpriz bir galibiyet oldu. Florida'ya 2-0 diye döneriz, Philips Arena'da maç kazanmak zor, bir ihtimal 5. maçı çalarsak belki seri için umutlanırız diye düşünürken umutları yeşerten çok önemli bir galibiyet oldu. O meşhur çılgın Hawks seyircisini maçta göremedik bile..

Kontrollü başladı iki takımda maça. Heat adına kilidi açan isim O'Neal oldu. O'Neal'ın bu takımda olması büyük şans. Her maç hücumda bu kadar aktif olacak değil elbet ancak sahada var olması bile birçok şeyi kolaylaştırıyor. Tecrübesi ile buraları oynamayı bilen bir isim. Chalmers-Beasley-Cook gibi isimlerin aceleci ve gereksiz oyunlarına karşın O'neal topu eline aldığında oyunun sete yerleşmesini bekliyor. Takım arkadaşlarının görev dağılımını iyi süzüyor ve gereğine göre oyunu okuyup pas veriyor yada Horford'a yükleniyor. O'Neal'ın tecrübesi ile takıma kattığı güven önemli. Zaten maç başında Wade'de ısrarla O'Neal üzerinden oyun kurdu.

İlk çeyrek başa baş geçildikten sonra ikinci çeyrek sahada Wade show vardı. Farkı Cook'un üçlükleriyle açan Miami'de devrenin bitimine 5 dakika kala bir panik havası başladı. Gereksiz top kayıpları, aceleci hücumlar derken basit bir takım hüviyetine geçtik. O anda tökezleyen takımın belini doğrultan Wade oldu. Bire bir kaldığında şutuna yönelen ve Hawks'a zor anlar yaşatan Wade üst üste 13 sayı üreterek devrenin beklenilenden de fazla farkla kapanmasını sağladı.

Hawks'ın saldırmasını bekliyorduk zira Josh Smith önderliğinde sıkı bir Atlanta vardı ikinci yarı. Ancaj Joe Johnson'un 4'lemesi ve gereğinden fazla kenarda oturması Heat'in işine geldi. Bu noktalardan kayıpsız çıkmamızı sağlayan ise Cook ve üçlükleri oldu. Ancak üçüncü çeyrek sonunu da kötü oynadık ve 18'e kadar çıkarttığımız fark 7-0'lık bir Hawks serisi ile durumu tersine çevirdi.

Son çeyrek sıkıntılı geçecekti bu belliydi. Wade kenarda başladı çeyreğe, gözler Beasley'in üzerindeydi. Maç boyu ivme yakalanacak anlarda yanlış şut tercihleri ile kendisine sövüp saydığım Beasley son çeyrek üst üste hücumlardan basketle döndü ve farkın Wade yokkken kapanmaması için önemli çaba sarfetti. Bu basketlerini de bu tip şutlar ile yapmadı Beasley, potaya yüklendi ve karşısında Josh Smith varken bu basketleri buldu.

Hawks maç boyu Bibby'nin kritik basketleri ile ayakta kaldı. Onun üçlükleri fazlasıyla Heat'in canını yaktı. Yine bu tip ivme kırıcı bir basketle ibrenin Hawks'a dönmesi Heat'i panikletti. Buna birde Wade'in 5'lemesi farkın 5'e kadar düşmesi eklenince kaybetme korkusu sardı takımı. Wade bir kez daha kenara geldi ancak o anda sahne alan Haslem üst üste iki hücumda yumuşak bilekleriyle 2 basket bulup farkı açan isim oldu. Bir sonraki hücumda oyuna dahil olan Wade bitime bir dakika kala çok gerilerden savurduğu üçlük isabetli olunca maçın galibide ortaya çıkıyordu.

Heat ilk maça oranla daha savaşçı bir görüntüdeydi. Boyalı alan sayılarında Hawks'ın üstünlüğü göze çarpmakta ama bu konuda oldukça mücadeleciydi Heat. Boyalı alanda kolay basket imkanı tanımamak adına elinden geleni yapan oyuncular ribaunt konusunda da ilk maçtaki kötü görüntüden uzaktı ve kritik ribauntlara imza attı. Benchten gelen Moon ve Haslem'in son çeyrek rakibe kaptırmadığı ribauntlar oldukça önemliydi.
Birde buna ek olarak bench katkısı üst düzeydeydi Heat cephesinde. 37 sayı üreten Heat benchinne karşı Hawks benchi yalnızca 20 sayıyla yanıt verebildi. Hawks'ın direnişinde en etkili isimlerden biri olan Murray'ın dışında benchten beklenilen katkı gelmedi. Evans maçın başında Wade'e üst üste faul yapınca problem yaşadı ve kafaca maçtan uzaklaştı. Bunun dışında özellikle ribauntlar konusunda çekindiğim Zaza beklenilen etkiyi gösteremedi ve zayıf kaldı.

Kazanmayı beklemiyordum sürpriz bir galibiyet aldık ve bunun avantajını önümüzdeki 2 maçta en iyi şekilde değerlendirmeliyiz. Belki biz de Florida'da rakibe maç veririz ancak bu 2 maç olmamalı. En kötü ihtimal 5. maça eşitlikle dönmeliyiz. Son olarak gösterdikleri mücadele azim için helal olsun takıma..

22 Nisan 2009 Çarşamba

Yılın Çaylağı; Rose

Nba'de normal sezonun sona ermesiyle beraber ödüllerde birer birer sahibini buluyor. Yılın savunmacısı ve koçundan sonra çaylağı da belirlendi. Zaten yılın çaylağı konusunda sivrilen en fazla iki isimo luyor sezon sonunda. Bu sene de ödülü bariz bir şekilde hak eden Derrick Rose oldu.

Öncelikli avantajı ona süre veren bir kulüpte kariyerine başlaması oldu. Bulls ona güvendiğini göstererek ilk beşinin dğeişmezi yaptı ve Rose oyununu oynayarak ödüle rahatça uzandı. Kariyerinin ilk Play-Off mücadelesinde de Rose izleyenleri kendine hayran bıraktı. Daha da başarılı olacaktır böyle giderse..

Ve, Powe da Gider


Bulls serisinin ikinci maçında sakatlanan Leon Powe'un diz bağlarındaki yırtık nedenyle en azından 9 ay basketbol oynayamayacağı söyleniyor. Celtics için berbat bir gelişme. Üstteki ikili yok Perkins ve Glen Davis idare etmeye çalışacak pota altını. Bulls'un da pota altının pek iyi olmamasını hesaba katarsak bu turda o kadar büyük bir sorun oluşturmayacaktır. Ama Orlando'ya karşı bu pota altıyla nasıl seri kazanabilir ki Celtics? Tamam ribauntlara destek için Rondo var. Ama nereye kadar?

21 Nisan 2009 Salı

Yılın Savunmacısı: Dwight Howard


Dwight Howard beklentileri boşa çıkartmadı ve yılın savunmacısı seçildi sonunda.Beklenen birşeydi zaten helal olsun sonuna kadarda haketti.Sezon içerisinde ribaunt ve blok kralıda oldu ve bunu yapan NBA'de 5. kişi oldu.Gerçekten Howard iyi bir savunmacı,bu ödülüde kariyerinde bu kadar erken alması onun ne kadar iyi bir oyuncu olduğunuda gösteriyor.

Ayrıca Howard yaptığı açıkladada ne kadar mütevazi ve komik bir kişiliğe sahip olduğunuda bize gösterdi;

Howard ''Bu ödülü kazanan en genç oyuncu olmak benim için büyük bir onur. Koç Stan Van Gundy'nin üzerimde emeği büyük. Ancak savunma bir takım işidir. Jameer Nelson, Hidayet Türkoğlu ve Rashard Lewis başta olmak üzere diğer tüm takım arkadaşlarıma rakiplerin onları geçmesine izin verip bana blok yapma şansı doğurdukları için teşekkür ediyorum.'' dedi.

20 Nisan 2009 Pazartesi

Coach Of The Year


Yılın koçu ödülü pekte itibarı olan bir ödül değil aslında. Jery Sloan'ın bu ödülü hiç alamamış olması belkide koçluk kariyerinin sonuna kadar 10 parmağına 10 yüzük takacak olan Phil Jackson'un yalnızca 1 - bir- defa bu ödülü almış olması ödüle gösterilen itibarı zedeliyor.

Buna ek olarak sadece bir önceki sezondan 20 galibiyet fazla aldı diye Sam Mitchell'a ödül verilmesi de benim gözümde düşürmüştü değerini. Bu sezon Cavs'ın başında Cavaliers tarihinin en yüksek galibiyet derecesini elde eden Mike Brown yılın koçu ödlünün sahibi oldu. Erik Spoelstra'nın Heat'i getirdiği nokta yüzünden ödülü almasını bekliyordum ki adaylar arasındaydı ancak Mike Brown'da sürpriz biri değil.

Lakers vs Jazz: Game 1


Gayet güzel heyecanlı bir maç oldu denilebilir.Zevkli bir maçtı.Maçta Lakers cephesinde herkes görevini iyi biliyordu ve doğru şekilde maçı şekillendirdiler.
Bana göre bu maçın iki tane yıldızı var,bunlar Ariza ve Gasol.Gerçekten ikiside mühtiş bir oyun çıkarttılar.Ek oyunculardan bu kadar iyi iş gelince Kobe'ye de fazla iş düşmedi maçta.Maçın ilk çeyreğinden sonuna kadar Lakers hakimiyeti sürdü,ilk çeyrekde bana göre Shannon Brown fırtınası da esti.Bulduğu 3 sayı isabetleri ve asistler ile takımını ateşledi.Phil babanın ona neden güvendiğide burdan belli oldu.Daha sonra ise Ariza Gasol iş birliği sahada hakimdi.Birisi atamasa bile diğerine attırmayı başarıyordu zaten.Ayrıca Lakers oyuncuları Faul probleminde olsalar bile o fauller dez avantaj haline gelmedi çünki Lakers rahat bir galibiyet aldı.



Utah cephesine gelirsek önce Deron'dan başlayayım.Deron Williams takımının en etkili ismi olabilir.17 asist yapmış olabilir ama yaptığı saçma şutlar ile takımını kendi baltaladı.Bana göre Deron'un sahayı iyi görme yani asist yeteneğinden hariç fazla birşeyi yok.Krilenko'ya gelirsek adamın kendine faydası yokki takıma faydası olsun.Krilenko maç boyunca hayalet gibiydi sahada hiç göremedik.Arada 1-2 tane şut soktu ama yinede oynamaya mecali yoktu.Mutsuz gibi bu takımda bakalım onun sonu ne olacak.Utah Deron ve Korver önderliğinde 3. çeyrekde farkı yavaş yavaş azaltmaya başladılar ama inadına Phil Jackson takımına güvendi ve mola almadı.20'lerden tek haneli rakamlara kadar geriledi fark.Ama buradada Kobe fırtınası hakimdi.Kobe tecrübesini konuşturdu ve neredeyse maçın son anlarında şut kaçırmadı.Utah'da ayrıca Mehmet'in eksikliğide göze çarpıyordu.İç ve dış şut isabetlerinde etkili değildi Utah.Mehmet gibi bir şutörü aradılar.

Son olarak şunu diyebilirim Lakers herhaliyle her bölümde tam anlamıyıyla oturmuş bir takım bir eksikleri yok.Utah ise çok dağınıktı bu maç topu eline atan saçma sapan hatalar yapıyordu.Her iki takımda da top kayıpları hakimdi ama yinede Lakers rahat bir galibiyet almasını bildi.

Garnett Ameliyat Olabilir

Boston Celtics'te yokluğu her anlamda aranan Kevin Garnett'in, sakatlığı nedeniyle ameliyat olabileceği açıklandı.

Bir kaynağın basına verdiği bilgilere göre ;

Garnett'in sakatlık yaşadığı dizinden ameliyat olabileceği ifade edildi. Kaynak, ''Şuan dizindeki durum kötüye gidiyor.'' dedi.

19 Nisan 2009 Pazar

Celtics vs Bulls: Game 1

Celtics 103-105 Bulls

Play-off'ları özlemişiz. Tam açılışa yaraşır bir maç oldu. Zevkli heyecan dolu bir mücadele, iki genç guardın düellosu.. Daha ne olsun. Rose cidden büyük oyuncuymuş ilk play-off maçında gösterdi ve Bulls sürpriz -aslında oyuna bakınca sürpriz değil kağıt üzerinde sürpriz- bir galibiyet alarak seride avantajı yakaladı.

* Bulls'un maça istekli başlaması en başta seri hakkında mesaj verir gibiydi zaten. Bulls direnecek, oynayan taraf olacak.. Kazandılar da sonnuda maçı. İkinci yarı kötü hücum ettiler ancak savunmalarıyla Celtics'in maçı almasına izin vermediler.
* Garnett'in eksikliği daha bir maçtan bu kadar mı belli olur. Noah ribaunt bırakmadı. Ortalığın a.. koydu resmen. Tyrus'a ne demeli, onunda Noah'dan aşağı kalır yanı yoktu. Özellikle Tyrus'un uzatma anlarındaki üst üste bulduğu basketler Bulls adına çok önemliydi. Celtics uzunları ilk maçtan sınıfta kaldı. Garnett'in olmadığı bir ortamda Powe'a süre veirlmemesinin mantığını da hala anlamış değilim. Burada Miller'dan hiç bahsetmiyorum bahsetmeye gerek bile duymuyorum.
* Gelelim uzunlardan kısalara. Maç boyu kısalar içinde büyük bir çekişme vardı. Rondo başladı öncelikle, ilk çeyrekte gösterdiği 12 sayılık performans ve karşısında Rose'un da boş durmaması maçın ve belkide serinin geri kalanı için bir düello sinyali veriyordu.


* İki oyuncu da takımları zor duruma düştüğünde elini taşın altına sokarak bu durumdan kurtulmada öncülük etti. Hadi Pierce ve Ray Allen kötü bir maç çıkartırken anlarım Rondo'nun bu tip bir işe kalkışmasını iyi de oynarken, tecrübesi de var. Ancak Rose'un takımı çukura düştüğünde elini uzatıp çıkartması gerçekten harikaydı. Çaylak olduğuna inanamadım izlerken adamı. İçeri drive'ları bu kadar etkili bir oyuncu daha var mı bilemiyorum. Hmm belki Wade Tongue Uzatma anlarında kritik dakikalarda 5 faulle olmasına karşın çekinmeden Pierce ile savunmada eşleşemsi de kolay bir iş dğeil gerçekten. Alkışlar Rose'a.. İlk play-off maçında muazzam bir performans sergiledi.
* Ben Gordon'da sessiz sedasız maçta 20 sayı yapıverdi. Performansının önemli bölümünü 4. çeyrek sergiledi Gordon. En çok sahne almayı sevdiği anlarda. Onun dışında maç boyu Ray Allen'a karşı rahat bir üstünlük sağladı bire birlerde.
* Boston'da ilk yarı kötü oyunu ile sırıtan Pierce ikinci yarı toparlansa da takımını galibiyete taşıyamadı. Salmons'un hücumda çok zayıf kaldığı -evet bir kaç hücumunu Pierce kesti- bir gecede dahi ön plana çıkamamış olması onun adına eksi. Ancak ne Pierce ne de Ray Allen her maç böyle oynayacak.
* Bulls'un bu perofrmansı gösterdi ki bu seri daha çok şeye gebe. Boston 2. maçı muhakkak alacaktır ki almalı da. United Center'da son dönemde büyük bir form yakalamış Bulls'a karşı oraya 0-2 gitmek istemez.

Atlanta Hawks - Miami Heat


Miami yeniden play-off'ta.. Son galibiyetini şampiyonluk maçında Mavs'a karşı almış olan Heat geçen senenin sürpriz play-off ekibi Hawks'a karşı. Hawks ise uzun bir sürenin ardından saha avantajını almış durumda. Doğu'da Cavs-Celtics-Magic gibi 3 büyüğün ardından en iyi 4. dereceyi elde ederek ne derece tehlikeli olduklarını gösterdiler.

Hawks'In kadrosu oturmuş bir kadro ve herkesin görevi belli. Bu takım gibi takıma karşı rakip olarak bir oyuncu mücadele edecek. Dwyane Wade... Wade'in inatçılığı, kazanma hırsı göz önüne gelince birde yanına bizim beyaz taraftarları ekliyorum ve evimizde maç vereceğimizi düşünmüyorum. Tabi kazanmak için Wade'in yanına Beasley, O'Neal, Chalmers gibi isimlerden katkı gelmesi şart.

Haslem'in eksikliğini hissedeceğiz hemde fazlasıyla. Durumu hakkında net bir bilgim yok ancak Beasley ilk beş çıkacak olursa Smith tam anlamıyla 'ham yapar' Beasley'i. Pota altında zaten Horford'a karşı bir üstünlük kurulacağını sanmıyorum O'Neal tarafından. Guard rotasyonunda ise savunması zayıf ancak kurt bir isim olan Bibby var. Karşısında da bizim çaylak Chalmers. Gerçi Wade ve Chalmers sezonun en iyi guard ikililerinden biri olduklarını gösterdiler nomal sezonda.

Her şey Wade'de bitiyor aslında. Bu sezon özellikle dış şutunda sergilediği gelişme gerçekten muazzam. Komple bir oyuncu haline geldi iyiden iyiye. İçeri de elini kolunu sallayarak giren bir isim Wade. Wade'in içeri drive'ları ile dışarıdan Cook-Chalmers ile rakibi yoklarız. Orta sahada Beasley-Moon-Cook ve Chalmers ile takım ayakta kalır ancak savunmanın göbeğinde sıkıntı var. Forvette ise Wade gol krallığına oynamakta..

Saha avantajının rakipte olması bir ibreyi Hawks lehine çeviriyor en başta. Bende seri için herkes evindeki maçı alır 7. maça uzar görüşündeyim. Deplasmandan bir maç çalabilirsek harika olur. Herşeyin ortada olduğu bir seri, iyi futbol oynayan 3 puanı cebe koyacak.

Tahmin: 4-3 Heat

Los Angeles Lakers - Utah Jazz


Formsuzluk, dış sahadaki felaket performans, en iyi alçak post silahının sakatlıktan yeni kurtulması ve kafasının basketbolda olduğundan şüphe duyulması, takımın point guard'ının skorer guard kimliğine bürünmesi, rakip skorer guardı savunmama durumu ve rakipte bu alanda ligin en iyisi olması, rakibe karşı avantaj teşkil edebilecek dış şutu olan uzun-forvetlerinin ilk iki maçı kaçıracak olması...

Utah adına sayılacak ne kaldı ki.. Buyrun cümbüşe. Sahada avantajlı oldukları nokta yok Lakers'a karşı. Tabi Deron'un Fisher ve Shannon karşısında gayet başarılı istatistikler üreteceği aşikar ancak Utah'ın 2009 play-off macerası ancak bunla sınırlı kalır. Birde Salt Lake performanslarının hatrına belki bir galibiyet.

Rakipte bir kere savunmayı asla beceremediğin 2 numaraların şahı var. Pota altı desek Memo'nun yokluğu büyük eksiklik, Boozer'ın ne yapacağı meçhul. Sakatlıktan yeni geldi ki sakat olmadığı zamanlarda Lakers'a karşı neler yaptığını biliyoruz geçen sene. Hadi tek avantaj olarak millsap'ı koysak Gasol-Bynum ve Odom karşısında ne yapacaklar ki pota altında. Bench katkısı desek o bile sıfır'a yakın olacak Korver'ın bir iki maç yakalayacağı şut ritmi olmayacak olursa.

Lakers kaybederse 3. maçı kaybeder en geç 5. maçta seriyi bitirir Houston-Portland eşleşmesinden rakibini bkelemeye başlar.

Tahmin: 4-1 Lakers

San Antonio Spurs - Dallas Mavericks

Finley yolladı 3'lükleri Spurs son gece bir anda kendini 3. sırada buluverdi. Peki ne oldu ? Karşısında belkide play-off'a en formda giren takım var. Dallas Mavericks. Kazanırken bunu hesaba katmış mıdır ki Spurs. İşleri şu an hiçte görüldüğü kadar kolay değil.

Dallas son Nisan ayında müthiş bir form grafiği yakaladı. Kolay maçıda yoktu adamların, verilmesi gereken mesajları da pas geçmeden verdiler. Çok tehlikeli bir şekilde play-off'a başlayacaklar ve ben yaklaşık 1.5 saat sonra başlayacak serinin ilk maçında galibiyet bekliyorum Spurs deplasmanında Dallas'tan.

Josh Howard sakatlıktan döndü ki bir hayli hırslı döndü. Seride faktör olacak oyuncu Howard, karşısında duracak bir Manu'nun da olmayışı sağlıklı olduğu takdirde Spurs'un başına büyük dert açacağının göstergesi. Zaten Spurs'un Dirk'e bir cevabı olacak mı o bile muamma. Tek avantajı var siyah beyazlı ekibin oda son dönemde bir iki vites arttıran Tony Parker. O da tek başıan ne yapacak kuşkuluyum. Kidd aman aman savunma yapamayacak belki ama arkasında yine istekli bir Barea olacak. Parker yine çıkıp 25 sayı ortalama tutturacak belki ancak sadece onunla bu işin gitmeyeceği açık.

Dallas'ın zayıf noktası pota altı ki o bölgede de Spurs'un Duncan gibi biri mevcut. Ancak onunda artık yaşlandığını sakatlıktan yeni çıktığını ve tam performansı ile oynayamayacağını düşünüyorum. Burada Spurs'un sezon ortasında takıma kattığı Gooden girebilir ve pis işlere ortaklık edebilir. Dallas adına Terry'nin de önemi büyük. Benchten gelerek yedeklerin oyunda olduğu dönem domine edecektir. Spurs'un de Mason gibi bir silahı var ancak buraları kaldırabilecek mi şüpheliyim.

Dallas'ın son dönemdeki formu ve Spurs'un artık yaşlanmış ve sakatlıklarla boğuşan kadrosunu göz önüne alınca uzun bir aradan sonra ilk turda elenmek Spurs cephesine daha yakın gibi, karşı tarafta da 2 yılın ardından ilk turu geçmek isteyen bir Dallas olacak.

Tahmin: 4-2 Mavericks
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...