23 Mayıs 2009 Cumartesi

Buzzer-Beater



Konferans Finalleri tam seyircinin istediği gibi gidiyor. Çekişme dolu giden 2 seri mevcut Doğu'da ve Batı'da. Serileri daha dikkatli izlememizi sağlayan bir isim daha var Hedo Turkoğlu. Cavs serisinde rakibin en önemli silahı James'in savunmasında oynamasına karşın ilk maçın son çeyreğinde sahneye çıkmış ve muazzam bir performans göstererek rakibi yıkmıştı. İlk maç asistleriyle sahne alan ve takım arkadaşlarını besleyen Hedo son topta da Lewis'a pası çıkartmış ve pozisyon basket ile sonuçlanmıştı.

İkinci maçı izlemedim dün gece ancak özetlere baktığımda ilk maçtan farksız olduğunu gördüm. Cavs maça fırtına gibi başlıyor. Seyirciler çılgına dönüyor, oyuncular garip mimikler ve sevinç gösterilerinde bulunuyor ardından Lewis ve Hedo denen iki vatandaş ard arda ikili oyunlarla bulduğu sayılarla maçı ortaya getiriyor. Lee'nin basketiyle 5 dakika kala ilk kez öne geçti maçta Magic. O dakikadan itibaren sahada müthiş bir mücadele vardı.

93-90 önde olan Cavs'a karşı Hedo öncelikle 1 dakika kala üçlüğü gönderdi ve skoru eşitledi. O sırada Nba.com'da özetleri anlatan vatandaş Hedo için Michael Jordan-Turkey kelimelerini bir arada kullanıyordu. Cavs bir sonraki hücumdan boş dönerken Hedo son 9 saniyede yine topu aldı. Karşısında Pavlovic'i görünce de yüklendi potaya ve orta mesafeli şutuyla 95-93 öne geçirdi takımını. Herkes serinin 2-0'a geldiğini Hedo'nun da ayrı bir kahramanlık destanı yazmıştı. Ancak daha hesapta 1 saniye vardı ve Cavs hücumdaydı. LeBron'da bir anda hareketlenip Hedo'nun savunmasından kurtuldu ve o büyülü anda daha az önceki basketin etkisi üstümüzden geçmemişken bir buzzer-beater daha gönderdi. Cavs seriyi 1-1'e getirdi ancak Magic'in hakkını da teslim etmek gerek. Bu seriye kadar play-off'lar da zorlanmayan Cavs'a karşı müthiş oynuyorlar ve evlerinde oynanacak olan 2 maç ile büyük bir asvantaja sahipler şu an için. Hadi Hedo finale taşı takımını.

20 Mayıs 2009 Çarşamba

2009 Draft Lottery


1. Los Angeles Clippers
2. Memphis Grizzlies
3. Oklahoma City Thunder
4. Sacramento Kings
5. Washington Wizards
6. Minnesota Timberwolves
7. Golden State Warriors
8. New York Knicks
9. Toronto Raptors
10. Milwaukee Bucks
11. New Jersey Nets
12. Charlotte Bobcats
13. Indiana Pacers
14. Phoenix Suns

Cleveland Cavaliers - Orlando Magic

Cavs'ın deli performanslarla play-off'a girmesi insanı korkutuyor. Konferans finaline ellerinden süpürgeyi eksik etmeden geldiler. Şu seride de süpürgeleri çıkartsalar kimse için sürpriz olmaz. Normal sezonda da ayrı bir boyuttaydı belki takım ama play-off'la beraber başka boyuta geçti. 3 gün maç yapıp 10 gün dinleniyor rakiplerine göre. Tam Cavs'ı unuttuk derken sıradaki turda yeniden karşımıza çıkıyorlar.

Orlando içinde söylenecek sözler var elbet. Onlar da buraya kolay gelmedi. Sixers serisinde çeşitli dengesizlikler yapsalar da Boston gibi tecrübeli bir ekip karşısında 3-2'den seri çeviremek hele ki son 2 sezonda 4.kez 7. maça çıkan Boston önünde deplasmanda o maçı almak takıma müthiş bir özgüven kazandırmıştır.

Cavs başka bir boyutta oynuyor dedik ya şu ana kadar tek haneli farkla biten bir play-off maçı olmadı. Rakiplerini yanın yaklaştırmadı ve içte dışta kontrolü eline alarak maçları bir bir geçtiler. Hani bir 'monster' terimi vardır ya Cavs'ın oyunu da tam anlamıyla 'monster game'.. Şimdi Detroit'de sonrasında gelen Atlanta'da Cavs'ı öyle aman aman zorlayacak takımlar değillerdi. Ama Orlando'da birşeyler var en azından Boston serisinin finişini geriden gelip gördükleri için öyle inanmak istiyorum.

Guardlardan başlayacak olursak Mo-Williams Cavs için büyük önem teşkil ediyor. LeBron'a skor katkısı yönünden en büyük yardımcı olan Mo'nun oyunu Cavs adına çok önemli. En azından şut sokabilmesi. Alston'a karşı işin savunma yönünde başarılı olacağını düşünüyorum. Yakın savunmasıyla rakibin şut açısını kapatan Mo'nun drive tehtidini pek takacağını sanmıyorum. Lee'nin bu seride daha çok süre almasını bekliyorum. En azından West'in savunmasına karşı bir penetresi olacaktır. Reddick ise sadece şuta dayalı olduğundan West savunmada onu yer bitirir. Son günlerde onunda ne kadar formda olduğunu biliyoruz.

Serinin en kritik eşleşmesi Hidayet ve James eşleşmesi şüphesiz. Orlando'nun bütün hücumlarının elinden döndüğü bir adam Hedo ancak James'i savunmada yavaşlatabilme derdine düşüp bir de James'in savunmasına maruz kalınca ne kadar etkili olabilecek bu konuda bilemiyorum. James'in play-off'ta sadece hücumu düşünmediğini de gördük. Bu konuda Hidayet'in çok zorlanabileceği bir seri olabilir. Eğer Orlando'nun Hedo kalkanı düşerse canı fazla yanacaktır bu seriden. Bu yüzden Hedo'nun sağlam durması ve moral bozmadan oyununu oynaması gerekiyor. Pietrus'un da James önünde şansının olacağını sanmıyorum.

Orlando'nun en önemli avantajı bana göre Lewis olacak. Savunma da Howard sayesinde hafif çekilebilir Varejao karşısında ancak hücumda topu aldığında hızlı oyunu sayesinde ekarte etmesini bilecektir. Dış şutu da olan bir isim ayrıca Lewis. Bu seride Magic adına kritik isim olacakmış gibi geliyor. Uzun rotasyonuna girmişken Howard'ın yapması gerekenler bu seride biraz daha artmış durumda. Ribaunt konusunda kesinlikle rakibe taviz vermemesi gerekiyor Howard'ın yoksa zor olan işleri mucizelere kalır. Cavs'ta Howard'ın arkasında durmak adına bir çok isim de mevcut. Z, Varejao, Joe, Big-ben gibi uzunlar Howard'ı yavaşlatabilecek kapasiteye sahip. Howard'ın topu eline aldığında artık saçma işler yapmayı bırakıp ya boş kısaları bulmalı ki boş şut imkanı olsun ya da bire bir de gerçekten iyi pozisyon aldığında bunu kullanmalı.

Cavs'ın şu play-off'taki formunu ve oynadığı oyunu gördükten sonra şu seride kafadan Nba Finaline yazıyorum onları. Artık Orlando ne kadar maç kazanırsa seri o kadar heyecan kazanacak. Gönlüm ise Hedo'dan yana Magic diyor. Bakalım zevkli bri seri olsun da..

4-2 Cavs

Los Angeles Lakers - Denver Nuggets

Play-Off eşleşmeleri belli olduğunda Lakers kafadan Batı Finali'ne yazılan takım olmuştu. Şu güne kadar oynadığı oyun ile de burayı en hak eden takım Denver. Zaten bu iki takım Batı'da da ilk iki sırada yer almıştı. Batı Konferansı Finali cidden iy ibir final olacak öncelikle bunu söyleyelim.

Denver şu haliyle Batı'da en formda takım ancak karşısındaki ekipte küçümsenecek bir takım değil. Lakers'ın belki play-off performansı Denver kadar iç açıcı olmasa da vidaları sıktığında, kendi oyununu hatırladığında can yakacak bir takım. Houston serisinde dış sahada belki istenilen performans sergilenemedi ancak aynı Houston'a karşı Staples'ta 20+'lık maçlar oynadı Lakers.

Lakers'ın play-off'lar boyunca en dengesiz adamı Fisher oldu. Bu konuda da Denver'ın büyük üstünlüğü var. Nitekim geçen seneden beri Denver'daki en büyük değişiklik zaten kendisi. Billups ile beraber daha bir takım havasına bürünen Denver geçen seneden Iverson ve Camby kayıplarına rağmen ilk turda 4-0 elendikleri Lakers karşısına bu kez Batı Finalinde çıkıyorlar. Konuyu dağıtmayalım da diyeceğim şu; Billups, Fisher'ı denize döker bu açık mühim olan yedek guardlarla onu durdurabilmek. Burada da Shanon Brown'a büyük iş düşüyor Billups'ı savunma açısından. Zaman zaman Kobe'nin bile alabileceğini düşünüyorum savunmada.

Pg bölgesinde Nuggets'ın nasıl bariz bir avantajı varsa Sg bölgesinde de Lakers cephesinde o avantaj. Dahntay Jones hücum yönü kısıtlı olan savunmasıyla ön planda olan bir isim. Ancak Battier ve Artest ikilisine karşı 27 sayı ortalaması ile oynayan Kobe'nin Jones'a karşı olan üstünlüğü yadsınmaz. Kobe'nin içeriyi daha çok zorlayacağını faul çizgisinde onu daha sık göreceğimizi düşünüyorum bu seride. Jones'un savunmada etkisiz kaldığı zaman süresi artacak isim bu pozisyonda Jr Smith olacak. Hani o da savunma da Kobe'yi tutacak düzeyde değil. Zira o yardım savunmasını seven Kobe'ye karşı hücumda ekmek yiyebilecek durumda olur. Kobe'yi savunma konusunda Karl'a tavsiyem Kenyon Martin'i kullanmasın geçen sezon neler olduğunu gördük ondan sonra.

Play-off'larda formunu arttıran bir isim Melo. Lakers'ın ona cevabı ne olacak çok merak ediyorum. Ne olursa olsun Melo'da formunu sürdürürse durdurulamayacaktır. Mühim olan ne kadar yavaşlatılabileceği. Odom karşısında duracaksa gününde olmadığı zaman Melo pek bir meşgul olacaktır. Carmelo ligin en iyi skorerlerinden biri zaten. Ee böyle de formda bir dönemde olunca Lakers adına en büyük tehlike Billups'tan önce o olacaktır bence.

Pota altına bakacak olursak iki takımında avantajları var burada. Lakers sezon içinde Denver'a karşı oynadığı dört maçta ribaunt üstünlüğünü rakibe vermedi. Kısa olan Denver uzunlarına karşı -nasıl bir cümle oldu bu- ribaunt üstünlüğünü elinde tutması seri için önemli bir adım olacaktır. Zira hücum ve savunma konusunda sertlik karşısında sinebilen yapıya sahip olan Lakers pota altında tehlike çanları çalmaya başlar.

Lakers pota altı demişken Bynum'u pas geçmek olmaz. Houston serisinin son maçında kendine gelen Bynum'un en azından o performansını devam ettirmesi gerekir. Nene karşısında duruşu çok önemli olacak koca oğlanın. Gasol'un Kenyon'un fiziksel avantajlarını boyu ile dengelemesi beklenebilir ancak Bynum'un kötü geçireceği bir seri Lakers'ı içten yıkan darbe olur. Onunda ilk play-off heyecanını yaşadığı ve sakatlıktan play-off'un hemen öncesinde döndüğünü unutmamak gerek. Ancak Bynum gerektiği alanda takıma katkı sağlayabilmeli ve aktifliğini gösterebilmeli.

Nuggets play-off sürecinde gösterdi ki evinde maç vermesi zor bir takım. Lakers'ta keza öyle. İstisnai ilk Rockets maçını kenarda bırakırsak oynadıkları diğer maçlar çift haneli farklarla bitmiş. Özellikle play-off boyunca güven sarsan bir oyun içinde olan Lakers ciddiye alırsa işler beklenildiği gibi gitmez. İlk üç maçın evsahipleri tarafından kazanılacağını düşünüyorum. Düğümü çözen maç 4. maç olacak gibi..

Tahminime gelince 4-2 Lakers

18 Mayıs 2009 Pazartesi

Celtics vs Magic: Game 7


Hidayet Türkoğlu: 9/12 25 Sayı 12 Asist 5 Ribaunt

Şu maçın başka açıklaması olamaz. Hidayet Türkoğlu öyle muazzam bir performans sergiledi ki Boston'a karşı unutulmaz bir gece olur herhalde kariyeri boyunca onun adına. Yedinci maçta, serinin en kritik maçında, kaybedenin eve döneceği maçta eli hiç titremeden oynayan maçın çoğu hücumunda topu eline alıp hücumu yöneten ve 2.08'lik boyu ile guard oynayan Hedo muazzam bir maç sonunda takımını sırtlayarak Doğu Finali'ne taşıdı.

Boston Celtics cephesinde Hedo karşısında önce Pierce duramadı. Hedo maça öyle konsantre olmuştu ki Celtics savunması üzerinde okudu çizdi yazdı her türlü aktiviteyi gerçekleştirdi. Sonralarda Ray Ray ve Rondo dahi savunmaya kalktı Hidayeti ama ne çare..

Boston'da serinin diğer maçlarına göre etkisini gösteren isim Ray Allen oldu. %30 ile oynadığı seriye göre gayet verimli bir maç çıkarttı ama yaptıkları farkı değiştirmekten başka birşeye yaramadı. Pierce maç boyu sustu. Son çeyrek sazı eline almaya çalıştı ama çok geçti. Rondo berbat bir performans çıkardı. Uzunlar Howard önünde etkisiz kaldı. Perkins 15 ribaunt almış olsa da en az 5 tip'i vardır ribaunt sayılan.

Şut performansı konusunda da Orlando iyi bir maç çıkarttı. Özellikle ilk yarı üçlüklerle rakibin dengesini bozan Orlando Hedo ve Pietrus'un katkılarıyla 7.maç'ta üzerinde baskı hissetmeden yada o baskıyı bizlere hissettirmeden oynadı. Celtics'te Ray Allen dışında verimli oynayan tek isim %100 ile atan House oldu. Eh şaka tabi.. House'a da son çeyreğin kritik analrında top aldırmayan Lee'ye övgülerimizi göndermeyi ihmal etmeyelim.

Orlando Cavs'ın rakibi oldu. Cavs buraya kadar elini kolunu sallayarak geldi adeta. 8 maçta 8 galibiyet.. Bu 8 maçta orta sahada rakibe top göstermedi Cavs ve çift haneli farklarla kazandı her maçı. Çok formdalar ve sıradaki rakibi bekliyorlar. Cavs'ın turu geçeceğini düşünüyorum ama kaç maç olacağına Orlando'nun direnci karar verecek.

Lakers vs Rockets:Game 7

Los Angeles Lakers: 89 Houston Rockets:70

Serinin diğer iki maçında Rockets hep ilk çeyrekte 1-0 önde başlıyordu.20 sayı farkları yakalayıp kontrollü oyunuyla yıkıyordu Lakers'ı.Ama bu seri öyle olmadı Lakers tam anlamıyla hazır ve istekli çıktı maça.

Lakers ilk çeyrekte nasıl mücadele verilmesi gerektiğini gösterdi herkese.Bu sefer'de Lakers ilk çeyrekte golu attı ve farkı yakaladı.İlk çeyrekte tam bir Bynum ve Fish havası esti.Bu serinin daha doğrusu tüm playoff'un en etkisiz ismi Lakers'da Bynum oyuna başka bir açı getirdi.Vurduğu smaçlarla,alçak post atışlarıyla kendini bulmuş gibiydi.Ayrıca Gasol maçın tam bombasıydı denilebilir.Lakers Yao'nun yokluğunda doğru yolu seçerek uzunlara göneldi.Bynum Gasol işbirliğiyle herşey çözüldü.Kobe'ye bu maçta fazla gerek kalmadı.O da ara ara bulduğu kritik şutlarla takımına nefes aldırdı.Battier gene bildiği savunmayı yaptı ona yüzünü kapatarak ama Kobe şutları sokmaya devam etti.Ayrıca Phil Jackson Farmar'ın süresinin artıcağını söylemişti maçtan önce ve hakkını verdi oda.Farmar ve Ariza'dan müthiş bir enerji aldı Lakers.

Rockets'de Yao olmayınca takımın etkili ismi olan Brooks bu maçta etkisiz kaldu.Fisher onu savunamıyordu,yine çok iyi savunamadı ama Lakers'ın uzun rotasyonu ona izin vermedi.Ayrıca Ron Artest'de çok kötü şut yüzdesiyle takımını dibe çekmekten başka hiçbirşey yapmadı.Ayrıca Battier,Lowry,Wafer vs. ek parçalar çok yetersizdi bu maç.Yao'nun maçın sonlarına doğru yüzündeki ifade Rox için herşeyi anlatıyordu.

Lakers'ın şimdiki rakibi Denver.Çok zor olucak elbet Lakers için.Denver'ın çok derin ve güçlü bir kadrosu var.Lakers hata payını bu seride en aza düşürmek zorunda.
Ayroca Rockets'ın da yıllar sonra ikinci tur görmesi ayrı bir güzeldi.Yinede gönülden tebrik etmek lazım bu takımı hertürlü olumsuzluğa rağmen çok savaştılar.

17 Mayıs 2009 Pazar

Game 7


Game:7-Basketbolun yedinci harikası.. Ne güzel söylemiş Kaan Kural. 7. maçlar basketbolun tavan yaptığı zirveye ulaştığı noktadır. İki ayrı takım iki ayrı sistem. Son saniye şutları, gerginlikler, galibiyetler, yenilgiler, sevinçler, hüzünler.. İki haftadır birbirleriini test ediyorlar ancak kazanan çıkmadı bu testlerden. 7.maçlar iki taraf içinde işin kırılma noktası olacak. Bu gece iki Game 7 izleyeceğiz..

22.30 da Lakers-Houston ve 03.00'da Boston-Orlando serilerinin son maçı oynanacak. Bize de uyku zehir olacak. Gece boyu ayaktayız. Görelim bakalım kırılan testi kimin olacak. Nuggets'ın Cavs'ın rakibi kim olacak ? Nba'in son dört takımı için hangi ikisi tur atlayacak. Göreceğiz..

Prison Break

Daha Lost'un sezon finali etkisini üzerimizden atamamışken Prison Break'in final yapması yaşam bağlantılarımızı kesti adeta. Prison Break benim için çok ayrı bir dizidir. İzlemeye başladığım ilk yabancı dizi olan Prison Break'in efsane ilk sezonunun üstüne bir şey tanımayacağımı da en başta belirteyim.

Prison Break önceleri ara dizi olarak Fox'un yayın programına alınmış ve 12 bölüm olarak planlanmıştı. O dizi o bölümleri ile öyle reyting topladı öyle bir kitle oluşturdu ki hikayesi ile karakterleri ile bir fenomen haline dönüştü ilk sezonu. Ve 12 bölüm olarak planlanan Prison Break belki de fazla uzatılmış olmasına rağmen 79 bölüm sonunda finişi gördü. Prison Break ilk ve en önemli dozu pilot bölümünde verdi seyircilerine. Pilot bölümün başarısı dizinin geri kalan kariyerini de etkiledi zaten. O bölümün sonun da halen hatırlarım. Mike'ın dövmelerini gösterişi ve dövmelerin hapishane planı olduğunu anladığım anı. Vay be.. Konusu cidden iyiydi.

İlk sezon Mike abisi Linc'i hapishaneden kaçırma adına dahiane planını uygulamaya çalışırken ayağına dolanan T-Bag, Aburuzzi, C-Note, Twenner, Haywire gibi bir kaç isim de vardı tabi. Mike'ın hapishane de geçirdiği zaman sırasında Linc'i kurtarmaya çalışan bir ekip daha vardı. Veronica ve adını hatırlamadığım bir vatandaş daha. Ancak dışardaki durum öyle bir sarpa sarmıştı ki Mike'ın planı Linc'i kurtarmak için tek yoldu neredeyse. Hapishane yaşamı, T-Bag ve Aburuzzi'nin çatışmaları, hapishanedeki ırkçı yaklaşımlar ile aksiyon dolu bir diziydi Pb. Buna hafiften eklenen Sara&Mike aşkı da pastanın üstüne eklenen krema gibiydi. Sezon sonuna doğru aksiyonunu arttıran Prison Break sezon finalini kaçış ile yaptı. Ancak ilk bölümlerden beri bahsedilen Aburuzzi'nin Jetini ekip kaçırınca yapılacak tek şey Mike'ın ağzından çıkıyordu. ''We Run''

Ve kaçtılar.. Kaçış sezonu oldu ikinci sezon. İlk sezona efsane desem bile ikinci sezonunu daha çok sevmiştim Prison Break'in. Koca bir sezon boyunca hapishanede izlediğimiz o karakterlerin dış dünyada neler yaptığını izlemek büyük keyif verdi bütün bir sezon bana. İkinci sezonu bu açıdan ayrı bir noktaya koyarım. Üstüne bir de Alex Mahone gibi şizofren bir karakterin de diziye eklenmesi ve bu dahi ajanın Mike ile olan satrancını görünce iştahım daha da kabardı İlk yakalanan hiç tahmin etmediğim şekilde Aburuzzi oldu ve onun ölümü Prison Break'in en etkileyici sahnesidir hala gözümde.

İlk sezonun kötü adamı Paul Kellerman bu sezon hedef konumuna düştü. Aslında en keskin dönüşü o yaşamadı. Fox River'ın acımasız gardiyanı Bellick ikinci sezonla birlikte dizideki kariyer grafiği yavaş yavaş aşağı indi. T-Bag'in geçmişine tanık olduk ikinci sezonda. Nasıl zorlu bir çocukluk geçirdiğini gördük. Ha bir de şu 5 milyon dolar konusu var. T-Bag'e ve kurnazlığına bir kez daha hayran olduğum parayı alıp götürme sahnesi çok iyiydi. Sezon boyunca da paranın elden ele geçişini izledik. En sonunda Mike'ın eline geçen ve tam mutlu son olacak derken Panama sokaklarında işlenen bir cinayet sonrası tekrar hapishane günlerine döndük.

Üçüncü sezon ile beraber Prison Break resmen sarpa sarmaya başladı. Bildiğimiz hikayesinden uzaklaştı ve artık konunun sonlanması gerekiyordu ama ana karakterler dışında herşey değişti. İlk sezonla bağlantılı olabilecek pek kimse kalmadı .Sara bile tartışmalı bir şekilde öldü !! Dizi bana göre son günlerini yaşıyordu ki o dönem meydana gelen grev ile 13 bölümde noktalandı 3.sezon. Hikayesine gelince bu kez roller değişti ve parmaklıklar ardında düşen Mike onu kurtarmaya çalışan Linc oldu.Ha birde kuş kitabı ve kim olduğu gizemini koruyan Whistler dışında pek bir çekiciliği olmadı. Dizinin adına uyarak hapishaneden kaçış yaşandı bu sezonda.

Dördüncü sezon intikam sezonu adını aldı. Üçüncü sezon sonunda hapishaneden kaçan ve Whistler'ı takas eden kahramanlarımızın peşini Şirket bırakmıyordu. Hükümetten bir ajanın Scylla karşılığı ekibe özgürlüğünü vereceği teklif pek bir cazip geldi bizimkilere. Scylla en başta şirketin kara defteri olarak lanse edildi. Scylla'yı ele geçirme fikri mantıklıydı. Mike hem intikam alacak hem de özgürlüğe gidecekti. Ancak sezonun viraja uğrayan bölümü Scylla'nın alınmasının ardından gerçekleşti. Sezon ortasında Scylla'yı ele geçiren ve ajan Self'e teslim eden ekip aslında Self'in Scylla'yı kendisi için istediğini tahmin edemedi.

Olayların sürdüğü sırada Fox yapımcıları dizinin son sezonu olduğunu ve güzel bir finalle noktalanması gerektiğini açıklıyorlardı. Self'in ihaneti ile viraja uğrayan sezon Şirket'ten alınacak bir intikam yerine Şirket adına çalışmayı gerektiriyordu. Şirketin eline düşen ve ameliyatı yapılan Mike için Linc Şirket adına çalışmayı kabul etmiş ve ekibini toplayarak Scylla'nın peşine düşmüştü. Bu noktada Scylla'nın son sahibinin Mike&Linc'in annesi Christina olduğunu da anladık. Chirstina şeytanın ta kendisiydi adeta. Kusursuz planları onun Mike'ın annesi olduğunu kanıtlar gibiydi ki Linc'e tekrar suikast tuzağını kuran kendisiydi. Ancak Linc'in annesi olmadığını öğrendik. Final öncesi Scylla'yı ele geçiren Mike'ı ikna için Linc'i gözünü bile kırpadan yaraladı.

Spoiler Burdan Başlıyor Hocam...

Finale gelecek olursak bir tarafta Sara diğer tarafta Linc. Her iki tarafta da Scylla'yı isteyen ve onu alabilmek için gözünü kör ederek her şeyi yapabilecek iki insan. Mike için çok ama çok zor bir durumdu. Ancak o her zamanki sakinliği ile Mahone'a ''We Gonna Save Everyone'' diyordu. Mike'ın yine bir planı vardı.

Mahone'un Christina ile diyaloğu 'Bi dakka noluyoruz lan' dedirtti bana ancak olayın Mike kontrolünde olduğu ve bir yem olduğu sonradan anlaşıldı. Mike Sara'yı kurtarma adına General'e de bir oyun oynadı ve tereyağından kıl çeker gibi Sara'yı aldı. Finalin ilk bölümü de Mahone'un Christina'ya getirdiği Scylla'nın bir bomba olduğunu anladığımızda bitti. Bunlar olurken aynı zamanda Chicago'da Sucre'yi ve hemen ardından C-Note'u gördük. Sucre'nin sonunu görmeyi hak ediyorduk ama C-Note büyük bir sürpriz oldu. Özellikle 2.sezonda onun bölümlerini pür dikkat izlerdim ki sevindim tekrar adamımı dizide görünce.

İkinci bölüm de Mahone bombayı patlatarak Linc'i Christina'nın elinden kaçırdı. İkinci bölümün ilk sahnesinde ölü olarak bildiğimiz Kellerman ile konuşan Mike özgürlüğe giden yolda ilk adımı atıyordu. Gerçi Kellerman'ın öldüğü gerçeğini asla kabul etmemiştim, görülmemişti çünkü ölümü, gösterilmemişti. Nitekim aradan 2 sene geçse de final bölümüne dahil edildi. General'in adamları Mike-Linc-Sara üçlüsünü ele geçirdi ve Gereral Sofia tehdidi ile Scylla'yı almaya çalıştı. Ancak o sırada T-Bag'i konuşturarak Gereral'in açık adresini ele geçiren C-Note ve Sucre daireye ani bir baskın yaparak durumu tersine çevirdi. Ancak kötüler kolay kolay vazgeçmiyordu. Christina Scylla'yı almak için son bir hamle yaptı ancak bu onun ölümüne neden oldu. Sara hiç düşünmeden Christina'yı vurarak hem Mike'ın hem de tüm ekibin hayatını kurtarmış oldu. Ve en sonunda Kellerman'a giden Scylla nihayetinde ekibin özgürlüğü. Dört yıl sonra başlığı ile gelen final sahneleri de cidden iyiydi. Özellikle T-Bag için yazılan sona bayıldım. Adam başladığı noktaya geri döndü. En azından hala cebinin sözü geçiyor Fox River'da. General Krantz'ın idam koltuğundaki acizliği görülmeye değerdi. Self'in durumuna da üzüldüm desem yalan olur hak ettiğini buldu adam. Kötülerin sonuna üzülmeyen hatta gülen ben asıl vurgunu Mike ile yedim. Sara ile kumsalda yürürlerken burnu kanamaya başlayan Mike'ta tekrar tümör etkileri baş gösteriyordu. Nitekim son sahne duygulu bir şekilde mezarında noktalandı. Küçük Mike'ın mezara çiçek bırakması, Sucre-Mahone-Linc ve Sara'nın mezarı başında Mike'a bir kahraman gibi son bakışları beni acayip duygulandırdı. Son sahnenin Origami ile bitmesi de dizinin ilk sezonu unutmadığının göstergesi oldu..

Finale genel bir yorum yapacak olursak; eski karakterlerin yeniden gözükmesi hoş oldu. En azından onların sonunu da tam anlamıyla görmüş olduk. Eskiler derken kıytırık ajan Danny'nin dul karısı bile gözüktü finalde. Kellerman'ın suratına tükürdüğü sahne Kellerman adına bir gerçeği de gözler önüne serdi. Kötü geçmişinin asla unutulmaması gerek. Ve bir efsane sonlandı. Güzel bri finaldi ve 9 dakikalık final sahnelerini gözümü kırpmadan izledim. Güzel anlar yaşattı bana Prison Break. Kimi zaman heyecanlandım kimi zaman duygusallaştım. Prison Break arşivimin en önemli yerinde olacak..

Son olarak haberini verelim. Bu bir son değil Prison Break adına. Prison Break: Final Break adlı 2 bölümlük bir son mayıs sonunda tv'de olacak. Aldığım spoiler dolu bilgilere göre bu 2 bölüm final bölümünde gördüğümüz Dört Yıl Sonra kısmını atlamadan izleyecek. Dört Yıllık bir dönemi film halinde göstericek olan Final Break'te Mike&Sara'nın düğünü de olacak aynı zamanda. Ölüme nasıl gidecek Mike merak eder oldum şimdi ??

Bu Kalp Seni Unutur Mu ?

be the change you want to see in the world
Michael Scofield - Bu Kalp Seni Unutur Mu ?
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...