Mavs etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Mavs etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Kasım 2010 Cumartesi

Mavs 83-88 Bulls (Ribaundu Al Maçı Kazan)


Chicago'da ki sirk nedeniyle iki haftalık bir deplasman turnesinde Chcicago Bulls. Sezonun geri kalanı için oldukça önemli bu turne çünkü başarı durumuna göre Bulls'un sezonu şekilleniyor. Turnede üçüncü maçına Dallas deplasmanında çıkan Bulls kısır geçen maçı 88-83 kazanmasını bildi ve önemli bir galibiyet elde etti Dallas deplasmanında.

Chicago'da Rose-Gibson ikilisi maça çok iyi bi başlangıç yaptı. Dirk'in savunmasına rağmen üst üste sayılar bulan Gibson, Bulls'u maçın başında öne çıkartan isim oldu. İlk çeyrek sadece 13 sayı bulan Dallas'ın 10 sayısı Dirk'ün elinden gelmişti. Hani Dirk'in Dallas sistemi için ne kadar önemli olduğunu bilirim ki çoğu set aslında set değil ver Dirk'e oynasın oyunudur ancak dün gece izlediğim performansı uzun süredir izlememiştim. Tek başına bir şeyler yapma çabasında olan, maçı isteyen Dirk, Dallas'ın hücumda eli ayağı oldu. Dirk dışında hiç bir isminden beklediği verimi alamayan Dallas'ın maçı kaybetmesinin başlıca nedenlerinden biri de bu zaten. Terry olsun Kidd olsun Butler olsun hatta bunlara Barea'yı da dahil edersek işin şut kısmında hiç biri gününde değildi. Boş şutlar buldular zorlamaya pek kaçmadılar ancak o boş şutları dahi sayıya çeviremiyorsan kaybetmeyi göze almışsın demektir.

Chicago bir an üçüncü çeyrekte geri düşmesine rağmen karakter örneği gösterip oyuna tekrar ortak oldular. Gerçi fark öyle aman aman 15-20'lere ulaşmadı ancak kısır geçen bir maçta 8 sayının bile önemi vardır. Rose'un gerektiği anda sahneye çıkan efektif performansının yanında dün gece Gibson muazzam bir gece geçirdi. 17 sayısının yanında ribaunt sezgisi ile 18 ribauntu tek başıan alan Gibson'un galibiyete payı büyüktü. Yine onun yanında Noah 10 sayı 17 ribaunt ile mücadele etti. Yani sadece Gibson-Noah ikilisinin aldığı 35 ribaunt var ve bunların 13'ü hücu ribaundu. Dikkat çeken istatistik ise Dallas takım halinde 34 ribaund alırken hücum ribaundu sayısı ise sadece 9'da kaldı.

Dallas alan savunmasına geçtiği dönemde Bulls'u fazlasıyla zorladı. Aslında kadrosunda şutör eklemeleri fazla olan Bulls bu alan savunmasına karşı zorlandı. Yine de zaman zaman Korver'ın ceza şutları fazlasıyla işine geldi Bulls'un. Watson'da benchten gelerek önemli katkı verdi. Ancak burada Bulls'un bu savunmaya karşı yaptığı hücumdan değil de işin savunma kısmından bahsetmek istiyorum. Bu sene Dallas'ın ilk kez savunmada bu kadar iyi olduğu bir maçı izledim. Bu savunmayı her maç uygulayabiliyorlarsa büyük iş yapıyorlar. Yardım savunmasını doğru şekile yapıyorlar ve rakibin dengesini de fena bozuyor bu savunmaları. Ancak ribauntlara biraz olsun fazla konsantre olmaları gerekiyor.

Ömer Aşık dün gece sayı üretemedi ancak oyunda olduğu dönemde uzun boyu ve uzun kolları ile pota altında önemli işlere imza attı. 3 ribaunt 2 blokla maçı tamamlayan Ömer, Dallas'ın ivme yakalamaya çalıştığı anlarda savunmada bloklarıyla geçit vermedi ve önemli getirilerde bulundu takımına. Boozer gelince belki süreleri biraz olsun azalacak ancak o performansıyla kendini kabul ettirdi artık takımına ve her maç iyi kötü süre alacak bu belli.

Deplasman turnesinde 3.maçında 2.galibiyetini aldı Bulls. Bu sene sirk turuna gayet iyi başladılr yani. Bir haber de Boozer'dan verelim. Maç içinde yapılan röportajda haftaya antrenmanlara başlayacağını ve ondan sonraki hafta oynyabileceğini ifade etti. Yani turne sonunda Bulls şehrine döndüğünde Boozer'ı da sahada izleyebiliriz.

13 Kasım 2010 Cumartesi

Cardinal'ın Oynama Sebebi



Brain Cardinal bu kadar geniş Dallas rotasyonunda neden oynar sorusuna, net bir cevap...




Duvarlarmızı süslesin diye...

4 Kasım 2010 Perşembe

Nuggets 101-102 Mavericks (Müthiş Maç)

Gece 3 gibi kalktığımda 'uykumu böldüğüme değecek bir maç olsa bari' demiştim kendi kendime. Gecenin sonunda da 'ne maçtı ama' diyebildim sadece. Şüphesiz sezonun şu ana kadarki en iyi maçıydı Denver-Dallas maçı. Maç hep ortadaydı ve son çeyrekteki Dirk&Melo düellosunu izlemek müthiş keyif verdi. Kazan taraf deplasman ekibi Dallas oldu Dirk'in 35 sayı 12 ribauntluk performansıyla. Dallas müthiş maçın sonunda Denver'ı 102-101 mağlup etmeyi bildi.

İlk çeyreğe baktığımda Denver adına başarılı hücumlar izledim. Billups'ın önderliğinde iyi oynanan setler ile sonuca giden Denver'da Afflalo'nun çabaları ve fast-break dönüşleri Billups'un 2 üçlüğü ile atmosferi de kendi tarafına çekti Denver. Dallas cephesinde ise basketbol olarak yapılan tek şey topu Dirk Nowitzki'ye vermek oldu. Alman yıldız ilk çeyreği 10 sayıyla tamamlarken biraz olsun Marion benchten gelip kısa sürede skor katkısı verdi.

Afflalo ve Billups'ın Denver cephesinde skorda başı çekmesine rağmen çift hanelere ilk ulaşan sürpriz bir isim çıktı. İkinci çeyrek üst üste boş şut imkanı bulan ve değerlendiren Forbes sürpriz bir şekilde skorerliğe büründü. Bu maça kadar sadece 3 sayı attığını da hesaba katalım. İkinci çeyrek Dallas benchten gelen Barea ve Marion'dan katkı alırken Nowitzki her zamanki gibi elini taşın altına sokuyordu. Bir gün Dirk olmasa neler yapacaklar çok merak ediyorum. Nowitzki ilk devreyi 20 sayı 9 ribaunt ile kapatırken Dallas çeyrek boyunca serbest atışlarla maça tutundu ve Denver'ı yakaladı. Benchten gelen 15 sayılık desteği de es geçmemek lazım. Nowitzki'ye ve hatta Carmelo'ya rağmen Denver ilk devreyi 52-50 önde kapatıyordu.

İlk devre Dallas&Dirk hakkındaki eleştrilerimi yutmak zorunda kaldım üçüncü periyot. Dallas 34 sayı ile müthiş bir hücum performansı izletirken Dirk sadece 2 sayı ile katkı yapıyordu bu skora. Terry'nin 4 üçlüğü, Butler'ın ipleri eline alışı ile bir anda farkı 11 civarına çeken Dallas yazın son anda elinden kaçırdığı Al Harrington'a engel olamıyor ve son çeyreğe 4 sayı ile önde giriyordu.

Son çeyrek tamamiyle Dirk Nowitzki ve Carmelo Anthony düellosu şeklinde geçti. Üçüncü periyodu 22 sayı ile kapatan Dirk ipleri tekrar eline aldı ve son çeyrek 13 sayı atarak önemli bir katkı sağladı. Yanında aldığı ribauntları saymıyorum bile. Son günlerde mutsuzluğundan bahsedilen ve benimde ruhsuz oynadığını düşündüğüm Anthony son çeyrek müthiş bir gayret hırs ile mücadele etti. Defansta her topa yardım etti ribaunt aldı hücumda sayısını attı arkadaşlarına pozisyon hazırladı vs vs.. Son çeyrek Melo show vardı oyunda. Denver'ın son basketinde yaptığı takip smacı oyuna ne kadar konsantre olduğunu da gösteriyordu. Son topu da Billups yerine onunla kullanlamıydı Denver ve öyle oldu ancak Melo çeyrek boyunca çizdiği başarılı grafiği son topta devam ettiremedi ve Dallas bu enfes maçı 102-101 ile kazanan taraf oldu.


Dallas tamamen Dirk üzerine kurulu bir takım. Üç çeyrek boyunca topu eline alan en azından hücumda tek başına takımı sırtladı Dirk. Üçüncü çeyrek Terry'nin bir iki gaz üçlüğü ile rölantiye geçen ve işi takım arkadaşlarına bırakan Dirk direksiyona geçtiği zaman neler yapabileceğini de gösterdi. Son çeyrek muazzam bir basketbol izletti bizlere. Onun yanında Kidd'de sayı olarak katkı veremese de guard olarak yapması gerekeni yaptı. Yine asistleriyle geceye damgasını vurdu.

Terry ve Butler Dallas'ın geri dönüşünde önemli pay sahibiydi. Üçüncü çeyreğe gerie giren Dallas bu iki ismin basketleri ve çabasıyla bir anda şaha kalktı ve maçı kazanma dürtüsü geldi. Bugün spot ışıklarını Dirk üzerine çekmiş olsa da Terry ve Butler'ın katkılarını da es geçmemek gerekiyor. Bench'ten ikinci yarı verim alamadı Dallas ama ikinci çeyrek Marion ve Barea'nın katkıları ile oyunda tutundu Dallas ve maçtan kopmadı. Takım olarak komple bir görünüm verdi yani Dallas bana.

Denver'a bakacak olursak maçın başında sürpriz bir skorer olarak Forbes çıktı. Billups ve Afflalo ilk devre takımı sırtlamaya çalıştı. Üçüncü çeyrekte kötü giden takımı uyandıran ve canlandıran isim Harrington'du ki hırsıyla Melo'dan sonra maçı en çok isteyen isimdi. Son çeyrekte Melo ön çıktı Denver'da. Yani o an kim sıcaksa kim topu istiyorsa hücum onda bitti. Herkes katkı vermeye çalıştı ama performans bakımından bir çeyrek yerine oyuncuların oyunlarını genele yaymalarını beklerdim. Örneğin maçın son çeyreği tam bir hırs küpüne dönen Melo ilk devre takımının en kötüsüydü belkide. Maç içinde çok iniş çıkışlar yaşayan bir takım Denver ama Harrington hamlesi ile taş gibi takım olmuşlar belli. Melo çoğu maç şu gösterdiği performansı sergilesin kazanamayacakları bir takım olmaz cidden. İnanç önemli en başta.

27 Eylül 2010 Pazartesi

Dallas'ın Son Şansı

2006 finalini oynayan ve daha sonraki sezon normal sezonu lider bitirip play-off'ta henüz ilk turdan Golden State'e elenen Dallas o zamandan bu yana serbest düşüş modelinde. Takımı bozdular hatta yeni eklemelerle yakta tutmaya çalıştılar ancak bir türlü o eski günlerine dönemediler. Şimdi belki de son bir kurşun için oynayacaklar.

Yaz başlangıcında takımın iki ana problemi vardı. Dampier ve Nowitzki. Takımın yıldız ismi Dirk Nowitzki'nin serbest statüye geçip piyasa kollayacağı belliydi. Dampier'ın yerine ise yeni bir kan aranıyordu ve takasla takımdan yollanan oyuncular arasında yer aldı. Öncelikle Nowitzki'nin takımdan ayrılmasını zaten kimse beklemiyordu. Ancak free-agent olacağı gün gibi ortadaydı Mavs'tan kontrat alabilmek için. 4 yıl 80 milyonluk bir kontrat ile Nowitzki takımda kaldı ve kariyerinin sonuna kadar da muhtemelen takımda kalmaya devam edecekler.

Peki Nowitzki'nin takımda kalması onları nereye kadar taşıyacak? Nowitzki'nin liderliği ve Kidd'in terübesi ile takıma verdiği katkılarla önemli bir ekip olarak karşımıza çıkan Dallas'ta Marion ve Butler gibi silahlar da mevcut. Bunun dışında geçtiğimiz yıl takasla gelen Haywood ile de kontrat yeniledi Dallas. Piyasadaki uzun seviyesine göre Haywood'u takımda tutmak oldukça mantıklı bir hamleydi ki geçen sene takıma dahil olduktan sonra da başarılı performanslara imza atmıştı.

Eric Dampier'in takımdan ayrılacağı ciddi ciddi konuşulmaya başlanmıştı ki Bobcats ile takasa girildi. Chandler ve Ajinca Mavs'ın yeni isimleri olurken Dampier, Carroll ve Najera takımdan ayrılan oyuncular oluyordu. Haywood'un takımda kalması ve Chandler gibi bir uzunun takıma eklenmesi ile Dallas komple bir takım görüntüsüne ulaşmış durumda ancak onları etkileyecek en önemli faktör takımın yaş probleminden gereği form durumları ve sakatlıklar olacaktır.

Pg - Kidd / Beabuois / Barea
Sg - Butler / Terry / Jones
Sf - Marion / Stevenson
Pf - Nowitzki / Ajinca
C - Chandler / Haywood

Takım kadrosuna bakacak olursak Dallas'ın her pozisyonda iş yapabilecek kaliteli bir ismi mevcut. Hem bunların uyumu hem de arkadan geleceklerin verecekleri katkılar önemli olacak. Ve tabi ki şu kadroya bakınca ilk dikkati çeken sağlam pota altı rotasyonu oluyor. Lakers ve Utah'tan sonra bence Batı'da en önemli pota altı rotasyonuna sahip takım Dallas. Böyle korkutucu bir pota altının bir dezavantajı var o da hücum varyasyonları. Ne Chandler ne de Haywood işin o kısmında takıma yararlı olabilecek isimler değiller. İki numara için ben sene içinde takas bekliyorum. Butler ve 6.adam Terry ile bu iş sonuna kadar gitmez oraya muhakkak bir tavsiye şart. Kadroda tek sırıtan bölge 2 numara çünkü...

Gelecek sezon Dallas'ı nerelerde görürüz? İşte asıl sorun bu. Yukarıda belirttiğim gibi form ve sakatlık sorunları ortaya çıkmazsa şu kadro ile en azından Batı'da tur atlamaları gerek. Geçen yıl gibi sürpriz bir şekilde elenmelerini beklemiyorum ilk turdan. Hatta ellerindeki unu ve yağı kıvamında pişirebilirlerse bu kadrodan umulmadık başarılarda ortaya çıkabilir.

14 Temmuz 2010 Çarşamba

Chandler Dallas'ta


Jordan'ın takımını Suns-Raptors takasından çekmesiyle beraber elde kalan Chandler akşam saatlerinde Dallas'a takas edildi. Chandler ve Alex Ajinca'yı Dallas'a gönderen Bobcats'te takıma E.Dampier, Matt Carroll ve Eduardo Najera katıldı.

Öncelikle Al-Jefferson'u yaz boyunca ısrarla isteyen ancak Utah'a kaptıran Dallas'ta pota altı biraz fazla lüx olmaya başladı. Haywood ve Chandler ile beraber pota altını sağlamlaştıran Dallas 2 numara açığını kapatmak için büyük ihtimalle Chandler'ı bir kez daha takas edebilir. Kidd-Butler-Marion-Dirk-Haywood.. Fena bir beş değil ama 2 numara her türlü sırıtıyor ve iyi bir parça alabilme adına Chandler'ı bir kez daha takas edebilirler diye düşünüyorum. Ama şu haliyle bile Dallas adına mantıklı bir takas olmuş. Chandler-Haywood gibi bir pota altına sahip olmak rakipler için korkutucu olacaktır. Ancak hücum varyasyonları için de tehlike arz edebilen bir durum çıkıyor ortaya. En mantıklısı Chandler'ın tekrar takas edilmesi, Dallas iki numara açığını kapatbilirse yerinde ve sağlam bir beş kurmuş olacak.

Bunun yanında mid-level hakkı bulunan Dallas'ın Al Harrington'a kontrat önereceği söyleniyor. Eğer doğruysa şu kadroya 6.adamı da buldular demek olur bu. Harrington hem Marion'u hem de Dirk'i yedekleyebilecek kapasiteye sahip. Çaktırmadan önemli işlere imza atıyor Cuban hadi hayırlısı..

8 Temmuz 2010 Perşembe

Haywood İmzaladı


Geçtiğimiz sezon Wizards'tan takasla Dallas'a gelen ve iyi bir sezon geçiren Haywood iyi bir kontrat ile takımında kaldı. Bir çok takımın ilgisini çekmesine rağmen Haywood takımının 6 yıl 55 milyonluk teklifine evet dedi. Kontratı bana biraz uzun gibi geldi ama piyasadaki uzunlara nazaran kalbur üstü olduğundan bundan aşağısını da kabul etmezdi. Sonuç ne olursa olsun Dallas adına önemli bir hamleydi Haywood'un kalması Nowitzki'den sonra.

4 Temmuz 2010 Pazar

Gündemden Kısa Kısa #2


Evet 8 temmuza kadar oyuncular ve takımlar arasında görüşmeler devam edecek ondan sonra imzalat atılmaya başlanacak. Bir kaç isim kendilerine takım buldu. İlk günkü gibi yüksek fiyatlara gitmedi oyuncular bu sefer. Ancak Wade-LeBron-Bosh-Amare gibi isimlerin durumu ise hala belirsizliğini koruyor.

* Phoenix Suns 5 yıl 30 milyon karşılığında Frye ile anlaşmaya vardı ve oyuncusunu takımda tuttu. Play-Off'larda sönük kalsa da sezon içinde gösterdiği başarılı performans ona kontratı getirdi. Özellikle dış şutunda önemli bir tehdidi olması Suns organizasyonunun aradığı tipte bir oyuncu olmasını sağlıyor. Geçtiğimiz sezonu Bulls forması altında tamamlayan Warrick'te Suns yolunu tuttu. Bu hamlenin ardından Amare'nin takımda kalmayacağı da kesinleşmiş oldu. Warrick 4 yıl 18 milyonluk bir kontrata imza attı. Ancak Amare'nin yerine Warrick tercihi soru işaretleri doğuruyor. Suns gelecek sene konferans finali gibi dereceler beklememeli.

* Kontrat kovalayan bir diğer isimlerden olan Nowitzki Dallas'ta kaldı. 4 yıl 80 milyon dolar karşılığında Dirk takımında kalmayı seçti. Dallas'ın sıradaki hedefi ise Haywood'u takımda tutmak...

* Oyuncu opsiyonunu kullanarak serbest kalan ve 21 milyonluk kontratından vazgeçen Pierce için acaba gidiyor mu soruları soruldu ancak Pierce takımı Boston ile yeniden anlaşma sağladı. Pierce 4 yıl 61 milyonluk kontrata evet derken kontratın üç senesi garanti para kapsamında olacak ve son sene serbest kalma opsiyonu bulunuyor.

* Fisher ve Farmar'ın serbest oyuncu statüsüne geçmesi ile guard rotasyonu için isim arayan son şampiyon Lakers Steve Blake ile anlaştı. Blake Lakers'tan 4 yıllık 16 milyon dolar alacak. Lakers'ın belki de tek sorunlu bölgesi olan guard rotasyonunda önemli bir isim katılmış oldu. Bu arada Fisher'ın gidebileceği yönde dedikodularda artmakta.

* Ömer Aşık ve Semih Erden'de Nba yolunu tutmaya hazırlanıyor. Semih seneye Boston Celtics forması giyecek ve yaz liginde Celtics forması ile ilk maçlarına çıkacak. Ömer Aşık ise takımı Bulls'a gitmek için gün sayıyor. Bu oyuncuların gidişi ile Fenerbahçe Lavrinovic'i transfer ederek pota altındaki açığı kapatmış oldu.

14 Şubat 2010 Pazar

Dev Takas !!!


Dallas Mavericks to Caron Butler Brendan Haywood and DeShawn Stevenson
Washington Wizards to Josh Howard Drew Gooden James Singleton and Quinton Ross

Yani şunu anlıyoruz ki Dallas çocuğu koymuş. Batı'ya göre kadroları bir üst düzeye çıktı. Çok yönlü bol parçalı bir kadrosu oldu. Wizards'ın yeniden yapılanma planlarını iyi takip etmişler, helal olsun. Kadro kalitesiyle bir çok takımın bir adım önüne geçtiler.

24 Eylül 2009 Perşembe

Yeni Formalar

Nba'de sezonun başlamasına az bir zaman kala takımların giyeceği yeni formalarda yavaş yavaş görücüye çıkıyor.

  • Dallas'tan başlayalım. Bilinen yeşil alternatif formasının yerini kulüp renklerinden olan mavi almış. Fazla bir değişiklik yok o konuda.
  • Sixers'a bakacak olursak bu kadar kötü bir forma olmamalı bir Nba takımında. Geri sayımlar vs derken büyük bir heyecanla bekliyorduk ama daha önce internete sızılan formalar olduğu ortaya çıktı. Eskileri daha güzeldi en azından.
  • Charlotte'ta da köklü bir dğeişim söz konusu. Formalar gayet şık duruyor en azından turuncu deplasman forması yerine gayet güzel gider mavi forma.
  • Houston ise geçmiş dönemlere modern bir geri dönüş yapmış gibi görünüyor. Alternatif forma olarak bu sezon kullanılacakmış.
** Resim Bu Maç Evde İzlenir'den alınmıştır.

3 Ağustos 2009 Pazartesi

Gündemden Kısa Kısa #3


  • Evet yine bir fırsatını bulup nete girmeyi başardık. Son günlerde yine Nba gündemini fazlasıyla meşgul eden hamleler takaslar gerçekleşti. Kısaca bu hamlelere göz atalım..
  • Öncelikle en ilgi çekici haberle başlayalım. Chandler-Okafor takası.. İki takım pivotlarını takas etti. Ben bu takasta Bobcats cephesini daha avantajlı görüyorum. Okafor Larry Brown'un sistemine bir türlü ayak uyduramadı ve pota altında kaçak dövüşen bir performans sergiledi. Chandler gibi sertlikten kaçmayan ve tuttuğunu kopatran bir pivot tam aradıkları türden biri. Üstelik 2 yıllık kontratı kalmış olması da aşının tutmaması halinde bir avantaj. Bir diğer konu ise Chandler'ın hücum performansı olacak. Hücumu fazlasıyla kısıtlı bir basketbolcu. Paul ile kariyerinde gösterdiği aşamayı Bobcats'te sürdüremeyebilir. Okafor bir şekilde hücumda Paul sayesinde iş yapabilecektir. Savunma konusunda Bobcats'in kendisinden istediği sert savunmayı uygulayamasa da yardım savunması konusunda Hornets'te fazlasıyla iş yapacaktır.
  • Yazın en çok merak edilen konularından biri de Odom mevzusu idi.. Sonunda takımında kaldı Lamar Odom. Kendisine önerilen tekliflere bir türlü sıcak bakmayan Odom yakın zamanda Portland ve özellikle Heat'in yakın takibine girmişti. Ancak Kupchak 4 yıl 33 milyon karşılığı oyuncusunu ikna ederek takımda tutmuş.
  • Gooden, Mavericks ile anlaşmış bir yıllığına. Texas'ı sevdi Gooden ancak bu yıl Texas'ın farklı bir ekibinde forma giyecek. Tek sorun Nowitzki-Gooden uzun rotasyonu ile savunma konusunda yaşanabilecek durumlar. Dallas bunun yanı sıra Tim Thomas'ı da kadrosuna katmış.
  • Toronto yine yaz döneminin en hareketli takımlarından biri. İki hamle var şu an için ve yapılan bu iki hamlede takımın Avrupalı kimliğini daha da derinleştirdi. Nesterovic yıllık 2 milyon dolar karşılığı anlaşmış. Rotasyonda süre alabilecek ve önemli işler yapabilecek bir uzun. Son olarak Golden State ile takasa girilmiş ve Marco Belinelli karşılığı D.George takas edilmiş. Belinelli Warriors rotasyonunda fazla şans bulamamıştı ki bunda Nelson'un garip tercihlerinin de etkisi var. Toronto gibi bir takımda yabancılık çekmeden kendi performansını yakalayabilir. Oldukça iyi bir hamle yapmış gibi gözüküyor Colangelo.
  • Son olarak bir yıllığına yeni takımları ile anlaşan oyunculara bakalım. Marcus Williams Grizzlies ile anlaşmış. Zamanında Kidd'in varisi olarak gösteriliyordu... Hornets kadrosuna Ike Dıogu'yu katmış... Ersan'ın takımı Milwaukee Bucks, H.Warrick ile anlaşma sağlamış..

2 Mayıs 2009 Cumartesi

Denver Nuggets - Dallas Mavericks

İki takımın da formu, eğlenceli basketbolu ve karşılıklı ismleri ile seri başlamadan insanın ağzı sulanıyor. Umarım teoride oluğu gibi pratikte de güzel bir seri olur biz izleyenler için. Normal sezon maçlarına baktığımızda Denver hiç yeilmemiş ancak skorlar hep yakın..

Dallas ilk tur avantajlıydı. Karşısında yaşlı ve eksik bir Spurs bulan Mavs en büyük kozu Dirk'ün sadece bir maç ritim bulmasına karşın seriyi 4-1 ile rahat geçmişti. Dirk eğer bu seri adına da bir şeyler yapmak istiyorsa standartını yakalaması gerekli. Bunun dışında Nowitzki'nin pota altında Martin tarafından yavaşlatılmaya çalışacka olması hangi taraf adına avantaj teşkil edecek mera kediyorum. Aynı tür eşleşme D.Jones ile Terry eşleşmesi olacak.

Kidd-Billups ikilisinin birbirine karşı üstünlük sağlayabileceklerini düşünmüyorum. Biri bir maç çıkar sahne alır öteki diğer maç. Her maç çıkıp birinin oyunu domine etmesini beklemiyorum. İki numaralarda benchten gelen önemli dış skorerler var. Terry ve Smith. Bu iki ismin varlığı da seriyi başka noktalara taşıyor. Bench derinliklerine bakacak olursak Barea-Bass ve Hllins ile üçlü bir kontak kurulmalı ve faydalı olmaları sağlanmalı Dallas'ta. Denver'da Billups'ın gelişinin ardından yapı oturdu tam anlamıyla. Kenardan gelecek Smith dışında savunma da oldukça dirençli Andersen - Kleiza ve Carter kağıt üstünde Dallas'a göre daha ağır basmakta.

Denver'ın bir diğer artısı Nene olacak elbette. Dampier karşısında oldukça avantajlı olacaktır. Dampier her ne kadar Spurs karşısında x-faktör olacak oyunlar sergilese de bu konsantrasyon bu maçta sürmez. Howard-Melo eşleşmesi de iyi ir eşleşme izletecek bizlere. Spurs serisinde Howard'ı Hornets serisinde Melo'yu rahatsz edebilecek düzeyde bir savunma yoktu. Bakalım birbirlerini bulunca ne yapacaklar mera kediyorum. Ama Melo'nun formu ibrenin birazda olsa Denver'a dönmesini sağlıyor.Denver'ın zaten ev sahibi olarak bir adım önde başlıyor seriye. İyiden iyiye hissettirmeye başlayacak artık kendini ev sahibi avantajı olmak. Denver pek takılmadı buna Hornets karşısında zira Dallas'ta saha avantajına sahip Spurs'u yendi ama şu seri için önemli bir nokta saha avantajı. Denver ilk iki maçı kayıpsız geçerse seriyi rahat noktalayabilir.

Tahmin: 4-2 Nuggets

30 Nisan 2009 Perşembe

Hesabı Erken Kapatanlar


Cavaliers 4-0 Pistons

Bu eşleşmenin tahminini yapmak seri başında kısmen kolaydı. 4-2 demiştim play-off'lar öncesi Pistons'un geçmiş başarılarının hatrına onların evinde maç alacağını düşünerek. Ancak düşündüğüm şekilde gitmedi ve Cavs seriyi domine ederek Doğu yarı finaline rahat bir şekilde ulaştı. Miami-Atlanta serisinden gelecek rakibini beklemeye başladı.

Cavs bu sezon evinde 40 galibiyet aldı. 41 maçta 40 galibiyet çok önemli bir istatistik. Play-off'ta her seride maksimum 4 maçını evinde oynasa şampiyonluğa rahatça ulaşacağı öngörülen bir istatistikle karşılaşıyoruz. Ki bu rahatlığı Pistons karşısında gayet rahat gösterdiler. İlk iki maçı rakibe orta sahada top göstermeyerek rahatça aldılar.

Üçüncü maç öncesi Pistons koçu Curry bu mücadeleyi takımları için bir 'Onur Savaşı' olarak lanse etti ancak düşündüğü gibi gitmedi seri. Cavs deplasmandaki ilk maçı da kazanınca seri geri dönülemez bir yola sapmıştı bile. Cavs serinin kapılarını ardına kadar aralamıştı. İçeri adım atması ise 4. maç sonunda oldu ve Cavs, Pistons'u 8 günde oynadığı 4 maçta yenerek seriyi geçen taraf oldu.


Lakers 4-1 Jazz

Cavs'ın ardından bu senenin bir diğer favori ekibi Lakers ise rakibi Utah Jazz'a yalnızca bir maç vererek seriyi geçen taraf oldu. Bu iki ekibin formu insanı korkutmuyor değil. Bakalım play-off öncesi yapılan Cavs-Lakers final tahmini Haziran'da tutacak mı ?

Lakers'a karşı herhangi bir cevabı olmayan Utah'ta Memo'nun ilk üç maçtaki sakatlığı fazlasıyla can yaktı. Üçüncü maçta Boozer'ın bir hayli ekstra performansını kenara koyacak olursak seri boyunca sürekli boyalı alanda ezilen taraf olan Utah Staples'taki maçlarda varlık gösteremedi. Zaten deplasman da maç kazanmaları da beklenen bir durum değildi. Evlerindeki o tek maçı da kaybedince seri ellerinden kaydı gitti.

Boyalı alanda çare üretemeyen Utah'ı, Deron'un çabaları da ayakta tutmadı. Kobe'ye karşı zaten bir savunma alternatifi olmayan Utah, Lakers'ın guardlarının kötü günlerinde olduğu zamanlarda dahi seriyi yada en azından ivmeyi lehlerine çevirecek atakları yapamadı. Lakers rahat bir şekilde Batı yarı finaline çıktı ve Rox-Portland eşleşmesinden gelecek rakibini beklemeye başladı. Sağlam seri olur o da..


Spurs 1-4 Mavericks

Eski günlerin hatrına şu serinin daha bi çekişme dolu olmasını isterdim ancak Spurs'un yaşlanan kadrosu ve kadrosundaki oyuncuların kiminin aşırı tecrübeli kiminin tecrübesiz olması, Mavs'ın son haftalarda yakaladığı müthiş çıkışın burada da devam etmesi, Ginobili'nin yokluğu, Howard'ın form tutması vs vs vs..

Tüm bu etmenler Dallas'ı bir adım değil bir kaç adım öne çıkarttı ve seriyi kazanan taraf oldular. Seri başlamadan hemen önce yaptığım analizde Dallas'ın Spurs'e ilk maçta bir sürpriz yapabileceğini yazmıştım. İlk maçta da Howard'ın müthiş oyunu ile Spurs'u devirerek seride saha avantajını ele geçirdiler. Tony Parker serinin ikinci maçında resmen kendi aşan bir performans sergileyerek Spurs'u ayakta tuttu.

Dampier üçüncü maç için 'Parker kendini kollasın' tarzında açıklamalarda bulundu. Ki o Dampier seri boyunca belkide Dallas adına x-faktör olan isimdi. Çok iyi konsantre oldu maçlara. Dallas üçüncü maç rakibini denize döktü. Çekişmeli geçen ve Parker'ın yine harika oynadığı maçta Dallas adına Howard'da sahne alınca seri 3-1 ile tekrar San Antonio'ya taşındı. Dallas dış şutlarda başarı yakaladığı son maçtanda galip ayrılarak seriyi geçen taraf oldu. Spurs'un de Detroit gibi bu kadro ile belkide son play-off mücadelesi olacak.


Nuggets 4-1 Hornets

Çok çekişmeli geçmesini beklediğim ancak bir maç dışında beklediğimi bulamadığım bir seri. Gerçi 2009 Play-off'ları diyince belkide aklımıza Bulls-Celtics serisi gelecek belki ama beklentilerimin çok altında kalan bir seri oldu.

Hornets'in geçen sene Batı Finalini bir maçla kaçırdığını düşünürsek bu sezonda aynı çekirdek kadro ile daha fazlasını başaracağını yada en azından ilk turda varlığını gösterebileceğini düşünmüştüm. Seriyi yine Denver'ın geçmesini bekliyordum ancak bu kadar kolay olmamalıydı. İlk iki maç Denver Billups'un sazı eline almasıyla rahat kazandı.

Serinin maç gibi maçı Hornets'in evindeki ilk maç oldu. Büyük çekişmeye sahne olan maçta son topla kazanan Hornets seriye tutunmuştu. Ancak takımın seriyle bağlarını kopartan maç Hornets Arena'daki 4. maç oldu. Denver play-off tarihinin en yüksek farkını yakalayarak rakibini 58 sayı ile mağlup etti. Öyle ki farkın 21'e indiği bir dönem taraftar sevinçten deliye dönmüştü.

Denver evindeki son maçı da ikinci devre Melo'nun ritmini bulması ile geçerek Batı yarı finalinde Mavs'ın rakibi oldu. Mavs-Denver eşleşmesi de iki formda takımın eşleşmesi olacak ve şimdiden insanın ağzı sulanıyor. Sezon içindeki 4 maçın 3'ünün son topa kaldığını ancak Denver'ın 4-0 üstünlüğü ile normal sezonun geçildiğini de hatırlatalım.

25 Nisan 2009 Cumartesi

Nuggets vs Hornets: Game 3

Denver'ın Billups önderliğinde ilk iki maçı kazanması Paul ve arkadaşları için üçüncü maçı farklı bir konuma getirmişti. Hornets'in kazanmaktan başka çaresi yoktu evinde..

Ancak maç öyle bir başladı ki aman aman. Maçı izlemesem ve bana 18-6 olarak skor söylense Hornets öndedir derim takımların durumuna göre. Ancak maça ve seriye asılmasını beklediğim takım olan Hornets mücadeleye öyle bir başladı ki yataktan zorla kaldırılmış ve sahaya zorla çıkartılmış bir takım olarak izledik Hornets'i. Denver ise ne yaptığını bilen bir takım olarak sahaya çıktı ve rakibi zayıf noktalarından bir bir vurmaya başladı.

Hornets o kadar dağınık ve dengesizdi ki Paul'un çabaları birşeyleri değiştirecek gibi de değildi. West'in maça kötü bir giriş yapması, Peja'nın da iyi bir giriş yapamaması üstüne Chandler'ın aldığı 2 faul ile kenara gelmesi Hornets'in işini bir hayli zorlaştırmıştı maçın başında. Benchten gelen Marks ve Posey, Paul'un da yardımı ile takımı dipten çıkartan isim oldular. Uyuyan seyircilere ve takımın yüzüne su çarpan ve ayılmalarını sağlayan bu üç isim ard arda hücumlarda ürettikleri basketler ile ibreyi Hornets yönüne çevirdi.

Maçın başındaki o müthiş Denver serisinden sonra ilk yarının Hornets lehine 3 farkla kapanması Denver adına tehlike demekti. Maça o kadar iyi bir girişten sonra böylesine bir duraklama evresi iyiye işaret değildi onlar adına.

Üçüncü çeyrek tam anlamıyla play-off sertliklerinin yaşandığı, kemik seslerinin çıktığı bir çeyrek oldu. Maçın maç gibi olduğu anlardı. Hornets çeyreğe müthiş bir giriş yaptı. İlk devre ortalıkta gözükmeyen West ve Butler Paul'a en büyük yardımcıydı. Denver adına Melo ilk devredeki etken performansını sergileyemedi üçüncü çeyrek ancak yine başa baş bir şekilde kapandı.

Son çeyrek başka bir boyuttu artık. Paul'un hızlı drive'ları ile yarattığı pozisyonlar, Billups'un sabırla arkadaşlarını bekleyip oynadığı müthiş oyunlar derken çok iyi bir maç izliyorduk. Hornets çeyrek boyu 8-10 farkla önde ola ntaraftı ancak son 3 dakika içinde Denver ufak çaplı bir seri ile rakibini yakaladı ve maç ortaya geldi. Ancak oyunu kazanan taraf Hornets oldu.


Paul'un bu maçtaki oyununu kelimelere sığdırabilir miyim bilmiyorum. Hornets'in o rezil startında çabalayan tek isimdi. Hızı sayesinde transition hücumlarda Denver'ın canını fazlasıyla yaktı. Bir kaç dış şut dışında gereksiz şut denemelerine de girmedi ve isabet oranı da gayet iyi düzeydeydi. Hornets'in her zamanki gibi saha içi lideri oldu ve maçın kazanılmasındaki en büyük etkendi.

Hornets'de maçın kazanılmasındaki yan etmenlerde öncelikle benchten gelen iki isim olan Posey ve Marks. Takımı ilk çeyrek o kötü durumdan kurtaran isimlerden olan bu ikili benchten getirdikleri ile oyuna farklı bir anlam kattılar. Hornets'in düşen pota altını ayağa kaldıran isim olan Marks son Denvert hücumunda da Melo'nun topunu bozan isimdi. Posey'de maç boyu kritik anlarda sahne alarak Hornets'i ayakta tuttu. Bunun dışında maça kötü başlamasına karşın yine başvurulduğunda önemli katkılar veren West ve Butler ikilisi fena maç çıkartmadı.

Hornets'in bu maç için kötüleri Chandler ve Peja oldu. Chandler aslında bu seriye bir türlü giremedi tam anlamıyla. İlk iki maçtada sönük performansları vardı bu maç performansını dahi göremedik. Faul probleminden oynayamadı bile. Peja'yı devreye sokmak için Paul ona bir çok pozisyon hazırladı ancak Peja'nın oyunu kafasında silmiş bir kere. Savunmada Melo karşısında duramadı ve Denver adına kilit eşleşme yarattı. Her seferinde Melo'yu pota altına buyur etti. Hücumda da beklenilen performansının çok dışındaydı.

Denver'da benchten gelen Kleiza üçüncü çeyrek sertleşen oyunda iyi katkılar verdi. Jr Smith önemli bir ksor katkısı sağladı ancak benchin bir diğer önemli ismi kuş adam Andersen'i bu akşam sahada göremedik. Hele ki bu maç hiçte sağlam olmayan Hornets pota altı karşısında. Aslında o etkisizliği Nene ve Martin'de de görmedik değil.

Hornets adına önemli bir galibiyetti seriye tutunma açısından. Şimdi önlerinde bir maç daha var evlerinde oynayacakları ve bunu da alıp serinin tekrar New Orleans'a dönmesini isteyeceklerdir. Denver'ın evinde maç vereceğini sanmıyorum bu maçta gösterdi ki dışarda da kazanabilecek kapasiteleri var. Hornets Paul sayesinde seride ayakta kalsa da sonunda yıkılan taraf olmaktan kurtulamayacak.

Yılın 6. Adamı : Jason Terry


Sezonun en iyi 6. adam ödülü bu yıl Dallas'tan Jason Terry'ye gitti. Terry sezon boyunca gösterdiği performansla maça nasıl başladığı değil nasıl bitirmesi gerektiğini de bizlere göstermiş oldu. Dallas'ın sezon boyu en etkili silahlarından biri olan Terry son saniyelerde de rakiplerinin canını yakmayı başardı.

Terry'nin ödülü amlası sürpriz olmadı. Yanında ciddi ciddi aday olan iki isim vardı. Biri Nate bir diğeri de Jr Smith. Jr Smith patlayıcı bir isim ama bazen rakibe patlarken bazende elde patlayabiliyor. Bu da kredisini düşüren etmen. Nate Robinson ise belkide takım başarısı göz önüne alınarak geri planda kaldı. Terry haketmedi diyemeyiz sonuna kadar haketti ve bu sezonun en iyi 6. adamı ödülünü almayı başardı.

24 Nisan 2009 Cuma

Maverics-Spurs Game 3


Gece sırf bu maç için kalkan insanlar epey pişman oldular. 88-67'lik skor (ikinci maçtan sonra) normal olarak algılanabilir ancak normallikle alakası yok. Farkın sürekli olarak 30 sayılarda gezdiği bir maçtı. Ben son çeyrek kapadım televizyonu yedek kadrolarla fark 21'e kadar inmiş.

Bu maçla ilgili üç istatistik versem Spurs'ün bu farkı yemesinin sebebi anlaşılabilir:
Parker+Duncan =16 sayı 6 ribaunt 4 asist
Spurs'ün üç sayı isabet oranı 2/17

Mavericks'in kapanan savunması karşısında dış şutları sokamayan bir Spurs vardı. Parker dışında kimseye yakın savunma yapılmadı. Spurs'ün kullandığı üç sayılık atışların çoğu rahat atışlardı. Ya da sezon içinde rahatça soktukları atışlar diyelim. Ama bunları sokamayınca Mavericks içeride daha sağlam durmaya başladı. Duncan sorumluluk almaya çalışmazken içeri hangi kısa girse Dampier'ı gövedesiyle ya da blokla karşılaştı. Burada bütün sorumluluğu Duncan'a yüklemeyelim. Gooden'ın 2/12'lik enfes şut yüzdesi de epey etkili oldu.
Mavericks, Spurs'un üçlük yüzdesinin etinden sütüden faydalandı savunmada. Savunma kısmını yukarıda anlattım zaten. Mavericks son çeyrek hariç gayet güzel götürdüğü hücumuyla maçı kazandı. Panzer Dirk oynadığı süre boyunca hiç durmadı. Eline ne geldiyse soktu. Maç daha başa baş geçse ve 35-40 dakika falan bir süre alsaydı yine de durmazdı. O kadar sıcaktı.

İlk 5 başlayan Kidd-Barea ikilisi maçın kazanılmasında çok önemli birer faktör oldular. Parker'ı hangisi savunsa hiç bırakmadı. Zoraki atışlara zorladılar. Bir şekilde geçişine izin verseler de Dampier durdurdu zaten.

Bitirişi de bu günkü galibiyette oyuncular kadar payı olan Mavericks seyircisile yapalım.

19 Nisan 2009 Pazar

San Antonio Spurs - Dallas Mavericks

Finley yolladı 3'lükleri Spurs son gece bir anda kendini 3. sırada buluverdi. Peki ne oldu ? Karşısında belkide play-off'a en formda giren takım var. Dallas Mavericks. Kazanırken bunu hesaba katmış mıdır ki Spurs. İşleri şu an hiçte görüldüğü kadar kolay değil.

Dallas son Nisan ayında müthiş bir form grafiği yakaladı. Kolay maçıda yoktu adamların, verilmesi gereken mesajları da pas geçmeden verdiler. Çok tehlikeli bir şekilde play-off'a başlayacaklar ve ben yaklaşık 1.5 saat sonra başlayacak serinin ilk maçında galibiyet bekliyorum Spurs deplasmanında Dallas'tan.

Josh Howard sakatlıktan döndü ki bir hayli hırslı döndü. Seride faktör olacak oyuncu Howard, karşısında duracak bir Manu'nun da olmayışı sağlıklı olduğu takdirde Spurs'un başına büyük dert açacağının göstergesi. Zaten Spurs'un Dirk'e bir cevabı olacak mı o bile muamma. Tek avantajı var siyah beyazlı ekibin oda son dönemde bir iki vites arttıran Tony Parker. O da tek başıan ne yapacak kuşkuluyum. Kidd aman aman savunma yapamayacak belki ama arkasında yine istekli bir Barea olacak. Parker yine çıkıp 25 sayı ortalama tutturacak belki ancak sadece onunla bu işin gitmeyeceği açık.

Dallas'ın zayıf noktası pota altı ki o bölgede de Spurs'un Duncan gibi biri mevcut. Ancak onunda artık yaşlandığını sakatlıktan yeni çıktığını ve tam performansı ile oynayamayacağını düşünüyorum. Burada Spurs'un sezon ortasında takıma kattığı Gooden girebilir ve pis işlere ortaklık edebilir. Dallas adına Terry'nin de önemi büyük. Benchten gelerek yedeklerin oyunda olduğu dönem domine edecektir. Spurs'un de Mason gibi bir silahı var ancak buraları kaldırabilecek mi şüpheliyim.

Dallas'ın son dönemdeki formu ve Spurs'un artık yaşlanmış ve sakatlıklarla boğuşan kadrosunu göz önüne alınca uzun bir aradan sonra ilk turda elenmek Spurs cephesine daha yakın gibi, karşı tarafta da 2 yılın ardından ilk turu geçmek isteyen bir Dallas olacak.

Tahmin: 4-2 Mavericks

7 Aralık 2008 Pazar

İnenler - Çıkanlar #4

Son iki haftadır İnenler-Çıkanlar olayını yazamadık şu sayfada. Sınav dönemidir derslerdir fırsat olmadı. Pazar yada pazartesi yazdığımdan da haftaya haftaya diye erteledim hep. Bayram öncesi hemen yazayım dedim bu hafta da aksatmayalım. Çok derin olmadı ama bu haftalık böyle.

Dallas Mavericks: Dallas sezona öyle bir giriş yaptı ki akılara zarar. Ama son iki haftadır yükselişte Dirk ve ekibi.Oynadıkları son 10 maçta aldıkları tekbir mağlubiyet var o da Lakers'a karşı zaten. Terry ve Dirk'ün form bulması ile üst üste maçlar kazanan Dallas'ın önlerindeki 4 maçı da kendi sahalarında olacak. Şu an 11-8 ile Batı'da 7. sıradalar. Son 10 maçta alınan 9 galibiyet ile anca bu noktaya gelebildi Dallas. Düşünün artık sezona nasıl kötü başladığını.

Rajon Rondo: Rondo son maçlarda harika oynuyor cidden. Ben onun hep bu takımda bir skor tehditi olmasını istiyordum ki Lakers ile oynanan finallerde de göz önüne çıktı şut seçimleri kendine olan güveni vs. Son maçlarda sayı ortalamasında yükseliş göze çarparken yanında ribaunt-asist ve topçalma işlerini de düzenli olarak yaptı Rondo. Pacers maçında 23 dakikada yaptığı triple-double ile de her alanda takıma katkı verdiğini göstermiş oldu.

San Antonio Spurs: San Antonio'da sakatlıklar bu sene büyük dert oldu. En önemli oyuncularından biri olan Manu sezon açılışını kaçırırken, Parker ise müthiş başladığı sezonda sakatlık geçirerek iki haftalk bir süreç ortadan kayboldu. Spurs savunma odaklı oyununa bu iki yıldızı olmadan da devam etti. Üstüne Hill ve Mason gibi yan rollerde önemli katkı sağlayacak iki ismide kazandılar. Şimdi Manu ve Parker geri döndü ve artıkdaha tehlikeli oldular.

Devin Harris: Nets Batı turnesinden üç galibiyetle dönünce Harris'in performansının değeri arttı. Bir önceki inenler-çıkanlar'da Harris'in bir atıp bir kaybolduğunu bahsetmişim. Ama son haftada öyle değildi Harris. Her zaman takımın ihtiyacı olduğu anda sahne aldı. İstikrarlı performanslar gösterdi ve takımını önemli bir noktaya taşıdı.

Dwyane Wade: Wade bu sezon tam manasıyla Mvp gibi oynuyor. Her alanda verdiği katkılar takımı sıkışınca sorumluluğu alıp birşeyler başarma isteği. Kişiliği ile d eörnek olacak biri Wade. Yine o da her zamanki gibi son haftalarda oldukça iyi performanslar çıkarttı. Portlad maçında devre dışı kalmış olsa da takımının Batı turnesinden başarılı bir şekilde dönmesini sağladı. Zaten sezon istatistikleri de şu sıra harkulade.

Düşenler kısmına geçelim şimdi de ama burda oyuncu performanslarına değinmeyeceğim bu hafta. Yalnızca takım olacak.

Detroit Pistons: Detroit'te Iverson'un gelişinin ardından istediği havayı bir türlü yakalayamadı. Çaylak koç Curry'de yanlış rotasyon tercihleri ile takımının önde olduğu ve rahat götürdüğü Sixers maçını kaybettirecek kadar kötü bir koç. Detroit'in en önemli silahlarından biri saha ve seyircisi ancak onlar evlerinde de kaybeder oldular.

Toronto Raptors: Evet hafta içi Sam Mitchell kovuldu. Yılın koçu olduğu dönemde de bu adamı yetersiz bulurdum geç alınmış bir karar oldu. Yerine şimdilik yardımcı koç Triano var ki Triano yönetiminde ilk maçta Utah'a farklı mağlup oldu Raptors. Kötü bir durumda şu sıra. O'Neal'dan hatta Calderon'dan sezon başındaki katkılar gelmiyor. Ama yine de Mitchell'ın kovulmasını ilerisi için bir ışık olarak görebilirler.
Golden State Warriors: Crawford hamlesi ile geçtiğimiz hafta gündemdeydiler ama şimdilik Crawford'ta takıma birşeyler katabilmiş değil. Son 9 maçından yenilgi ile ayrıldı Golden Sate. Ellis yakın zamanda dönecek ancak bu takımın düzelmesi zor gibi duruyor. Morrow bir ara parladı ancak şu sıra benchin arka köşelerinde maç izlemekle yetiniyor. Neyse ki bu kötü gidişe bir dur diyebilecekleri Oklahoma maçı var önlerinde.

Utah Jazz: Utah hakkında da bir şeyler karalamak istedim. Tamam takım eksik yani ilk skor opsiyonları takım elbeseli ancak takım neden böyle ruhsuz olur bilemiyorum. Memo'da da bir düşüş var yine. Boozer yokken pota altında estirirdi Memo ama son zamanlarda öyle değil. Millsap bir çıkış içinde şu sıra zira maç kazanırsalar onun bu performansı ile kazanıyorlar. Evlerinde Bulls-Heat-Nets gibi ağır yenilgiler aldılar ve sıralamada hem Denver'In hemde PortlandI'n gerisine düştüler.

17 Kasım 2008 Pazartesi

İnenler-Çıkanlar #3

Detroit Pistons: Allen Iverson'un gelişi ile yükselişe geçen ve 4 maçlık Batı Turnesi'nde 3 galibiyet çıkaran Detroit özellikle lige fırtına gibi giren Lakers'ı devirmeyi bildi hafta içinde. Kazandıkları bu üç maçta 100 sayı barajını da aştığını söylemek gerek Pistons'un.

New York Knicks:
Knicks haftayı 3-2 ile kapatmış olsa da hafta içinde D'Antoni ile beraber yakalanan hücum basketbolunun meyvelerini en iyi şekilde topladı. 4 maçta 100 sayı barajını aşan ve Utah'a karşı önemli bir galibiyet alan Knicks grubunda Boston'un ardından 2. sırada.

Orlando Magic:
Lige kötü başlasa da yavaş yavaş toparlanan Boston hafta içinde Atlanta'nın da düşüşe geçmesi ile Güneybatı grubu liderliğini geri kazandı. Evinde Portland'a yenilmesine karşın deplasman serisinde Oklahoma Dallas ve Charlotte'u devirerek haftayı çıkışta tamamladı.

Denver Nuggets: Denver Nuggets Billups takasının ardından daha bir takım görünümünde oynuyor. Billups'un takıma gelmesiyle beraber oynanan altı maçta alınan beş galibiyet var. Bu galibiyetler içinde Dallas ve Boston deplasmanı önem taşımakta. Denver'ın önündeki fikstürde fena sayılmaz ay sonuna kadar.

Chauncey Billups:
Denver altı maçta beş galibiyet aldı dedik. Hepsi takıma gelen bu adamın sayesinde oldu. Daha bu sabah Wolves karşısında takımını 26-5-5 gibi bir istatistikle galibiyete taşıdı Billups. Denver'ın hücum alanında öne çıkışı onunda parlamasına neden oldu. Detroit'te takas olmadan iki maçta 12.5 sayı ortalaması tutturan Billups'un buradaki ortalaması 19.5.. Asist ve ribaunt ortalamalarından bahsetmiyorum bile.


Rasheed Wallace: Allen Iverson'un gelişi ile takımda yükselişe geçen isimlerden biride şüphesiz Wallece. Sheed takımının deplasman turnesinde kazandıkları Golden State ve Lakers maçında harikalar yarattı. Wallace özellikle Lakers maçında 25-13 yaparak dikkatleri üzerine çekti.

Wilson Chandler: Knicks'in çıkışındaki en önemli ismi olmayabilir ama takımın çıkışı ile beraber parlayan oyunculardan biri Wilson Chandler. Memphis maçında attığı 27 sayı biraz istisna olsa da ma çbaşına 13.8 ve 5.4 ortalamaları ile ilk beşin önemli bir ismi oldu Wilson.

Zach Randolph: Zach ligin ilk üç-dört maçında pekte iyi değildi ama sonrasında ise harika performanslar ortaya koymaya başladı. Knicks'in bu haftaki yükselişinde en büyük payın sahibi olan Zach her ne kadar ortada takas dedikoduları sıkça çıksa da çıkıp oynamasını bildi. Son iki maç neredeyse 30-20'lik double-double'lar yaptı.

Devin Harris: En son 7 Kasım'da Detroit maçında gözüken ve 38 sayı ile oynayan Devin Harris üç maçlık aranın ardından üst üste gelen iki Hawks maçı ile parkelere dnüş yaptı.. Ama ne dönüş..
Atlanta'ya karşı ilk maçında 30 sayı 6 reb 8 ass yapan Harris ertesi gece bir kez daha Hawks potasına 33 sayı gönderirken 10 asist yaptı ve takımına galibiyeti getiren isim oldu.

Tim Duncan: Spurs hafta içinde oynadığı 4 maçında 3 galibiyet alarak rahat bir nefes aldı. Sezon başından beri kötü gidiyorlardı. Parker'ın sakatlanmasıyla ipleri eline alan Duncan'da Spurs'un bu seriyi yakalamasında etken isimdi. Son dört maçta da iyi bir şut yüzdesi ile pota altında rakip takımlara zor anlar yaşattı Duncan.


Dallas Mavericks: Dallas beş yıldır beş maç üst üste kaybetmemişti. Takımda Kidd-Dirk-Howard gibi isimler olmasına karşın üst üste gelen yenilgiler ile takım kötü bir hafta geçirdi. Şimdi pek önemli gözükmeyebilir ancak sezon sonunda play-off yarışı kızıştığında bu galibiyetleri ararlar.

Atlanta Hawks:
Çarşamba gecesi iyi de oynadıkları Boston maçı ve gelen yenilgi ile bir anda düşüşe geçen Hawks, üst üte aldığı Nets yenilgileri ile Güneybatı'da ldierliği kaptırdı ve bir anda üç maçlık bir yenilgi serisi yakaladı.

Utah Jazz:
Memo bu takım için ne kadar önemliymiş öyle değil mi? Memo'nun zorunlu Türkiye'ye dönüşü ile pota altında önemli bir ismini kaybeden Utah, Doğu Turnesi'nde oynadığı beş maçta yalnızca bir galibiyet alabildi.

David Lee:
Knicks her ne kadar çıkışta olsa da David Lee takımda düşüşe geçenlerden biri. Lige iyi bir giriş yapmasına karşın son maçları hiç o çizgide değil Lee'nin. Hakkını yemeyelim dün Dallas'a karşı iyi istatistik yapmış.


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...