Pistons etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Pistons etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Eylül 2010 Çarşamba

13 Temmuz 2010 Salı

Wallace Takımda Kaldı


Dört sene önce Detroit Pistons'tan Bulls'a giden ve istenmeyen adam olarak ilan edilen Ben Wallace geçtiğimiz yıl takıma geri dönmüştü. Bu sezon kontratı biten ve özellikle Heat tarafından takip edilen oyuncu bu sefer takımına yan çizmeyerek 2 yıl 3.8 milyonluk bir kontrata imza attı. Ben Wallace kariyerine 2 yıl sonra Pistons'ta nokta koyacağını da belirtti. Pistons adına olumlu bir hamle olmuş. Bu adam bir tek burada kendini buldu kariyeri boyunca. Öldü denilen geçen sezonda bile verimli maçlar çıkardığı olmuştu. Son sezonlarını da bu takımda geçirmesi önemli.

22 Ocak 2010 Cuma

Wallace #2


Detroit Pistons'un 2004-2007 arası altın dönemlerinde rakiplerine korku dolu anlar yaşatan Pistons pota altı oyuncusu.. İki Wallace.. Ben Wallace o dönem Bulls'a giti ardından Cavs yolunu tuttu ancak o eski ritmini bir türlü bulamadı. Sheed ise bu sene başında Celtics yolunu tuttu..

Dün Boston, Pistons deplasmanındaydı ve Sheed uzun bir aradan sonra eski mabedinde bu kez rakip forma ile salona çıktı. Taraftarlarda ayakta alkışladılar Sheed'i.. Güzel bir görüntüydü..

Yakalanan şu karede zamanında ortalığı kasıp kavuran iki Wallace var.. Eski dostlar yeniden bir arada...

10 Ocak 2010 Pazar

10 Milyonuncu Sayı !


63 yıl önce New York'ta Ossie Schectman, NBA Tarihinin ilk sayısını kaydetmişti. Bu gece ise Detroit Pistons'tan Ben Gordon ''10.000.000'' dedi.

Sixers'a karşı ikinci çeyreğin bitimine yaklaşık 4 dakika kala kaydettiği basket ile bu kilometre taşına ismini yazdırmış oldu.

30 Kasım 2009 Pazartesi

Yürek Meselesi


Detroit Pistons bu akşam evinde ağırladığı Doğu'nun iddialı ekibi Atlanta Hawks'ı 94-88 mağlup etti. Mücadelede Rodney Stuckey 23 sayı 8 asist ve 2 ribaunt ile oynayarak takımını galibiyete taşıyan isim oldu. Ancak onun haricinde bir isim vardı ki bence takımının en iyi oyuncusuydu bu maçta. Takımın beraber hareket etmesini ve savunmada da bir kimlik bürünülmesini sağladı. Bu bahsettiğimiz isim Ben Wallace..

Big-Ben bu gece Hawks karşısında 2005'te kalma günlerini hatırlatan bir performans sergiledi. Ben Wallace 32 dakika sahada kalarak takımına enerji getirdi ve maçı da 10 sayı 11'i hücum 18 ribaunt 2 asist 2 top çalma ile tamamladı..

24 Kasım 2009 Salı

Ben Wallace


Ben Wallace yazın neredeyse emeklilik kararı alacağını ancak Pistons'tan gelen teklif ile bu kararından vazgeçtiğini söylemiş. Yazın Shaq takası ile kontratı Suns'a geçen ve serbest bırakılan Wallace Pistons ile sözleşme imzalamıştı.

Wallace'ın belkide en iyi basketbolunu oynadığı takım Pistons.. Bulls ve Cavs formaları altında beklenenin kat kat altındak kaldı ve geçen 3 yıl onun için maddi açıdan olmasa da büyük kayıp oldu. Şimdi tekrar kariyerinin parladığı Pistons'a döndü ve ortalama 30 dakika süre alarak 8.9 ribaunt ortalaması ile takımının başarısı için önemli katkılarda bulunuyor.

8 Ağustos 2009 Cumartesi

Big Ben -> Pistons


Pistons eski oyuncusu Ben Wallace'i kadroya katmış yıllık 1.3 milyon dolara. Bu yaz yaptıkları hamlelerle artık eski Pistons döneminin bittiği kesin olarak görülmüştü. Ben Gordon - Villanueva ve Wilcox gibi oyuncularla ünlenen Pistons savunmasını yapmaları o yapıyı sürdürmeleri artık beklenmiyor. Dumars ise kadroya eskilerden bir ismi katmış bulunmakta. Hoş Wallace'ta o eski muazzam savunmalarını artık gösteremiyor. Geçtiğimiz yıl Cavs'ta izlediğim Ben Wallace ölü bir Ben Wallace'tı.. Bu sene işin pekte değişeceğini düşünmüyorum. Ancak pota altına derinlik katacağı kesin ve yararlı olabilme ihtimalide var özellikle kendini affettirmesi için sıkı çalışması gerek.

Bir de merak edilen bundan 3 sene önce para için Chicago Bulls'u tercih eden ve The Palace'ta Detroit taraftarınca iyimser bir konumda olmayan Wallace'ın geri gelişini taraftarın nasıl karşılayacağı.

2 Temmuz 2009 Perşembe

Son Dakika !!

Akşam saatlerinde Detroit'e gelen ve kontrat görüşmelerinde bulunan Ben Gordon ve Charlie Villanueva sonunda istedikleri kontratı alarak yeni takımlarına imza attılar. Ben Gordon 5 yıllık 55 milyon dolara imza atarken Villanueva'da 5 yıl 35 milyon dolarlık bir anlaşma imzaladı.

Detroit'e iki yeni oyuncu hayırlı olsun. Bu hamlelerin ardından gördük ki artık Hedo ile bir bağları kalmadı. Zaten Hedo konusunda da ilginç gelişmeler yaşandı bu gece. Öncelikle takımda Rip Hamilton gibi bir isim zaten varken Ben Gordon'la anlaşmak yeni hamlelerin de habercisidir. Özellikle Rip merkezli bir takas beklemekteyim artık Pistons'tan. Daha önce de Rip takası gündeme gelmiş Gordon dedikodularında Dumars'ta 'Kimse dokunulmaz değildir' diyerek mesajı vermişti. Kısa rotasyonunu ardından uzun rotasyonu da Villanueva'nın uzun vadeli kontratı ile ilginç bir hal aldı. Sheed'in durumunu merakla bekliyorum artık. Bakalım bir türlü verim alamadıkları Prince'de takas paketlerinden birine dahil olur mu ? Hey gidi Pistons.. Toronto Raptors'ta Villanueva'nın tercihini yapması ile beraber Kleiza ismi ön plana çıkmaya başlamış. Cavs'ta da Villanueva'nın ardından Artest sesleri yükseliyor. Shaq-LeBron-Artest.. Enteresan olacaktır..


Hedo konusuunda da gece boyu önemli gelişmeler yaşandı. Portland koçu McMillan'ın Orlando'ya kadar gidip Hidayet'le buluşması aslında Portland'ın bu işi ne kadar ciddiye aldığının göstergesi. Öyle ki Hedo ve Portland arasında prüz de kalmamıştı. Hedo istediği 5 yıl için 50 milyonluk kontratı alacaktı Portland'dan. Ancak ilerleyen saatlerde Toronto'dan gelen bir haber ortalığı karıştırdı. Toronto açık çekle Hidayete 5 yıl için 60 milyon öneriyordu. Her fırsatta 'Geleceğimi düşünmeliyim ve en iyi kontratı öneren takıma gideceğim' diyen Hedo'nun ne yapacağı merak konusu. NtvSpor'da Wade'in Hedo ile görüştüğü haberi de çıkıyorsa Heat'de boş yere ilgilenmiyor Hedo ile. Belki onlarda bir teklifle çıkabilirler. Ancak ortaya Hedo için açık arttırma çıkarsa neler olacağını düşünemiyorum bile. Hedo şu an sadece beni gururlandırıyor. Ancak ben mantığını kullanıp Portland'a gitmesinden yanayım. Toronto'da kariyeri daha iyi noktaya gitmez ancak Portland ile bu şans daha fazla ki belkide yeni koçu olacak McMillan'ın Orlando ziyareti de Blazers'ın bu konuda ne kadar istekli olduğunun göstergesi. Ancak Hedo konusunda o kadar da istekli olmayan bir isim var Blazers cephesinde. Rudy Fernandez.. Rudy Hedo'nun olası kontratına ses çıkartmış ve isyan etmiş. Belki de kendi kontratı ile karşılaştırdı ve takımdaki dengelerin bozulabileceğinden bahsetmiş. Hadi bakalım göreceğiz neler olacak Hedo konusunda.

Gecenin en taze haberi de draftta ilk iki sırada seçim yapan iki ekipten geldi. Clippers ve Memphis'in girdiği takas sonucu Q.Rich Clippers'a, Z.Randolph ise Memphis'e takas olmuş. Draft gecesi Milicic karşılığı Richardson'u kadrosuna katan Memphis şimdi de aynı oyuncuyu takas ederek Zach'i kadrosuna kattı. Yani aslında mantıklı Milicic yerine Randolph gibi bir ismin bulunması. Hoş onun gibi isimler yalnızca kontrat senelerinde oynar ya neyse.. Şimdi Hasheem Thabeet, Marc Gasol ve Zach Randolph üçlüsü ellerinde. Thabeet feda edilmez ama Memphis'in takasa halen açık bir takım olduğu da açık. Clippers ise dış alanına önemli bir ismi katmış oldu. Richardson, Knicks gibi dağınık bir organizasyonda verimli olmayı başarmıştı. D'Antoni etkisi de bunda faktördür muhakkak ancak Clippers'ta da başarılı olabileceğini öngörüyorum ben.

1 Temmuz 2009 Çarşamba

Gündemdekiler

Yine kısa bir süreliğine netteyim. Şöyle bir gelişmelere baktım da fena gitmiyoruz aslında. Dedikodular falan derken yaz ayı boş geçmiyor Nba'de.. Hoş bundan 1-2 hafta sonrasını da görmek isterim ya..

Gündeme bakacak olursak ilk gözüme çarpan haber Yao'nun sakatlığı oldu. Sol ayağında kırık olan Yao Ming ilk tespitlere göre yalnızca 2-4 ay arasında basketbol oynayamayacaktı. Ancak doktorundan gelen açıklama öncelikle Rockets'i fazlasıyla üzdü. Yao'nun gelecek sezon basketbol oynayamayacağı hatta ve hatta kariyerinin bile tehlikede olduğu belirtilmiş. Houston için büyük kayıp olur cidden gelecek sezon ki zaten T-Mac'in durumu da belirsizliğini korumaktayken..

Kariyerinin bitme ihtimali bana göre uzak bir ihtimal ancak gelecek sezonun tamamını yada büyük bir bölümünü kaçıracağı kesin. Eh geçtiğimiz sene Rockets Mutombo'yu da sakatlıklara kurban verince uzun oyuncu alma işi kesinleşti. Piyasada uzunlar mevcut aslında ancak onlar öncelikli olarak takas için Wolves'in kapısını çalmışlar ve Rubio'yu istemişler. Bu da ilginç bir tercih tabi..

Houston'un bir ayağı şu konumda zaten çukurdayken Artest için de, Yao'nun takımda olmayışından dolayı gelecek sezon için fikrini değiştireceği yönünde dedikodular çıkmaya başladı. Neyse ki en son menajeri Artest'in Rox'ta kalmak istediğini söylemiş. Rockets'te şu sıra Orlando'da bu sezon Howrad'a iyi birer bench olan Gortat ile ilgilenmeye başlamış. Orlando takıma Carter'ı da katarak salary konusunda ciddi bir seviyeye ulaştı. Orlando Gm'si Otis Smith'te sınırlı serbest kalacak Gortat için de 5 milyon doların üzerindeki teklifleri karşılayamayacaklarını belirtmiş. Eh Houston'da biraz kasayı açarsa Gortat fena seçim olmaz onlar için.

Houston ve Yao Ming konusunu bir kenara bırakırsak gündemdeki diğer bir konu ise Ricky Rubio.. Draftta 5. sıraya kadar düşen ve Wolves tarafından draft edilen Rubio burada oynamak istemediğini belirtmiş. Rubio'yu ağzı açık olarak bekleyen bir takım ise pusuda. New York Knicks.. Houston'un Rubio'ya teklif yaptığından bahsettik. Wolves GM'si Kahn Rockets'in Brooks+Battier teklifini reddetmiş ve amaçlarının Rubio'yu takımda tutmak olduğundan, takasa şu an için yönelmeyeceklerinden bahsetmiş. Rubio'nun bu sezon büyük ihtimal oynamayacak Nba'de ama haklarının Wovles'te bulunması takım adına olumlu olabilir. Ellerinde drafttan seçtikleri ve yine gayet iyi birer isim olması beklenen Johny Flynn'de mevcut. Draft gecesi üst üste iki guard seçmelerine şaşırmıştım ancak şuan görülüyor ki Rubio burada oynamaya niyetli değil ve Wolves haklarını elinde bulundurduğu Rubio'yu en doğru paketle pazarlama amacında. Bu arada geçenlerde NtvSpor'da Rubio'nun menajerinin Türkiye'den bir takımdan teklif aldık açıklamalarının olduğu söylendi. Ne kadarı doğru bilemiyorum ama ortalığın karışacağı kesin bu yaz Rubio konusunda.

Gelelim bizim vatandaşlara.. Memo opsiyonunu kullanıp bir yıl daha takımda kalma kararı almış. Aslında şöyle bir çıkıp piyasasını kontrol etse fena olmazdı ama seneye onun da son büyük kontrat senesi olacak. Bunun yanında Mehmet ile beraber Boozer'da opsiyonunu kullanıp takımda kalan bir diğer isim olmuş. Hal böyle olunca da Millsap'ın durumu da merak konusu olmaya başladı. Talipleri de artmakta Millsap'ın bakalım Utah o konuda ne yapacak ?

Carter'ın Magic yolunu tutması ile beraber Hidayet'in takımdan ayrılacağı kesinleşmişti zaten. Otis Smith'te bunu biliyor olacak ki kurulu bir düzeni Carter'la bozmazdı. - Carter'da şampiyonluk hedefinde olan bir takıma geldiği için çok mutlu olduğunu söylemiş gerçi ama bakalım bir sürpriz yaratıp hayatta olduunu kanıtlar mı bize? -Nba'de 29 takımında kadrosunda görmek isteyeceği bir isim Hidayet. Zaten bu sezonki oyunu ile de bir çok takımın ağzını sulandırdı. Onunla en baştan beri ciddi ciddi ilgilenen iki kulüp var. Portland ve Detroit. Özellikle Portland draft gecesi Rodriguez'i Kings'e göndererek cap'te biraz daha boşluk yarattı ve Hedo'nun menajeri ile ciddi anlamda temasa geçen ilk ekipte onlarmış. Şu sıra Hedo'nun da istediği bir kontrat önerirlerse Hedo'yu takıma katacaklarına şüphe yok. Henüz resmi bir gelişme yada teklif olmasa da kulislerde Kings, Raptors ve Heat'in de Hedo'nun peşinde olduğu söyleniyor. Ancak Pitchard, Hedo konusunda çok istekli ve muhtemelen Portland yolunu tutacaktır Hedo. Detroit ise ikiye bölünmüş durumda. Kimilerine göre Ben Gordon kimilerine göre Hedo off-seasonda ön plana çıkıyor ve bu belirsizlik muhtemelen Portland'ın işine gelecek.

Detroit bir yandan Hedo'yu takıma katma çabası içindeyken dün gece gelen bir haber artık yeni bir koç arayışı içinde olacaklarını da söylemekte. Detroit'te Michael Curry kovulmuş. Beklenen ve olması gereken bir hamleydi. Gerçi sene boyu tamamiyle yanlış bir hamle olan Iverson yüzünden büyük sıkıntı çekti ama böyle bir takımın başında olması gereken bir isim değildi Curry. Gündemdeki isimler Bill Laimber, Avery Johnson ve Doug Collins imiş. Ancak bu isimler içinden Collins'in yeni Pistons koçu olmak için şansı daha yüksek.

Bucks'ta C.Villanueva serbest kalmış. Şimdiden Cavs'ın ilgilendiği söyleniyor Charlie ile.. Bunun dışında serbest kalan bir diğer isim de David Lee oldu. David Lee için şu an iki kulüp kapıda. Oklahoma ve Memphis. Bunun dışında Portland'dan Frye'da serbest statüsüne geçen isimlerden. Frye fena bir isim değil özellikle uzun piyasasını yoklayan takımlar için.

Evet son dedikodular bu şekilde. Bakalım birdaha ne zaman nete girebileceğim meçhul. O zamana kadar önemli bir gelişme olursa burda oluruz..

30 Nisan 2009 Perşembe

Hesabı Erken Kapatanlar


Cavaliers 4-0 Pistons

Bu eşleşmenin tahminini yapmak seri başında kısmen kolaydı. 4-2 demiştim play-off'lar öncesi Pistons'un geçmiş başarılarının hatrına onların evinde maç alacağını düşünerek. Ancak düşündüğüm şekilde gitmedi ve Cavs seriyi domine ederek Doğu yarı finaline rahat bir şekilde ulaştı. Miami-Atlanta serisinden gelecek rakibini beklemeye başladı.

Cavs bu sezon evinde 40 galibiyet aldı. 41 maçta 40 galibiyet çok önemli bir istatistik. Play-off'ta her seride maksimum 4 maçını evinde oynasa şampiyonluğa rahatça ulaşacağı öngörülen bir istatistikle karşılaşıyoruz. Ki bu rahatlığı Pistons karşısında gayet rahat gösterdiler. İlk iki maçı rakibe orta sahada top göstermeyerek rahatça aldılar.

Üçüncü maç öncesi Pistons koçu Curry bu mücadeleyi takımları için bir 'Onur Savaşı' olarak lanse etti ancak düşündüğü gibi gitmedi seri. Cavs deplasmandaki ilk maçı da kazanınca seri geri dönülemez bir yola sapmıştı bile. Cavs serinin kapılarını ardına kadar aralamıştı. İçeri adım atması ise 4. maç sonunda oldu ve Cavs, Pistons'u 8 günde oynadığı 4 maçta yenerek seriyi geçen taraf oldu.


Lakers 4-1 Jazz

Cavs'ın ardından bu senenin bir diğer favori ekibi Lakers ise rakibi Utah Jazz'a yalnızca bir maç vererek seriyi geçen taraf oldu. Bu iki ekibin formu insanı korkutmuyor değil. Bakalım play-off öncesi yapılan Cavs-Lakers final tahmini Haziran'da tutacak mı ?

Lakers'a karşı herhangi bir cevabı olmayan Utah'ta Memo'nun ilk üç maçtaki sakatlığı fazlasıyla can yaktı. Üçüncü maçta Boozer'ın bir hayli ekstra performansını kenara koyacak olursak seri boyunca sürekli boyalı alanda ezilen taraf olan Utah Staples'taki maçlarda varlık gösteremedi. Zaten deplasman da maç kazanmaları da beklenen bir durum değildi. Evlerindeki o tek maçı da kaybedince seri ellerinden kaydı gitti.

Boyalı alanda çare üretemeyen Utah'ı, Deron'un çabaları da ayakta tutmadı. Kobe'ye karşı zaten bir savunma alternatifi olmayan Utah, Lakers'ın guardlarının kötü günlerinde olduğu zamanlarda dahi seriyi yada en azından ivmeyi lehlerine çevirecek atakları yapamadı. Lakers rahat bir şekilde Batı yarı finaline çıktı ve Rox-Portland eşleşmesinden gelecek rakibini beklemeye başladı. Sağlam seri olur o da..


Spurs 1-4 Mavericks

Eski günlerin hatrına şu serinin daha bi çekişme dolu olmasını isterdim ancak Spurs'un yaşlanan kadrosu ve kadrosundaki oyuncuların kiminin aşırı tecrübeli kiminin tecrübesiz olması, Mavs'ın son haftalarda yakaladığı müthiş çıkışın burada da devam etmesi, Ginobili'nin yokluğu, Howard'ın form tutması vs vs vs..

Tüm bu etmenler Dallas'ı bir adım değil bir kaç adım öne çıkarttı ve seriyi kazanan taraf oldular. Seri başlamadan hemen önce yaptığım analizde Dallas'ın Spurs'e ilk maçta bir sürpriz yapabileceğini yazmıştım. İlk maçta da Howard'ın müthiş oyunu ile Spurs'u devirerek seride saha avantajını ele geçirdiler. Tony Parker serinin ikinci maçında resmen kendi aşan bir performans sergileyerek Spurs'u ayakta tuttu.

Dampier üçüncü maç için 'Parker kendini kollasın' tarzında açıklamalarda bulundu. Ki o Dampier seri boyunca belkide Dallas adına x-faktör olan isimdi. Çok iyi konsantre oldu maçlara. Dallas üçüncü maç rakibini denize döktü. Çekişmeli geçen ve Parker'ın yine harika oynadığı maçta Dallas adına Howard'da sahne alınca seri 3-1 ile tekrar San Antonio'ya taşındı. Dallas dış şutlarda başarı yakaladığı son maçtanda galip ayrılarak seriyi geçen taraf oldu. Spurs'un de Detroit gibi bu kadro ile belkide son play-off mücadelesi olacak.


Nuggets 4-1 Hornets

Çok çekişmeli geçmesini beklediğim ancak bir maç dışında beklediğimi bulamadığım bir seri. Gerçi 2009 Play-off'ları diyince belkide aklımıza Bulls-Celtics serisi gelecek belki ama beklentilerimin çok altında kalan bir seri oldu.

Hornets'in geçen sene Batı Finalini bir maçla kaçırdığını düşünürsek bu sezonda aynı çekirdek kadro ile daha fazlasını başaracağını yada en azından ilk turda varlığını gösterebileceğini düşünmüştüm. Seriyi yine Denver'ın geçmesini bekliyordum ancak bu kadar kolay olmamalıydı. İlk iki maç Denver Billups'un sazı eline almasıyla rahat kazandı.

Serinin maç gibi maçı Hornets'in evindeki ilk maç oldu. Büyük çekişmeye sahne olan maçta son topla kazanan Hornets seriye tutunmuştu. Ancak takımın seriyle bağlarını kopartan maç Hornets Arena'daki 4. maç oldu. Denver play-off tarihinin en yüksek farkını yakalayarak rakibini 58 sayı ile mağlup etti. Öyle ki farkın 21'e indiği bir dönem taraftar sevinçten deliye dönmüştü.

Denver evindeki son maçı da ikinci devre Melo'nun ritmini bulması ile geçerek Batı yarı finalinde Mavs'ın rakibi oldu. Mavs-Denver eşleşmesi de iki formda takımın eşleşmesi olacak ve şimdiden insanın ağzı sulanıyor. Sezon içindeki 4 maçın 3'ünün son topa kaldığını ancak Denver'ın 4-0 üstünlüğü ile normal sezonun geçildiğini de hatırlatalım.

17 Nisan 2009 Cuma

Cleveland Cavaliers - Detroit Pistons

Detroit'in Cavs'ı eleyebilecek gücü var mı ? sorusunun cevabı normal sezon performanslarına bakarak-Hayır. Üstüne normal sezonda Cavs'ın sahasında rakiplerine karşı yakaladığı ezici üstünlükte korkutucu bir istatistik. Ancak unutulmamalı ki bu Detroit tek bir isim haricinde ana kemik kadro ile 5 yıl üst üste play-off'ta Doğu Finali oynadı. Unutulmaması gereken bir diğer nokta ise Cavs'ın dış saha performanslarının o derece ürkütücü olmaması.

Bu açıdan bakacak olursak Cavs'ın aslında hiçte isteyeceği bir rakip değil Pistons, hemde ilk turda. Serinin favorisi Cavaliers bence ancak Detroit normal sezonda bir çok sorun yaşadı etti, o muazzam savunmasından eser yok ama yine de play-off performansları fakrlı olacaktır diye düşünüyorum.

Öncelikle guard rotasyonunda Billups'ın eksikliği hissedilecek Pistons'ta. Stuckey'in Mo-WilL'e karşı sergileyeceği performanslar serinin kaderini belirleyen etmen olacaktır bana göre. IversoN'unda takımdan afaroz edilmesi yedek guard olarak Will Bynum'un kalmasına yol açtı. Sezon içinde hangi guard il kbeş çıkmalı tartışmaları yaşanırken şimdi yedek guard olarak Will Bynum'un gelecek olması biraz ürkütücü. Normal sezonda bir kaç iyi maçı oldu ancak play-off arenasında neler yapabileceğini görmek lazım ki top kaybını sevende bir isim.

Rip yine her zamanki gibi Pistons'un en önemli kozu olacak. Prince'ın da James'i ne kadar durdurabileceği serinin çizgisini belirleyebilir. Zira savunulacak bir adam değil ne kadar yavaşlaatırsa James'i Detroit savunması seriyi kazanma adına avantajı olacaktır. Uzun rotasyonuna baktığımızda çetin eşleşmeler yaşanacak. Varejao ve Mcdyess gibi ribaunt'u ve sert mücadeleyi seven iki ismin karşılıklı oynayacak olması beni heyecanlandırıyor. Burada kimin üstünlük kuracağını merak ediyorum. Ilgauskas ve Sheed ise dışarı çıkmayı tercih eden oyuncular hücumlarda. Hücumlarda eşleşmelerde değişiklik olabilir. Varejao-Sheed eşleşmesi de görülecektir Sheed'in dışarda olduğu dönemlerde. Uzun rotasyonundan çıkacak sonucu merakla bekliyorum.

Cavs'a dediğim gibi ilk turda gelebilecek en zorlu rakip geldi. Detroit öyle yabana atılacak bir takım değil play-off'ta farklı bir takım görüntüsüne bürünebilir bir anda. En büyük korkum 4-0 gibi bir skorla serinin bitmemesi.

Tahmin : 4-2 Cavs

5 Nisan 2009 Pazar

Bileti Kesildi


Son oynanan Cleveland ve Nets maçlarında Iverson'un 18'er dakika süre almasının ardından alevlenen tartışma bugün noktalandı. Üzerine daha çok konuşulur elbet ama Pistons Gm'si Dumars Ivy'nin takımın hzurunu bozduğuna artık resmen kanaat getirmiş olacak ki sakatlığı dolayısıyla sezonun kalanında forma giyemeyeceğini belirtmiş. Bunun sakatlıktan olmadığı gayet de açık zaten..

OLayın biraz öncesine dönecek olursak Cavs maçının ardından Ivy'nin yaptığı açıklamalara blekide tepki niyetine Nets karşısında da 18 dakika süre veren Koç Curry kararından dönmemişti. Iverson ise Nets maçından sonra 2 kez üst üste bu kadar az süre almayı hazmedemeyip 'Oynamazsam emekli olabilirim' açıklamalarına kadar işi götürmüştü. Bu noktada da devreye Dumars girdi ve Ivy'yi takımdan uzaklaştırdı. Ivy büyük bir sürpriz olurda takıma dönmez ise kariyerinin son Pistons maçı Nets maçı olmuş olacak.

2 Nisan 2009 Perşembe

Ivy vs Curry


Detroit Pistons 73-79 Cleveland Cavaliers

Maç sonunda Iverson beklenmedik bir açıklama yapıyor.
"Kaç dakika oynadım? 18 mi? Ben 18 dakikayı gözüm kapalı bile oynarım. Bu kötü bir his. Merak ettiğim şey, neden geri dönmem için bu kadar acele ettiler? Ne için? "
"Benim için zihnen kötü bir zaman. Bunu saçmalıklara başlamadan atlatmak istiyorum. Ben büyük resime bakıyorum. Ben herkesin parmağıyla gösterdiği bir kişiyim. Ağlamayı durdurmak için gülmeye çalışıyorum. "

Detroit Pistons 98-111 New Jersey Nets

Detroit kötü gidişe Nets önünde de dur diyemedi. İşin ilginç yanı dün çıkıp açıklamalar yapan ve kendisine verilen süre hakkında koçu Curry'ye çıkışlar yapan Iverson'un bu maç 17 dakika sahada kalmasıydı. Ivy'yi 17 dakika oynatarak kararından dönmeyen Curry ile oyuncusu arasında bakalım bu sürtüşme daha ne kadar devam edicek.

Iverson maç sonrasında ''Düşündüğümden daha sert bir tecrübe oldu benim için. Kariyerim boyunca hiç bu konuma düşmemiştim. Açıkçası bu şekilde yapamıyorum ve böyle oynamak istemiyorum.'' diyerek üzüntüsünü belli etti. Takımda ona tavır almış bir kaç oyuncu da muhakkak varken böyle açıklamalalrla gündem yapmak hoş değil.

20 Ocak 2009 Salı

Grizzlies 79-87 Pistons


Bir tarafta gençlerden oluşan Memphis kadrosu diğer tarafta ise tecrübeli isimlerin bir araya geldiği Detroit kadrosu. Daha maçın başında kağıt üzerinde belli bir sonuç vardır ya öyle bir durum. Memphis ve Detroit'in maça çıkmadan önce 5 maçlık bir yenilgi serileri var. Durum bu sefer farklıymış. Kadrosu iyi olan takımında sorunları varmış..

Maç Rox-Denver maçına göre kısır geçti. Ya da fırtına öncesi sessizlik diyelim. Haliyle birazdan Suns-Celtics ve Cavs-Lakers maçları var. Kısır bir maç oldu. İlk çeyrek 20 sayı üretti Detroit bunlardan 12'si harika bir çeyrek geçiren Iverson2un elinden geldi. Iverson özellikle sağ dip noktadan bol bol ekmek yedi. Pistons'ta Prince çok kötü bir gece geçirdi. Gerek Iverson gerek Stuckey elinden geldiğince ona pozisyon hazırladı ama Prince 2/12 gibi kabus gibi bri şut yüzdesi ile maçı tamamladı.

İkinci periyot başlarken Detrit'te Rip etkenliğini artırıken Memphis cephesinde ise Warrick'in benchten gelip takıma enerji katma çabaları vardı. Ki işe de yaradı. Warrick kısa Pistons beşine karşı etkili oldu ve double-double ile maçı bitirdi. Kısa beş demişken Gasol'de bunun avantajını iyi kullandı ve hücum ribauntlarında oldukça aktifti. Maç boyu Memphis'i oyunda tutan etmenlerden biriydi. Zaten Memphis boyalı alandan bulduğu sayılardaki üstünlüğü ile de bunu gösterdi.

İlk çeyrek muazzam bir performans sergileyen Ivy son çeyrek yine sahne alan isim oldu ve maçı Pistons'a kazandırdı. Detroit'in ihtiyacı olduğu anda sahne alan Ivy son hücumların başrolündeydi. Pistons son çeyrek savunmayı da bir hayli katılaştırdı. McDyess ve Sheed ikilisi ile pota altını karartan Pistons Memphis'i dış atışlara zorladı. Oj-Gay gibi isimler de bu alanda başarısız olunca son anlarda galip taraf Pistons oldu. Genç olan Memphis kadrosu tecrübeli Pistons'a karşı son çeyrek yalnızca 10 sayı üretebildi.

Çekişmenin olduğu bir maç oldu. Çekişme demişken sıradaki maçlara da akalım hemen. Suns maçı başladı Celtics ilk dakikadan savunmada hücumda farkını hissettirmeye başladı.

13 Aralık 2008 Cumartesi

Nba - 12.12.08



Cavs-Phila
Ilgauskas yok Gibson yok Sixers'ın belki bir şansı olabilir demiştim maçın hemen öncesinde ama Sixers bırak maçı kazanmayı organize bir-iki hücum dahi izletemedi maç içinde. Cavs sadece bugüne kadar oynadığı normal oyununu oynadı, yeri geldiğinde sıkı svunma yapıp yeri geldiğinde ceza şutlarını sokmasını bildiler ve maçı rahat bir şekilde götürüp kazandılar.

Cavs şu anda Nba'in en iyi üç takımından biri gerek form durumu gerekse istatistikler verilere bakarak ve Sixers'ın evinde bu sezon yenilmemiş Cleveland'ı yenebilmesi için ekstra birşeyler de yapması gerekiyordu. Ancak o ekstra aktkı bir türlü gelmedi. Üstüne Brand'in ritimsiz oyunu garip hücumlar ve dağılmış bir pota altı vardı Sixers cephesinde.

Ve maçın ardından Cheeks Sixers koçluğundan kovuldu..

Detroit-Pacers
Detroit son günlerde sergilediği kötü performans ile topa tutuldu. Üst üste üç maç kaybedince ve karşısındaki de bu sezon sürprizlerine alışık olduğumuz Pacers olunca maçın izlenirliği arttı. Nitekim maç nerdeyse hiç kopmadı. Pacers'ta Granger harika bir maç çıkartırken performansı galibiyete yetmedi. Bunun dışında Pacers cephesinde etkili gözüken isimler guard Tj ve benchten gelen Jack'ti.

Pistons tarafına baktığımızda takım her ne kadar kötü gitse de ritmini bozmayan Hamiltn dün geceki maçta yine takımın en iyisiydi. Bunun dışında Stuckey-Ivy yan yana başlamış ve uzun bir süre maçı öyle sürdürmüşler. Detroit kısa bir beşle oynamış. Bu yüzden ribauntlarda her ne kadar Pacers üstün olsa da kısalar anlaşılan fazlaca top kaybına zorlamış Pacers'ı. Stuckey ve Iverson yine iyi bir maç çıkartmış. Özellikle Stuckey'e dikkat diyorum ben.

Nets-Toronto
Maçı izlemedim ancak bakınca direk göze çarpan istatistik Carter'ın yanında duruyor. 0/13 ile şut atmış Carter dün geceki maçta. Bunun sebebi en başta coach Frank ve sonrasında guard Harris'in.. Frank sahada Harris 24 saniyenin üçte ikisini topla oynarken görmüyor mu? Carter 13 şutta isabet bulamamış çok mu? Eline 13 top geçtiğine şükretsin adam bari..

Raptors cephesinde son günlerde çıkış yapan ve beğendiğim bir isim var Graham. Triano ile beraber çıkışa geçen ve her maç benchten ekstra katkılara imza atan Graham maç içinde kritik işlere imza atıyor. Bunun dışında benchten üç oyuncunun çift haneli rakamlara ulaşması da etkileyici. Raptors'ta Kapono dışında ilk beş vasat bir gece geçirirken benchin oyuna müdahale etmesi maçı kazanmalarını sağlamış.

8 Aralık 2008 Pazartesi

Nba: Pazar Gecesi

13 Ocak 2008 Pazar akşamı Detroit Msg'de Knicks'e konuk olurken Portland'da Kanada deplasmanında Raptors önüne çıkıyordu. Knicks o gün Pistons'a acı bir sürpriz yaşatıyor ve 89-65 ile farklı bir sonuç ile uğurluyordu. Portland-Raptors maçı ise son ana kadar çekişmeli gitmiş hatta 2 uzatma oynanmış ve gülen taraf Raptors olmuştu.
7 Aralık 2008 Pazar akşamı yine Detroit Msg'de Knicks'e konuk oldu. Oyuncular yap antrenörler tamamiyle değişik ancak kazanan yine Knciks. Kanada deplasmanında Raptors karşısına çıkan Portland ise yine çekişmeli geçen maçta Raptors'u devirmeyi biliyordu. Portland'ın galibiyeti olmasaydı tam anlamıyla bir dejavu yaşamış olacaktık.

Pazar akşamları bize göre insani saatlerde maç olmakta Nba'de. NtvSpor'da her hafta -güya- vermekte bu pazar akşamki maçlardan bir tanesini. Bu hafta bir istisna yaptı daha önceden sözünü verdiği Detroit-Knicks maçını 'Bant' değil de 'Canlı' yayınladı. Üzerine de Portland-Raptors maçı kaymak gibi oldu. Güzel eğlenceli heyecanı bol ve basketbol dolu bir pazar gecesi geçirdim.

Öncelikle bakıyorum da programa NtvSpor Detroit-Knicks maçını yayınlarken NbaTv'de de Portland-Toronto maçı yayınlanmaktaymış. Mış'lı diyorum ama biliyorum yayınlanacağını. Evde olsam daha rahat bir ortamda maçı izlerdim ama justin'den maçları takip etmeye çalıştık bağlantı hızı kadarınca.

Detroit maçını unuttum. Evet unuttum. 19.00'da NtvSpor canlı maç yayınlıyor.. Eee her zaman görülecek bir olay değil biz de unuttuk. Zaten bayram telaşesi var. Maça baktığımda evden çıkmak üzereydim ve Knicks 26 sayılık bir farkla öndeydi. Aklıma hemen geçen yılki Detroit-Knicks maçı geldi. Yine Msg'de Isıah yönetimindeki Knicks Detroit'i 89-65 gibi farklı bir skorla mağlup etmişti. O gece Pistons hangi formaları ile oynadı bilmiyorum ama Nba'i takip eden bir vatandaş bilir ki Pistons'a kırmızı forma yaramaz. Zaten zorunluluktan giyer Pistons bu formasını. Üçüncü bir alternatif forma ve oynanacak maçlarda minumum giyilmesi gereken bir maç sayısı. Hatırladığım bir maçı yok şu an için Detroit'in kırmızı forma giyip kazandığı.

Baktığımda fark 26 sayı idi arkadşaın eve gittim neti açtığımda fark adına azalma yok gibiydi ancak maçın bitimine doğru baktığımda 11 civarı bir rakam vardı. NtvSpor'u bulduk uydudan izlemeye başladık. Rip Hamilton atılmış ki eksikliği de hissedilir biçimde. Detroit zaten savunma bakımından bu maçta birşey verememiş anladığım kadarıyla ama kritik anlarda başvurulan isim Hermann.. İki topu heba etti Hermann ve arkasından gelen Knicks isabetleri. Harrington'un son anlarda yolladığı üçlük maçı bitiren üçlük oldu.


Arkadaşla beraber izliyoruz dedim ya çocuk sardı baskete. Portland-Toronto maçı da mevcut. Ah NbaTv olsa tam olacaktı ama neyse ki Justin denen bir oluşum var damlıyoruz ekranın başına. İlk bulduğumuz link acayip takılıyor izlenecek gibi değil sonrasında güzel bir link buluyoruz ve maçın son 18 dakikasını takip ediyoruz burdan.

Box'tan ara ara baktığımda Raptors ilk yarı maçı önde götürüyordu. Ancak izlemeye başladığımda gördüm ki Portland yakalamış hatta öne dahi geçmiş 10 sayılık bir fark ile. Ben zaten Raptors'a bir sevgi beslerim kazanmalarını istiyorum. Maç da baya çekişmeli seyirciler falan da havasında. Arkadaşta bana inat birazda ortam oluşsun diye Portland'ı desteklemeye başladı. Basket olunca çığlıklar ah'lar vah'lar bir arada.

Toronto 11-0'lık seri ile son çeyrek yakalıyor Portland'ı ve o dakikadan itibaren inanılmaz bir çekişme. Son bir dakikaya kadar nerdeyse Raptors üstünlüğünü vermiyor. Bu anlarda Kapono ve Calderon'un kritik isabetleri aynı zamanda O'Neal'ın da müthiş savunma çabası var. Son hücumda Portland adına önce Roy ardından da kritik bri anda Blake isabetler bulunca Raptors afallıyor. 8 saniye kala yapılan hücumdan hayır yok elbet ama yine de hafta içi koç değiştirmiş ve henüz üzerinden 1.5 gün geçmiş Utah maçı sonrasında böyle bir mücadele gerçekten takdire değer Toronto cephesinde. Son top Bosh ile harcandı elbet ama dediğim gibi güzel bir gece geçirdim heyecan dolu basketbol dolu. Şu Toronto-Blazers maçını bayram şekerlerinden fırsat bulursam NbaTv'de muhakkak izleyeceğim.

7 Aralık 2008 Pazar

İnenler - Çıkanlar #4

Son iki haftadır İnenler-Çıkanlar olayını yazamadık şu sayfada. Sınav dönemidir derslerdir fırsat olmadı. Pazar yada pazartesi yazdığımdan da haftaya haftaya diye erteledim hep. Bayram öncesi hemen yazayım dedim bu hafta da aksatmayalım. Çok derin olmadı ama bu haftalık böyle.

Dallas Mavericks: Dallas sezona öyle bir giriş yaptı ki akılara zarar. Ama son iki haftadır yükselişte Dirk ve ekibi.Oynadıkları son 10 maçta aldıkları tekbir mağlubiyet var o da Lakers'a karşı zaten. Terry ve Dirk'ün form bulması ile üst üste maçlar kazanan Dallas'ın önlerindeki 4 maçı da kendi sahalarında olacak. Şu an 11-8 ile Batı'da 7. sıradalar. Son 10 maçta alınan 9 galibiyet ile anca bu noktaya gelebildi Dallas. Düşünün artık sezona nasıl kötü başladığını.

Rajon Rondo: Rondo son maçlarda harika oynuyor cidden. Ben onun hep bu takımda bir skor tehditi olmasını istiyordum ki Lakers ile oynanan finallerde de göz önüne çıktı şut seçimleri kendine olan güveni vs. Son maçlarda sayı ortalamasında yükseliş göze çarparken yanında ribaunt-asist ve topçalma işlerini de düzenli olarak yaptı Rondo. Pacers maçında 23 dakikada yaptığı triple-double ile de her alanda takıma katkı verdiğini göstermiş oldu.

San Antonio Spurs: San Antonio'da sakatlıklar bu sene büyük dert oldu. En önemli oyuncularından biri olan Manu sezon açılışını kaçırırken, Parker ise müthiş başladığı sezonda sakatlık geçirerek iki haftalk bir süreç ortadan kayboldu. Spurs savunma odaklı oyununa bu iki yıldızı olmadan da devam etti. Üstüne Hill ve Mason gibi yan rollerde önemli katkı sağlayacak iki ismide kazandılar. Şimdi Manu ve Parker geri döndü ve artıkdaha tehlikeli oldular.

Devin Harris: Nets Batı turnesinden üç galibiyetle dönünce Harris'in performansının değeri arttı. Bir önceki inenler-çıkanlar'da Harris'in bir atıp bir kaybolduğunu bahsetmişim. Ama son haftada öyle değildi Harris. Her zaman takımın ihtiyacı olduğu anda sahne aldı. İstikrarlı performanslar gösterdi ve takımını önemli bir noktaya taşıdı.

Dwyane Wade: Wade bu sezon tam manasıyla Mvp gibi oynuyor. Her alanda verdiği katkılar takımı sıkışınca sorumluluğu alıp birşeyler başarma isteği. Kişiliği ile d eörnek olacak biri Wade. Yine o da her zamanki gibi son haftalarda oldukça iyi performanslar çıkarttı. Portlad maçında devre dışı kalmış olsa da takımının Batı turnesinden başarılı bir şekilde dönmesini sağladı. Zaten sezon istatistikleri de şu sıra harkulade.

Düşenler kısmına geçelim şimdi de ama burda oyuncu performanslarına değinmeyeceğim bu hafta. Yalnızca takım olacak.

Detroit Pistons: Detroit'te Iverson'un gelişinin ardından istediği havayı bir türlü yakalayamadı. Çaylak koç Curry'de yanlış rotasyon tercihleri ile takımının önde olduğu ve rahat götürdüğü Sixers maçını kaybettirecek kadar kötü bir koç. Detroit'in en önemli silahlarından biri saha ve seyircisi ancak onlar evlerinde de kaybeder oldular.

Toronto Raptors: Evet hafta içi Sam Mitchell kovuldu. Yılın koçu olduğu dönemde de bu adamı yetersiz bulurdum geç alınmış bir karar oldu. Yerine şimdilik yardımcı koç Triano var ki Triano yönetiminde ilk maçta Utah'a farklı mağlup oldu Raptors. Kötü bir durumda şu sıra. O'Neal'dan hatta Calderon'dan sezon başındaki katkılar gelmiyor. Ama yine de Mitchell'ın kovulmasını ilerisi için bir ışık olarak görebilirler.
Golden State Warriors: Crawford hamlesi ile geçtiğimiz hafta gündemdeydiler ama şimdilik Crawford'ta takıma birşeyler katabilmiş değil. Son 9 maçından yenilgi ile ayrıldı Golden Sate. Ellis yakın zamanda dönecek ancak bu takımın düzelmesi zor gibi duruyor. Morrow bir ara parladı ancak şu sıra benchin arka köşelerinde maç izlemekle yetiniyor. Neyse ki bu kötü gidişe bir dur diyebilecekleri Oklahoma maçı var önlerinde.

Utah Jazz: Utah hakkında da bir şeyler karalamak istedim. Tamam takım eksik yani ilk skor opsiyonları takım elbeseli ancak takım neden böyle ruhsuz olur bilemiyorum. Memo'da da bir düşüş var yine. Boozer yokken pota altında estirirdi Memo ama son zamanlarda öyle değil. Millsap bir çıkış içinde şu sıra zira maç kazanırsalar onun bu performansı ile kazanıyorlar. Evlerinde Bulls-Heat-Nets gibi ağır yenilgiler aldılar ve sıralamada hem Denver'In hemde PortlandI'n gerisine düştüler.

17 Kasım 2008 Pazartesi

İnenler-Çıkanlar #3

Detroit Pistons: Allen Iverson'un gelişi ile yükselişe geçen ve 4 maçlık Batı Turnesi'nde 3 galibiyet çıkaran Detroit özellikle lige fırtına gibi giren Lakers'ı devirmeyi bildi hafta içinde. Kazandıkları bu üç maçta 100 sayı barajını da aştığını söylemek gerek Pistons'un.

New York Knicks:
Knicks haftayı 3-2 ile kapatmış olsa da hafta içinde D'Antoni ile beraber yakalanan hücum basketbolunun meyvelerini en iyi şekilde topladı. 4 maçta 100 sayı barajını aşan ve Utah'a karşı önemli bir galibiyet alan Knicks grubunda Boston'un ardından 2. sırada.

Orlando Magic:
Lige kötü başlasa da yavaş yavaş toparlanan Boston hafta içinde Atlanta'nın da düşüşe geçmesi ile Güneybatı grubu liderliğini geri kazandı. Evinde Portland'a yenilmesine karşın deplasman serisinde Oklahoma Dallas ve Charlotte'u devirerek haftayı çıkışta tamamladı.

Denver Nuggets: Denver Nuggets Billups takasının ardından daha bir takım görünümünde oynuyor. Billups'un takıma gelmesiyle beraber oynanan altı maçta alınan beş galibiyet var. Bu galibiyetler içinde Dallas ve Boston deplasmanı önem taşımakta. Denver'ın önündeki fikstürde fena sayılmaz ay sonuna kadar.

Chauncey Billups:
Denver altı maçta beş galibiyet aldı dedik. Hepsi takıma gelen bu adamın sayesinde oldu. Daha bu sabah Wolves karşısında takımını 26-5-5 gibi bir istatistikle galibiyete taşıdı Billups. Denver'ın hücum alanında öne çıkışı onunda parlamasına neden oldu. Detroit'te takas olmadan iki maçta 12.5 sayı ortalaması tutturan Billups'un buradaki ortalaması 19.5.. Asist ve ribaunt ortalamalarından bahsetmiyorum bile.


Rasheed Wallace: Allen Iverson'un gelişi ile takımda yükselişe geçen isimlerden biride şüphesiz Wallece. Sheed takımının deplasman turnesinde kazandıkları Golden State ve Lakers maçında harikalar yarattı. Wallace özellikle Lakers maçında 25-13 yaparak dikkatleri üzerine çekti.

Wilson Chandler: Knicks'in çıkışındaki en önemli ismi olmayabilir ama takımın çıkışı ile beraber parlayan oyunculardan biri Wilson Chandler. Memphis maçında attığı 27 sayı biraz istisna olsa da ma çbaşına 13.8 ve 5.4 ortalamaları ile ilk beşin önemli bir ismi oldu Wilson.

Zach Randolph: Zach ligin ilk üç-dört maçında pekte iyi değildi ama sonrasında ise harika performanslar ortaya koymaya başladı. Knicks'in bu haftaki yükselişinde en büyük payın sahibi olan Zach her ne kadar ortada takas dedikoduları sıkça çıksa da çıkıp oynamasını bildi. Son iki maç neredeyse 30-20'lik double-double'lar yaptı.

Devin Harris: En son 7 Kasım'da Detroit maçında gözüken ve 38 sayı ile oynayan Devin Harris üç maçlık aranın ardından üst üste gelen iki Hawks maçı ile parkelere dnüş yaptı.. Ama ne dönüş..
Atlanta'ya karşı ilk maçında 30 sayı 6 reb 8 ass yapan Harris ertesi gece bir kez daha Hawks potasına 33 sayı gönderirken 10 asist yaptı ve takımına galibiyeti getiren isim oldu.

Tim Duncan: Spurs hafta içinde oynadığı 4 maçında 3 galibiyet alarak rahat bir nefes aldı. Sezon başından beri kötü gidiyorlardı. Parker'ın sakatlanmasıyla ipleri eline alan Duncan'da Spurs'un bu seriyi yakalamasında etken isimdi. Son dört maçta da iyi bir şut yüzdesi ile pota altında rakip takımlara zor anlar yaşattı Duncan.


Dallas Mavericks: Dallas beş yıldır beş maç üst üste kaybetmemişti. Takımda Kidd-Dirk-Howard gibi isimler olmasına karşın üst üste gelen yenilgiler ile takım kötü bir hafta geçirdi. Şimdi pek önemli gözükmeyebilir ancak sezon sonunda play-off yarışı kızıştığında bu galibiyetleri ararlar.

Atlanta Hawks:
Çarşamba gecesi iyi de oynadıkları Boston maçı ve gelen yenilgi ile bir anda düşüşe geçen Hawks, üst üte aldığı Nets yenilgileri ile Güneybatı'da ldierliği kaptırdı ve bir anda üç maçlık bir yenilgi serisi yakaladı.

Utah Jazz:
Memo bu takım için ne kadar önemliymiş öyle değil mi? Memo'nun zorunlu Türkiye'ye dönüşü ile pota altında önemli bir ismini kaybeden Utah, Doğu Turnesi'nde oynadığı beş maçta yalnızca bir galibiyet alabildi.

David Lee:
Knicks her ne kadar çıkışta olsa da David Lee takımda düşüşe geçenlerden biri. Lige iyi bir giriş yapmasına karşın son maçları hiç o çizgide değil Lee'nin. Hakkını yemeyelim dün Dallas'a karşı iyi istatistik yapmış.


10 Kasım 2008 Pazartesi

Antonio McDyess


Geçtiğimiz hafta gerçekleşen Iverson-Billups takasının fiyat dengeleme açısından pakete dahil edilen ismiydi McDyess. Takas sonrasında işin kokusu çıkmış ve McDyess'ın takasın ardından serbest kalacağı ve bir ay sonra tekrar takımına geri döneceği dedikoduları ortlıkta dolanmaktaydı.

Denver cephesi ise önce kesin bir tavırla McDyess'tan yararlanacağız tipinde açıklamalar gelmiş ancak hafta sonu oyuncunun serbest olduğunu açıklamışlardı. McDyess'da istediğini almış oldu böylece zaten kendisi de her ne kadar etik olmasa da ben bu takımda oynamam diyordu.

McDyess'ın peşinde şimdi sadece Detroit yok hemen hemen bir çok takım var. En azından şampiyonluk yarışında olan çoğu takım için pota altına onun gibi bir takviye fena olmaz. McDyess abimiz çıkmış demiş zaten şampiyonluk yaşayabileceğim bir takımda oynamak istiyorum diye. Ne olur ne olmaz bilinmez ama büyük ihtimal bir ay sonra yeniden Auburn Hills'te görebiliriz onu.

8 Kasım 2008 Cumartesi

Nba - Gecenin Maçları

Yine haftasonu nedeni ile kurulduk ekranın başına pc'nin karşısına. Aslında öyle aman aman bir maç yok günlerden Cuma olmasına rağmen. Hani hangi maça bakarsak fark olur yada rahat biter tabiri kullanılabilir. Gecenin önemini arttıran iki olay var Iverson ve Billups'un yeni takımlarıyla sahaya çıkacak olmaları.

Iverson ile başlayalım. Detroit ilk maçını kaybetti ama oldukça verimli oynadığını söylemek mümkün. Özellikle Stuckey-Rip ve Iverson'un aynı anda oyunda olduğu bölümlerde Nets iyiden iyiye zorluk çekti. Prince çok kötü bir gece geçirdi. Savunmada hücumda zarar verdi takıma. Boş şutlar yaratıldı ona ama Prince ritmini bir türlü bulamadı. Pistons Iverson'lu kadrosuyla hazır hale gelebilmek için en az bir haftaya ihtiyacı var. Hale yola gelecektir bu takım.

Nets cephesine bakacak olursak Devin Harris sezon başından beri beklediğimiz patlamayı yaptı. Tamam iyi oynuyordu ama skorda takımını sırtlamıyordu. Hoş bir guard olarak ondan buu beklemek iyi birşey değil sonuçta ama onunda skora dayalı oynadığını biliyoruz. Dün çıktı serbest atışlarının da katkısı ile 38 sayı yolladı Pistons potasına. Bunda hakemlerin her müdahaleye faul çalmaları yada Pistons guard ikilisi Ivy ve Rip'in faul problemine girmesi sebep olarak gösterilebilir. Sonuç olarak Harris 38 sayı atarak günü kurtardı Nets adına.


Takasın bir diğer tarafıında ise Billups vardı ve onunda yeni takımında nasıl oynayacağı merak ediliyordu. Billups kötü başladı özellikle şut konusunda ama takım arkadaşlarına yarattığı pozisyonlar gerektiği yerde oyuna ivme kazandırması vs ile olumlu gözüktü bana. Son çeyrek kritik katkılar yaptı her ne kadar kaçırsa da.. İyi gözüktü ilk maçtan. Maç sonunda da oldukça eğlenceliydi iyi bir takıma geldim vs sözler etti..

Bu ayki Slam dergisinde Dallas konu edilmiş. Orda Kidd ve Dirk'ün önemle vurguladığı bir olay var öncelikle. Rahat hücum ediyoruz. Belirli bir şablon üzerinde değil en kısa sürede potaya gitmeye çalışacağız gibi şeyler söylüyorlardı. Tamam Kidd'in saha görüşü sayesinde belki en az 10 kadar pozisyon tam saha atılan bir pas sonucunda boş turnike ile bitmiş olabilir Dallas adına ama maç boyunca 35 üçlükte fazla geliyor şöyle bir bakınca. Özellikle Kidd ilk yarı fazlaca kaçırmasına rağmen Denver'ın da bir zaman sonra onu riske edişi ile yüzde tutturdu oradan ama takım halinde kötü bir yüzdeleri var. Gerald Green son çeyrek çıkıp o sürpriz katkıyı yapmasa Denver rahat kazanabilirdi.

Spurs bir kez daha kaybetti. Beşinci maçta alınan dördüncü yenilgi. Dahası 33.2 ve 7 küsür asist ortalaması ile oynayan parker dünkü Heat maçında sakatlandı ve 2 hafta oynyamayacak. Zaten hücum varyasyonları çok kısıtlı olan ve bu sene sürpriz Mason dışında katkı alamayan Spurs'ün hücumları artık iyiden iyiye durma noktasına gelecek şu dönemde.

Heat'te Wade yine harika bir maç çıkartmış. İstatistiklere bakınca bile adama helal olsun diyesim geliyor. 30 sayı 10 ribaunt 9 asist 3 top çalma. Yine tek başına oynamış oynatmış ve maçı kazandırmış. Beasley yavaş yavaş kendini bulmaya bşaladı. Geçen haftadan bu yana büyük yok kat etti. Yavaş yavaş ortalamaları artıyor ve kendini kabul ettirmeye başladı takımda. Chalmers ile beraber ilk beşte iki çaylağın olması gelecek sezonlar adına da güven getiriyor.

Namağlup unvana sahip Hawks dün gecede kaybetmedi Raptors önünde. Maçı fazla izlemedim ama istatistiklerden takip edebildiğim kadarıyla Hawks daha ilk dakikadan belli bir skor üstünlüğüne sahipti ve maç boyunca bunu korumasını bildi. Mike Bibby'nin 2 yönlü oyunu galibiyette önemli bir rol oynadı ama Atlanta en önemli oyuncularından biri olan Josh Smith'i kaybetti. Smith 1 ay basketbol oynayamayacak.


Gecenin bir diğer önemli maçı Rockets-Clippers maçıydı. Denver maçını izlemem sebebiyle fazla bakma şansım olmadı bu maça ama Clippers'ın yine son çeyrekte nefeslerinin tükendiğini ve maçı teslim ettiklerini görüyoruz. Clippers 6 maçta galibiyet alamadı. Büyük bir umutla girdiler sezona ancak şu ana kadar görünüm hüsran. Rockets'te Artest son iki maçta skorda verimsizdi ancak dün gece bunu üstünden attı ve 23 sayı üretti ama yine yüzde bakımından kötüydü. T-Mac etki olmadı maça ancak benchten gelen Brook önemli katkı verdi.

Dün gece sürpriz bir sonucu da Bobcats elde etti ve evinde Paul'lu Hornets'i devirmeyi bildi. Knicks deplasmanda Wizards'ı yenerek rahat bir nefes alırken, Cavs evinde Pacers'ı yıldızı Lebron ile devirmeyi başardı.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...