31 Aralık 2008 Çarşamba

Kısa Kısa Nba

* Dikembe Mutombo Mpolondo Mukamba Jean Jacque Wamutombo -off ne uzun lan- tekrar Nba'e döneceğini söylemişti. Spurs ve Celtics talipleri arasındaydı ama Mutombo bir kez daha Rockets ile sözleşme imzaladı. Onu ve bloklarını 2009'da tekrar izleyeceğiz.

* Bir-iki hafta önce buradan bahsettiğim hadise gerçekleşmiş ve Kristic, Okc ile resmen sözleşme izlamış. Bekliyoruz bakalım maça çıkmasını görmek istiyoruz Kidd olmadan performansını.

* İki eski takım arkadaşı S.Jackson ve B.Davis arasında sözlü bir atışma başladı gibi. İlk olarak Jackson Davis için ''Gsw'a geri dönmek istiyor.'' demiş ve sonrasında Davis cevap olarak ''Burada sisteme alışmakta zorluk çekiyorum daha ilk yılım bu normal ama böyle bir şey söylemedim.'' demiş.

* Sakatlığı nedeniyle bu sezon henüz forma şansı bulamayan Knicks pivotu Eddy Curry dönüş hazırlığındaymış. Önümüzdeki hafta k*çını kaldırıp antrenmanlara başlayacakmış. Marta doğru gelir herhalde :)

* Bir dönüş haberi de Bulls'un guardı Hinrich'den geldi. En son 7 Kasım'da maça çıkan ve sakatlanan Kaptan Kirk'ün 3 hafta içinde tekrar takıma döneceği bekleniyormuş.

*
Utah Jazz de dönüşü yılan hikayesine dönen Carlos Boozer'ın, yapılan son testleri sonrası ameliyat olmasına karar verildi. Boozer 9 Ocak'da sol dizinden yaşadığı sorunlar nedeniyle arthroscopic ameliyatı olacak.

* New Jersey Nets, ikinci sezonunu geçiren yetenekli uzun Sean Williams'ı NBDL'in Colorado 14ers takımına gönderdi. Aslında iyi oyuncuydu kerata geçen yıl çaylaklar maçında iyi iş çıkartmıştı.

* TalkBasket.net'in haberine göre İtalya Ligi takımlarından Virtus Bologna, eski NBA oyuncusu Earl Boykins'i takımdan gönderdi. Takım başkanı ''Bizden 4 günlük tatil istedi, izin vermedik. İzinsiz Amerika'ya gitti.'' ifadelerini kullanmış.

* Dönüş haberleriyle doldurduk burayı ama Arenas'ın da döneceği konuşuluyor son dönemde. Dönsün o da bir zahmet. Kontratı alıp yatmasın.

* Unutmadan son dönemde Joe Johnson'u izlerin derim bi.. Hawks şu sıra 6 maçlık bir seri yakaladı ve son dönemdeki performansı cidden çok iyi.


Yeni Yıl

Yeni bir yıla giriyoruz.
Yaşamımızdan hiçbirşey değişemese de tarih 2008'i terk ediyor.
Yeni yılın tek değiştirdiği gazetelerdeki, dijital saatlerdek ve bilimum yerdeki tarih göstergesi.
Yoksa kasmayın boşuna kimsenin değişeceği yok, herşey aynı..
Bende değişmiyorum..
Her zaman olduğum gibi.
Aynı benliğimle ortasında duracağım hayatın.
Aynı hayallerimle, aynı aşkla, aynı umutsuzlukla..

Unutmadan kutlu olsun hepinizin yeni yılı.
Değişen bir şey olmasa da seviyorum yılbaşı gecelerini.
En azından lotonun bana çıkma ihtimali var :)

30 Aralık 2008 Salı

4 Steps - No Travelling



Bugün özetlerde izlerken gördüm Young'un smacını. Cidden enfes bir pas fake'i ile rakibini çarşı yapıp basmış smacı. İzlerken baya bi iyiydi ama bariz bir şekilde steps var pozisyonda bende izlerken farkedemedim ancak bu videoyu izleyince farkedebildim..

28 Aralık 2008 Pazar

Rockets 120-115 Jazz


Houston-Jazz maçlarını izlemek bana her zaman keyif vermiştir. Mehmet'in Yao'nun arkasındaki performansı, Memo Yao ile boğuşurken arada kaynayan Boozer'ın sergilediği oyun Houston cephesinden T-Mac vs vs.. Önemlidir benim için Jazz-Rockets maçları. İki takımın yakın geçmişindeki play-off mücadelelerini de düşününce cidden iyi maç olacağı belliydi maç öncesinden.

İyi maç olacağı belliydi ama yukarıda saydığım Memo,Boozer,T-Mac gibi isimler bu maç sahada yoktu. Maçın Yao veya D.Will dışında izlenecek bir yönü neredeyse kalmamıştı. Uzatma anları hariç öyle aman aman bir maçta izlediğimi sanmıyorum ama beni gecenin bi vakti ayık tutmayı başardı ve yine kendini izlettirdi Jazz-Rockets maçı.

Utah'ın önemli dezavantajları vardı. Pota altında Boozer ve Memo gibi iki ismin olmayışı fiziki açısından Rockets pota altında karşı dezavantajlı konumdaydılar. D.Will halen ritmini tam olarak bulamadı ama bu dezavantajı Alston'un da kötü oynaması ile biraz kapattılar. Bir de bench olayı var ki rakipte Artest başta olmak üzere önemli bench isimleri varken Utah'ta bench neredeyse ilk beş çıktığından kenardan beklenilen katkı glemedi.

Houston'da Jazz'da ribaunt takımı. Oyunda sertliği seven ve uygulayan takımlar. Belkide maçlarını da benim açımdan ilgi çekici hale getiren en önemli neden bu. Dün gece Utah eksiklerinden dolayı ribauntlar konusunda Rockets ile yarışamadı. İlk periyotta sürekli olarak Houston hücumları Scola ve Yao'nun üzerinden döndü ve Utah pota altı zor anlar yaşadı. Zaten oyunun ilk bölümünde Houston'un yakaladığı ivme ve gelen fark maç sonuna kadar hemen hemen sürecekti.

Houston bir fark yakaladı. Sürekli 8-10 sayılarda Rockets üstünlüğü ile geçildi maç. Utah maç boyu ne Rox'u yakalayacak ciddi bir atak yaptı ne de Rockets maçı koparacak bir atak. Maç böyle olduğundan aslında sıkıcı geçiyordu benim için ancak maçın hep ortada kalmasıda önemliydi.

Nitekim son çeyrekte Deron Williams'ın oyuna ağırlığını koymaya başlaması ile Utah rakibini yakaladı ve son anlar baya bir heyecan içinde geçti. Uzatmanın ilk periyounda iki takımda birbirini tarttı bu dakikalarda Yao'nun fazlasıyla yorulduğu gözlenebiliyordu. Neredeyse oyunda olduğu her an onun üzerinden oynanan oyunlar onu bitkin düşürdü. İlk uzatma periyodunda da hücumda eline top aldı ancak çok aktif değildi.

2. uzatma devresinde Rockets bu sefer B planını uygulamaya başladı. B planının odağınadki isim ise Ron Artest.. Ron Artest maçın bu son 5 dakikalık bölümünde her hücumda topu eline alarak kendinden bekleneni yaptı. Artest bu ikinci uzatma periyodunda tam 10 sayı sığdırarak taraftarların bir ağızdan ''Ron Artest'' temposu tutmasını sağladı. Buna bir daha tanıklık edebilir miyim bilemiyorum...

Utah'ta maç boyunca D.Will etken olamadı. İlk çeyrek skor üretememesine rağmen asistleriyle oyuna katkı sağlayan Deron son çeyreğin son 5 dakikasına kadar ruh gibi oynadı. Ancak o dakikalarda elini taşın altına soktuğunda takımını geriden gelmesini sağlayan isimdi. Bunun dışında Utah'ta Brewer önemli katkılar verdi. Sahada 53 dakika ile en çok kalan isimdi neredeyse hiç kenara gelmedi ve ciddi bir katkı sağladı takımına.

Krilenko maç boyu takımını ayakta tutan isimlerden biriydi. Gerektiğinde hücumu ile gerektiğinde savunması ile Rockets'e cevaplar veren Krilenko maç boyu Utah'ın kritik anlarda başvurduğu isimdi. CJ Miles ise yalnızca skor katkısı verdi 15 sayı ile. Diğer alanlara katkı sağlamadı ve tek yönlü bir oyun oynadı.

Utah'ın pota altında eksiklerinde bol bol süreler alan Koufos ve Fasenko dün gece gayet efektifti ve Yao karşısında fena da değildiler. Özellikle ben Koufos'un faul problemine girmesin rağmen Yao arkasında sergilediği oyunu beğendim. Son çeyrekte de Utah hücumunda önemli işler yapan bu iki isim özellikle Fesenko'nun katkıları ile de oyunda tutundu. Fesenko Utah'ın benchden gelip verim alabildiği yegane isimden biriydi.

Yao dediğim gibi fazlasıyla yoruldu maçta. İnfilak edecek diye korktum bir an.. Her hücum neredeyse onun üzerinden oynandı ve kesinlikle maç boyu süren bu ısrar Utah'ın geri dönüşünde en önemli etkendir. Son çeyrekte ve uzatma periyotlarında yorgunluğu net anlaşılıyordu. Nitekim ikinci uzatmada oyunda etken olabilecek bir seviyede izleyemedik onu.

Artest Rox benchinden gelerek önemli bir katkı yaptı. İlk yarı sergilediği şut performansı ikinci yarıda ritmini kaybetse de uzatma periyounda yeniden ritmini buldu ve Utah'ı deviren isimdi maçta. Dediğim gibi taraftarlar bir daha ne zaman bağırır ''Ron Artest'' diye muamma.. Özel bir geceydi onun için hele ki son günlerde sergilediği performansların içinde.

Alston baya kötü bir maç çıkarttı. Maçı 1 asistle bitirmesinin yanında şut performansı da bir hayli düşük seviyedeydi. Uzatma periyodu ve son çeyreğin bitimlerinde yaşanan faul seanslarında başarılı bir iki ft'si ile çift haneli skorlara ulaştı. Yani karşısında kötü bir Deron Williams varken Alston'un da kötü bir maç çıkartmaması gerekirdi.

Houston kolay alacağı bir maçı zora soktu ama sonuçta kazanmasını bilerek önemli bir galibiyet aldı. Utah bu sene sakatlıklardan çok çekti ki bu maçtada etkileri görüldü. Sertlikleri eskisi gibi değil ve bir an önce toparlanmaları gerek..

26 Aralık 2008 Cuma

1000 !!


Phil Baba'yı tebrik etmek gerek cidden. Dün gece Boston karşısında Lakers'ın aldığı 92-83'lük galibiyet ile beraber 1423. maçında kariyerinin 1000. galibiyetini aldı.

Phil Jackson en az maçta bu başarıya ulaşan koç oldu.
Phil Jackson Nba tarihinde 1000 galibiyet barajına ulaşan 6. koç oldu.
Phil Jackson 1000. galibiyetini Boston'un 19 maçlık galibiyet serisini sonlandırarak aldı.
Phil Jackson 1000. galibiyetine Chiristmas gününde ulaştı.

Devam Phil Baba.. Daha şampiyonluk görürsün sen..

Sıra Dördüncüde


All-Star hafta sonuna yaklaşık 1.5 ay kala smaç yarışmasının katılımcıları da belli olmaya başladı. Son şampiyon olarak Howard'ın katılacağı turnuva da yine daha önceden bu heyecanı yaşamış isimler olacak. Rudy Gay ve Nate Robinson..

Rudy Gay geçtiğimiz sezon katılmış ama bizleri şaşırtamamıştı. Nate'i ise tanıyorsunuz. 2006 yılında Igy'nin elinden birinciliği 2536 denemede yaptığı smaçla çalmış ve 2007'de de finalde Green ile karşılaşmıştı.

Yarışmada son olarak yarışacak dördüncü ismi belirlemekte bizlere düşüyor. Nba.com'dan yapılacak oylamada listede üç isim var.. Bucks'tan Joe Alexsander, Blazers'tan Rudy Fernandez ve Thunder'dan Russell Westbrook. Şöyle bir bakınca Westbrook'u seçeceğim gibi..

All-Star Sonuçlar #2


Eastern Conference

Forwards: LeBron James (Clev) 1,259,764; Kevin Garnett (Bos) 905,506; Yi Jianlian (NJ) 762,162; Chris Bosh (Tor) 500,700; Paul Pierce (Bos) 313,474; Shawn Marion (Mia) 210,040; Hedo Turkoglu (Orl) 137,035; Danny Granger (Ind) 116,238; Josh Smith (Atl) 110,186; Michael Beasley (Mia) 100,257; Tayshaun Prince (Det) 98,262.

Guards: Dwyane Wade (Mia) 1,229,858; Allen Iverson (Det) 858,469; Vince Carter (NJ) 600,087; Ray Allen (Bos) 354,642; Devin Harris (NJ) 267,504; Gilbert Arenas (Wash) 205,223; Derrick Rose (Chi) 203,687; Luke Ridnour (Mil) 197,933; Jose Calderon (Tor) 193,715; Jameer Nelson (Orl) 174,081; Joe Johnson (Atl) 162,772.

Centers: Dwight Howard (Orl) 1,421,882; Samuel Dalembert (Phi) 232,733; Rasheed Wallace (Det) 163,279; Jermaine O’Neal (Tor) 147,534; Andrew Bogut (Mil) 112,708; Al Horford (Atl) 107,118; Ben Wallace (Clev) 89,809; Emeka Okafor (Char) 69,015; Zyrdrunas Ilgauskas (Cle) 60,970; Kendrick Perkins (Bos) 54,772; Brendan Haywood (Wash) 28,182.

Western Conderence

Forwards: Tim Duncan (SA) 903,311; Amare Stoudemire (Pho) 626,796; Carmelo Anthony (Den) 602,457; Dirk Nowitzki (Dal) 553,611; Ron Artest (Hou) 509,717; Pau Gasol (LAL) 424,135; Shane Battier (Hou) 292,287; Bruce Bowen (SA) 286,923; Josh Howard (Dal) 209,802; Luis Scola (Hou) 181,253; LaMarcus Aldridge (Por) 145,857.

Guards: Kobe Bryant (LAL) 1,280,912; Tracy McGrady (746,098); Chris Paul (NO) 725,251; Manu Ginobili (SA) 386,846; Tony Parker (SA) 358,107; Jason Kidd (Dal) 299,107; Steve Nash (Pho) 281,909; Jason Terry (Dal) 226,754; Rafer Alston (Hou) 211,017; Brandon Roy (Por) 174,244; Chauncey Billups (Den) 170,645.

Centers: Yao Ming (Hou) 1,114,709; Shaquille O’Neal (Pho) 546,583; Andrew Bynum (LAL) 259,331; Mehmet Okur (Utah) 235,292; Greg Oden (Por) 144,650; Andris Biedrins (GS) 101,115; Al Jefferson (Minn) 86,296; Tyson Chandler (NO) 85,452; Nick Collison (OKC) 67,338; Marcus Camby (LAC) 49,235; Chris Kaman (LAC) 19,415.

23 Aralık 2008 Salı

Yao vs Yi


Gecenin bir diğer düellosu Yi ve Yao arasındaydı. Nba'deki iki popüler Çinli basketbolcuyu karşı karşıya getiren ve tahminen Çin'de izlenme rekoru kıran maçta Yao'nın takımı Y'nin takımını 114-91 ile geçti.

Yao Ming: 24 sayı 16 ribaunt
Yi Jianlian: 10 sayı 7 ribaunt

Gasol vs Gasol


Bu sezon özellikle tartışılır oldu Gasol takası. Küçük birader Marc'ın performansına göre. Fena da oyunamıyordu ama istikrar yok takımı gibi bir iyi bir kötü. Dün Lakers Memphis deplasmanına çıkınca iki kardeş bu sezon ilk kez karşılaştı.

Lakers'ın kötü bir dönemine denk gelen maçı az daha Mmephis kazanacaktı. Neyse ki Lakers önünde zorlu maçların olduğu dönemde bu galibiyetle biraz olsun rahatladı. Kardeşlerin düellosuna gelince...

Pau Gasol: 15 sayı, 7 ribaund, 6 asist
Marc Gasol: 8 sayı, 7 ribaunt, 2 asist

Kısa Kısa Nba

* Ekonomik krizin vurduğu Rusya'da paralarını alamayan oyunculardan biri olan Kristic Okc ile offer-sheet kontrat imzalamış. Zaten Nets'te karşılamayacağını belirtmişti. Okc'ye hayırlı olsun..

* Boston Celtics ilk olarak 1966-67 sezonunda Sixers'ın kırdığı daha sonrada Knicks'in egale ettiği 26-2'lik en iyi başlangıç rekorunu egale etti. Rekorun yeni sahibi olmak için ise bu akşam kendi sahalarında bu rekorun ilk sahibi olan Sixers'ı ağırlayacaklar.

* Haftasonu oynanan ve 2 uzatma sonunda Jazz'ın deplasmanda kazandığı Utah-Detroit maçından sonra hakemlere yönelik iddialar yine su üstüne çıktı. Özellikle Rip ''Onlara faul çalınmaması ilginç.'' diyerek tepkisini dile getirdi.

* Yi Jianlian'ın normalden 3 yaş daha büyük olduğu kanıtlarla ileri sürüldü. Eğer iddialar gerçekse Çin Hükümeti'nin başı çok ağrıyacaktır.

* Izod Center'da Nets taraftarları ''Thank You Cuban'' diye tempo tuttu.. Eee bu alemde her çılgınlığı Cuban yapacak değil. O anki yüz ifadesi de harika adamın.

* Cuban demişken Dallas takas arayışı içerisindeymiş. Özellikle guard ve center mevkilerinde eksikler sezmiş Cuban efendi.

* Bulls ekibi takas listesine bu sezon kontratı bitecek olan Gooden'ı da eklemiş. Biten kontrat almak isteyen takımlar için fena bir isim de değil hani..

* Alonzo Mourning'in tekrar sahalara dönmek istediği konuşulmakta. Joen Anthony dışında alternatifsiz gözüken Heat pota altına çare olsunda ne olursa olsun.

21 Aralık 2008 Pazar

Magic 106-103 Lakers


Şu maça bakınca direk beklentim Howard-Bynum kapışması olurdu. Öyle de oldu. Büyük bir hevesle geçtim tv karşısına ama daha bir dakika henüz dolmuştu ki anladım bu akşam bu ikiliyi nadir yan yana göreceğiz. Ama başka hikayeler girdi işin içine. Nelson-Fisher-Kobe ve son çeyrek performansıyla yine Howard. Cidden güzel ve zevkli bir maç oldu Lakers-Magic maçı.

Bir dakika içinde Bynum'un iki faul alması uzunca bir süre bench yolunu tutacağının göstergesiydi. Heat maçında süres iyiydi ancak top bir türlü ona indirilmiyordu bu maçta ne süre aldı ne de top kullandı. Florida'da zevkli bir maç izlemiş oldu benchten. Sonucun tadını çıkartır artık.

Bynum'un ütüne Howard'ın da faul problemine girmesi ile pota altında sıkıntı çeken Magic bu sıkıntıyı Gortat'ın oyuna getirdiği boyut ile aştı. Gortat benchten oyuna gelerek savunma direnci ile savunması berbat olan Magic'in biraz uyanmasını sağladı. İlk çeyrekte oynadığı kısıtlı dönemde 3 blok yapan Gortat, Howard'ın yokluğunda Lakers'ın boyalı alanı kullanmasına izin vermedi.

Lakers'ta dün gece oynanan Heat maçından beri bir değişiklik olmamış. Takım halinde oynayan bir Lakers'tan ziyade sahada oynayan bir Kobe vardı. İlk yarı muazzam oynadı. Hatta ilk üç çeyrek muazzam oynadı Kobe ama Orlando sonunda ona da çözüm buldu. Son çeyreğin ilk 8 dakikasında skor üretemeyen Kobe son 4 dakikada da yalnızca 4 sayı üretti ve son çeyrek bir hayli suskun kaldı.

Orlando daha ilk periyottan itibaren üçlüklerine başladı. Lewis'in başlattığı üçlük furyasına Hedo ve sonrasında Nelson'da katıldı. Özellikle Orlando 9 sayı geride girdiği ve 1 sayı önde tamamladığı üçüncü çeyrekte tam 6 -yazıyla altı- üçlük buldu. Üçüncü çeyrek tamamiyle Nelson'un çeyreği idi ve 15 sayı ile takımının maçtan kopmamasını sağlayan isimdi.



Nelson'dan bahsetmişken atlamayayım cidden bu Nelson nasıl bir gelişim göstermiş öyle. Orlando adına hücumda çok önemli işler yaptı kendileri. Yüksek yüzdeli şut atan Nelson son çeyrekte Howard'a indirdiği toplarla da beğenimi kazandı. İşin bir de savunma yönünü yapabilse cidden onun hakkında daha iyi düşüneceğim ama Fisher'a inanılmaz alan bıraktı maç boyunca.
Fisher'ın zaten savunma namına bu yaştan sonra aman aman bir olayı yok. Elinden geldiğince yapıyor ama bu geceki Nelson'u da durdurmak zordu cidden. Ama Nelson savunma da Fisher'a karşı hiç etki gösteremedi. İki guard'da hücum yönünde ne kadar iyilerse savunma da kötüydüler bence. Dün gece Kobe-Wade düellosunun ardından Fisher-Nelson biraz yavan gelse de iyiydi sonuçta.

Kobe son çeyrek hakem desteğini arkasına almasına rağmen bir türlü istediklerini gerçekleştiremedi. Kobe'nin çılgınca oynadığı bir gecede Lakers bu maçı 10 sayı önde iken koparamadıysa bunda bir sorun var bence. Orlando maç boyu çok iyi şut attı ve maçın kopmasına izin vermedi.

Faul problemleri ile boğuşan Howard benchte maça iyi konsantre olmuş olacak ki son çeyrek döndüğünde Lakers pota altını duman etti. Dördüncü çeyrek iyiden iyiye kendini farkettiren Howard savunmadkai azmi ve hücumdaki katkılarıyla Magic'in en dikkat çeken ismiydi. Genelde Nelson başta olmak üzere Magic oyuncuları Howard'ı kullanmayı unutur ancak son çeyrek hemen hemen her hücum onun üzerinden oynandı. Nasıl yarar alındığını da uygulamalı olarak görmüşlerdir böylece.

Pietrus'u yeni yıldan önce beklemiyordum ben. Birden ekranda onu görünce sürpriz oldu bana. Daha yüzde yüz hazır değil etkisizdi. Sakatlığı öncesi performansından çok uzaktı ki bana göre fazla da top kullandı. Zamanla ritmini bulacaktır yeniden Pietrus.

Lakers son çeyrek Kobe'nin suskun oyununa rağmen Magic'i kendi silahı ile vurdu. Üçlükler. Son çeyrek Fisher ve Radman ile bulduğu üçlükler ile Orlando'nun maçı koparmasına izin vermeyen Lakers maç sonu üçlükler ile yıkılan taraf oldu. Önce Vujacic'in sonrasında son topta Kobe'nin kaçırdığı üçlükler maçı Magic'e getirdi. Kobe'de iki gece üst üste son topu kullanamamış oldu. Lakers bu sezon ilk kez iki kez üst üste yenildi.

20 Aralık 2008 Cumartesi

Heat 89-87 Lakers


Şu maç için ne söylenebilir bilemiyorum. Bir gece önceki Suns-Blazers yada sezon başındaki Hawks-Celtics gibi öyle aman aman bir maç olmadı, iki takımda fazlasıyla top kayıpları yaptı ve dengesiz hücum setleri oynadı ancak Kobe ve Wade kapışmasını izlemek gerçekten çok iyi geldi.

Zaten maçın başında Kobe vs Wade gibi bir olay olacağı maçta belliydi. Son dönemde oynanan Lakers-Heat maçlarını hatırlıyorum çoğunu da izlemişimdir. Cidden şahane maçlara sahne olmuştu hem Staples Center hem de AA.Arena.. Dün gece de öyle oldu..

Maça hem Wade hem de Kobe hücumda ipleri eline alarak başladı ve daha ilk dakikalardan bu iki ismin düellosunun başladığını açıkça seziyorduk. Onlar attıkça heyecanlandım ben maçın geri kalanı tadından yenmeyecek diye ki öyle de oldu. Wade ilk periyot savunmada da Kobe ile eşleşmekten kaçınmadı ancak Spoelstra'nın buna müdahele etmesi ve her ne kadar savunma anlamında maçın geri kalanında Kobe'ye karşı üstünlük sağlayamasa da elde olan Marion'u ilk seçenek olarak kullanması gerekirdi.

Heat'te zaten Wade'in oyunun hücum alanını domine etmesi bekleniyordu. Bu sezon zaten Heat onun kenarda olduğu dönemlerde çok sıkıntı çekti yada onun kötü oyunundan sonra beklenmedik yenilgiler aldı. Lakers'ta ise Kobe'nin bu tip oynamasını beklemiyordum ben şahsen daha ilk dakikalardan. İlk olarak zayıf Heat pota altına karşı Gasol-Bynum gibi isimleri kullanmasını beklerdim Lakers'ın.

Lakers ilk çeyrek çok sık top kaybı yaptı. İşin garibi Heat'in bu top kayıplarında bir payı yoktu. Tamamen kendi basit hataları ile ilk çeyrek sıkıntıdaydılar. Heat ise top kaybı dönemi çok kritik olan son çeyreğin başlaırna denk gelince maç sıkıntıya girdi..

Son dönemde neredeyse kabuğuna çekilmiş olan ve hiç iyi bir performans sergileyemeyen Farmar dün gece özelliklşe ikinci çeyrekte kritik katkılar yaptı. Maçın son çeyreğinde de Sasha ile beraber 12 sayılık farkı eriten isimlerden biriydi. Bunun dışında az önce dediğim gibi Lakers uzunlarını hiç kullanamadı. Lakers'ın 74 top kullandığı bir maçta Gasol-Bynum yalnızca 14 top kullandı. Bynum'un ilk dakikada faul problemine girmesi belki buna etken ama son çeyrek akıl ettikleri Gasol'e daha sık başvurmaları gerekirdi. Heat pota altında J.Anthony'de bu ikiliye karşı oldukça iyiydi. Skor nalamında katkı veremese de savunma kısmında büyük yarar sağladı takıma.



Üçüncü çeyrek Heat'te Wade'in kenarda olduğu dönemlerde Marion-Chalmers ve Cook'un başarılı oyunu ile geriye düşmeyen ve başarılı hücumlar çıkartan takım Wade'in de oyuna dahil olmasıyla beraber iyice ipleri eline aldı. Özellikle son saniyede attığı üçlük görülmeye değerdi. Heat'te Chalmers her ne kadar büyük çıkış yapmış olsa ve takımın ilk guardı olsa da bazen yaptığı gereksiz hamleler oyunu krize sokabiliyir. Bunu daha önce de gördüm. Tamam gerektiğinde skor anlamında katkı veriyor ama yaptığı hataları da yok değil. Dün daha bi gözüme battı onun bu hataları.

Son çeyrek Kobe ve Gasol kenarda iken 12 sayılık farkı Sasha-Ariza-Farmar gibi bench oyuncuları ile 4'e kadar indiren Lakers maça tekrar ortak olmuştu ancak gözle görülen bir şey vardı ki maçı daha çok isteyen taraf Heat oldu hep. Wade'e karşı Ariza son çeyrekte gayet başarılı oynadı savunmada ve ilk dakikalarda opsiyonlarını sınırladı Heat'in ancak çeyreğin devamında yine durdulamayacak bir Wade vardı sahada. İçeri drive'ları nasıl attığını bile göremediğimiz ilk adımları sayesinde çok kolay savunmacısından sıyrılıp oyunu açtı.

Lakers Kobe ile ivme yakaladı ve son dönemde maç krizdeydi. Bende bir Heat taraftarı olarak büyük heyecan içindeydim haliyle. Son topta uğur bilmem ne ne varsa yaptık ettik. Kobe'nin şutu nerdeyse çember içinden çıktı. Kobe iyi bir maç çıakrdı maç boyu. Bu sene ondan görmediğim kadar içeri penetre etti. Heat'in zayıf boyalı alanıda ona davetiye çıkardı. Lakers'ı yenmek için Kobe'yi düelloya mı sokmak gerek anlamadım. Pistons maçında da Ivy ile bir kapışması vardı kaybeden yine Lakers olmuştu.

Heat kazandı sabah sabah sevindik. Hem güzel bir maç izlemiş, hemde takımımızın galibiyetine tanıklı ketmiş olduk. Güzel bir geceydi. Bu gece Lakers yine Florida'da Magic ile oynayacak. Bakalım o maçı da izleyelim. Kritik bir hafta Lakers için. Üst üste zorlu dört deplasman ve sonunda Boston maçı. Merakla takip ediyoruz Lakers'ı özellikle de bu hafta için..

19 Aralık 2008 Cuma

Cl - Uefa Kuraları


Kura günüydü bugün Avrupa'da. Şampiyonlar Ligi ve Uefa kuraları çekildi. Uefa'da Galatasaray'ın rakibi belli olmadan en büyük kupada eşleşmeler belirlendi.

Yine daha son 16 eşleşmelerinden ağzımız sulanmaya başladı. Inter-M.Utd , Real-L'Pool gibi eşleşmeler şu 8 eşleşme arasında bence en iyileri. İtalyanlar başlarını taşa vursun. Bu kadar kötü kura olmazdı. Üç İtalyan ekibi üç İngiliz ekibine karşı oynayacak. İki ülkenin ekiplerinin düellosunda bakalım gülen hangi taraf olacak.
İspanyollar kazançlı. Barça olsun Atletico olsun hani rahat çıkacak güçleri var. Tek eksik çeyrek final de Madrid olabilir toparlanmazlarsa. Yine müthiş maçlar izleyeceğiz.

Uefa'da da yine kaliteli takımlar var bu sene ve eşleşmelerde o yönde oldu. Zenit-Stutgart ve Bremen-Milan maçlarını özellikle bekliyorum. Bunun dışında hem Beşiktaş'ı hemde Galatasaray'ı yenmeyi bilen Metalist'in kupada ne yapabileceğini de mera keder oldum.

Galatasaray son dönemde aşine olduğu bir takımla eşleşti. Bordeaux.. Hani derler ya '' kazanmaması için hiçbir sebep yok'' öyle bir durum Galatasaray için. İlk maçın dışarda olması da avantaj. Yine Galatasaray turu geçtiği takdirde Nijmegen-Hamburg galibiyle oynayacak ki cidden fena kura çekmedi Galatasaray.. Yolu açık olsun.

16 Aralık 2008 Salı

A.R.O.G


Daha dün gittim filme.. Şimdi öncelikle nerdeyse bir yıldır beklenen bir film olduğundan ilk haftadan gidenler oldu etti. Kimi kötü dedi kimi iyi dedi. Ancak çevremde Arog olmamış diyenler çoğunlutaydı. Burun kıvırır hale geldi çevremdekiler..

Beklenti içinde gitmedim bende filme. Olmş mu diye sorarsanız da olmuş. Cem Yılmaz koymuş çocuğu yine..
Olmamış diyenler neye göre olmamış der bu filme bilmem. Gora'ya göre karşılaştırıyorlar. Oyuncu kadrosu falan müthiş bir düzeyde filmde. Efektler görsellikler falan derken o kadar iyi ki artık karşılaştıracakları bir Recep İvedik gibi filmler kalmamış direk olarak kendi filmleriyle kıyaslıyorlar adamı.

Gora'da da gülmüştüm bu filmde de baya bi güldüm. Beklentim hat safhadaydı benimkde hakkaten filmin vizyona ilk girdiği hafta. Gitmekte istedim ama gitsem belkide aynı tadı alamazdım. Bir yıl kadar önce ilk 3 dakikası adı altında yayınlanan video ve sonrasında teker teker yayınlanan traiser'larla milelt acayip iştahlandı. Reklamı da Telekom vs derken acayip oldu filmin. Millet bu yüzden bir hayli beklentiyle gitti filme. Belki bu kadar reklam yada traiser olmasa da bazı espriler filme kalsa daha iyi olabilirdi diye düşünüyorum.

Espriler akılda kalıcı değil diye yakınıyor çevremdekiler. Ee be kardeşim filme öyle bir kaptırmışsın ki kendini tabi ki bir-iki tane özel espriyi hatırlarsın. Gülmeye gitmişsin sende oraya. Gora'da da bende aynı şekildeydi. Espri bir iki tane aklımda kalmıştı. Sonrasında üstüne üç-beş defa daha izlenince artık iyice replikler oturdu bünyeye.. Buda öyle olur..

Çok uzattım çok dağıttım konuyu. Kısacası Arog iyiydi hemde fazlasıyla.. Türk sinemasında böyle filmler görmek gerek. Komedi adı altında kaç film yapıldı birine doya doya gülmedim ama şu Cem Yılmaz'ın yaptığı işler hakikaten takdire değer. Bravo..

Theus


Bu dönemde koç değişimi moda oldu. Toronto,Sixers,Wolves gibi ekiplerden sonra Sacramento'da koç R.Theus kovulanlar listesine eklendi.

Zaten bu takımın başına getirilmesi başlı başına bir hataydı. Hani elde belli başlı isimler var ancak onlarla bir yere gidemeyen lotery'ye yatsa yatamayacak bir koç. Ortada bir yerlerde seyir halindeydi hep takım o geldiğinden bu yana. Garcia biraz oyununa ekstra yönler kattı ve kontratı kaptı, Hawes ve Salmons'da gelişimini sürdürdü döneminde ancak daha iyilerini yapabilecek takım. Yada hiç yoktan lotery yapabilecek.. Bu ikilem arasında kim gelse zıtlaşma olacak zaten.

14 Aralık 2008 Pazar

Nba - 13.12.08


Geceye Detroit-Bobcats maçı ile başladık. Stuckey ve Iverson yine yan yana sahadaydı ve gayet verimli oldular. Verimli gözükmelerinin sebebi ilk üç periyot boyunca Bobcats'in savunma adına ortaya birşey koymamasıydı. Wallace ve Okafor'un çabaları vardı ama bunlar boş birer çaba olarak gözüküyordu. Fark 30'lara dayanmış ve çok rahat bir şekilde maç gidiyordu.

Son çeyrekle beraber Augustin ve Felton'un aynı anda sahada olması ve guard savunmasında takımın aşama kaydetmesi ile Bobcats farkı eritmeye başladı. Detroit farkın getirdiği rahatlama ile bench oyuncularını oyunda tutuyordu ve birden onlarda şaşırdı. Curry uzun süre bench oyuncularını sahada tuttu o sırada Bobcats üst üste basketler buldu ve farkı eritti. Maç ortaya gelmiş seyirci çığlık çığlığa takımı desteklemeye başlamıştı. İkinci yarı biterken o uykumu getiren maç şimdi heyecan fırtınasına dönüşmüştü. Son sözü Sheed söyledi ve 24 saniye süresi biterken zor bir şutta üçlük isabeti buldu ve Sus işaretini yaptı taraftara.. Detroit kolay bir maçı son çeyrekte zora sokmasına karşın kazanmasını bildi.

Bobcats'in yeni isimleri Bell ve Diaw yaklaşık 25 dakika sahada kaldı. Şut yönünden başarılı bir gece geçirmeseler de diğer alanlara katkıları önemliydi. Özellikle Diaw'ı beğendim. Her alanda katkı vererek takımının direncini ayakta tutan isimdi.

Merkez Grubu'nda Detroit dışında Cleveland'ında dün maçı vardı ve Atlanta önünde 11 maçlık serileri son buldu. Maç boyu geride olan Cavs son çeyrekte toparlanıp maçı krize soktu ancak kazanan taraf Hawks oldu. Sixers'ta da Cheeks gidince ilk galibiyet geldi. İşin garibi bu galibiyette herkesin katkı vermiş olmasıydı. Sezon başındaki gibi bir Sixers izledim ama bu yanıltıcı istatistikler muhakkak ki.. Göz boyamalar olacak yeni koç için ancak sonra yine yatışa geçecekler.
Gecenin merakla beklediğim maçıydı Jazz-Magic maçı. Howard'ın dünkü sakatlığından dolayı oynamıyor olması şevkimi kırdı ama yine de iyi maç olacaktı. Gortat ilk beş çıkmıştı ancak oynadığı oyun neden bu adama sadece 10 küsür dakika verilmesi gerektiğini göstermekteydi. 30 dakika sahada kaldı ama öyle takıma yarar sağladığından bahsedemeyiz.

Orlando ilk skor opsiyonu olan Howard'ın yokluğunda sürekli dış şuta yöneldi. 14 üçlük öyle yabana atılır bir istatistik değil. Gerçi Utah'ın da bundan geri kalır yanı olmadı ancak onlarınki istisnaydı. Hedo gayet iyi bir maç çıkarttı. Howard'ın yokluğunda gözler Lewis ve Hedo'da idi ve iki isimde gayet başarılı performansları ile maçı takıma kazandıran isimler oldular.

Utah pota altında çok aktifti. Memo ve Millsap Howard'ın yokluğunu fırsat bilerek gayet başarılı bir çizgideydi. Özellikle Millsap ilk bölümde skor açısından Magic'e çok sıkıntı verdi. Oyuna sonradan giren Krilenko'da benchten gelip önemli bir katkı sağladı ve takımı ayakta tutmaya çalıştı ancak Orlando'nun makine gibi işleyen dış şutlarına çare üretemediler.
Bu arada uykumu getirmeyen Bobcats-Pistons maçının yanında bu maçın son çeyreğinde uyumuşum. Garip..

13 Aralık 2008 Cumartesi

Suns 113-112 Magic


Maçın üstünden nerdeyse 24 saat geçti ama haftasonu olunca böyle oluyor işte. Geç kalktık sonrasında dershane derken bu saate sarktı dünkü maçın yorumu. Neyse geç olsunda güç olmasın..
'Cuk' diye oturdu maç yalnız. NtvSpor istese böyle bir seçim yapamazdı. Jason Richardson hafta içi takas olmuş ve ilk kez Suns forması giyecek. Bundan iyi maç mı olur bu gece.. İzlemeye başladık bizde Cavs maçının ikinci yarısını pas geçerek..

Maç öyle bir başladı ki hani maç desem değil, ne diyeceğimi bilemedim. İlk 5-6 dakika nerdeyse iki takımda şut kaçırmadı ve harika bir açılış oldu maç için. Hatta ilk şutu Hedo kaçırınca seyircide biraz tepki gösterdi. Hedo kaçırdı dedik ilk şutu. Maç boyu kaçırdı Hedo. Yeri geldi topu aldı pas yaptı ama şutu bir türlü istenilen seviyede değildi Hidayet'in.

Orlando'da Howard çılgın gibi başladı maça. Pota altında karşısına koyacak adam bulamadı Porter. Lopez'i denedi Amundson'u denedi ancak bir türlü durduramadı onu ilk yarı. İkinci yarı sakatlandığında en çok o sevinmiştir muhakkak. Howard ilk yarı ablukaya aldı Suns potasını. Pivot hareketleri savunma gayreti derken çok başarılıydı. Ah o blok sevdası olmasa. Takımının iyi gittiği ve Suns'ın şiddetle basket aradığı dönemlerde gereksiz blok kovalamalarına girip 3 adet basket hediye etti Suns ekibine.

Sadece Howard değil aslında maça çılgın gibi başlayan. Magic takım halinde -Hedo ve Lewis hariç- maça çok iyi bir giriş yaptı. Öyle ki takım yalnızca 16 dakikada 50 sayıya ulaştı. Lewis sonrasında toparladı kendini Howard'ın yokluğunda ancak yeterli olmadı. Hedo'da maç boyu ne kadar kaçırsa da son anlarda takımının ihtiyaç duyduğu anda eli titremeden basketler attı. Yazık ki Orlando son hücumu onunla kullanmadı. Bu arada Hedo'nun 2 saniye kala bulduğu basketten sonra sevinç çığlıkları atan Kaan abiyede selam olsun :)

Maçın esas hikayesini pas geçmeyelim. Jason Richardson oyuna girmeye hazırlandığında taraftardan büyük destek aldı. Her ne kadar taraftar onun gelişine sevinmiş gibi olsa da Suns'un çok az olan şampiyonluk hayalleri de neredeyse sıfırlandı gibi. Şampiyonluk diyorum Kerr hala bahsetmekte bu hedeftn. İlahi Kerr sen doğruca Espn'e...

J-Rich oyuna girdi ancak ilk dakikalarında hücumda hiç etkili olamadı. Üst üste 4 şut kaçırdı yanılmıyorsam ama sonrasında oldukça başarılı bir performans gösterdi ve takımının en skorer oyuncularından biri oldu.
J-rich oyuna girince savunma anlamında sıkıntı çekeceğini düşündüğüm Suns radikal bir kararla alan savunması yapmaya başladı. Beş oyuncunda bire bir savunmadan bir haberse bari beş kişiyle rakibin alanını daralt öyle değil mi. Hemde rakibinde boyalı alanı iyi kullanan Howard gibi biri varken.. Evet yedi bu sistem.. Orlando ilk başta afalladı 'noluyoruz' falan gibilerinden. Nitekim düşüşleri de bu zamana denk geldi. Hücumda skor sıkıntısı çektikleri ve Suns'un farkı kapatıp öne geçtiği anlar bu anlardı. Howard üçüncü çeyrek çıkınca Suns bu savunmaya bir daha dönmedi.

Orlando'da Gortat benchten gelip son çeyrek önemli katkılara imza attı. Cidden takımda süre alması gereken oyunculardan biri. Howard'ın süresinden çalsın değil en azından bir alternatif olarak bulunsun kenarda. Mücadeleci bir yapıya sahip ve Howard'ın olmadığı bir ikinci yarı Magic maça tutunuyorsa bu Gortat gibi Bogans gibi Lee gibi isimlerin katkı vermesi yüzündendir.

Suns son hücumu çok akıllıca kullandı. Nash-Amare olmadı J-Rich beklerken topu oyuna sokan Hill bir anda içeri drive etti ve kimse ne olduğunu anlamadan pota altından skoru buluverdi. Zevkli bir maçtı. Yani her ne kadar savunma olmasa da Suns maçları tat veriyor insana.. Bu gece Orlando'yu bir de Utah karşısında izleyeceğiz yine Ntv sayesinde. Benim merak ettiğim Gortat süre alacak mı ?

Nba - 12.12.08



Cavs-Phila
Ilgauskas yok Gibson yok Sixers'ın belki bir şansı olabilir demiştim maçın hemen öncesinde ama Sixers bırak maçı kazanmayı organize bir-iki hücum dahi izletemedi maç içinde. Cavs sadece bugüne kadar oynadığı normal oyununu oynadı, yeri geldiğinde sıkı svunma yapıp yeri geldiğinde ceza şutlarını sokmasını bildiler ve maçı rahat bir şekilde götürüp kazandılar.

Cavs şu anda Nba'in en iyi üç takımından biri gerek form durumu gerekse istatistikler verilere bakarak ve Sixers'ın evinde bu sezon yenilmemiş Cleveland'ı yenebilmesi için ekstra birşeyler de yapması gerekiyordu. Ancak o ekstra aktkı bir türlü gelmedi. Üstüne Brand'in ritimsiz oyunu garip hücumlar ve dağılmış bir pota altı vardı Sixers cephesinde.

Ve maçın ardından Cheeks Sixers koçluğundan kovuldu..

Detroit-Pacers
Detroit son günlerde sergilediği kötü performans ile topa tutuldu. Üst üste üç maç kaybedince ve karşısındaki de bu sezon sürprizlerine alışık olduğumuz Pacers olunca maçın izlenirliği arttı. Nitekim maç nerdeyse hiç kopmadı. Pacers'ta Granger harika bir maç çıkartırken performansı galibiyete yetmedi. Bunun dışında Pacers cephesinde etkili gözüken isimler guard Tj ve benchten gelen Jack'ti.

Pistons tarafına baktığımızda takım her ne kadar kötü gitse de ritmini bozmayan Hamiltn dün geceki maçta yine takımın en iyisiydi. Bunun dışında Stuckey-Ivy yan yana başlamış ve uzun bir süre maçı öyle sürdürmüşler. Detroit kısa bir beşle oynamış. Bu yüzden ribauntlarda her ne kadar Pacers üstün olsa da kısalar anlaşılan fazlaca top kaybına zorlamış Pacers'ı. Stuckey ve Iverson yine iyi bir maç çıkartmış. Özellikle Stuckey'e dikkat diyorum ben.

Nets-Toronto
Maçı izlemedim ancak bakınca direk göze çarpan istatistik Carter'ın yanında duruyor. 0/13 ile şut atmış Carter dün geceki maçta. Bunun sebebi en başta coach Frank ve sonrasında guard Harris'in.. Frank sahada Harris 24 saniyenin üçte ikisini topla oynarken görmüyor mu? Carter 13 şutta isabet bulamamış çok mu? Eline 13 top geçtiğine şükretsin adam bari..

Raptors cephesinde son günlerde çıkış yapan ve beğendiğim bir isim var Graham. Triano ile beraber çıkışa geçen ve her maç benchten ekstra katkılara imza atan Graham maç içinde kritik işlere imza atıyor. Bunun dışında benchten üç oyuncunun çift haneli rakamlara ulaşması da etkileyici. Raptors'ta Kapono dışında ilk beş vasat bir gece geçirirken benchin oyuna müdahale etmesi maçı kazanmalarını sağlamış.

Haftasonu: Nba


Üç gün boyunca yoğun bir Nba programı var önümüzde her hafta sonu olduğu gibi. Bu haftasonunu ilginç kılan özelliklerden biri de hafta içi yankı uyandıran Suns-Bobcats takasının akabinde bu iki takımı izleyebilecek olmamız. Özellikle Pazar sabahı üç ayrı maç yayını var. Sürekli elde kumanda zap yapacak büyük ihtimalle.. Yine Pazar günü insani saatlerde 2 maç var ve ikisinin de yayını mevcut ancak hem NtvSpor hem de NbaTv bant olarak yayınlamayı tercih ediyorlar maçları.

13 Cumartesi 02.30 Cavs vs Sixers / NbaTv
13 Cumartesi 04.00 Suns vs Magic / NtvSpor
14 Pazar 02.00 Bobcats vs Pistons / NbaTv
14 Pazar 04.00 Jazz vs Magic / Ntv
14 Pazar 05.00 Kings vs Knicks / NbaTv
14 Pazar 19.30 Raptors vs Hornets / 00.30 NtvSpor
14 Pazar 23.00 Grizzlies vs Heat / 03.30 NbaTv

Ayrıca eldeo lan tv kanallarının vermediği ancak tadından yenmeyecek bir iki maç var yine. Bu maçlarada justin vs bulup göz atmak gerek.

13 Cumartesi 02.30 Nets vs Raptors
13 Cumartesi 03.00 Celtics vs Hornets
13 Cumartesi 03.00 Pistons vs Pacers
14 Pazar 04.00 Nuggets vs Warriors

Yine yoğun bir hafta sonu olacak..

12 Aralık 2008 Cuma

Jazz 97-88 Blazers


Kuzeybatı Grubu adına önemli bir maçtı Utah Jazz-Portland T.Blazers maçı. Mesaj maçıydı bir kere bu iki takım arasındaki mücadele. Portland'ın yavaş yavaş kadrosunun oturması ve çıkış yapması ve Denver'ın da Billups takasının ardından vitesi yükseltmesi henüz iki yıl önce Batı Finali yapmış Utah'ın geri planda kalmasına neden olmuştu. Özellikle Utah için maç önemliydi..

Portland maça hücumda Aldridge'ı kullanarak başladı. Aldridge'da Utah potasına başarılı hücum ederek maça iyi bir başlangıç yaptı. Maç sonunda 22 sayı ile oldukça başarılı bir maç çıkartmış gibi gözükse de ben dün gece öyle aman aman bir oyun görmedim Aldridge'den. Belkide nedeni Utah'ın Portland pota altını süpürmesiydi.

Aldridge'ın arkasında duran Millsap o dakikalarda savunma da aksak gözükse de maçın geri kalanı için Utah savunmasının önemli bir parçasıydı. Millsap hücumda da oldukça etkendi Portland önünde. 17 sayısının yanında 12 ribaunt alarak double-double yapan Millsap hücum ribauntları ile takımına maç içinde ayrı bir boyut kazandırdı ve Portland'ın direncini yavaş yavaş azalttı.

Millsap'ın yanında Memo'da Oden'ın yavaş ayaklarını fırsat bilip sürekli yüklendi. İlk yarı 21 sayı ile oynadı Memo. Hücumda çok efektif bir gece geçirdi. Nerdeyse her hücumda topu eline alan potaya bakmaktan çekinmeyen Memo başarılı şut yüzdesinin yanında ribauntlarda da önemli katkı verdi. Hem Memo hem de Millsap adeta duman etti Portland pota altını.

İlk çeyrek sonunda McMillan potaya yüklenmemiz lazım demişti mikrofonlara. Bunu oyuncularına da söylemiş olacak ki ikinci çeyrekten itibaren o korkutucu Utah pota altına karşı drive'lar başladı ama pek başarı sağlanamadı bu konuda. Boyalı alanda aradığını bulamayan Portland lig genelinde iyi olduğu dış şuta yöneldi. 27 üçlük kullanan Portland sadece 6'sında isabet bulunca teslim bayrağını çekti adeta. İçerden skor üretemediler dışardan yüzdeli olamadılar.

Herşeye rağmen Roy savaşmaya devam etti. Özellikle üçüncü çeyreğin son bölümlerinde gösterdiği performans ile takım arkadaşlarının uykudan uyanmasını amaçlayan Roy her ne kadar skorer bir oyun ortaya koysa da galibiyeti getiremedi. Şu güne kadar oldukşa başarılı maçlar çıkartan Portland benchi de İspanyol oyuncular dışında vasat gözüktü.

Utah'ta benchten gelerek önemli katkılar veren iim Krilenko'ydu. Çaldığı toplar ile Portland hücumlarını kesen ve hızlı Utah hücumlarına yön veren Krilenko gayet başarılı bir perfrmans sergiledi. Utah hızlı hücumlarda rakibine büyük üstünlük sağladı bu maçta. Bunun dışında Deron Williams'ta oldukça başarılıydı. Maç sonunda sakatlığım şut için sıçramama engel oluyor bu yüzden yüzdem düşük seviyede demişti Deron. Her ne kadar düşük yüzde ile oynasa da yaptığı asistler ve yönettiği hücumlar ile galibiyeti getiren isimlerin başında geliyor Utah adına.

Bu iki takım arasındaki ilk maç 5 Kasım'da yine Utah ev sahipliğinde oynanmış ve kazanan yine Jazz olmuştu. Bu gece de evinde 97-88 ile kazanan Jazz oldu. Bundan sonra bu iki ekip iki kez daha karşılaşacak ikisi de Rose Garden'da. Bu iki galibiyetin rövanşını alabilecek mi bakalım Portland?

J-Rich // Bell-Diaw


Steeve Kerr aslında Espn yorumcusu iken mantıklı bir adamdı. Ne olduysa Suns'un başına geçince oldu. Öncelikle üç yıldır değişmeyen ve somut bir başarı yakalanmamış sistemi radikal bir kararla değiştirerek takıma Shaq'ı kazandırdı. Sene sonunda da hızlı hüzum basketbolunu takıma yerleştiren D'Antoni kovularak yerine Tery Porter getirildi. Her şey iyi güzel takım biraz olsun savunma yapmaya uğraşıyor derken iki gün önce takas haberi geldi.

Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu denecek cinsten gereksiz ve saçma bir takastı Suns adına. Takımda savunma yapabilen ve all-around oyuncu olan Diaw'ın yanında yine benchten gelerek ekstra katkıları olabilen Bell'i göndererek karşılığında J-Rich'i aldılar. Takasın ana hatları böyle. Bir de Dudley ve Singletary var.

Saçma bir takas dedik Suns adına.Kerr savunma yapmak adına sistemi koçunu değiştire dursun bu takasın ardından takımda savunma katkısı verecek oyuncu kalmadı. Üstüne benchin en önemli iki oyuncusunu postaladı. Zaten çok düşük olan bir şampiyonluk şansı vardı o da bu benchin dağılmasıyla yok oldu. Savunma ağırlıklı bir takım olacaklar diye beklerken şut atmaktan başka bir ekstrası olmayan Jason Richardson'u takıma katıyorlar. İyi koşmalar size..
Hepsini geçtim 2010'un üzerine çıkan bir kontrat aldılar Jason'u takıma katarak.

Bobcats ise bu hamlesiyle ciddi bir play-off adayı oldu bana göre. Diaw ve Bell tam Larry Brown'un isteyeceği türden oyuncular. Üstüne üstlük bu aşı tutmasa bile Bobcats adına 2010 için bir Knicks bir Nets kadar olmasa da diğer önemli isimlere teklif götürebilecekleri bir salary boşluğu da olacak takımda. Zaten amaçları Jason Richardson'u takımdan göndermekti. Onun takım oyununa uymayan yapısı kimyayı bozuyordu ve karşılığında iki rol adamı aldılar. Play-Off yolu zorlu olsa da benim için önemli bir aday Bobcats. Son sıra olur daha üstü olur..
Olmasa da onlar için gayet iyi bir takas oldu. Kısa vadeyi göreceğiz de uzun vadede kesinlikle kârlı olan taraflar.

11 Aralık 2008 Perşembe

All-Star Sonuçlar #1


Eastern Conference

Forwards: LeBron James (Clev) 643,786; Kevin Garnett (Bos) 495,514; Yi Jianlian (NJ) 356,556; Chris Bosh (Tor) 274,195; Paul Pierce (Bos) 153,512; Shawn Marion (Mia) 144,066; Josh Smith (Atl) 59,574; Tayshaun Prince (Det) 56,846; Hedo Turkoglu (Orl) 56,006; Danny Granger (Ind) 49,752; Michael Beasley (Mia) 48,999.

Guards: Dwyane Wade (Mia) 623,311; Allen Iverson (Det) 492,093; Vince Carter (NJ) 236,634; Ray Allen (Bos) 174,155; Jose Calderon (Tor) 124,705; Luke Ridnour (Mil) 123,104; Jameer Nelson (Orl) 116,228; Derrick Rose (Chi) 102,263; Joe Johnson (Atl) 94,847; Devin Harris (NJ) 94, 294; Gilbert Arenas (Wash) 64,450.

Centers: Dwight Howard (Orl) 775;933; Samuel Dalembert (Mia) 116,708; Rasheed Wallace (Det) 88,885; Jermaine O’Neal (Tor) 75,324; Al Horford (Atl) 45,284; Ben Wallace (Clev) 40,799; Andrew Bogut (Mil) 36,479; Zyrdrunas Ilgauskas (Clev) 28,022; Kendrick Perkins (Bos) 24,777; Emeka Okafor (Char) 15,323.

Western Conference

Forwards: Tim Duncan (SA) 442,203; Amare Stoudemire (Pho) 370,470; Carmelo Anthony (Den) 327,233; Dirk Nowitzki (Dal) 261,952; Pau Gasol (LAL) 260,374; Ron Artest (Hou) 214,063; Bruce Bowen (SA) 121,739; Shane Battier (Hou) 115,981; Josh Howard (Dal) 113,456; Luis Scola (Hou) 82,344; Lamar Odom (LAL) 78,422.

Guards: Kobe Bryant (LAL) 719,252; Chris Paul (NO) 406,220; Tracy McGrady (332,222); Manu Ginobili (SA) 166,981; Jason Kidd (Dal) 162,286; Tony Parker (SA) 161,638; Steve Nash (Pho) 142,410; Jason Terry (Dal) 105,345; Chauncey Billups (Den) 87,172; Brandon Roy (Por) 78,071; Rafer Alston (Hou) 73,613.

Centers: Yao Ming (Hou) 529,290; Shaquille O’Neal (Pho) 227,273; Mehmet Okur (Utah) 162,139; Andrew Bynum (LAL) 155,689; Greg Oden (Por) 71,366; Andris Biedrins (GS) 65,496; Al Jefferson (Minn) 46,242; Tyson Chandler (NO) 39,467; Marcus Camby (LAC) 25,824; Chris Kaman (LAC) 9,104; Brad Miller (Sac) 6,892.

Melo 33 Pts In a Quarter

Bir maç izlerken 30 sayı atsa da izleyeyim dediğiniz oyuncu çoktur öyle değil mi ?
Melo bunu yalnızca bir çeyrekte yaptı.
Dün gece Minnesota karşılaşmasını 45 sayı ile tamamlayan Melo üçüncü çeyrekte tam 33 sayı buldu ve bir çeyrekte en fazla skor üreten oyuncu rekorunu egale etti. İşte tarihe geçen performanstan kesitler.


Spurs 95-89 Hawks


Şu maç için aslında oyuncuların performanslarından çok hakemlerin performanslarını konuşmak gerekir. Son çeyrek o kadar rezil bir yönetim gösterdiler ki maçın sonucunu tayin ettiler resmen. Hawks ne kadar iyi savunma yaparsa yapsın çalınan düdüklerde takdir hakları hep Spurs lehine oldu. Manu ile Horford'un bir pozisyonunda kimse ne olduğunu anlamadan iki teknik faul ile beraber maç Spurs lehine döndü. Hawks'ın emeklerine yazık oldu cidden. Bu kararlar olmasa maçı Hawks alır demiyorum ama ortada giden bir maçı hakemler ite kaka Spurs tarafına çevirdi bu açık.

Neyse maça döneyim en iyisi. İlk dkaikalarda skor başa baş giderken Spurs 13-0'lık bir seri yakaladı ve öne fırladı. Son çeyreğe kadar da skorda hep üstün olan taraftı zaten. İlk çeyrekte Matt Bonner'ın sürpriz katkıları Spurs adına oldukça önemliydi. Bonner ribauntlardaki aktifliği ve şutuna güvenen bir 4 numara olarak oldukça efektifti ve Hawks savunmasını bir hayli zorladı.

Zaten ribauntlar konusunda Spurs'un bir hayli üstünlüğü vardı. Yani maç sonu istatistiğine bakacak olursak Spurs 52 ribaunt alırken Hawks ise sadece 27 ribauntta kalmış. Spurs bu ribauntlarıda yalnızca kendi potasında toplamadı elbet, 15 hücum ribauntu alarak olası Atlanta hücumlarını kesmekle beraber fazladan hücum şansları da yaratmış oldular.

Ribaunt bu maç için önemli bir istatistikti nerdeyse maçın hikayesi ribauntlardı. Atlanta takımı oyun sete set oynandığında hücumda aktif olamayan birşeyler üretmekte zorlanan bir takım. (Kendimi bu cümlede NtvSpor'da yorum yapan Sergen Yalçın gibi hissettim. Atlanta takımıymış pehh) Transition offense'lar da ne kadar rahat iseler oyun sete sete döndüğünde de o derece zorlanıyorlar. Yanlış şut seçimleri gereksiz zorlamalar. Eee Hawks ribaunt almakta da zorlanınca hızlı hücum sayısı onlar adına minimum seviyede kaldı. Spurs'te savunmasıyla rakibi iyiden iyiye köreltti. İlk çeyrekte yakalanan seride tamamen bundan ibaret. Biraz sertleşen savunma ve Atlanta'nın elinin ayağının dolaşması..


Manu Ginobili iyi oyuncudur hoş oyuncudur ama bu maçta bana çok yapmacık geldi. İyi bir maç çıakrtırken hakemlere oynadı son çeyrek Manu. Tamam skorunu üretti etti ama performansını gölgeledi bence maç içinde sergilediği hal ve tavırlar. Spurs'te onun gayet iyi bir gece geçirdiği bu maçta sürekli Manu'yu tercih etti. Oyunda olduğu her hücumda toponun elinden geçti..

Atlanta'nın skor üretmekte sıkıştığı dönemlerde sahneye benchten gelen Murray çıktı. Onun özellikle ilk çeyrekte bulduğu 2 üçlükle Hawks belkide oyuna tutundu. Bunun dışında Aice Law'da benchten gelerek her alanda katkı sağladı. Skor konusunda beklenen düzeyde olmasa da saha içindeki olgun duruşu ve oyunu ile daha fazla süre almayı hak ediyordu bu maçta. Hoş yine ortalamalarının üzerinde süre aldı Law.

Spurs üstün götürdüğü son çeyrek sıkıntıya düştüğü ancak hakemlerin uzattığı yardım eli ile düzlüğe çıktığı bir maçtan galibiyetle ayrıldı ve son dönemdeki çıkışını sürdürdü. Maç içinde oldukça efektif ve tempoluydular ki bu dün gece 2 uzatma oynamış takım görüntüsünden çok uzaktı. Haliyle Atlanya son çeyrek daha diri kaldı ancak galibiyeti getirecek hamleler gelmedi yada izin verilmedi..

New Orleans Bucs


Hornets dün gece Bobcats karşısında oynadığı maça resimde gördüğünüz formalarıyla çıktı.
Hornets'in bu sezon alternatif forması olacak Bucs yazılı formalar.
Hornets bu formalar ile çıktığı ilk maçta Bobcats'i 105-89 ile geçmeyi bildi.

Üçlü Takas


Chris Wallace'ın girdiği her takasta bir hinlik aramak lazım oldu sanki. Memphis-Hornets ve Wizards arasında üçlü bir takas oldu dün gece. Memphis elini işlere fazla bulaştırmadan ilk tur draft hakkı alıp sıyrıldı olay geniş çapta Wizards ve Hornets arasında. İşin içinde Chris Wallece olunca da insan garip karşılıyor haliyle.

Şimdi takasa göre A.Daniels -yanında bir 2.tur draft- Hornets yolunu tutarken Wizards Memphis'ten J.Crittenton ve Hornets'tan Mike James'i kadrosuna kattı. Memphis ise bir adet ilk tur seçim hakkına sahip oldu.

Bakıyorum da Hornets turnayı gözünden vurmuş. Chris Paul'u yedekleyebilecek gurad sıkıntısı çektiler genelde. M.James'den de verim alınamadı uyuşmadı bir türlü James'in oyunu ile Hornets sistemi. Zaten b usene de dakikaları baya baya azaldı ki karşılığında Daniels'ı almak önemli bir hamle. Paul'un gözünü arkada bırakmayacak biri gelmiş oldu böylece. Geçen seneki Pargo görevini görür her ne kadar onun kadar etken olamayacak olsada.

Wizards cephesine bakarsak ne yaptıklarını anlayamadım ama Crittenton'u almak önemli. Crittenton önemli ama karşılığında verilene bakacak olursak aman aman. Bu sene zaten kötü bir konumda Wizards ve ne kadar ileriye gidebileceği de meçhul. Yukarılardan seçecek olurlarsa oturup bir soğuk su içsinler yada Javaris'in patlamasını beklesinler. James'i aldılar ama onunda son dönemdeki performansı ortada. Aman zaten Dee Brown'un ilk beş çıktığı bir takımdı şimdi Mike çıkıverir ne olacak. Takas sonrası boşluk yaratmak için Dee'de serbest bırakılmış zaten.

C.Wallace aslanım benim. Wizards ile el birliği ederek Hornets'i güçlendirme çabalarına girse de çaktırmadan ilk tur draft hakkı alıvermiş. Önemli tabi bu ilk tur draft hakkı onlar için.

10 Aralık 2008 Çarşamba

Hedo: Game Winner


Hidayet dün gece Portland'a yıkan isimdi. Maç 106-108 iken son saniye üçlüğü ile takımına galibiyeti kazandırdı. Portland'ın evindeki yenilmezlik serisi de sona ermiş oldu.

9 Aralık 2008 Salı

McHale ve McDyess


Minnesota Wolves sezona 4-15 gibi kötü bir derece ile girince takım sahibi Glen Taylor Wolves koçu Randy Witmann'ın görevine son verdi. Yerine koçluk yapacak isim ise takımın Gm'liğini yürüten McHale olacak. Bu çer-çöpü yaratan Hale'di bakalım birazda saha kenarında oynatsın.

Bir diğer olay ise McDyess'ın Pistons'â dönüşü. Denver tarafından serbest bırakılınca bir çok takımın gözdesi olmuştu ancak McDyess bir aylık tatil yapmayı seçti ve tekrar Pistons'a döndü. Sene sonuna kadar Pistons'da McDyess..

Wade Monster Dunk



Wade dün gece 41 sayı attı Bobcats karşısında. Bu sezon üçüncü defa 40 sayı barajını aştı böylelikle. Maçın son anları başa baş giderken Wade'in Okafor'un üstünden vurduğu bir smaç var ki aman aman..

Wade 40+ Points;
vs Tor 40 pts 11 ass 3 reb 5 blk
at Phx 43 pts 6 ass 3 reb
vs Cha 41 pts 3 ass 8 reb

Clippers 88-95 Magic

Clippers derecesini gösteren bir takım mı ?
Soru budur.. Zaman zaman sergiledikleri performans gayet iyi olsa da maçın geneline bir türlü performanslarını tam anlamıyla yayamıyorlar. Üç dakika iyi iken diğer üç dakikanın ne getireceğine dair fikriniz olmuyor Clippers'ı izlerken.. İşte kafa kafaya giden -hatta 9 sayı önde olduğunuz- bir maçı nasıl kaybeder Clippers gördük..

Orlando iyi bir savunma ile maça başladı ve bu Clippers'ı zorladı özellikle ilk dakikalarda. Bogans'ın üçlükleri ve başarılı hücumları ile skorda bir anda öne fırlayan Magic ilk molaya 12 sayı önde girmişti bile.

Hedo hücumda aktif başladı. Gerek yaptığı asistler gerekse bulduğu skorlar ile hücumda tehlikeliydi ilk dakikalarda.

Howard, Magic pota altı için ne kadar önemlidir yahu. Bir ara aldığı darbeden dolayı soyunma odasının yolunu tuttu Howard ilk çeyreğin bitimine 1.30 kala..
Soyunma odasına gittiğinde 24-10 Magic lehine bir skor vardı. O kalan iki dakikalık zaman diliminde hücumda ısrarla boyalı alana yönelen Clippers istediğini aldı. Savunmada da rahatlardı o anlarda ve kötü başladıkları hatta umutlarının bir an yok olmaya yüz tuttuğu ilk çeyreği 26-19 gibi bir sonuçla iyi bitirerek maça tutundular.

Clippers ikinci çeyrekte fena değildi özellikle Mike Taylor ve Zach Randolph ile etkili olan Clippers farkı 4 sayıya kadar indirmeyi başardı. Zach Randolph hücumda etken olmaya başladı 2.çeyrek ile beraber. Randolph ilk çeyrekte skor üretememesine karşın ikinci çeyrek 13 sayı üreterek takımının geri dönüşüne en çok katkı sağlayan isimdi ve ilk yarı 48-42 Clippers üstünlüğü ile noktalandı.


Baron Davis hakkında da söylemek istediğim birşeyler var. Bu sezon izlediğim Clippers maçlarında bol bol şut kaçırmayı sürdürüyor Davis. Ki bu sene %50'nin üzerinde şut yüzdesiyle oynadığı -ki kariyer ortalamalarında hiç yakalamasa da en azından %50 yapardı- maç yok sanırsam. Dünkü maçtada attıklarından çok kaçırdıkları gözüme battı. Yani bu takımın skor opsiyonu açısından ilk tercihi olabilirsin ama atamıyorsan da takıma zarar vermeye gerek yok. Guard olarak topu paylaş çeşitli varyasyonlar yarat, en yararlısı bu olur.

İlk yarıda en dikkat çekici istatistik şüphesiz ribauntlar oldu. Clippers toplamda 30 ribaunt toplarken, Magic ise 18'de kaldı. Özellikle Clippers'ın hücum ribauntlarındaki aktifliği -Zach 6 off reb ilk yarı- ve sürekli ikinci şans yaratması öne geçmesinin başlıca nedenidir. Pota altında Howard'ın varlığına rağmen savunma ribauntu alamaz oldu Magic.

Nelson ile beraber Magic ikinci yarıya iyi bir giriş yaptı ve skoru eritti. Üst üste Nelson'un basketleri ile bir anda ivme yakalayan Magic üçlükleri ile rakibi zora soktu. Bogans maçın başında bulduğu üçlük isabetlerinin ardından ikinci devre başında da ceza kesen isimler arasındaydı üç sayı çizgisinin gerisinden.

Magic iyi başladı dedim ama maç bu dakikadan itibaren kafa kafaya gidecek bu belli. Magic'in serisinin ardından savunmada dozaj arttıran Clippers hızlı hücumlarla rakibini hazırlıksız yakalayıp skorlar üretti. Warriors gibi bir fast-break takımında bugüne kadar oldukça verimli gözüken Davis bu dakikalarda öne çıkan isim oldu.İkinci çeyrekte hakkında iki kelam ettiğim Baron'u da ilk defa adam akıllı oynarken görmüş oldum böylece. Gayet faydalı oynadı ikinci yarı..

Hidayet maça 4 sayı 3 asist ile başladı ilk 3 dakikada ancak maçın geri kalanında pek aktif değildi özellikle hücum yönünde. Boş şutları kaçırdı ve çok kötü bir şut isabet oranı yakaladı. Bugün gününde olmadığı açıktı ama savunmada Al Thornton'a karşı iyi bir savunma yaptı ve Thornton'un da yüzdesini aşağıda tuttu.

Orlando Magic dördüncü çeyreğe 10-0'lık seri ile başladı ve skorda dengeyi buldu. Son çeyrek skorun da dengeye gelmesiyle savunmalar daha bir sertleşti. Şut konusunda teredütler başladı. Son çeyrek iki dakika boyunca skor üretemedi iki takımda bir ara..

Clippers son çeyrek o kadar kötüydü ki rakibinin geriden gelip bir de fark yapmasına seyirci oldu. Hücum da hiç verimli dğeilken savunmaları hepten berbattı. Zach'in Howard'a yaptığı flagrant foul'un ardından serbest atışları bile başarıyla kullanan Howard kazanan tarafın Magic olacağının sinyalini verir gibiydi. Böyle kafa kafaya gidecek maçta olacak iş değil cidden. Bir ara box'a baktım maçın bitimine 4.39 kalmış ve son çeyrek skoru 21-2.. Yani 9 sayı geriden çeyreğe başlayan takım o anda 10 sayı ile öne geçmişti.

Flagrant foulun başlattığı seri ile 10 sayı öne fırlayan Magic'te bitime 3 d akika kala gelen Cook'un flagrant foul'u bu kez Clippers'ı maça ortak etti. Flagrant foul'un ardından farkı 3 sayıya kadar çekti Clippers..

Hedo son çeyreğe kadar tutuktu. Maçın başında bir ara sahneye çıktı ondan sonra göremedik. Hedo bu ama ne zaman sahneye çıkacağını iyi biliyor. Son çeyrek önemli katkılar sağlayan Hedo bitime 2 dakika kala önce Lewis'e asist yaptı ardından bir üçlükte kendi yolladı Clippers potasına ve ivmeyi ters çevirdiler. Clippers bu andan itibaren şutlarında isabet sağlayamadı ve maçı 95-88 kaybetti. Son çeyrek skoru da 29-13 bu arada..

Howard azmanını da maçın adamı seçiyorum.. Azman harbiden..
23 sayı 22 ribaunt 6 blok 4 asist.. Doğum gününde harika bir performans Howard'dan.. İyi ki doğdun Superman..

'Gerçek'ten Etkilendim


Martın sonuna doğru vizyona girmişti Banka İşi. Sıkı bir Jason Statham fanı olmama rağmen -ki adamın hiç bir filmini sinemaya gidip izlemişliğim yok- daha yeni izleme fırsatı buldum filmi. Kanal D'de görmüştüm geçen reklamını. Adını 'Banka Soygunu' diye değiştirseler de aslen Banka İşi'dir o..

Olay 1971'de geçiyor filmde ve zaten giriş filmde izleyeceğiniz olaylar gerçektir ile başlıyor. İlk başları biraz sıkıcı gibi geldi. Dört bir koldan tanımadığımız simalar vs derken yarım saatin dolması ile beraber bu ayrı karakterlerin birbirleri ile olan etkileşimlerini. görüyooruz ve aksiyon heyecanın içinde buluyoruz kendimizi. Jason Statham'ın daha önce izlediğim filmlerine nazaran fazlaca dövüş sahnesi yok. Bir tane var ama onu da maksat adamın yeteneklerini sergilemek olsun diye çekmişlerdir.

Gerçek dedik başlıkta. Gerçekte harbi gerçek yalnız. Bir banka soyhunu oluyor ama olayda en masum kişiler hırsızlar. Zaten film sonunda bankada kasası bulunan bir kaç vatandaş hapsi boylarken bizim soyguncuların mutlu sonu gözüküyor. İzlenilmesi gereken bir film. Dikkat edilmesi gereken önemli bir husus ilk yarım saati izledikten sonra ön yargılı olmamak.

8 Aralık 2008 Pazartesi

İyi Bayramlar

Namaza gittik bayramı açtık. Hava soğuk ama idare edeceğiz artık.
İyi bayramlar herkese.

Nba: Pazar Gecesi

13 Ocak 2008 Pazar akşamı Detroit Msg'de Knicks'e konuk olurken Portland'da Kanada deplasmanında Raptors önüne çıkıyordu. Knicks o gün Pistons'a acı bir sürpriz yaşatıyor ve 89-65 ile farklı bir sonuç ile uğurluyordu. Portland-Raptors maçı ise son ana kadar çekişmeli gitmiş hatta 2 uzatma oynanmış ve gülen taraf Raptors olmuştu.
7 Aralık 2008 Pazar akşamı yine Detroit Msg'de Knicks'e konuk oldu. Oyuncular yap antrenörler tamamiyle değişik ancak kazanan yine Knciks. Kanada deplasmanında Raptors karşısına çıkan Portland ise yine çekişmeli geçen maçta Raptors'u devirmeyi biliyordu. Portland'ın galibiyeti olmasaydı tam anlamıyla bir dejavu yaşamış olacaktık.

Pazar akşamları bize göre insani saatlerde maç olmakta Nba'de. NtvSpor'da her hafta -güya- vermekte bu pazar akşamki maçlardan bir tanesini. Bu hafta bir istisna yaptı daha önceden sözünü verdiği Detroit-Knicks maçını 'Bant' değil de 'Canlı' yayınladı. Üzerine de Portland-Raptors maçı kaymak gibi oldu. Güzel eğlenceli heyecanı bol ve basketbol dolu bir pazar gecesi geçirdim.

Öncelikle bakıyorum da programa NtvSpor Detroit-Knicks maçını yayınlarken NbaTv'de de Portland-Toronto maçı yayınlanmaktaymış. Mış'lı diyorum ama biliyorum yayınlanacağını. Evde olsam daha rahat bir ortamda maçı izlerdim ama justin'den maçları takip etmeye çalıştık bağlantı hızı kadarınca.

Detroit maçını unuttum. Evet unuttum. 19.00'da NtvSpor canlı maç yayınlıyor.. Eee her zaman görülecek bir olay değil biz de unuttuk. Zaten bayram telaşesi var. Maça baktığımda evden çıkmak üzereydim ve Knicks 26 sayılık bir farkla öndeydi. Aklıma hemen geçen yılki Detroit-Knicks maçı geldi. Yine Msg'de Isıah yönetimindeki Knicks Detroit'i 89-65 gibi farklı bir skorla mağlup etmişti. O gece Pistons hangi formaları ile oynadı bilmiyorum ama Nba'i takip eden bir vatandaş bilir ki Pistons'a kırmızı forma yaramaz. Zaten zorunluluktan giyer Pistons bu formasını. Üçüncü bir alternatif forma ve oynanacak maçlarda minumum giyilmesi gereken bir maç sayısı. Hatırladığım bir maçı yok şu an için Detroit'in kırmızı forma giyip kazandığı.

Baktığımda fark 26 sayı idi arkadşaın eve gittim neti açtığımda fark adına azalma yok gibiydi ancak maçın bitimine doğru baktığımda 11 civarı bir rakam vardı. NtvSpor'u bulduk uydudan izlemeye başladık. Rip Hamilton atılmış ki eksikliği de hissedilir biçimde. Detroit zaten savunma bakımından bu maçta birşey verememiş anladığım kadarıyla ama kritik anlarda başvurulan isim Hermann.. İki topu heba etti Hermann ve arkasından gelen Knicks isabetleri. Harrington'un son anlarda yolladığı üçlük maçı bitiren üçlük oldu.


Arkadaşla beraber izliyoruz dedim ya çocuk sardı baskete. Portland-Toronto maçı da mevcut. Ah NbaTv olsa tam olacaktı ama neyse ki Justin denen bir oluşum var damlıyoruz ekranın başına. İlk bulduğumuz link acayip takılıyor izlenecek gibi değil sonrasında güzel bir link buluyoruz ve maçın son 18 dakikasını takip ediyoruz burdan.

Box'tan ara ara baktığımda Raptors ilk yarı maçı önde götürüyordu. Ancak izlemeye başladığımda gördüm ki Portland yakalamış hatta öne dahi geçmiş 10 sayılık bir fark ile. Ben zaten Raptors'a bir sevgi beslerim kazanmalarını istiyorum. Maç da baya çekişmeli seyirciler falan da havasında. Arkadaşta bana inat birazda ortam oluşsun diye Portland'ı desteklemeye başladı. Basket olunca çığlıklar ah'lar vah'lar bir arada.

Toronto 11-0'lık seri ile son çeyrek yakalıyor Portland'ı ve o dakikadan itibaren inanılmaz bir çekişme. Son bir dakikaya kadar nerdeyse Raptors üstünlüğünü vermiyor. Bu anlarda Kapono ve Calderon'un kritik isabetleri aynı zamanda O'Neal'ın da müthiş savunma çabası var. Son hücumda Portland adına önce Roy ardından da kritik bri anda Blake isabetler bulunca Raptors afallıyor. 8 saniye kala yapılan hücumdan hayır yok elbet ama yine de hafta içi koç değiştirmiş ve henüz üzerinden 1.5 gün geçmiş Utah maçı sonrasında böyle bir mücadele gerçekten takdire değer Toronto cephesinde. Son top Bosh ile harcandı elbet ama dediğim gibi güzel bir gece geçirdim heyecan dolu basketbol dolu. Şu Toronto-Blazers maçını bayram şekerlerinden fırsat bulursam NbaTv'de muhakkak izleyeceğim.

7 Aralık 2008 Pazar

Suns 106-104 Jazz

İki takımında içinde bulunduğumuz performansları çok iç açıcı değil ancak yine maçın bir adı var. Suns-Jazz.. Ki adına yakışır bir maçta oldu ve son ana kadar heyecan vardı. Maçın başından sonuna kadar skorda öyle aman aman bir kopma olmadı. İki takımda iyi değildi dedik ki Utah'ta özellikle sakatların eksikliği son dönemde canlarını fazlasıyla sıkmıştı.

Suns hücumda Shaq'ı ilk dakikalarda kullanma düşüncesindeydi nitekim Shaq iyi bir başlangıç yaptı maça. Amare son dönemde ribauntlara hiç katkı vermiyordu. Dün gece 20 ribaunt alarak önemli bir katkı sağladı. Bu ribauntların yarısından fazlasının da hücum ribauntu olması takıma önemli bir katkı sağladı.

Nash şutları ile başarı sağlamasa da yine asistleri ile takıma katkı sağladı. Skor opsiyonu açısından Nash'ten istediği katkıyı alamayan Suns benchten gelen Barbosa ile bu sorunu aştı. Barbosa benchten gelerek 25 sayı bıraktı Utah potasına. Bunun dışında Suns benchinin önemli diğer iki oyuncusu Bell ve Barnes'te işin hem savunma hem de hücum yönünde katkı sağladı.

Son maçlarda Nash'in eksikliğinde dahi süre almakta zorlanan Dragic 9 dakika sahada kaldı ancak kayda değer bir performansı yoktu. Zaten aldığı bir darbe sonrası kontrol amaçlı hastahaneye kaldırıldı.


Utah pota altında Millsap yine etkili bir maç çıkarttı. Takımın hafta içi oynadığı maçlarda iyi performansıyla Ddoldurmuştu ve dün gece Suns karşısında da pota altında oldukça mücadeleci, ribaunt kovalayan atletik özelliklerini sergileyen bir Millsap vardı.

Sakatlığının ardından dün gece Raptors karşısında ilk kez forma giyen ve benchten gelerek önemli katkılar yapan Krilenko dün gece özellikle skorda yaptığı katkıyla takımının ayakta kalmasını sağladı.

Deron Williams özellikle 2.çeyrekte gösterdiği performans ile beğenimi kazandı dün gece. Maç boyu skor 16 kez el değiştirdi ve 17 kez skorda eşitlik vardı. Böyle bir maçta Suns'un 9-0'lık bir seri yakaladığı dönemde bulduğu skorlar ve oynattığı oyun ile takımını ayakta tuttu. Tam anlamıyla hazır olduktan sonra daha iyisini göreceğiz elbette ondan.

Memo son maçlarda Boozer'ın olmayışına rağmen kötü performanslar sergiliyor. Eskiden Boozer sahada yoksa canını dişine takıp mücadele ederdi ama ben ne bu maçta ne de bundan önceki bir kaç maçta görmedim o performansı. Yinede double-double yaparak iyi bir istatistik elde etti.


Cj Miles'ta dün gece Utah adına önemli katkılar verdi. Özellikle üçlük isabetlerinde sergilediği yüksek yüzde ile Suns'un canını fazlasıyla yaktı Cj Miles ancak 4/4 ile giderken son iki dakikada bu performansını sergileyemedi ve kritik üçlükleri kaçıran isimdi. Utah adına maçta sürpriz yumurta gibiydi ancak son dakikalarda iki hücumda onun üzerinden oynamak ne kadar doğru tartışılır. Deron özellikle onu aradı belkide yüksek şut isabetlerinden dolayı ancak boş iki üçlüğü atamadı ve ibre Suns'a son defa döndü ve maç sona erdi.

Suns üst üste dört maç kaybetmişti ve Utah galibiyeti ilaç gibi geldi ancak önlerindeki fikstürde pek kolay gözükmüyor. Utah ise eksiklerinin acısını çekmeye devam ediyor. Belki bu maçta Boozer dışında eksiği yok gibiydi ama tam kadro olmak psikolojik açıdan önemli bir avantaj teşkil eder. Utah'ın önündeki maçlara baktığımda yine kolay maç gözükmüyor. Portland-Magic ve Celtics maçları var Jazz'ın önünde.

İnenler - Çıkanlar #4

Son iki haftadır İnenler-Çıkanlar olayını yazamadık şu sayfada. Sınav dönemidir derslerdir fırsat olmadı. Pazar yada pazartesi yazdığımdan da haftaya haftaya diye erteledim hep. Bayram öncesi hemen yazayım dedim bu hafta da aksatmayalım. Çok derin olmadı ama bu haftalık böyle.

Dallas Mavericks: Dallas sezona öyle bir giriş yaptı ki akılara zarar. Ama son iki haftadır yükselişte Dirk ve ekibi.Oynadıkları son 10 maçta aldıkları tekbir mağlubiyet var o da Lakers'a karşı zaten. Terry ve Dirk'ün form bulması ile üst üste maçlar kazanan Dallas'ın önlerindeki 4 maçı da kendi sahalarında olacak. Şu an 11-8 ile Batı'da 7. sıradalar. Son 10 maçta alınan 9 galibiyet ile anca bu noktaya gelebildi Dallas. Düşünün artık sezona nasıl kötü başladığını.

Rajon Rondo: Rondo son maçlarda harika oynuyor cidden. Ben onun hep bu takımda bir skor tehditi olmasını istiyordum ki Lakers ile oynanan finallerde de göz önüne çıktı şut seçimleri kendine olan güveni vs. Son maçlarda sayı ortalamasında yükseliş göze çarparken yanında ribaunt-asist ve topçalma işlerini de düzenli olarak yaptı Rondo. Pacers maçında 23 dakikada yaptığı triple-double ile de her alanda takıma katkı verdiğini göstermiş oldu.

San Antonio Spurs: San Antonio'da sakatlıklar bu sene büyük dert oldu. En önemli oyuncularından biri olan Manu sezon açılışını kaçırırken, Parker ise müthiş başladığı sezonda sakatlık geçirerek iki haftalk bir süreç ortadan kayboldu. Spurs savunma odaklı oyununa bu iki yıldızı olmadan da devam etti. Üstüne Hill ve Mason gibi yan rollerde önemli katkı sağlayacak iki ismide kazandılar. Şimdi Manu ve Parker geri döndü ve artıkdaha tehlikeli oldular.

Devin Harris: Nets Batı turnesinden üç galibiyetle dönünce Harris'in performansının değeri arttı. Bir önceki inenler-çıkanlar'da Harris'in bir atıp bir kaybolduğunu bahsetmişim. Ama son haftada öyle değildi Harris. Her zaman takımın ihtiyacı olduğu anda sahne aldı. İstikrarlı performanslar gösterdi ve takımını önemli bir noktaya taşıdı.

Dwyane Wade: Wade bu sezon tam manasıyla Mvp gibi oynuyor. Her alanda verdiği katkılar takımı sıkışınca sorumluluğu alıp birşeyler başarma isteği. Kişiliği ile d eörnek olacak biri Wade. Yine o da her zamanki gibi son haftalarda oldukça iyi performanslar çıkarttı. Portlad maçında devre dışı kalmış olsa da takımının Batı turnesinden başarılı bir şekilde dönmesini sağladı. Zaten sezon istatistikleri de şu sıra harkulade.

Düşenler kısmına geçelim şimdi de ama burda oyuncu performanslarına değinmeyeceğim bu hafta. Yalnızca takım olacak.

Detroit Pistons: Detroit'te Iverson'un gelişinin ardından istediği havayı bir türlü yakalayamadı. Çaylak koç Curry'de yanlış rotasyon tercihleri ile takımının önde olduğu ve rahat götürdüğü Sixers maçını kaybettirecek kadar kötü bir koç. Detroit'in en önemli silahlarından biri saha ve seyircisi ancak onlar evlerinde de kaybeder oldular.

Toronto Raptors: Evet hafta içi Sam Mitchell kovuldu. Yılın koçu olduğu dönemde de bu adamı yetersiz bulurdum geç alınmış bir karar oldu. Yerine şimdilik yardımcı koç Triano var ki Triano yönetiminde ilk maçta Utah'a farklı mağlup oldu Raptors. Kötü bir durumda şu sıra. O'Neal'dan hatta Calderon'dan sezon başındaki katkılar gelmiyor. Ama yine de Mitchell'ın kovulmasını ilerisi için bir ışık olarak görebilirler.
Golden State Warriors: Crawford hamlesi ile geçtiğimiz hafta gündemdeydiler ama şimdilik Crawford'ta takıma birşeyler katabilmiş değil. Son 9 maçından yenilgi ile ayrıldı Golden Sate. Ellis yakın zamanda dönecek ancak bu takımın düzelmesi zor gibi duruyor. Morrow bir ara parladı ancak şu sıra benchin arka köşelerinde maç izlemekle yetiniyor. Neyse ki bu kötü gidişe bir dur diyebilecekleri Oklahoma maçı var önlerinde.

Utah Jazz: Utah hakkında da bir şeyler karalamak istedim. Tamam takım eksik yani ilk skor opsiyonları takım elbeseli ancak takım neden böyle ruhsuz olur bilemiyorum. Memo'da da bir düşüş var yine. Boozer yokken pota altında estirirdi Memo ama son zamanlarda öyle değil. Millsap bir çıkış içinde şu sıra zira maç kazanırsalar onun bu performansı ile kazanıyorlar. Evlerinde Bulls-Heat-Nets gibi ağır yenilgiler aldılar ve sıralamada hem Denver'In hemde PortlandI'n gerisine düştüler.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...