18 Ekim 2010 Pazartesi

Olympiakos:82 - Real Madrid:66

Evet bu sezon Euroleague'i de takip edip burada yorumlamaya çalışacağız ekibimiz ile... Ligin açılış maçı az önce tamamlandı ve ligi geçen yıl 2.sırada bitiren Olympiakos güçlü rakibi Real Madrid'i 82-66 gibi önemli bir skorla mağlup ederek hem lige iyi bir giriş yapmış oldu hem de averaj açısından avantaj sağladı.

Maçın ilk periyoduna iki takımda tutuk başladı. Madrid'de guardlar Rodriguez ve Llull ön plana çıkarken Olympiakos'un Sırp guardı Teodosic ise ilk çeyrek sahne almayı tercih etmedi. Aslında iki takım da açık vermeden oynuyordu ve sıkıntılı bir basketbol vardı sahada. Oyunu çözen isim periyot ortasında oyuna dahil olan ve hem hücum hem de savunmada takımında başı çeken isim olan Bourousis oldu. Özellikle çeyrek boyunca hücumda Spanoulis ile çok iyi anlaşan ve savunmada da Ante Tomic'i sindiren oyunu Olympiakos'a maçı kazandıran başlıca etmendi bana kalırsa.

İkinci çeyreğe Llull'un skorer oyunu ile Madrid üstün başladı ve Olympiakos uzun süre skor bulmakta zorlandı. Ancak çeyreğin devam eden anlarında işler tersine döndü ve Madrid altı yedi sayı ile öndeyken maç yine dengeye geldi. Üçüncü çeyrekte ise beklenen adam Teodosic sahneye çıktı ve oyunun dengesini takımı adına çeviren isim oldu. Üçüncü çeyrekte atağa başlayan kırmızılar son periyodun başında da rakibini boğan savunma ve hücumu ile maçı kopartmayı başardı.

Merak ettiğim oyuncular arasında Dünya Şampiyonası'nda ismi parlayan Sırp oyuncu Keselj geliyordu. Ancak 17 dakikada attığı sadece bir isabetli basket ve 3 sayısı var. Tabi bunda biraz da Madrid'de Vidal'ın performansı fazlasıyla etkiliydi ancak yine de Keselj'in performansı bende hayal kırıklığı yarattı şimdilik. Olympiakos'da Nielsen erkenden faul problemine girmesi yüzünden iyi bir maç çıkartamadı ve süreleri çok azdı. Ancak Nielsen'in bir kaç dakika eksik olması Olympiakos gibi komple bir takıma asla etki etmiyor. Takımda öyle bir guard üçlüsü var ki zaten hani üçü birden bir takımın başında guard diye oynayacak isimler. Teodosic-Papaloukas ve Spanoulis. Böyle bir üçlü varken takımlar arasındaki asist farkına da şaşırmamak gerek haliyle. Bu üçlüden bahsetmişken özellikle Madrid'in alan savunmasına döndüğü anlarda üçlükler ile oyunu kopartan isimler oldular.

Real Madrid'de zaten İspanya forması altında radarıma giren Llull'un performansı tatmin ediciydi ama tek başına da ancak bu kadarını yapabilirdi. Bir ara Suarez şutları ile Madrid'i ayakta tutmaya çalıştı ama karşısında çok komple bir takım olduğundan çabalar boşa gitti. Garbajosa sakat mı değil mi bilemiyorum ama az süre alması garibime gitti. Madrid'in bu sezon en iddialı transferlerinden biri olan ve Nba'den gelen Sergio Rıdriguez ise ilk maçında vasat bir görüntü çizdi.

Böylece Olympiakos lige iyi ve temiz bir galibiyet ile başlayarak avantaj elde etti. Maçı kazanırken yaptığı averaj da grup için önem teşkil edebilir.

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...